adam resmen gözümün önünde tayyip erdoğan'a dönüştü. soru soran da fetöcü oldu. gelen insanlara da hakaret etmiş. ya bununla bize sürtük diyen adamın ne farkı var!

edit: (bkz: fay hattının kırılması allah'ın iradesiyledir)

edit2 : ya amk bana yok adam hakan şükür ile alakalı twit atmış yok ceza almış fetöye yardım yataklıktan diye yazıp durmayın amk. adamın cezasını varsa almış çekmiş. adam senin fetö ile bağlantı var diye şimdiki zaman fiili ile suçluyor. sanki kendisine soruyu fetö sorduruyormuş gibi kafanız mı güzel! bu memlekette işine gelmeyeni terörist ilan eden onların maşası diye linç ettiren bir parti genel başkanına sahip zaten ikincisine hiç gerek yok. ayrıca adam koca salona hakaret ediyor insanlara bağırıyor çağırıyor. siz halen adam haklı bak dosyası varmış önceden ceza almış diyor. o fetö soruşturmaları bağımsız yargı tarafından yapılsaydı görürdünüz kimler kimler ceza alıyor kimler almıyor.

numan kurtulmuş'un vatandaşların soğan pahalı eleştirilerine karşı söylediği sözdür. kaynak

ee togg, açın halinden anlamaz.

(bkz: harun olmaya geldiler karun oldular)

1- ilk önce cumhurbaşkanı adayı olacağım dedi. kimse bir anlam veremedi. bu adam niye böyle oy bölüyor diye herkes birbirine sormaya başladı. ben oy bölmüyorum matematik bu ülkenin en büyük sorunu dedi. ancak seçmen sosyolojisi ve ikinci tur psikolojisinden hiç bahsetmedi. meclis aritmatiğini hesaba katmayan bir matematik hesabı yaptı.

2-fatih altaylı'nın programına katıldı. herkes akp'yi eleştirecek diye beklerken muhalefete kin kustu. ilk turda yüzde 30 ikinci turda yüzde 65 oyum var dedi. sonra da belli mi olur adaylardan biri çekilir de ben ikinci tura kalırım şeklinde seçmenlerle maytap geçen bir açıklama yaptı. fatih altaylı kendisine sandıklara sahip çıkabilir misiniz diye sordu. hayır çıkamayız biz yeni kurulmuş bir partiyiz dedi. yani kendisi ikinci tura kalırsa sandıklarda akp'lilerin olacağını itiraf etmiş oldu.

3- imza toplama süreci başladı. ilk gün herkesin koşa koşa imza vereceğini düşünürken 6 günde ancak 115 bin imza toplayabildi. sonra da istesek 1 günde toplardık ama akp'nin yardım ettiğini söylerlerdi dedi. aynı saatlerde sosyal medyada akp'lilerin koştura koştura imzaya gittiği görüntüler yayınlanıyordu.

4- kılıçdaroğlu kendisine nezaket ziyaretinde bulundu. hoşgeldiniz güle güle diyerek kendisini kovdu.

5- teklif yok dedi. chp kurmaylarının kendisine teklif yaptığı ortaya çıktı. ayrıca fikri sağlar ve hikmet çetin gibi chp'nin önemli isimleri de arabuluculuk yapmıştı. hepsini reddetti. hatta hikmet çetin verdiği röportajda "seçim ikinci tura kalırsa işimizin zorlaşacağını söyledim aldığım cevap bana ne benim meselem değil şeklinde oldu" dedi. muharrem ince ise daha sonra hikmet çetin'i yalanlayarak kendisine mesaj attığını ve gençlerin deyimiyle hikmet çetin'e whatsaap'tan yürüdüğünü söyledi. halbuki gençlerle arasının çok iyi olduğunu söyleyen birisinin yürümek kelimesinin de ne anlama geldiğini bilmesi gerekirdi.

6- bolu'da pazar günü taşıma suyla bir miting yaptı. bin kişi anca toplayabildi. sağa sola dans gösterisi yaptı. ekmeği zor alan millete füzyon füzyon füzyon dedi.

7- bir telefon bir otobüse yenileceksiniz dedi. garajdan lüks arabalar çıktı.

8- 10 nisanı işaret etti. muhalefetin bölüneceğini düşündü. parti sözcüsünün eşinin nerde çalıştığı ortaya çıktı. yetmedi parti sözcüsü imamoğlu ve yavaş'ın miting yapmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. bu kamuoyu nezdinde tepkiyle karşılandı. sonuçta 10 nisan döndü dolaştı kendi partisini vurdu.

9- 2018 yılında selahattin demirtaş'ı ziyaret etti. salınmasını ve özgür bir biçimde seçim çalışması yürütmesi gerektiğini söyledi. sonra da koştura koştura hakkari'de miting yaptı. 2. tura kalırsa hdp oylarına ihtiyacı olacağını biliyordu. hdp'li bakanım da olacak dedi. karamollaoğlu'nu cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağım da dedi. bir komutana ise senin apoletlerini sökecegim diye meydanlarda bağırdı. 2023 yılına geldiğimizde ise milliyetçi ayaklarına yatmaya başladı. yaptığı bakanlık teklifi hafızalarda tazeliğini korurken chp'yi hdp'yle beraber olmakla suçladı.

10- bir youtube programına katıldı. programda sergilediği tavırlar daha program yayınlanmadan alay konusu oldu. füzyon sorusuna interstellar filmini 4 kere izledim diyerek cevap verdiği iddia edildi. bir yalanlama gelmedi.

11- gazetecilere küstü. sanatçılarla polemiğe girdi. boğazda viski içerek beni eleştiriyorsunuz dedi.

12- program program dolaştırılıyor. bu sefer de candaş tolga'nın programına çıktı. yine muhalefete kin kustu. boşanmış bir kadın gazetecinin soyadından ve saç renginden bahsetti. izleyiciler bir alaka kuramadı. ne diyor bu adam demeye kalmadan genelevden de oy istenir dedi. sanki genelevde çalışanlar bu ülkenin vatandaşı değilmiş gibi bir ötekileştirme içine girdi. aynı programda çydd için söylediklerinden sonra çydd kendisine özür dileme çağrısında bulundu.

şahsi fikrim bu adamın alacağı oy oranı yüzde 2-2.5 olur. sinan oğan da 1- 1.5 arası alır. ikisinin toplamı 4'ü geçmez. kemal kılıçdaroğlu ilk turda yüzde 54-56 civarında bir oyla cumhurbaşkanı seçilir. bu adam ciddiye alınacak birisi olmadığı gibi seçim sonucunu etkileyebilecek birisi de değildir. seçimden sonra anca çiçek sular domates falan eker biçer.

gerçekleri kabul etmek zor bir eylemdir ama bu hiç değişmeyen bir gerçektir. seni merak etmeyen insan seni sevmiyordur. sana anlamak istersen açık açık aslında seni sevmediğini söylüyor. kimse o kadar yoğun değildir ve insan isterse 2 dakika bile olsa o kişiye isterse zaman ayırır. bu insanları ister hayatınızdan çıkarın isterseniz de bu şekilde kabul edip onlara aynı şekilde davranın, tercih tamamen sizindir. ama bu insanlara karşı asla umut beslemeyin.

ayrıca şu bir gerçek ki herkesin yeri doldurulur. sizden iki kelimeyi esirgeyen bir insanla olmaktansa dünyanın bir yerlerinde sabahlara kadar sizinle konuşmaktan zevk alacak insanlar olduğunu sakın unutmayın. bir insanın umrunda olmazsınız ama başka bir insanın dünyası olursunuz. o yüzden dünyanız olacak ve bunu yapmaya istekli insanlardan bir şeylerden bekleyin.

şahsen beni merak etmeyen ve bahane uyduran bir insana tek kelime bile yazmam, ölse bile umrumda olmaz. çünkü bende onun umrunda değilimdir. hayatta her şey karşılıklıdır seven sevilir, saygı duyana saygı duyulur, önemseyen önemsenir. tek taraflı şeyler sadece romanlarda olur. son olarak ise şunu asla unutmayın "her şeyinizi heyecanla anlattığınız bir duvarı sakın eviniz sanmayın." bazen bir duvar sadece duvardır ve ne yaparsanız yapın eviniz olmaz, çünkü sizin eviniz başka yerdedir...

ulan pkk ya silah bırak desene yiyorsa diyordunuz demiş işte, yine suçlu olmuş sizin derdiniz üzüm yemek değil bağcıyı dövmek

özellikle instagram çıktıktan sonra..

elinde telefon sabah akşam kim ne yapmış nasıl yapmış diye bakması yetmiyormuş gibi, bir de hiç tanımadığı insanlarla mesajlaşması ve bunun normal olduğunu savunması.. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

ben hep fatih terim'e kizardim gencleri oynatmiyor hepsini harciyor diye. bir yerden sonra gencler de kendilerine haksizlik yapildigini dusunmus olacak ki 18 yasina gelmeden ayrilmaya basladilar altyapidan. ben yine tabi fatih terim'e sektirdim buna sebep oldugu icin. gel zaman git zaman benim hep messi olacagini hayal ettigim, fatih terim'in yol verdigi bu genclerin hicbirinden bir sikim olmadi. gittikleri yerlerde yedek oyuncu bile olamadılar. simdi diyorum ki demek ki adamin harbiden de bir bildigi varmis amk. ben bildiğin bir bok bilmeden, etmeden sallamisim arkasindan.

velhasil konuya donersek bu muharrem ince'ye de zamanında kim siktir çekip, dışladıysa ona da helal olsun. 1 ay oncesine kadar bunu yapanlara da ağır sovuyordum ama simdi goruyorum ki bu adamlar da biliyormus kimin ne mal oldugunu. aday gösterildiği gün demirtaş'a koşan, eşini demirtaş'ın eşiyle buluşmaya gönderen adam bugün akp ağzıyla 7li masa diye dolanıyor, 5 sene öncesini hatırlamayan yeni yetmeleri twerk yaparak ikna etmeye çalışıyor. güler misin ağlar mısın...

buradan fatih terim ve chp yonetimine saygilar selamlar gonderiyorum. siz benim arkanizdan atip tuttuguma bakmayin, bildiginiz yoldan devam.

1 metre kar üstünde - 25 derecede gece 2'de en yakın yapay ışık kaynağından kmlerce uzakta yatıp milyonlarca yıldıza bakarak ot içmek. hala normal hayatımda bile bu seviyeye gelemedim.

en iyi uzak neresi ki?

benim için (bkz: furkan bölükbaşı) ile (bkz: mücahit birinci) kapışır.

ikisinden de iğreniyorum.

evlilik ne zaman?

yasallaşınca amk.

anakin skywalker yavin savaşından 42 yıl önce nisan ayında doğmuştur. bu sebeple kendisi aslında koç burcudur. koç burçlarında öfke sebebiyle her zaman karanlık tarafa bir yatkınlık vardır.

fazıl'a kimin cumhurbaşkanı olup olmayacağını seçmek yetmemiş, şimdi de hangi partinin kapatılmasına karar veriyor.

üsküdar sahil'deki mimar sinan eseri tarihi kuşkonmaz camii'nin yanındaki kaçak kafeler mahkeme kararına rağmen yikilamiyor. mahkeme kararı yikim yonunde olmasina ragmen anayasa ve yasalarin sanli bekcisi turk polisimiz manga manga kacak yapi koruyor.

link

peki neden?

mesela bu cafelerden "paçi kafe" isimli olana bakalim. kim buranin isletmecisi? burak baloğlu. burak baloğlu kim? akape milletvekili aday adayi. baska? ayrica türk hava yolları'nda avrupa satis departmani uzmani. 3 ayda bir cift maas ve dunyanin her yerine beles bilet, acibadem'den full sigorta vb. haklari da var yani.

link

(sevgili altan sancar hesabini korumaya almis. bu yuzden gorsel birakiyorum)

görsel

simdi ben soruyorum. bu ulke benim ulkem mi? bu polis benim polisim mi? bu devlet benim devletim mi?

neyse cok da uzatmiyorum. eger 14 mayis'ta bu millet bunlardan ilk turda kurtulmazsa, resmen dinimi degistirdigim gibi ismimi falan da degistirir vatandasliktan da cikarim zira artik ben bu utanci tasimak istemiyorum. ben bu degilim abi. ben ormanda, muz cumhuriyetinde, cadir devletinde dogmadim. uygar dunyanin mensuplari karsisinda basimi one egecek hicbir sey yapmadim. boyle de anilmayacagim. bu rezilligi paylasmayacagim.

yeter, yetti.

kuruçay, fikirtepe, çinçin, brooklyn

hergün geçtiğim yol burası buradaki parktaki köpekler saldırgan. eşim de kullanıyor ve hamile bir saldırı anında kaçamaz. işte o zaman beni de böyle haberlerde görürsünüz bunları besleyenlerin ağzına sıçarken. sokağa yemek dökülür mü? hangi gelişmiş ülkede var şu pislik. siktirin gidin barınakların şartlarının iyileştirmesi için baskı yapın. ulan yolda yürüyemiyoruz. daha geçen hafta kovaladım bir tanesini arkamızdan geliyor eşim korkuyor panik oluyor. bu stresi yaşamak zorunda mıyız aq? maltepe belediyesinin suçu ama bu. ama bu köpekler yüzünden bana ve aileme zarar gelirse işte o zaman görürler günlerini.

furkan bölükbaşı'nın eğer kan bulunmaz ise sorumlusu şahan gökbakar, haluk levent ve fatih altaylı diye hedef gösterince fatih altaylı, bölükbaşı'na hak ettiği dersi vermiş. kaynak

"sizin tasmanızı elinde tutan kişiler size para verip tweet attıracağına, para verip her şeyiniz gibi kanınızı satmanızı da sağlayabilirdi.

ancak sizin kansız olduğunuzu bildikleri için küfür dolu tweet’i sizden, kan bağışını ise bizlerden istiyor."

doları da 70 lira yaparsın.

tl'yi devalue ederek her vaati gerçekleştirebilirsiniz. alım gücünüz yine aynı kalır, ya da biraz daha kötüleşir.

ulan çoğu işveren sigorta bile ödemek istemiyor, suriyeliyi afganı asgari altına günde 12 saat çalıştırıyor. kim asgari ucretliye 1500 dolar öder bu ülkede?

ürünün değeri artmadıkça bütün vaatler enflasyonu ve devalüasyonu doğurur. şunu kafanıza sokun.

maaş zammı vaadeden hükümetler hiçbir şeyi çözemez. vergi indirimi yapacağım, dışarıdan 600 milyar euro bulacağım, kumarhaneleri açacağım gibi vaatleri olan, gerçekten ülkeye para çekebilecek
gerçek liberal bir lider olsaydı da gönlümüz rahat oy verseydik. ama işte hep ehveni şer diyoruz, en liberalimsi olanına vereceğiz mecbur.

döviz kuru…

(bkz: sanane yarraaaam)

skandal kismi togg icin cekilise girme kisminda basliyor.

bir kerede şaşırt be aq takımı

okuduklarım yüzünden dayanamadım yazdım, salak mısınız olum siz ya ?

para diyen gerizekalılara önce lafım, ali ağaoğlu yakışıklı mı ? para sizi yakışıklı göstermez ha estetik ameliyat falan olursun o zaman olur ama onun dışında cebinde para olması seni yakışıklı yapmaz, paran için ilgi görürsün en fazla kimse de seni çekmez eğer çok çirkinsen, çekse de yakışıklı biriyle aldatır ve paranı yemeye devam eder.

zeka da göstermez, bir insan zeki olunca yakışıklı olmuş olmuyor anlıyorsunuz değil mi ? etkileyici olabiliyor, merak uyandırıcı olabiliyor, saygı duyulası olabiliyor ama yakışıklı ol-mu-yor.

sevilmek demiş birisi götümle bile gülemiyorum, aynen kardeşim sevilince yüzün güzelleşiyor, kemik yapın düzeliyor ve cilt kusurların ortadan kalkıyor.

bide aşık olunan kişi göze yakışıklı gelir yazmış bir kaç tanesi de, ulan zaten yakışıklı olmayana aşık olmuyorsunuz ki ? bu nasıl gerizekalıca bir yorumdur.

sözün özü tipsiz birisini yakışıklı gösterecek tek bir şey vardır o da estetik ameliyat veya benim gibi çok şişmanken zayıflarsa eğer genetiği iyiyse olur, başka türlü olmaz.

kişiyi çekici ve etkileyici yapan şeyler başka, salt dış görünüş ve yakışıklılık başka şeyler burada karıştırıp insanlara umut vermeyin.

obez ve çirkinken neler çektiğimi çok iyi biliyorum, yok zekasıymış efendiliğiymiş dürüstlüğüymüş bilgisiymiş boş hepsi boş.

dışınız iyi değilse isterseniz içiniz derya deniz olsun bi sike yaramaz onu söyleyeyim, kadınlar istedikleri karakteristik özellikleri sıralarken yakışıklı bir erkekte bulmak istedikleri karakteristik özellikleri sıralıyorlar, çirkinlerde hayal etmiyorlar bu özellikleri.

bu saydığınız özelliklerin hepsini toplayıp ilyas salman'a aktaralım diğer kenara da tam tersi cahil, kaba, küfürbaz ve saygısız bir alain delon koyalım kimin seçileceği az çok belli.

yakışıklı erkek aldatır, siker, üzer, kullanır ve bir köşeye atar, arkasından ağlanılır belki de affedilir bir şans daha verilir ama yine aynısını yapar kıza.

çirkin olan ise küçük bir şans için her şeyini verebilir ama kimse tercih etmez.

hani kızlar "erkekler kalpsiz, şerefsiz, allahsız, kitapsız." diyorlar ya aslında orada yakışıklı ve piç olanlardan bahsediyor, çirkin erkekler kadınlar için görünmezdir.

ücünü de geçin;

alsancak artik bitik.
bornova ogrenci semti.
karsiyaka ilk depremde yıkılacak.

kaliteli bir yasam icin guzelbahce ve narlidere hattinda bir yerlerde oturmak lazim. eglence istersen 30 dakika da alacatidasin zaten.

yine ofiste kahvemi yudumlayarak kafamı dağıtmaya çalışırken denk geldiğim videodur.

işte o belgesel

karaman'da indirimli ve defolu montu sanki safaride timsahları besliyormuş gibi atıp, sonra da koşarak kaçan kadın bana belgesel izliyorum hissi verdi. çalışana da kızamıyorum, 3 kuruş için birbirini parçalayan zavallı insanlar için tebessüm ediyorum sadece. bu tiplere bakınca zaten verdikleri oy tahmin edilebilir, o yüzden hak ettikleri gibi yaşıyorlar.

yine de bu görüntüleri sadece belgesellerde veya rte'nin çay dağıttığı mitinglerde gördüğüm için hoşuma gitmedi değil. keşke ciddi ciddi belgeselleri çekilse bunların da keyifle izlesem.

anlayış,
saygı,
güven,
sevgi,
emek.

hazırlıksız, bi şort bi tişört bi mayo ile çıkılan, kafana esen yerde konakladığın, canının çektiğini yediğin, içtiğin, keşfettiğin, yanında da her şeyden şikayet etmeyip ortama bukalemun gibi uyan birinin olduğu tatil…

şu versus'ta 10 cm uzamayı seçen ya 20 yaşın altındadır ya da çok ağır gerizekalıdır...

iş arkadaşlarım arnavut cihan, maymun ahmet, gırnatacı ismail'le düşündükçe korkutan ilişki.

2011-2012 sezonunda çıkmıştık lige.

o sezon çok fazla yanlış yapıldı. önce başkan birilerinin hatırı ile istifa ettirildi, yerine kazım yılmaz geldi. ardından bizi lige çıkaran hüseyin kalpar hocayı gönderip, türk futboluna yabancı, vladimir petkoviç getirildi. şampiyon takımın iskeleti darmaduman edilip, onlarca transfer yapıldı. üstelik bu transferleri hesapsızca yapan isim adnan sezgindi.

oysa gençlerbirliği maçıyla lige fırtına gibi başlamıştık. ne yazık ki lig ilerledikçe gidişat kötüleşiyordu. önce petkoviç gönderildi. samsunsporumuz, "kurtarıcı" sıfatıyla lig arasında mesut bakkal'a emanet edildi.

fena gitmiyorduk. özellikle theofanis gekas, michael fink, murat yıldırım'ın kişisel becerileriyle toparlanmaya başladık ikinci yarı. feneri kendi sahamızda 3-1 yendik. beşiktaş'ı inönüde murat yıldırım'ın füzesiyle 1-0 mağlup ettik.

o sezonu hatırlayanlar olacaktır mutlaka. hani şu saçma sapan play-off sisteminin apar topar getirildiği sezon. şampiyonda, avrupaya gidecek kulüplerde play-off ile belirlenecek, ancak düşecek takımlar her zamanki gibi, son üç sıradaki takımlar olacaktı.

ve artık ligin son haftasındaydık.

kendi evimizde sivasspor ile oynuyorduk. kazanırsak ligde kalacak, bizim yerimize düşecek takımda antalyaspor olacaktı. maça iyi başladık. fink attı, öne geçtik. ardından sivas beraberliği yakaladı. ikici yarı bir tane daha attı rıza hocanın öğrencileri. mağluptuk, düşüyorduk. o maç askerdeydim, sinirden duvarları yumrukluyordum. sonra son düdük sesi, stadda ölüm sessizliği.

ah uğur boral ah! o karşı karşıya kaldığın pozisyonu atabilseydin, belki de çok farklı geçecekti yıllar.

sonuç olarak, samsunumuz lige çıktığı sezon, beceriksiz yönetim ve bozulan kadro yapısı yüzünden düştü.

neredeyse tüm kadro şehri terk etti. derler ki, o gece samsun-istanbul uçağında 20'den fazla futbolcu varmış.

kalan acıyı yıllarca biz yaşadık.

düştük.

ama hep ait olduğumuz yere geri gelmek için uğraştık, yıllarca...

şükrü saraçoğlunda taraftarımızın alınmadığı play-off finali oynadık.

yenildik, çıkamadık.

sonraki sezon yine play-off finali oynadık, antalyaspor ile. o maç staddaydım. tam "bu sefer oldu" derken, kırmızı kart-uzatmalarda gelen goller.

penaltılarda elendik, yine çıkamadık.

anladık ki, play-offlar bize göre değildi. bu takım şampiyon olup çıkabilirdi bu bataklıktan.

her sezon yapılan transferler, kulübü iyice borca sokmuştu. battıkça battık. kulüp sahipsiz kaldı. "amatöre düşsen, kaldırımda destekleriz" derken, koca yürekli, kaza gazimiz kaptan emin kar kulübe başkan oldu. ancak para yok, borç çoktu.

artık ait olduğu süper lige çıkmaya odaklanan samsunspor yerine, tff 1.liginde kalmayı başarı olarak gören bir takım hüviyetine bürünmüştü şehrimizin takımı.

samsunumuzu en son süper lige çıkaran, erkurt tutu tekrar başkan oldu. ancak, ne yazık ki o da çare olamadı. artık samsunspor, düşmenin kolay, çıkmanın ise imkansıza yakın olduğu, türkiye profesyonel futbol liglerinden en zoru olan ikinci lig kademesindeydi.

tüm şehir suskun, mutsuz ve ümitsizdi.

bunlarda yetmezmiş gibi; kulübe başkan olmak isteyen çıkmayınca, koca samsunspor'a kayyum atandı. artık adım adım tepetaklak gidiyorduk.

derken, yüksel yıldırım geldi. efsane başkanımız ismail uyanık ile birlikte. yeniden samsunspor'u ait olduğu yere çıkarma sözü verdi. teknik direktör olarak takımın başına diğer efsanemiz ertuğrul sağlam getirildi. tüm şehir uyanmış ve ümitle dolmuştu.

ilk sezon bu lanet ligden çıkamadık. ikinci sezonda rekor puanla şampiyon olduk.

artık tek beklentimiz bir an önce süper denen o lige çıkmaktı.

pandemi zamanıydı. son haftalara 3 takım eşit puanla giriyorken, üçlü averajda en kötü durumda olan bizdik. statlara seyirci alımı yasakken, rakiplerimiz statlarına seyirci alıyor, geri pastan rakibimizin yediği gol ofsayt diye verilmiyordu. yapılan haksızlıklara çıkardığımız sesi sadece biz duyduk.

play-offa kaldık, bu sefer ilk turda altınorduya elendik. dedik ya, play-offlar bize ters.

sabırla bekledik. her sezon inançla dolduk ancak hep kötü sonlar, kaybolan yıllar hanesine bir çizik daha attırdı.

bu sezonda, ilk yarının ortalarında, birilerinin hatırı ile kulübün başına getirilen bayram bektaş gönderildi. yerine, yüksel başkan büyük risk alarak hüseyin eroğlu'nu getirdi.

hüseyin eroğlu yıllarca altınordu'yu çalıştırmış, yabancı hiçbir futbolcu ile çalışmamış, hedefi olan bir takımda hiç bulunmamıştı.

yine kafamızda soru işaretleri vardı. çünkü yanlış teknik direktör seçimleri yüzünden kulüp yıllar kaybetmişti. dile kolay, düştüğümüz sezondan sonra samsunspor'un başına gelen 23. teknik direktördü.

hüseyin hoca kötü başladı ama çok iyi toparladı takımı. inanılmaz bir ivme kazandırdı, hem takıma hem de şehre. tam 20 maç yenilmedi samsunsporumuz. geçen haftaki göztepe maçında bu seri bozulmuş olsa da, canları sağ olsun.

ve artık bu gece itibarı ile süper denen o lige geri geldik.

yıllarca bekledik.

çok acı çektik.

yılmadık, küsmedik, hep destekledik.

ama asla pişman olmadık. istanbul takımları yerine, şehrimizin takımını tuttuk. ne mutlu ki artık ait olduğumuz yere geri geldik.

artık tek hedefimiz, bu ligde eskisi gibi kalıcı olabilmek ve tarihimizde hiç gidemediğimiz avrupa kupalarında türkiye'yi atatürklü arma ile temsil edebilmek.

yeni değil, geri geldik.

edit: imla

istanbul dışında yaşayanların emekli maaşlarına %15 zam yapıyorum demeniz yeterli. sadece emeklileri kovmak şehri kurtarır. zaten bir emekli neden burda yaşar anlayamıyorum.

eğer ki karşınızdaki kadına olumlu duygularınız varsa ve bağırıyorsa şükretmelisiniz. çünkü susan kadın sizi çoktan bitirmiştir, gitmek üzeredir. hatta belki de gitmiştir ama siz fark edememişsinizdir.

bu başörtülülerin, şakirtlerin seks hayatı kimsede yokun emin olun. etrafa laf atıp ahlak kasmaya çalışıyorlar.

siyasal islamcıların hepsi ahlaksız götverenlerdir. hakaret falan değil, literally.

çoğu elektronik alette verdiğimiz trt payı da hilal hanımın otel masrafına gitmiş. hepiniz yargılanacaksınız. buradaki troller dahil. biz yargılandık koçum. vatana millete hayırlı insanlar olduğumuz için aslında bir bok yapmadığımız için salındık. sizin gibi menfaatçi, eski fetöcü yeni menzilci değiliz orospu evlatları.

edit: şunu da belirtmek isterim. aslında umurumuzda olmaması gereken bir haber. ama mevzubahis kişi diğerleri gibi ahlak şövalyeliği yapan, insanları her bulduğu fırsatta kutuplaştıran biri. öyle söze böyle tarak. eski fetöcü şimdi herkese fetöcü yaftası yapıştıran orospu evlatları lütfen özel mesaja gelmesin. size küfür etmekten çaylak yapılıp duruyorum, sadece engelliyorum artık okumadan. boşa gidiyor. hilal hanım'a recm cezası gelecek mi takipçisi olacağım !!!111

bugün anladım kı obra bu looser kulüple şampiyon olarak ne kadar büyük koç olduğunu gösterdi ki rakiplerini döve döve yapmıştı üstelik bunu.yarın panayı da yenerse sanırım monaco ile eşleşiyorlar oradan da o partizanı fınal foura sokar.

obranın gitmesinde emeği geçenler allahınızdan bulun.

bakımlı olmak, göze hitap edecek şekilde giyinmek veya sadece beyaz ten ve renkli gözlü olmak bir insanı güzel yapmaz.

bunlar önemlidir tabi ama güzellik sıfır makyajsız tamamen doğal halinle olur. bu şekilde güzelsen güzelsindir. biraz güzel giyinin ortalama yüzünüz olsun herkes dönüp bakar zaten. o yüzden burda yazılanlar bana çok abartı geliyor.

ama mesela anne tarafımın köyündeki kızlar gibisini rusyada bile bulamazsınız. sıfır makyaj, bakım vs yok, bildiğiniz basma etek ve yazma giyinen kızlar. aşırı derecede güzeller. bu halleriyle güzel olan güzeldir.
diğer türlüsü bakım güzelliği geliyor bana.

https://youtu.be/0wc6lj9wmme

yıllar geçse bile unutulmayacak mecnun repliği.

aldığı sorumluluğun çok çok altında maaş alan mühendislerdir. bilmediğiniz bir çok sorumluluk alırlar. milyonlarca liralık hak edişler imzalar, milyonlarca liralık projelerin paralarını yönetirler.

tarımda yeni çeşitler geliştirerek gerek kuraklıkla gerekse hastalıklarla daha mücadeleci ürünler sunarlar.

gıda denetimlerini ile sofranıza güvence olurlar.
yollar, köprüler inşa ettirirler. projelerini çizer, sonra yapımından son ödemesine kadar tüm imza sorumluluğun alırlar.

bırakın da yoksulluk sınırı üzerinde maaş talep etsinler...

chp li belediyeler, niye siha yapmıyor demiştir?
bak bu nirvana, bunun üstü olmaz daha

yetmez ama evet. askeri hastanelerin en önemli özelliği katlar arasında merdiven olması hatta birkaç taraftan merdiveni olmasıdır. olağan şartlara göre değil en ilkel koşullarda bile can kurtarılabilecek bir mimarisi ve binaları vardır eski askeri hastanelerin. asansör çalışmayınca üçüncü katta doktorsuz kalmazsın.

yangında, depremde ve olağan imkanlardan mahrum nice durumda tahliye düşünülerek yapılmıştır. çünkü havadan vurulma dahil tüm ihtimalleri göz önünde tutarak hep bir b planı var o mimarinin.

gata bunun en güzel örneklerindendir. çoğu zaman şikayet konusu olan poliklinikler arası mesafe aslında olağan dışı koşullarda bahçede hasta bakmak için yeterli alan demektir.

6 şubat depremlerinde tam bir fiyasko olan merdivensiz şehir hastaneleri yerine bahsettiğim merdivenli askeri hastaneler olsaydı... iskenderun limanından saatler belki de bir gün sonra askeri imkanlarla yaralı olarak mersin'e taşınıp ampute edilmezdi nice depremzede.

ama işte emine hanım türbanıyla girememişmiş...acaba tek bir parmağın ampute edilmesini göze almaya değer miydi o türban? teizm vesayeti, öldürdü yahut engelli bıraktı birçoklarını böyle böyle işte. sizi de anlıyoruz, hafızlar... hem subay hem tabip fikri bu yeni vesayetinizi sarsıyor temelinden.

"çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. "

(bkz: aziz nesin)

memleket partisi zonguldak milletvekili adayı cem saygı'nın iddiasıdır.

sosyal medyada twerk yapan milletvekili adayı olarak tanıdığımız arkadaş kendi iddiasına göre milletvekili adaylığından istifa etmesi için kendisine önce 5000 tl^* teklif edildiğini bunu reddetmesi üzerine de memleket partisinden evine gelen kişilerce tehdit edildiğini belirtiyor.

muharrem ince ile görüştüğünde ise ince'nin telefonu yüzüne kapattığını belirtiyor.
kısaca muharrem ince kendi adayına çekilmesi için rüşvet teklif etmiş, reddedince de tehdit ettirmiş bir isim.

cem saygı'nın instagram hesabından yaptığı açıklamanın bütün hali de burada

kıytırık evler 3 milyondan başlıyor. 2 milyon kredi çeksen + 3 ila 4 milyon faiz, tavuk kümesi kadar eve toplam 6-7 milyon lira ödüyorsun (ayda 45 bin lira taksit ödemeyi becerebilirsen). bu faiz değildir de nedir?

beğenmedikleri 80 ve 90'larda işçi ve memur emekli olduğunda eline geçen parayla peşin fiyatına ev alabiliyordu. karı koca emekli olduğunda, biri ev biri yazlık alıyordu. şimdi 2013 model yerli araba alabiliyorsa öpsün başına koysun. faizin kralı bir dönem yaşıyoruz. ben faiz olsam, agbardiye basardım mührü, o derece...

2007 model bmw 320 almanya fiyatı 1600 euro
2007 model bmw 320 türkiye fiyatı 22000 euro

almanya / türkiye arasında yüzde 1275 (bin iki yüz yetmiş beş) fiyat farkı var ulan. üstelik almanya'nın kişi başı milli geliri bizim dört katımız. ulan allah'tan korkun bari... neymiş? yatırıma kaysınmış da bilmem neymiş de... yerin iki kat altında kömürlükten çevirme güneş görmeyen tek oda zindanın kirası 5 bin olmuş ulan. soruyorum, para yatırıma mı kaymış bize mi?

‘’saygıyla yargılanacaklar’’ diye de umuyorum.

videoyu acmayin.

mum var, yaniyor. baska da bisey yok.

haberdeki en doğru cümle : "türkiye’de ar-ge için gerekli teşvikler verilmekte ancak yeterince olumlu sonuç alınamıyor."

gerçekten de bu teşvikleri alanların çoğu bir sike derman olmayan işler yapıp parayı cukkalıyor.

akp'ye oy verene olan saygım şu muharrem ince'ye oy veren insandan daha fazla. bunu, zamanında muharrem ince'ye oy vermiş bir amip olarak söylüyorum. adama kadron kim diye soruyorsun ohoo odtülüler boğaziçililer var diyor. ekonomi politikanız nedir diyorsun, köy enstitülerini geri açacağım diyor. eğitim politikanız nedir diyorsun, suriyelilerin hepsini göndereceğim diyor. teröre karşı nasıl mücadele vereceksiniz diyorsun, chp beni arkamdan bıçakladı diyor. hayır, bizde de mallık var ısrarla ve inatla hâlâ bu adamı izliyoruz, konuşuyoruz.

bu devirde kim sizinle 1+1 evde yaşar? ya da kim siz hasta olduğu zaman sorumluluğunuzu üstlenir? insanların işi gücü daha zengine ulaşabilmek olmuş. kim ona x marka telefon alacak kim ona y marka araba alacak? biraz bakış açısı olsa acaba ben bunları hak edecek ne yaptım der? evinde ucuzluk marketlerinin kahvesi olana bakıyorsunuz ki x marka kahveyi beğenmiyor. bunlar sürdürülebilir şeyler değil, ayağını yorganına göre uzatan kalmadı neredeyse. neyse, siz dizilerdeki gibi bir hayata sahip olacağınıza inandırın kendinizi. bu arada soy bilgisi sisteminde bir mahalleden dahi yüz yıldır çıkamadığınızı aklınızda bulundurun. toplumsal yükseliş öyle kolay olmuyor yani.

soru - 1: bir moderatörün sorduğu 10 sorunun 8 tanesi muhalefetle ilgiliyse, lakin konuk, yani muharrem ince'de bu sorulara cevap verince, moderatör araya girip "40 dakikanın 30 dakikası muhalefeti konuştunuz" diyorsa. bu moderatör nedir, necidir?

cevap:

a: duayen gazeteci
b: gazeteci
c: sözde gazeteci
d: tetikçi
e: manipülatör

edit: bir arkadaşımız bu soruyu yapay zekaya yani chatgpt'ye sormuş.

görsel

yapay zeka c şıkkını işaretlemiş.

‘erdoğan kazanırsa rahat uyuyabilecek misiniz?’ diye soru sordular ya. ‘erdoğan kazanırsa muhalefetin yaptığı hatalar yüzünden kazanacak. muhalefet kanadı listeleri açıkladığında büyük tepki çektiler. hatalar yaptılar.’ diyince şirin hemen sayın oğan'ın sözünü kesip ‘ama akp de tepki çeken isimleri listelerine ekledi‘ diye savunmaya geçti. ‘akp hata yapabilir ancak muhalefetin hata yapmaması gerek. o lüksleri yok’ diye gayet güzel cevap verdi.
ben kendisinden razıyım. ne erdoğan'a ne de kılıçdaroğlu’na oy verecek biri değilim. biz milliyetçileri adaysız bırakmadığı için teşekkürü kendisine borç bilirim.

"akp'li cumhurbaşkanı erdoğan, katıldığı canlı yayın programında, özellikle deprem sonrası yoğun eleştirilerin olduğu 'imar affı' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. erdoğan, miting ve meydanlarda 'sorun çözücü' olarak nitelendirdiği imar affını yeni dönemde 'affedilemez suçlar' arasına alacağını belirterek "bu işin affı maffı olmaz" dedi."

ulan bu nasıl bir yüzsüzlüktür, nasıl bir pişkinliktir, vay anasını be...

https://www.cumhuriyet.com.tr/…-aciklamalar-2070902

not: cumhurbaşkanı ve akp genel başkanı recep tayyip erdoğan yönetiminde 21 yılda 8 'imar affı' düzenlemesi yürürlüğe girdi.