morristownvalisi17
profili

  • yurtiçi kargo'ya bir cümle bırak

    keşke kargo işine girseniz, isminiz bile tutuyor.

  • yazarların sakinleşmek için yaptığı işler

    evin hemen altında küçük bir garajım var. içerisindeki arabaları dışarıya aldığımda, eğer gerginsem, oturup odun eğeliyorum.
    bir ufak mengene yardımı ile tahta parçasını sıkıştırıp, ortalama 3-4 saat durmaksızın tahtayı eğeliyip, zemini dümdüz yapıyorum. cila sür, yok kenarına delik aç, talaş süpür.
    bazen şarap vesaire yanına çıkardığımız peynirler için, peynir tahtası yapıyorum, bazen ufak ufak kesip, sağda solda kullanmak için çay bardak altlıkları yapıyorum.
    son 10 senede yaptığımda beni rahatlatan başka bir şey olmadı.
    balık tutmayı denedim. ne yazık ki onda hırs ve küçük, büyük balık yakalama işi dolasıyla bıraktım. sıkıntımı katladı. bir de balık tuttuğunda etrafındaki diğer insanların bir sürü söylediği şeylerden dolayı kafam almıyor gürültüyü!
    en iyisi, bu tahta, bir de netten trt-türkü kanalını açıyorum ki, bir an da garaj bildiğin kurtuluş ara sokaklarında 1 tahta sandalye yapıp, ayda bir satış yapan emekli irfan amca atölyesine dönüyor.
    bu bana hep iyi geldi, tavsiye ederim.

  • 20 bin tl ile kurulabilecek iş fikirleri

    oto yıkama makinesi alıp, bir aracın arkasına koyup, istanbul gibi kozmopolit şehirde şirketlerin otoparklarında duran arabaları yıkar, ortalama saatte 3 araba yıkasan, akşama kadar yevmiyeyi doğrultursun.
    teknik olarak yasak mıdır? bilmem.
    ama amerika'da bu şekilde çalışan meksikalılara $15 veriyoruz, ve şirketin yarısı da yıkatıyor. adamlara geçen gün hesap ettik. 8 saat kaldılar ve 1.000 para ödedik. 2 kişiler. birisi içini diğeri dışını yapıyor ve anahtarını getirip, canlıyı alıyor. sıfır vergi!
    amerika'da kimse yıkamacı da, vakit öldürmek istemez.
    türkiye'de bu işi yapabilen cihazlar varsa, deneyin derim. 20 bin liradan çok değildir, maliyetleri!

  • ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    kariyerinle ilgili kaygıların varsa iyi bir dinleyici arıyorsan, doğru adrestesin.
    genel de doğru bulmadığım şey de yerden yere vururum. tek sorunum bu!
    yaz inceleyip sana döneyim. yazacağın başlıklar
    amerika
    greencard
    göçmenlik
    şartlar
    kariyer kaygıları
    bitirilen bölüm
    ne iş yapacam?

  • kazık yenileceğinin belirtileri

    yıllar yılı önce, eminönü'de bir kumaşçının yanında, (bkz: ofisboy) getir götürcülük yapardım.
    ailem, ben hayatı öğreneyim diye ortaokul yaz tatillerinde bu ermeni türk'ü bir adamın yanına vermişlerdi.
    sanırım çalıştığımız yerin adı, havuzlu han diye geçiyordu.
    bizim patron birini kazıklayacağı zaman şifresi vardı. onu bize anlatmıştı. eğer çay kahve siparişi çakıyorsa bil ki, patron büyük yürüyordu. o sıra herkes dükkan da hazır ola geçerdi. çünkü her an birşey lazım olur diye. çakmak kap, sigara getir, yok çay söyle, yok ayakkabıları boyat getir!
    abi veya abla ne içersin? eğer bunu diyorsa bil ki kol boyu saplayacaktı.
    ama normal birisi geliyor, fiyat soruyor! bizim ki soğuk cevaplarla geçiştiriyorsa, biliyordu ki o kişiler alıcı değil, lak lak için gelmişlerdi. o yüzden onlara sert cevaplar verir, sonra konuyu kapatırdı. adam da resmen müşteriyi içeriye girdiğinde yaptığı hareketlerden anladığı bir sensörü vardı. hiç sektirmezdi.
    kumaşlar bazen bize fabrikasından parça arttığı için 1 lira altında bir fiyata geliyordu. satın almak isteyen kadınlara,
    -allah seni inandırsın, bize gelişi 19 tl bunun.
    -ben şimdi sana 15tl versem, zarar ederim.
    -eve ne götürürüm? sen biliyorsun işte ekonomi kötü, özal bak yeni paketler açıkladı. halimiz harap ablam! derdi.
    kadın
    -ya öyle doğru tamam o zaman kes bize bla bla metre :) diye siparişi verir, çayından içerdi. yanındakine de
    -hep buraya geliyorum. çaylar sohbet gırla burada samimiyet var derdi.

    bir de patron akşam üstü dükkanı kapatmak isterse bil ki, o gün kötü beli doğrultmuş olurdu.
    bu da o çalıştığımız koca havuzlu han raconuydu. bir dükkan 4:00 gibi kapandıysa, x raporu alınmış, skoru koymuş daha fazlasını istemez, allah bereket versin moduydu. onda bize hadi çocuklar evinize dediğinde handa diğer dükkanlardan ıslıklar çalınıp, alkış yapılırdı.
    o dükkanda öğrendiğimi yıllar sonra newyork universitesi mba programına öğrenememiştim. ibneler ne paramı almışlardı. halbuki gitsinler ticareti handa öğrensinler.
    o yüzden bir dükkanda size çay kahve soruyorlarsa, bu maliyetin altına girdilerse, bilin size kol boyu kazık geliyor!

    duzeltme: ermeni turk'u ne demek? diyen, gozleri kanayanlara caylak listesinden bana yazanlara, yazmak istedim. adam anne, baba soyu ile ermeni. ama kendisi kurtulus ıstanbul dogumlu, turkiye'de askerlik yapmis bir beyefendiydi. acikcasi amerika'da yasayanlarina, armenian american deniyor. ben bende ermeni turku demeyi uygun buldugum icin bu kelimeyi yazdim. yoksa kelimelerin yanyana geldiginde sahsiniza rahatsizlik vermesi tamamen sizin kafatasciliginizdan!

  • vedat milor'a yapılan büyük saygısızlık

    kimse kimseyi kandırmasın. türkiye bildim bileli böyleydi. ne kadar ağır eleştiri, ne kadar ağır laf varsa hakkıymış gibi söyleyen insanların ülkeysi türkiye.
    türkiye'ye ortalama 4 yılda bir ucuz uçak bileti bulduğumda işi bahane edip, oradan aktarma yaparak ülkemizi ziyaret eden birisiyim.
    çocukluk arkadaşımı görüyorum. adamla belki de 10 sene önce görüşmüşüz. ilk cümlesi,
    -ooooo moristownvalisi, kardeşim nasılsın? amerika nasıl? işler, çoluk çocuk.
    -iyi işte ne olsun, geldim bizimkileri ziyarete hem de sokağı özlemişim.
    -iyi yapmışsın, gel bir çayımı iç ofiste. laf aramızda domuz gibi şişmişsin, ne o lan domuz mu yiyorsun amarigada haaa? hahahahaha (erol taş gülüşü)

    ya kardeşim, kilo almışım. belki ameliyat oldum, belki kortizon yedim. ne biliyorsun? eleştiri veya sevimsiz bir hayvanla niye kilo almayı bağdaştırıp, sinirlerimi oynatıyorsun?

    o yüzden türkler için sonradan oldu gibi şeyi kabul etmiyorum. 1990 başlarından beri gidip geldiğim ülkede, yemediğim hakaret, laf ve saçma yorumlar görmedim.
    amerika'da bir gün olsun birisinin kilosu için konuşulmaz, konuşanın lafını o vermeden çevredekiler verirler. sikik sanane diye!
    kalkmış adamın karısına laf söylüyor dingil oğlu dingil. kadın ilan verse, şoförü olarak almayacak at hırsızları ancak sosyal medyadan kitlerler lafı!

  • medeniyet tarihinin en efsane komutanı

    medeniyetin tarihini bilmem. benim icin halen medenilik sartlari olusmamistir. fakat benim icin, canakkaledeki akinti hizini hesaplatip, dolunayin fazlasi ile aydinlatma isigi olacagini bilip dusmanin o gece cikarma yapacagini kizilderili kitaplarinda okudugundan bildigini soyleyen, akinti hesabini anzaklarin iyi yapamayacagini bilen ve tum ordularini von sanders pasanin itirazina ragmen goturup bekleten, anzak birliklerinin kucagina dusmesi ile azicik adamla 2000 dusman askerini cikarma gemisinden iner inmez oldurup, her sene safak ayinine ‘loser’ dedelerini gormeye gelip doviz birakan atraksiyonu yaratan tek lider tanirim. gerisine tesekkur eder, buyuk askeri ayakta alkislamak isterim.

  • carrefoursa'da hırsızlık olayı ve çözümsüzlük

    aklınızda olsun! böyle bir olay sonrasında içerideki güvenlikle konuşup, kamera görüntülerini isteme vakit kaybını engellemek adına bir uyarıda bulunmak isterim. hiçbir kurum, savcılık kararı olmadan kişilerin görüntülerini (3. şahısların karıştığı) bilgileri paylaşmazlar. bunun için mutlaka nöbetçi savcılık ve karakol yoluyla, görüntülerin 24 saatlik esaslar altında koruma altında olduğunu varsayarak hemen karakoldan polis gönderilip, dvd içerisinde görüntüler verilip, dosya savcılık kanalıyla adalete intikal eder.
    türkiye'de aynı, benzer bir olay başıma geldiğinde ertesi gün gittiğim karakol ve savcılık makamı bana yukarıda yazdığım şeyleri söyledi. ertesi gün polisler bahsi olan mağazaya gittiğinde aslında o kameralar çinden gelen sadece 1 tane kalem pille kırmızı ışığı yakıp söndüren çakma kamera olduğunu öğrendik! ceza yok! yaptırım yok! yapacaksın yok! giden gidiyor ve polisler de sizden ayrılırken, ya şuradan bir döner yiyek modunda para bekliyorlar! o yüzden de türkiyede pantalon altından donu alıp, sizi donsuz koymadıklarına dua etmek lazım.
    sokakta yol ortasına hiç zorlamadan sıçan videosu olur, ama cüzdanı çalan hırsız videosu olmaz.çünkü orası türkiye'dir.

  • 8 eylül 2017 meksika depremi

    an itibari ile amerikada haber kanallarina konusan uzmanlarin hepsinin ortak gorusu, san andreas fayi olmasina ragmen basincin tetikleme yapmayacagi, okyanus zemininde olmasi sebebiyle de cok etkisinin yuzeyde gorulmedigi, sabahin ilk saatlerine kadar ayni bolgede artcilarin olacagi, california ve hawaii icin risk (tsunami) olmadigi soylendi. an itibari ile teyze ne dediyse cevirdim. bu hizmeti yeminle hurriyet son dakika vermez size akilli olun. hadi ben yattim! haarp diyip beni kizdirmayin mk!

  • 17 ağustos 1999

    depremin oldugu hafta yasadigim ulkeden tatile turkiyeye gelmistim! bir hafta sonra da arkadasim sayesinde, akuttan haberdar oldum. birlikte zahmetli bir yolculuga ciktik.
    bize kanadali, amerikali ve sonradan katilan belcikali kurtarma ekiplerine dil konusunda yardimci olmamiz istendi.
    baktik kimse bize birsey sormuyor. adamlar getirdiklerini koyup gidiyorlar. biz de onlarin dagitim islerini aldik.
    ozellikle ic anadolu, bati karadeniz ve guneydogudan gelen vatandaslarimiza golcukteki yemek kazanlari basinda yemek servisi yaptik.
    sonra bahriye askeri yerelden olmayan dolandiricilari tespit edip, adamları yakaladikca sayilari azaldi. bunu da şuradan anladık ki, o depremden sonra gölcüklü olanlar ya kurtarma ekiplerine destek için kendi binaları başındaydı ya da şehri terk etmişlerdi.

    ama ilk haftalarda o sehirde yasamayan onlarca kişiye yemek dagittik! büyük kazanlarda pişiyor, akşam olduğunda da hep aynı suratlar çoluklu çocuklu insanlar sıraya giriyorlardı. bu sıradan aklımda kalan ilginç şey de adamların o denli skinde değil ki oradaki insanlara ne olduğu! 2 gün arka arkaya eldeki malzemelerden aşçılar bulgur pilavı yapmışlar. 2-3 tanesi bu ne ya! her gün aynı şeyleri veriyorsunuz. dalga mı geçiyorsunuz diye arkadaşın boğazına yapışmışlıkları vardı. yüzsüzlük abideleri şeref yoksunu herifler!

    dibine sokulup abi marlboro var diyenler. arabasındaki malzemeleri gösterip abi hiç sıraya girme, ben sana bunları vereyim sen de beni gör diyenler! deniz kuvvetlerinin patlamış binası içerisinden çıkan denizaltı maketini bile satmaya çalışan adamla pazarlık edip, polise teslim etmiştik. orada geçirdiğim 40 gün boyunca.

    ayrıca orada kimsenin çok dillendirmediği iğrençlikte sokakta yatmaya başlayan halkın arasına karışan bazı memleketten gelen yabancıların ailelerin çocuklarını para, şeker, çikolata karşılığı kaçırdığı haberleri o dönemde çok ayyuka çıkınca insanlar yemek çadırına evladını emanet edip, gidip kendi eşyalarının peşine düşmüştü. bu sebeple çok sayıda çocuğa ingilizce öğretmeye çalışmışlığımız oldu.

    bir de (bkz: nasuh mahruki) gibi vatan evladinin iki kolon arasinda sikismis bir kadinin ezilen ve kolundan dolayi cikarilamayan kadinin kolunu uyusturup, kestikten sonra cikarmasinda ekibin icindeydim! bugune kadar bir isi bu kadar husu icinde yapan baska bir insana rastlamadim. bu adama vatan haini diyen suriyelidir net!

  • yazarların cüzdanlarında taşıdığı garip nesneler

    rahmetli babamin cuzdanindan cikan ufak usb! ne oldugunu, icinde ne sakladigini bilmeden alip bende cuzdanima koydum. rahmetli babam eger hayatini bilmedigimiz bir ajan degilse, cep telefonu bile cok eski olan, teknolojiden uzak yasayan ama cocuklugundan beri teknolojiye merakli birisiydi.
    bir de yolda gordugu garip elektronik seyleri de merak edip, yanina alip, sorardi.
    herkese de danismaz. ben turkiyeye geldigimde bu ne oglum? derdi.
    sanirim yine oyle birseydi! ama dedim ya, icimden onu takip bir yerlere ne olduguna bakmak gelmiyor bile. babam tasimissa, bende tasiyabilirim. kendimi iyi hissettiriyor, onun misyonu devam ettiriyorum gibi! belki gün gelir ben de evladıma sorarım bu ne ki kızım? diye... o da gönlünden bir arzu kopar da yanıt verirse değme keyfime.

  • hobisini işe dönüştüren insanlar

    (bkz: youtube kanalima hosgeldiniz)
    umarim ileride bundan cok para kazaniliyor diye evde oturan bir nesile bakmayiz!

  • 20 nisan 2017 beşiktaş lyon maçı

    2-1 bitecegini soyledigim mac aynen o sekilde bitti! tum avrupa ligini her hafta izleyen biri olarak, takimlarin kapasitesini biliyorum. simdi de yaziyorum. atin fav`a bekleyin dostlar.

    besiktas:4 lyon:1

  • 19 ocak 2017 dolar kuru

    dünya düzeninde üretme politikasından vazgeçip, tüketme politikasına alkış bekleyen her hükümetin vatandaşı başlıklarda dollar kurunu 3.80 - 4.20 - 4.66 diye böyle devam ettirir. kanadadan pirinç ithal etmenin biri izahını yapabilir mi? ne zaman pirinç bizim ülkenin ürünü olmaktna çıktı, çıkarıldı!

  • 18 temmuz 2016 wikileaks açıklaması

    şu saaten sonra birilerinin 4 kişi ile grup seks videoları ortaya çıksa, annesini karısını alıp meydanlara gelip bunlarda senin diye bağıracak bin tane adam gördüm ekranlarda! o yüzden wiki miki türke çok gelmez! zaten bir çoğunun okuma yazması bile yok, o listeleri ancak sen ben okuruz. amerikanın da anlamadığı bu zaten. okuma yazması olmayan, oy atmaya gitmeden önce nereye basacağı ve ne yapacağını 3 günde anlatılan bir millete hala laf neden geçmiyor onu anlayamadılar.

  • maaşlı işten bıkıp kendi işini kurmak

    geçen hafta toplantıya gittiğim (maaşlı çalışıyorum) şirketin sahibi olan 40 yaşlarındaki beyefendiye şirketi nasıl kurduklarını sordum. kendisi çok net şunu söyledi. belki faydası olur.

    yıllarca maaşlı işlere girip çıktım. sonra bir zaman geldi ve işten atıldıktan sonra taksi şoförlüğü dahil yaptım. en son çocuklarımın faturalarını ödeyemeyeceğimi anladığımda, eşimi annesinin evine gönderdim ve çocuklara onların bakmasını istedim. evimi satıp, ipotek ettiğim parayla da bu işi başlattım. ilk başta bu bir kumardı ama düştüğünde gözün onu görmüyor, çıkış sanıyorsun. şu anda şirketim evimin 30 katı büyüklüğünde oldu, o evde oturuyoruz halen.

    yani şunu demek istiyorum. kimse kanser olduğunu öğrenmeden önce sağlığının kıymetini bilmediği gibi kimse iş kurmayı aşırı derecede düşmeden oturup tasarlamaz! hatta şöyle diyeyim. bir çoğunuz babanızın sabit bir maaşından sizin cebinize 1 paket sigara parası geliyorsa, onu bile kar sayıp iş aramıyordur bile!

  • türk kızlarının %90-95'inin taş gibi olması

    yatakta taş kesilmeleriyse doğru önerme!