alexander goygoyevic13
profili

  • alman askeri olur musun

    sizlerin "başka ülkenin askeri olunur mu" diye sorgulayıp anlamsız bulduğunuz şey çok eski ve yaygın bir durum olup, yapanlara da "lejyoner" denir gençler. fransa başta olmak üzere pek çok ülke bu uygulama ile ordusuna asker alır. bu kişilere iyi maaş verilir, belli bir hizmet süresi sonunda da vatandaşlık hakkı tanınır. hizmet dediğimiz de subay gazinosunda garsonluk değil tabi ki, yanlış olmasın.

  • 2021'de 5 ayda 400 doktorun yurtdışına gitmesi

    en büyük sebebi de, kendi yarattığı çöplüğe tahammül edemeyip kaçan bu insanlara "yallah" diyen zeka yoksunu organizmalardır.

  • türk basketbolunun çöküşü

    ücra bir köy okulunun müdür muavinliği pozisyonuna dahi atama yapılırken yandaşlık kriterinin güdüldüğü memleketten ne bekliyordunuz çogafedersiniz?

  • muğla'ya göçüp pişman olan beyazyakalı

    beyler kusura bakmayın da, artık bir muğlalı olarak bana koymuyor bu laflar. ilk birkaç duyduğumda üzülürdüm ama, sonrasında fark ettim ki bir yere dışarıdan gelip yerleşen adamın ilk işi oranın yerlisini beğenmemek oluyor. bu fiks, daha bu rutinin dışına çıkanı görmedim. ama birkaç yıl yaşayıp uyum sağladıktan sonra da dışarıdan gelip yerleşenleri eleştiriyor.

    ben kısaca bilgi vereyim yine de,

    eğer sizi refah içinde yaşatmaya yetecek düzenli bir gelirsiniz yoksa, öyle tarladan topraktan ekmeğimi çıkarırım düşüncesi ile buralara gelmek büyük hata olur. toprağın ucuz olduğu bölgelerde atadan dededen beri tarımla uğraşanlar bile aç kalıyorken, arazi rantının büyük olduğu muğla gibi bir bölgede "toprağa dönme" planı en kestirme tabirle şımarıklık olur. adam demiş bak "karadeniz'e gidin" diye, doğru o mesela. hayat buraya göre daha ucuz, orada şansınız olur. karadeniz insanıyla da başarılar dilerim.

    burada herkesin 15 liraya satıp para kazandığı zeytinyağını nasıl 30 liraya çaktığını ballandıra ballandıra anlatıp sonra muğla insanına giydiren vatandaşımıza da ayrıca selam ederim. sana tavsiyem, emlakçılık işine girmen. bana senlik gibi gözüktü kardeş.

  • dünya sinema tarihinin en güzel kadın oyuncusu

    sophia loren'cilerle brigitte bardot'cular birbirini yiyordur şimdi diye geldim, bir de ne göreyim? sözlüğü ergen basmış. megan fox falan diyen var la, düşün artık.

  • gündüz farlar açık gitmek

    yaklaşık 20 yıldır bu şekilde araç kullanıyorum, yani gece gündüz sürekli farlarım açık. araç kullanırken alınabilecek en basit güvenlik önlemi budur, görünürlüğü arttırır. bundan imtina eden, görünce şaşıran, hatta tartışan kişiye de "türk insanı" denir.

  • bisiklet kullanımının yaygınlaşması

    (bkz: pedallı taşıtlar vergisi)

  • evde alkol üretme modası

    alkol üretmek zor ve hassas bir iş, benim harcım değil şahsen.

    ammaa..

    evde rakı başka. çok içen bir insan değilim. sadece eve misafir falan geldiğinde ayda yılda bir 70'lik alan adamım. gelgelelim o bile koymaya başlayınca evde rakı üretimine geçtim. öyle ahım şahım bi şey değil, gayet basit.

    eczaneden alınmış 5 lt etil alkol - 120 tl
    anason yağı (50 ml) - 50 tl
    kavaklıdere %100 doğal üzüm suyu - 3 tl

    geriye sadece bir iki şırınga veya şurup ölçeği ile 1 litrelik ölçülü kap temin etmek kalıyor.

    ölçülü kabımıza 47 cl alkol koyuyoruz. üzerine 2.2 ml anason yağı, 10 ml üzüm suyu ve kaynamış suda eritilmiş 2 adet kesme şeker ilave ettikten sonra 1 litreyi tamamlayacak şekilde içme suyu ekliyoruz. tebrikler, dışarıda 130 liraya satılan 1 litre rakınız oldu. bunu ağzı kapalı cam bir şişeye alıp 3-4 gün bekletirseniz rakımız ideal kıvama geliyor.

    ilk başta benim de burun kıvırdığım, "siktir lan, öyle rakı mı olur" dediğim bu tarifi kime denettiysem müptelası oldu. boynuma sarılıp ağlayan mı dersin, gece yarısı zurna olup telefonla arayarak teşekkür eden mi dersin, ciddi ciddi tutuldu bildiğin. hatta parayla almaya bile kalkan oldu amk. üşenmedim, herifi elinden tutup eczaneye götürüp alkol aldırdım, alet edevatı toplayıp evine gittim, bizzat yaparak öğrettim.

    bunu olabildiğince yaymaya çalışıyorum ki, herkes evinde içeceğini yapabilsin. zira bu fiyatlarla alkollü içecek alarak bazı şeylere zemin hazırlıyoruz ve bundan nefret ediyorum.

    ha bir de, rakının fabrikada üzümden alkol elde edilerek zahmetli bir şekilde üretildiğini falan sanan arkadaşlar yanılıyorlar. ülkemizde sayıca sınırlı bir iki pahalı seri rakı dışında öyle bir üretim yok. fabrika da aynı bahsettiğim usulle dışarıdan alkol temin ederek üretim yapıyor.

    son olarak, kavaklıdere'nin iki tür üzüm suyu var. siyah üzümden olanı bulup kullanırsanız rakınız hafif koyumsu efsane bir renge sahip olacak. anason miktarını 2 - 2.5 ml arasında oynayarak, şeker ve üzüm suyunu biraz azaltıp çoğaltarak damak tadınıza uygun tarifi elde edebilirsiniz. ancak verdiğim ölçüden fazla şeker kullanırsanız rakı çok tatlı olabilir, bir iki kişi bendeki şekeri fazla buldu mesela. ayrıca yaptıktan sonra rakıyı oda sıcaklığında tutun. buzdolabında veya serin bir ortamda kalırsa beyazlaşabiliyor. onu da tekrar oda sıcaklığına alırsanız düzelir. içeceğiniz zaman soğuk su veya buzla soğutursunuz.

    deneyin, teşekkürlerinizi özelden atarsınız. bu kıyağımı da unutmayın.

    edit: cc - ml

  • pedallı taşıtlar vergisi

    benim memleketimin motorlu taşıt kullanıcısı kaskosunu, sigortasını, mtv'sini, ötv'sini ödeyecek, bir de deposunu dünyanın en pahalı akaryakıtıyla doldurup gezerken bisikletçi midir, afedersin velespitçi midir, bu herifler beleş beleş ordan oraya efil efil gidecek ha? yok öyle yağma.

    bisiklet denilen naneye önce en oturaklısından bi ötv (tercihen %75), sonra üzerine de babalar gibi bi ptv basıcan. bi de zorunlu trafik sigortası dayadın mı var ya, üff.. gelsin köprüler, gitsin tüneller..

    ama endişelenmeyin sevgili pisiklet tutkunları, devletimiz size kredi kartına taksitle ödeme kolaylığı sağlayacaktır, metin olun sdfsfdffsfg

  • 4 kasım 2016 aktrollerin coşması

    epeydir sözlük ortamında iki üç başlık dışında faaliyet göstermezken, ilginç bir şekilde 4 kasım 2016 itibarı ile bildiğin fazla mesaiye başladı bunlar.

    durumdan rahatsızlığını belirtene "terörist", hukuksuzluğa dikkat çekene "fetöcü", ekonomiyi işaret edenlere "hain", ülkeyi terk etmeyi düşünene "siktit git", aman ülke elden gidiyor yapmayın etmeyin diyene de "raad ol, bak üçüncü havaalanımız var, efenim duble yollar" şeklinde toplu ve örgütlü bir yaygara hali mevcut.

    bi talimat var yani, belli..

  • 2016 turizm krizi

    şu kriz üzerine yazılmış enrtylere bakınca birbirimize karşı güttüğümüz kinin ne kadar büyük olduğunu ve ülkenin artık dikiş tutmasının imkansızlığını kolaylıkla anlayabiliyoruz.

    açıkçası, dahil olmadığımız her türlü gruba/topluluğa/sınıfa karşı tarifi imkansız bir nefretimiz var. başka bir etnik gruptan mı, allah belasını versin. fenerbahçeli mi, gebersin. memur? ölüsünü siksinler. alevi? cehenneme odun. turizmci? su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim. benden değilse amına koyayım o zaman onun. olaya bakışımız bu kadar net.

    kayalıklara doğru tam yol giden geminin, birbirinden nefret eden tayfalarıyız işte.

  • marmaris'e tatile gelen turistten terör tepkisi

    la adam tutup te bilmemnereden senin ülkene tatile gelmiş, neden cizre'de, yüksekova'da dolaşsın, manyak mısınız? dayı orda senin "öldü bitti" denilen turizmine destek mesajı veriyor, "türkiye'yi güvenli buluyorum, terörist skimde değil" diyor. senin aslanınla kaplanınla sıkıntısı yok yani, raad ol.

  • deniz börülcesi aldatmacası

    beyler, kusura bakmayın ama deniz börülcesi kolpanın önde gidenidir, rakı-meze dünyasının yossi kohen'idir.

    hayır bakıyorum, sözlükte bahsi geçince "mmhh ege'yi özleten lezzet".. ne egesi lan? içeriden bildiriyorum, burada kimse deniz börülcesi bilmiyor? pazarda gezerken görüp de "şunu alıp akşama pişireyim" diyen ev hanımı, "annem deniz börülcesi pişirse de yesek" diyen ege çocuğu yoktur. zira haşlayıp salatasını yapmak dışında bir yöntem mevcut olmadığından fazla ekonomik değeri bulunmaz. "bi tencere pişireyim bütün aile yesin" olayı mümkün değildir. bunu sadece birkaç kıyı kasabasında restorancılar, meyhaneciler bilir, o sebepten meze olarak tüketimi vardır. halihazırda başlıca tarifi olan zeytinyağı-limon-sarımsak üçlüsü, ince kıyılmış odun taneciklerini bile zevkle yenecek hale getirmeye yarayan mucizevi bir formül olduğundan lezzetini fazla ciddiye almamak elzemdir.

    buralarda bilinen, sevilen ise börülcedir. başlığı okuyunca çoğu yazarın deniz börülcesiyle hakiki börülceyi karıştırıp başlık altında methiyeler düzdüğünü fark edeceksiniz zaten. börülce, yani baklagillerden olan, deniz börülcesinin aksine türlü türlü pişirme seçeneğine sahip olup, ege insanı tarafından hastalık derecesinde tüketilmektedir. haşlayıp salatası, zeytinyağlı yemeği, ekşilemesi, kurusundan acılı ekşilemesi, eriştelisi.. ege'nin her yerinde kurutulup kışın tarhana çorbalarına katılarak bolca yenir mesela. bizim bildiğimiz börülce budur. candır, can.

    ama sen. sen istanbullu dostum. yılda bir defa atlayıp bodruma, çeşme'ye geliyorsun, ondan sonra çay tabağı kadar deniz börülcesine 20 lira bayılıp "mmfh ege lezzeti, bodrum'u özledim".

    demek kaya koruğu falan yedirsek götünüz tavana vuracak lan? deniz börülcesiymiş. la yürü git.

    bu da bilmeyenler için;

    http://www.yemekmutfak.com/…3/sen-neymissin-borulce

    aha bu da deniz börülcesi, bok;

    https://tr.wikipedia.org/wiki/deniz_börülcesi