"yatırım yapanın anasını avradını sevsinler"
seviyesinden,
"yatırım yapanın anasını avradını soyunu sopunu sevsinler"
seviyesine indirmişler...
gördüğünüz üzere eylül, ağustos'tan daha iyi oluyor...
sevgi artıyor.
bu adam adam olmaz27 profili
-
12 eylül 2020 moody's'in kredi notumuzu düşürmesi
-
suriye'de uzman çavuşu döven paşa
daha evvel suriye'de de görev yapmış olan şu anda binbaşı rütbesindeki subay bir arkadaşımla aramızda şöyle bir diyalog geçti;
- kral iyi akşamlar. ercan pürsunlu'yu tanıyor musun?
* yok, kim bu?
- tuğgeneralmiş.
* hayırdır, nerede generalmiş?
- ya bi uzman çavuşu dövmüş de suriye'de, twitter'da gündem olmuş.
* iyi yapmış, general rütbesindeki biri uzman dövmüşse uzman dayaktan fazlasını hak etmiştir. "profesyonel ordu" diye çıkılan yol, disiplinsizlik abidesi sivilde bir baltaya sap olamayacak ipsiz sapsız bir sürü adamın silahlı kuvvetler'e doldurulması ile sonuçlandı. canımı tereddüt etmeden emanet edeceğim birçok subaydan daha yetenekli ve karakterli uzmanlarla da çalıştım ama istisnalar kaideyi bozmuyor.
özetle gram kompleksi bulunmayan bir subayın konuya ilişkin yorumu bu. -
kanada'ya göç eden çiftin kpss rezaleti
bakın benim bir arkadaş var doktor. inanılmaz da kafalı bir çocuk.
uzmanlığı bitirdikten sonra atandığı eğitim araştırma hastanesinde kendi branşının servisinde bir yolsuzluk ile alakalı soruşturma açılıyor. benim arkadaşı da heyette görevlendiriyorlar.
soruşturma sürerken bizimki de olayların içinde tabi, mevzu kabak gibi ortada.
olay hastane yönetimi ve sağlık bakanlığı ortak yapımı olarak kapatılıyor.
bizimki de "bu memleketten hiçbir halt olmaz" deyip zorunlu görev süresini tamamlamanın da verdiği rahatlıkla istifayı basıyor, gidiyor abd'ye abd'de bir üniversitede neredeyse karın tokluğuna çalışmaya başlıyor. içinde yer aldığı ekip ile keşiflere imza atıp literatüre "adını" geçiriyor.
bu adam, bu ülkede çalışıyor olsa muazzam bir evde oturuyor ve muazzam bir arabaya biniyor olurdu. şu anda 1+1 bir evde kirada oturuyor, ilk arabasını 6. senesinde aldı.
bu ülkenin yetişmiş beyinleri, ülkenin ahlak seviyesinden kaçıyor gelir seviyesinden değil.
edit: 3-5 mesaj gelince ayrıntı vermek durumunda hissettim kendimi, deniyor ki "üzeri örtülecekse neden soruşturma açılmış?" deyu. öncelikle konunun başlangıcı bir ihbar ile oluyor. mevzu da şu, atıyorum belirli bir sürede atıyorum 50 hasta var ancak 700 kit kullanılmış gibi. arkadaşım bu denli farkın "fiili olarak" mümkün olmadığını söylüyor ancak "evet ya 700 kit 50 hastaya tekraren kullanılmış" gibi fiiliyatta ve hayatın olağan akışına aykırı bir rapor ile konu kapanıyor. -
6 temmuz 2019 mb başkanının görevden alınması
oysa ki murat çetinkaya'nın merkez bankası başkanı yapılabilmesi için tonla yasal düzenleme yapılmış, teamüllerin dışına çıkılarak iktisat ile alakalı bir diploması yokken (mb başkanı yapıldığında lisans ve yüksek lisans diplomaları uluslararası ilişkiler ile sosyoloji üzerineydi) merkez bankası başkanı yapılmıştı.
sırf islami ve faizsiz bankacılık geçmişi var diye oldukça genç yaşta katılım bankasından halkbank'a genel müdür yardımcısı olarak atanmış, adım adım merkez bankası başkanlığı'na hazırlanmıştı.
ne oldu şimdi, bu kadar yatırım boşa mı gitti?
ha, kendisi kabine değişikliği ile maliye ve hazine bakanı yapılacaktır orasını bilemem elbet... -
fikret orman
sahte voleybolcu lisansı ile usulsüz şekilde tüzüğe aykırı olarak yönetimine aldığı umut güner,
kendi memleketinde 200.000 usd civarı bir paraya oynayan cyle larin"i "bonservis bedelsiz getiriyorum" diye pazarlayıp kulübünden izinsiz antrenmana çıkarıp sonra da orlando fifa'ya şikayet resti çekince paşa paşa bonservise 1,8 m. euro ödenmesine neden olan ve 200.000'lik adama 1,5 m. euro'luk sözleşme imzalayan ortak olduğu hukuk bürosu kulübe 2 milyon lira'lık fatura kesen şafak mahmutyazıcıoğlu,
şenol güneş'e sallayan bir sürü sosyal medya paylaşımını beğenen, beşiktaş yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluğu altına verilen hiçbir alanda başarılı olamayan kuzeni hakan özköse,
çocukluk arkadaşı olan, futboldan anlamamasına rağmen scout ekibini bağladığı metin albayrak
al şimdi bunları ne yaparsan yap.
hoca'nın altını bunlara oydurdun sırf abdullah avcı'yı getirmek için. hoca'nın bütün kolonlarını kırdırdın, bütün kirişlerini zedeledin al eserinle gurur duy.
geçen sene 1 milyar lira'ya yakın gelir elde edilen yerde kâr olarak 10 milyon lira açıklanıyorsa ve buna rağmen borç 1 senede neredeyse 1,5 kat artıyorsa hiçkimse maval okumasın "kur farkı" diye...
seba'dan sonra tüm camia'nın üzerinde uzlaştığı ve muhalefeti neredeyse olmayan bir adam olarak kulübü çıkardığın ve çıkardığın yükseklikten nasıl kendi ellerinle bıraktığını gör akabinde bu eserinle gurur duy!
bugün taraftarlık öğretiyordun "skor falan filan" diyerek... bu taraftar feda sezonu ve akabindeki 2 sezon sana tam destek verdi, sahaya tam destek verdi skorlar iyi miydi o zaman? sorun skor ya da takimin başarısız olması değil. 115 yıllık mazide şampiyonluklar da var sezonu çok kötü bitirmek de var ama senin kulüpteki şeffaflığı bitirmendir esas sorun.
kime ne para verdiğini açıklamadan "kulübü ile anlaşılmıştır" gibi basit cümlelerle milyon milyon saçmandadır sorun. -
jeremain lens
devre arası kap bildirimi gelip sözleşmesinin feshedildiği ilan edilse, 10 milyon euro da tazminat ödeneceği belirtilse gram üzülmem.
-
onur mert
şu günden itibaren hakemlik lisansı yırtılmazsa, hiçkimse "türk futbolunun marka değeri" edebiyatı yapmasın.
bahse konu harekete göz göre göre sarı kart çıkarmak hakemlik yeteneği ile değil tamamen anne mesleği ile alakalı bir şeydir. -
meral akşener
eskiden kendilerinden olmayan herkes ya "ergenekoncu" ya "darbeci" ya da "balyozcu" oluyordu.
şimdi de kendilerinden olmayan herkes "fetöcü" oluyor.
tamam da hocam siz kimsiniz?
lideriniz bellediğiniz şahıs "ne istediler de vermedik" dediği yerde meral akşener fetöcü ise kapatın beyninizi satışa çıkardığınız dükkanı. -
rıza çalımbay
bizim bazı beşiktaşlılar dahil bir kısım anlayışı kıt arkadaşlar kendisinin beşiktaş'ı yenmeye çalışmasının tepki çektiğini zannediyor/öyle bir algıya oynuyor.
ha bunun yanında yeni yetme olup rıza hoca'ya dümdüz giden adamlar da terbiyesizlik ediyorlar, beşiktaşlılık bu değil.
rıza hoca beşiktaş'a takımını her zaman hazır etmelidir, beşiktaş'ı yenmek için sahaya çıkmalıdır, beşiktaş'ı yenmelidir, saygı duyulan futbol oynatmak zorundadır. bu değişmez bir durumdur kendisinin beşiktaş efsanesi olması gibi.
burada eleştirilen konu beşiktaş'a bileniyorsun tamam ama başka takımlara neden bilenmiyorsun? bakın "başkasına bilenmiyorsun da bize neden bileniyorsun" değil, "bize bileniyorsun da başkasına neden bilenmiyorsun" sorunun doğru şekli.
beşiktaş maçında 60 dakikaya yakın sürede kaleci hariç 7 futbolcuyu "adam adama" oynattı rıza hoca. saha içinde 1 gram futbol oynamaya çalıştırmadı takımını. mehmet demirkol'un söz konusu maça ilişkin yazısını okumanızı tavsiye ederim "nasıl futbol oynanmaz" minvalli.
hani burada kendisine sahip çıkıyormuş gibi takılan yosmalar var ya? hani bu sezon galatasaray uzay takımı gibi oynuyormuş ya kendilerinin iddiası o yönde, e oğlum bu beşiktaş'a 7 kişi ile adam adama savunma yapan antalyaspor'un sizin uzay takımına kaleci hariç 10'a 10 adam adam savunma yapması gerekmiyor mu? hatta top toplayıcılarla birlikte topyekün bunu yapması gerekmiyor mu? lakin maça bakıyoruz adam adama oynattığı oyuncu sayısı 2. yanlış okumadınız, 2! nitekim en etkili adam gomis ile adam adama oynayan savunmacı da yoktu enteresan şekilde.
gelelim esas tepki gördüğü kısma. malum şahsa anlatır gibi anlatalım...
kendisi mağlup olduğu beşiktaş maçlarının sonunda istisnasız "hakem" diye ağlar. günlerce ağlar, gezmediği kanal kalmaz. mesela geçen sene antalya'daki maçta aboubakar çok temiz şekilde aldığı topta faul kararı geldi ve oyundan atıldı. beşiktaş 10 kişi kaldı. maç sonu rıza hoca suspus, ağzını açmıyor hatta gülerek röportaj veriyor.
beşiktaş maçında 7 kişiyi adam adama oynatıyorsun, 1-0 geriye düşüyorsun, saçma bir penaltı kararı geliyor maç 2-0 oluyor daha pozisyonun yok, daha ceza sahasına girmemişsin bulduğun tek pozisyonu 90. dakikada kontraataktan bulmuşsun maç sonu "penaltı" için ağlıyorsun. bak tepki göstermek başka bir şey, rıza hoca'nın yaptığı ağlamak.
"beşiktaş olunca veriliyor böyle penaltılar"
diyor kendisi mesela maç sonunda. kendisi forma giyerken takımın penaltıcısıydı ayıptır. bak şunları dese anlarım;
* büyük takımlara böyle penaltılar veriliyor.
* istanbul takımlarına böyle penaltılar veriliyor.
* anadolu takımları lehine büyük takımlara karşı bu tip penaltılar verilmez.
ama kendisi "beşiktaş olunca" diyor. efsanesi olduğu kulübe karşı böyle sallamayacak, ağzını yıkayacak önce.
1 tane organize atağın yok, 90. dakikadaki kontraatak dışında 1 tane pozisyonun da yok, 7 kişi ile adam adama savunma yap bunlar problem değil ama skor 1-0 iken gelen penaltı ile maç kaybetti rıza hoca öyle mi? ama rıza hoca lig başlayalı 1 ayı geçmiş, 3 hafta oynanmış hala geçtiğimiz haftaiçi o penaltıyı konuşuyor basına.
şimdi ortada böyle bir durum varken dün akşama bakıyoruz, linnes biri direkt diğeri çift sarı karttan olmak üzere 2 defa atılacakken atılmamış, penaltısı verilmemiş rıza hoca maç sonu bunlara hiç değinmiyor. "bu tip kırmızı kartlar galatasaray'a çıkmıyor" demiyor. "beşiktaş'a 3 hafta önceki penaltı verilirken, bize bugün galatasaray karşısında haklı penaltımız verilmiyor" demiyor.
önce sapla samanı bir ayırt edin, taraftarın neye tepki gösterdiğini anlayın.
ben bir taraftar olarak, efsane takımın kaptanı olan kendisine saygı duyuyorum ancak bu durum kendisinin beşiktaş maçlarının öncesinde ve sonrasında terbiyesizlik yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. -
hulusi akar
döneminde, yaralı askerlerin şehit düşme oranı inanılmaz oranda yükselmiştir ki bunun en büyük sebebi gata'nın bu arkadaşın en ufak itiraz bile etmediği bir şekilde lağvedilmiş olmasıdır.
askerler devlet hastanelerine ve üniversite hastanelerine sevk edilmekte ve mühimmat yaralanmalarında herhangi bir tecrübesi olmayan cerrahlara teslim edilmektedir.
istihbarat almasına rağmen darbe olmasını engelleyemeyen, darbecilere esir düşen bir şahıs olarak son 1 ayda kaçıncı olduğunu bile hesaplayamadığımız manisa'daki asker zehirlenmelerine herhangi bir şekilde müdahale edememesi normaldir.
en fazla haber gelince "manyak mısınız lan siz, ne zehirlenmesi" falan demiştir. -
17 haziran 2017 manisa asker zehirlenmesi
bu ülkenin sözde "bağımsız ve tarafsız" mahkemeleri jet hızıyla rota yemek adlı firmanın aleyhinde haberlerin olduğu sayfaları engellerler ancak 4. defa olan durum için kıllarını kıpırdatmazlar.
manisa valisi olacak olan şahıs daha dün "gıda zehirlenmesi değil" diyerek anasını babasını savunur gibi savunuyordu firmayı, bugün ise "üzücü olan bir şey var ki bazı askerlerimizin durumu kritik" diyor aynı eleman.
bugünkü olayda eğer hayatını kaybeden asker olursa, vebali manisa valisinin boynunadır.
bu sırada hulusi akar da muhtemelen "manyak mısınız lan, ne zehirlenmesi?" falan diyordur.
üzüm hoşafı ile savaş kazanan ordudan, etten zehirlenen orduya. levazım başçavuşu olamayacak adam genelkurmay başkanı olursa, bunlar olur. -
erdoğan teziç
vakt-i zamanında burhan kuzu'nun profesörlüğünü "akademik yetersizlik" gerekçesi ile onaylamayan büyük insan.
burhan kuzu, erdoğan hoca sonrasında profesör olabilmiştir.
ne kadar olabildiği de ortadadır.
sırf bu öngörüsü ile bile saygıyı dibine kadar hak etmektedir.
hayatını kaybetmiş, üzüldüm gerçekten.
ışıklar içinde uyusun... -
10 mart 2017 ikinci sevr'in başlaması
şöyle bir durumda türkiye cumhuriyeti devleti'nin tek derdi, 4-5 sene evveline kadar ağır ve ateşli fethullah savunucusu olan bekir bozdağ efendinin almanya'da konuşamaması.
bahçeli efendi "birlikte almanya'ya gideriz" diyeceğine şu adalara çıksın adamsa -adam değil demiyorum- muhalif ülkücülerin üzerine saldığı kurtçuklarını yollasın şu adalara da boyunu görelim.
"manyak mısınız?" sorusu ile darbe önlemeye çalışan, kendi emir subayı tarafından esir alınıp utanmadan insan içine çıkabilen şahıs da kardak kayalıkları'na uzaktan el sallayıp "caydırıcı" olduğunu zanneder.
he canım süper güç, dünya lideri, oyun kuran devlet... -
ilhan cavcav
birkaç gün evvel yıldırım demirören "türk futbolu'nda 2 duayen kaldı biri aziz yıldırım, biri ilhan cavcav" demişti.
yıldırım demirören'in "maşallah" dediği bir insan. -
2017 ekonomik krizi
naber lan kurbağalar?
ne oldu, su daha çok ısındı galiba?
2015, 2016'da falan biz "olm zaten krizin içindeyiz, durum git gide ağırlaşacak çünkü bu memleketi yöneten güruhun liyakat düzeyi belli, "ben yaptım oldu" kafası ile planlama yapmadan alakasız işler yapıyorlar" dediğimizde ağzınıza geleni söylüyordunuz?
son 5 günde euro 20 kuruş arttı.
perşembe günü bir ödeme alacaktım, o para ile 2.000 euro alıp kenara atacaktım 2 ay sonraki avrupa seyahatim için. para bugüne sarktı ve 400 lira zarardayım.
oturduğunuz yerden çok deli paralar kazanıp, çok müthiş kayıplara uğrayabildiğiniz bir ülke artık burası.
emeği geçenlerin allah belasını versin, ehonomi çoğ eyi çoğ eyi. -
14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı
bir takım yanlışlıkları düzeltmek gerek.
iddia olunur ki, denizlispor yönetimi denizli doğumlu olmayan/denizli kütüğünde olmayan fenerbahçelileri stada almamış.
yanlış.
denizlispor yönetimi, kendi tribününe denizli doğumlu olmayan yahut kütüğü denizli'de olmayan kişilere bilet satmamıştır. fenerbahçe "deplasman" tribününe bileti olan her fenerbahçeli girmiştir.
ha, denizlispor taraftarı içine oturamadılar diye bir şikayet varsa da soralım: siz hangi tarlada yetişiyorsunuz?
maçtan evvel denizlispor'un küme düşme tehlikesi vardı yani denizlispor öyle rahat falan değildi o sebeple desteklenme konusunda bir sıkıntı yaşamamak için böyle bir tedbir almıştı.
bir anekdot, fenerbahçe kongre üyesi olan dönemin denizlispor başkanı ali ipek bu maçtan 1 gün evvel ihraç istemi ile fenerbahçe disiplin kurulu'na sevk edilmiştir. yaklaşık 10,5 sene geçmiş olmasına rağmen ali ipek hala ihraç edilmemiştir. neyse siz aziz yıldırım maskesi ile yürüyüş yapın.
bir diğer yanlış, ısrarla "maç 16 dakika uzadı" mevzusu. denizlispor golü normal süre içinde hatta yanılmıyorsam 88 veya 89. dakikada attı.
şimdi fenerbahçelilerin itirazı neye? az mı uzadı yoksa çok mu uzadı? "çok uzadı" deniyorsa uzaması fenerbahçe lehine e daha ne? "az uzadı" deniyorsa neye istinaden az uzadı? en az kaç dakika daha uzamalıydı?
bence fenerbahçeliler neye itiraz ettiklerini dahi bilmiyorlar.
17'ye karşı 1 falan denmiş de, ilgili sezonda fenerbahçe lehine hakem hatalarını arka arkaya eklesek burdan köye yol olur.
konyaspor'a anelka'nın elle gol atıp özgüç türkalp'in golü verdiği maç aynı sezonda değil mi? samsun deplasmanında kaleci kerem, nobre'ye dokunmadığı halde hem penaltı verilip hem de kerem'in atıldığı hakem serdar tatlı'nın özür dilediği, kerem'e kırmızı kart nedeniyle ceza verilmediği sezon aynı sezon değil mi?
(bkz: lahanayı yerken kıtır kıtır sapına gelince me)
elhamdülillah beşiktaşlıyım... -
devlet bahçeli'nin başkanlık sistemi desteği
ben bu adamın parada, pulda, ihalede gözü olmayan, temiz biri olduğuna inanırdım. "ulan siyaseten yanlışları var ama temiz yahu bu adam" derdim.
şu saatten sonra bu adamın temiz olduğuna falan inanmıyorum. artık cia bağlantılı mıdır, mit çalışanı mıdır, hain midir bilmiyorum ama temiz değil.
2001 krizi oldu bu ülkede, toplumsal kırılmalar oldu. sonra kemal derviş geldi beğenirsin-beğenmezsin bir program oturttu, ekonomiyi rayına soktu öyle ki 2002 yılında ekonomi %6,2 büyümüştür.
işte böyle bir dönemde 2002 yazında dsp bölündü ve mhp, tbmm'nin en büyük grubu oldu. devlet bahçeli'den beklenen başbakanlığı devralıp merkez sağ bir hükümet kurup seçimi zamanında (2004) yapmaktı ama ne oldu? devlet bahçeli hükümeti bozup seçimi işaret etti.
2002'de ekonomi büyüse de 2001 krizinin etkileri zihinlerde tazeydi, hükümet sorumluydu... ve 3 kasım 2002 seçimlerinde mecliste grubu olan bütün partiler çöktü, barajı geçemedi. daha 1 sene evvel kurulmuş akp, toplam seçmen sayısının %28'inin, oy kullanan seçmen sayısının %34'ünün oyunu alıp meclis'te %65 çoğunluk elde ederek tek başına iktidar oldu. kemal derviş'in ekonomik programının noktasına virgülüne dokunmadan uyguladılar. bakmayın "bizzzz biliriz, senden akıl alacak değiliz" demelerine, elalemin aklı ile ekonomide büyüme sağlandı. tabi kemal derviş programının ömrü 2007'ye kadardı, üretim odaklı bir politika üretilmeyen 2007 sonrasını da görüyorsunuz.
partisi 2011'de kaset komploları ile tarumar edildi malum ortaklık eliyle. öküz ölüp ortaklık bozulmamıştı daha... 2011 seçimlerinde mhp'nin ciddi bir baraj sorunu ortaya çıktı ve 2002'den ağzı yanan muhalif kanat mhp barajı aşsın da meclis'te yine saçma sapan bir aritmetik olmasın diye emanet oy verdi mhp'ye.
2015 haziran seçimlerinde ise akp büyük darbe aldı. seçim sonuçları ortaya çıkınca akp'de hüzün, akp karşıtı blokta ise sevinç vardı buna mhp tabanı dahil. böyle bir ortamda 1 hafta hiçbir açıklama dahi yapmasa akp'nin kendi kendine çözüleceği bir ortamda seçim akşamı çıktı "erken seçim dahil" her şeye mhp'nin hazır olduğunu deklare etti.
400 verilmezse huzursuzluk vaat edenlere gün doğdu, kimseyle koalisyona yanaşmadılar.
2002'den 1 gram ders almamış devlet bahçeli, erken seçime ne kadar hazır olduğunu akp'ye yine, yeni, yeniden tek başına iktidarı armağan ederek ve baraj altı kalmaktan son anda yırtmasına rağmen milletvekili sayısının yarısını kaybederek gösterdi.
akp tek başına iktidar oldu ama bırakın anayasa'yı tek başına değiştirmeyi, anayasa'da değişiklik yapmayı referanduma götürmeye yetecek sayıyı dahi yakalayamadı.
böyle bir ortamda, akp'liler bile şu başkanlık sistemi mevzusunu karınlarından konuşup açık açık dile getirmekten imtina ederken çıkıp da "biz parlamenter demokrasiden yanayız ama başkanlık sistemi referanduma götürülürse milletin kararına saygı duyarız" ne demek?
referanduma götürmek için yeterli oy desteğini sağlayacaksınız işte? chp vermeyecek, hdp vermeyecek e arkadaş 330 kişi nasıl oluşacak? mecliste "biz parlamenter demokrasiden yanayız ama madem millet karar versin "evet" diyoruz" edebiyatı ile akp'ye stepne mi dersin, koltuk değneği mi dersin destek verip 330'u sağlayacaksın. bunun manası bu? yoksa çıkar dersin "meclis aritmetiğinde başkanlık sistemi'ni direkt getirecek veya referandum seçeneğini sunacak bir akp sandalye sayısı yoktur. biz parlamenter demokrasiden yanayız ve akp'nin bu beyhude çabasının yenikapı ruhuna aykırılık teşkil ettiğine inanıyoruz" dersin olay biter.
yahu idamın kaldırılması mevzusunda komisyonda muhalefet ettin sonra dediler ki "meclis'e sevk edelim, orada karar verilsin" sen de meclis'e sevk edilmesine onay verdin. idam meclis'te oylanırken o dönem akp'nin meclis'te grubu vardı. mhp olarak siz idamın kaldırılmasına "hayır" oyu verirken, akp meclis grubu "evet" oyu verdi. ama aynı akp şu anda "mhp idamı kaldırıp apo'nun idamını engelledi" diye propaganda yapıyor. o günün akp genel başkanı olan zat sanki o dönem kendi vekillerinin "evet" mhp vekillerinin "hayır" dediğini bilmiyormuş gibi "o gün ben iktidar olsaydım apo'yu asardım" diyor.
sen bu halde çıkıp "referandum" diyorsun.
evet devlet bahçeli, idamın kaldırılmaması için çok şey yaptın ve ihale hak etmediğin halde sana kaldı ama başkanlık sistemi referanduma gider ve referandumdan geçerse, başkanlık sistemi sonucunda bu ülkenin yaşayacağı kötü günlerin vebali boynunadır. akp'liler çıkıp "ya valla biz çok meraklı değildik ama bahçeli bizi kandırdı" derse de akp'ye "adamlar kandırılmış lan" diyip oy vermeyen de şerefsizdir kendi payıma.
siyasi hayatında çokça hata, çokça doğru yapmışsındır ama 2002, 2015 ve 2016'daki şu can suyu çıkışlarının manası başka bir şey. bir insan en kritik zamanlarda böylesine hatalı ve sert çıkışları tüm olanlara rağmen ders almadan tekrar tekrar yapmaz. üstelik bunu safça, temizce, bilinçsizce, akıl tutulmasıyla falan hiç yapamaz. bunun altında kasıt vardır.
o ağzından düşürmediğin "devlet-millet menfaati" değil başka birilerinin menfaati için çalışıyorsun bahçeli ama kimdir o birileri kestiremiyorum. -
ismail saymaz
-
beşiktaş
mustafa pektemek adlı haramzadenin doğum gününü kutlayarak içime şu serpmiş olan kulübüm.
https://twitter.com/…status/763638604442771456?s=09
en son ismail köybaşı'nın doğum gününü kutlamış, ertesi gün fener'e itelemişti.
allam sen konuyu biliyosun, dinimiz amin.
(bkz: ay hadi inşallah) -
recep tayyip erdoğan
kızının düğününe sivil plakalı bir araçla gitmek yerine cumhurbaşkanlığı forsu taşıyan makam aracı ile giden millet adamı.
benden kesilen vergiden o aracın herhangi bir masrafına 0,00000000000001-tl bile katkı sağlanıyorsa haram olsun...
edit: şimdi gördüm, adam huber köşkü'nden devletin helikopteri ile gelmiş. helikopterden inip hepi topu 500 metrelik yolu da cumhurbaşkanlığı forsu bulunan zırhlı makam aracı ile kat etmiş.
(bkz: tüyü bitmemiş yetimin hakkı)