se se ge11
profili

  • bir ırkı sevmemek ırkçılık mıdır

    değildir diyenler var şaka gibi.

    bi insanla tanıştınız.
    zeki
    çalışkan
    eğlenceli
    güvenilir
    yakışıklı/güzel
    merhametli
    anlayışlı
    insanlığa faydalı vs...

    süpersiniz anlaşıyorsunuz muhabbet on numara. ama öğreniyorsunuz ki adam türk/ermeni/kürt/arap vs.

    bi anda diyorsunuz ki ben seni ırkından sebep sevmiyorum ve iletişimi kesiyorum.

    bu ırkçılık değil öyle mi?

    yavrum siz nerenin malısınız yaa?

  • twitter'da babası vefat eden kadının floodu

    ekşiciler nasıl insanlarsa çevreleri hep boktan insanlar.

    ben hayatımda kurban etini kendine saklayıp dağıtmayan insan görmedim. aksine millet genelde gizli saklı öğrenmeye çalışır kim kurban kesmedi onlara pay gönderelim diye. her bayram kağıt kalemle liste yaparız mesela biz, en son da "belki unuttuğumuz birileri vardır" diye birkaç pay kenara ayırırız. ama ekşi'de maşallah kim varsa kesilen kurbanın sadece kurban sahibi ailede kaldığına şahit.

    ben ve yakın çevrem genelde oruç tutan insanlarız. ben bir kere bile ramazan günü yiyip içenlerin zerre kadar gündemimizde yer aldığını hatırlamam. ancak aile büyüklerinden bi yaşlı varsa kendi kendine "allah onlara da bu ibadeti nasip etsin" der geçer. bunun dışında gayet de muhafazakar bir semtte büyüdüğüm halde bir kere bile görmedim oruç tutan birinin dışarıda yiyip içinden rahatsız olduğunu. bakın böyle bir şey yok demiyorum. ben şahsen tanıdığım insanlardan görmedim diyorum. ama elbette ekşicilerimiz bu konuda da nerede bi bezirgan var ona denk geliyor.

    bi diğer örnek de bu cenaze sonrası yemek meselesi. benim hatırladığım ilk taziye uzaktan bi akrabamızın evindeydi. vefat eden kişinin oğluyla babam çocukluk arkadaşıydı. taziye evine gitmeden önce babam çevrede fırın aradı buldu ve pide/lahmacun siparişi verdi. çocuk aklıyla sordum "bu kadar pideyi kim yiyecek" diye. babam da "bu gelenektir, cenaze sahibi acısını yaşarken bir de gelenin gidenin yemeğini düşünmesin diye her gün başka biri yemek söyler dışarıdan" dedi.
    bu pide olayını da ilk o zaman öğrendim. kaldı ki aynı süreçte cenaze sahibine belli bir mesafeden daha yakın olan insanların ayak üstü baş sağlığı dileyip gitmediğini, uzun uzun orada kalıp destek olmaya çalıştığını da gördüm. dolayısıyla bu gibi insanlar doğanın temel kanunu olarak acıkıyorlar. ve ister istemez taziye evinde yemek yeniliyor. ama ben bugüne kadar cenaze sahiplerinin mutfağa girip yeme içme ile uğraştığını görmedim.

    tabii her olayda en boktan insanlarla muhatap olan ekşicilerde durum yine farklı. nerede bi taziye evine karın doyurmaya gelen tip var bunlarda.

    arkadaşlar cidden çok boktan çevrelere sahipsiniz.

  • kısa kollu gömlek

    ekşi sözlükte kurulmuş fantastik bi dünya var. buradaki gerçekliklerle sosyal hayatta neredeyse hiç karşılaşmazsınız. kısa kollu gömlek de bu fantastik kurgunun tükaka ürünlerinden biri.

    ben iyi giyinmenin paradan daha çok yetenek olduğunu düşünüyorum. daha önce şurada da yazmıştım (bkz: #133857432). ve ne yazık ki bu yetenek bana bahşedilmemiş. dolayısıyla her normal insan gibi zayıf olduğumu bildiğim noktada başkalarından tavsiye almayı önemserim. belki 10 yıl kadar önce burada kısa kollu gömleğin itin götüne sokulduğunu görünce kendi kendime demiştim ki "haa tamam demek ki bu olmaz bi iş, bundan uzak dur". taa ki geçtiğimiz yaza kadar. bi arkadaşımın düğününe gitmek için hazırladığım kıyafetin üzerine ayran dökülünce alelacele avm'ye attım kendimi. mankenin üzerinde gördüğüm kombini beğenip aynen aldım.

    bilin bakalım gömlek nasıldı ? bingo! kısa kollu.

    ben o gömleği o akşam düğün dahil toplamda bi 10 kere giymişimdir. daha tek bir giyinişim yok ki en az 2 kişi gömleğin çok güzelmiş nereden aldın demesin.

    şaka yapmıyorum, son derece ciddiyim. bugüne kadar giydiğim giysiler içinde açık ara en beğenilen şey oldu bu gömlek.

    ama ekşi işte. sorsan kısa kollu gömlek bok.

  • #9dacama

    eskişehir'i temsilen iştirak ettiğim eylem sanırım. koca şehrin en merkezi yerinde yaşıyorum tek başıma cezveye kaşık vurup girdim içeri aq.

  • bir kadını aralıksız iki saat dinlemek

    ben diyeceğim "benim kibarlığım" siz diyeceksiniz "onun adı kibarlık değil salaklık" ama sonuç olarak tastamam aynısı başıma geldi.

    facebook'ta çok kalabalık bir yüksek lisans - doktora sayfasında bi tartışma çıkmıştı. serde ekşicilik olunca ben de dahil oldum tartışmaya. ilk gönderinin sahibi olan kızla tartışmaya başladık. biraz geçti özelden mesaj atmaya başladı. sonra ise mesajla kendini iyi ifade edemediğini söyleyip telefon numaramı istedi.

    beyler, kız tam iki saat boyunca sadece bir kere es verdi. onda da 70. dakika dolunca arama kendiliğinden kapanıyor o zaman.

    kız 15 temmuz konuştu, aile problemlerini konuştu, iş hayatını konuştu, gezip gördüğü yerleri konuştu, dahil olduğu sosyal sorumluluk projelerini konuştu, neden sevgilisi olmadığını konuştu, en son gittiği futbol maçını konuştu. ve konuştu.

    sanıyorsunuz ki arada az da olsa ben de konuştum dimi? hayır beyler hayır. ilk beş dakika karşılıklı konuştuktuktan sonra hep o konuştu. ben hoparlörü açıp işime gücüme baktım, telefonu masada bırakıp beş on dakika başka odadaki işlerimi hallettim ve o hala konuşuyordu.

    inanın bana en ufak bi abartı yok.

  • koskoca kışı nezle bile olmadan geçiren insan

    soğuğa ve asitli içeçeklere karşı direnci sıfıra yakın olan bir bünye olarak son 3-4 senedir kendisi olduğum insandır bu.

    ciddi olarak söylüyorum normal bir kışta kesinlikle bir kere hastanelik olurdum. ikinci defa olursam da kimse şaşırmazdı. ancak son zamanlarda başlıktaki deyimle nezle bile olmuyorum *. küçük sırrımı açıklayayım:

    (bkz: sarımsak)

    yurtdışına çıktığını duyurma ihtiyacı gibi olmasın ama 2013 yılının sonbaharında bir süre kiev'de bulundum. ki, bu bir süre ukrayna'da halkın hükümet karşıtı gösterilere başladığı döneme denk gelmişti. maidan isimli bölgede çokça vakit geçirdim ve insanlarla sohbet ettim protestolara dair. sonra bizim gezi parkındaki ''devrim market'' benzeri bi çadır gördüm. içinde çay, kahve, sandviç vs ücretsiz dağıtılıyordu eylemciler için. fakat çadırın girişinde ise ikiye bölünmüş diş diş sarımsaklar vardı.
    neden olduğunu sorduğumda ''eylemciler hastalanmasın, bünyeleri güçlü kalsın diye buraya koyuyoruz'' demişlerdi. ilk başta tuhaf gelse de soğuk iklimin insanları, soğukla nasıl mücadele edeceklerini bilirler diye düşündüm.

    o gün bugündür ne zaman hastalanacağımı hissetsem bir veya iki diş sarımsağı çiğ çiğ tüketirim. ve o günden beri kışın hastalanmıyorum.

    herkese tavsiyemdir.

  • lukas podolski

    (bkz: #65110777)

    sana niye tinerci deniliyor biliyor musun güzel kardeşim ? çünkü sen okuduğunu anlamaktan aciz olduğun halde millete bonzai esprisi yapacak kafadasın.

    başlığa bugün yazılanlara sırasıyla bakıyoruz.
    ilk entry yorum katmadan bi haber vermiş.
    ikinci entry kısa bi analiz sonrası "eğer teklif doğru ise" bu yaşta bi oyuncu için çok iyi demiş.
    üçüncüsü sat gitsin sat sat sat demiş.
    dördüncü poldi'nin 20 mio'ya değil 10 mio'ya bile rahat rahat satılacağını söylemiş çinlilere giydirmiş.
    diğeri sabri esprisi yapmış.
    öteki yine teklif doğru ise diye girmiş söze.

    yani benim güzel kardeşim bu başlıkta gelip podolski 20 mio euro eder aşağısına satmayın falan diyen kimse yok. aksine on milyona bile satılır diyen var.

    anlıyor musun şimdi neden tinerci olduğunu ? biraz daha bilal muamelesi ister misin ?

  • deniz feneri derneği'nden gelen suriye smsi

    olamaz amk virus mirüs olamaz. yeter lan her başlıkta aynı sikko espri!

  • sözlükçülerin instagram sayfaları

    (bkz: #62911650) arkadaşın girdiği sıralı tam liste entry'sinde dikkatimi çeken iki şey oldu.

    birincisi 240 bin takipçili, tek kelime türkçe yazmayan kendisini british vegan olarak tanımlayan muhtemelen sözlükle uzaktan yakından alakası olmayan biri.

    ikincisi giydiği her kıyafetle 468964863 ayrı fotoğraf çeken ve ''aradığın şey kaliteyse bir gün elbet karşılaşırız'' diyen the supreme kezban.

  • survivor 2016

    serkay ''teker teker gideceğiz'' mi dedi lan :d

  • ünal aysal

    sanırım kendisinin geri dönmesini isteyenlerin, sağ açık olarak dönmesini istediğini sananlar var.

    ne olmuş oğlum 74 yaşında ise o yaşta adam abd başkan adayı oluyor problem yok da kulüp yöneticiliği mi problem ?