seni heyetinden sikmeyi tasarliyorum13
profili

  • türk kızlarının teşhirciliği

    gençlere hitap eden eğlence yerlerini kapatırsan, açık olan üç beş tanesine gidecek maddi imkanı da elinden alırsan her yer disko olur.

    şehir merkezlerine cami dikerken, ulaşımın kolay olduğu bölgelerdeki alkollü mekanlar peş peşe kapanıp hacı fettah kahvecisine dönüşürken çogh eyiydi değil mi hafız?

    koca ülkeyi dev bir aile çay bahçesine çevirirsen, her kampüse minare kondurursan, gençlere eğlenecek tek metrekare ayırmazsan o gençlik de senin millet bahçeni siker atar işte.

    almanlar sokakta böyle gezmiyormuş. fasching var oktoberfest var da ondan. sende ne var? genç nüfusun en kalabalık olduğu şehirlerde aha bu var bak.

    (bkz: octoberfest eskişehir'in iptal edilmesi)

  • olası istanbul depremi sonrası kaçış planı

    baştan sona tek tek okuduğum planlar.

    1 kişi de evime yakın kışla var oraya giderim dememiş. ne acı bir şey. nasıl yazık ettiler lan bize. boyları devrilesiceler.

    bedeviler gibi ordusuz topluluğa çevirdiler iki bin senedir asker olan milleti. her tüten ocaktan, orduya en az bir mehmet veren milleti. sırf bu işkilli büzükler, darbe hezeyanlarıyla işkillenmesin çekincesiyle... ne çareler düşünüyor insanımız! deprem gibi harap ve bitap bir vaziyette sağ çıktığı halde ölmek pahasına.

    6 şubat günü, benim üzerimden komşu çocuğun canı üzerinden size bunu dikte ettiler. sivil toplum kuruluşundan medet umacaksın dediler alt metinde.

    henüz bir yıl geçmeden, şimdilerde ağızlarında bir vahdettin'dir gidiyor. akdeniz'de gavur gemisi yüzerken üstelik... bizi neye sürüklemekteler?

  • türkiye filistin'e asker göndermeli mi referandumu

    asla yapılmaması gereken referandumdur. yok öyle sorumluluğu bana yıkmaca. ilave vergiyi, sigara zammını, emekli maaşlarını bana soruyor mu? halkın oylarıyla seçilmiş, tbmm'ye bile sormuyor.

    sosyal medya profiline üniformalı foto koyan ben değilim. buyursun yönetsinler.

    hem ben kimim ki olm? azgın azınlığın köhnemiş zihniyetinden, vizyonsuz kibir abidesi monşerin tekiyim.

    not: ben herkesten önce bir başörtülü kadın muhabir görmek isterim kutsal topraklarda. başörtülü bir doktor görmek isterim. başörtülü bir kızılay çalışanı görmek isterim. kudüs olm. bu. herhangi bir yer değil. o mübarek topraklara meryem nas ile sudem belli gitsin bir iki haber yapsın.

    hadi 85 yaşındaki paşayı hapse koyduran kudretli başörtülü bacılar, görelim sizi. röportaj yaparken tartaklayın şu siyonistleri, alın intikamını mümin kadınların. utandırın bizi!!

  • türkiye'nin bittiği gerçeği

    gençler bilmezzz diye diye anlatılan uydurma hikayeye inanan geri zekalı toplumun eseridir.

    inönü çok vergi almış da milleti aç bırakmışmış. o millet dedikleri üç dönümden fazla tarlası veya on davardan fazlası olduğunda kızını okula yollamıyordu lan. 15 yaşında evlenmek bizim kültürümüzdür diyordu aynı bugünküler gibi. içlerinden birinin azıcık biti kanlanmaya görsün, çocuk yaştaki kızları eşkiya gibi topluyordu birbirinin kuması olarak.

    bu pek mağdur cehaletten çok vergi aldı denilen o gaddar devlet, binlerce parasız yatılı okulda milyonlarca çocuk okuttu. onları hakim, savcı, doktor, öğretmen, mühendis yaptı. o çocuklar devletine ölümüne bağlıydı ölümüne. cemaat yurdunda bir sini maklubeye her şeyini satanlardan değildi.

    günde üç öğün yemek, sümerbank'tan takım elbise, yurdun imalatından ayakkabı veriyordu o çocuğa devlet. bunu yapabilmesinin yolu, pek mağdur oldu dedikleri cehaletten o vergiyi almaktan geçiyordu. çocuğu oradan kurtarabilmenin tek yolu buydu: babasına silleyi basmak.

    al şimdi ne tarla kaldı köyde ne okul. vergi desen çeşit çeşit. her köşede 15 yaşındaki çocuğunu satın almak için pusuda arap, rus, ingiliz, takkeli, takunyalı.

  • söylenince varoş havası estiren kelime

    (bkz: kutlu dava)

    varoşların bağrından geliyor bu dava.

  • nolur nolmaz diye cüzdanda bekletilen para miktarı

    bi boka yaramadığını gördüğüm 4 yüz liradır. evet benim param vardı ama alışveriş yapılabilen hiçbir yer yoktu depremde.

    bir de döviz değil türk lirası işe yarar diye düşünmüştüm. al yaradı!

  • tanzanya'da pride tişörtünü çıkaran kahraman

    korkunç.

    çocuğu soyup videoya çekiyor. yemek ikramı karşılığında bunu yapma hakkını kendisinde buluyor. çocuğun üzerindeki başkasının verdiği t-shirt'ü bildiğin gasbediyor. sonuçta çocuğun yine bir tane t-shirt'ü var. içeceği de kayboldu.

    bunu yapanın sömürgeciden farkı nedir? bir milleti çocuğu üzerinden yok saymak bu. kibir abidesi seni!

    siyasi olarak bu tipe yakın hissedenler siz de o videoyu afet bölgesinde halen bulunan yabancılardan birinin, başörtülü çocukla çektiğini bir an düşünün. bunun korkunçluk derecesini ancak o zaman anlarsınız.

    iç temizlik yapmaktan bahsediyor başka bir paylaşımında...ve bunu bir savcı aldırmıyor şafak vakti. gariban afrikalıya baktığı gibi kendisini türk milletinin de efendisi vasisi kayyımı sanıyor belli ki. sen anca başını temizlersin başını! yerel seçimlerden önce veya sonra herhangi bir zamanda bir dene istersen buyur.

    (bkz: dincilerin afrika'da su kuyusu açma saplantısı)

    akpli zehra taşkesenlioğlu'nun afrika'da bakır madeni işletmesi.

  • yunan sahil polisinin 700 mülteciyi öldürmesi

    akplileri, insanlığından utandıranmış.

    11 vilayette, 50 bin kişinin üstünde vatandaş ölüme terk edilirken utanmadığınıza göre bunlar koymaz size rol yapmayın şimdi.

    enkazdan nihayet çıkarılan küçücük çocuğun canını hiçe sayıp şov yapan akpliyi hala yargılamadığınıza göre siz insan falan da değilsiniz.

    122 gün sonra gencecik kızın cenazesi çıkarılırken utanmadığınıza göre. siz utanma hakkınızı ve insan olma vasfınızı çoktan kaybettiniz.

    bizi masraf olarak gördünüz. bu 700 kişiyi de avro olarak görüyorsunuz. içiniz gidiyor suda kaybolan paracıklar için. çocuklar diyorsunuz bir de. çocuklar daha uzun yıllar avro getirisi demek sizin için. hepsi bu.

    allah bilir... partiliniz, müttefikiniz olan bir insan kaçakçısına dokunacaktır bu mesele de ondandır bunca telaşınız. libya'nın doğusundaki tobruk'ta yahut libya'da kim var mesela? mesele şöyle değil miydi! yunan, bir şeyi açık etmek istedi galiba.

    kendi hududumuzu koruması gereken askerimizi, depremde bize yardıma koşması gereken askerimizi libya tezkeresi ile orada tutuyorsunuz bir de!

  • ilk taşı atanın fetöcü çıkması

    akp'li çıkması yani. haber metnine göre sözleşmesini akp hükümetiyle yapmış, bunca sene uzman çavuşmuş üstelik. torpili de yoktur, kesin.

    ama öyle böyle değil, nasıl temizlediler fetö'yü değil mi hafız! ülkü ocakları bile alkışlamışken son yaptıklarını. korkmadan haykırıyor ak feraset: fetöcüüü.

    (bkz: her taşın altından fetö'nün çıkması)

    son taşı kim atmış lan. * ilk taşın isabet ettiği hangi örgütten çıkmış? sondan ikinci taşın atıldığı kimlerdenmiş? ülkü ocaklarının alkışladığı kaçıncı taşmış? dadaş attı dedikleri kaç gramlık bir taşmış? şeytan taşlayan vardı, o neyden yargılanmış daha önce? polis, tam olarak hangi taşı seyrederken öteki taşlar atılmış?

    ek: bak birden bire neyi hatırladım şimdi. ibda-c ve hizbullahın faili meçhul cinayetlerdeki payını unuttturup, hepsini aha bu lanet ergenekoncular yaptı diyen de ak ferasetti. kovuşturmaya yer yok kararlarıyla bir çeşit fişleme mi yapılıyor, görev süresince rehin mi alınıyor bazı kamu çalışanları diye sormadan da edemedim. şöyle mi: takipsizlik aldın ama adımına dikkat et haaa!

    neyse ki çok zaman sonra değil, bu pazar bu boktan soruları sormayacağımız bir döneme gireceğiz.

  • doktorlara saygı duyulmamasının asıl sebebi

    toplum mühendisliği.

    (bkz: akp'nin mesleklerle savaşı)

    iktidara geldikleri günden itibaren ama en çok da 2018 senesinden itibaren bu bir politika. sizi yönetip yönlendirmek gerçekten de çok kolay lan.

    bir de sanıyor ki kendi kişisel deneyimiyle gerçek bir muhakeme ile varıyor bazı çıkarımlara, avel. reyiziniz istemezse kimseye gıcık olmazsınız. kimseye de durduk yere muhabbet beslemezsiniz. önce bir duygu boca ediliyor size, talimatlı hisleriniz var. sonra bunu doğrulayacak kanıt arıyorsunuz.

    teizmin, düşünmek yerine, tumturaklı bir ifadeyle tefekkür dediği şey tam olarak budur zaten. önce bi iman edersin, sonra delil ararsın allah diyen arslanda falan. özel yetkili mahkeme savcısı gibi işler teizme rehin verilmiş toplumların kafası. hükümden delile. bir otorite figürünün salladığı bir kanaati delillendirmece. önce gözlem değil, önce kanaat! kanaati onaylatmak için delil bulmaca sonra.

    işte yıllar içinde tefekkür etmeye alıştırılmış ama düşünmeyi unutmuş kişi, seküler dünyanın bir parçası olan meslek kavramına saygı duymamayı hüner sanıyor. oysa alternatif saygı sembollerine yönlendirmek için izlenen bir politika bu. sakal-ı şerif için asla demiyor benimki de sakal diye mesela. bir karış sakalıyla bir önceki cümleyi okuyup edep ya hu çekiyor bana. haddini bil diyor.

    mustafa kemal atatürk'ün neden sadece mesleğinin ve mesleki başarılarının anlatıldığına kafa yormuyor. atatürk'ün neden meslekler üzerine övgü dolu sözler söylediğini hiç düşünmüyor bir diğeri. ülkesinin bir "meczuplar, mensuplar" ülkesi yapılmasına koşa koşa destek veriyor. sonra da imam hatipe laf etti diye gülşen'e verilen cezaya şaşırıyor. e bu yeni saygı timsalini, bu dokunulmaz zümreyi sen yarattın elinle dilinle ama. herhangi bir meslekten bir kadını "başörtülü" diyerek, üstüne basa basa altını inatla çize çize, eşitler arasında birinci gösterdiler de gıkın çıkmadı.

    depremde meslek sahibi uzmanlar göndermek yerine, doktor göndermek yerine madenci yollamak yerine, doğal afet arama kurtarma taburu yollamak yerine ... tekbir ve sela verirler işte sana. nasıl güzel mi bu kader planı? yıkılmış vesayetin enkazında kendi selanı dinlerken...

    doktorun, mühendisin mayışını sen veriyordun ya hani taharetli götünle ve devletten aldığın kobi hibesiyle...şimdi müşteri garantili ama fay üzerine yapıldığından ağır hasar alan o hastane binalarının parasını ödemeyi unutma.

    doktordan bıkmışken bir de mühendis çıktı başına, değil mi lan! şöyle ağız tadıyla inşaat da yaptırmaz bunnar adama. bilmiş bilmiş öterler: orada fay var, burada zemin sıvılaşmış diye. hasbinallaaah, kim oluyorsa bunnaaar! halbuseki o bir bok sandıkları zemin etüdünden falan önce göklerden gelen bir karar var hafız. gel de anlat bu meslek odasını ayrı diplomasını ayrı zktimin, mekteplilerinin memleketinde. anlamaz ki bu tefekkürsüz bırakılmış nasipsizler.

  • kılıçdaroğlu'nun gata'yı açacağını söylemesi

    yetmez ama evet. askeri hastanelerin en önemli özelliği katlar arasında merdiven olması hatta birkaç taraftan merdiveni olmasıdır. olağan şartlara göre değil en ilkel koşullarda bile can kurtarılabilecek bir mimarisi ve binaları vardır eski askeri hastanelerin. asansör çalışmayınca üçüncü katta doktorsuz kalmazsın.

    yangında, depremde ve olağan imkanlardan mahrum nice durumda tahliye düşünülerek yapılmıştır. çünkü havadan vurulma dahil tüm ihtimalleri göz önünde tutarak hep bir b planı var o mimarinin.

    gata bunun en güzel örneklerindendir. çoğu zaman şikayet konusu olan poliklinikler arası mesafe aslında olağan dışı koşullarda bahçede hasta bakmak için yeterli alan demektir.

    6 şubat depremlerinde tam bir fiyasko olan merdivensiz şehir hastaneleri yerine bahsettiğim merdivenli askeri hastaneler olsaydı... iskenderun limanından saatler belki de bir gün sonra askeri imkanlarla yaralı olarak mersin'e taşınıp ampute edilmezdi nice depremzede.

    ama işte emine hanım türbanıyla girememişmiş...acaba tek bir parmağın ampute edilmesini göze almaya değer miydi o türban? teizm vesayeti, öldürdü yahut engelli bıraktı birçoklarını böyle böyle işte. sizi de anlıyoruz, hafızlar... hem subay hem tabip fikri bu yeni vesayetinizi sarsıyor temelinden.

  • 7 nisan 2023 israil'in gazze'ye saldırması

    bundan bize ne olması.

    kendi vatanımdaki enkazlarda halen doktor muayenesi ve savcılıktan defin izni bekleyen meçhul naaşlar varken tek derdim filistinliler ve ramazan ayı ise ben bir şerefsizimdir. benim için asker doğuran, benim için askere giden, gerektiğinde gözünü kırpmadan şehit düşen vatandaşlar yerine hiçbir hayrı dokunmayacak olan "din kardeşlerime" üzüldüğüm için.

    ek:lan hilafet kafalılar, o toprakları halifeniz abdülhamid han hazretlerinin döneminden itibaren satın aldı parsel parsel bu heriflerin dedeleri. tapu işlemlerinde rüşveti yedirip yedirip yine o günkü "din kardeşlerinize. " çünkü abdülhamid, memurunu perişan etmişti. her kesimden memur bilmem kaç ay geciken maaşlarını istiyordu grevlerle o yıllarda. din kardeşliği engel olamıyordu rüşvete, çürümeye halife döneminde.

    bir yandan abdülhamid güzelleyip, filistin'e ağlarken; bir yandan yabancıya konut satışına son gaz devam edip sonra hilafet düşleyen düşünce setlerinizi sizin ben.

  • ankara'da tarihe karışmış mekanlar

    gençken...lan şurada ne güzel bir mekan açılmış, cumartesi gidelim dediğimiz bir çok yerdir.

    şimdi hayretle okuyorum o kendine özgü havası olan mekanlar bir bir kapanmış.

    bokum gibi kahveci kondurmuşlar her köşeye. bira yok, tabureye oturup demli bir çay içmek yok. hacı bilmem ney kahvecisi var bol bol. şoklanmış bardakta buz gibi bira yok; döner yedikten sonra uzun marlboro ikram eden garson yok. fil bokundan kahve var ötv'siz. duvarda, mekan katili 4207 sayılı kanun var. ankara soğuğunda kapının önünde titreyerek içilen sarma sigara var. götün ayazdayken, tavanda beynini pişiren ısıtıcı var. çoğu yerde o da yok. elektrik fiyatı çarptığından, kullanmak istersen 5 lira ödediğin skimsonik ufo var masanda.

    baraka'yı işleten ali vardı. okuyorsan saygılar. bu sessiz istiladan önceydi...sen de biz de yaşlanmazdan biraz önceydi. bando mızıkadan gelip bateriyi inleten o traşlı genç yok sahnede. başka yerlerde bira ısmarladığımız öğrenci müzisyenler yok. ankara ayazı vurdu şimdi gençliğimizi.