Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 20 ekim 2016 sabiha gökçen taksicilerin eylemi

    suan yasanan eylem. grevdelermis.

    daha internette nasil arama yapilmasini bilmeyenlerin troll dedigi olay. (bkz: aramaya inanmak)

    kaynak; haber

    beyefendiler havalimaninda otobus istemiyorlarmis. akbil disari sloganlari atip duruyorlar.

    yahu siz degil miydiniz patlama gecesi millete fahis fiyatlar ceken.

    yahu sizin bomba patlatan teroristten ne farkiniz kaldi su yaptiginiz hareketlerle?

    beter olun. uber yayilsinda iyice kurtulalim sizden.

    *ortalik karisti buyuk bi kavga cikti.
    edit: troll diyenler olmus yahu bizzat oradaydim. anca simdi kaynak koyabildim.

  • 2. eşinin canı baklava çekince iki tepsi alan kociş

    volozo boşono gotormoşom boklovolo soğmodo

    yok olun ya, fetöcü diye bimere yazacam valla.

  • 3. sabah uyandığında 1995 yılında olduğunu fark etmek

    1995 yılı boyunca başıma gelen ilginç olay.

  • 4. dahi anlamındaki de'yi ayrı yazmayan cahildir

    öncelikle arkadaşlar kimse kusura bakmasın, bunlar acı gerçekler.
    sosyal medya başta olmak üzere hayatın her alanında kendi dilini yazmayı bilmeyen cahil takımıyla karşılaşıyoruz. bu konuyu sözlük üzerinden paylaştığım için yine sözlükten örnek vereceğim. bakıyorsun, adam upuzun entry girmiş, güya konu hakkındaki bilgi birikimini ortaya döküp saçmış fakat ilk paragrafta ayrı yazılması gereken bir -de/-da göze çarpıyor.

    öncelikle diğer cahiller için şunu söyleyeyim; türkçeye hakim bir insan için ayrı yazılmayan -de'ler veya eksik noktalama işaretleri büyük bir problemdir. bu insanlar, sizin fotomaç gazetesi okuduğunuz gibi okumuyor metinleri. her neyse.

    bir insanın dahi anlamındaki -de'yi ayrı yazmadığını gördüğüm anda o yazıyı okumayı bırakırım ben. allah'ın kekosu, bu yaşına kadar o bağlacın nasıl yazılacağını öğrenemediyse söyledikleri muhtemelen temelsiz, kahveden, eniştesinden, kayınçosundan duyduğu salak salak varsayımlardan ibarettir.

    bir de bazı çomarlar şöyle yazıyor:
    - süleyman'da bizimle geliyor.

    gerçekten utanç verici. bunu yapacağına bitişik yaz daha iyi. bakın olayın nirvanasına geliyorum şimdi. bazı ultra premium çomarlar sanırım bir yerlerde rencide olmuş fakat çomar oldukları için araştırıp öğrenmek yerine tüm bağlaçları garanti olsun diye ayrı yazıyorlar:
    - benim çantam sen de kalmış.

    söylemeyecektim ama bunun da bir üst versiyonu var. bunlar advanced superb çomar kategorisine giriyor ve tüm bu hatalarla beraber şöyle yazıyor:
    - ben bu makarnayı beş dakikada yiye bilirim.

    edit: bazı cahillerin zoruna gitti sanırım. cahili savunmak da moda oldu.

    edit2: adamların acınası hallerine ve cehalet kokan argümanlarına bakın:

    - emekli edebiyat öğretmeni modunda takılıyorsunuz *
    - bunu buraya yazan da cahildir!!! 20 yaş altı suser hede hödö. *
    - grammer nazi 101*
    - dahi anlamındaki de ayrı yazılsın. ama hayatını buna adamak biraz eziklik gibi.*
    - ok*

    edit3: bu açıklamayı yaparken -de bağlaçlarının başına aynen burada olduğu gibi tire işareti koymama takılanlar olmuş. allah aşkına, yanlış yazıldığında cümlenin yapısını değiştirip anlamı bozan bir bağlaç ile bu bağlacın başına yalnızca "bağlaç olduğunu belirtme" kaygısıyla konulmuş tireyi nasıl bir tutarsınız? şöyle izah edeyim size:

    - dahi anlamındaki -de'yi ayrı yazmazsan cümle bozulur, bu kural değiştirilemez.
    - dahi anlamındaki -de'yi anlatırken, -de'nin başına tire koyduğunda cümlenin anlamı değişmez, bu yalnızca estetik bir kaygıdır ve aksine, yanlış okumalara sebebiyet vermemek için bilinçli olarak kullanılır.

    edit4: genç cahiller rahatsız. adamlar kuduruyor. dahi anlamındaki -de'yi götümüze sokanlar mı dersin, bu konuyu açtığımız için bizi ibne yapanlar mı istersin, bizi rahat bırakın evet cahiliz size ne diyen kekolar mı dersin. ne ararsan var.

  • 5. hemşire eren gencer'in atv'deki röportajı

  • 6. maria gomez'in götü

    mario gomez'in götü.

    (bkz: yaran yanlış okumalar)

  • 7. akp'yi iktidara taşıyan unsurlar

    "geçmiş yıllarda solcuların sağcılara karşı tavrı" filan değildir... solcular ne zaman iktidar oldular da sağcıları ezdiler...

    olsa olsa çağdaş hayatı destekleyenlerin gericilere olan tavrıdır...

  • 8. jan olde riekerink

    okuduğunu anlamayan adamlara yazarlık veriyorlar. bir de gelip kıt akılları ile algı kasıyorlar. adama maçı izledin mi demişler. herif kayıt altına tüm maçları alıyoruz sonra izleyeceğim, izlemedim ama gollerin özetini izledim. son gol ofsayt demiş.

    şampiyolar ligi için ise beşiktaş'ın yerine biz orada olmalıyız dememiş. şampiyonlar liginde oynuyorlar. bizim olmamız gereken yer orası demiş. gs'nin avrupada olması gerektiğini söylemiş. beşiktaş'ın neyine biz onların yerine orda olalım falan diye demeci yok.

    olm kendinizle niye taşak geçtiriyorsunuz ya

  • 9. 20 ekim 2016 manchester united fenerbahçe maçı

    zico zamanında türk ligi yavaş. avrupada takımlar çok hızlı oynuyor. onları yenmenin tek yolu oyunu yavaşlatmak.
    biz yavaş oyunda ne yapacağımızı biliyoruz ama onlar bilmiyor demişti.
    sonuçta adam fenerbahçeyi ucl'de çeyrek finale taşıdı.

    harbi o adamı neden gönderdiniz.

  • 10. aleyna tilki için 3 bakanlığın harekete geçmesi

    doğru bir harekettir.
    ancak samimi değildir.

    bu bakanlardan aynı hareketi çocuk gelinler, çocuk tecavüzleri, çocuklara fuhuş yaptırılması ve kasabanın ileri gelenlerince çocuklara topluca ve sırayla iğfal ayinleri konularında da gerekenleri yapmalarını bekleriz. yapmadıkları sürece samimi gelmeyecektir.

    zîra bu zihniyetin en önemli sorunu ve hedefi esasen alkollü içki !
    yoksa 16 yaşındaki kız iğfal, istismar, tecavüz edilmiş, zerre zikinde olmaz.

  • 11. hayatını plazada sabit maaş uğruna hiç etmek

    mutluluk kendinden menkul bi durum, o taraf işin objektifliğini zaten yok ediyor ama objektif olmak isteyen kim?

    ben 29 yaşıma kadar sigorta ne bilmeden çalıştım. bu arada çalışmaya başlama yaşım da 14. palyaçolukla başladım, supervizör oldum, sinema - tv okudum, iki film - iki dizi yazdım, onlar yayınlandı nefis para kazandım, babam ölünce para tabii ki bitti ben yine palyaço oldum, bi zamanlar ortamlara beraber aktığım oyuncu kız, yeğeniyle yüz boyadığım avm katında beni kafamda rengarenk peruk ile görünce tanıdı ama tanımamazlıktan geldi falan.

    sonra bi neden olmasın geldi, çok uzaklara gittim yaşamaya ama orada da işler ters gitti dönmek zorunda kaldım ve olan orada oldu; kementi boynuma yedim.

    29 yaşımdan beri kurumsalım ama plaza mevzusu biraz yeni sayılır. öncesinde memleketin en büyük şirketinin kültür merkezinin yönetim tarafında çalıştım, asker sonrası ilk kez her gün traş oldum, takım elbise giydim, büyük büyük toplantılara gidip geldim falan. ama bi anda delirme geldi, kadıköy'de bi alkol gecesi sonrası eve dönerken istifamı verip arjantin'e gittim. döndüm yine beş kuruşsuz ama işim hazırdı. bu sefer de bi organizasyon şirketine girdim. sakallar yeniden uzadı, iş casual giyinmeye döndü, partiler - konserler organize ettim. hem para kazandım hem eğlendim ama kodumun memleketi yerinde durmadığı için nerdeyse ağlayarak çıkmak zorunda kaldım işten. küçücük bi bahçesi olan, kahvemi istediğim zaman kendim demleyebildiğim, patronlarıma abi diyip onlarla içmeye çıktığım yeri bırakıp plaza insanı oldum.

    şimdi kartla giriyorum mekana, asansör bekliyorum, yemek için 11 kat aşağı iniyorum o asansörle, odanın zili var - ki en çok o tilt ediyor beni - çalınca toplantı var demekmiş. ilk başta sakalla, şapkayla uğraşıldı ama neyse ki işi bildiğim anlaşılınca artık karışmıyorlar. maaşım ortalama, çalışma sürem haftada 50 saat, yorgunluğum büyük, sıkıntım daim.

    sıkışmışlık hissim var mı derseniz fazlasıyla var, hayatım bok gibi mi derseniz evet, kendine vakit ayırabiliyor musunuz derseniz zinhar hayır. kocaman bi titrim var ofiste, kira ödüyorum işte, geçen gün elektriği - suyu üstüme aldım, digiturk tüm kanallar açık, internetim en hızlısından. bu.

    bize okuduğumuzla, gezdiğimizle, yaşadığımızla övünme şansı vermediler. biz işimizi ne kadar erken bitirdiğimizle övünürüz, mesaiye yarım saat takmakla, ödediğimiz hesapla, multinet makinası çalışmadığı için ödemediğimiz yemek parasıyla ya da. bunun plazası, devlet dairesi falan yok. bi çoğumuzun hayatı koca bi illüzyon işte. hangimiz daha iyi -mış- gibi yapar, bi de becerip ona inanırsa vakit geçirir bu dünyada.

    çünkü biz yaşamak için değil, vakit geçirmek için varız ve maalesef ki bu hiçbirimizin suçu değil...

  • 12. 20 ekim 2016 trabzon'da yaşanan silahlı saldırı

    epilasyonun dinimize aykırı olduğunu söyleyerek allah'ın yasaklamadığı bir fiili onun adına yasaklayarak yine allah tarafından en büyük günah olarak tanımlanan "şirk" eylemini rahatça yapan bu şahıs elbette kendini dindar olarak tanımlayan ikiyüzlü kitleyi nedense rahatsız etmeyecektir.

  • 13. sol örgütler sandığımın aksine zararsızmış

    bu açıklaması üzerine ismail saymaz tarafından sağlam tokatlanmıştır;

    -mehmet ağar solcuların "eline bıçak almamış, temiz fikir insanları" olduğunu anlayana kadar anadolu toprakları, solcu kanına doydu.

    -solcular bu topraklarda politik-kırıma uğradılar; köklerinden ve anadolu'dan zorla koparıldılar. kalanlar için bu kırım hala sürmektedir.

    -solcusu yok edilmiş bir şehir yoktur ki, müzisyenler çıkarsın, yazarlar ve şairler doğursun, özgür beyinler yetiştirsin. eserinizle övünün.

  • 14. 19 ekim 2016 napoli beşiktaş maçı

    yeni ameliyat olan annemin başında, hastanede sessiz sedasız keyifle izlediğim maç. annemin iyi olması ve kartalımın zafer kazanması harika moral oldu.

  • 15. herkesi mesleğinden nefret ettiren şey

    insanlarla uğraşmaktır. başka bir şey değildir.

  • 16. hava sahamıza giren türk uçaklarını vuracağız

    rusya'nın onayı alınarak yapılan, suriye açıklamasıdır. suriye, şu anda rusya'dan habersiz tek bir adım bile atmamaktadır. o halde soru şu: bir hafta önce putin türkiye'ye gelmiş, türkiye'yle tarihi anlaşmalara imza atmış ve erdoğan'la samimi pozlar vermişken, suriye nasıl böyle cüretkar bir açıklama yapabilmektedir?

  • 17. bjk maçına davet edilen napoli taraftarı çocuk

    bence napoli yöneticilerinin türkiyede ki rövanş maçına da davet edip bu seferde farklı ülkede ağlatılması tecrübesini yaşatmaları gereken çocuk. ulan çocuk üzerinden edebiyat yapıp sempatik olacağız diye çocuğun psikolojisini bozmuşlar amk.

  • 18. 30 büyük ilde yapılan başkanlık sistemi anketi

    ankete oy veren 1 (bir) kişi referanduma sunulacak sistemin içeriği hakkında üst üste 2 cümle kursun, ben de oyumu reyizinize verecem.

    lan daha akp oturup başkanlık sistemiyle ilgili meclise sunulacak önergeyi hazırlamamış, milletvekilleri bile nasıl bir dosya sunulacağını bilmiyor, erzurum'un, konya'nın hanzosu ankette reyize rey veriyor.

    "ay reyiz çok şey yha, muhaliflerin metodolojisini şey ediyor ehi ehi"

    karşınızdaki yandaşın düzeyi bu arkadaşlar, o yüzden çok bir beklentiniz olmasın..

  • 19. robin van persie

    son dakkada attigi golle hayalleri sonduren topcu.

    http://i.hizliresim.com/vzbpjr.jpg

    edit: kupon benim degil arkadaslar. mesaj yagdi ama arkadas atti bana, yanlis anlasilmasin.

  • 20. akp'liyim demekten utanılan yıllar

    akp'li olmak başlı başına bir utanç olduğu için zamanın önemi yoktur. utanması olan insanın akp ile ne işi olur?

  • 21. kızların fotoğraf için para ödediği pakistanlı

    arkadaşlar, "chai wala" adamın adı değil.
    çay satıcısı anlamına geliyor.
    buradan haberi yapan bilmemne trendleri sitesine selamlar.
    hani ben şu bilgiye 2 dakika içinde ulaşabiliyorum ama haber sitesiyim diye gezinenler hiçbir araştırma yapmadan şunu yayınlayabiliyorlar.
    mesleklerine, kendilerine saygıları yok.

    ek:
    http://www.bbc.com/news/world-asia-37704029
    --- spoiler ---

    a handsome "chai wala" (tea seller) in pakistan has seen his life change overnight after a picture of him at work swept the internet.
    --- spoiler ---

    ek2:
    yalnız çok garip bir durum var ortada. ilk entry'i giren arkadaş entry'sini chai wala görevlisi şeklinde editledi. aaa, o da ne, verdiği linkteki site de editledi. hmm.

  • 22. aziz yıldırım

    taraftar kadar suçu yoktur.

    sen şike yapınca savunup başarısız olunca söversen suç sendedir.

  • 23. türkçe olimpiyatları için basılan madeni 1 tl

    az önce denk geldik kendisiyle. kimbilir kaç yıllık para.
    " güldüm.. "

    eve gelip televizyonu açtım, haberler var.
    " fetö operasyonu kapsamında 40 kişiyi daha almışlar. 32 tanesi asker."

    sonra tanıdık bir ses duydum. mâlum bir ses..

    " bağımsızlığımıza kasteden bu alçaklarla muhattap olmuş, onlara çanak tutmuş herkesten hesap soracağız. " diyordu o mâlum ses..

    "vay be" dedim, helal olsun..

    sonra cebimdeki para aklıma geldi. çıkartıp tekrar baktım.
    " güldüm.. "

    ulan hepiniz ordaydınız be!!

  • 24. 20 ekim 2016 osmanlıspor villareal maçı

    yabancı sınırlamasının ne kadar garabet bir uygulama olduğunu bir kere daha anladığımız maç. hiçbir yeteneği olmayan türk oyunculara milyonlarca lira vermeyi şart koşan o saçma kural kalkınca bizim de takımlarımız avrupa arenasında mücadele eder hale geldi. osmanlının 2 golü yabancı bir oyuncudan geldi. konyaspor golü de öyle. dün akşam beşiktaşın da gollerini yabancılar hazırladılar ve attılar. bizleri avrupa arenasında temsil eden bu takımlardan mutluluk duyuyorum lan.

  • 25. mario gomez

    artık kendisini unutma zamanı.

    hizmetleri için teşekkürler, pişmanlık yaşıyorsa kendi tercihi.

    yalnız taraftarımız öyle bir sinerji yaratıp evrene enerji yolluyor ki, gomez'e nispet olsun diye cl finali oynatacak takıma. *

  • 26. her şeyi kolaylaştıran en kısa söz

    (bkz: hayırlısı)

  • 27. beşiktaş

    bir galatasaraylı olarak kendi takımım yenmiş gibi sevindim.

  • 28. bir kalıp tereyağı tek hamlede yutan kız

  • 29. kazan ilçesine kahramankazan ismi verilmesi

    (bkz: özentilik)

    bir adam dusunun hayatinda yaptigi her sey birinin ozentiligi olsun. koltuga 23 nisanda oturtmuslar adeta.

  • 30. ismail saymaz

    an itibarıyla yine cnn turk'te yardıran gazeteci. karşısındaki akp'li rahim er'e,

    "başkanlık referandumunda evet çıkarsa ben de kabul ederim, halk seçti napalım, adapte olmaya çalışırım. peki halk hayır derse, siz cumhurbaşkanına sınırların içine geri dön diyebilecek misiniz?" dedi ve karşıdaki akp'li hiçbir şey söylemedi. bir daha sordu yine bir şey söylemedi ve kaçtı.

    "işte bu referandum demokrasi adına yapılmıyor. tek adamın ihtiyaçları doğrultusunda evet dedirtmek için halka dayatılıyor" demeye getirdi. hepimize tercüman oldu. sağol varol.

  • 31. ali koç

    siktirsin gitsin afedersin. yıllardır gözünün önünde meczubun biri kulübü yönetiyor, bizim ali koç başa geçmek için ondan icazet bekliyor. aman tadımız kaçmasın aziz yıldırım bey.

    saran'ın onda biri adam değildir.

    ya da çıkar der ki "kulübün anasını siktiniz, yeter. aziz aday olsa da olmasa da adayım". o zaman gel buyur... meczubun icazetiyle başkan belirlenecekse, öyle umudu afedersin ama sikerler.

  • 32. 20 ekim 2016 metrobüste gördüğüm yağız delikanlı

    baştan belirteyim erkeğim.

    az önce yine sıkışık bir metrobüs yolculuğunda karşılaştığım yağız delikanlıdır efendim. petrol mavisi takım elbiseli, lacivert kravatlı, yine lacivert trençkotuyla karşımda dikilen bu yağız delikanlı sabah sabah tam önümde duruyordu ve telefonuna bakıyordu. gözüm istemsizce telefonuna kaydı. ve bingo, sözlük okuyordu. merakla ne okuduğuna baktım. debe listesinde 5. entry'deydi. sırayla devam etti. kimini şukelalıyor, kimini eksiliyordu. gözümü telefonundan alamıyordum. zira bugün debe'de bir entry'im vardı (#63586635) ve ben entry'mi okuyunca yüzündeki ifadeyi merak ediyordum. entry'ler arasında sakince gezinmeye devam etti. metrobüs giderken sallandığı için arada listedeki aynı entry'i tekrar açıyordu. ineceğim durak yaklaşmıştı ve henüz 37. entry'deydi. ineceğim durak geldiğinde de 38. bir durak daha gitmeye karar verdim. işe yetişmek için zamanım vardı zira. ve merak ediyordum. sıra benim entryime geldi. yüzüne baktım o an. okudu ve bastı eksiyi aq. kendimi sinirden zor tutuyordum. bir sonraki entry'e geçmek için tıkladı. ancak yine benim entry açıldı. şerefsiz sinirlenmiş olacak ki, bir daha bastı eksiye. o an anladım, bu tam karşımda duran yağız delikanlı, yıllardır merak ettiğim bir seri eksi oy veren ibneydi. ineceğim durak geldi ve omzuna çarparak terkettim metrobüsü, tüm sinirimle.

    sinir olduysam gidip ağzını burnunu kırsam daha mı iyi olurdu bilemedim aq(;

  • 33. sosyal medyada mesaj veren tipler

    bunu yapan insanin yuzune soyluyor muyuz yoksa eksi'ye gelip baslik mi aciyoruz?

    nedir durum?

  • 34. tek girişli vize ile yunanistana iki kere gitmek

    belki de kendi çapında bir rezalet. sorumlusu benim ve kendimi gerekli yerlere şikayet edeceğim!!

    1 aylık vizemin giriş sayısına bakmak hiç aklıma gelmedi. asıl ilginç olan bunun herhangi bir havaalanı polisinin de aklına gelmemesi ve ülkeye güzelce girmem. ne zaman ki ülkeden çıkıp istanbul’a döneceğim, selanik’teki pasaport polisi olayı çaktı. tarihleri topladı çıkardı, cross check yaptı, bir dakika yeğen dedi, sen ne yaptığını sanıyor?? daha yetkili, taşaklı polisi çağırdı, o da aldı beni mültecilerin olduğu bir odaya attı. refrüci arkadaşlarla “allah kurtarsın kardeş” modunda bir 15 dakika oturduktan sonra, 3 taşağı olan daha da yetkili bir polis geldi sorguya çekti. kısaca ne amaçla geldiğimi (bkz: i am an international business man) abartarak anlattıktan sonra aynen şu diyalog geçti aramızda:

    polis: bu vize expired, bununla ülkeye gelemezsin? (ki gelmişim)
    ben: nasıl expired ya daha 3 gün var bitmesine?
    polis: no, listen to me (sert). tek girişlik vize bu, ikinci kez gelemezsin. (ki gelmişim)
    ben: hmm
    polis: nasıl geldin ikinci kez? (ciddi ciddi cevap bekliyor amk. sanki ipsala’da tel örgülerden atladım. dün siz aldınız beni içeri pezevenk)
    ben: bence real question is “siz beni nasıl aldınız dün?” (burda kurban bayramında yediğim yüreğin etkisi var sanırım.)
    polis: ??! (polis dumur, taşaklardan biri düştü yere)
    (diğer polislerle bakışmalar)
    (anlamsız bakışmalar)
    (yunanca fısıldamalar, napıcaz bunu, amk çomarı, salın gitsin vs. vs.)

    çıkış damgasını basıp eliyle koluyla siktir git lan burdan hareketi yaptıktan sonra saldılar beni. indir o elini kolunu diyemedim tabiki. yaptığım ilk atarın şokunu atlamamıştım daha.
    sonradan olayın nedenini de çözdüm. tek girişlik vizenin üzerine bir daha kullanılmasın diye bastıkları çıkış damgasının mürekkepi bitmiş, görünmüyor, bu yüzden de kimse uyanmamış. bilen bilir, yunanistan’ın ekonomisi boku yemiş durumda, ama damgaya mürekkep alamayacak kadar kötü durumda olduklarını bilmiyordum, üzüldüm..

    ekonomi editi: bazı arkadaşlar yunan ekonomisine bok atmama bozulmuş, sen kimsin de yorumluyorsun demişler. beyler iyi misiniz, kafanızı götünüzden çıkarın lütfen, yunan ekonomisini 5 yaşında bir çocuk bile yorumlar şuan. adamlar bitmiş tükenmiş, haftada 400 euro nakit çekebiliyorlar, halk vergilerden isyanda, mermer dışında ürettikleri hiç bir şey yok neredeyse. almanya kredi verdikçe fabrika kapattırıyor, ilikleri kemikleri sömürülmüş durumda. kimsenin umrunda değil gerçi eğlencesine bakıyor herkes, insanları mutlu ve sempatik. 1 mayıs pazara denk gelirse pazartesiyi tatil yapıyorlar :)
    türkiyenin ekonomisi de bok gibi merak etmeyin ama bu kadar da avrupa yalamaya gerek yok.

  • 35. 128 bit cpu olmamasının sebebi

    64 bit mimarisinin sınırlarına ulaşamadığımızdan dolayıdır.

    32 bit işlemci ile max. 32 bit veri işlenebilir. 2^32 = 4.294.967.296 bayt yani yaklaşık 4gb.
    windows işletim sisteminde 32 bit sürümde 3.1gb - 3.7gb arasında ram kullanabiliyorsunuz. burada çıkan bellek sorunundan dolayı 64 bit mimari devreye girmiştir.

    64 bit işlemci ile max 64 bit veri işlenebiliyor. bu da 2^64 = 16 exabyte gibi devasa bir bellek demek. yani ram sorununu çok uzun bir süreliğine çözmüş oluyor.

    serverlarda bile 64 bit mimarinin ram sınırlarına yaklaşılamazken, "128bit niye çıkmıyor ?" diye söylenmek mantıksızdır.

  • 36. 19 ekim 2016 f-16'ların ypg'yi vurması

    türkiye'nin ypg'ye "koridorda durma, cereyanda kalır üşütürsün cnm" demesidir.

    üşütüp ölen sayısı 160-200 arası olarak açıklandı.

  • 37. aleyna tilki

    yayınladığı klibi avrupa'da yayınlasa muhtemelen ekşisözlük'tekinden daha beter linç edilecek şarkıcı. zira klipteki motorculardan birinin kaskında nazi sembolü var.

    klipteki: http://i.hizliresim.com/d3vm2o.png

    orijinal nazi bareti: http://i.hizliresim.com/neq7mm.jpg

  • 38. hayatın aslında çok güzel olması

    sürekli "billmem ne rezaleti - bilmem kime şiddet - bilmem neye saldırı" gibi başlıklar görüyoruz.

    "xx yy savaşı " "bilmem neresi patlaması" "yyyzz katliamı" - "xxxx ekonomik krizi" gibi başlıklar.

    öte yandan sürekli ultra başarılı insanların yaptıklarına dair haberler görüyoruz gazetelerde. hat trick yapan messi (ne demek en ufak fikrim yok ama messi iyi futbolcu galiba) ya da nobel kazanan efsanevi şarkıcı bob dylan vs.

    olm hepinizi sikecem bak o olacak.

    tüm objektif verilere bakarsak şu anda, tüm tarih boyunca yaşanabilecek en - tekrar ediyorum en - iyi zamanda yaşıyoruz.

    geçmişte yaşayan insanlar çok daha zor, çok daha acımasız, çok daha mutsuz bir şekilde yaşıyorlardı.

    bugün bize kötü görünen herhangi bir olayın kat be kat kötüsü daha önceki nesillerde defalarca yaşandı.

    eski yunanda ortalama insan ömrü (eger cocukken ölmemişse) 30 civarı. bugün 70lerde.

    tahminlere göre bugüne kadar yaşayan insanların tümünü ele aldığımızda 15% civarı şiddet sebebiyle (cinayet veya savaş) ölmüş durumda.

    bu oran ortaçağ'da 100.000de 500 iken bugün 6-7 civarında.

    işid bugün kafa kesiyor, köleleştiriyor. ama cengiz han fethettiği (teslim olmayan) şehirlerdeki kadın cocuk herkesi idam ediyordu. nişabur'da kedi köpekleri bile kestiler.

    cengiz kaan totalde 40 milyon insan öldürdü. 2. dünya savaşında ölen total insan sayısı 60 milyon. evet tanklar manklar olmadan, toplam dünya nüfusunun 5%ine denk geldiği hesap ediliyor. bugüne oranlarsak 350 milyon kişi.

    evet işid kötü. ama neyle kıyasladığımız önemli.

    işid bu sene mart ayı itibariyle 1200 kişi öldürmüş.
    engizisyon totalde 350000 kişi öldürdü.

    http://www.nytimes.com/…-around-the-world.html?_r=0

    çocuk ölümleri çok büyük gelişme katetti. eğer 1900 yılındaki bebek ölüm oranları hala geçerli olsa idi, bugün 500.000 civarı bebegin, 1 yaşını göremeden ölmüş olmasını beklerdik. ama bu rakam 1997 itibariyle 28000.

    yani bu bebeklerin 94%ünün hayatı kurtulmuş.

    https://www.cdc.gov/…/preview/mmwrhtml/mm4838a2.htm

    hepimizin atladığı şey, basın ve yayın organlarının reklam geliri - izlenme ve tıklanma- getireceğini bildiği şeyleri gözümüze sokuyor oluşu.

    hayatın 99.999999%u çan eğrisinin "normal ve sıkıcı" olan orta kısmında geçiyor.

    ama gazeteler ve tv (ve de internet) geriye kalan 0.0000001%lik kısmı alarak (çok başarılı insanlar ve tiksinti uyandıran kötü hikayeler) yayın organlarının 100%ünü dolduruyorlar.

    bu tür olayları ne kadar sıklıkla gerçek hayatta gördüğünüzü düşünün. kaç kere şahit olduğunuzu düşünün. neredeyse hiç bir zaman.

    buradaki problem değer yargılarımızın patlak olması.

    bakınız çok enteresan (eheh)

    "uyan - seni gruptan atıyoruz".

    1983 nisanında kurulduğu gruptan şutlanan gitarist, eve dönüş yolculuğunda "onların mına koyacam öyle bi grup kurucam ve ünlü olucam ki bu beni gruptan atan lavuklar önümüzdeki 30 sene beni posterlerden tv'den ve radyolardan dinleyip 'hay skeyim' demek zorunda kalacak" diye hırs yaparak hala aktif olan ve 25 milyon tane albüm satan megadeth'i kuran dave mustaine'dir.

    fakat kurucusu olduğu ve şutlandığı grup metallica 180 milyon albüm satarak dünyanın en tanınan metal grubu olmuştur.

    mustaine bu şutlanma hadisesine o kadar takık bir haldedir ki, 25 milyon albüm satmış ve çok büyük saygı uyandırmış, defalarca "en çok etkilenilen müzisyen" olarak gösterilmiş olmasına rağmen değer yargısı "metallica'dan daha ünlü olmak" olduğu için mutsuzdur.

    hatta bakınız 2007'deki some kind of monster'da aglıyor falan 30 küsür sene geçmesine rağmen :

    https://www.youtube.com/watch?v=myqwzdpm6d4

    bir de pete best'e bakalım.

    pete best, beatles'ın ringo'dan önceki davulcusudur. 2 yıl grupla çaldıktan sonra bir anda - uyarısız habersiz - çat diye kovulmuştur. tam da grup ünlü olmadan hemen önce.

    sonraki senelerde hayvani depresyona girmiş, intihar etmeye kalkışmış, enkaz hale gelmiştir. fakat bu depresyondan çıkmış, normal bir 9-5 işe girmiş, torun torba sahibi olmuştur. ve 50 sene sonra pete best "en mutlu beatles üyesi" olarak anılmaktadır.

    http://www.dailymail.co.uk/…appiest-beatle-all.html

    niye? çünkü adamın değer yargıları farklı. ünlü olmak zengin olmak gibi şeylerle ölçmüyor mutluluk durumunu. eminim ki john lennon'dan daha mutludur.

    her gün olan münferit - hakkaten münferit- mutluluk verici ve üzüntü verici olaylara bakıp kendi durumumuzu kıyaslamamız büyük saçmalık. çok azımız kendimize bir şeyin bizi niye mutsuz ya da mutlu ettiğini soruyoruz, anlamaya çalışıyoruz. gereksiz yere ve çok fazla endişeleniyoruz.

    büyük başarılara bakıp kendimizi kıyaslıyoruz. halbuki bize gösterilen kısmının arka planındaki çok da ışıltılı olmayan yönlerini bilmiyoruz hiç bir başarının.

    hayat genel olarak iyi, ve bazen bok gibi. bok gibi olduğu zaman bunu kabullenebiliyorsak, geri kalan zamanlar için gereksiz üzülmenin hakkaten manası yok.

    ilgilenen varsa şu anda insanlığın altın çağında yaşadığımıza dair ispatlarıyla detaylarıyla kitap :

    https://www.amazon.com/…ture-violence/dp/0143122010

    bonus : "everything is amazing and nobody is happy" : https://www.youtube.com/watch?v=q8lat5iiwo4

  • 39. ekşi sözlük

    bireysel olarak etkim ve yapabileceklerim çok sınırlı olduğu için ilkesizlik ve haksızlık karşısında elimin kolumun bağlı olmasından her zaman nefret ettim. ortada doğrudan müdahale edebileceğim bir şey yoksa ben de tek yapabildiğimi yapıp; haksızlık edene, o gün sırtı sıvazlanıp pişkince sırıtana gözlerimi dikip izledim. hem asla böyle olmamak hem de akıbetini görebilmek için; hayat şarkılardaki gibi olsun, eden bulsun diye bekleyerek.

    misal, gezi günlerinde elinde sopalarla gençleri köşe başlarında bekleyen beyoğlu esnafını şimdi huzur içinde seyrediyorum. güce tapan vasıfsız çoğunluğun böyle böyle kendi kuyruğundan başlayıp kendini tüketmesini diliyorum. kadın ve erkek öğrencilerden, yanyana yürüyen, öpüşen sevgililerden, eşcinsellerden ve bu insanların kahkahalarından rahatsız olan, özgürce yaşayamadığı için aslında kendi hayatından nefret edip herkesi eşit vasatlığa çekmeye çalışan, değişen beyoğlu çehresinden son derece memnun, çarşaflı kadınları, görgüsüz cahil profili tercih eden siz değil misiniz? oh olsun size. bir bölge sinemasız, tiyatrosuz, kültür merkezsiz bırakılmasın diye mücadele eden insanlara tiksinerek bakarken rica etmeyi bilmeyen araplara kaldınız ya, oh olsun size, bin kere, milyon kere.

    bir de ekşi sözlük var mesela. kuruluşu, işleyişi, marka oluş şekli tamamen özgün ve gücünü de bu özgünlükten alan bir oluşum iken, sözlüğü sözlük yapan insanların burada ne için bulunduğunu, bulunmaya devam etmek isteyeceğini bir kenara koyup vasata hitap etmeyi, daha çok para kazanmayı tercih etti. hay hay. bugün, misyonunu şikayetimvar.com'un daha işlevsel bir formuna dönüştürmüş olmasını ne yalan söyleyeyim çok hoşuma giderek takip ediyorum. bundan yıllar sonra "neydik, ne olduk" sorusunu sorduracak dönüşümlerini de kısa sürede tamamlar umarım.

    bkz: ekşi sözlük melih gökçek reklamı rezaleti dfjgdfghdghfjd

  • 40. iskra lawrence 21. yüzyılın en güzel kadınıdır

  • 41. babama napoli beşiktaş maçını canlı anlatmam

    - uzun olacak, şimdiden uyarayım -
    dün yaşanmış bir hadisedir. şöyle ki;

    bizim burada öğlen 11-12 civarı, çerezimi içeceğimi hazırlamışım, ülker link'i açmışım napoli beşiktaş maçını izliyorum.
    babam ve abim beşiktaş taraftarıdır, ben ise galatasaray. hiçbirimiz öyle aşırı koyu taraftar değiliz. güzel futboldan keyif alır, gerisini çok da umursamayız.
    öyle işte, her neyse...

    beşiktaş golü erkenden bulunca ben hemen bizim aile whatsapp grubuna yazdım:

    ben (-): napoli ceza sahasını ilk gördüğümüz anda golü attınız ya ahahaha
    babam (+): oğlum nereden seyrediyorsun maçı?
    - valla baba ben internetten izliyorum kaçak, sen izlemiyor musun?
    + oğlum tivibu veriyormuş sanırım maçı bizde yok
    + neyse ben gidip yatayım bari
    + şu kaçak işini bir türlü öğrenemedim gitti. öğretmenimiz yok.

    arkadaş, içim öyle bir acıdı öyle bir üzüldüm ki anlatamam.
    kafamda şöyle bir manzara canlanıyor: babam yatağa kıvrılmış, içinden "kırk yılda bir şampiyonlar liginde oynuyoruz onu da izleyemiyorum" diyerek ağlıyor.
    dedim ki kendime bu işi halledicez hacı, babam bu maçın keyfini çıkaracak!

    hemen aradım kendisini konuşma üç aşağı beş yukarı şu şekilde:

    - baba bilgisayarını aç sana facebook'tan bir link attım. ben o linkten izliyorum maçı
    + yok oğlum geçen de yolladın bana öyle bir şey açmaya çalıştım kırk tane pencere açıldı çıplak çıplak kadınlı falan onları kapatayım derken kırk tane daha açıldı sonra bilgisayar dayanamadı kapandı bir daha da açılmadı tamire verdim anca düzeldi
    - ............... valla haklısın baba ne diyeyim
    + neyse sağol oğlum özetini izlerim ben yarın

    (bak özet falan diyor, olmaz ulan izleticem o maçı!)

    - e bizim evin yanındaki kahveye git veriyordur orası?
    + haklısın aslında ya dakka kaç?
    - valla 42 şu anda ikinci yarıyı izlersin en azından hem bak 2-1 öndesiniz
    + doğru diyorsun oğlum ben gidip bi bakayım bari

    neyse işte maç devre arasına girdi, benim içim rahatladı, babam kahveye gitti telefonu da anneme verdi sohbet ediyoruz.
    annem bi anda dedi ki: "oğlum baban geri geldi, kahveye gitmiş ama maçı vermiyorlarmış orada da tivibu yokmuş..."

    arkadaş yani...
    şu allah'ın cezası avrupa maçlarını yayınlayan platformun her sene değişmesine de, hayattaki tek gayesi futbol maçı yayınlamak olan o kahvenin şampiyonlar ligindeki tek takımımızın maçını yayınlamamasına da, kaçak yayınlardaki içinden çıkılamayan reklamların da........

    mesaj attım aile grubuna:

    - baba ben sana buradan anlatıcam maçı
    - geniş özet için de sana link yollarım maç bitince
    + oğlum beni boşverin nasılsa az kaldı artık. siz keyfinize bakın
    - alla allaaa, anlaticam arkadaş
    + hahaha tamam oğlum hadi bakalım

    bu sırada babama inat çılgın maç dönüyor tabii. tartışmalı penaltı veriyor hakem, fabri kurtarıyor falan filan... yaklaşık olarak ikinci penaltıdan itibaren anlatmaya başlıyorum maçı. canlı maç anlatımından satırbaşları şu şekilde:

    - baba saçma bir penaltı daha verdi hakem
    - bunu kurtaramadı sizinki, 2-2 oldu
    + 3-2 olmasın da razıyız

    - ahahahahahaha, baba kenardan yapılan napoli ortasına beşiktaş defansı ayak koyunca top üst direkte patladı
    - sonra patlayan topa napoli forveti röveşata ile gol attı
    - ama filelere giden top ofsayt sebebiyle gol değeri kazanmadı :d
    abim: heyecan yaptırmayın yahu
    + oğlum heyecanlandırma ya
    + dakika kaç ne zaman bitecek bu işkence?
    - dakika 78
    + normalde 12 dakika var ama maç berabere giderse hakem 7-8 dakika ekler kesin oğlum

    - valla baba napoli daha kaliteli bir takım. pozisyon üstünlüğü, top tutma, düzgün ve yaratıcı paslar şutlar bunlar hep napoli'de
    - ama beşiktaş iki kere gidip iki tane salladı. napoli gole yakın ama beceremiyorlar, hakem de destek verdi penaltılarla
    - bunu gören şenol güneş kenarda gülüyor :d
    + oğlum ben böyle gollere de böyle alınan galibiyetlere de sevinen biri değilim
    - yok ya abarttığım kadar değil aslında

    - cenk tosun girdi bu arada tolgay yerine
    - ve sizin tolgay sanırım yine sakatlandı. kendini gladyatör sanıp 8 kişi ile çalımlı mücadele işine girdi tabii haddini bildirdiler orada, yani ben öyle gördüm.
    + e tabii oğlum basit futbol oynayacaksın
    - 2. golde çok güzel pas vermişti ama tolgay

    - beşiktaş kalesi uzun süre sonra kalesinden açılabilen kaleci tipi ile tanıştı baba
    - kale çizgisini mesken tutmuş tolga'dan sonra hataları olsa da kalesinden ayrılabilen fabri göz dolduruyor
    + tolga'nın kaleden çıkması da ayrı bir tehlikeydi oğlum (asdfkgjglfjfl......)

    - oooo q7 ayak dışıyla nefis orta yaptı ama defans...
    - dakika 85
    - ahahahahaha gol oldu baba, beşiktaş 2-3 önde
    - caner'in ceza sahasına kestiği frikiği tamamlayan ebubekir
    - hakem dizlerini dövüyor
    + vallahi sevinmem için 10 dk müsade edin lütfen, boşuna sevinmiş olmayalım sonra
    - dakika 87, stadda beşiktaş tezahüratları duyuluyor.
    - napoli suskun, papa keyifsiz
    + vatikan olaya el koymak üzere desene

    - evet baba talisca girdi necip çıktı
    - bu değişiklikle birlikte sahada saçını sarıya boyatmış oyuncu sayısı 3'e cikti
    - caner, quaresma + talisca
    abim: :d caner doğaldır belki
    + oğlum maçı anlat ya
    - 3 dakika uzatma verildi bu arada
    + 3 dk hayret, en az 1 dakika daha ekler bence

    - şu anda 90 +2.10 falan
    + vallahi mi?
    - valla bitti, "beşiktaş destan yazdı!!!!11!!1!!"
    - ahahahaha yedek kulübesi ağlıyor beşiktaş'ın, abartmayın arkadaş ya :d
    + size noluyor yahu bırakın sevinelim

    gerisi biraz daha sohbet muhabbet:

    abim: maçı izlemedim ama babamın da dediği gibi bala kazandıysak iyi güzel hoş da, bi anlamı yok
    dayım: ya inanmayın buna, bi rıdvan değil. hıncal gibi takılıyo bardak boş vs diyip duruyo. beşiktaş bu gece az ama öz oynadı. sağlam defans hızlı atak
    - yahu neresi sağlam defans allah aşkına, kaç tane kaçırdı adamlar
    + hakkımızla mı kazandık gerçekten?
    - baba bence hak ettiniz ama şu açıdan: beşiktaş defansif oynadı ve çok pozisyon verdi buna rağmen. ama haksız penaltıları saymazsak oyunun dengesini iyi kurdu sanırım. ileride döktürüp defansta nal toplayan napoli'nin cezasını üç pozisyonla kesti yani sizinkiler.
    + biz bi zamanlar chelsea'yı deplasmanda yenmiştik ama gruptan çıkamamıştık inşallah yine öyle olmaz.
    abim: bir zamanlar barça'ya inönü'de gömmüştük de onlar da bize nou camp'ta gömmüştü :d
    - ee gömer tabi
    + neyse oğlum teşekkürler, ben bundan sonra tv'den maç seyretmicem, gerçi zaten izleyemiyoruz... anlatım ve yorumların güzeldi
    - ahahaha, iyi baba anlatırız buradan sen iste yeter

    neticede, beşiktaş maçı sağolsun dün ailemle keyifli bi sohbet etmiş olduk aslında. ben anlatırken keyif aldım, babam da keyif almıştır eminim. çok da şikayetçi değilim yani.

    fakat, ben bile bu galatasaraylı halimle maç bitince keyiften tiner fiyatlarını araştırmaya başlamışken, babamın şu güzel galibiyetin keyfini doya doya yaşamasına engel olan herkesin evini burak yılmazlar bassın inşallah.

    abim amerika'da ben kanada'da, zaten evlat özlemi çekiyor annem ve babam. birinin bi fox dizisi keyfi var, diğerinin bi beşiktaş kanseri var...
    şunları bari almayın bu insanların elinden ya. seneye fox dizileri de başka bir platforma geçerse yıkarım orayı.

    beşiktaşlı dostlara da tebrikler...

  • 42. fabricio agosto ramirez

    tam aradığımız özelliklere sahip oyuncu.

    neydi aradığımız özellikler?
    1- kaleci forması giymesi.
    2- kaleci olması.

    iki özelliği de sağlıyor, başımızın üstünde yeri var.

  • 43. tahammül sınırlarını zorlayan filmler

    (bkz: reis)

  • 44. fenerbahçe için götümü tehlikeye atmayacağım

    bilenler bilir; dün akşam saatlerinde bir iddiada bulunmuştum : (bkz: beşiktaş napoli'yi yenemezse götümü kurcalayın)

    sağolsunlar, galibiyet için ellerinden geleni yaptılar ve masadan oturduğum gibi kalktım.

    şimdi gönül ister ki buna benzer bir totem yapıp fenerbahçe'ye galibiyeti getireyim, kupaya giden yolun kapısını açayım. ama hiç içimden gelmiyor. yani yine kazansın tabi de, fenerbahçe bu, güvenilmiyor. o yüzden bu akşamki maç için boşuna totem isteyen mesajlar atmayın.

    yo dostum yoo, o kadar da değil.

  • 45. aleyna tilki'nin şimdiden annelik planı yapması

    16 yasinda çocuk salak salak seyler dusunur beyler. sorun bu kizin dusuncelerini artik herkesin biliyor olmasi. komşunun kizi vardi bizim, o da olmek istiyorum diye siir yazardi paso. simdi iki cocuklu hayat derdinde kadin oldu. cocuklari ellerinizden oper. dert etmeyin böyle seyleri bence.

  • 46. sakarya'da tespit edilen radyoaktif madde

    yaşadığım sokakta olduğuna mı yansam, bu mallarla aynı sokakta yaşıyorum ona mı yansam bilemedim şimdi.
    ulan ne biçim fantezin var, şantiyedeki makinenin parçasını eve getiriyorsun dingil?

  • 47. müge anlı ile tatlı sert

    bugün konuştuğu -çok yüksek ihtimalle pedofil ve katil- adamın olduğu program, herhalde hayatım boyunca izlediğim en korkunç gerilim filminden daha tüyler ürpertici. adamın garibanlığı yüzünden herkeste bir "ulan zavallının günahını mı alıyoruz?" hissiyatı oluşuyor. ama rasyonel olarak bakıldığında çok büyük ihtimalle adam üç buçuk yaşındaki kız çocuğunu kapının önünden evine alıp, tecavüz edip, öldürmüş. kayıp çocuğunun babası da canlı yayında. babadan, hatta olayla alakasız olan kayıp tantunicinin ağabeyinden sağlam bir atak bekliyorum. benim bile ekrandan stüdyoya uçup adamı parçalayasım var. şu yayından sonra müge anlı başta olmak üzere hepimizin psikiyatrik tedaviye ihtiyacımız olacak.

  • 48. türkiye'den siktir olup gitmek

    kuzey avrupayı bir kenara bırakalım.euro öncesi liret zamanlarında avrupa'nın ucuz iş gücü olarak adlandırılan italya'da doğan fabio dahi;
    -1300 euro ortalama maaş ile 6 ay içinde araba veya hemen motor alabilerek birbirinden güzel portofino, san remo, cinque terra kasabalarını gezip buralarda vakit geçirirken...
    türkiye'de ebesinin nikahı kadar sınavdan başarı ile geçip, askerlik belasını atlatarak 2500 liraya işe başlayan mehmet evinden çıkıp iki bira içmek için çok ince hesaplara düşüyor. adını ezbere bildiği kasabalar ise tel abyad, atme, hama, rakka, kobani...
    artık gitmeyi unuttuğu ve sadece acun firarda programında gördüğü yerlerin isimlerini dahi unuttu mehmet.
    20000 lira kazanan muzaffer ise suç ve sığır oranının peak yaptığı şehirde götünü kollamaya çalışmaktan huzursuz. karısı ve kızı her an tehdit altında.
    oslo değil, kopenhag değil basit bir dilli boktan bir torino kadar olamadı istanbul. küresel gücü götüme sokacak halim yok. reenkarnasyona inanmıyorum. bir kere geldiğim dünya'da bu sığır sorunlarından uzaklaşmada tv açmaktan kaçarak yeterince başarılı olamıyorum.
    yemekler boktan, kahveler arıtma suyundan.
    müzik adı altında arabesk fantezi pop aldı gidiyor.
    konut, trafik, hava, yeşil alan zaten malumunuz.
    cehaletin zirvesinde yaşıyoruz. bugün cehalet endeksinde sudan ile filan başa oynarız. ve bunlar en yakınlarımıza dahi sirayet etti.
    şimdi biz ne skime kalıyoruz burada?

  • 49. hidrosefali hastası minik meltem için yardım

    instagram' da tesadüfen rastlayıp takip ettiğim ceren koşar (@cerenimotopovic kullanıcı adı) isimli kullanıcının doğuştan hidrosefali hastası kızı meltem için bir yardım çağrısıdır. maddi bir destek çağrısı değil, çocuk yoğun bakım ünitesine sevki gerekmektedir.

    hikâyesi şurada:
    meltem'in hikayesi

    şu an ege üniversitesi'ndeler ve sanırım yolunda gitmeyen bir şeyler var:
    güncel durum ve iletişim bilgisi

    umarım bi yararımız olur.

    edit:
    ceren hanım'ı ve vakayı birkaç aydır takip ediyorum.
    şöyle bir özet geçmek isterim. hidrosefali beyinde sıvı birikmesi kısaca.
    meltem anne karnındayken rahatsızlığı anlaşılıyor ancak annesi doğurma kararı alıyor.
    şu an sanırım 7-8 aylık bir bebek.
    geçen hafta bir ameliyat geçirdi. önce iyiydi sonra fenalaştı ve yoğun bakıma alındı. anlaşılan o ki ege üniv. yoğun bakım ünitesi dolu olduğundan oradan çıkarılmak isteniyor. ancak miniğin durumu uzak bi yere sevk için uygun da değil. ya ege üniv. ' ne bastıracağız minik orada kalsın, ya da en yakın tam teşekküllü hastanede çocuk yoğun bakım ünitesine alınmasını sağlamamız gerekecek.

    edit 2:
    şu anki durum ege üniversitesi' nden kıpırdamadan orada yer açılması gerekliliği şeklinde.
    çocuğun durumu çok ciddi. ege üniversitesi yer açmaya çalışıyormuş.

    son durum

  • 50. lionel messi

    bu adamın dünyanın en iyi futbolcusu olup olmadığı tartışılan bir dünyada ne kavgalar biter ne savaşlar.

    bu adamın dünyanın en iyisi olduğuna dair fikir birliğine varamıyorsak dünyamızın sonu yakındır.