Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. şebnem bozoklu

    erkek arkadaşıyla öpüşürken yanlarında mazlum mazlum duran sap eleman bizi temsil ediyor. kesin ekşi sözlük yazarı.

  • 2. zara'da erkekler için etek satılması

    muhafazakar erkeklerin altına pantolon giyeceği etektir. dsgadfasfd

    sanki tarkan mınaki. savaşa gidiyor.

  • 3. facebook'u tahtından indirecek bir site kurmak

    http://www.akrepnalan.com/

    webin bittiği yer...

  • 4. osmanlı partisi

    şakaydı gerçek oldu. klişe lakin: akp döneminde gerçekleşmiştir.

    "türkiye’nin 91’inci siyasi partisi osmanlı partisi adıyla kuruldu. ambleminde; hilal üzerine arapça elif ve vav yazılı parti, “lider türkiye” sloganıyla” siyasi hayatına merhaba dedi. "

    düşünsenize, ismi "osmanlı" olan, amblemi "arapça" harflerden oluşan "demokratik" bir "türkiye cumhuriyeti" partisi.

    (bkz: düşünemedi)

  • 5. burcu esmersoy'un makyajsız fotoğrafı

    bildiğin 40 yaşında hatun fotoğrafı işte ne bekliyordunuz ki bilemiyorum farkında mısınız ama ekranlar güzellik algınızla oynuyor ve tüm kadınların her zaman bakımlı olmasını beklediğiniz için ilişkilerinizde başarısız oluyorsunuz.

  • 6. yargıçların erdoğan salona girince ayağa kalkması

    türkiye cumhuriyeti'nin yurtdışında hukuk savaşlarına giriştiği birtakım hasımları, yargıçların erdoğan salona girince ayağa kalkmasına dair görüntüleri yabancı ülkelerdeki mahkemelere sundukları takdirde işin rengi değişecektir. misal, hapis şoklumuz cem uzan, fransız hakime, "beni siyasi erke biat eden bu yargıçların eline mi teslim edeceksiniz?" diye soracaktır gerektiğinde. örnekler çoğaltılabilir.

    .

  • 7. zeytinburnu nick'li yazarı kurtarma kampanyası

    gözlerimi yaşartan kampanya.

    dalga geçmek için değil, gerçekten gözlerim yaşardığı için söylüyorum.

    çok erken yaşta kimsesiz kalmış, hayatla tek başına savaşmak zorunda kalmış bir adam olarak, ömrümde kimsenin desteğini görmedim. anne deseniz, zırt. kardeş deseniz, zort. hala, dayı, yenge, dede mede deseniz, beni sikmek için sabunu düşürmemi bekliyorlar. nitekim sikmişlikleri de var.

    parasızlığı çok iyi bilirim. hayatımın son yirmi yılı yoklukla savaşarak, kendime eskiden alıştığım gibi huzurulu ve varlıklı bir hayat kurmaya çalışarak geçti. parasızlığın bana hiçbir zaman koyduğunu da görmedim. işe gidecek param olmadı,ofiste yattım, sabahları götümü kaşıyarak tuvalete işemeye giderken patronların, müdürlerin suratına karşı esniyordum. kovarlarsa kovsunlar. onların verdiği üç kuruşu kaybetmişim ne yazar, ben milyonları kaybetmiş adamım diye düşündüm hep.

    ama kimsesizliğe hiç alışamadım. ne bir dost, ne bir arkadaş, ne bir sevenim oldu.

    bir zamanlar dost, arkadaş, sevgili diye bildiklerim, param bittiği anda beni ilk terk edenler oldu.

    şu sözlükte iyi kötü, alay edeni, dalga geçeni, seveni, sevmeyeni, badisine alanı, nefret edip engelleyeni, bir şekilde acıma ortak olup kırılan hayallerimin çizip yardığı, yaraladığı yüreğime merhem oldular.

    o yüzdendir ki, hala yazıyorum.

    o karımın da allah belasını versin.

  • 8. 1 eylül 2016 3. köprü yakınlarında orman yangını

    1 eylül 2016 yavuz sultan selim köprüsü yakınında orman yangını olarak da adlandırabileceğimiz hadise.

    http://www.hurriyet.com.tr/…-orman-yangini-40213658

    evet etrafındaki ormanlık arazilerde yangınlar çıkmaya başlamıştır. müteahhitler ellerini ovuşturararak bekliyordur şimdi.

    http://i.hizliresim.com/wbyng8.jpg

    of of of oraya ne boğaz manzaralı yalılar dikilir.

    edit : umarım izin verilmez oranın yapılaşmasına. biraz ağaç kalsın istanbulda..

  • 9. emre'nin istiklal marşı sırasında sakız çiğnemesi

    emre mor'un sosyal medyada linç edilmesiyle sonuçlanan olaydır.

    aklıma şunu getirdi: amerikalılar olimpiyatlarda milli marş sırasında marşı söylemeyip etrafıyla ilgilenen sporcuyla ilgili övünerek şunu söylüyorlar: "amerika milli marşını söylemekten daha amerikanvari olan şey milli marşı söylememe özgürlüğüdür."

    yani özgürlükler konusunda dünyaya göre ne noktadayız anlamamıza yardımcı olur belki. herşey şekilsellikle olsaydı bizden vatanseveri yoktu zaten. bu adamı eleştirecek kadar özgürlüklerden bihaber insanlar istiklal marşı söylese nolur, saygı duruşunda kıpırdamadan dursa nolur. bu ülkeye hiç bir faydaları yok.

  • 10. 62 günlük yazlık iznimin bitmesi

  • 11. para vermese bile çalışılmak istenilen şirketler

    böyle fotoğraf video çekimleri sırasında mankenlerin götlerini falan yağlayan, efendime söyleyeyim, meme uçlarını sertleştiren tipler var ya, adı göt yağlayıcı mıdır neyse artık, onu yapacak 30 milyon adam sadece türkiye'den çıkar, net söylüyorum, üstüne para bile verirler yani.

  • 12. 1 eylül 2016 kennedy uzay merkezi patlaması

    umarim bi gun bizim ulkemizde de sadece bu tür patlamalar olur.

  • 13. ışid'in futbol kurallarını değiştirmesi

    kuran'da var mı böyle bir bölüm.

    şüphesizki çizgiyi geçene biz gol ol dedik. onlar ki itiraz ederler, ama de ki gol oldu.

  • 14. 94 ışık yılı uzaktan gelen sinyalin deşifresi

    adamlar üşenmemiş 94 ışık yılı uzaktan bize sinyallerle garip simgeler yollamış ama bu sinyalin çözümüne ulaşan arkadaş imgur linki ile bize ulaştırmaya çalışıyor.

    bak tekrarlıyorum 94 ışık yılı uzaktan gelen sinyalin bize ulaşma halkası imgur linki ile kırılıyor.

  • 15. işkur'un 1960'larda alman gurbetçilere tavsiyeleri

    ilginç ve güzel tavsiyelerdir.
    tavsiye metni

    edit: içinde onur, haysiyet, utanma duygusu olmayan toplum bu samimi metni yazamaz. o dönemde kim böyle bir tavsiye metni yazılmasını önerdi ise tebrik etmek lazım. her toplum eğitilmeye muhtaçtır. bu ihtiyaç görülmüş ve adım atılmış o dönem.

    şimdi kimsenin kimseye "onurlu ol" diyecek yüzü kalmadı.
    ekşi şeyler editi: ekşi şeyler sitesinde daha ayrıntılı okunabilir.

  • 16. erkeklerin çalışmayan kadınla evlenmek istememesi

    bütün gün evde oturursa zırt pırt mesaj atıp kafamı sikeceğini düşündüğüm için +1 ile katıldığım erkek grubu. kazandığı parada gözüm yok rulo yapabilir, bana sarmasın yeter.

  • 17. 1 eylül 2016 hepsiburada.com rezaleti

    bugün yakın bir arkadaşımın başına gelen olay. birebir kendi ağzından aktarıyorum

    "birazdan anlatacaklarım keşke olsa ama malesef hayal ürünü değildir. son 1 haftadır paramla rezil olmaktayım ve hepsiburada.com dan elektronik ürün almak benim gözümde durduk yerde belasını bulmakla eşittir. bunları neden anlatıyorum; tanıyın arkadaşım bunların ticaret ahlakını tanıyın benim gibi mağdur olmayın.

    22 ağustos tarihinde hepsiburada.com internet sitesinden dizüstü bilgisayar siparişi verdim. daha doğrusu ablam bana hediye olarak bir bilgisayar almak istedi ve siparişi verdi. sipariş no:3490288425 ve bahsettiğim ürün de http://www.hepsiburada.com/…r-bilgisayar-p-bd602036 budur. ağustos tarihinde ürün ulaştı ve teslim aldım. başka sitelerden kitap aldığımda ürünün zarar görmemesi için köpükle güzelce sararlardı ancak 1998 tl lik bir bilgisayar sipariş etmiştim ve bilgisayarın kutusunu saran sadece ince bir karton vardı. ne köpük ne koruyucu bir ambalaj hiçbir şey yok sadece ince bir karton var. hiç özenmemişler ama neyse dıştaki ince kartonda bir deformite yok sorun değil dedim ve bilgisayarı teslim aldım. ürünü açmaya çalıştığımda ''ırql_not_less_or_equal'' hatasıyla karşılaştım ve bilgisayar açılmadı. bilgisayarı inceledim ve bataryasını koruyan kasanın sol tarafında bir açıklık olduğunu gördüm. ürünün kasasında hafif bir deformite vardı ve daha önemlisi ürün çalışmıyordu. hepsiburada.com müşteri hizmetleriyle iletişime geçtim. durumu anlattım ve ürünü daha geldiği gün hepsiburada.com adresine geri gönderdim ve tüketici cayma hakkımı kullanarak para iadesi istedim. 31 ağustos tarihinde ise aynı bozuk ürünü bana geri yolladılar ve iade talebim 'reddedildi' olarak gözüküyordu. yine müşteri hizmetlerini aradım ve neden tüketici cayma hakkıyla iade ettiğim ürünü bana geri yolladıklarını sordum.

    - ama beyefendi ürünü açmışsınız dedi.

    - ürünü açmadan bozuk olduğunu nasıl anlayabilirim diye tatlı dille sordum.

    - ııııı. ürün size geldiğinde çalışmadı mı? diye sordu

    - hayır ürün bana bozuk geldi para iadesi istiyorum ya da en azından ürünün değiştirilmesini istiyorum dedim.

    - ürünü servise yollamalısınız beyefendi onlar tamir edecektir dedi.

    - peki bana bozuk gelen bir ürünün tamir edilmesiyle neden uğraşıyorum? ben 1998 tl ödeme yaptım size ve kasasında deformite olmayan, çalışan bir ürün almak benim hakkım dedim.

    - kusura bakmayın süreç bu şekilde işliyor. asus servisine yollamalısınız. onlar tamir edeceklerdir dedi.

    ben de oldukça sinirlendim ve telefonu kapattım çünkü okkalı küfür koleksiyonumdan seçkin bir örnek az daha geliyordu.

    sorunu çözmeleri için tüketici hakem heyetine başvurdum. onlar da evet haklısınız ürün size bozuk gelmiş kaldı ki eğer bozuk gelmese bile 2 hafta içerisinde cayma hakkınızı kullanarak para iadesi alabilirdiniz dedi. ben de dilekçemi yazdım ve tüketici hakem heyetine para iadesi için başvurumu yaptım. artık sonuçlanması aylar mı sürer bilemem ama bu işin peşini bırakmayacağım. paramı alıp bozuk ürün yollayıp aman canım servise gönderiverin onlar yapar demeleri süper bir ticaret ahlakı. ablam da üzülmüş sürekli arayıp özür dilerim canım böyle mağdur edeceklerini tahmin etmemiştim diyor. kızcağız kırk yılın başı bir hediye alacaktı onun da içine ettiniz hepsiburada.com çok teşekkürler."

    okulların açılmasına yakın belki 1-2 hafta rahat rahat filmimi izlerim oyunumu rahatça oynarım diye bilgisayar alıyorsun ve bozuk geliyor, iade ediyorsun geri geliyor, servise versen 15-20 gün bekleyeceksin ve onca verdiğin para servis görmüş bir laptopa gidecek. ne olursa olsun bu şekilde olmamalıydı, allah arkadaşıma sabır versin diyorum..

  • 18. rte'nin ishal raporu alarak başbakan olması

    sevgili cumhurbaşkanımızın siyasi yaşantısında önemli bir dönüm noktasıdır.

    biraz hafızanızı zorlayın.
    recep tayyip erdoğan'ın, 2001 yılında kurulan akp'ye genel başkan olması üzerine aynı yıl verdiği mal bildirimi ile istanbul büyükşehir belediye başkanıyken verdiği mal bildirimleri arasında yapılan incelemeler sonucunda açık farklılık görülünce, konu 2002 yılında yargıtay cumhuriyet başsavcılığı siyasi partiler bürosu tarafından ankara cumhuriyet başsavcılığına iletilince, erdoğan hakkında "haksız mal edinme" suçlaması ile kamu davası açılmıştı.

    yine; kamuoyunda şiir davası olarak bilinen dava nedeniyle aldığı ceza uyarınca erdoğan, 3.11.2002 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerine katılamamıştı.
    akp tarafından 3.11.2002 tarihindeki siirt seçimlerinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesi ile ysk'na başvurulmuş ve ysk, 2.12.2002 tarihli kararı ile siirt seçimlerini iptal ederek, bu seçimlerin yenilenmesine karar vermişti.
    seçimlerden akp birinci parti olarak çıkınca, anayasa'da 27.12.2002 tarihinde değişiklik yapılarak, erdoğan'ın bu cezasının milletvekili seçilme hakkını kısıtlaması da önlenmişti.

    siirt seçimlerinin, yeni bir seçim ya da ara seçim niteliğinde olmaması, iptal edilen bir seçimin yenilenmesi yani tekrarı niteliğini taşıması nedeniyle, bu seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip olma koşullarının varlığının, iptal edilen seçim tarihi olan 3.11.2002 tarihi esas alınarak aranması gerektiği açıktı.
    nitekim ysk'da siirt seçimleri yönünden, seçme hakkı konusunda doğru olarak 3.11.2002 tarihini esas almış iken, seçilme hakkı yönünden bu tarihi esas almayarak, erdoğan'ın bu seçimlere katılmasına vize vermiş ve yapılan seçimlerde de erdoğan siirt milletvekili olarak 9.3.2003 tarihinde tbmm'ne girmiştir.

    bu seçimler öncesinde erdoğan; hakkında devam eden malvarlığı davasında, ilk duruşmaya gelmemiş, ikinci duruşmaya da "akut gastroenterit" (ishal) raporu alarak katılmamış, dava uzamış, ancak tüm bu süreçte ise seçim propagandalarında yer almıştı.
    bu davada ise, alınan ilk bilirkişi raporu iddiayı desteklemiş iken, ikinci bilirkişi raporu aksi yönde görüş içermiş, bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor almak yerine, dava 3 kasım sonrasına ertelenmiş ve seçimlerden sonra 21.01.2003 tarihinde, ikinci bilirkişi raporuna dayanılarak beraat kararı verimiş, ankara cumhuriyet başsavcılığı da bu kararı temyiz etme yoluna gitmemişti.
    böylece siirt seçimleri öncesinde anılan dava bu şekilde sonuçlanınca, erdoğan'ın önündeki olası bir siyasi engel de ortaya çıkmamış, siirt seçimi sonuçları da onu ayrıca rahatlatmıştı.

    bu dava sonrasındaki süreçte ise, ishal raporunu veren kişinin ağabeyi ssk istanbul bölge müdürü,
    beraat kararını veren asliye ceza yargıcı, ankara ağır ceza mahkemesi başkanı,
    kararı temyiz etmeyen ankara cumhuriyet başsavcısı önce adalet bakanlığı müsteşarı, sonra seçim döneminde tarafsız adalet bakanı, daha sonra başbakanlık müsteşarı ve başbakan başdanışmanı, son olarak da cumhurbaşkanı başdanışmanı olarak atanmıştır. (bkz: fahri kasırga)

    soruşturma öncesinde malvarlığı incelemesini yapan içişleri bakanlığı müfettişlerinin her biri ise, akp hükümetleri döneminde apayrı yerlere atandıkları gibi, içlerinden bazıları da, karakaplı deftere not edilen herkesin muhatap kılındığı gibi, meşhur ögm soruşturmalarına da muhatap edilmişti.

    erdoğan'ın milletvekili seçilip başbakan olmasıyla geçildiği söylenen ileri demokrasi döneminin başlangıcına ise, işte bu şekilde akut gastroenterit raporu damgasını vurmuştur...

    kaynak: ömer faruk eminağaoğlu.

  • 19. coca-cola'nın fabrikasında kokain bulunması

  • 20. deri koltukta tüylü kedisini severken viski içmek

    sacmaliktir. zira kedili ortamda deri koltuk olmaz. kedi dedigin o koltugu gordugu an hayatini koltugun anasini sikmeye adayacaktir.

  • 21. cemaati devlete chp yerleştirdi

    chp sana bir yerleştirir akp bile çıkaramaz dediğim insan. fırıldak gibi düşünceleri olan insanlar ilk şoku atlatıp hemen eski reflekslerine kavuşmuş durumda.

  • 22. 1 eylül 2016 tarihli kanun hükmünde kararname

    önemli başlıkları şöyle olan khk'dır;

    * fetö'nün yurtdışındaki okullarının diplomaları iptal edildi.
    * kendi isteğiyle emekliye ayrılan hakim-savcılar göreve geri dönebilecek.
    * yurtdışında eğitim gören 158 öğrencinin öğrenciliği iptal edildi.
    * 7669 emniyet müdürlüğü çalışanı ihraç edildi.
    * 323 jandarma genel komutanlığı personeli açığa alındı.
    * milli eğitim bakanlığı'ndan 28163 kişi görevden alındı.
    * sağlık bakanlığı'ndan 2018 personel ihraç edildi.
    * diyanet işleri başkanlığı'ndan 1519 personel ihraç edildi.
    * yüksek öğretim kurumlarından 2346 personel açığa alındı.
    * 24 merkez valisi ve 102 vali yardımcısı ihraç edildi.
    * kamuda, emniyette, jandarmada vs. çok sayıda başka personel de ihraç edildi.
    * fetö zanlılarının eşlerinin de pasaportu iptal edildi.
    * ohal süresince iflas erteleme talep edilemeyecek.
    * ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının başkan ve üyelerinin görevi sona erdirildi.
    * el konulan şirketlere atanan kayyumların yetkisi tmsf'de.
    * fetö şirketlerinin satışından elde edilen gelir maliyeye aktarılacak.
    * köy korucuları görevli oldukları il dışında da görev alabilecek.
    * görevden alınan belediye başkanlarının yerine içişleri atama yapacak.
    * tüm 33/a öyp kadrosundaki araştırma görevlileri 50/d kadrosuna geçirildi. *

    edit: eklemeler, eklemeler, eklemeler ve düzeltmeler.

  • 23. boşanırken çirkefleşmek

    çok sık karşılaştığım bir durumdur. genelde doktor eşler aşırı çirkefleşiyor. yalan değil anlatayım dur.

    doktor ve bir sağlık çalışanı olan eş 25 yıllık mutlu bir evliliğin sonucunda ibne doktorun kendisine genç ve güzel bir eş bulması üzerine boşanmaya karar verir. ibne doktor boşanırken sırf para vermemek için karısına şizofren bu kadın, psikolojik hastalıkları var türünden iftiralar atıp haklı çıkmak için uğraşıp duruyor. tabii biz de yemedik bunları. ön inceleme duruşmasında doktor raporu talep ettiler. bizim savunmamız sonucu hakim bu kadınla 25 yıldır evlisin ve bugün mü deli olduğunu farkettin amk dedi ve nafakayı iki kat arttırdı.

    başka bir kadın da boşanma sürecinde eşim benle ters ilişkiye giriyor diyip iftira attı. hakikaten çok acayip.

  • 24. kadınlarla dolu bir işyerinde çalışmak

    gıybetin kralı döner her gün gelin hesap yapalım 35 tane kadının arasında tek erkek çalışıyorum rakam aslında daha fazla ama çoğu bütün gün dışarıda olduğu için 35 ofis içerisinde standart rakam.

    her gün kesin bir ya da daha fazlası psm döneminde oluyor, her gün bir tanesi kesin sevgilisiyle kavga etmiş oluyor, her gün en az bir tanesi müvekkillerle kavga ediyor, her gün en az 3 tanesi diete başlıyor. ekleyin bunlara hamile olan kadın personel, kocasıyla ayrılma eşiğinde olanları da ekleyin, bir de bunlara dedikoduyu seven, gıybet orgazmı için yaşayan, yükselmek isteyenleri ekleyin.

    sonra antik neden normal değil, neden böyle dengesiz. 4 senedir çalışıyorum lan ben bu ortamda bazen odamın kapısını kapatıp sürgü çekiyorum bütün gün. bazen aralarında bir tartışmaya başlıyorlar ananı avradını masamın altına girip saklanıyorum lan.

    edit: psm değil pms imiş, düşünün beni nasıl delirttiklerini.

  • 25. sevgilisi tarafından boynu emilen gencin ölmesi

    (bkz: bok ettin bayan)

  • 26. 2 kişilik koltuğa 7 kişi binen suriyeliler

    tek takıldığım nokta "bizim paramızı devlet veriyor"

    yaaaaaani?

    insanın mülteci olası geliyor.

  • 27. çocuğa evlatlık olduğunu söylemek

    muhakkak profesyonel destek alınarak söylenmeli. önce ebeveynler, bir pedagog ya da çocuk psikiyatristine gidip kendileri görüşüp danışmalı. onun çizdiği yola göre hareket edilmeli.

    cerrahpaşa'da çocuk psikiyatrisi rotasyonundayen bir aile gelmişti. çocuk 5 yaşında ve doğar doğmaz biyolojik anne baba tarafından, ebeveynlerine verilmiş. çevrelerinde çok az kişi evlat edinme olayını biliyor. ebeveynler 'çocuk kesinlikle bilmiyor' dediler.

    yalnız görüşmeye aldım. resim çizerek görüşüyorum. 'hadi' dedim, 'evinizi çiz bana'
    bir ev içinde bir kadın, bir erkek ve bir kız çocuğu. evin dışında bir bahçe. bahçenin dışında kağıdın en köşesinde küçük bir kadın ve bir erkek daha var. bunlar kim deyince çocuk 'öbür anne babam' dedi.

    çocuklar bilir, sandığınızdan daha fazlasını. anne babanın birbirini sevip sevmediğini, aralarının nasıl olduğunu, hangi kardeşi el üstünde tuttuklarını, evlatlık olup olmadıklarını, parasal sıkıntıları...
    siz onların bilmesini istemediğiniz için onlara soru sormaz, bu konuları konuşmazsınız, bu yüzden neyi bilip bilmediklerini bilmezsiniz.

    ama çocuklar bilir. sandığımızdan çok daha açık bir zihinleri var ve çok daha olgunlar. onları kandırdığınızı düşünerek kendinizi kandırmayın.

  • 28. sözlükçülerin önümüzdeki 5 yıllık planları

    1 barı açıyorum, 2 ayla'yla aramı düzeltiyorum, 3 babamı da yanıma alıyorum. olay bitmiştir.

  • 29. whatsapp'taki utanan maymun ifadesi

    üç maymundan haberi olmayanlar tarafından çıkarılan ifade. utanan maymun ne amk.

  • 30. japonya imparatoru'nun suud prensi'ni karşılaması

    (bkz: ankara 3. icra dairesi müdürlüğü bunu beğendi)

    şaka bir yana altın varaklı koltuklarla artistlik yapanlar bir zahmet şu fotoğrafa iyi baksınlar!

  • 31. bjk fb derbisinin en önemli derbi haline gelmesi

    (bkz: zeki müren'in haddinden fazla abartılması)
    (bkz: barış manço çocuklara hitap eden bir şarkıcıdır)
    (bkz: cem karaca yıllarca tek şarkının ekmeğini yedi)
    (bkz: neşet ertaş'ın abartılmış bir şarkıcı olması)
    (bkz: şener şen'in vasat bir oyuncu olduğu gerçeği)
    (bkz: queen'in tek şarkılık bir grup olması)

    ilgi çekme çabasındaki bir yazarın açtığı başlık. küçükken sokakta top oynayan çocuklar bunu aralarına almamışlar. yazık lan, ömrünün sonuna kadar böyle bir beyinle yaşamak zorunda.

  • 32. 59saniye'nin izinsiz canlı fiş videomu paylaşması

    canlı olduğuna göre fişten de izin alınması gerekmektedir.

  • 33. işten ayrılıp dünyayı gezmek

    yer: fransa
    tarih: geçen sene
    kişi: fransız
    mesleği: evrak mevrak takibi falan gibi bir şey

    hikaye:
    fransız çocuk dedi ki: "15 gün sonra latin amerika gezisine çıkacağım. 1 yıllık."
    türk çocuk sordu: "para pul iş?"
    fransız çocuk cevapladı: "işte 1 yılımın dolmasını bekledim, şimdi doluyor. çıkacağım 1 yıl gezeceğim, dönünce tekrar işe girerim."
    türk çocuk sikerim seni bakışıyla sordu: "e döndüğünde seni işe alırlar mı? adam 1 sene ara vermiş, siktir git demezler mi?"
    fransız çocuk adeta şarap keskinliğinde cevapladı: "ne alakası var, geçen sene de 6 ay gitmiştim. dünyayı da mı gezmeyeh amunakoyim."

    türk çocuk üzgün, türk çocuk hisli, türk çocuk siktirip gitsin.

  • 34. kim jong-un'un eğitim bakanını kurşuna dizdirmesi

    daha önce de "köpeklere yedirdi" dedikleri adam bi sene sonra elini kolunu sallaya sallaya gezerken ortaya çıktı. yine amerika'nın canı sıkılmıştır basına demişlerdir götünüzden bi kim jong un haberi salın da gündem değişsin.

    (bkz: at yalanı sikeyim inananı)

  • 35. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    bugün yemek reklamlarında yapılan birtakım işitsel oyunların, charles spence denen bir deneysel psikoloğun başının altından çıkması. (magnum'un katurt sesini, doritos'un çaturt sesini, mustafa ceceli'nin şarkılarını düşünün. mustafa ceceli ne alaka diye düşünebilirsiniz ama hazır onları düşünmüşken bunu da düşünün n'olur ki?)

    bir labovatuvar araştırmasına göre, cipsten çıkan ses algısıyla deneklerin cipsin taze olup olmadığı hakkındaki fikirleri bağlantılıymış.

    charles spence bir gün barda oturmuş ve cips yerken cipsten çıkan sesle ilgili düşüncelere dalmış. ama herif işin içinden çıkamamış. deneysel psikolog ya (oxford'da hem, insan bir duruyor söylerken), almış deneklerini, sokmuş labovatuvarına. kulaklıkları dayamış; cips yerken çıkan çıtır çıtır seslerin denekler tarafından duyulmasını manipüle etmiş. (ekolayzır kullanmış.) denekler, sesi ne kadar az duyabiliyorlarsa cipsleri o kadar bayat zannetmişler. hatta sesin inceliği ve kalınlığı da kararlarını etkilemiş. tat ve doku hiç değişmediği halde, sesi duyup duyamamaları cipsten aldıkları zevki değiştiriyormuş. oysa cipsten aldığımız zevkin en fazla tuz ve yağlılık derecesinden geldiğini tahmin ederiz. bayat olup olmadığını dokusunun yumuşaklığından anlayacağımızı sanırız. işin aslı öyle değil.

    -bu kadarla kalmamış; mesela çilekli mousse'u farklı kaselerde yiyenlerin, yediklerinin şeker oranını farklı algıladıklarını saptamış. beyaz kaseden yiyenler, siyah kaseden yiyenlere göre mousse'un %10 daha tatlı olduğunu söylemişler.

    -beyaz kupadan kahve içenler, siyah kupadan kahve içenlere göre kahveyi daha sert, acımsı bulmuşlar. oysa kahve aynı kahve! ancak yine beyaz kupadan içenler, siyah kupadan içtikleri kahvenin daha az şekerli olduğunu sanmışlar.

    -bitter çikolatayı, pes seslerden oluşan melodi ile dinleyenler daha bir bitter bulmuşlar.

    -kurabiyeyi tırtıklı, pütürlü tabaktan yiyenler onun daha sert olduğunu iddia etmiş.

    -yuvarlak tabaktan yenen cheesecake, köşeli tabağa göre %25 daha tatlıymış damağa.

    'e tamam işte, ne güzel! bu bilgiyle daha az şekerli pudingi beyaz kasede sunarsın, böylece kaşık kaşık şeker yutmaktan kurtulursun' diye düşünebilirsiniz, eğer iyi niyetli bir insansanız. ve bilimin sadece insanlığın iyiliği için kullanıldığına inananlardansanız.

    spencer'ın makalesi

    ayrıntılı bir gazete yazısı

    kaynak: savaş, elif. pulbiber dergisi, sayı 5. mylos yayın grubu yayıncılık, 2016.

    edit: yazım

  • 36. 1 eylül 2016 muharrem usta ntv canlı yayını

    "yeniden yargılama kararını veren kurulun neredeyse tamamı fetö soruşturmasında suçlu, sanık veya kaçak çıkmıştır."

  • 37. türkler olmasaydı insanlığın geri kalacağı alanlar

    muhtemelen derebeylik sistemi geç yıkılacağı veya yıkılmayacağı için insanlık bugünkü gelişmişlik seviyesinin çok daha gerisinde olurdu.

  • 38. beşiktaş

    geçen sene bu zamanlarda orta saha, sol bek ve kaleci eksikliğimiz vardı.

    geçen sene yine bu zamanlarda fenerbahçe galaksi takımı kurmuştu.

    ve siz geçen sene yine bu zamanlarda ligin 3. favorisi konumuna geldik diyordunuz.

    başka sözüm yok...

  • 39. dünyada makyajsız da güzel olabilen kadın olmaması

    yürüyen her mahluğu döllemek isteyen bireylerin doğal olarak göremediği kadınlardır.

  • 40. türk kahvesi

    sunumu kadınlar arasında sidik yarışına dönen kahve.
    gözünüzü seveyim, su getirin yanında sadece. su. evet. sadece su. şekerdi, çikolataydı, lokumdu geçin bunları artık. dantelli dantelli tepsi örtülerinde ingiliz kraliçelerine layık sunumlarınızdan gına geldi. güllü porselen fincanlara hadi eyvallah da o yanındaki suyun içine atılan kurutulmuş gül goncasını gördükten sonra artık imdaaat demeye ve buraya sığınmaya karar verdim.
    sade kahve içen ve hakiki anlamda da kırk yıllık bir tiryakiyim, n'oolur yanına illa bir şey koyacaksanız bir bardak su koyun. yeter artık tepsi, fincan, dantel, lokum, çikolata terörü! içeceğimiz bir fincan kahve, süsü püsü derken bu zevkimiz de yok olacak nerdeyse...

  • 41. mecidiyeköy'den mecidiyeköy'e 40 dakikada gitmek

    mecidiyeköy'e akşam trafiğinde yanlışlıkla girip geri dönmek gerçekten de en az 40 dakika sürüyor, güzel tespit. başıma geldi oradan biliyorum, gelmez olaydı.

  • 42. iphone 7

    ne zaman piyasaya çıkacağını sözlüğe yazarak öğrenmeye çalışan insanlar var amk. olum google'a niye yazmıyorsunuz buraya yazıyorsunuz manyak mısınız amk?

  • 43. izmirli kızlar sabah uyanınca ne yapar

    çiş yapıyorum ilk.

  • 44. rapor almaya gelen kişinin doktoru bıçaklaması

    6 aylık hamileyim o dönem. muş'ta mecburi hizmet yapıyorum. çok sevdiğim bir hastam var. o da beni çok seviyor. senelerce tedaviyi reddetmiş ama bir şekilde iyi anlastik ve tedaviyi sürdürdü.
    bipolar. doğru düzgün türkçe bilmemesine karşın biraz benim öğrendiğim kürtçe, biraz onun türkçesiyle anlaşarak tedaviyi sürdürüyoruz. başlarda çok sık atak geçirirken epey toparladı süreçte.

    bir gün geldi. içeri girer girmez odayı içeriden kilitledi. benim koltuk odanın köşesinde. kaçacak yer yok. karşıma oturdu bir rambo bıçağı çıkardı. belli ilacı bırakmış ve atakta. sesler ona beni kesmesini söylüyormuş. mecburmuş. daha önce de benzer durumlarda kaldığım için soğukkanlılığımı koruyup lafa tuttum. telefon masanın üzerine değil yerdeki bilgisayar kasasının üzerinde, onu aldım usulca servis hemşiresinin numarasını çevirdim. bağıra bağıra konuşuyorum, duymuşlar tabii. kapıya güvenlik geldi. hasta panikledi. o sırada kapıyı kırdılar. arbede oldu. güvenliklerden biri yüzünden bıçak darbesi aldı. zapt ettiler hemen acile indirdik. tedavisini de ben verdim. rapor tutup ruh sağlığı hastanesine de ben yer ayarlayıp gönderdim. korktum ama hastaya zerre kızmadım. çünkü hastaydı ve davranışının sebebi buydu.

    amaa..odama gelip rapor vermedim, bağımlı olduğu yeşil reçeteli ilacı yazmadım, istediği sakatlık oranını vermedim diye bunu yapsa,hukuk yolunu izler ve ceza alması için elimden geleni ardıma koymazdım.

    hiç bir hastama kabalık etmedim. gönlüm rahat. bana çok kabalık edildi. tehdit aldım. masama silah konuldu. bunlar edepsizliktir. herkes haddini bilecek. mesleğimle ilgili kararları ben alırım. eğitimini aldım ve rapor verilecek mi, ilaç yazılacak mı ben bilirim. edepsizlikle iş yaptıracağını düşünmek maalesef ülkemizin bir gerçeği. herkes nasibini alıyor bundan. siz trafikte dönüş şeridinde sıra beklerken dıştan gelip sıraya kaynayan adam doktorda bunu yapmıyor mu zannediyorsunuz? siz sinir oluyorsunuz ama doktor olmasın, sineye çeksin..sokakta sizi insanlardan soğutan binbir çeşit davranışı, o insanlar hastanede misliyle yapıyor. kusura bakmayın ama kimse bunlara katlanmak zorunda değil. doktoru mühendisi bırakın, olaya bu açıdan bakın..

  • 45. şenol güneş

    galatasaray ın başına geçse muslera yı kesip cenk gönen i oynatır*

  • 46. o benim sevgilim

    "zaten zor buldum" kısmıyla yarmıştır. ablacım bu kadar amsalağın olduğu yerde bugün'e kadar bulamadıysan o senin mallığın.

  • 47. fenerbahçe

    e transfer sezonu da kapandığına ve ligde iki hafta geride kaldığına göre, artık hakkında bazı şeyler söylememin zamanı geldiği kulübüm.

    biz bu takımı çok sevdik. bazı beşiktaşlıların sürekli olarak debe'ye girmek için yazdığı hikayelerden yazacak değilim ama sahiden çok sevdik. babadan oğula geçen bir sevda bu sonuçta ve gün oldu yağmur altında sabahın 6,5'unda sıraya girdik bilet alıp maça girebilmek için, gün oldu polis şiddeti gördük, gün oldu tribünlerin belalı amigolarıyla kavgalar ettik.

    sonra aziz yıldırım denen bir adam çıktı ortaya. stat yapıyorum dedi, tesis yapıyorum dedi bir oy farkla kazandığı başkanlık yarışının ekmeğini yedi senelerce. bu süreçte takım ne zaman sistem oturtmaya çalışsa, transferler planlı yapılsa, hoca takımı düzenlese azizsilin denen adam çıktı ortaya ve takımı bozdu, sabote etti, baltaladı.

    bugün caner'le, gökhan'la gündeme gelen şey, fenerbahçe'de senelerdir oluyor. biz zico'yu da, ersun yanal'ı da, alex'i de benzer tavırlar yüzünden, eli ceketinin sağ cebinde dolaşan adam yüzünden kaybettik.

    caner terbiyesizmiş, gökhan çok para istemiş, alex bacak bacak üstüne atmış, ersun yanal kulübe kadın getirmiş, aykut kocaman o durduğu sürece kulübün kapısından giremezmiş, takımı mustafa denizli değil, oyuncular şampiyon yapmış, başarı olursa ismail kartal'ın, başarısızlık olursa kendisininmiş, pereira takıma kondüsyon çalıştırmayı kabul etmemişmiş, basarmış istifayı gidermiş, başkanlığı bırakacakmış, konuşturmasınlarmış onu, galatasaray türkiye'ye şikeyi getiren kulüpmüş, kendisi atatürkçüymüş ama galatasaray fetö'cüymüş...

    içimizdeki fenerbahçe aşkını, o sarı lacivert çubuklunun bizde uyandırdığı bütün heyecanı aldı götürdü yıllar içinde bu adam. geçen sene ara ara takip ettiğim ligi, artık hiç takip etmez oldum denilebilir. kombine almak ya da bilet alıp maça gitmek kısmını hiç söylemiyorum bile. işler öyle duruma geldi ki, bu haftaki maçı izlemedim, sözlükte takip etmedim ve bugün perşembe ve ben maçın kaç kaç bittiğini dahi bilmiyorum.

    kısacası fenerbahçe büyüktür elbette, tıpkı beşiktaş gibi, galatasaray gibi türkiye'nin benim gözümde üç büyük kulübünden biridir ve bu kulüplerin iyi-kötü zamanları muhakkak olur. ancak başarılı olmak, başarıda istikrarı sağlamak sanıldığı kadar da zor bir durum değildir. yeter ki aziz yıldırım gibi bir başkanınız olmasın. zira aziz'in olduğu kongrede aday olup karşısına çıkamazsınız. kulübün şikeden sonra şimdi de finansal açıdan ceza almasını eleştiremez, bunu gündeme dahi getiremezsiniz. kulübün beş para etmez adamlara saydığı milyonları, senelerdir elinden bedava kaçırdığı onlarca oyuncuyu, para edecekken satmadığı, sonra zarar ettiği pek çoğunu ve tabii ki olmayan kadro mühendisliği konusunu bu ülkede konuşamazsınız bile.

    hep söyledim, söylüyorum bu güzelim ülkeyle fenerbahçe birbirine çok benziyor. aslında çok daha güzel, çok daha başarılı, çok daha güçlü konumlarda olabilirler ama başlarındaki adamlar sağolsun, hem türkiye'nin, hem fenerbahçe'nin içinde oldukları durumun tek sorumlusu olmalarına rağmen, hem yerlerini sürekli sağlamlaştırıyor, hem de sürekli başkalarını eleştirmeyi, eleştirtmeyi başarabiliyorlar. ne diyelim, helal olsun onlara...

  • 48. galatasaray

    hamzacıların sneijder düşmanlarının canını sıkacak kadar güzel ve alternatifli bir kadro kurmuş ayrıca uzun zaman sonra taraftarın yine hamzacılar dışında sevdiği bir teknik direktörle çalışan kulüp.

    çok üzülüyorsunuz biliyorum artık selçuk'un yeri garanti değil. umut bulut, burak falan hep atlara binip gittiler. şu anda iki hafta önce galatasarayı ilk 6 ya almayan rakip taraftarlar bile şampiyonluk yolunda kendilerine bizi rakip olarak görürken sadece hamzacılar diye tabir ettiğimiz yerli sevicilerin felaket senaryolarına başladığı takımım.

  • 49. erolborek'le sözlük hatunlarına mesaj atma rehberi

    bu çabayı börek satmak için gösterse mcdonalds zincirinin karşısına dikilebilecek erolbörek'in enerjisini boşa harcamasıdır.
    sen börek satmaya harca enerjini kardeş, dünya devi olursun.
    kızlar bizde.
    değil mi kızlar?

    edit: allahını seven kızlar mesaj atmasın okumaya yetişemiyorum. lütfen ama bi durun yoksa mesaj kutumu iletişime kapatacağım.

  • 50. efkan ala

    istifa ettiğini binali yıldırım'dan öğrenmiş kişidir.