apolytica24
profili

  • evlenemeyenler cariyeleri ile yetinsinler

    konu özelinde tartışabilir yazarlar ama islamdaki kölelik müessesesinin tezahürü olan ayetlerden biridir bu. islamda kölelik diye bir sınıf vardır ve hukukunda da kölelik sınıfı istisnaları vardır.

    "onları sahiplerinin izniyle,mehirlerini adaletle vererek nikahlayın."

    iddia edilen tanrı kölelik kavramına inanıyor ve sahiplerinin izliyle parasını verip cariyeyi nikahlayın diyor bak. cariye'nin izni falan da yok, pazardan mal alır gibi parayı verip, kadını alıp, nikahı kıyıyorsun. bunlarla evlenseniz bile bunlar köle sınıfından olduğu için suç işlediklerinde de ayrı bir ceza uygulanıyor aynı ayette.

    cariye dedikleri de savaştığınız erkeklerin eşleri, kadınları, kızları.

    neyse daha fazla bir şey yazmayacağım. tanımımı gireyim.

    islamın tanrısının yokluk içindeki imanlı erkeklere b planıdır.

    edit: bazı yazarlar köleliği bitirmek için yapılıyor falan demiş bunu ahaha. köleliği bitirmek için onlarla rızası olmadan, parasını verip pompa yapıyoruz abi, aynen. her konuda tokmağı vuran allah, iş köleliğe gelince "ey müminler biz size köle edinmeyi haram kıldık, kölelik diye bir sınıf yoktur " demek yerine savaştaki erkeklerin kadınlarını kızlarını cariye olarak size helal kılıyor, üstüne kadınsız erkeklere bu b planını gösteriyor. üstüne hukukunda kölelik sınıfının varlığı var, ayrı yaptırımları var.

  • 16 temmuz 2023 maliye bakanlığı açıklaması

    öyle bir açıklama ki mantığa, matematiğe, istatistik bilimine rahmet okutmuştur. bunu bi de devlet kurumu yapıyor, maliye bakanlığı yapıyor bunu.

    yunanistan'da 2 dolarmış benzin, bizde 1.3 dolarmış, dolara vurunca avrupa'da en ucuz 4. benzin fiyatıymış bizdeki. eğer herşeyi dolara vurarak hesaplayacaksak alınan maaşları da dolara vurun bir zahmet.

    yunanistan'da asgari ücret ne kadar? 780 euro. yunanistan'da benzinin litresi ne kadar? 1.8 euro. yani bir asgari maaşla 780/1.8=433.3 litre benzin alabiliyoruz.

    türkiye'de asgari ücret ne kadar? 441 euro. yani bir asgari maaşla 441/1.3=339 litre benzin alabiliyorsun.

    hesabı burada tutsak bile yunan halkı bir asgari ücretle bizden 100 litre daha fazla benzin alabiliyor fakat sizi asıl çarpıcı yere getireceğim.

    türkiye'de asgari ücretli oranı 62.5%,
    yunanistan'da asgari ücretli oranı 8.9%

    bu arada yunanistan'da ortalama maaş 2040 euro, türkiye'de 2022'de 380 euro'ydu hadi bol keseden atalım şimdi 500 euro olsun.

    bi bakanlık, bir devlet kurumu şu açıklamayı yazmaya ve yayınlamaya utanır yahu.

  • erkan baş'ın tommy hilfiger kazak giymesi

    entry'leri okurken kahkaha attım, eskiden ekşi sözlükte gerçekten kaya gibi solcular olurdu da şu komik durumlara düşmezdi. erkan baş falan tanımaz ezer geçerdi de çoluğa çocuğa madara olmazdı.

    güzel kardeşim sen ki bu coğrafyanın en büyük gelir kalemi tekstil olan ülkesindesin, üstüne de sosyalistsin. ülkende kaliteli tekstil ürünleri de üretiliyor. falanca markalar buna güvenerek ülkene gelip fabrikalar açıyor veya fason üretimler yaptırıyor ve ithal ediyor bak. ülkende 1. sınıf pamuk da üretiliyor.

    varlıkta birleşmek tommy hilfiger giymek mi? burada varlıktan kastınız kapitalist abd'nin marka ürünleri mi? böyle bir solculuk ben hayatımda görmedim duymadım. "hepimiz iphone kullanacağız yoldaşlar" diye solculuk mu olur? bir şeyi savunacağım diye öyle komik durumlara düşüyorsunuz ki dalga konusu oluyorsunuz.

    sosyalist adam herkes tommy giyecek demez, diyemez. tommy'kadar kalitelisini biz emekçiler üretip eşitçe paylaşacağız vaadi verir en fazla. apple kadar kalitelisini biz üretiriz ve herkes kullanır vaadi sunar. ha siz buna inanırsanız sosyalist olursunuz, inanmazsanız olmazsınız. şahsen ben daha gençken inanıyordum artık inanmıyorum.

    sosyalizm size asla "kapitalist abd'nin en değerli markalarını herkes kullansın" 'ı vaadetmez, bunun adı sosyalizm olamaz kapitalizmin ateşine odun olmak olur. düşünsenize sosyalist bir ülke var, mülkiyet devlette ve kaynaklarla sürekli abd'den tommy ithal edip halkına eşit bir şekilde giydiriyor falan, tommy'nin ceo'su elleri avuşturuyor yeni modeller tanıtıyor. götünüzden element uydurmayın, kusturmayın milleti şuraya. solcuyum diyorsanız bari solcu olun, zihninizde yarattığınız bir kralı savunacağım diye 50 şekle giren bir mankurt değil.

  • paris'te fransızlarla pkk'lıların çatışması

    almanya'da kaç tane türk nazi almanlar tarafından öldürüldü, evleri kundaklandı, katledildiler. bi açın bakın almanya'daki ırkçı kurbanı türklere, sayılarına.

    gördünüz mü şöyle bir görüntü?

    bu ülkedeyken sırf türk diye sokakta vahşice masum çocuk, bebek, kadın, insan öldüren bir örgüte; pkk'ya sempati duyanlardan ve bunu normal bulanlardan ne bekliyorsunuz? bunların kodlarında var teröristlik. biraz daha ileri gitse bomba patlatıp fransız bebek çocuk da öldürürler fransa sokaklarında, etraf kan gölüne döner.

    şimdi uğraşsınlar, zerre umrumda değil. hatta daha fazla "özgürlük savaşçısı" istiyorlarsa gönderelim, uçak biletlerini de biz verelim.

  • togg üretim bandı videosu

    haha video güzel, togg'un özeli dışında üretim videolarını izlemeyi severim. ortaya logo koymalarının sebebi sanırım bu tarz videolar stock görseller olarak kullanılmaya müsaittir.

    entry'ler sitem dolu ve bunun nedeni bildiğiniz 100% özel sermaye yani turkcell,zorlu, bmc gibi şirketlerle hayata geçen projeyi iktidar partisinin "akp araba üretiyor, vooaaahh" diye paylaşmasıdır. akp'nin cebinden çıkarıp araba üretiyormuş gibi kastığı siyasetin bu kadar para harcanan bu ticari faaliyete vereceği zararları anlatmak isterim. (ki akp'nin bunları umursadığını sanmıyorum)

    bu proje sırf akp ile siyasete alet edildiği için iç pazarda bunun olumsuz etkilerini çok yaşayacak.(genellikle iç pazarda tutunamayan projeler dış pazara da tutunamaz) togg=akp algısı oluşacağı için akp'ye oy vermeyen demiyorum bizzat nefret eden 50% ve fazlası nüfus kafadan bu arabayı almayacak. bu arabayı gördüğünüz yerde " akp'li" düşüncesi kafanıza zuhur edecek. bunun bi ticari marka için ne kadar berbat olduğunu biliyor musunuz?

    özellikle akp iktidardan düştüğünde, bağımsız yargı ve medya tarafından dökülecek kirli çamaşırlar ve açılan dosyalar ile bu marka çok talihsiz bir duruma düşecektir. o yüzden 100% yerli olmasa da 100% akp siyasetine alet edilmiş bu projeye yatırım yapan şirketlere vah vah diyorum. olsun yine de bir tecrübe işte, bir girişim.

  • 26 eylül 2022 tanju özcan'ın chp'den ihracı

    hayır bi de hala savunuyorlar, akp'li kadına münasebetsiz davranmışmış...

    (bkz: fethiye belediye başkanı'nın magandalığı)

    bak bu adam da chp belediye başkanı, ulu orta sokakta kadın-erkek vatandaşları dövdü, arabasını darp etti, yetmedi ölümle tehdit etti.

    ne bir soruşturma, ne bir disiplin adam afedersiniz t*şakları yaya yaya devam etti. üstüne sözlükteki başlığı da entry'leri de, videoları da sildirdi. bu adamın lafının edilmediği kafaların kuma gömüldüğü partide, sürekli sözünü kesip toplantısını provoke eden kadına yaptığı davranış yüzünden tanju özcan'ı ihraç ediyoruz dersen herkes de sana mabadıyla güler. ne tesadüf ki aynı dönem hdp'li vekiller tanju özcan'ın kellesini istiyordu televizyonlara çıkıp, adamlardaki hadde bak, başka partideki belediye başkanının ihracını istediler ve chp bunu yerine getirdi!

    chp'nin bir kolundan kürtçülerin, bir kolundan siyasal islamcıların tutup sürüklendiğini gösteren sayısız olaylardan biridir. bunun da müsebbibi her koşulda chp'ye oy veren, destekleyen, şakşaklayan sizlersiniz. durmayın savunun dedenizi.

  • 29 mart 2022 will smith'in özür dilemesi

    eşinin finosu haline gelmiş bir amerikan çomarının "lütfen ödülümü geri almayın" özrüdür.

    eşini gi jane'e benzetmiş lan adam, hastalığıyla küstahça dalga geçse tamam diyeceğim. başta sen de güldün ve relaks oturuyordun, sonra eşinin 5 karış suratını görünce düğmene bastı ve tokatladın chris'i.

    işte kadınlar adamı rezil de eder vezir de eder. tarihtede koca koca hanedanlıklar, krallıklar çökmüş, will smith'in kariyeri bi kadın yüzünden 5 paralık olmuş çok mu.

  • 7 mart 2022 marmaray'da öpüşen çifte saldırı

    muhtemelen çifte karışan adam, kızın sevgilisini pembe götlü bir meriç sandı. sonrasında kafasına balyoz gibi yedi yumrukları.

    sarılmak, öpüşmek ayıp birşey değildir lan, seks demek değildir, sevgi aşk ifade eder. biz de çocuktuk babamız annemizi öperdi, biraz iğrenirdik ağzından öptü diye çocuk kafayla ama aldırış da etmezdik.

    gel gelelim bu sefil islamcının çıkardığı kavga, orada yaşattığı bu ortam çocukların psikolojisini mahveder, kalıcı travmalar yaratır. ama bunların ahlak anlayışları da,namus anlayışları da, huzur anlayışları da öpüşen çiftler, sarılan çiftler falan. hırsızlığa, gaspa, kazıklamaya, yolsuzluğa, tacize, tecavüze, kavgaya gıkları çıkmaz. ne oldu şimdi ülkenin ahlakını mı kurtardın kardeş?

  • 30 kasım 2021'den sonra cezaevine girecek olmak

    #covidizinleriuzatılsın

    öncelikle önyargılı yazarlara sözüm şu, birşeyi gerçekten enine boyuna tartın, bu entry ile enine boyuna tartmanıza da vesile olmak istiyorum.

    hiçbir illegal işe bulaşmamış, trafikte kırmızı ışıkta bile geçmeyen, mesleği yazılımcı, nerd olarak tanımlanabilecek bir adamım. kendi mesleğimde de başarılı biriyim.

    2014 yılında gittiğim bir tatil gezisinde, tenha bir yerde bana musallat olup gaspetmeye çalışan tanımadığım 3 kişi ile yaşadığım arbede sonucu, karşımdaki adamı itmemle ayağı takılarak kafasını kaldırıma çarptı. olay sonrasında diğer 2 kişi beni darp etti ve tehditler savurdu. olay yerine ambülans ve polis ekipleri geldi ve bu kafasını çarpan adamı hastaneye kaldırdılar, adam sonrasında yoğun bakıma alınmış. diğer 2 arkadaşı da ben adamı dövmüşüm de, kafasını çarpmışım, alacak verecek davasından gaspetmeye çalışmışım gibi bir ifade verdiler. ben hakkımı aramak için elimden geleni yapmadım. bu noktada benim de hatam adelete güvenmek oldu, mahkemede yırtınmak yerine avukatımı gönderdim, çünkü sistem biraz bozuk olsa da adalet vardı, burası muz cumhuriyeti değildi, zaten mahkeme aileme, mesleğime, geçmişime, temiz sicilime baksa doğru kararı verecekti. fakat 2019 yılında mahkeme hakkımda 10 yıl 6 ay cezaya hükmetti. istinaf kararıyla 2-3 ay sonra da cezam onandı.

    2019 yılının mayıs ayında önce kapalı sonra açık cezaevine gönderildim. kapalıdaki koğuşumda vardiyalı yatıyordum, fazla uyuyamıyordum bile. sonra açığa çıkarıldım, orada da kurum kapasitesinin neredeyse 2 katıyla yatırılıyorduk. tüm hayatım bir kabusa dönüştü. dışarıdaki işlerimi, hayatımı, psikolojimi kaybettim. hayatımda hiç girmediğim bir ortama, hiç alışık olmadığım bir hayatta adeta ruhsal işkence çektim. benle beraber hayatında hiç buraları görmeyen aileme ziyaretlerle ızdırap çektirdim. sadece şunu söylüyorum hayatta en azılı düşmanım bile bu şekilde cezaevine düşmesin. kapalıda ve açık cezaevinde geçirdiğim süreçte, suç makinalarının zaten suçlarını tekrar ederek 4/4 infazla kapalı hapis cezası yattıklarını; eğer bu şekilde değilse dosyası yoksa ve cezasının büyük kısmını yatmışsa kalan 5 senelik süreyi açık cezaevinde yattıklarını öğrendim. bunun yanında kapalı cezaevinde bırakın birine bir zarar vermeyi bir tokat, bir küfür, bir olay bile açık cezaevine çıkma hakkınızı ortadan kaldırıyor. kabul etmeliyim ki kapalıda daha fazla kriminal insanlar varken, açık cezaevinde belli bir ölçüde toplumun her kesiminden insanlarla karşılaşabiliyordum. boş durmamak ve başımı belaya sokmamak için cezaevinin infaz biriminde çalışıyordum. orada gerçekten adli suç işleyenler dışında benimki gibi birçok absürd dosya gördüm, dosya okudum, dışarıda eski hayatımda basit bi vatandaşken adalet sisteminin bu kadar berbat olduğunu asla düşünmezdim.

    artık yaşamamın bile anlamı yok, herşey benim için bitti derken 2020 nisan ayında covit nedeniyle açık cezaevindeki mahkumlar izne çıkarıldı, covit nedeniyle açık cezaevinde bana hak olarak verilen 3 ayda bir 1 haftalık izinlere de 7 aydır çıkamıyordum.cezaevinden çıkıp evime aileme dönene kadar çıktığımı idrak edemedim bile, psikolojim o kadar kötüydü. evime ayak bastığımda biraz idrak etmeye başladım, tanınmayacak bir haldeydim.

    20 aydır dışarıdayım, işlerimi yoluna soktum, dostlarımın ve ailemin desteğiyle psikolojimi düzeltmeye çalıştım, arkadaşlarımla vakit geçirdim, kredi çektim, yatırım yaptım...vs bu izin süresi o kadar uzadı ki artık geri dönmeyeceğime inanmak istedim, dışarıdaki eski hayatıma komple adapte oldum. kendime söz verdim; birisi beni gaspederse, zarar verirse bile artık kendimi savunmayacak, öldürülsem bile sesimi çıkarmayacaktım. bunu sitem olarak değil samimiyetimle söylüyorum, beni isteyen darpedip gaspedip öldürebilir, umrumda değil, oraya geri dönmek istemiyordum. zaten birine sadece bir yumruk bile atsam ve şikayet edilsem üstümdeki infazla kat kat sürelerde komple kapalı cezaevinde yatırılacaktım.

    şimdi 30 kasım bu izinlerin son günüymüş. aileme bunu söyleyemiyorum ki yıkılabilirler. ne yapacağımı bilmiyorum, tekrar aynı kabusa geri uyanacak gibiyim, artık yaşama sevincim kalmadı diyebilirim.

    bu açıkcezaevi mahkumlarına verilen covit iznini yadırgayabilirsiniz, ben de belki bu olaylardan önce sizinle aynı kampta yer alacaktım. hatta bu anlattıklarıma da inanmayabilirsiniz, inanmanızın da bana faydası yok, cezayı aldım, hukuk yollarım tükendi.

    sadece sormak istedğim soru şu;

    1- açık cezaevlerinin misyonu ceza süreleri az kalmış yani 2-3 sene sonra topluma karışacak mahkumları topluma hazırlamak, adapte olmasını sağlamak, islah etmekse eğer 20 aydır dışarıdayım. benim gibi durumda olan insanların bırakın suç işlemesini, ufacık bir adli olaya karışması komple kapalı cezaevi anlamına gelebiliyor. 20 aydır şu pandemi ve ekonomik buhranda suç işlemeyen ve topluma adapte olmuş insanları tekrar cezaevine alarak neyi başarmış olacaklar?

    2- entry ile ilk refleks olarak "tamam senin durumunu anlıyorum ama dışarıda suç işlerse ne olacak?" diyeceksiniz; cevabım çok basit açık cezaevlerinde zaten 3 ayda 1, 1 hafta izin kuralı var. dolayısıyla bu kişi suç işleyecekse yine çıkıp işleyebiliyor-işleyebiliyordu. şöyle düşünün 3 ayda bir 1 hafta tamamen dışarıdasınız, hiçbir kontrol yok, amaç bu şekilde topluma yavaş yavaş adapte olabilmeniz.

    3- diğer refleks cevap "hadi canım ben inanmıyorum, herkes verilen cezayı sonuna kadar yatsın, vicdanlar en azından soğusun" ise biz niye covit iznine çıkarıldık? bakın tamam siz yüzeysel bir mantıkla, adaletin bir ölçüde tıkır tıkır işlediğini düşünüyorsunuz, pekala. peki bu insanların suçlu olanlarının bile aileleri ne olacak? covit iznine çıkarıp, onları sevdiği insanlarla normal bir hayata alıştırıp, sonra bu insanları "hadi gel, yatmaya devam et" diyerek bu insanların aile ve yakınlarına da ceza kesmiş olmuyor musunuz? geri döndüklerinde ne olacak bu insanlar? bu insanların anneleri, babaları, eşleri, çocukları, akrabaları, arkadaşları da bu suçlu dediğiniz insanların yanında ekstra olarak bir psikolojik cezaya tabi tutulmuyor mu?

    tek çarem buraya bunları yazmaktı, kendimi de deşifre etmemek için bazı şeylerde detaya inmedim, inanmamanız açıkçası bana bu saatten sonra ne fayda ne de zarar sağlıyor. fakat sadece sorduğum şu son 3 soruya odaklanın. covit izniyle dışarı çıkarılan, özgürlüğe adapte olmuş, normal hayatını kurmuş insanların tekrar çağırılmasının hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur.

    edit: karşı taraf ölmedi arkadaşlar, yoğun bakımda kaldı, sonra sağlığına kavuştu. muhtemelen şimdi ekürileriyle gasp hayatına mutlu bir şekilde devam ediyordur. mahkeme sırasında ilk mahkemeye katıldım avukatım sonrasına gelmeme gerek yok dedi, karar mahkemesine kadar gitmedim bu da benim hatam. diğer şansızlığım fetöden dolayı karar mahkemesinde 1 hakim alındı yerine başka bi hakim geldi, karara karşı çıkan 1 adet muhalefet şerhi vardı o da zaten başından sonuna kadar mevcut olan hakimdi. diğer şansızlığım yargıtayın o dönem kaldırılıp onama mercii olarak istinafın getirilmesiydi. dosyam çok hızlı bir şekilde onandı, arama kararı çıkarıldı. yargıtay'da değerlendirilme başvurusunu da denedim fakat red edildi. yargı yolum kapalı çünkü dosyaya ekleyebileceğim yeni bir kanıt yokmuş. sonrasında farklı avukatlarla da görüşüldü fakat bu süreçten sonra yapabileceğimiz birşey yok dediler. inanmayan yazar arkadaşlara da inanın kızmıyorum, sözlükte açılmış bir başlık entry bu, bunu zaten göze aldım. ben sadece sona erdirilen covit izinlerinin hiçkimseye ve hiçbirşeye faydası olmadığını kendi geçmiş hikayemle haykırmak istedim, başlığın amacını sorduğum son 3 soru cevaplıyor aslında. elimden gelen yapabileceğim başka birşey de yok.

    edit2: tesellileriniz için teşekkürler, üzgünüm. fakat bu başlık entry'si covit izinlerinin bitmesi sebebiyle kendi adıma yaptığım çaresizce ve haklı bir haykırma olsa da, en azından sözlükteki güzel insanlara şunu tavsiye edeyim de bi anlamı olsun; arkadaşlar başınıza gelen en aptalca adli olay için bile tüm mahkemelere gidin, o hakimlerin ve savcının gözünün içine bakın ve konuşun, güvenilir bir avukat tutun, karar mahkemesine kadar süreci tırnaklarınızla kazıyın. ben bu yaşadıklarımı hiç beklemiyordum ve çevremde böyle şeyler yaşamış bir arkadaşım, yakınım da yoktu. yani aslında bir nevi benim ve çevremin bu şeylerden uzak olması bu süreçte benim dezavantajıma oldu.

  • mustafa kemal'in itleri öyle düşünüyor

    hani biz kötüydük ulan? hani biz baskıcıydık?

    ellerine biraz güç geçince bu ülkenin kurucusu atatürk'e ve ona değer veren halka küfürler hakaretler eden, vergilerimizle maaş alan imamlar bunlar.

    atatürkçüler ve biz islamcılar kutuplaşmasına giren, insanlara bu vaazleri veren yine bunlar.

    neyse az bir ömrünüz kaldı, konuşun bakalım. siyasal islamcıların son çırpınışları, kendi kendilerini bitirdiler, kimse birşey yapmadı.

  • tayt giydiği için öldüresiye dövülen kız

    "alnında mı yazıyor? "

    parasız züğürt erkeği 30 saniye içinde anlayabiliyorsunuz kızlar, birbirimizi kandırmayalım. elinde popmalıyla, düşmana korku vereyim duruşlarla pozlar veren adamın ne olduğunu çözemiyorsanız da ne diyeyim.

    ne yapması lazım anlamanız için bilmiyorum ki, ilk randevuya ak 47'le mi teşrif etsinler, ceketinin cebine mendil yerine el bombası mı koysunlar, ne yapmalarını isterdiniz...

  • jahrein

    kabul etseniz de etmeseniz de bu ülkede yaşayan ve "filistinle israilden bize ne amk" diyen büyük bir çoğunluk var. azınlık da olsa farketmez, bununla sike sike barışacaksınız.

    bıktım şu islamcıların kastığı kendi suni duyarıyla başkasını linçlemesinden. her sene ramazan ayı aynı muhabbet.

  • apple m1

    bir apple fanı olmamakla birlikte, herkesin kafasına göre sıktığı işlemcidir. bu sıkanların hayatında bi apple bilgisayar kullandığını ya da onu geçtim hangi sektörlerde kullanıldığından haberi yoktur.

    bir yazar 200 öğretmenli bir lisenin ders programını yapamazsın demiş, yani şunu yazmadan önce "lan bilmiyorumdur yazmayayım şimdi, madara oluruz" da demiyor bu arkadaşlar.

    en ağır cpu gerektiren endüstrilerde kullanılmak için bilgisayarlar üreten iddialı bir markadan söz ediyoruz ha. örneğin photoshop'da 8k çözünürlükte 10 tane imaj açıp, bunlar arasında geçiş yapıp bunlara processing yapmak her konfigrasyonun harcı değil. ya da after effects'de 4k çözünürlüklü bir videoya prodüksiyon hazırlamak için sağlam cpu gerekir. apple'ın iddialı olduğu iş bilgisayarı modeli bu, senin söz ettiğin 200 öğretmenli lisenin ders programı, office programlarıyla bir şeyler yapmak için sana bir pentium işlemci de yeter.

    apple bundan önce bilgisayarlarında intel i7-i9 kullanıyordu, adamlar ondan vazgeçip kendi ürettikleri m1'e geçiyorlar, yetmiyor tüm tablet telefonlarına da aynı işlemci mimarisini taşıyor düşün. sen şimdi bu cpu ile x yapamazsın diyorsun. ne diyeyim cehalet güzel bir şey.

  • 6228 dolarlık nusr-et miami hesap fişi

    bi twitter hesabım var iş için, komple yabancı yani silme, yerli hiç kimse yok feed'lerimde. genellikle işim için amerika'dan, avrupa'dan insanlar.

    geçen bi baktım nusret, amerika'lı bi big ass hanım ablamız miami'deki restoranında yemek yerken ki şovunu paylaşmış, en büyük hayallerimden biriydi demiş. bunu da benim listemdeki amerikalı arkadaşlar rt yapmış, deli gibi rt etmişler. neyse tıkladım videoya, bizim nusret gene tuz dökme şovunu, bıçaklan eti alıp malum kadının ağzına verme gösterilerini yapıyor. vay amk dedim ya, adam her yerde karşıma çıkıyor, bi mavi ekran verdim.

    neyse big ass abla'nın profiline girdim, deli gibi takipçisi var, son zamanlarda nusret'de yemek yerken, şovlar yapılırken falan floodlar yapmış. iki seçenek var ya nusret, ablaya iyi para ateşlemiş pr için, ya da bu abla gerçekten nusretin restoranına hasta.

    iki seçenek de şunu değiştirmiyor biz nusret'in ticari dehasını küçümsüyoruz galiba, adam şans eseri bu noktaya gelmemiş. o yüzden nusret kilitlesin abi, hakediyor. etlerinin yemeklerinin lezzeti de iyi adlediliyor, adamın pazarlama yeteneğinin sınırlardan bağımsız olduğu ortada, niye kol gibi hesap çıkarmasın? nusret'in neyi eksik?

  • biden'ın erdoğan'ı aramaması

    (bkz: biden'a bu konuda ben de çok kırgınım)

    en azından bi arasa reyizi, bi hal hatır sorsa kısadan.

    şaka bi yana, daha önce yunanistan ve açılan 50 abd üssü hakkında da yazdık çizdik. bitti amerika-türkiye ilişkisi. ortadoğu sınırını türkiye'den yunanistan'a çekti, gelecek stratejilerini oradan yapacak, cia ortadoğu şeflerini yunanistan ağırlayacak. geçmiş olsun...

    ha buna sevinmeli miyiz? aslında anti-emperyal duygularla sevinmemiz lazım gibi görünüyor fakat aksine endişe duymamız lazım. yunanistan türkiye ile aynı pozisyonda bir ülke değil, abd imtiyazları yunanistan'a ilaç gibi gelir. köklü tarihi olan, avrupa birliğinde yer alan ve sınırları konusunda endişe taşımayan, gençlerinin istihdamı ve geleceği ülkeye bağlı olmayan bir ülke. kısaca avrupa'nın tembel, arsız ve şımarık çocuğu. abd ile dış siyasetinde daha güçlü olur, akdeniz konularında masaya bu kartları kullanarak oturur. diğer konularda da abd'nin karargahı olma avantajlarından faydalanır. abisi abd'nin arkasına sığınıp türkiye'ye büyük büyük laflar eder falan.

    öte yandan abd'nin ortadoğu plan ve stratejilerinde türkiye'nin uğrayacağı zararlar umrunda olmaz. zaten dediğimiz gibi ortadoğu sınırını yunanistan'a çekiyor diyoruz. turkiye de ortadoğuda herhangi bir ülke konumunda olmuş oluyor. bir suriye, bir ırak, bir iran muammelesi olmaz belki ama, değer anlamında ilişkiler o noktaya gelirse umrunda da olmaz.

  • jahrein'in yerli ve milli oyunla dalga geçmesi

    üst edit: yerli oyun listesinin güncel halini buradan takip edebilirsiniz. (bkz: #120088304) o başlığa entry olarak eklediğiniz hala güncel steam oyunlarını listeye ekleyeceğim. isteyenler takip edebilir.

    öncelikle şunu söyleyeyim erzurum denilen şey oyun falan değildir. islamcılık, türkçülük gazıyla birinin steam'deki para kazanma girişimi diyebiliriz belki. hala pr'a devam ediyorlar, bu başlık da bunu tezehürüdür.

    türkiye'de hergün türk geliştiricileri tarafından oyun çıkıyor, fakat hiçbiri türk oyunu, müslüman oyunu diye pazarlamadığı için, global pazara girdikleri için haberiniz olmuyor. şu aşağıdaki oyunların yapımcıları salak mı? oyun değil de türkçülük, islamcılık satamazlar mıydı? hiç duydunuz mu isimlerini yerli oyun diye? çünkü bu ekipler,insanlar oyun yapıyor arkadaşlar. niyetleri birilerine islamla, türklükle demogoji yapıp para kazanmak değil, herkes tarafından kabul edilen iyi ve başarılı bir oyun yapmaya çalışıyorlar. zaten amaç da bu olmalı değil mi?

    yerli oyunlara destek mi olacaksınız? peki.

    -mount and blade gibi efsane bir serimiz var, oyun motoruna kadar türk geliştiriciler tarafından yazılmıştır. alın bi kopya ankara'daki geliştiricilerine destek olun.

    - alın abi yeni çıktı daha : ronin

    -alın değişik bir tarz denemesi, bu da yeni çıktı pawn of the dead

    -bu da çıkmak üzere stres atarsınız : mayhem brawler.

    listeyi gerektikçe güncellerim. mount and blade hariç türk oyun geliştiricilerinin topluluğundan son paylaşımları rastgele koydum buraya, son 1-2 aydaki çıkan oyunlar bunlar. siz yeter ki desteklemek isteyin.

  • star tv'nin en çok 4 numaralı kanala yakışması

    star daima benim için 5'tir.

    neden bilmiyorum belki yıldızın 5 köşesi olmasındandır. s harfinin 5'i çağrıştarması fikrine de katılıyorum.

  • 21.00-05.00 arası kısıtlama kararının mantığı

    valla açık konuşmak gerekirse bu yasak olmasa mekanlar da kapalı olduğu için sıkıntıdan hafta içi arkadaşlara gideceğim yada arkadaşlar bende toplanacak. ben istemesem bile arkadaşlarınız ısrar edecek. hepimiz farklı yerlerde çalışıyoruz, muhtemelen eskaza birimiz pozitifse onu birbirimize bulaştıracağız, sonra ailelelere, annelere babalara bulaştıracağız, işyerindeki diğer arkadaşlara da bulaştıracağız.

    bakın bu benim hayatımdan bir kesit. bi de olayın daha manyaksı boyutu aslında anadolu'da, ev gezmeleri, bu insanlar hergün birbirlerinin evine giderler, kadınlar 2 dedikodunun belini kırmadan dayanamaz. akraba ziyaretleri bok püsür uzar gider bu konu.

    yani diyeceğim şu arkadaşlar, akşam 21:00 yasağını kim düşünmüşse tam nokta atışı yapmış, headshot. sağlıkçıların neden vaka, ölüm,yoğun bakım sayılarının düştüğüne dair açıklamalar yaptıklarını anlayabiliyorum. haftasonu yasağıyla birleştiğinde hem herkes işine gidiyor, hem sosyal hayat minimuma indirgeniyor.

    alkol olayına gelirsek de, bu hükümete karşıysanız belli bi süre alkol malkol almayın. bakın 20 senedir bu hükümeti izliyorum, bunlar alkolu malkolü yasaklamaz, bunlar için seküler kesim tebaadır, gelir kaynağıdır. tekel ürünlerinden deli gibi para akıyor hükümetin kasasına ve bu hükümet konu para oldu mu herşeyi unutur. haklı olsaydınız milli piyangoyu yasaklarlardı , yasaklandı mı? yılbaşı kutlanmamalı diyen zihniyet yılbaşı çekilişi yaptıyor * kumar sonuçta ama yasaklamazlar. o yüzden boş yere bunları dert etmeyin, dezavantajı avantaja dönüştürün.

    genç arkadaşlar daha önünüzde uzun yıllar var en çok siz sıkılıyorsunuz anlıyorum. yine arkadaşlarınızla oturup içersiniz, yaza doğru yasakları el mecbur kaldıracak bu hükümet.

    fakat bi hastaneye yolunuz düştüğünde yoğun bakım, doktor bulamadığınızda inanın size çare olabilecek hiçbirşey olmaz. bi kaza yaşasanız, hastaneler entübelerle, korona vakalarıyla dolsa ortada kalırsınız. biri kalp krizi bile geçirse müdahale edilemez ölür gider. bunun için biraz diş sıkmaya değer bence, çünkü o hastanede çare arayan siz de olabilirsiniz.

  • ingilizlerin aşırı milliyetçi vatandaşlık töreni

    sözlükteki yazarlar sanırım ingilizlerin dünyanın en milliyetçi halkı olduğunu bilmiyor, yada şaka-ironi olsun diye yazıyor. güzel kardeşim ingiltere'nin 1. dünya savaşında gösterdiği milliyetçilik ve propaganda hitler'e bile bi örnek olmuştur, kavgam kitabında buna sürekli değinir. herşeyi geçtim bu insanları hiç mi dünya kupalarında görmediniz?

    yani yazıyoruz yazıyoruz, ılıkgötlüler anlamıyor. dünyanın sınırları çizilmiş, kuralları yazılmıştır. sadece bi alman anayasasının salt milliyetçi maddelerini okusanız, türk anayasası yanında next-gen kalır. milliyetçilik ırkçılığa, başkalarını mensup olduğun topluluğu kıyas edip aşağılama ezikliğine düşmediğin sürece bir vatandaşta olması gereken bir bilinçtir. çünkü bu sistemde ismi konulmuş medeniyetler vardır ve bu medeniyetlerin gelişim motivasyonunu da aralarında yaptıkları bu amansız rekabet sağlar. başka çözümler olabilir miydi peki? tartışabiliriz ama böyle yapıldı ve görünüşe göre bu değişmeyecek.

    yoksa biz de isteriz aradaki farklılıklar kalksın, sınırlar kalksın, hepimiz el ele tutuşup sadece dünyalılar olarak güzelce yaşayalım. daha genç yaşlarda bunu savunurdum, ama insan doğası gereği bir ütopyadır bu. yaşadığınız yerde göt göte iki semtin futbol maçında bile birbirini boğazlıyor, semt farkından bile birbirine düşman oluyor insanlar, sadece futbol isimli bir oyun yahu... kaldı ki 8 milyarlık dünyanın bu şekilde olmadan yaşamasını bekliyorsunuz, kendinizle ve insan doğasıyla barışın artık.

  • italya'nın türkiye'den en az 100 kat güzel olması

    ben de türkiye olarak maddelere cevap vereyim;

    1- kimse bizim sabrımızı sınamaya kalkmasın, silahlı asker koymayı biz de biliriz.

    2- "ucubeler" haricinde biz de sahip çıkıyoruz, vuruyoruz alçıyı eskisinden daha güzel olayor yapılar.

    3-duble yol var mı duble? bizde sek duble yollar var. köprü yaptık dolar para birimiyle geçiyorsunuz, evrensel olmanın dibine vurduk.

    4- yayalara izin vermiyoruz, sor bi neden vermiyoruz? yayalara yol verelim de arabalar bizim üstümüzden mi geçsin?

    5-bizde de alırsan ekime almazsan ... kadar. ticareti sizden öğrenecek değiliz.

    6- kadınlar bizdeki gibi korunmuyor bikerem. sen değer verdiğin mücevheri ne yaparsın? hergün koluna mı takıp gezersin yoksa evinin en güvenli yerine mi saklarsın?

    7-ibrahim tatlıses

    8-hande yener

    9-kadir mısıroğlu

    10- nihat doğan

    11- sen o tespihlilere kurban ol kurban ol, ateist, gomunist, pislük.