exfreak18
profili

  • chp'nin hdp ile tabi ki anayasa yapılabilir demesi

    içişleri bakanlığı'nın onay verdiği bir partiyle anayasa yapabilme olasılığı içeren söylem.

    kürt oylarını kapmak için apo'nun abisinden, kendisinin mektubundan medet umanlarca eleştirilecektir.

  • cem uzan dönüyor

    akıllara volkan öge'nin seçim şarkısını getirmiştir, başka da bir değeri yoktur.

    volkan öge geliyor

  • f-35 jetlerinin radara yakalanması

    f-35'in radara görünmediğini kim söyledi ki zaten? (detaylar aşağıya eklendi)

    "radar izi düşük"ten yola çıkarak hayalet sınıflandırması yapan cahil köşe yazarlarıyla gaza gelenlerin üzülmemesi ve rus sevici tiplerin sevinmemesi gereken hadise.

    çünkü f-22 de aktif radar modunda radarda ayna gibi parlıyor tayyare. bir de onun pasif modu var, işte o fena.

    f-35'te de aynen böyle durum.

    f-35'i bildiğini sanan da aslında bir bok bilmediğinden, en büyük olayının radar izinin az olması sanan embesil arkadaşlar halen mevcut. f-35'i f-35 yapan şey datalink kabiliyetleridir. yani 300 km ötedeki geminin angaje olduğu hedefe görmeden füze atabilmesi ya da kendi gördüğünü başka uçakla ateş altına alması vb. o da 3f yazılımı sayesinde mümkün. sistem entegrasyonu ve sistemlerin aktif/pasif moda alındığında da bu sayede iz bırakmadan saldırabilmesi gibi özelliklerle. ama siktir edin, siz hep boş beleş savunma sanayii uzmanlarını dinleye dinleye bu hale geldiniz, o yüzden yadırgamıyorum.

    detaylar

    1. şurada uzun uzun anlatmıştım, merak eden için: (bkz: #87415303)

    2. mil std 1553 hakkında en ufak bilgisi dahi olmayan hiç kimse "o uçahları amariga uydudan idare ediyeah" diye gelmesin. "dostum abim hava kuvvetlerinde ve büyük oyun var" diyen ergen bile dadandı. abisinin güzel bir okula göndermesini salık verip evine yolladım. bir diğeri de sığır demiş bana ama yazdığı tek şey "yoh aktif yoh pasif ne adamlarsınız yea" düzeyinde. ikna olunası...

    3. f-35 bir uçak değil, platformdur. yer, deniz ve hava konuşlu aynı datalink protokolüne sahip tüm radarlarla veri transferi yapar ve bu sayede hiçbir yönlendirme, sesli iletişim olmadan da durumsal farkındalığı en üst seviyededir. ve başka kaynaktan gelen bu radar imajlarına angaje olabilir, kendi gördüğüne de başka bir platform aynı şekilde angaje olabilir. en büyük artısı ve olayı budur.

    4. sandığınız gibi radar izini düşürmek öyle sadece gövde değiştirerek olabilen bir hadise değil. öyle olsaydı şu an normal geometriye sahip uçaklar üretmek yerine, hepsi bu şekilde üretilir ve bol bol nurtopu gibi stealth uçaklara sahip olurdu devran. bir uçağın üzerinde telsizinden, dost-düşman tanıma sistemine (iff), datalink'inden gps'ine bangır bangır yayın yapan, "ben buradayım" diyen birçok alıcı-verici buluyor. yani bir uçağın kabuğunu, gövdesinin geometrisini, o geometriyi kaplayan boyasını * filan değiştirmeniz onu görünmez/az görünür yapmaz (kaportası makyajlanmış su-35'in su-57 diye itelenmesi gibi). çünkü tüm bu değişikliklerin yanında diğer her alıcı-verici, birbirinden dahi haberi olmadan bağırmaya, yayın yapmaya devam edecektir. f-35'te tüm sistem, hangi arabirimlerin, hangi veri yollarıyla ve nasıl haberleştiğini bilmektedir. uçak, üzerindeki tüm sistemleri çalıştırmakla kalmaz, neye sahip olduğunu da bilir. yani hangi atış durumunda, hangi kilit atıldığında/yendiğinde, hangi öz savunma sistemleri devreye ne kadar süreyle ve ne şekilde girecek, hangi füzenin ne kadar süreyle radarı kullanarak hedefi aydınlatması gerekiyor, atıldığında füzenin terminal safhaya kadar ne kadar veriye ihtiyacı var veya var mı... uzaaar da gider. o sebeple f-35 kendisini en az yayın modunda tutarak görünürlüğünü de aşağıya çeker. geometrisi ve kullanılan malzeme ile boyası sayesinde radardaki izi tespit edilse bile herhangi bir füzenin kendisini takip edemeyeceği kadar küçültülür. tüm bu sistemin entegrasyonu zor ve her bir arabrimin buna uygun tasarlanmış, üretilmiş olması ölümcül derecede önemli. bildiğimiz kadarıyla amerika bu konuda yetkin ve tecrübeye de sahip. ama bildiğimiz bir başka şey ise muadili gösterilen rusya'nın suriye üzerinde bile kendi konumlama sistemi glonass bir halta yaramadığı için, herhangi bir outdoor mağazasından alınabilecek karada kullanmak için üretilen garmin gps'leri kokpite lastikle tutturarak yön bulmaya çalıştığı. su-24 ve garmin gps

    özellikleri olan bir uçak yerine, istenen özelliklerin çevresinde şekillenmiş bir platform f-35.
    o sebeple bu kadar biricik, pahalı ve en ufak bilgi sızıntısı ihtimalinde satılması durdurulabiliyor (bkz: biz).

    5. israil'in elektronik karıştırmayla nasıl bir hedefi bile değil, bizzat hava savunma sistemi (pantsir-s1) vurduğunu da hatırlayarak konuyu sonlandıralım.

    burada yazılanlar, ülkede adam gibi anlatılmadığı için yüzeysel bilinen veya hiç bilinmeyen bazı şeyleri göz önüne almanız için. yoksa her sistemin bir anti'si geliştirilir, hatası veya kusuru mutlaka çıkar. ne rusları ne de amerikalıları çok yüksek mertebelere yerleştirmemek lazım, benim nezdimde amerikan kucağına oturmakla, rus kucağına oturmak aynı derecede vahim. ama ortada kaçırılmak üzere olan bir platform/sistem ve buna bağlı bir kabiliyet var ve maalesef gerizekalıca yorumlar, boş mantık yürütmeler sayesinde oluşturulan kamuoyu yönlendirmesiyle iç siyaseti pohpohlamak için kullanılıyor.

    tavsiyem, bir konuya kıraathane ağzıyla "yoh aktif yoh pasif ne adamlarsınız yea" diyecek sığlıkta olmamanız. yazdıklarımı doğrulamak veya yalanlamak elde.

  • nagehan alçı'nın yayını terk etmesi

    ahahahjhjahf.

    şu yüz ifadesi bile yeter keyiflenmeye.

    isterse stüdyo değil, kucak da değiştirebilir, sıkıntı yok.

  • s-400'lerin çivisi dahi girerse harekete geçeriz

    ulan arkadaş, buram buram cehaletten hakikaten gına geldi.

    ihale açtın.
    çin, rusya girdi, amerika da girdi.
    sen gidip çin'i seçtin.
    sonra teknoloji vermiyorlar dediğin, fd2000 görünen ama aslen s-200 çakması olan çin sisteminden vazgeçtin.
    önce eurosam'le ortak geliştirme sözleşmesi yaptın, sonra o dururken gidip rusya'ya para verdin. aynı anda gidip patriot alıyorum dedin. beri yandan dönüp "biz kendimiz geliştiriyoruz zaten" de dedin.

    rusya sana teknoloji transferi vaadetti mi?
    hayır.

    verir mi?
    hayır.

    ne bu "onu da bunu da şunu da ortak geliştiririz" özgüveni?

    delikanlı gibi biri de çıkıp "uçaklarını düşürdüğümüzün hemen akabinde düğün hediyesi/diyet olarak alıyoruz" diyemiyor? göstere göstere yalan söylüyorlar. rahip brunson'ı kimse alamazdı neden saldın herifi? hani israil'i mavi marmara'dan dolayı affetmeyecektin, neden tazminatı alınca sustun? neden israil'e van minüt çektikten sonra filistin'i vurduğu jet yakıtını sen satmaya başladın? neden patriot satmıyorlar diye boş beleş sallıyorsun? niye lan niye?

    el s-400'üyle gerdeğe girmeye çalışırsan böyle oynatırlar.
    koca ülkeyi düşürdüğünüz durumlara bak.

  • engin ardıç'ın komünist başkan ile dalga geçmesi

    (bkz: engin ardıç)

    bir tanım yapmaya lüzum dahi yok, başlığını açıp okumak kafi.

    malum kesimin barzosu.

  • s-400 alınırsa f-35 tehlikeye girer

    ülkemizde amele turnusolü olarak da işlev görebilen yorumları ayyuka çıkarmış tehdit. wikipedia'dan ezbere metin okuyan aslen oyuncu savunma sanayii uzmanımsının peşinden tuzlukla koşulursa böyle saçmalanması gayet doğal. gelin tane tane anlatalım.

    1. f-35 ve hava savunma sistemi nasıl çalışır?
    iki farklı paktın, birbirini hedef alan en üst seviye iki adet teknolojisini barındırması ve ülkeyi yöneten iktidarın son derece güven vermiyor oluşu nedeniyle kimsenin bu konuda dandik restlerle, mahalle çakalı gibi ahkam keserek ülkeye bir şey kazandırmayacağı kadar önemlidir ve her iki satıcı da kendi açısından son derece haklıdır.

    f-35, radar izi azaltılmış, radarı, data link kabiliyetleri, kullandığı podlar ve mühimmatlar bakımından şu an dünyada muadili olmayan bir uçak. sadece kendi radarı ve erken uyarı uçaklarının sözlü olarak yönlendirmesi olmadan, satıhtaki bir geminin ya da kara konuşlu bir başka radarla eş zamanlı konuşup, aldığı ve gönderdiği radar imajlarını "aktif" olarak kullanabilen, görmese de o hedefe angaje olabilen bir sistem mimarisine sahip. bu çok büyük bir şey! haliyle, sanılanın aksine f-35 radar izinden ziyade sahip olduğu yazılımsal ve elektronik farkındalık vesilesiyle üstün bir uçak. hatta uçak değil, bir sistem.

    bu tayyarenin olayı, envanterinizde aynı datalink protokolüne sahip tüm radar ağıyla (bakın radar veya radarlar değil, ağ) konuşan, yerdeki için havadaki erken uyarı radarı, havadaki için birden çok radarı olan uçak gibi işlev görmesi.

    bir an için dünya isimli gezegende f-35 diye bir uçak olmadığını varsaysak bile, tüm bu ağ yapısıyla konuşamayan bambaşka bir sistem, koca ağ içerisindeki kör noktalardan başka şey değildir. çünkü mevcut kendi radarının janjanlı broşüründe size yüzlerce kilometre olarak verilen "menzil" bilgisi, belirli irtifadan gelen, belirli ısı ve meteorolojik şarttaki maksimum verimi ifade eder. görebildiğiniz veya angaje olabileceğiniz mesafeyi değil. bunun için önce radar ufku nedir onu anlatmak, sonra herkesin "natö büzü engellüüür" dediği hadisenin aslında sandığı gibi olmadığını açıklamak lazım.

    şimdi sevgili truvalılar, bir hava savunma sistemi, erken uyarı radar ağı ya da adına ne demek isterseniz o "şey", hemen yanı başındaki radardan gördüğüne angaje olmaz. çünkü üzerinde yaşadığım mavi şirinlik engebelerle, tepeler ve vadilerle doludur. hava soluyan bir hedef, yani bir uçak, seyir füzesi veya helikopter, yeterince alçaktan uçarak, kendi angajman mesafesine girene kadar size yaklaşabilir. dünyanın tepesiz, dümdüz bir yer olduğunu varsaysak bile şu sebeple öngörülen radar mesafelerine ulaşamazsınız. işte bu sebeple karakol uçakları, erken uyarı uçakları gibi bazılarına göre lüks görünen uçaklara ihtiyaç vardır. ufki düzlemde gelen bir hedefin 400 km menzilden teşhis edilip, angaje olunması bu sebeple pek mümkün değil. hava savunma şemsiyeleri, bir ağ üzerinden haberleşen aynı protokol yazılımlara bağlı radar ağları üzerinden birbirlerinin kör noktalarını telafi eder, böylece görülebilir alan maksimum kılınmaya çalışılır. buna havadaki erken uyarı uçakları ve yine o data protokolüne sahip f-35 gibi uçaklar dahil. böylelikle kaçak olmaz, net görürsünüz. anlayabildiyseniz, koskocaman bir ağdan, kocaman bir sistemden bahsediyoruz.

    ama s-400 gibi sistemler, her ne kadar çok büyük ve güçlü radar değerleri vaadetseler de, tüm gemilerimizde, alçak ve orta irtifa radar sistemlerimizde, kara konuşlu radarlarımızda sadece kör noktalardır. bu sebeplerle s-400 alımı en başından beri hatadır. bu gibi kritik sistemlerle bir araç/silah satın almazsınız, pakt seçersiniz. ya komple tüm sistemi, yani gemilerinizdeki, karadaki veya havadaki tüm radar sistemlerini komple rus yapacaksınız, ya da paşa paşa bu sistemleri kullanan herkesin yaptığı gibi, aldığınız düdüğün parasını verecek ve kendi paktınızdaki sisteme devam edeceksiniz. zaten size kimse amerikan malı al da demiyor. eurosam al, git kendi sistemini geliştir ama zaten onlara karşı geliştirilen adamlardan alma deniyor.

    2. teknoloji transferi
    öncelikle "amerika bize patriotları vermedi" gibi bir saçmalık yok. çin'in fd2000 sisteminin (yani hq-9) kazandığı ihalede patriot vardı, hatta bu s-400 süreci ilk ağızdan çıktığından beri tekrar tekrar söylenegeliyor. çin'in ihaleyi kazanmasının nedeni de öyle fd2000 diye kakalamaya çalıştıkları hq-9'un şahane ötesi olması değil, çin'in teknoloji transferi de içeren tek teklif veren olmasıydı. sonra çin kıvırdı ve proje yattı. biz o arada alçak ve orta irtifa için kendi füze sistemimizi geliştirmekteydik. istedik ki, uzun menzile fırlatacak ve bunun sistematiğini kotaracak know-how'a sahip değiliz, en azından bu fd2000 üzerinden kendimize nato sistemleriyle uyumlu şahane bir alet yaparız. çünkü booster'ı ayrı dert, terminal safhaya geçişi, hedefi takip parametreleri filan apayrı güçlükler ve epey birikim istiyordu. sırf putin'in uçak krizi sonrası gönlünü almak için bir anda s-400 dillendirildi ve sonuçta buralara kadar geldik.

    amerika, rus sisteminin f-35 ve dahli seyir füzelerinin radar izlerini, radar frekanslarını hangi şart ve hangi hava durumunda nasıl izlenebileceğini kitaplığına kaydedebilecek bir sistem istemiyor yakınında. çünkü bu bilginin öğrenilmesi demek, milyarlarca dolar değerindeki, en ölümcül sistemin çöpe gitmesi demek. rusların bu s400 işinde bu kadar hevesli olmasının nedeni de türklere olan aşkları değil, tamamen bu sebeple. en kritik zamanlarda kullanılacak en değerli silahın gizliliğini korumakla alakalı bir durum. şöyle örnekleyeyim: evin var, arkadaşların kapıyı çaldığında açıyorsun. sonuçta aranızda bir arkadaşlık ilişkisi var ve onlardan zarar gelmeyeceğini biliyorsun. öte taraftan bu arkadaşlarınla sonsuza kadar arkadaş kalacak mısın, yoksa bir zaman sonra aranız bozulduğunda sana zarar verebilir mi ondan da şüphelisin. nasıl ki her evine gelen arkadaşa evin anahtarının yedeklerini dağıtmıyorsan, sadece kapıyı çalınca açmak daha makul geliyorsa, aynen öyle yapılıyor. rusya da ben evde takılayım, girip çıkmam, kim girmiş çıkmış göreyim diyor.

    bir dönem kaynak kodu uçağı idare eden bir arabirim sanan ileri zekalı uzmanlar yüzünden epey çektik, şimdi de birkaç yanlış bilgiyle, bilet almadan uçağa binemeyecek tiplerin peşinden koşturanlar yüzünden aynı şeyi yaşıyoruz. tamamen bilgi kirliliği ve bomboş gaza gelişler. (not: kaynak kod uçağın hangi mühimmatı atabileceğini söyler, uçağa tanıtır, sensör ve podlarla bu mühimmatların haberleşmesini sağlar. nereye atıp atamayacağıyla alakası olmadığı gibi, kendilerinin uçağın uçuşuyla alakalı da hiçbir etkisi yoktur.)

    şimdi yine bu tiplerden gaza gelen bazıları, onların da "su-57si var", "çin'in j-20si var" gibi saçma sapan şeyler yazabilir, ön önlem olarak belirtelim, mevcut uçaklar, üzerinden geliştirildikleri sukhoi serisiyle kaporta dışında birebir aynı. radar izini kaportayla azaltabilecek olsak, tüm dünya bu şekle sahip uçaktan geçilmezdi. bunun telsizi, iff'i, envai çeşit alıcı/vericisini de stealth yapmanız işin asıl kastırıcı kısmı. çünkü kaportada işi halletsen de "ben burdayım" diye bağıran tonla verici mevcut.

    bir de ben olsam, suriye üzerinde uçarken bile sahip olduğu küresel konumlama sistemi glonass'ın az uydusu sebebiyle yanlış verilerle dağı taşı bombalamasın diye güdümsüz mühimmat kullanan ve garmin pusulayla yön bulan ruslara çok da güvenmezdim. şurada ve şurada

    ihtiyaç halinde editlenecektir.

    not:
    saab'la flörtleşilir, yazılım alınır, ülkenin yarısı saab gripen aşığı olur.
    s-400 dillendirilir, herkes s-400cü kesilir.
    fd2000 ihaleyi kazandığında rus s-300 çakması hq9 için çin'in kazandığına sevinen, makale yazan bile oldu.
    neyse, peltek arkadaş yine saçmalarsa haber edin, düzeltelim.

    edit: bana natocu diyerek küfredenler evvela incirlik üssü'nü kapatsın, sonra güreşelim. ayrıca: (bkz: altıncı filo'nun kıble olması)

    öte taraftan bir emperyalistin kucağından kalkıp, diğerinin kucağını oturmayı bağımsızlık mücadelesi sanan embesiller bunlar. sanırsın bir pakt oluşturup liderliğine soyunuyor. eurosam'le yüksek irtifa hava savunma sistemi geliştirme projesine imza atıp s-400 sipariş ediyor, bir yandan birkaç batarya da patriot alalım diye savunma bakanları düzeyinde halen görüşen tipleri savunmak nasıl bir ruh hastalığı emaresi ben bilmiyorum, bilen yeşillendirsin. işin kahkaha attıran tarafı ise kendi geliştirdiği yüzden bin yerli ve milli savunma sistemi de nato uyumlu, biraz daha kassa kendisini de emperyalist ilan edecek. hala utanmadan "bize patriot satmadılar" diyen kafa aynı ihaleye rusların s-300le, amerika'nın patriot'la katıldığından dahi bihaber. bu kadar bilgiyi dahi idrak edemeyecek kapasitedeki soytarılar gerçekten eğitilemez. hakettiğinizi yaşıyorsunuz. bu arada burada yazılanları okuyan putin'in göz yaşları içinde "hemen en önemli ve stratejik sistemlerimizin bütün yazılımlarını türklere verin" dediği söyleniyor. yine haddini bildirdiniz amerika'ya lan, helal olsun. soran olursa yerli ve milli der, vodkayı gömersin her kokteylde meyve suyuna karıştırıp yaptığın gibi, kim bilecek.

    tam bağımsızlık, bilgiyi edinerek olur, satın alarak değil.
    bunun çin'i, amerika'sı, rusya'sı olmaz.
    fen liselerini yok edip, imam hatiplerde dua etmeye devam edin.

  • aşırı derecede iyi sevişen erkek

    muhtemelen sözlük yazarlarının %99'una denk gelen erkek türüdür.

    ortalama da 40 cm'dir.

    bu sözlükte kimse abartıyı sevmez ve tiksinir.
    herkes rocco'dur.

  • antalya'da uçan motosiklet yapan adam

    aerodinamik bilmeyen, bernoulli prensibinden habersiz, hevesli ama başarısız olacak adamdır.

    aerofoil hususunu aratıp, bir de görsellerdeki o dümdüz kanadına bakmak dahi kafi bunu anlamak için.

    hava araçlarını havada tutunmasını sağlayan şey, yandaki alakasız ve rastgele satıhlar değil, o satıhların yapısıdır. bu abi bırakın havalanmayı, muhtemelen biraz hızlanınca o kanatlar ve altındaki tekerlerin yere temasındaki anomaliler vesilesiyle kaza yapacak.

    ek: devrim arabaları romantizmi yapan hödükler var her zamanki gibi. uçmaz bu arkadaş, uçamaz! hadi abi bilgisiz, onu savunan daha acınası ve gerzek. teknik olarak açıklasan da biri çıkıp "ecnebi yapsa" diye bıdı bıdı yapıyor. saçmalıkları takip edip onlarla gaza geleceğinize hiç gelmeyin, ki gerçekten yapanlara bir faydanız olsun. bu motorun 4 katı güç üretip, aynı motorun yarısı ağırlığa sahip motorlar var gökyüzünde, bağlı olduğu full alüminyum aracı anca taşıyor bir de. neyse, kime ne anlatıyorsun, konyalı bilim adamları füze yapmış ışık hızında, evet.

  • almanlar şokta türkiye bunu nasıl başardı

    "türklere talan edilecek yeşil arazi ver, anasını bile siker" şeklinde cevap verilmesi gereken alman şaşırması.

  • göçmenlerin kılıç artığı olması

    anadolu'ya orta asya'dan göçen biri tarafından söylenmiştir.

    göçmen ve mülteci arasındaki farktan bihaber gerizekalılık ise bambaşka bir inceleme konusu.

    ayrıca;
    (bkz: mübadele)

    edit: kuyruğu kıstırıp topuklayarak bahsettiği "tırstığından yer değiştirme" eylemini deneysel olarak göstermiş.
    gerizekalı. *

  • 3 şubat 2018 afrin'de 5 askerin şehit olması

    isabet alan tank bir leopard2a4.

    şimdi sırf yandaş para kazansın diye:
    1. aselsan'ın (riski ve ihtiyacı görüp) hazır kit entegrasyonu şeklinde girişilip tecrübe kazanımı amaçlı başlanıp 2013 yılında ssik (savunma sanayii icra komitesi) kararıyla reddedilen leopard-2 modernizasyon projesi next generation (leo2ng) sırf oradan para girmeyeceği için öteleyen (çünkü bmc henüz kan kokusunu alan köpek balığı gibi bu işlere uzaktı, fabrikasını aceleyle kurmaya başlamamıştı - ne alaka: tank adedi ortalama 5 milyon dolar),

    2. 1 yıldan uzun süredir seri üretime hazır olan altay tankını, sırf koç grubuna vermemek için her türlü taklayı atıp, hiçbir paletli araç tecrübesi olmayan ama altay ihalesine teklif veren bmc firmasına paslamak için projeyi hala bekleten,

    3. bmc paletli araç yapmayı bilmediği için alman rheinmetall firmasıyla ortaklık yoluna gittiği ve hazır buradan parayı gömerken bir de m60a3tts tanklarının modern mühimmatlara karşı savunmasını arttırmak amacıyla roketsan'ın zırh plakalarıyla önerdiği aktif koruma sistemli hazır projeyi görmezden gelen,

    4. zaten papaz olduğu alman hükümetinin insafına sadece altay tankını değil, leopard2a4 tanklarını da teslim eden, haliyle şuan duyulan her tank hasarı haberinde doğrudan katkısı olan bademler.

    bunların hepsinin hesabı birgün sorulacak bilesiniz...

    ek: nedir bu bekletme, bmc, tank modernizasyonu ve süreç diye merak eden olursa şurada yazdım.

    ek 2: altay gibi bir tank üretilmemiş, güney kore'den lisansı alınmış, yani rotem'le otokar arasındaki ilişki "paletli araç nasıl yapılır" danışmanlığı değilse, altay'dan yani paletli araç nasıl üretilir bilgisinden hemen sonra otokar'ın tasarladığı tulpar nedir? *

    tamam benim gibi muhalifsiniz, güzel okullarda okudunuz ve bazı şeyler canınızı sıkıyor olabilir ama dandik iki bilgi ezberleyip ahkam eylemeyin lütfen. bunu da detaylıca yazmak şart oldu, yoksa o k2, bu kt1, şu bilmem ne diye devam edecek... öyle değil işte.

  • ben bilim insanıyım magazin figürü değilim

    hangi bilim o desen enerji, aura, mistik, tasavvuf diye geveleyecek hala kendini nimetten sayan çelimsiz söylemi.

    bilim dediği de şu ha:

    (•_•)
    <) )?ayaga kalk hadi
    / \

    \(•_•)
    ( (> kollarını açmani istiyorum
    / \

    (•_•)
    <) )> kollarını aç ve zipla
    / \

    (•_•)
    <) )?gulumse
    / \

    \(•_•)
    ( (> ve sarıl etrafindakilere
    / \

  • fotokopi üzerinden gündemi mi konuşacağız

    (bkz: cuma namazı vurgusu)

    konuşacaksın tabi lale, hatta hesap da vereceksin gerekirse.
    "ama bu aslı değil" diye kıvıranını da ilk kez gördü bu gözler.

  • yerli malı uçak gemisi

    uçak gemisi diye millete ittirmeye çalıştıkları lpd (landing platform dock - ki sonra lhd olarak güncellendi) tcg anadolu, havuzlu, çıkarma gemisi olup, çoklu helikopter inişleri için geniş iniş güvertesinden dolayı uçak gemisine benzediğinden ötürü yandaş basın sevdi bu yerli uçak malı işini. yani bununla altından çıkarma birlikleri sevk ettiğiniz kocaman bir alan ile üstünde yine benzer şekilde piyadeyi helikopterle sevketmek için iniş pisti bulunur.

    ek: "tasarımı bizimdir" diye hönküren güruha cevap en altta, "tasarım" başlığında.

    öte araftan bizimkiler dünyadaki muadilleri gibi 5-6 tane stovl uçağın kalkışı olur diye (stovl - short takeoff vertical landing - kısa kalkış dikey iniş) rampa yaptırdı, tıpkı tasarımı uygulanan juan carlos'ta olduğu gibi.

    geminin çelikleri güney kore'den geliyor, sedef tershanesi ise ihaleyi kazanan ispanyol navantia firmasının türkiye'deki ayağı ve proje ortağı. gemi tamı tamına juan carlos. misal aynı ihaleye güney kore'nin dokdo gemisi de girmişti, kazanamadılar. sedef kazandı çünkü yandaş.

    tıpkı altay ana muharebe tankının ihalesini hiçbir paletli araç tecrübesi olmadığı halde ihaleye katılıp yüzde 90 kazanacak bmc gibi. *

    tasarım: var böyle savunma sanayii fanboyları, olduk olmadık parlayıp, haklı olduğu konularda da kendi topuğuna sıkıyor. şimdi atak ve altay ne alaka sevgili sığır?

    ha dersin ki atak ihalesine benziyor, çünkü ihaleyle yapıldı. evet t-129 dahilinde görüntü dışında hiçbir şeyin italyan olmadığını, aviyoniklerden, flir'e, görev bilgisayarından, kullandığı mühimmata kadar yerli olduğunu duymayan kalmadı kozmosta.

    misal altay'da durum çok farklı, isterlerini yazdı kuvvet, geliştirme için bütçe verdi bir firmaya (otokar) ve o firma ürünü ortaya sıfırdan çıkarttı. ama lpd ihalesinde içini değiştirdik, biz tasarladık dediğin şeyde, kamara sayısı, yerleşimi, iç hangarlar, asansörün yerine kadar her şey orijinal tasarım. o ihaleyi ben şahsen güney kore'nin dokdo'sunun kazanmasını çok istedim ama malum, yandaşa gitti. ve dahi, bu ihalede;

    rmk marine çin'in type 071
    sedef ispanya'nın juan carlos
    desan güney kore'nin dokdo gemileriyle ihaleye girdi.

    öyle isterler filan diye ihale ağzıyla konuşacağına, girip aratıyorsun, o maddelerden birinin "alınacak geminin" türkiye'de üretilmesinin şart koşulduğunu filan bir güzel görüyorsun. öyle işkembe-i kübradan sallamak hoş da çok salakça duruyor.

    yani yukarıdaki firmalar, yukarıdaki gemilerle ihaleye katılıp kazandılar.
    şurada bari atıp tutup da milletin aklını karıştırmayın!

  • aylık 5 bin tl gelirle toplu taşıma kullanan insan

    işte bu görgüsüzlük yüzünden istanbul trafiği sıçmış halde.
    özel araç, bir gelir göstergesi, refah belirteci, vitrin olarak kullanılıyor çoğu zaman.
    sürekli elin arabasıyla övünenler de tüm gelecek planlarını araba edinme üzerine kuruyor.

    bu sebeple, 5 bin, 10 bin veya 50 bin gelirle toplu taşıma kullanmanın ayıplanacak bir şey olduğunu düşünen gerzekler, akıllarınca bunu yeriyor. amaç kendi sikini övmek.

    her sosyal statüden insan toplu taşımayı eşit kullanmaya başladığında, bu ülkede bir şeylerin değiştiğini, geliştiğini falan söyleyin.
    ama bu görgüsüz, barzo orta doğulu kafasıyla zor o iş daha uzun süre.

  • habire götten zarto

    oha daha dün çıkmış karar.
    ulan zamanında çalınan 3310 telefonun davası 9 yıl sürdü, çalanı belli, suçunu itiraf etmiş olduğu halde.
    nasıl bir taşşak var bu kadında anlamış değilim, türkiye gibi ülkede kararları 1 günde çıkartıyor!

    osuruğuna kurban olunası.

  • kore demokratik halk cumhuriyeti

    zengin ve fakir arasındaki uçurumun az olmasının nedeni kim dayının süper adaletli bir ülke politikası gütmesi değil, halkın istisnasız her kesiminin bariz yoksul olmasıdır.

    istesen de zengin olamıyorsun çünkü, kota var.

    yani birilerine göre ultra adaletli ve güzel ülke olarak algılanmasını sağlayan şeyler, özgürlüklerin olmadığı zorba bir kafanın dayatmasından ibaret.