aristophanes16
profili

  • erdoğan'ın macron'a hakaret etmesi

    türkiye'de anlamsız ve hastalık derecesinde eziklik sendromuna tutulmuş bir kitle var.

    trump dangalak dangalak tweetler atıyor, ekşisözlükte biri yazsa ilkokul seviyesi diye dalga geçilecek açıklamalar "waowww "diye paylaşılıyor.

    macron kadar popülist zırvalara kendini kaptırmış adam yok, erdoğan tepki koymuş buna vay cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan uluslararası ilişkiler teamüllerine uymuyor rerö rerö.

    affedersiniz siz gerizekalı mısınız ? hangi dönemde yaşıyoruz ? dünyada formel devlet adamları devlet başkanı, her şey uluslararası ilişkiler teamüllerine göre gidiyor da bir tek bizim cumhurbaşkanımız mı uymuyor ?

    böyle acayip bir kitle türedi, manyaklıkla gerizekalılık arasında gidip-geliyorlar. 300 milyonluk dünyanın en büyük ekonomisinin başındaki adam donald trump, ingiltere'de boris johnson denilen abidik adam var. macron içerideki popülist havaya göre saçmalıyor ama erdoğan rerö rerö.

    sanıyorum düşüncelerimin uzun zaman önce değişmesinin sebebi bu manyak muhalifler oldu. her fırsatta türkiye'yi kötülemenin her fırsatta türkiye'yi aşağılamanın kime ne faydası var ?

    macron çok düzgün açıklamalar yaptı, cumhurbaşkanının açıklamaları o yüzden mi kötü ? devlet başkanlarının birbirlerine karşı açıklamaları o yüzden mi berbat ?

    birleşik krallık parlamentosu jeremy corbyn, theresa may'in yüzüne doğru "stupid woman" diyerek ekşimiş bir yüz ifadesi ile hakaret etti. trump'ın ettiği hakaretler ve trump'a edilen hakaretlerin ise haddi hesabı yok. ab komisyon başkanı jean-claude juncker ayyaşlığı hakkında ne desek az kalır.

    ve tüm bunlar olurken macron'un iç siyaseti dış politika malzemesi yapması ve dangalak söylemlerde bulunmasına bir cevap verilmesi gerekmiyor mu ?

    "nato'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" ne demek ? bu açıklamayı macron kime karşı yapıyor ? farkında mısınız ?

    https://www.theguardian.com/…s-as-summit-approaches

    "macron talihsiz açıklamalar yapmıştır, kendisini şahsım adına kınıyorum" diyerek yavan bir açıklama yapılsaydı daha mı iyiydi ?

    fransa sürekli türkiye'ye karışma hakkını kendinde nasıl görüyor ? bu hakkı macron'a kim verdi ?

    fransa'nın bu tip açıklamalarından memnun olan gruplar ve onların türkiye'de yer alan destekçileri ortada.

    türkiye'de muhalefetin manyaklaşmasının en büyük nedeni bu aşırı marjinalleşmiş grupların erdoğan karşıtı söylemlerini ciddiye almasıdır.

  • erdoğan'ın korumalarının abd'de kavgaya karışması

    şu görüntünün leşliğine bak

    kadının boğazını sıkıyor, öldürecek manyak. dilini de dışarı çıkarmış, kuduz bir köpek gibi. cumhurbaşkanı koruması birde.

    şimdi akplilerin empati kurması için çok basit bir örnek sunalım;

    netanyahu korumaları ile birlikte ankara'ya geldi, bir grup başörtülü genç kız islam düşmanı bibi kahrolsun israil diye haykırdı. bu protestoya fucking assholes diye bağıran korumalar başörtülü kızların suratlarını tekmeledi, bir kızın boynuna yapıştı öbürünü yerlerde sürükledi. ne hissedersiniz ? bu size normal bir eylem gelir mi ? kızlar yerlerde sürükleniyor, ağızları yüzleri dağılmış. ekran başında izleyen insanlar olarak ne gibi hisler uyanır ? kızlara iyi olmuş mu dersiniz ? yoksa en garez küfürleri savurur ve bir karşı kampanya mı yaparsınız ?

    birde netanyahu taraftarları twitter dahil her yerde kızlar hakkında terörist bayrağı açtılar, ışidciydiler dese ? bunu makul karşılar mısınız ? genç kızların yerlerde tekmelenmesini hoş görür müsünüz ? hemde bu ülkenin vatandaşı kızların başka bir ülkenin korumaları tarafından yerlerde linç edilmesini mazur görür müsünüz ?

    görmezsiniz değil mi ? işte neden %51'lik akp-mhp kitlesi ile asla uzlaşamayacağımız ortada çünkü empati duyguları yok. bunun ideoloji ile alakası yok. fullforce reisçiler, reise tapıyorlar, reisin ağzından çıkan her söz amentü duası gibi. insanlar ölmüş, kadınlar şiddet görmüş, çocuklar tecavüze uğramış umurlarında değil zerre vicdanları yok koyundan beterler. koyun bir başka koyun ölse üzülür, korkar, kaçar. bunlar insanların işkence görmesinden zevk alıyorlar. reis o kadar değerli, o kadar muteber ki dünyanın yarısı yansa umurlarında değil. reislerine laf söylenmiş.

    bu manyaklar ile birlikte yaşamak istemiyorum, ben bu ülkede bunlarla yaşamak, kadının boğazını yapışıp, dilini çıkaran kuduzu canhıraş savunan bir manyakla aynı hüviyeti taşımak istemiyorum.

    bu ideoloji ötesi bir durum, silahsız ve savunmasız bir kadının böyle manyakça boğazına sarılan bir yavşağın cumhurbaşkanı koruması olması utanç vericidir.

  • polisin uyuyan iki çocuğu panzerle öldürmesi

    artık olayları yok sayma girişimleri de başladı.

    olayın geçtiği yer: silopi, karşıyaka mahallesi, 715. sokak. mesut yıldırım'ın evi

    saat:23.50

    olayın sonucu: iki insan yavrusunun acımasızca katledilmesi

    katledildikten sonra çocuklar silopi devlet hastanesi morguna kaldırıyor

    daha sonra da hz. osman cami'nde cenaze namazı kılınarak defin işlemleri gerçekleştiriliyor.

    ama olay sahte öyle mi ?

    ne kadar iğrenç, ne kadar şerefsiz, ne kadar puşt insanlarla beraber yaşıyoruz.

    şu çocukların yüzüne bak yüzsüz herif

    http://www.karar.com/…-oldu-sirnak-haberleri-470039

    buyursun buda karar gazetesi kaynağı.

    inanmayan hayvan varsa silopi devlet hastanesini arayıp, bilgiyi teyit ettirebilirler.

  • dava açan hanımefendiyi eve bekliyorum

    şu sözlükte yer alan hanımlar çok saf ve naifler.

    yok ağaoğlu'na hiç bir kadın aşık olmamış, hiç kimse onu gerçekten sevmemiş, hiç kimse onu yeterince beğenmemiş. herkes onun parası için peşindeymiş.

    hanımlar, eyy hanımlar sizce ali ağaoğlu'nun bunları umursayan bir tarafı var mı ?

    bakın sırılsıklam aşık olsanız, aşık olduğunuz adam size "sen artık benim malımsın" dese her şey biter. aşk gibi büyük bir tutku halinde dahi bu laf ilişki bitirir ama bunun için kişilik ve karakter lazım, bu kişilik ve karakterin zorlu koşullarda sınanması lazım. şirazi'nin güzel bir sözü vardır. "sınanmadığın günahın masumu sanma kendini" diye.

    velhasıl ali ağaoğlu'nun yanında yer alan kadınlar, kendisine aşktan daha güçlü bağlarla bağlılar.

    onun sayesinde magazin gündemine düşüyorlar, onun sayesinde asla sahip olamayacakları servetin gücünden yararlanıyorlar, onun sayesinde asla satın alamayacakları kıyafetleri satın alıyorlar, onun sayesinde lüks ve ihtişamın tadını çıkartıyorlar. ali ağaoğlu her istediğini söylüyor ve bu kadınlar hiç bozulmuyorlar.

    çok daha enteresan şekilde ali ağaoğlu tek bir kadınla beraber olmuyor. yeri geliyor eskisine kızıp yeni sevgili ediniyor, yeri geliyor yenisine kızıp eskisine gidiyor. bazen ikisi ile beraber oluyor hatta aynı yatakta beraber uyuyabiliyorlar.

    ve kadınlar "hiç" gocunmuyorlar, "hiç" incinmiyorlar. bazı şeyler demek ki "aşktan"
    daha büyük bağlılık yaratabiliyor.

    bunun eğitimle, bilgi ve görgü ile alakası yok. bunun altında yatan kişilik ve karakterdir.

    kişilikli ve karakterli toplumlarda ali ağaoğlu'da öyle davranmaz topluma ayak uydurur.

    ali ağaoğlu yaşadığı toplumu gayet net bir şekilde biliyor. zeki bir adam. ahlakı küçümsediği her halinden belli. ahlaktan bahseden ve herkesi ahlaksızlıkla suçlayan islamcı iktidar tarafından korunuyor.

    bana göre ali ağaoğlu muazzam bir islamcılık ve ahlak eleştirisidir. toplumun ne kadar çarpık ve ne kadar ahlaksız olduğunu gözünüze sokar.

    sizde "ayh ali ağaoğlu gaf yapıyor, aşk nedir hiç bilmiyor" dersiniz. ne gafı. adam gülleyi topun ağzına sürüp patlatıyor.

    ayrıca emin olun ali ağaoğlu'na aşık olacak kadınlarda var. aşk, ali ağaoğlu'nun fahişesidir.

    içinizde yaşadığınız toplumu bilin, ali ağaoğlu emin olun çok garip gelmeyecek.

  • 9 nisan 2017 mısır'da kiliseye bombalı saldırı

    her zaman olduğu gibi kimsenin kimin yaptığından şüphesi olmayan bir saldırı. insanların ibadet gününde daha çok ölü vermeleri için düzenlenen siyasal islam caniliği.

    bakınız bu islamcılık yükseldiğinden beri mısır'da sürekli kiliseler bombalanıyor. mısır'da hristiyan nüfus bir hayli fazladır. 20 milyondan fazla hristiyan olduğu düşünülmekte. hristiyanların tek bir saldırısını görmezsiniz ama orada hristiyanlar linç ediliyor, kiliseleri kundaklanıyor, bombalanıyor, hristiyan kadınlara sistematik tecavüz uygulanıyor.

    sisi'ye ıkırcıklı bir tavrım vardı. bu saldırıdan sonra anladım ki adam mecbur. islamcılık demokrasi ile bağdaşamaz, bağdaşmıyor da.

    yok cıa'nın bir oyunu, yok mossad karıştırıyor. gerçek islam bu değil. gerizekalı allahu ekber diyerek kendini imha eden bir mossad ajanı olabilir mi ?

    edit: selman maltaş yine her zaman olduğu gibi beni cehaletle suçlamış. halbuki farkında olmadan beni doğruluyor yetmişlerde oluyordu diye. evet, zaten 70'lerden itibaren ihvan ve seyyid kutup ekseninde deli gibi islamcılık yükseldi mısır'da. enver sedat'ın suikaste uğraması mossad'ın bir oyunu değildi. ihvan'ın yaptıklarını şurada anlatsam lağım patlamış zannedersiniz. nereden biliyorum ? çıplak gözlerimle gördüm.

    eskiden orta çağ masallarını dinler, idrak etmeye ve o dönemin anlayışını özümsemeye çalışırdım. mısır'da ihvan üyeleri ile karşılaşınca orta çağ direk bana geldi ve açık söylemek gerekirse irkildim. kötü insanlar değillerdi şüphesiz iyi niyete iyi niyetle karşılık veriyorlardı ama ahlaksal olarak oturdukları zemin yanardağ ağzı gibi korkunçtu. ben mısır'dayken de kiliselere saldırılar oldu ve kundaklandı.

    iskenderiye'de yer alan kiliseler tarihi kiliselerdir. malum olacağı üzere hristiyanlığın ilk kalelerinden biri iskenderiye'dir. koptik, katolik, ortodoks, protestan, anglikan kiliseleri bulunur. farklı mimariler farklı hayatlar farklı inanışlar iskenderiye sokaklarını kaplar.

    mursi başa geldikten sonra bu multi kültürel ortam terörize edildi. her gün baskı ve şiddete uğrayan hristiyanların mabedleri kundaklandı ve yağmalandı. hala daha bu devam ediyor.

    iskenderiye'nin harika bir sahili vardır. sahile inerken sizi meçhul asker anıtı karşılar. mursi döneminde islamcılar hristiyan bir taksiciyi bu sahil yolunda paramparça ettiler. lafın gelişi değil gerçek anlamda.

    bayramlarda türbanlı kızlar dahi tacize uğramaya başladı. hristiyan kızlar zaten başları açık olduğu için köşelerde sessizce yürürler ama müslüman kızlar dahi niye sokakta dolaşıyorlar gerekçesi ile islamcı çetelerin tacizlerine uğramaya devam etti. al hakim döneminde ki gibi kadınları evlerine kapatmak isteyen bir zihniyet iktidardaydı. st. mark koptik katedraline (iskenderiye'nin en önemli koptik kilisesidir.) yoğun güvenlik önlemleri almaya başladı. attarin'de dükkanlar yağmalandı, insanlar öldürüldü.

    cuma namazı çıkışı ibrahim camiinde (çok güzel bir camidir.) insanlar birbirlerine saldırmaya başladılar. islamcılarla sıradan dindarlar birbirlerine girmeye başladı.

    iskenderiye kütüphanesi günlerce hatta haftalarca kapalı kaldı. selefinin biri bombalama eylemi gerçekleştirdi kütüphanede.

    mursi dönemi mısır cehennemdi ve hala ihvan'ın sancıları, selefilerin güçlenmesi maalesef devam ediyor.

    islamcılık temizlenmeden mısır'a rahat yok.

    ihvan, nazi partisinin orta çağ versiyonudur.

  • yozgat polisinin intikam yemini

    polis'in görevi intikam almak mı ? intikam tugayı mı bunlar ? ne kadar aptal savunucuları var. yemin ederim sinirden kendi kendimi bitireceğim bugün ya böyle salaklık olabilir mi ? hukuk niye var lan salak ?

    yok arkadaşları ölmüş, o yüzden diyorlarmış diyor ya ben bedevilere razıyım. şeriat hukukuna razıyım ama şu beyni pestile dönmüş aptallara razı gelemiyorum. aynı dili konuşuyoruz salakla ama daha hukukun ne olduğunu bilmiyor.

    şeriat bile intikam için değildir değil modern devlet hukuku. adam daha bunun farkında değil. kolluk kuvveti intikam yemini edemez geri zekalı. kolluk kuvvetleri intikam almak için yetiştirilmiyor.

  • 4 nisan 2017 idlib'de kimyasal saldırı yapılması

    olay çok basit analiz edelim.

    dün trump, esad ile anlaşmak zorundayız diye açıklama yaptı. böylece amerika, esad ile uğraşmayacağını deklare etti. rusya'nın suriye'deki hakimiyeti pekişti, esad'ın devrilme olasılığı kalmadı. eh peki bu koşullarda esad niye kimyasal silah kullansın ? akıllıca geliyor mu ? kimyasal silah bir insanlık suçu esad zaten kazandığı savaşı niye böyle ucuz bir şekilde harcasın ?

    diğer taraftan gelelim idlib'e. idlib başlığında da belirttim selefi cihatçıların kontrolünde ve bu gruplar ikiye ayrıldılar tahrar-ül şam ve ahrar-ül şam olmak üzere. birbirlerini tekfir edip, birbirlerinin kafasını kesmeye ve birbirlerinin eşlerini cariye almaya başladılar. kontrolden tamamen çıktılar.

    dün rusya'ya metro saldırı olduktan sonra elbette rusya'nın ilk hedefi idlib olacak bunu gayet biliyorlar.

    ne yaptılar ? khan shaykun'a kimyasal saldırı. tolga tanış'ın yazısı var bununla alakalı bilin istedim diye cihatçı gruplara sarin gazı hammadesi satışı buda tahrar'ül şam ve ahrar'ül şam'a giden sarin gazının türkiye'de yakalanması ile ilgili haber

    neden peki başlığı açanlar sahtekarlık yapıyor ? düşünün ve çözümünü bulun. küçücük sabiler sarin gazı ile katlediliyor ama dertleri çocuklar değil islamcı cihatçı arkadaşları.

    (bkz: #64896944) burada başlığı açan arkadaş el nusra'yı müdafaa ederken görüyoruz.

    adana'da yakalanan sarin gazı el nusra'ya aitti, burada yer alan saldırı da el nusra bağlantılı.

    sizce tesadüf mü ?

    hiç sanmıyorum.

    çünkü islamcılar için çocukların ölü bedenleri mühim değil davaları için milyonlarca kişi ölse umurlarında değil.

    dehşetli bir inanç içerisindeler.

  • 40 ışid'linin topluca tecavüz ettiği kız

    batılı efendileri tarafından değil, sünni islam inancı ve onun alimleri tarafından programlanmış frankeştaynların yarattığı faciaların yalnızca küçük bir zerresi.

    lamiya çok net, keşke bizi bombalasalar da ölsem diye iç geçirmiş.

    soruyorum sünni islamda cariyelik var mı ? mürtedin hükmü nedir ? kadın neden eve kapatılmalıdır ? kadını dövmek caiz mi ?

    bunların hepsinin cevabı ortada. bu mezhep nice lamiyalar yaratmaya devam ediyor ve edecek. yeryüzünde ölüm hüküm sürünceye kadar katletmeye, cariye almaya, öldürmeye, düşmanı tekfir edip kafasını kesmeye devam edecekler.

    bunun tek çözümü dinde reformdur. başka çare yoktur.

    düzeltme: özel mesaj yoluyla bir çok ölüm tehdidi, küfür ve hakaret alıyorum. seninde kelleni alırız, anneni cariye yaparız, darül harpteyiz vs. diyen var. gayet doğal belli ki şeytanların kuyruğuna basmışım, böyle dehşetli bir saldırı yapıyorlar. dar'ül harp için (bkz: skocax) kendisinin darül harp üzerine ciddi bir külliyatı var, ona da çok fazla tehdit geliyor, doğal karşılıyorum.

    özgür suriye ordusu militanı'nın bir çocuğa yaptığı işkence ve zulüm

    özgür suriye ordusu militanının mezhebinden bahsetmeme gerek yok sanıyorum, siz iyi biliyorsunuz. bunlar böyleler. reform olmadığı müddetçe böyle vahşileşmeye devam edecekler. medeniyetten ve medeni tepkilerden uzak insanlardır. saldırganlardır. saldırmayı severler.

    benzer bir görüntüyü yine ülke içinde sivas katliamında

    bir belediyenin kadınları dövün temalı sünnilere yönelik hazırlanmış aile saadeti kitabı

    birde beni mezhepçilik ile suçlamışlar, benim dinim bunlardan beri ben sevgi dinine mensup bir insanım onların dini nefret ve ölüm. lügatımda cariye, mürted, kafa kesme, kelle alma, tecavüz, çocuklara zulüm, baskı yoktur, olması mümkün değil. tecavüze, tacize, cariyeye, mürted kesmeye iman edeceğime kendimi uçurumdan aşağı atmayı tercih edecek bir insanım, üzgünüm. sizle aynı değerlere mensup değiliz.

  • 23 aralık 2016 medyanın sessizliği

    sanıyorum iki asker ışid tarafından canice yakılarak katledildi demeyi reis-i cumhur yasaklamış, o yüzden şimdilik ponpon kızlar, penguenler yayınlıyorlar. eh tabii bir insanın can çekişirken anne diyen feryadından ancak tuzu kuru haysiyetsiz medya bahsetmez.

    ne olur iki asker ışid tarafından canice katledildi deyip, en azından öldürülen iki askerin aileleri ile fotoğraflarını paylaşsanız ?

    katledilen iki insanın ailesi olduğu görülse ne olur ? giden iki canı bu vatandaşlar görse ne olur ?

    iki asker katledildi tıpkı ölen meçhul askerler gibi onlarında hayatlarından bir kesit sunsanız.

    koskoca vicdansızlar plazaları doldurmuşlar, canice katledilen iki askerin haber değeri yok tabii.

    yeni şafak'a bakıyoruz halep diyor, yeni akit'e bakıyoruz "laikler rahatsız oldu ehehe" diye heykelin kaldırılma haberine gönderme yapıyor, sabaha bakıyoruz fetöcü çıktı diye büyük elçiyi kalleşçe katledeni gösteriyor. hürriyet futbol, emekli maaşı, kar tatili kombosu çakmış.

    alay ediyorlar, alenen aşağılıyorlar, aptal yerine koyuyorlar.

    edit: zaganospasa adlı yazar arkadaş medyaya dair ssli sıralı tam liste yapıyor; (bkz: #64951961), buradan paylaşmamı istedi.

  • andrey karlov

    bir büyükelçi'yi öldürmek ne demek lan ? böyle gerizekalılık olabilir mi ? işte türkiye'de islamcıların ülkeyi getirdiği hal. ohalde ne vatandaşı ne elçileri koruyabiliyorlar. başkanlıkta bu ülke yok olur, bu çok açık.

  • şebbihaların halepli çocuğa soğuk su işkencesi

    çocuğu döven şebbiha değil, selefi bir cihatçı. sen alevi bir fahişenin çıkardığı zina ürünüsün diye dövüyor. diğeri yapma diyor ancak selefi cihatçı imana gelmiş bir şekilde saldırmaya devam ediyor. muhtemelen özgür suriye militanı.

    buradan vahabbi/selefi anlayışının insanlara muamelesini rahatlıkla görüntü kalitesi yüksek bir şekilde seyredebilirsiniz.

    görüldüğü üzere istediğiniz kadar bu konuda sallayabilirsiniz çünkü görüntüler net değil yapan belli değil dil açık değil.

    internette yüzlerce video bulup üstte yazdığım gibi basit bir hikaye ile milyonlarca kişinin nefret ettiğiniz gruba sövmesini sağlayabilirsiniz.

    tabii olan biçare çocuklara oluyor.

  • himmet aktürk

    şimdi bu adamın profilini ortaya serdiği için önce müge anlı'ya teşekkür etmek lazım, çok büyük bir başarıya imza attı. böylece bir pedofili katilin psikolojisini ortaya çıkarmış oldu.

    gelelim himmet akturk'e, kendisi 3.5 yaşındaki biçareye tecavüz edip, öldürmesini sırayla şöyle savundu "babam beni çocukken çok döv.." (burası acındırmaya çalışıp başarısız olacağını anladığı an), hemen ardından "bekarım, ihtiyaçlarım vardı" , "bir kazaydı" diyerek haklılığını savunmaya çalıştı hatta daha sonra müge anlı'ya nasıl tecavüz ettiğini anlatacaktı, müge anlı bu kadarı yeter diyerek adamı susturdu. hemen ardından "korkuyorum, bana bir şey yapmayacaklar değil mi ?" diyerek bencilliğinin çizgilerini belirtti.

    3.5 yaşındaki sabiye nasıl tecavüz ettiğini o an çok rahat anlatabilirdi. tek korktuğu şey kendi başına bir şey gelmesi. yani yaptıklarından dolayı en ufak bir vicdan kırıntısı, en ufak bir üzüntü, ben ne yaptım düşüncesi yok. yaptığı şey aslında doğal ona göre ve bu doğallığı toplum anlayamadığı için onu cezalandıracak.

    olayın korkunçluk boyutu burada başlıyor, bu psikolojik boyut taa osmanlı'dan beri böyle hatta bir dönem osmanlı'da küçük çocuklar hakkında aşk şiirleri, öyküler dahi yazılıyordu, mustafa kemal'in çocukken ona tecavüz ederler diye yanında mutlaka çakı taşıdığını, amcasının ona güzel bir çocuk olduğu için kendisini korumak için çakı hediye ettiğini bileniniz pek azdır çünkü modernizasyonun ve sekülerizmin başlaması ile bu algı ve anlayış rafa kalktı ve bu korkunç toplumsal atmosfer kitaplara kaldı çünkü insan canı ve çocuğun değeri toplumsal olarak yükseldi. (falih rıfkı atay- çankaya)

    80 darbesinin arkasından dinin ve dindarlığın bir "milli" kimlik olarak yükselişi ve dindarlığın artması ve erkin, erkekliğin vurgusu, şehadet edebiyatı ve ölümün kutsallaştırmanın artma trendinden sonra bu pedofili cinayetlerinin oranı da acımasızlığı da artmaya başladı.

    himmet adı verilmiş artık insani düşünceden kopuk, içgüdüleri ve kendi çıkarları içerisine gömülü bu yaratığı yaratan ortam, bu kapalı ve basık atmosferdir.

    şimdi bu yaratığı savunan mahalleyi ele alalım, bana göre bu mahalle tecrit altına alınması ve yıllarca psikolojik tedavi görmesi gereken bir mahalledir ancak bu mahalle maalesef türkiye'de iktidarın yüzüdür.

    nasıl ensar vakfı olayında tecavüzün üstüne gitmek yerine ensar namusumuzdur, ezdirmeyiz diye gürültü koparıldı ve olay unutturulmaya çalışıldıysa ve nasıl hüseyin hüzmez'in küçücük bir sabiye tecavüzü yeni akit tarafından savunulup toplum anlayamaz diye köşe yazarları savunduysa himmet aktürk'ün sapıklığı ve sapkınlığı da tam bu noktada durmaktadır.

    düşünün hüseyin üzmez taciz ve tecavüzden tutuklanıyor, bir yayın organı bunu "yahudi oyunu", "kemalistlerin leke sürme girişimi", "laik köpeklerin iftiraları" olarak yorumluyor hatta daha ileri giderek "toplum bu ilişkiyi anlayamaz" noktasında dini bir kalkan olarak kullanarak olayın korkunçluğu örtüyor.

    diğer taraftan ensar'da yaşanan sabi ve biçare tüyü bitmemiş miniklere yapılan dehşet toplu tecavüz ortamından sonra sanki olay olmamış gibi davranılarak, olay kapatılıyor. hatta ensar'a saldırıyorlar diye bir kalkan oluyorlar halbuki sıradan insanların o dönem ensar'dan dahi haberi yok. yani kocaman bir "sanrı", "şizofreni" yaratıp, bir saldırı altında oldukları izlemini uyandırıp, pedofilinin korkunçluğunu gölgeliyorlar.

    bu gidişat çok tehlikeli bir gidişat. aynı kapalılık ve dindarlık çizgisi amerikan'ın boston eyaletinde pedofili rahipler tarafından kullanıldı, boston'da dini yapının giderek güçlenmesi ve kenar mahallelerinin hepsine sızması şeffaflığı yok etti ve binlerce istismara uğramış mağdur çocuk yarattı. ilk başta dinimize saldırıyorlar, yahudi oyunları diye kilise anti-semitist etkiyi kullanmaya çalıştı ancak gazetelerin ve gazetecilerin yoğun araştırma ve konuyu irdelemeleri sonrası bütün her şey meydana döküldü, bu pedofili vakalarının küçük ölçekli değil baya bildiğiniz salgın hastalık gibi tüm toplumsal dinamiklere "dindarlık" vasıtası ile sıçradığı anlaşıldı.
    ancak amerika'nın şansı gazetecilerin varlığıdır. bu açıdan spotlight filmini mutlaka izlemeniz gerekmekte diye düşünüyorum.

    velhasıl himmet aktürk'ün zihniyeti ve psikolojisi türkiye cumhuriyeti devletine yön vermektedir ve bu vebalı zihin hüseyin üzmezden, ensar'a oradan kayseri'de ramazan bayramında işlenen korkunç pedofil cinayetlere, oradan pozantı da çocuklara yapılan toplu tecavüz ve istismara ve oradan da himmet aktürk gibilere, trakya üniversitesindeki bir profesöre dalga dalga yayılmakta.

    artık bu pedofili olayları tek hanelerle değil çift hanelerle anılmaya başlandı. şuan bu kapalı toplumda dahi bu yıl mağdurların sayısı çift haneleri geçti, üçlü hanelere gelecek. dalga boyu kadınlara ve çocuklara sıçrayan kocaman bir tecavüz ağı söz konusu.

    bunun tek tedavisi özgürlük ve şeffaflıktır. öbür türlü bu tecavüz vakaaları gücün tek elde toplanması ile yaşanacak daha büyük yozlaşma ortamında 3lü - 4lü hanelere çıkıp, bir toplumsal norm, gayet doğal bir hal haline gelebilir.

    afganistan'da, yemen'de, suudi arabistan'da toplum yapısına bakın, çocuk gelinlere, küçük erkek çocukların dansöz kostümü giydirilerek oynatıldığı afganistan'a bakın. işte o atmosfere doğru dümeni kırdı gidiyor bu ülke.

  • fethullah gülen

    son demeçleri takdire şayan,

    darbe karşıtıymış !

    sızıntı dergisinde 21. sayıda 1980 darbesine methiyeler düzen, "hızır gibi" yetişti diyen, kenan evren'in "cennetlik" olduğunu söyleyen muhterem bir darbe karşıtıdır kendisi.

    ve işin ilginci bugün sızıntı arşivine girerseniz (internet ortamında) 21. sayıda darbecilere methiyeler düzen "son karakol" yazısının kaldırıldığını görürsünüz.

    dahası 22. sayıda merhamet adlı yazısında, darbecilere halka merhamet etmeyin çağrısı yapmış, bir sağdan bir soldan olayını desteklediğini vurgulamıştır.

    şimdi sızıntı dergisi internet arşivinde yok ama elde olan sayılarda bu darbe methiyeleri var.

    aynı şekilde 15 temmuz darbe girişimi sırasında "halka ateş" açılması, helikopterle taranması, tankların hanımların üzerinden geçme talimatı ile geçilmesi de bununla alakalı.

    "askerin süngüsü yüz defa iniltimizi dindirdi" diyecek kadar darbe karşıtıdır kendisi.

    12 eylül darbecilerine seslenerek halka merhamet etmeme yönünde çağrıda bulunan hatta "hem deli hem de kanlı"ya merhametin "mazlumlara" karşı korkunç bir merhametsizlik" olduğunu deklare eden yazıları pek uzak tarihli değildir.

    şimdi ayılıp/bayılıp, darbe karşıtı olduğunu savunmakta.

    sanki evren'e gönderdiği mektubu da bilmiyoruz.

  • 23 ocak 2016 leman dergisi rezaleti

    30 yıldır lemanın çizgisinin ne kadar doğru olduğunu gösterir.

    iyotzin'in 90'lı yıllar karikatür arşivi

    şehir ablukaları

    köy boşaltma

    yüksekova çetesi icraatları

    şehir nüfusu ve asker sayısı

    özel harekatın icraatları

    yasalar ve polisler

    açılın ben polisim

    evet, leman'a helal olsun, her hükumet döneminde yanar döner ahali gibi değil, bu ülkenin aydınlık yüzü olduğu için.

  • türkmen çocuğu silahla taciz eden kürt

    nasıl ırkçılık yapılır, ders 1. bunu bakın ne mhpli ne akpli yapar. bunu akıl edebilecek saf kötülük bir tek yarıtürkyarıfransızadam da var.

    yaptığı şey çok basit internette bir video buluyor, bu videoyu upload ediyor ve yazıyor "kürt pkklı türkmen çocuğu tehdit ediyor"

    direk ırkçı ve sağcı refleksi olanlar bu videoya balıklama atlıyor.

    adamın çocuğu silahla korkutması direk hapis cezası gerektiren kusurlu bir hareket ve aptallık ancak çocuk akrabası ve türkmen değil, adamda pkklı değil.

    edit:

    yapılan örgütlü eylem;

    örgütün adı ırkçı - bölücü terör örgütü komitacılar

    liderleri bahadırhan dinçaslan

    üyelerinden bir tanesi veysel gökberk manga.

    https://twitter.com/mbdincaslan

    https://twitter.com/vyslgkbrkmng

  • arapları türklerden üstün kılan detaylar

    ırkçılık bağlamından ayırırsak sorunun özü çok basittir. arap kimliği türk kimliğinin üzerinde baskın bir kimliktir. dil, din ve tarih bağlamında arap etkisi yoğundur ve güçlüdür. bir türkü sıradan bir fransız arap zannedebilir, bir ingiliz arap zannedebilir çünkü dominant olan arap kimliği içerisinde türk kimliği erimektedir.

    bunun en temel ekseni dindir. islam dini toplum tarafından bu kadar kabul gördüğü sürece kimlikte yavaş bir değişim ve eksen kayması meydana gelir. din etkisi devam ettiği sürece her ne kadar size bütün kavimler eşittir diye hocalar terane yapsalar da aslında demek istedikleri her millet eşittir ama araplar daha eşittir anlamına çıkmaktadır.

    akp ile beraber 3. sınıf politikacıların yanında islamcı ideologlarda başa geçti. ittihad-ı islam ilkesi yani islam birliği gerçekleştirme umudunu taşıyorlardı. arap baharından sonra ortaya çıkan yönetimlerin ve değişimlerin bu birliği sağlayacağını ve kuzey afrika'dan orta asya'ya kadar birlik olma düşüncesinin yaygınlaşacağına inanıyorlardı. böyle olmadı. amerika'nın ılımlı islamı yüceltme ve bölgeyi stabilize etme düşüncesine uymadılar. hep bu projeye destek çıkıyorlar ama diğer taraftan ılımlı olmadan da olur düşüncesini dayatmaya çalışıyorlardı, olmadı. gümledi. ortalık kan revan içerisinde kaldı. hayalle gerçeği ayırt edemeyen bu kafalar mistik inanç ile realizmi harmanlamanın sonuçlarını idrak ettiler.

    ancak körfez ülkelerinde de olumlu değişimler meydana geliyordu. birleşik arap emirlikleri başta olmak üzere zenginleşen müslüman nüfus ortaya çıktı, bunlara bu yazımda beyaz araplar veya elit araplar diyelim. petrol gelirleri sayesinde ihya oldular, bazıları bunları yatırıma dönüştürmeyi de başardı. bugün petrol bitse dahi bu adamlar burjuvazi ligine atlamaya doğru emin adımlarla ilerliyorlar.

    işte bu adamlar orta doğu'da siyasetçilere ve liderlere para yedirerek mülk ve hegemonyaya sahip olmaya başladılar. en tipik örneği akp'de ortaya çıktı, uzun başkan islamcı ideologları bakın sıkın dişinizi bu doğum sancısı olur böyle şeyler diye oyalarken diğer taraftan ülkenin en değerli arazilerini bu petrol zengini ve artık yatırımcı klasmanına dönüşmüş zengin arap iş adamlarına peşkeş çekmeye ve buralardan nemalanmaya başladı. hatta suudi arabistan kralı ölünce suudi arabistan'da yas ilan edilmezken türkiye'de yas ilan edildi.

    suriyeliler bu noktada kilitler hem ucuz iş gücüler hemde ülkedeki arap nüfusu artırmanın ve bu zengin iş adamlarının iş yapma hürriyetlerini rahatlatmanın bir yolu olarak kullanılacaklar. bu yüzden birleşik arap emirlikleri dahil olmak üzere suudi arabistan, katar, kuveyt gibi ülkeler sığınmacılara yardım sağlamadı. ancak bizim yeni akit, yeni şafak, sabah, vahdet gibi bir yığın gazetede buna dair tepki bile gelişmedi.

    artık rant ağı oluşmuş durumda, türkiye zengin arapları ihya etmeyi amaçlayan paravan bir toprak parçasından ibaret. akp iktidarda kaldığı sürece böyle. sizce neden koç ve sabancı gibi şirketlerle uğraşıyorlar ? veya neden bitirmek istiyorlar ? ali ağaoğlu gibi isimleri mi koçların yerini alacak ? bu savaş arap zenginleri ile türk zenginlerinin savaşı, akp elbette arap zenginlerinin yanında bunu da açıkça deklare ediyor.

    gelin açıklayayım türk telekom özelleştirildi kim aldı hisseyi ? türk iş adamlarımı aldı ? hayır, suudi ailesinden nasser al- rashid, lübnanlı arap milyardar vs. aldı. dahası da var. tüpraş özelleştirildi sonra baskın oldu neden ?
    araplar alamadı diye akp koçları sıkıştırmaya çalıştı. vergi borcu çıkardı. dahası da var türk telekom özelleştirildikten sonra kime baskı yapıldı ? mehmet emin karamehmet yani bir türk iş adamına. beyaz türkler gitsin beyaz araplar gelsin politika tamamen budur. türk telekom hala tekeldir ve ciddi yaptırım yapılmamaktadır.

    yani zengin arapların kucağına ülkeyi uzun adam çoktan oturttu, siz farkında değilsiniz. bugün yeşil yol diye proje geliştiriyor ve devasa yeşillik alanlarda kimler yerleşiyor ? zengin arap iş adamları ve aileleri. istanbul'da konutlar yapılıyor bu konutları kim alıyor ? hangi ülkenin, bölgenin zenginleri talep ediyor ?

    akp ülkenizi arap sermayedarlara yani asla müdahale edemeyeceğiniz siyaset olarak asla sıkıştırma potansiyeline sahip olamayacağınız adamlara peşkeş çekti. atıyorum bir yönetim değişikliği olsa yerli sermayedarları baskı altına alabilirsiniz ama ya diğerlerini ? uluslararası bir krize sebep olur bu durum.

    velhasıl uzun reyiz avanaklar sayesinde hem parasını hem gücünü üçe dörde katladı, hala daha %41lerde oy alabiliyor. suriyeliler boşuna avrupa'ya kaçmaya çalışmıyor bence bu ülkedeki en mantıklı insanlar avrupa'ya gitmek için kapıları sonuna kadar zorlayan suriyeliler. bu denklemden çıkmak istiyorlar. bu anlamsız savaşlardan bıkmış durumdalar.

    velhasıl kapitalizmin kirli bataklığında yeni sahipleriniz arap iş adamlarıdır. sahiplerinizi dinleyin, camiye gidin, arapça dua okuyun, arapça hutbe dinleyin, arapça yazın, araplara iyi davranın ama en çokta arap iş adamlarını sevin çünkü siz artık onların kölesi olacaksınız, akp iktidarı sadece kendine oy veren %41'i değil ülkenin %100'ünü bu iş adamlarının kucağına oturtmuştur. ekonomik kriz sonrası arap sermayedarların nasıl ülkedeki şirketleri ve mülkeri satın aldıklarını ibretle izleyeceksiniz.