Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. ateistleri türkiye'den kovmak

    peki kim diyor bu ülkenin değerleri namazdır oruçtur diye?

  • 2. yaşlı amcaların seks yaparken enselenmesi

    --- spoiler ---

    basılınca popoya vurup ''kalk kız kalk geldiler'' hareketi ile güldürmüştür
    --- spoiler ---

  • 3. metro turizm'e kumpasın hedefi büyük türkiye'dir

    hiç bir sapığı sahipsiz bırakmayanların yeni beyanı.

  • 4. atatürk ve afet inan'ın yalova fotoğrafı

    --- alıntı ---

    akillara cesitli supheler getiren fotograf

    --- alıntı ---
    niyeti bozuk çomarları ifşa eden başlık. hocanın fikri ne ise, zikride o olurmuş. bunlarınki de o hesap. akılları fikirleri bacak arasında.

  • 5. yeni evleneceklere öğütler

    arkadaşım anlatmıştı.

    - abi evde bir kadın var ve hiç gitmiyor, hep orda.

  • 6. türkiye'den siktir olup gitmek

    umarım gittiğiniz ülkelerde böcek muamelesi goreceğinizi sananların geyiklerine oradan da cevap verirsiniz.
    gerçek şu ki, yurtdışında gelişmiş ülkelerde bir yabancı olarak ne bok yerseniz yiyin, yer bile süpürseniz, sıradan bir insan muamelesi goreceksiniz, hatta zengin olsanız ya da üst duzey bir iş yapsanız bile.
    heh işte o zaman türkiyenin ta amına koyayım la diceksiniz.

  • 7. 27 mayıs 2016 metro turizm muavininin tutuklanması

    bu bizim başarımızdır. kamuoyu oluşturulmasaydı bunun da üstü kapatılabilirdi.

  • 8. barack obama'nın 4.3 milyon dolarlık ev kiralaması

    troll mü aptal mı belli olmayanların açtıkları ortalara gelişine vurmak kolay, ben ilgilenenlere biraz bilgi vereyim:

    (google dostunuzdur: "obama net worth" "presidential tax returns"...ingilizce daha da iyi bir dostunuzdur).

    abd'de herkesin vergi ve malvarlığı beyanları kanunen kişiye özel bilgidir. başkanların bile. ama geleneksel olarak başkanlar ve başkan adaylarının çoğu, bu beyanları paylaşırlar. her geçen seçim dönemi, finansal şeffaflığa yanaşmayanlar daha büyük bedel ödüyorlar (en son örnek mitt romney idi)

    tüm başkan beyanlarının toplandığı bir veritabanı.

    obama'nın toplam malvarlığı 12 milyon dolar.

    kıyas için, george washingtonın bugünkü parayla 500 milyon dolardan fazla malvarlığı vardı. bu sene aday donald trumpın 4-5 milyar dolar serveti var.

    daha da kıyas için, en zengin 5 hedge fund yöneticisinin her birinin 10 milyar dolardan fazla serveti var. 1000'er tane obama.

    ***

    obama'nın parasının nereden geldiği belli: çoğu, başkan olmadan önce yazdığı iki kitaptan. (nobel ödülünden kazandığı parayı bağışladı)

    obama'nın parasının nerede olduğu da belli: çoğu, amerikan hazine bonolarında.

    obama'nın başkanlığı öncesindeki hali de belli: kitaplardan önce 200-300 bin dolar arası serveti var.

    ("abd'de zenginler başkanlar olur" diye düşünenlere söylüyorum, bu rakamlar ancak orta-üst sayılır. abd'de 10 milyondan fazla hane milyoner ve oturdukları evin değeri bu rakama dahil değil. 150 bin hanede ise en az 25 milyon dolarlık servet var)

    obama'nın çocuklarının malvarlıkları da belli. başkan yardımcısı biden'ın oğlu ırak'ta askerdi, sonra eyalet savcısı oldu, beyin kanserinden ölene kadar. kazançları halka açık. bild gazetesinin araştırmasına gerek yok.

    şimdi gelelim.... neyse, gelmeyelim.

    ***

    abd'de büyük bir gelir adaletsizliği var ama kurumsal yolsuzluk az. ve tepeye çıktıkça şeffaflık artıyor.

    tıpkı ırkçılık, seksizm, homofobi benzeri sorunlar gibi. toplumun alt tabakalarında kanayan yaralar, fakat kurumlara ve devletin tepelerine çıktıkça azalıyorlar.

    buradan hareketle tolstoyevski'nin 3 bok yasasını açıklıyorum:
    1) imam osurursa cemaat sıçar. (herkes)
    2) cemaatin sıçması, imamın osurduğu anlamına gelmez. (abd)
    3) imam boğazına kadar boka batmışsa ve cemaatin yarısı bunu alkışlıyorsa, kalanı camiden çıkıp biraz hava almalı (...)

  • 9. her erkeğin kendi menisinin tadına bakmış olması

  • 10. 600'den fazla favori alan ırkçı entry

    entryi yazanın ağır kürt milliyetçisi olması gerçekten ilginç. adam kendi ayağına sıkmış resmen. '' madem içinde bulunduğun topluma entegre olamıyorsun o zaman siktir git kendi memleketinde kadın eli sıkma hayvanın evladı'' diyerek topluma entegre olmayan kürtler'in içinde gezdirmiş bu kürt milliyetçisi. bile bile mi yaptı yoksa arap nefretinden hata mı yaptı bunu bilemiyoruz. biliyorsunuz kürtler'de arap nefreti bayaa yüksektir. hatta hatta mardin urfa gibi yerlerde de devletin çekilmesi ile birlikte arap kürt savaşı bekleyen akademisyen stratejisyenler var.

  • 11. ehriman sözlükten uçurulsun kampanyası

    daha önce böyle bir başlığı açacağımı hiç düşünmezdim. ancak her şeyin de bir sınırı olmalı diye düşündüm.

    (bkz: #60723854) nefret suçu
    (bkz: #60751999) nefret suçu
    (bkz: #60766185) nefret suçu
    (bkz: #60767301) nefret suçu
    (bkz: #60541585) suçluyu övme
    (bkz: #60724407) suçluyu övme

    not: silme ihtimaline karşı linkleri de ekledim.

    entrylerinin bazıları gg nedeniyle silindi, bazılarını ise kendisi siliyor. yoksa pkk'yı övdüğü ve türklüğü aşağıladığı pek çok entrysi daha vardı. adam öyle bir trolllüyor ki debeye girdirdiniz. kendi kendine sövdü yine dikkat eden olmadı. siz beğendikçe yürekleniyor daha sabah eşcinsellerin idam edilmesi gerektiğini yazdı. sürekli kürt kimliğini kullanıp trolllük yapan, diğer etnisitelere saldırmaktan çekinmeyen, her ne kadar pek çok entrysini silse de terör destekçisi olduğunu bildiğimiz bu yazarın uçurulmasını istemek normal bir istek olsa gerek.

    değerli bir yazar da zamanında dikkat çekmek istemiş fakat başarılı olamamış. (bkz: #60683256)

  • 12. 2016 turizm krizi

    hala 6 günlük tatile erken rezervasyon döneminde 5-6 bin lira isteyen tatil beldesi otellerini görünce önce okkalı bir hassiktir çektim sonra geçen yılın bu dönemlerini düşündüm ansızın;

    geçen sene nisan ayının sonunda venedik'e gitmiştik kız arkadaşımla(gondol'da evlenme teklif ettim de üzerinize afiyet).

    şimdi baktım da, konaklama fiyatları vs. hala aynı olduğu için kıyaslama yapabilirim. giderler ve toplam maliyet aşağıdaki gibi:

    -uçak bileti: sabiha gökçen'den milan'a 2 kişi 1000 tl(aslında 2.si %50 indirimle bize maliyeti 650'ye geldi. biz 1000 tl diyelim bu senaryoda).

    -milan'dan gidiş geliş venedik trenitalia 2 kişi bileti 120 euro(400 tl).

    -5 gün san marco'ya yürüyerek 2 dk mesafede bed & breakfast konaklama:500 euro(1700 tl, daha uygunu da vardı; 200 euroya murano adasinda b&b vardı misal aynı süre için; vaporetto kuporetto uğraşmak istemedik).

    -her susadığımızda karafla ev şarabı, dondurması, pizzası makarnası deniz ürünü vs. eşşekler gibi yiyip içmeye harcadığımız para: 400 euro(1.400 tl)

    -toplam 5 günlük italya tatilinin schengen vizesi dahil bize maliyeti: 4500 tl.

    6 ay sonra evlenip balayı'na gittik, erken rezervasyon yaptırdığımız her şey dahil bir antalya otelinin uçak bileti dahil 6 günlük bize maliyeti: 5500 tl.

    geçtiğimiz ay şirket gezisinden şahsıma çıkan 1 yıllık schengen vizesinden sonra yaz tatili planımızı değiştirdik, paris ve amsterdam tatili planladık ve eşime de schengen vizesine başvurduk. bu planın bize schengen maliyeti dahil 8 günlük faturası: 2900 tl!(uçak bileti, konaklama, bok püsür dahil).

    eğer eşimin schengen de 6 ay ve üzeri çıkarsa ağustosta da bi yunan patlatacam, yorgolarla tabak kıracaz eşimle... deniz ürününe, uzoya doyacaz.

    yerli otel sahibinin nişastalarla ve hindi etiyle bezediği, şezlong kapmak için sabah ezanında uyanmam gereken, keko personelinden bir kadeh şarap isterken yüzündeki "beklesene amınakoduğumun ayısı, te allaam ya iyi ki bi para verdiniz" bakışını görmemek için barında oturamadığım, iki kaydırak koyunca bir sik olduğunu zanneden herşey dahil tesislerinde konaklamak mı?

    cevabı size arkadaşlarım versin.

    tanım: yıllardır türk insanını kondikleyen istikrar taraftarı otel sahibi kodamanların "yandım anam" çığlığıdır.

    eğer siz de az biraz booking, tripadvisor filan karıştırırsanız google'dan, bu arkadaşlara anıra anıra gülerek çok uygun ve kaliteli tatiller yapabilirsiniz. bırakın yansın ipneler.

    aaa ben bunu unuttum editi:
    milan'dan venedik'e trenle geçerken tren 1 buçuk saat rötarla kalktı. trendeki insanlar bize kağıttaki sefer kodunu gösterip "santa lucia'da bu sefer kodunu söyleyin, sefer 1.5 saat gecikmeli oldu diyin ödediğiniz tren parasının %80'ini geri alın" dediler.
    tabi bir çomarland vatandaşı olarak anlayamadık durumu. bizim oralarda trenin 1 buçuk saat gecikmesi normal çünkü. allahtan yüzümüze boşalmıyorlar filan diye düşünerekten gittik venedik'teki trenitalia personeline durumu anlattık, iban numaramı aldılar ve 15 gün sonra gidiş biletinin %80'i hesabıma yatırıldı.

    bu da böyle bi anımdır.

  • 13. 27 mayıs 2016 alanyaspor adana demirspor maçı

    spiker: "top disari cikiyor ve macin ilk kose vurusu kullanilacak."
    omer urundul: "alanyaspor'un da ilk kose vurusu."

    euro 2016 baya keyifli olacak...

  • 14. ekşi sözlük dışarı çıkmalık arkadaş veritabanı

    hava kötü dışarı çıkmayalım ya, bana geçeriz.

  • 15. need for speed sürücü kursu

  • 16. 27 mayıs 2016 cuma hutbesinde rte mitingine çağrı

    cuma namazını kıldığım camide duyduğum çağrı. camilerin gittikçe siyasallaştırıldığını, devletin siyasal islam anlayışına itilmeye çalışıldığını gösteren bir vaka.
    şimdi bu 29 mayıs fetih kutlamaları dedikleri şey esasında tayyibin yapacağı miting. muhtemelen tayyip kendi kitlesine başkanlığın, siyasetteki yeri ve önemi hakkında kafa ütüleyecek. bu kitleyi arttırmak adına cuma hutbesinin sonuna yenikapıda yapılacak organizasyona davet etmekte nedir? istanbulda başka camilerde de oldu mu bilemiyorum ama akepe camileri kendi kışlasına çevirmeye başladı.
    akepenin yaptığı icraat camilerde içki içilmesi (ki böyle bir şey yok), ayakkabı ile girilmesinden bile daha iğrenç.

  • 17. bir ergen şarkısının 18 milyon dinlenmesi

    başlığı açan sayesinde 28 milyon olması muhtemeldir.

    yaşları 0-15 arası değişen minnakların titrek manda gibi aşk şarkıları söylemesine sinir oluyorum o ayrı... hayır senin daha ne kadar ömrün var ki öyle büyük büyük laflar ediyosun.... "yoksun, olmadın da yanımda, ne yapıyorsun şuan mesela?" napıcak boracan'la playstation oynuyordur. te allaam... bir de gözlerini kapata kapata söylemiyorlar mı "ah çoocuum nasıl duyarak okuyor" desinler.

    yürü git.

  • 18. maya koleji 2015-2016 eğitim öğretim yılı rezaleti

    tam olarak rezalet gibi rezalettir.
    neden mi? anlatayım dinleyin.
    sene başında milli eğitim bakanlığı özel okul da olsa öğretmenlere kırtasiye ücretinin ödenmesini zorunlu tutar. tabi bakanlığa bağlı güzide kolejimiz de bu parayı öğretmenlere ödemekle yükümlüdür.
    öder de, ne güzel değil mi? buraya kadar her şey süper.
    ancak bu güzel okul öğretmenlerinin maaş hesabına yatırdığı ve milli eğitim bakanlığı önünde aklanmasına sebep olduğu ücreti öğretmenlerinden çakalca bir yöntemle geri ister. kurucu temsilcisi der ki “bir hafta süre tanıyoruz, o paraları bankadan çekip bir hafta içerisinde muhasebeye elden geri vereceksiniz.” tabi bu infiale sebep olur, itiraz edenler falan.
    ne mi olur, zamanla öğretmenler yavaş yavaş sindirilir. 150 civarında öğretmenin tamamına yakını hakları olan parayı işlerini kaybetme ihtimaline karşı elden muhasebeye teslim eder, okulun aklanmasına ama para da kaybetmemesine vesile olur. tabi vicdanları ile işleri arasına sıkışarak. huzursuz bir halde.
    ancak çok az sayıdaki öğretmen bu hukuksuzluğa karşı sessiz kalmaz, boyun eğmez, parayı geri ödemez. yıl boyunca kendilerinden defalarca bu para istenir, ama direnirler.
    ne mi olur? bir yıl boyunca öğretmenlikleri ile ilgili tek bir şikayet almayan işlerini doğru yapan ama parayı geri vermeyen öğretmenler kurucu temsilcisi tarafından odaya çağırılır ve onlarla çalışılmayacakları kendilerine iletilir.
    adeta haraç vermeyen öğretmenler işsiz bırakılır.
    eğitime yön vermiş olduğu iddiasında olan eski talim terbiye kurulu başkanı prof. dr. ziya selçuk’un okulunda yaşanmıştır bu olanlar. zaten yıllık sözleşme baskısı altında bin bir stresle çalışan öğretmenlere, hakları olan üç kuruşu da çok görme neticesinde olmuştur bütün bunlar. olay yavaş yavaş kamuoyunda duyulur, tabi öğretmenlerden biri olayı şikayet eder bakanlığa. o öğretmenin de iş akti fesedilir. eylül ayına kadar sözleşmesi olan öğretmen okula haraç vermediği için adeta maaş alması engellenir bir nevi ödemediği para faizle elinden alınır. okulların kapanmasına iki hafta kala öğretmenin tatil maaşına el konmuş olur.

    peşin edit: öğretmenlerin derdi elbette ki para değildir, çoğu zaten en başında kırtasiye ücreti falan yatırmayın bize, çünkü yatarsa bu şekilde bir geri ödemeyi vicdanlarımız kabul etmeyecektir demiştir. öğretmenlerin derdi etik ve hukuk dışı bir isteğe zorlanmış olmalarıdır.

    böylesine bir direnişi ben de yakın takibe aldım. eminim öğretmen arkadaşlar bu hukuksuzluk karşısında başarılı olur ve bu da güzel bir örnek oluşturur.

  • 19. 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

    ilk şu çadırın kurulması ile başlayan ve şu tweet ile duyurulan ve tüm türkiye'ye dalga dalga yayılan şanlı direniş.

    gezi şehitleri ölümsüzdür!

    ruhunuz şad olsun güzel insanlar

    bizleri öldürdünüz ağalar. öldürdünüz ama oraya da o ucube kışlayı dikemediniz! diktirmedik! diktirmeyeceğiz de evelallah!

    #gezi3yaşında

  • 20. zile basmayın çocuk uyuyor

    hiç çocuk uyutmamış yazarlara dert olmuş uyarı yazısıdır.

  • 21. nevşin mengü'nün vegan olduğunu açıklaması

    güzel gelişme. veganların sayısı artarsa, ete talep azalır. böylelikle etin fiyatı da düşmeye başlar.

    allah aşkına otlanın hadi canım.

  • 22. kadın haklarını atatürk getirdi sanan cahil

    (bkz: bir kadın hakkı olarak ebelik okulu)
    güzel kafan varmış kardeş güle güle giy.

  • 23. türkiye tek kişinin diktatörlüğüne sürükleniyor

    çok kişilik diktatörlük de mi var? 237 kişi bir araya gelmişsiniz ama iki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramamışsınız. ama haklısınız. o ayrı.

  • 24. ahsen tv muhabirinin kabir canlandırması

    videoda kabir azabı diyor da asıl kabir azabı bu heriflerle bu ülkede yaşamak amk.

  • 25. adnan menderes

    aldığı kararlar tayyipe rahmet okutur cumhuriyet tarihinin en orospu çocuğu başbakanıdır

  • 26. ankara'da metronun gece 12'ye kadar çalışması

    ramazan bitene kadar surecek durumdur

  • 27. beşiktaş

    madem dün okumadınız, bugün okuyun bari*: #60748383

    14.haftada rakibimiz kayserispor. gomez harika bir golle açılışı yapıyor. golde sosa’nın olduğu kadar tolga’nın payı da büyük. derken skor 1-1 geliyor ama sosa harika bir frikik golüyle üç puanı getiriyor.

    bu maçtan sonraki adresimiz lizbon. uefa avrupa ligi h grubunda ilginç bir puan durumu var. bu maçtan 1 puan almak bile gruptan çıkmamıza yetiyor. eğer yenilirsek ve lokomotiv de skenderbeu’yı yenemezse yine gruptan çıkıyoruz. yani tek çıkamama durumumuz sporting’e yenilmemiz ve lokomotiv’in skenderbeu’yu yenmesi. maalesef bu da gerçekleşiyor.
    abartmadan söylüyorum, sezonun en olgun oyununu oynuyoruz. sağlı sollu yaptığımız atakların sonucunda quaresma’nın harika trivelası gomez’e asist oluyor ve 0-1 öne geçiyoruz. 8 dakika sonrası, tolga’nın çıkıp-çıkmama tereddütü ile hiç olmayacak bir gol yiyoruz ve durum 1-1’e geliyor. bir 5 dakika sonra tolga yine kapattığı köşeden dandik bir gol yiyor ve 2-1 geriye düşüyoruz. yine 5 dakika sonra da üçüncü golü yiyor 3-1’lik skor ile uefa avrupa ligi’ne veda ediyoruz. geçen seneki club brugge vakasından sonra ikinci kez tolga sebebiyle avrupa’dan eleniyoruz. normalde suçu bir oyuncunun üzerine atmam ama özeti izleyince bile ne demek istediğimiz anlayacaksınız. bu maçtan sonra sakatlığı bahane eden tolga, 4 gün sonraki galatasaray derbisinde eldivenleri günay’a bırakacak.

    ligin 15.haftası. olimpiyatta galatasaray’ı ağırlıyoruz. son iki senedir zaten hiç yenemedik de, ondan önceleri de galatasaray’a karşı pek başarılı olduğumuz söylenemez. bu yüzden bir test maçı bu. bir arkadaşım maçtan önce “bu sene şampiyon olur muyuz” diyor, “bu maçı alırsak oluruz” diyorum. dediğim gibi, iki senedir tek derbi alamamışız ve bu iş kronikleşmeye doğru gidiyor. ligin en iyi oyununu oynadığımızı zaten biliyoruz ama, bunu fenerbahçe’den sonra galatasaray galibiyetiyle herkese ilan etmeye ihtiyacımız var. neyse maç başlıyor. derbilerde hep iyi oynuyoruz ama bu sefer bir başkayız. gomez, sosa, ismail ile mutlak goller kaçırıyoruz. maçın hakimiyetini bir dakika bile rakibe vermiyoruz. galatasaray kalemize gelemiyor bile. ikinci yarıda yeniden yükleniyoruz ve o atakların birinde galatasaray defansı topu gelişi güzel uzaklaştırıyor. ancak top sneijder ile beck’in arasına düşüyor. sonra bir bakıyoruz ki kaleci günay, gereksiz yere açılarak kalesini boşaltmış. topa da vurmayı beceriyor ama top tam sneijder'in önüne düşüyor. böyle olunca sneijder uzaktan boş kaleye topu gönderiyor. sinirden deli oluyoruz. daha 4 gün önce, yine bir kaleci hatası sebebiyle iyi oynadığımız maç geliyor aklımıza. ya da saçma sapan yenildiğimiz galatasaray derbileri… ulan yine sıçtık diyoruz. takımın omuzlar düşmeye başlıyor, günay ağlıyor… derken bir dakika sonra, alman panzeri gomez, kapattığı köşeden muslerayı avlıyor. inanamıyoruz. günay’ın gözyaşları kurumadan beraberliği buluyoruz. artık mental üstünlük bizde. 60. dakikada oyuna kerim giriyor, 72’de ise gökhan töre. 2 dakika sonra da kerim ortalıyor, gökhan yazıyor. sonrası ise töreface (viraj 7).

    bu maçla ilgili söylemek istediğim birkaç istatistik var:

    -hücum bölgesinde topla oynama sayısı, beşiktaş 170, galatasaray 116
    -rakip ceza alanına atılan top sayısı, beşiktaş 54, galatasaray 24
    -köşe vuruşu sayısı, beşiktaş 9, galatasaray 1
    -şut sayısı (isabetli), beşiktaş 20 (10), galatasaray 8 (5)
    -yapılan fauller, beşiktaş 16, galatasaray 24
    -maçın tamamında orta alan kullanım oranları, beşiktaş için % 48.7, galatasaray için % 45.6
    -maçın tamamında hücum bölgesi kullanım oranları, beşiktaş için % 30, galatasaray için % 20.6
    -atakların hücum bölgesine ulaşma oranı, beşiktaş için % 61.7, galatasaray için % 44.8
    -atakların gol girişimine dönüşme oranı, beşiktaş için % 16.5, galatasaray için % 6.9
    -rakip ceza alanı çevresinden içeri oynama oranı, beşiktaş için % 34.9, galatasaray için % 18.9
    -ortaların şutla tamamlanma oranı, beşiktaş için % 6.7, galatasaray için % 0

    bunları övünmek için yazmadım. yazmamın sebebi, musatafa denizli'nin maçtan sonraki açıklaması: "hakem bizi ince ince doğradı". maç boyunca hiçbir dakikada sahanın hiçbir alanında rakibine üstünlük kuramamışsın, bir de çıkıp üzerine rakibinle dalga geçermişcesine "bunları kimse görmese bile bis görürüss" diye saygısızlık yapıyorsun. yazık.

    keyifler yerinde bir şekilde ankara'ya, osmanlıspor deplasmanına gidiyoruz. lakin osmanlı acayip bir takım. bunların arap/zenci kırması oyuncuları, atağa 100 m koşucusu gibi filan çıkıyorlar. tehlikeliler yani. e tabi bir de kaleye yeniden tolga geçince rakip forvetlerin mental üstünlüğünü kafadan 1,25'le filan çarpmak lazım. maç başlıyor ve tolga kibar feyzo'daki bilo gibi vücut hareketleri yaparak açılışı yapıyor. sonrasında gomez durumu 1-1'e getiriyor. sonra yine 2-1 geriye düşüyoruz ve sosa ile 2-2'y, yakalıyoruz. derken 90.dakikada, bizi iki hafta önce ipten alan sosa yine sazı eline alıyor ve zor da olsa 3 puanı cebimize koyuyoruz. bu arada demeden geçemeyeceğim. bu maçta verilmeyen bir penaltımız var ki evlere şenlik

    sezon arası için bir galibiyete daha ihtiyacımız var. ilk yarının son maçında konyaspor'u ağırlayacağız. maç dengede başlıyor ve ilk yarı gol olmuyor. bu maçta dikkat çeken bir şey var. akhisar ve sporting maçlarında sıçan tolga, galatasaray maçında oynamamış, ardından osmanlı deplasmanında da hatalı gol yemişti. uzun bir aradan sonra ilk defa kendi taraftarının önüne çıkan tolga tedirgin. vücut dilinden belli oluyor. kaleden çıkması gerekn yerlerde çıkamıyor. haliyle rhodolfo ve ersan da artık ona güvenmiyorlar ve geriye pas yapmıyorlar. neyse ki devre arasında iki stoper de gidecek :) maçın 50.dakikada ortaya oğuzhan çıkışıyor ve ince işlerle ilk golümüzü atıyor. sonrasında ise tıkanıklığı açıyor ve maçı 4-0 alarak ilk yarıyı lider kapatıyoruz.

    devre arasında çok acayip işler oluyor. öncelikle ersan için çin'den 7 m €'lk bir teklif alıyor ve onu satıyoruz. sonra gelecek vadeden kanat oyuncusu olarak aras özbiliz'i alıp rayo vallecano'ya kiralıyor ve kaleye denys boyko'yu alıyoruz. ardından milosevic-marcelo takası yapıyoruz. üstüne de getafe'den alexis'i alıyoruz. yani elimizde stoper olarak rhodolfo, alexis ve marcelo olmak üzere 3 stoper kalıyor. aslında bir takımın en az 2 sağ, 2 sol olmak üzere 4, ideal olarak ise 5 stoper ile yola çıkması gerekir. bizde ise sadece 3 kişi var.

    bu arada kupa maçlarından pek bahsetmek istemiyorum. çünkü yedek ağırlıklı kadrolarla çıkıyoruz ve maçların pek bir heyecanı yok. kupa'nın dikkat çekici isimleri ise cenk ve kerim. takımı ikisi sırtlıyorlar. bu arada iyileşen veli de kupa maçlarında deneniyor ama pek randıman alınamıyor. neticede kupa'da gruplardan çıkıyor, son 16 turunda bucaspor'u geçiyoruz ve çeyrek finalde konyaspor'a eleniyoruz.

    artık ikinci yarıya başlamaya hazırız. ilk maçımız içeride mersin idman yurdu ile. maçtan önce kar başlıyor ve şiddetini git gide arttırıyor. bunun üzerine maç tatil ediliyor. kupa maçları sebebiyle maç sonraki güne değil, ileri bir tarihe erteleniyor. bizim maçımız dışında bütün maçlar ise oynanıyor. ertesi hafta trabzon deplasmanına gidiyoruz. ancak orada sahaya bile çıkamıyoruz. kar sebebiyle maç ileri bir tarihe erteleniyor. bu esnada diğer maçlar oynanıyor.

    takım bir türlü ikinci yarıya başlayamıyor. biz de onlar da geriliyoruz. tabi bu esnada diğer maçlar oynandığından puan cetvelinde suni değişiklikler oluyor. fenerbahçe şimdiden 5 puan önümüzde lider görünüyor. 20.hafta maçını da bizden önce oynayacakları için, kazanmaları halinde 8 puan fark olacağını ve beşiktaş'ın büyük baskı altına gireceğini ve bu baskından çıkmalarının çok zor olacağını yazıp çiziyorlar. neyse ki o hafta antalya fenerbahçe'ye 4 tane atınca sesleri ufaktan kesiliyor ama bazı yazarlar hala psikolojik üstünlüğün fenerbahçe'de olduğunu yazmaya devam ediyorlar.

    (bkz: psikolojik üstünlük fenerbahçe'ye geçti)

    ancak bizim söyleyecek çok sözümüz var.

    yarın --> zorlu virajlar, psikolojik savaşlar

  • 28. iç savaşta cemaatçilerin hepsini öldüreceğiz

    bu arkadaş 5 sene önce hizmet hareketini öküz gibi savunup ona laf edenlere küfür etmiyorsa adımı değiştiririm.
    kraldan çok kralcılar sizi!

  • 29. ilk kez otomatik vites araç süreceklere tavsiyeler

    kafayı patlatmamak için önce emniyet kemerini takın.

  • 30. tayyip'in istanbul'un fethini sahiplenmesi

    yakındır. itiraz eden olursa hemen referanduma gider. sonuç %70 oyla istanbulu fethetmiştir . adam toplum tarafından ilahlaştırılmış beyler, neden fatihleştirilmesin.

  • 31. survivor 2016

    serkay ''teker teker gideceğiz'' mi dedi lan :d

  • 32. erzurum

    gidin efendim. damak çatlatan cağ kebabını bir tadın. ya da emirşeyh'de köfte ziyafeti çekin. ardından kadayıf dolması ile lezzetin nirvanasına ulaşın. üstüne güzel bir semaver çayı için. taş mağazalarında dolaşın, çifte minareyi görün, erzurum evlerini ziyaret edin. aziziye tabyalarında tarihi hissedin. sonra ilk otobüse veya uçağa atlayıp geri gelin. yaşanmaz olum orada.

  • 33. çin'de yayınlanan ırkçı deterjan reklamı

    bana göre kalitesiz bir deterjan olabilir beyazlatması olumlu olabilir de kullanılan üründe çekme yaşanmasına sebep olmuş, adamı beyazlattın niye çekik gözlü yaptın ey deterjan

  • 34. amerikan askerlerinin ypg üniformasıyla savaşması

    ilginç bir şey değildir.

    dünyayı ana lağım medyadan takip edenler bilmiyor olsa gerek; abd ve diğer küresel güçler açıkça ypg'yi yasal güç olarak tanımaktadırlar.
    abd ypg'ye destek amacıyla birkaç yüz askerini yolladığını zaten deklare etmiştir.

    bu işler böyle çocuklar; ilkel, eğitimsiz, basiretsizlerin yönettiği geri üçüncü dünya ülkelerine ortadoğu'da at oynatmazlar.
    kapitalist dünyada ilkokul seviyesindeki hamasi söylemlerle dünya lideri olunmuyor.

    hadi gidin emevi camiinde namaz kılın şimdi.
    tabi becerebiliyorsanız...
    ha oralara gitmişken bir de kilis'e uğrayın; hiç olmazsa geçerken uğradık dersiniz.

  • 35. 27 mayıs 2016 köy muhtarının diri diri yakılması

    nusaybin'de değil yeşilli'de gerçekleşen hadise.

    ışid'i cani teröristler olarak niteleyen cani teröristlerin halkların demokratik hakları için yaptıkları aşırı devrimci eylem. bence ışid ve pkk iyi bir ikili birbirlerine çok şey öğretiyorlar, umarım birbirlerini o kadar iyi eğitirler ki eğitecek kimseyi bulamayacak kadar azalır köpekler.

  • 36. 29 mayıs 2016 fetih şöleni

    10 gün önceki terör riski ortadan kalkmış demek. hayret vallahi.

    ne oldu pkk silah bıraktı / işid barış mı ilan etti?

  • 37. gökhan gönül'ün beşiktaş'a transfer olması

    yalan haber. donanım haber ölücüsü fiko bu paralara zlatanı alır.

  • 38. mardin laik olsaydı nasıl yazılırdı

  • 39. tanrının hıristiyanların dualarını kabul etmesi

    tanrının onların dualarını kabul etmesi değil asıl olan şey. adamlar gece ve gündüz çalışıyorlar, ellerinden geleni yapıp sonra dua ediyorlar. ama bizimkiler? ders çalışmaz türbelere gider, sınav öncesi okunmuş pirinç yer. açar ellerini allahım bana akıl ver der. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

  • 40. şu an türkçe rap'in kralının eypio olması

    hayatta merak ettiğim iki şey var.
    biri güldür güldür programını kim izleyip gülüyor?
    ikincisi türkçe rap dinleyen kim?

  • 41. 27 mayıs 2016 antalya vf 01'de gördüğüm kız

    yazarın anlatmak istedikleri;

    1- arabam var. fakir değilim.
    2- alkolden ehliyetimi kaptırdım. fena içerim. içip sürerim. çokk coolum.
    3- spor yapıyorum
    4- gym, restaurant gibi türkçesi olan kelimeleri bilerek ingilizce kullanıyorum. coolum dedik ya.
    5- kızın gözlüğü vardı tipini net olarak seçemedim. ama dar kot giydiği için götüne aşık oldum.

  • 42. ahlaksızlığı sanat zanneden zihniyet

  • 43. 27 mayıs 1960 devrimi

    barajsız seçim sistemi,

    özerk üniversite,

    anayasa mahkemesi,

    cumhuriyet senatosu,

    sendikalaşma ve grev yasası,

    partisiz cumhurbaşkanlığı,

    örnekleri dahi yeterlidir bu hareketi benim gözümde desteklenir kılmaya.

  • 44. 2. el otomatik vites araç alacaklara tavsiyeler

    'otomatik sanzimanin temizi nasil olur' diye de ozetlenebilecek tavsiyeler. (bkz: ukte)

    - sanziman iyi durumdaysa vites degistirirken sarsmaz, vitesler yumusak gecer.

    - yuksek devirlerde veya gaza sert basinca tork kacirmaz, butun gucu lastiklere aktarir.

    - sanziman iyi durumda degilse 1-2 yada 3-4 gibi, artik sanzimanin durumuna gore, ayni planetary gear sette bulunan vitesler arasi gecisler zor olabilir, orn. aciklayamadim ama mesela 1'den 2'ye normalde 3000 rpm'de yumusak gececegi varsa 6000'e kadar devir alip sonra lank diye gecip midenizi agziniza getirebilir. bu tarz semptomlar varsa:

    - sanziman yag cubugunu cikarin. sanziman yagi parlak pembe renk ve temiz gorunuyorsa iyidir. eger koyu kahverengi renkte, yanik kokuyor ve icinde ufak metal tozlari varsa o yag degisecek.

    - arabanin kullanim kilavuzunda hangi yag (teknik olarak o bir hidrolik sivi/hydraulic fluid ama yag diyelim hadi) yaziyorsa o koyulacak, motorda yaptiginiz gibi "5w-30 yaziyor ama motor yuksek km oldugu icin bearingler asinmis, aradan basinc kaciriyor hadi 5w-40 koyalim" yapamazsiniz.

    - "sanziman yagi bu arabada omurluktur degismez abi" diyen mallari dikkate almayin, eger problem varsa yag yanmissa degisir.

    - yagi degistirince daglar denizler gibi fark yarattigini goreceksiniz. ama problem tam olarak cozulmezse sanziman rektifiye yapilacak.

  • 45. erdoğan artık demokrasi inşa etmiyor

    'artık' kelimesinin gereksiz olduğu iddia

  • 46. baykal'ın seks kasedini erdoğan yayınlattı

  • 47. karısını doğurtan doktoru vuran suudi

    nesine şaşırlmış anlamadığım haber ya da neresi şaşırtıcı, olay ingilterede geçmiyor. olay şeriat hükümleriyle yönetilen suudi arabistanda king fahad medical city isimli hastanede ve riyadda gerçekleşiyor.
    doktorun hatasıdır. şeriata uymamıştır, tuhaf olan adamın tutuklanmasıdır, oysa şeri hükümlere göre koca haklıdır. doktor adamın mahremine elini sürmüştür.
    benim asıl şaşırdığım hastane yönetiminin şeriatten bihaber doğum yapan hastaya erkek doktorun müdahale etmesine izin verilmesidir.
    ben doktor olsam asla elimi sürmezdim.
    bu anası sikik araplar adamın elini keser, zina yaptı diye taşlayabilirler bile.

  • 48. banyoda seks

    elmayra, diye anacağım biraz 8 sene önce bu güzel hatıraları yaşadığım eski sevgilimin ismini -daha sonra aynı isimde bir sevgilim olursa diye- söylemek istemediğimden ve biraz da varolmadığından dolayı.

    herkes banyoda sevişmek ister; muhafazakarlar bile. 80 yaşına gelip de, banyoda sevişmeyi isteyen ama banyo aynasından korkan insanlar var bu dünyada. onların korkusunun tek olmadığının, banyoda sevişirken başka şeylerden de korkulması gerektiğinin hikayesini anlatacağım şimdi.

    25 yaşında iki insandık ve o yaşlardaki her sevgilinin yapması gerektiği gibi, fırsat bulduğumuz her yerde sevişiyorduk. fırsat bulduğumuz derken, sinemalar veya toplu taşıma araçları değil elbette, dört duvar arasında rahatsız edilmeyeceğimiz herhangi bir özel alan (hayır, asansörler de değil). bir gün, neden bruce willis ve jane march'ın yaptığı gibi küvette sevişmeyelim dedik ve bunu uygulamaya karar verdik. o esnada tatilde olmamız, otel odasında suyu istediğimiz gibi harcayabileceğimiz anlamına geliyordu ve yüzgeçlerimiz çıkana kadar sevişecektik. küvete girdiğimizde, şark kurnazı otel işletmecilerinin küvetin doldurulmasını engellemek için tıkacı kaldırdıklarını farkettik. o en hayati anda, gözlerim tıkaç görevi görecek bir nesne aradı ve tekerlek şeklindeki sabun paketi gözüme çarptı. küvetin tabanına oturup kıçımla oturan boğa pozisyonunda durmak veya topuğumla kapatarak bir yandan sevişip diğer yandan yağmur adam dansı yapmak zorunda kalmayacaktım. bütün bu yaratıcılığıma rağmen, su sıçramasın diye perdeyi küvetin içine alınca bütün büyü bozuldu yine de. perdenin küvetin içindeki hali, durduk yere aklıma christopher lambert'ı getirdi ve gülmeye başladım. elmayra bana neden güldüğümü sorduğunda, açıklamaya çalıştıysam da, inanmadı. sevişemedik. bu entry'yi kurguladığım saatlerde, ona hayali bir telefon açıp "ayrılmamızın üzerinden geçen onca yılda, bana bir an olsun inanmadın mı?" diye sordum ve suratıma kapadı.

    o günün üzerinden 3 ay geçti ve biz yine tatile gittik, çünkü sevişme ihtiyacımız had safhadaydı. yarıda bıraktığımız fantezimizi tamamlamak istedik, bu sefer duşakabin vardı odada. bir duşakabinde ne olabilirdi ki insanı güldürebilecek? suyun sıcaklığı harikaydı ve klima ile odayı hamam gibi yapmıştık, çıktıktan sonra da üşümeyecektik. aradaki sıkıcı ayrıntıları atlayıp, o hazin ana gelirsek, sırtını öpüyordum elmayra'nın. ağzıma kükürtlü sabun tadı geldi. "neden?" diye sordum kendi kendime. çikolatalı sabunlar varken, neden kükürtlü sabun kullanıyorduk sevişirken? yoksa hiçbir zaman gerçekleştiremeyecek miydik bu fanteziyi? sıradan çiftler gibi ütü masasının üzerinde veya en kötüsü yatakta mı sevişecektik hep? bu karamsar düşüncelerle boğuşurken, gözlerim birden duşakabinin kenarına takıldı. comic sans ms fontuyla koca koca "orhan plastik" yazılıydı. mercan'daki toptancıların, 10 tanesini 15 liraya sattıkları mavi ibriklerin üreticisi firmaya yaptırmışlardı duşakabinleri! bu kadar ucuzculuk fazlaydı. ellerim teninde gezinirken ve tam kulağına onu ne kadar sevdiğimi söyleyecekken, "pezevenkler" diye fısıldadım nasıl olduğunu hala bilmediğim bir şekilde. sevişirken çiftlerin birbirine söylediği argo sözcükleri konu alan o karikatüre, çizilmesinden yıllar önce bu şekilde ilham vermiştim ama aynı zamanda bir daha yatak veya koltuk haricinde herhangi bir yerde sevişmemeyi de garantilemiştim.

    her aşk gibi o aşk da bitti, ben hep christopher lambert'ı suçladım ve o da giderek daha kötü b filmlerinde oynamaya devam etti. çeşitli yerel gazetelerin okuyucu şiirleri köşelerine akrostişi "kükürtlü sabun" olan şiirler gönderdim ve hiçbiri yayınlanmadı. antalya'da birkaç otele banyoda seksin nasıl önleneceğine dair seminerler verme teklifim de geri çevrildi.

    bruce willis, sana da lanet olsun.

  • 49. 27 mayıs 2016 fenerbahçe galatasaray odeabank maçı

    iğrenç futbol kültürünüzü bu şubeye bulaştırmayın. aziz yıldırım'a bir, size iki. aziz yıldırım istifa diye inlemeliymiş. hassiktir oradan. taraftarın yapması gereken tek şey takımını desteklemek, top karşıdayken rakibe yüklenmek, o kadar. bu şubenin emeğini futbolda alınan kötü sonuçlarla heba edemezsiniz, çomar sürüsüne bak lan. hiç kimse aziz yıldırım'ı protesto etmek adına fenerbahçe erkek basketbol takımının maçını sabote edemez. düne kadar aziz'in vitor'un götünün dibinden ayrılmıyordunuz, salonun yolunu bilmiyordunuz şimdi mi aklınıza düştü yönetimi protesto etmek?

    sakın aklınızdan böyle bir şey geçirmeyin. obradovic'i böyle bir duruma sokamazsınız, takımını görmezden gelemezsiniz. siktir git nerede protesto ediyorsan et, git açlık grevi yap kulüp binasında. ama o salon futbol şubesinin başarısızlıklarının konuşulacağı, sorumluların istifasının isteneceği en son yer. haddinizi bilin.

  • 50. 27 mayıs 2016 iş bankası rezaleti

    öncelikle (bkz: bilişim okur-yazarlığı)

    tam olmamış rezalettir deyip tanımımı yaptıktan sonra yeni bir, iş bankasını kötüleme şenliğine hoşgeldiniz demek istiyorum. şimdi rezalet yaşayan malum kişinin, ya yaşının küçük alışveriş işlerinde yeni ya da kıl olduğunu düşünmekteyim. canım arkadaşım hangi banka ile alışveriş yaparsan yap, çeşitli tüketici haklarına dayanan bir dolu politikalar (policy) sonucu 100 liraya aldığın şeyi 10 taksit yapıp karta bağladıysan 100 tl senin kredi kartının limitinden düşülür. buraya kadar tamam mı? daha da açayım. senin kartının limiti 1000 tl olsun 100 tl alışveriş yaptın mı hah 10 taksit de yaptırsan 10000000000 taksit de yaptırsan artık taksit süren bitene kadar kart limitin 900 tl'dir(yazıyla dokuzyüz teele). bunda hem fikir miyiz? ha sen vazgeçtin di mi güzel... o zaman para iadeni alışverişi yaptığın gün baz alarak yaparlar sorun olmaz.

    kredi kartı alırken, internetten alışveriş yaparken bir zahmet şartlar ve koşullar kısmını okuyun. hiçbir kurum sizin gibi milyonlarca müşterinin kendi sorumluluğunda olan hataların yükünü çekme zorunluluğunda değil. çekilen ilk taksiti bir sonraki ay, kalanı da takip eden diğer ayda iade ederler biter gider. kimseye trip atıp kendi hatalarınızdan dolayı kurumsal bir firmanın itibarını zedelemeye hakkınız yok. iş bankası ya da başka bir kurum babanızın malı değil, trip atacağınız erkek arkadaşınız hiç değil...

    not: sadece iş bankası müşterisiyim. altına imza attığım tüm belgeleri okuyan bilinçli bir tüketiciyim. ve de 8 yıldır aralıksız internetten alışveriş yapıyorum herhangi bir rezaletle karşılaşmadım.

    son olarak tekrar: son model telefonlarla, son model bilgisayarlarla bilişimden anlıyorum diye dolanmayın.

    (bkz: bilişim okur-yazarlığı)