oilbay5414
profili

  • günde 3 paket sigara 25 bardak çay içen insan

    sonu benim gibi olacaktır: önce hastaneye ucu ucuna yetiş. sonra anjiyoya gir. anjiyo para etmesin bypass. ameliyat sonrası 30-60 saniye arası ölü kal. doktor zorlamasa öl. sonra geri gel. üç ay artı üç yıl iyileşme süreci. hiçbir zaman eskisi gibi olama.

  • doktorlar ile vatandaş arasındaki gerilim

    hükumetin kendisine yönelecek tepkileri ustaca doktorların üstüne yöneltmesidir.
    sen kalk sağlıkta devrim yaptım de. kılışdar sesekayı batırdı diye propaganda yap. yandaşın ağzı kokan dayı, "yeeenim eskiden sabah üşte sıra almıya gideridik de gene alamazıdık" diye seni övsün.
    sonra müşteri olarak gördüğün hastayı özel hastaneye yöneltmek için randevuları yazılımsal olarak kısıtla, doktor sayısını azalt, vatandaş tepki duyunca da bu pis doktorlar böyle yapıyorlar, alayı pekakalı, terörik, vadan hayını diye tepkileri doktorlara yönelt.
    bunun böyle olacağını doktorlar yıllardan beri söylüyorlar. en sonunda oldu.
    a qo p 'nin eşine ender rastlanan bir alçaklığı, halk düşmanlığı yüzündendir.

  • çeşme'de personel feryadı

    eleman bulamıyoruz diyenlerin ve onlara hak verenlerin alayı şerefsiz birer sülüktür.
    bakın ben size bir şey anlatayım:
    ankara'da bulunan uluslarası dev bir gıda şirketinin ana dağıtım deposu ingilizce bilen, üniversite mezunu eleman arıyordu.
    bir yakınım başvurdu. koşullar: a) sabah saat 9, akşam 19 non stop çalışma. yemek arası yok. işe üç kişi alınacak. bunlar yemek saatinde 15er dakikada yiyip çıkacaklar.
    b) servis yok. depo, ankara'nın neresinden gelirseniz gelin biri dolmuş olmak üzere iki vasıtayla; metro yok. yol parası yok
    c) esnek saat. saat 19'dan sonra mal gelirse malın depoya girip teslim senedi büroya gelinceye kadar beklenecek. o saatten sonra da servis yok.
    d) maaş: asgari ücret. şimdi var mı bilmiyorum ama o zaman istihdam sağlamak için maaşın bir bölümünü devlet karşılıyordu. yani eleman maaşının bir bölümünü şirketten alacak. bakiyesi devlet ne zaman yatırırsa.
    e) patron, bu iş üç ay sonra bitecek, işe aldıklarımızdan sadece biriyle devam edeceğiz diyor.
    burası aylarca işçi bulamadı.
    benim en son çalıştığım yerdeki patron tüm mühendisleri kaçırdıktan sonra aldığı mühendise 2500 lira önerdi. o da iki gün geldi, üçüncü gün evde oturmak daha karlı deyip gelmedi. patron "çalışacak adam bulamıyoruz" diyordu.
    turizm bölgeleri daha rezalet. kadını aşçı diye almışlar. her işi yapıyorum diyor. kaç liraya? 5500.
    beter olsunlar

  • yeni alınan evdeki kiracıyı çıkaramamak

    elektrik ve su idaresine gidin tapunuz ve noter ihtarmenizle. suyu ve elektriği kestirin.
    (varsa gazı da kestirin) nasıl yaşıyorsa yaşasın.
    ya da bileği sağlam birisini bulun o sizin yerinize çıkartsın.

  • her şeyin en kötü ihtimalini düşünen insan

    bu benim. anksiyete bozukluğum falan da yok, tedbirliyim. örnek: bir dini bayram öncesi kayın validem memleketine gidecek. otobüsü saat 18 civarı. 1.5 saat kala çıkalım diye söyledim. gene bizi erken götürüyorsun diye cavcav ettiler. ankara. dikmen. otogar. çetin emeç bulvarı'ndan konya yoluna çıkacağız. çıkıştaki yolda hem köprü ağzında hem de geçit içinde kaza olmuş. trafik düğüm. ara yollar, bayram trafiği derken otobüsün kalkmasına beş dakika kala yetiştik. dönerken baktım, trafik hala bir saat önceki gibiydi.
    iki gün önce, cumartesi, kar yeni başlamışken istanbul'dan antep'e uçuş iptal ediliyor. ben olsam hemen otobüse koşar ve bilet alıp giderim. bu arkadaşlar yarın gideriz ne olacak diye otele geri dönüyorlar. sonuç:ertesi gün bindikleri otobüs tam 30 saatte varıyor hedefine.
    ---
    en kötüsüne hazırlıklı olmak mühendisliğin de ilk ilkesidir. en kötü koşullar için yap, o koşullar hiç oluşmazsa namın yürür. adamın cihazı, aleti, binası evladiyelik derler.

  • boğaziçi rektörünün aracının üzerinde tepinmek

    52 yıl önce odtü öğrencileri katil olduğu tescilli abd elçisi komer'in arabasını rektörü ziyaret ettikleri sırada yakmışlardı. türk devleti abd ile el ele verip bu eylemi gerçekleştiren her öğrenciyi yok etti. eylemin öncülerinden taylan özgür, o günlerde üsteğmen olan, 1990'lı yıllarda kara kuvvetlerinde kalın bir generallik yapan bir katil tarafından sırtından vurulup öldürüldü. https://haber.sol.org.tr/…met36_0.jpg?itok=c2k5ykps
    yüce devletimiz abd'nin zararını karşılayacağını taahhüt etti. zamanın sağcı gazeteleri ve tabi tüm sağcı pezevenkler bu olayı kınım kınım kınadılar.
    yarım asırdan bu yana devletimizin ve devlet götü koklamaya alışık sağcıların ve şimdi onların yanına rampa etmiş uluyan solcuların ve onların yanına rampa etmiş içi vatan sevgisiyle dolu "ama bunlar bizim vergilerimiz" diyen liberallerin bakış açısı milim değişmemiş. bir toplum bu kadar mı statik olur, bu kadar mı yerinde sayar, bir milim ilerlemez.
    boğaziçi üniversitesi'nin "kupon arazisinin" üstüne çökmenin yolunu açma talimatıyla yukarıdan atanan bir rektöre tepki duymanın ve bu tepkinin her şekilde belirtilmesinin neresi yanlış? bu rektörün ve defolup giden bir önceki atanmışın uygulamalarının, üniversiteyi tekkeye, medreseye çevirme çabalarına karşı çıkmada hatalı bulduğunuz yan neresi? tepeden atanan bir rektörün kilometreye beş lira yakıt yakan beş milyon liralık bir araçla gezmesi ve bu aracın ve yakıtının parasını bizim ödememiz sorun değil de eti kemiği kanı toplasan 70 kilo gelen bir çocuğun aracın tepesine çıkması mı sorun?
    bundan sonrası küfürdür sözlerimin

  • 15 temmuz afişleri 15 temmuz'dan önce hazırlandı

    bu afişleri hazırlatanla, darbe tiyatrosunu örgütleyen ve erol olçok'la oğlunu öldüren kişiler (emri veren de katil sayılır) aynı kişilerdir.
    erol olçok erdoğan'ın reklam ajansını yöneten kişi. o pankartlar , tabelalar, bannerler falan iki saatte yapılacak işler değil. en az bir aylık bir çalışma söz konusu. bu çalışmada kendisine yetişkin oğlu yardım etmiştir. yani mevzudan o da haberdardır. dolayısıyla yok edilmelidir.
    ---
    iyi de biz bunu müsamere gününden beri söylüyoruz.

  • yıldız parkı'nda tarhana kurutan teyzeler

    hâla köyden şehire gelemediklerinin göstergesidir.

  • 8 köpeğin saldırısına uğrayan kadın

    çocukların karnı acıkmış, oyun oynamak istemişler. ne vardı biraz müsade etselerdi de kadını yeseydiler.

  • fıstık ezmesi vs fındık ezmesi

    fıstık ezmesi diye yer fıstığı ezmesinden söz ediyorsunuzdur umarım. çünkü antep fıstığı ezmesi yarışmaya katılmaya bile tenezzül etmez böyle

  • süleyman soylu

    su katılmadık bir faşisttir.

  • zeytinyağı neden pahalı sorunsalı

    yunanistan'da bir ağaçtan elde edilen zeytin bizdeki bir ağaçtan elde edilen zeytinin iki katından fazla. bizde az olmasının nedeni üreticinin ağaçlara bakamıyor oluşu. mazot, gübre, ilaç, işçilik anasının nikahı. öyle olunca üretim düşük oluyor, fiyat da yükseliyor. bunlara bir de domates zararlısı tuta kelebeğinin zeytinin de yenilebilir olduğunu keşfetmesini ekleyin. tutanın domatese verdiği zarar inanılmaz boyutta. şimdi de zeytine veriyor aynı fiyatı. kullanılan ilaç da anasının nikahı. devlet ilacı üreticiye bedava sağlayacağına taşağını kaşıdığı için ürün ne çıkarsa bahtına oluyor.
    öte yandan kaliteli ayçiçek yağının (soğuk sıkım) litresi de 12-13 lira. zeytinyağı neden pahalı olmasın ki

  • ev sahibinin kiraya %40 zam yapması

    kira kontratında her yıl %100 zam yapılacak diye yazsa bile kiraya yapılacak zam miktarı tüfe ile belirlenir. kiranızın başladığı aya bakarsınız. bu yıl aynı ay ilan edilen tüfeye bakarsınız. kirayı o oranda ve kuruşu kuruşuna hesap edip banka hesabına yatırırsınız. siz, kira kontratında aksine bir hüküm yoksa on yıl o dairede oturursunuz. size tahliye davası açarsa hakimden siktiri yer. bir de mahkeme parası ödemiş olur. hele ev kirasını imza karşılığı elden alıyorsa tadından yenmez. kirayı elden aldığı her ay için ayrı ayrı 600 lira ceza öder maliyeye (kiracının yükümlülüğü yoktur)
    size %50 zam teklifi ile gelecek ev sahibine siktiri çekiniz efendim.

    (ihtiyaç belirtip , örneğin oğlum almanya'dan gelecek, sizi çıkartabilir. ancak bu durumda oğlu gerçekten almanya'dan gelmeli ve o evde oturmalı. aksi takdirde size hem taşınma masrafınızı, hem de yeni kira ile burada ödeyeceğiniz kira arasındaki farkı ödemeli. yoksa ödetirsiniz. eh sahiplerini yıldırma konusunda derin tecrübe sahibi biri olarak söylüyorum)

  • corona virüsünün türkiye'ye gelmeme sebebi

    1986'da çernobil kazasından sonra gökten yağan radyoaktif serpinti o yılki çay üretimini tamamiyle kirletmişti. vatan haini bağzı bilim insanları durumu açıkladılar ama o zamanın ticaret bakanı olacak mel'un cahit aral, kameralar önünde, muhtemelen seylan'dan ithal çayını höpürdeterek, "çayımızda radyasyon yoktur, olsa ben içer miyim" diyerek son derecede bilimsel bir ağızla çaylarımızın sağlam(!) olduğunu kanıtlıyordu. radyoaktif bulut da ülkemizi teğet geçmişti. çaylarda ve sularda radyasyon olduğunu söyleyenler (fetullah muteber biriydi o vakitler) anarşik ve kominik vatan hayinleriydi.
    çaylarda anormal ölçülerde radyasyon olduğu, bu nedenle geçmiş yılların çaylarıyla harmanlanarak piyasaya sürüldüğü, "gece karanlıkta parlayacak" kadar kirlenmiş olanların da şimdi rize üniversitesi kampüsü olan arazi içine gömüldüğü ortaya çıkacaktı. tabi karadeniz bölgesi başta olmak üzere ülke genelinde kanser, özellikle de tiroid kanseri vakalarının artış istatistikleri hiç yayınlanmadı. bunları açıklamak vatana ihanet olarak kabul edildi.
    bildiğiniz üzere biz türkler için mevzubahis vatansa gerisi teferruattır. tabi burada vatanın rizeli çay üreticilerinin cebi olduğunu görmezden gelerek.
    corona da böyledir. ülkeye corona virüsünün girdiğini, hastalık olduğunu söylemek, artık sadece turizmden gelecek paraya bel bağlamış ülkemiz için büyük suç haline getirildi. vatana ihanet yani...
    bu arada, devlet önlemleri aldı diyen akit değilse çok safdil arkadaşlara : devletimiz halkına, hiç utanmadan ve hiç sıkılmadan, tek ayak üzerinde otuz yalan söyler. dün söylediğini yarın inkar eder. bu yüzden bu ülkede yaşamınızı sürdürmek istiyorsanız ön koşul olarak devletin söylediği hiçbir şeye, verdiği hiçbir söze güvenmeyin. önleminizi alın.