klorobam29
profili

  • ali koç

    livakoviç'i villareal' e kaptırmış başkanımsı.
    10 milyon euroya serbest kalır maddesi varmış kalecinin. fenerbahçe ise 6 ya kadar zorlamış.

    ostervolde'ye 8, bruma'ya 4, samet 'e 3.7 milyon euro veren ali koç livakoviç'e 6 ya kadar çıkabilirim demiş. demedi demeyin önümüzdeki devre arası ali şaşal vural' ı 7 milyon euroya alırsa şaşırmam. vizyonun bunu gerektirir

  • kamu maaş sisteminin tamamen bozulması

    çaycının 20 k aldığı bir yerde öğretmen 15 k alıyorsa eğitim falan beklemeyin. eğitim çok kötü bla bla diye ağlamayın. çıkarın senelik 100-150 k çocuğu özel okula verin. 15 k maaş alan öğretmenden de öğretmenlik beklemeyin. ne bilim cebinizden 5 k daha verin belki size güzel bir çay demler.

  • öğretmenlerin 25 bin tl maaş alması

    öğretmenin saf maaşı 12-13 k. ek dersle birleştir 15-16yı buluyor. uzman öğretmen olursa +2-3 k ekleniyor.

    not : eşi, kardeşi, eniştesi, 3 tane dayısı. 4 tane hala oğlu öğretmen olan birisiyim.

    not 2: uzman olmak için 10 sene ya da yüksek yapma şartı var. tabi herhangi bir disiplin soruşturması geçirmeme şartı ile

  • hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek

    (bkz: yorgancı)

    kat kat yorgan. üstüne oturup çuvaldız ile kenarlarını ilmek ilmek dokumak. naftalin kokusu eşliğinde saten, kadife yorganların arasında çalışmak mükemmel. yoruldun mu. çek birini üzerine devir götü yat miss.

  • nisan 2023 memur ve emekliye ara zam ihtimali

    lise mezunu bile olmayan, evinden yürüyerek gidip gelen 19-20 yaşında üstelik işi de biz öğretip sadece hekimlerime yardım etmesi, malzeme karıştırması için aldığım personellerime (emeklerini küçümsemiyorum)yol yemek hariç 8500 lira verdiğim bir yerde 4 sene üniversite okumuş, kpssden 80-90 puan almış doğunun kuş uçmaz kervan geçmez beldelerinde yokluk içinde yıllarca çalışmış, tüm gençliğini harcamış ardından 35e merdiven dayarken orta halli büyükşehir'in uzak bir köyüne atanabilmiş ve 40ında ancak memleketinde hatırı sayılır bir yerde görev yapmaya başlamış bir öğretmenin yol yemek dahil 12-13 bin lira alması çok dokunuyor bana
    .

  • kemal kılıçdaroğlu yüzünden seçimin kaybedilmesi

    bir gün memlekette akrabalarla oturuyoruz. herkes silme akpli. ancak akrabaların yarısı ekonomiden, mültecilerden, kamudaki liyakatsizlikten(çoğunluk kamu perosneli) şikayetçi. ak parti şöyle yanlış yaptı böyle yanlış yaptı konuşuyorlar. dedim herhalde herkesin çakralar açıldı. sordum e seçimde kime oy vereceksiniz? ak partiden memnun değiliz ama başka kime verelim. kemal kılıçdaroğlu'na mı verelim dediler. dedim siz de haklısınız. peki ekrem imamoğlu nasıl diye sordum " bırak o şovmeni" dediler. ben de "ya mansur yavaş var ona iyi diyorlar ona nasıl bakıyorsunuz" bu sefer de madem iyi ne işi var chp'de dediler. peki ali babacan ya da abdullah gül çıksın aday olsun onlara verir misiniz? "onlar da partilerine ihanet ettiler..
    velhasıl kelam anadoluda kılışdarı beğenmediği için oy vermeyen adamlar zaten başka birine oy vermeyecek. 10 seçimdir kaybediyor diyorsunuz ya atatürk'ü mezardan kaldırın verin yine vermezler. 10 seçimi atatürk kaybederdi. bi baktım uzaktan memleket ortadan 2ye bölünmüş. erdoğan'a oy verenler ve erdoğan'a oy vermeyenler. bu insanlar kararlarını vermişler gerisi bahane fasa fiso.. muhalif kardeşime soruyorum. mansur yavaş'ı çok seviyorsunuz diyelim. çıksın cumhur ittifakı mansur yavaş'ı aday gösterse oy verecek misin? akp adayı mansur yavaş ya da ekrem imamoğlu.. aynısı akpli seçmen için de geçerli. şu an kılıçdaroğlu aday olduğu için mansur olsaydı verebilirdim diyorlar. ama aday değişip mansur olsun bu sefer de başka bir şey bulurlar.

    zaten akpnin stratejisine baktığınızda çıkıp kemal kılıçdaroğlu'na doğrudan laf etmiyorlar. muharrem ince olsun ümit özdağ olsun ya da pkk muhabbeti olsun muhalefeti bölmeye çalışıyorlar kendileri de biliyor ki muhalif sayısı hükümet yanlısı sayısından epeyce fazla. şimdi kemal kılıçdaroğlu aday oldu hdp 'yi de silme aldı. ulusalcı ya da milliyetçi muhalif adayları patlatıp millet ittifakı içerisinde hdp ile dirsek temasından ya da kemal kılıçdaroğlu antipatisinden beslenerek muhalefeti bölmeye çalışıyorlar.
    atıyorum aday mansur yavaş olsaydı bu sefer de hdp 'yi koparmak için millet ittifakının ne kadar milliyetçi ismi varsa onları parlatacaklardı. ekrem imamoğlu olsaydı bu sefer de siyasi yasağı kullanıp siz oy veriyorsunuz ancak boşa gidecek ya da müteahhit, karadenizli denilip akplilere benzetilip ittifak içerisindeki ulusalcı kitleyi kaşıyacaklardı hatta meral akşener'in istediği kişi vurgusu yapılıp seçimin kazanılması halinde ülkeyi milliyetçiler yönetecek algısı oluşturacaklardı. hdp yi koparmak için.
    herkes aklını başına alsın uyanık olsun.

  • sabancı'nın 50 milyon dolarla rahat yaşanır demesi

    hayır 50 milyon dolarım var ama arabam yok evim kira. hay sıçayım böyle hayata...

  • deli vahit'in dönence cover'ı

    youtube yorumu:
    " orgu bulan kişi bile bu kadar özelliğini bilmiyordur.."

  • müze tavsiyeleri

    (bkz: phaselis antik kenti)

    antalya kemer'de bulunan açık hava müzesidir. diğer müzelerde farkı çok güzel plajı olması. ipek gibi denizde yüzdükten sonra havlunu üzerine alıp antik kentte gezersiniz. orman, deniz ve tarih... her sene mutlaka uğrarım.

  • dişçilerden nefret etme sebepleri

    7 sene devlette çalıştım. günde ortalama 30-40 hastayla muhattap oldum. hepsinini tedavisini elimden geldiğince yapmaya çalıştım. gömülü diş çekiminden implanta kadar. ve geçen süre zarfında hakaret , mobbing her türlü sorunla karşı karşıya kaldım. döner sermaye denilen saçmalık da son zamanlarda dönmüyordu. yaklaşık 1 sene önce devletten ayrıldım. günlük 8-9 saat mesainin en az 7-8 saatini ayakta aktif çalışıyorsun. yıllık izin alamıyorsun. bedava bile olsa yaptığın her işten sorumlu oluyorsun aksi durumda şikayet yiyor savunman isteniyor. ve karşılığında da 5500-6000 lira arası maaş. çünkü döner sermaye yokmuş. ayda da nerden bakılırsa 3-4 gün nöbet. bu kadar yoğun çalışıp bu kadar düşük ücretli meslek grubu varsa acil doktorlarıdır herhalde. ve bu yıpratıcı sürecin sonunda da sikerim devletini dedim ve ayrıldım. ayrıldıktan sonra dediğim ilk şey '' devlette geçen 7 yılıma yazık olmuş'' oldu. devletteki bu sistemden ötürü az biraz nitelikli hekim ayrılıyor .

    gelelim özeldeki fiyatlara. kesinlikle fazla değil. istanbulda'ki fiyatların biraz pahalı olduğunu tahmin edebiliyorum. para da asla fazla değil. çünkü toplum olarak ayda yılda bir fırçalayan insanlarız. adam diyor ki '' günde en az 2 kere dişlerimi fırçalarım'' . sonra soruyorum en son ne zaman fırçaladın? hatırlamıyor. ağız diş sağlığına önem vermiyor haliyle de ağız diş sağlığı için harcadığı para da ona tamamen çöp geliyor.

    çok fazla diş kaybı olmayan orta halli ağız hijyeni olan bir bireyde geç erişkin dönemine kadar en fazla 2-3 tane kanal tedavisi belki de 2-3 üye sabit protez gerekir. bu işlemleri çok lüks bir yerde yaptırmazsan ortalama ödeyeceğin tutar 2-3 bin lira falan tutar. yani 20'li yaşlardan 40lı yaşlara kadar cebinden çıkacak olan 2-3 bin lira. ancak akıllı telefon alıyorsunuz en ucuzuna 5-6 bin lira fiyat veriyorsunuz üstelik 2-3 sene sonra kullanamayacağınızı bile bile..o yüzden emeğime saygısı olmayan hastaya kibarca yol veriyorum. bir iki tane daha klinik var çevremde . ucuza yapan teknisyen klinikleri.. hastaları oraya yönlendiriyorum. istediğiniz fiyatlara yaparlar orada diye.

    gelelim tahsilat meselesine. borç takma girişimi hep oluyor. ancak onda da tavsiyem az biraz kompleks tedavi yaptığımızda hastaya planlama yapıyoruz. bir tane de fotokobisini hastaya veriyoruz. ve planmada altı çizili bir şekilde '' peşinatsız işe başlanmaz bakiye kapanmadan da işlem teslim edilmez. bakiye kapanmadığı için uzayan işlerde oluşabilecek kompikasyonlardan ötürü müessesemiz sorunlu değildir. '' hastaya protez yapmışız ve son aşama öncesi sekreter arkadaşlar sürekli uyarıyor. son işlem gününüz ödemeniz tamamlanması gerekir yoksa işlem takılmaz. hasta geliyor sanki hiç para muhabbeti yapılmamış gibi '' hocam bir yerden ödeme alacağım ayın 15inde.siz takın ayın 15'ine ben bırakırım. ben de tamam o zaman ayın 16'sına randevu yazıyorum tekrardan ücreti öder işleminizi tamamlarız. bu tip hastaların büyük bir çoğunluğu ödemeyi ayın 15 değil bir sonraki ayın 15'inde getiriyor o da geçici dişlerle idare edemediği için. takılmış olsa ebediyen gelmez. o yüzden baştan konuşulsun ,kağıda dökülsün. hastanın içine sinmeyen bir durum olursa ya da ödeyemeyecek durumda ise hiç başlamaz. kimseye de zorla tedavi yapmayın. sen gel başlarız ,hallederiz gibi esnafvari yaklaşırsan birçok hastayla problem yaşarsın. ya paranı kaybedersin ya da huzurunu..

    mesela biz klinğimizde diş çekimini 100 /150 tl arası yapıyoruz. adam 1 haftadır uyuyamamış. ağrıdan bitap düşmüş. çekim 100 lira diyince kıyameti koparıyor. ben de ''burada yaptırmak zorunda değilisin '' diyorum. 2020 yıılının türkiye'sinde 100 lira çok komik bir rakam. yemeksepetinden 2 kişilik yemek iste rahat 100 lirayı geçer. evine bir tane tamirci çağır. sadece ayakbastı parası 75-100 lira alır.

    farkındayım başlıkla alakasız oldu ama yukarıda yazdıklarım hastaların nefret etmesi için sebeb.

    1. devlete muhtaç olmamaları
    2. fiyat konusunda esnememesi
    3. borç takamamaları..

  • fay hattına sıfır 16 milyon liralık zevksizlik

    fay hattını bilmem ancak başıma bir şey gelmeyecekse beğendiğim evdir..

  • ali koç

    bir fenerbahçe taraftarı olarak ben fatih terim'e söverim kızarım, galatasaray ile ilgili olumsuz konuşabilirim holiganlık yapabilirim (hiçbirini yapmam ayrı mesele) çünkü ben bir taraftarım. ama ali koç'un başka bir deyişle fenerbahçe başkanının bir taraftar gibi davranmasına razı değilim. yöneticilikte bu kadar duygusallığa yer yoktur. mesele fenerbahçe'nin menfaati ise takımına sahip çık. adam akıllı transferler yap takımın parasını çer çöp etme. fatih terim ile uğraşmak nedir arkadaş? fatih terim'den ben de haz etmem ama fatih terim ne zaman çıkar galatasaray başkanı olur çık o zaman konuş. toplumu bu kadar germenin anlamı yok. allah göstermesin iki hafta sonra fenerbahçe galatasaray maçında bir olay çıksa birinin başına bir iş gelse bunun sorumlusu yöneticilerdir. aynı şekilde fatih terim ve mehmet cengiz için de geçerli. onlarla ilgili yorum yapmak istemiyorum ama benzer bir tartışmayı onlar başlatsaydı ali koç'tan beklentim hiç muhatap olmaması ve takıma yoğunlaşması olurdu.

    adama vizyon başkan dedik televizyon başkan çıktı.. sayesinde galatasaray taraftarı konsolide oldu. bir sonraki iç saha maçında belki de 10 bin kişiyle oynayacakken şimdi 40-50 bin kişiyle oynayacak galatasaray.

  • kütahya'daki saçma sapan trafik kazası

    öncelikle şunu düzeltmek gerekiyor. bu olayda araç kadına çarpmıyor. kadın araca çarpıyor. şoför yayanın kendisini bir şekilde farkettiğini düşünüyor. sallana sallana gelmesini de '' araç bir an önce geçsin ben de karşıya geçeyim ''diye yaptığını sanıyor. hani trafikte tali yoldan çıkarken ana yoldaki araç yol verince gaza kökleriz ya yol vereni bekletmemek için.bu da öyle bir şey. ancak bacımız tüm beklentilerin aksine arka kapıdan giriş yapmaya çalışıyor.. çok şükür ciddi bir sıkıntı olmadı

  • #dishekiminekulakver

    6 yıldır devlette çalışıyorum. diş hekimiyim. okulda çalışma şartları, ders sistemi, mobing, sonrası çalışma alanları, kamu atamaları ve döner sermaye sistemi, malzeme kalitesi , özel klinikler ile devlet arası haksız rekabet, kontenjanlar vs...bıktım ve hiçbir ümidim yok.

    devlette çalışan diş hekimi olarak 4 yıldır aynı parayı alıyoruz. bir hafta izin alsam öğretmen olan eşim ile aynı maaşı alacağım. polis olan dayımdan daha düşük alıyorum bazı aylar. ne çalışma motivasyonu kaldı ne de geleceğe dair bir umut. malzeme kalitesi yerlerde. performans baskısı had safhada. alacağım 3 kuruş para için kalitesiz malzemelerle insanların sağlığını tehlikeye atacağıma sevk zincirinin bir halkası olmayı tercih ediyorum. çalıştığım kurumda 6 ayda 2 tane hekim özele geçti. bu sayı bu gidişle artacak kaldı ki ben bile artık özel düşünmeye başladım. daha 2 seneye kadar uzman olmamama rağmen gömülü diş çekimi, süt dişlerine kanal tedavisi, amputasyon, gingivektomi, gingivoplasti gibi uzmanlık gerektiren işleri devlet imkanları ile yaparken şimdi basit diş çekimini bile yapasım gelmiyor. özeldeki arkadaşların çağrılarına kulak vereceğim muhtemelen. hastanemizde çalışan nitelikli hekimlerimiz artık kendilerine klinik açmanın hesaplarını yapıyorlar. diyeceksiniz ki sen olmazsan başkası olur. işte o öyle olmuyor. kontenjanlar istediği gibi artsın, hekim sayısı istediği kadar artsın mevcut sistem değişmediği müddetçe 2 gün sonra alacağınız randevu sonrası sadece sizi muayene edecek hekimle karşılaşırsınız. sonra uzman diş hekimine neden randevu alamıyoruz diye bimer, cimer vs. şikayet edersiniz. değişen bir şey olur mu? belki şikayetlerle uğraştığı için uzman diş hekiminin istifa etmesine vesile olursunuz. (geçen sene 2 uzman bu yüzden istifa etti)

    bu olay asla diş hekimi özelinde değil. bu ülkede sağlıkçılar asla hak ettiğini alamıyor. hadi biz hekimiz. hastanın ağzına sıçmayı göze aldıysam maddi olarak iyi kazanabiliriz ya da özel sektörde ekmek var. peki hemşireler, yardımcı sağlık personelleri vs... ne geceleri var ne gündüzü. hekimin mobing yediği bir ortamda mobingin allah'ını yiyorlar. torpil had safhada. torpilli personel masa başı gün boyu otururken, torpili olmayan yardımcı personel gecesiz gündüzsüz köpek gibi çalışıyorlar.

    önümüzdeki 3-4 senede sağlık ile ilgili ciddi reformlar yapılmazsa kamu kurumlarında nitelikli bir tane bile hekim kalmaz. belki de özel hastane sahibi olan bakanımızın amacı da budur? keşke aksini iddia eden bir açıklaması olsa..

  • öğretmen kalitesinin artması için çözüm önerileri

    çok şey var ancak bir anımı paylaşmak isterim. lisede iken ingilizce öğretmenimiz müfredatı çöpe attı ve kafasındaki eğitim ve öğretim şablonu bize uygulamak istedi. o da şuydu : temel gramer bilgisinden sonra her hafta bir konu belirlenir. (örn: futbol) onunla ilgili key words'ler belirlenir onları ezberlemeye çalışırdık. sonra bir hafta boyunca sınıfta türkçe konuşmak kesinlikle yasak. tamamen tarzanca bir ingilizce ile maç muhabbeti.. her hafta başka bir konu. aradan 2-3 ay geçti. biz şaka maka ingilizce konuşmaya başladık. derdimizi gayet güzel anlatıyoruz. sonra okul yönetimi araya girdi. müfredatı uygulanmadığı için ingilizce öğretmenimize uyarı verdiler. konu il mem'e gitse soruşturma açılabilir diye de tehdit ettiler. sonra açtık müfredat kitabını

    " may feyvırıt popstar is tarkan"

  • doktorların hemşirelere sarkıntılık yapması

    --- spoiler ---

    ceplerinden kondom çıkarıp masaya koyup imada bulunanlar mı derseniz
    --- spoiler ---

    (bkz: cool story bro)

  • phillip cocu

    eğer ali koç burayı okuyorsa (bkz: 70 milyon bizi izliyor) cocu için şunu yapsın. tekrar takımın başına getirsin. ilk iç saha maçında yedek kulübesinin önünde beklesin. 2 maç dayanamaz istifa eder. % 100 çalışıyor.

    ya da parasını vermeye devam etsin. fenerbahçe a-2 ya da minik takımının başına geçsin. 10 milyonu 3 seneye bölerek taksit taksit ödeyelim. 3 sene kaybedeceği pr'ı düşünüp istifa edecektir. en olmadı gitsin kaynaşlı'da topuk yaylasına . tek başına takılsın.(bkz: the shining)

    gelelim esas bombaya.. en kestirme çözüm de şu. bu adam ali koç'un otelinde kalıyor. başkan hesabı biraz şişirsin. gece odaya 2 tane hatun yollasın. o kısmı ersun yanal halleder. alevli iki tabak. sabah bir adison ''10 milyon euro'' ödemezse de maaşına ya da alacağına haciz konsun..

    o da mı olmadı. housekeeping elemanı fetullahın 2 tane kitabını bıraksın odasına. sabah şafak baskını.sorguda 5 gün kalsa 6 . gün kaçar.

  • alkol satan migros'un kurbanlık satışı yapması

    diyanete milyonlarca lira bütçe ayırıp alkolden vergi alan, faiz ile piyasayı döndüren ülke kadar anormal değildir..

  • doktorların hastalara sen diye hitap etmeleri

    5 yıldır hekimlik yapıyorum. hastaları 2 ye ayırıyorum. yaşı bana yakın ve yaşı bana uzak olanlar. hiçbir yerde yazmaz ancak belki de şahsi takıntımdır. yaşı yakın(29) olanlar, bana ''sen'' diye hitap ettiğinde yüzüm düşer, ancak tepki de vermem. ısrarla hastaya 'siz ' diye hitap etmeye devam ederim. belk de 'siz ' kelimesini biraz daha vurgularım.

    ancak gelelim diğer kısma. çocuklara siz demiyorum genelde. 'abicim', 'canım', 'aslanım' gibi çocukları rahat hissedirecek hitaplar kullanırım. diğer kesim de yaşlılar. onlar da bana ya direk ismimi söylerler ya da 'yeğenim' , 'evladım' gibi seslenirler.. hiçbir şekilde alınmam. ama yine de önce 'siz' diye başlarım. baktım hasta anadolunun bağrından kopup gelmiş biriyse onun dilinden konuşurum. ben de' amca', 'dayı''teyze' demeye başlarım. o zaman hasta ile iletişimin daha kuvvetli oluyor. (laubalilik ya da ağırlığını kaybetmek çok ayrı) . tabi gelen yaşlı hasta emekli albay ise 'siz ' i vurgulamak gerekir. çünkü o adam belki de 'efendim' kelimesini bekliyor.

    bir insanın -ille de hekim olmak zorunda değil- tanımadığı birine 'siz ' diye hitap etmesi şık bir davranıştır. saygılı bir davranıştır. ancak karşındaki insan ile kooperasyonunu arttırıyorsa , yapacağın tedavinin başarısını olumlu etkiliyorsa farklı hitap şekilleri kullanılabilir.

  • ab & türkiye müzakerelerinin askıya alınması

    2002-2005 yılları arası erdoğan ve abdullah gül'ün ab müzakereleri için vermiş olduğu gayretler aklıma geldi .. 1 haftada tüm avrupa başbakanları ile konuşmuş hepsiyle iyi ilişkiler sergilemişlerdi... berlusconi dostu, zapatero kankasıydı..

    şimdi niye böyle olduk ki. üzülüyürum sözlük.