bir izmitli olarak soyluyorum, sakarya insanina 1. lig fazla bile. haydi bodrum…

akp iktidarının ruanda ile yaptığı turizm anlaşması sonrasında thy'nin kigali-istanbul seferlerinde yer kalmamış.

thy dışındaki havayolu firmalarını da dahil edince sadece 1 haziran'da kigali'den istanbul'a 66 sefer düzenlenecek ve biletlerin tamamı da satılmış. satılan biletlerin miktarı on binden fazla. ek olarak, thy'nin 1 haziran-1 temmuz arasındaki kigali-istanbul uçuşlarının bütün biletleri satılmış kaynak

dünyanın en geri kalmış ülkelerinin bulunduğu afrika kıtasında çok sayıda ülkeyle vizesiz seyahat anlaşmaları imzalayan akp hükümeti, 3 milyondan fazla afrikalının türkiye'ye kaçak ya da eğitim bahanesiyle kalıcı olarak yerleşmesini sağladı.

son günlerde ingiltere ile yaptığı göçmen anlaşmasıyla dikkatleri üzerine çeken ruanda, londra yönetiminden her aldığı kaçak göçmen için bir miktar para alıyor. bu kaçakların ruanda gibi geri kalmış bir ülkede kalıcı olacağını düşünmek saflık olacaktır.

kaçak, sığınmacı ve türkiye vatandaşlarının vergileriyle ülkenin demografisini kalıcı olarak değiştirmeyi ekonomik iyileşmenin bile önüne koyan (sürekli kandırılan) siyasal islamcılar, süreci hızlandırmak için yeni ülkeleri de söz konusu kaçak, sığınmacı havuzuna dahil ediyorlar.

türkiye cumhuriyeti, her geçen gün dönülmez bu yolda ilerlerken ana muhalefet partisi chp'den tek bir ses çıkmıyor. aksine, erdoğan'ın yerine geçmek için erdoğan'ı taklit eden imamoğlu, afrikalıların türkiye'yi istila etmesini yanına aldığı zenci bir çocukla reklamını yapıyor.

ey türk, sen sahipsizsin. seni, verdiğin oy ve vergilerle her geçen gün daha da değersiz kılacak adımlar atmaya devam ediyorlar.

istilacı ülkelere bir yenisi eklendi

aklı başında bir iktidar yönetimi ele geçirdiğinde yapması gereken ilk iş afrika ülkeleri başta olmak üzere 3. dünya ülkeleriyle yapılan vizesiz seyahat uygulamalarını kaldırmak olmalıdır. hatta, ülkede kaç milyon yabancı olduğu netleşene kadar uçuşlar askıya alınmalı ve sadece gerekli görülen (iş vb) ziyaretlere izin verilmeli.

turizm bakanlığı'nın türkiye ile ruanda arasında anlaşmayla ilgili olarak basına yaptığı bilgilendirme:

"ruanda ile yapılan anlaşma turist çekme amacı taşımıyor. daha çok soft power dediğimiz, abd ve avrupa ülkelerinin sıklıkla kullandığı bir yöntemi içeriyor. türkiye’nin turizm konusunda sahip olduğu deneyim paylaşımı ve verilecek eğitimleri yani türkiye’nin bölgedeki etkisinin (şimdi olmasa bile ileride) artırılması amaçlanıyor”

bakanlığın açıklamasında ''abd ve avrupa ülkelerinin sıklıkla yaptığı gibi'' bilgisi paylaşılmış ancak ne abd'nin ne de ab'nin ruanda ile türkiye gibi kapsamlı bir anlaşması bulunmuyor. ab ve abd, kalifiye eleman transferi için istinai vize proğramları uygulayabilir ancak bunun için yapılması kapsamlı bir turizm anlaşması imzalamak olmadığını da biliyoruz.

uçak firmalarına tavsiyem, hutu ve tutsileri aynı uçağa bindirmeyin.

bu bir bahane olamaz.

yığarsın oraya 1.000 tane zabıta apışır kalırlar. olmadı mı tıpkı bina yıkımlarında olduğu gibi çağırırsın çevik kuvveti, taşlamak nasıl oluyormuş görürler.

görevine yapan devlet memuruna engel olmaktan suç duyurusunda bulunursun.

taşlamak şiddet içeren bir eylem. darp raporu alıp oradan da savcılığa başvurursun.

istedikten sonra bizatihi başıboş köpeklerin yerini onların göstereceği hatta bizatihi onların toplayıp ekiplere teslim edecek hale getirmek mesele değil.

itperestler normal insan davranışları sergilemiyorlar. onlara karşı sert olmak, kolluk ve yargı marifetiyle akıllarını başlarına getirmek gerek.

istedikten sonra mum gibi yapılırlar. yeter ki gerekli irade ve dirayet gösterilsin.

ekleme: rica ederim yüklenin şu başlığa. 3-5 kelime de olsa bir entry bırakın. terbiyesizler karşılık görmedikçe daha da terbiyesizleşirler. itpesretslere karşılık vermezsek başıboş köpekler çocuklarımızı, yaşlılarımızı parçalamaya hatta yemeye devam ederler, 21. yüzyılda çocuklarımız ve hatta yetişkinlerimiz kuduzdan ölmeye devam ederler. insanımızı ve bizatihi kendimizi korumak zorundayız.

meydanı boş buldukça daha da azgınlaşıyorlar. rica ederim şu başlığa yazın.

ekleme 2: bir yazar arkadaşımız başıboş köpekler yüzünden engelli vatandaşlarımızın da büyük risk altında olduğunu ve bunun altını çizmek gerektiğini söyledi. başıboş köpekler özellikle güçsüz gördüklerini saldırıyorlar ve evet bu yüzden engelli vatandaşlarımız da en az çocuklarımız ve yaşlılarımız kadar tehlike altında. yazar arkadaşımıza hatırlatması için teşekkür ederim.

hoşçakal aziz başkomserim

bu milleti erdoğan erdoğancı yapmadı, bu aptal muhalefet erdoğancı yaptı. bu konu da en büyük kanıtı işte.

entrylerde milletin ıkına ıkına erdoğanı haklı bulduğunu haykırmasını okudum, "ilk defa" "nefret" "vallahi nefret ediyorum ama" gibi kelimeler havada uçuşuyor.

neden? bu aptal muhalefet yüzünden.

0 doğru yüzlerce yanlışla ilerleyen aptal muhalefet yüzünden, erdoğan 3 doğru 10 yanlışla ilerlediği için o 3 doğruya bile razı kalıyor bu halk hakikati haykırmak en büyük vicdan ve akıl muhasebesi olduğu için.

%90 erdoğancı oldu bak şimdi halk aptal muhalefet, mutlu musun? mansur başkanı bir tek ayırıyorum. onu da aday yapmayan bu muhalefete "..." şu 3 noktada aklımdaki tüm küfürlerle selam söylüyorum.

fenerbahçe'nin sosyal medyada cr7erkan nickli kongre üyeleri olduğunu öğrenmemizi sağlayan olaylardır.

görsel

galatasaray kongre üyelerine bakıyorum, en düşük profilli olanı 4 dil biliyor. bunlarınkine bakıyorum cr7erkan, deli_yurek01 falan. başkanı da bunlar seçiyor işte.

biz valla bu fenerbahçe'yi fazla ciddiye alıyoruz ya, hiç gerek yok aslında^*.

aptal sik kırıklarının anlamadığı şey şu. sanki filistin topraklarındaki insanların amerika'ya gidebilecek gücü var da keyiften o topraklarda, bombaların altında bekliyorlar.

adamlar bm kampını bombalıyor, bu terör devleti sevici çıkmış 3 saat önceden haber veriyorlar ama diyor. ulan güvenli bölge olması gereken yeri bombalayan adamları savunacak kadar nasıl alçalabilirsin?

israil bir terör devletidir ve 7 aydır soykırım yapmaktadır.

okuyunca hint aydını olduklarını düşündüğüm çağrıdır.

ne zaman halk yararına bir şey olsa muhalif olarak baş gösteriyorlar. fildişi kulesinden bakınca belli ki itlerin havlaması hoşlarına gidiyor.

vergimle diyanet personeli, imam beslensin istemiyorum
vergimle suriyeli, afgan, pakistanlı sığınmacı beslenmesini istemiyorum
vergimle bürokratların amerika'da okumak için burs almasını istemiyorum.
vergimle milletvekili beslemek istemiyorum.
vergimle çeşitli vakıf ve cemaatlere kaynak aktarılmasını istemiyorum
vergimle lüks araç filolarının finanse edilmesini istemiyorum.
vergimle yurt dışı gezilerinde yapılan israfı finanse etmek istemiyorum.
.
.
vergimle köpek beslenmesini de istemiyorum ama burası türkiye. burada devletin malı, gavur malıdır ve gavur malına acınmaz.

asgari ucretin 850 dolar olması anlamina geldiğinden, imkansız olduğu buradan bile belli olan sayıklama. yunanistan'da bile asgari ücret 830 euro. sen singapur musun da vatandaşına 850 dolar asgari ücret vereceksin, geçiniz.

gaza gelmis ergen hezeyanlari.

evvela besiktas stadi tarihi bir yerleskedir, 100 yila yakin bir mazisi vardir.

ayrica o bolgenin sosyal ve ticari hayatindan stad ciktiginda buyuk bir sarsintiya sebep olur (stadin yeniden yapimi suresince neler olduguna bakilabilir).

yine bu stad bolgenin kulturel yonden de ayrilmaz bir parcasi ve ogesidir.

eger istanbul’da yasiyor ve mac gunu icin programini ayarlayamayip oradaki kalabaliktan sikayet ediyorsan bu senin kendi is bilmezligindir, turistlerin bile hayran kalip katilim gosterdigi bir topluluga laf etmeden etkinlik takvimini takip et.

ayrica bu alkol aluyirler aglamalari falan esas meselenin pek de trafik olmadigini dusunduruyor, yok eger derdimiz trafikse yol kapasitesinin on kati konut yapilan bolgelerden baslayalim mac iki haftada bir oynaniyor, aylarca oynanmadan gecen zamanlar var ama trafik hep var. neden var? plansiz yerlesimden ve devasa toplu konutlardan. soz gelimi ali sami yen varken mac gunleri olan trafik simdi her gun katmerli sekilde orada, mecideyekoy’den yildiz posta caddesi’ne giderken oraya o devasa konutlari, bir kac km otede raffles hotel ve zorlu avm’yi de kaldiralim o zaman? zorlu psm’de etkinlik olunca o hat da kilit oluyor? ne dersin pasam?

hatta ne var ne yok etkinlikleri yasaklayalim, sigir gibi yasar gideriz ne guzel.

sozun ozu besiktas stadini oradan kaldiracak guc yok, bosa dert sahibi olmayin. fener stadini da kendi taraftari anlatsin.

zorunlu edit: hadsiz tipler bir de gelmis bana kufrediyor, suru halinde gezen holiganlarmis, hayatinda magarasindan cikmadigi icin stadyuma suruler! geliyor zannediyor. kocum stadyuma taraftarlar geliyor, takimlarini destekliyor ve sosyal bir aktivitenin parcasi oluyor. ama senin gibi tipler bugun futbol maclarina sarar, yarin konserlere diger gun avrasya maratonu’na… kendi asosyallikleri bolunmesin, hasta siyasi hirslarini tatmin etsinler diye toplumun tum zevklerine saldirir da dururlar. stadyumlar bahane toplumun zevklerine saldirmak sahane.

edit2: sadece gelismemis ulkelerde yasaniyormus bu sorun, allahini seven bu cahillere madison square garden falan nerede anlatsin.

yıllar sonra geçmişe dönülüp 2024 yılına bakıldığında konferans ligi şampiyonu olympiacos, türkiye ligi şampiyonu galatasaray hatta türkiye kupası şampiyonu beşiktaş olarak gözükecek.

ali koç'un yaptığı açıklamalar, saçmalıklar, baskınlar hatta derbi galibiyeti bile akla gelmeyecek, fenerbahçeli arkadaşlar bence gözlerini açmalılar artık, dost acı söyler.

şu saatlerde bağdat caddesi başta olmak üzere tüm ülkede bir "avrupa" kupası kutluyor olabilirdiniz..

metro turizm.

skerler.

ulen çok değil 10 bin sene önce yoğun karbonhidrat tüketmeye başladık..öncesinde protein ağırlıklı besleniyorduk, diş çürükleri de karbonhidrata bağlı olarak 10 bin sene önce görülmeye başladı..

ayrıca o köpek dişlerin de eti parçalamak için güzel kardeşim, hani ot yiyen inekte, koyunda olmayan o köpek dişlerinden bahsediyorum..

ayrıca insanoğlunun beyin gelişimi de pişmiş etle başlamıştır..hani bugün pahalı olduğu için yiyemediğinizden mütevellit, iq seviyenizin sürekli olarak dünya sıralamasında geriye düşmesine sebep olan madde..

kaynak

hadi hayırlı otlanmalar..

edit: kaynak

ben de eniştemi kıyasıya dillemek zorunda değilim, ya da yüksek bir tepeye tırmanıp hüseyin'in yengesi çorumlu'ymuş diye bağırmak zorunda değilim ve dahi tonla malca başka şey yapmak zorunda da değilim ama gelip burada bunların hiçbirinin yaygarasını yapmıyorum.

evet, değilsiniz. bu dahil hiçbir gerzekçe şeyi yapmak zorunda değilsiniz ama tüm dünya size sanki bu konuda baskı kuruyor gibi neden burada bunu çığırmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi? salak mısınız?

bu soru 2015 yılında sorulmuş. o zamanlar birkaç ev alınacak parayla şimdi 1 ev alınamıyor. bu da yeteri cevaptır muhtemelen.

ha alınsaydı da olmazdık, orası ayrı.

adamlara ispanya'da soykırım yapıldı, dünyanın hiç bir yeri almadı biz aldık.

onbinlerce yahudiyi hitler'in elinden bizim dışişleri kurtardı.

bir daha aynı enayiliği yapmamamız gerektiğini gösteren paylaşımdır.

babasını kaybedince.

bütün gün gazze diye ağlayan islamcıların ülke halkını getirdiği durumun özetidir. ülkenin vergi gelirleri bile müslüman istilacılara harcanırken kendi vatandaşımız çocuğunu öldürüp intihar ediyor.

almanya'yı yenmesi kolay mı?

sizin bu kadar kuyruk acınız varsa, bok mu var da izliyorsunuz maçı?

türkiye'yi temsil eden bir takıma, ''balon'' yazmış, cahil insan. amannn sana ne anlatacağım.

tebrikler kızlar. harikasınız. iyi ki varsınız. çok mutlu ediyorsunuz bizi.

ha bu ara. (bkz: boş yapma abdülhamid) hadi naşşşş...

bıktım valla,
saçı boyamış, gözü çizdirmiş, yumuşamış da biraz.
james cook'da kılşdara atarlanan halini biliyorum da.
sen bu ülkede, insanların, sokakların güvenliğini konuşacaksın,
köpek dediğin bir batında 8-10tane doğuruyor. üreme ve besleme sonsuz olursa, biz bu döngüden nasıl çıkacagız.

şimdi şöyle oldu.

ölmeden önce perşembe günü anneyle çağla kavga etti, çağla ağladı. belki de bu ilker geleceği için değil, gülnur o gün çağlanın bekaret kontrolü için randevu almıştı doktordan, bunu söyleyince olay çıktı. (anne bir demecinde perşembe günü randevu aldım diyor, nedim randevumuz yoktu diyor) ve böylece bu korkunç kavga cereyan ediyor.

ertesi gün cuma. ilker ünyeden tamamen bu mevzuat için geliyor. dün gece kavga edildi, ertesi gün ilker geliyor, çağla ya kendi isteğiyle ya da annesinin zoruyla o haftasonunu serap hanımın evinde geçiriyor. pazartesi de okula buradan gidiyor. beden dersi yoksa poşetindekiler serap hanımın evinde giyeceği pijamalardı belki.

neyse çağla o gün okula serapın evinden gidiyor, dönüşte eve geleceği için mutlu, ilker de gitmiş olacak.

anne sabah nilgün ç'ye gidiyor, dişçiye gideceğim diyor arkadaşlar. hem nilgün hanımın hem de kızının ifadelerini dinledim, dişçi diyorlar. şimdi 2 doğum yapmış bir kadın komşularına jinekologa gideceğini söylemekten çekinmez genç kız gibi. bilinçdışı olarak saklama gereği hissetti çünkü çağlayı götüreceği için çağla adına utandı.

bu sahiden jinekologa gitti ama 14.30'da gitti. 15 dk kalıp çıktı çünkü sahiden panik oldu çünkü ilker sonucu öğrenmeden gitmeyeceğim demiş olabilir. içine kurt düştü, eve geldi. zaten “banyo yapacaktı” ya di mi gülnur? nasıl bu kadar emindin? çünkü jinekologta çağlayı bekledin. gelmeyince bastın eve gittin. çağla oyalanmış, daha eve gelmemiş. sigara yaktın bu baş belası kızına sinirlenip.

sonra çağla geldi. sakince neden gelmiyorsun seni bekledim dedin? çağla da zaten 3 gün önce bunun kavgasını vermiş, üstüme gelirsen kendimi öldürürüm diyerek mutfağa gitti. bu arada ilker de evde olduğu için o koşuşturmalar yaşandı. mutfakta bıçağı kaptı, boğazına dayadı çağla. ilker olayı devraldı, bıçağı ensesine dayadı, odasına götürdü. belki bilgisayardaki yazışmaları gösterecekti. anne olaya dahil olamadı, herşey çok hızlı gelişti. sonrası malumumuz. anne nedimi çağırıp birlikte evi temizlediler. sonra akad apartmanına gidip bu komşu hikayesini yazdılar. ve ağız birliği yaptılar. işte bu anlattıklarım, fevkalade şekilde anne ve babanın kayıp zamanını açıklar.

zaten bıçağı çağla ölmeden çok önce boğazına dayamışsınız siz.

eltisinden dönen komşu nilgünü aradığında inanılmaz panik halde olan gülnur nilgüne: eltin nasılmış iyi miymiş? diyor ve nilgün hanım da iyi olduğunu söylüyor. sonra çağlaya bir bakar mısın diyor.

bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu gülnur?

sen 15.30'dan 17.15'e kadar panik bir haldesin, kadını arayıp kızına baktırtacaksın, sana ne eltiden? elti mi gelir insanın aklına?

birsey söyliyim mi, o kadar tamamlandı ki eksik olan parçalar kafamda, çok küçük bir an kaldı. o da tam bıçağın devreye girdiği an.

bir de, o halılar taşınıp, temizlikler yapılıp, apartmandan ailecek çıkılıp kimseye nasıl görülmedikleri.

arkadaşlar, öyle böyle değil, şahane bir şekilde şansları yâver gitmiş, böyle bir bal olamaz.

başka merak ettiğim hiçbir şey yok artık.

madem ev, araba alamayacağız, o halde elimize geçen parayı son kuruşuna kadar tiki kahvecilerde harcayalım derdine düşen z kuşağı olmasa biz bunları çoktan dize getirirdik de işte...
z kuşağı ile bu kadar.

(bkz: türkiye'nin it kopuğun toplanma merkezine dönmesi)

tırtıllar asla asla asla kahverengi bot giymez.

- hiç mi?
- hiç.

susam sokağı.

yıllar sonra bile başarısızlığı anlatılacak hocadır. tarihi fırsatı elleriyle itmiştir. eğer ligi düşünmek gibi vizyonsuzluk yapmasaydı fenerbahçe olympiakos'u rahat geçerdi ve kupayı alabilirdi. şimdi düşünün. bu geceki finalde kazanan fenerbahçe olsaydı galatasaray'ın şampiyonluğu sadece 2 gün konuşulurdu ve ülke çapında tek gündem fenerbahçe olurdu..

işte 99 puan falan hikaye. vizyonsuz bir hocanın kaybettirdiği şey tarihe geçecek bir kupadır. canlı canlı izliyoruz.

durmayacaklar bu ülkeyi tamamen yok edene kadar durmayacaklar. ingiltere'nin artıklarını ülkemize alıp zaten sikilen hayatımızı iyice bitirmeye ant içmişler. yeter artık.

ben sizin ruhlar alemi yalanlarınızı s.kyim. len azıcık dürüst olun kendinize. kimse dış görünüşünü beğenmediği insanın karakterini-kişiliğini merak etmez.

israilliler şu an türkiye'ye elini kolunu sallayarak girebiliyor. hadi vize koysanıza neyi bekliyorsunuz? bir ülkenin en önde gelen tavır koyma yöntemlerinden biridir bu. biz rus jetini düşürdük diye o günden beridir vize almak zorundayız rusya'ya girmek için.

siz neden vize koyamıyorsunuz israil'e? israilli turistten gelecek paraya mı kaldı koskoca türkiye?

avrupa'nın bize yaptığı gibi vize falan vermeyin. 1 yıl sonrasına gün verin vs. şu kadar basit bir şeyi bile yapamıyor musunuz?

hadi, daha sertini yapıp hava sahanızı kapatsanıza israil uçaklarına!
israil'i iran'dan korumak için kurulan kürecik radar üssünü kapatsanıza!
israil gemilerinin karasularımıza girmesini yasaklasanıza, boğazdan geçişlerini türlü bahanelerle engellesenize! adamların lojistiğine darbe vursanıza!
yapsanıza bunları neyi bekliyorsunuz???
yapmıyorsunuz, yapmak istemiyorsunuz, çünkü sizin yapmak istediğiniz şey seçmeninizi kendinize bağlı tutmak, israil'i zor duruma sokmak değil!

lanetlemek falan bunlar halkı kandırmalık işler, geçiniz bunları...

toksiktirler afedersin. 44 yıllık ömrümde genelleme yapmaktan hiç hazzetmedim ama bunlardan bir tanesiyle evlenmek gibi bir hataya düştüm. enerjimi de sikti, olumlamamı da sikti, dünyamı da sikti. şimdi kendisi de siktirip gidebilir bence, hava açık, çimler oynamaya müsait. şu taraftan siktir olup gider misiniz lütfen? >>

parasında ya da iyi film olmamasında değilim. son yıllarda her sinemaya gittiğimde sağımda solumda oturan hödüklere gıcık olmaktan filmi izleyemiyorum.

ön sıralarda samsung telefonunun deniz feneri gibi ekran parlaklığını full açarak telefona bakan mı ararsın,film esnasında aralarında konuşan mı ararsın, pet şişeyle oynayan tıkır tıkır ses çıkaran mı ararsın, cocugunu filme bırakıp dışarı cıkan anne baba mı ararsın. bi ton düşük iq'lu hareket.

artık eski model de olsa short throw projeksiyonum var dev ekran istersem onu kurarım, patlatırım mısırımı izlerim mis gibi.

"bir inancın gücü, dağları yerinden oynatmasından değil, o dağları görmemesinden belli olur." demiş bergson.

inancınız çok güçlü, buna ikna olduk. hem de öyle kıçı kırık entrylerinizden de değil, bir asırdır kürtler başta olmak üzere tüm azınlıklara kusturduğunuz kandan anladık bunu. tarihin en büyük inkar toplumlarından birine dönüştü bu toplum. tarihte bu kadar yüzleşme özürlüsü bir toplum daha var mı bilmiyorum. dolayısıyla şimdi bu konuda da sağlıklı ve insani bir tutum alınmasını beklemiyorum.

sonra kürtlere duyduğunuz dizginsiz öfke ve nefretin nedeninin, tükenmeyişlerinden ve teslim olmayişlarından sezaryen edildiğini de biliyorum. ben şahsen o nefretin boyutunu, sabah akşam laiklik sloganı atıp yine de "yaşasın işid" diye slogan atmanızdan anlamıştım. işid ile işbirliğinin islamcı bir hükümetin tekelinde kalmamasından, ulusalcıların da elini cihat taşının altına koymasından anlamıştım. bu kitlesel patolojiyi öyle derin siyasal analizlerle açıklama gayretinin beyhudeliğini geç de olsa anlamış olmak, ne yalan söyleyeyim, rahatlatıyor da. bir grup hayvanın yıkıcı sürü güdümü ile bir araya gelip dehşet saçmasına maruz kalmak bile bu rahatlığı sabote etmiyor artık.

"türkçe yasaklandı o yüzden" diye açıklama yapmak zorunda kalan acemi faşistler görüyorum. evladım, hayvanlık yapacaksanız bari hayvan gibi hayvanlık yapın. insanca bir hayvanlık, ucube bir duruştur. mesela bir devlet yetkilisi çıkıp "bu kafede türkçe yasaklanmadı" dese ne yapacaksınız? çıkıp burada söylediklerinizden dolayı özür dileyip, "bu zulümdür" deyip devlete hesap mı ^* soracaksınız, siz hayırdır.

aranızda bir hayvan var mesela, orada çalışan emekçilerin de kafasının kesilmesini uygun görmüş. aranızdaki en düzgün faşist o. hayvan olacaksanız onun gibi hayvan olun, en ufak bir insanlık belirtisi göstermeyin ki buradan o absürt ucube görüntünüze maruz kalmayalım.

başka bir hayvan da "buna da faşistlik derler şimdi" diye kendince sitem etmiş. ne münasebet evladım! son derece enternasyonal, halkçı ve de demokratik bir gözaltı bu. normalde öz bakım becerileri için seferber etmeniz gereken sınırlı iqunuzu böyle konulara harcayarak rüsva etmeyin kendinizi. hayvanlık bedava ve sınırsız. açık büfe hayvanlık var ortada. alabildiğine, olabildiğince hayvanlık yapın. ne yasal ne de ahlaki hiçbir engel yok önünüzde. siz muafsınız bunlardan.

yazarların ikinci eldeki arabalarını övdüğü başlık sanırım. ''2016 üzeri audi a4 quattro 2.0 tdi 130.000 km de'' demiş adam. bu aracı alacağına git saatli bomba al elinde patlamasını bekle.

istanbul'da çalışan ziraat mühendisi ve gıda denetçisiyim.
ayrıca ayvalıklıyım. 6 yıl gömeç'te çalıştım. ve ayrıca zeytinyağı tadımcısıyım da.
yapılan tüm gıda denetimleri, zeytinyağı analizleri, kesilen ceza vs. bilgilerine ulaşma olanağım var.

cv yeterli mi?

kesin net söylüyorum:
böyle bir şey yok.

böyle bir iddia olabilir mi ya? yarısı sahte... sayın başkanım, yapma yahu... yarısı sahte demek sektör toptan yasadışı demek olur. böyle şey olur mu hiç?

ve ayrıca sayın başkan kendi ayağına sıkıyor böyle bir iddia ile. gerçekten çok üzüldüm böyle bir açıklamayı görünce.

ha şöyle olur... zeytinyağı "ayvalık zeytinyağı" diye satılır ama o zeytin ayvalık'ta hasat edilmemiştir. bu olabilir. sayın başkan bunu kast ediyorsa bilemem. ama bu "sahte" demek değil. sahtelik, rivierayı sızma diye satarsın, o sahte olur. başka yağlar karışmış yağı zeytinyağı diye satarsın, bu da sahte olur. (jargonda tağşiş denir). böyle zeytinyağı oranı çok düşük. %1'in bile altındadır. ayvalık zeytinyağları (ya da körfez zeytinyağları olarak) akredite olacaktı, böyle bir plan vardı, oldu mu bilmiyorum, son durum nedir ama eğer bu olduysa ve analizlerde "ayvalık zeytinyağı" diye bir analiz parametresi varsa bu sahteye girebilir ama bildiğim kadarı ile böyle bir analiz detayı, kriteri yok. e bu durumda da sahtelik test edilebilir olmuyor.

ben zeytinyağı tadım eğitimi alırken yöresel zeytinyağlarını tadımla belirleme eğitimi almıştık ama bu, bir tadım ekibinin tespitini gerektirir. bir yağ ayvalık dersen bunu bir ekibe tattırırsın, rapor yazılır ve öyle mi değil mi ancak böyle belirlenir. bu da yönetmelik kapsamında yapılan denetimle belirlenemez. zaten ne türkiye'de ne dünyada gıda denetimi yapan ekiplerden böyle bir beklentin olamaz. gıda denetimi yönetmelikler ve 5996 sayılı kanun kapsamında yapılır ve bu kanun kapsamında çıkan zeytinyağı yönetmeliklerinde yöresel bir düzenleme yok bildiğim kadarı ile. buna göre de böyle yöresel bir tespit yok.

piyasadaki sözü de biraz flu. açık zeytinyağı satılıyor her yerde. onlarda oran %50 olabilir. onu bilmenin yolu yok çünkü açık zeytinyağı satmak zaten yasak. ama markalı, özellikle ayvalığın markalı yağlarında ise ben hiç sahteye rastlamadım. güvenilir markalarda olmaz öyle bir şey yani. olmuyor.

özetle... %50 çok büyük bir iddia. çok üzüldüm böyle bir şey gördüğüme... dediğim gibi, gerçek de değil.

edit: şunu da belirteyim: vay hakiki köy zeytinyağı var, bizim enişte köyden getiriyor vs. denip da satılan açık yağlara asla itibar etmeyin. markalı, güvenilir, bilinen markalardan şaşmayın.

ruandalılar üzerlerinden geçen uçağa mızrak fırlatan bir topluluk. turist olarak türkiye’ye gelmelerine imkan yok. daha 20-30 yıl önce tutsi ve hutu ayağına palalarla birbirlerini parçaladılar.
bu anlaşmanın bu kabile üyeleri için olmadığını anlamak zor değil. ingiltere ise bir iki hafta önce ilk mülteci kafilesini ruanda’ya postaladı.
yazacaklarım bundan mütevellittir

dünyanın en zarif insanına bile yeter artık ananızın a.... dedirtmişlerdir adeta.
şikebahçe demiş kesmiş raconu. eminim şunu söylediği için mutlu değildir hatta yazdıktan sonra bana yakışmıyor diye düşünmüştür ama göte de göt demek gerekiyor bazen vedat abim sıkma canını.
mutlu musun ali koç böyle güzel mi?

sevgilisizlikten ölmek üzere olduğunu düşünen erkeklerin izlemesi gereken ibretlik olay.
oğlum dertsiz başınıza dert alıyorsunuz.
ara sıra yapın çapkınlığınızı tamam. kalan zamanlarda ya agalarınla ya yalnız takıl bir süre gençleştiğini hissetmezsen şerefsizim.

dalyaraklık

dostum ev demişsin ama burası bildiğin piyanist filminin çekildiği evlerden birisi.

spzilman yan tarafta küflü patates yiyip lanet olası alman parkası giyiyor.

edit : ilyas salman'ın istanbul'u münih sandığı gibi herkes bana münih pavlike diye soruyor. başlık başa kalmış.

(bkz: 1000 de karısı alsa)

dışarıdan yeme içme olayını çok büyük ölçüde bitirdik. kahveyi evde içiyoruz, alkolü sahilde içiyoruz, yemeği evde yiyoruz. mecburiyetten dışarıda yemek içmek zorunda kalırsak ikea'nın restoranında veya belediye işletmeleri olan sosyal tesislerde olması gereken fiyatlara yiyip içiyoruz.

(bkz: don't feed the troll)

baklavayı yapan kişi sade yağ nedir sorusunun cevabını bilmiyorsa oradan uzaklaşın. tatlıyı tatlı yapan sade yağdır. tereyağı diye satılan margarinler değildir.

12-13 sene kullandım bir ay önce tamamen kurtuldum, bana bi alkış.

birisi "devlet yapmaz ise özel sektör yapar." demiş. adamlar mesai ücretini yatırırken eli titriyor. devlet zorunlu tutmaz ise özel sektör hayatta böyle bir iyileştirme zammı yapmaz.

türkiye'de uygulansa özellikle belediyelerde oldukça fazla personel açığına neden olacak olandır.

bu toplumun zekası o kadar düşük ki yıllardır çektikleri herkesin alt gelir grubuna dahil olması sorununun yüksek asgari ücretten kaynaklandığını bile anlamıyor. zaten asgari çok yüksek olduğu için herkes alım gücünü kaybetti, o yüzden yeni mühendis de çaycı da aynı ücreti aldı. vasıfsız bir insan değilseniz yatıp kalkıp vasıfsız bir insana verilecek minimum ücretin artması için mücadele etmeyi kesin. asgari düşük olacak ki okuyan özelde daha yüksek alacak, memur daha yüksek alacak. alt orta ve yüksek gelir grupları oluşacak toplum bir şekilde dönecek. beş senedir herkes fukara kimse ev araba alamıyor sadece zenginler yaşıyor ve bu böyle olmalı diyen var aq.

nezaket sahibi, anlayışlı, kadına değer veren, saygılı, sorumluluk bilen. bunlarla evlenilmez. çünkü kadınlar sevmiyor bu tipleri. değil mi?

kemal kılıçdaroğlu bir parti kurar ve kk yandaşları topluca o partiye geçer ise chp açık farkla 1. parti ve iktidar olur ...

halbuki kadınlar normalde böyle şeylere bakmazlar. statü, gelir vs hiç umurlarında olmaz. kendilerinden daha üst statüdeki insanı görünce elde etmek için takla atmazlar. fakir veya ortalama tipteki bir erkeği aşağılayıp dalga geçmezler. aldatsın, dövsün, hakaret etsin ama yeter ki zengin olsun mantığı yoktur kadınlarda. eşlerinin mesleklerinden asla utanmazlar, eşi maddi açıdan zor duruma düştükleri zaman terk etmezler. fakire pislik, zengine kral muamelesi hiç olmaz. kabadayı, katil, kavgacı tiplerden hiç hoşlanmazlar.

kadınların aradığı tek şey sevgi ve sadakattir arkadaşlar hala anlayamadınız.
ihihi çiçekli emoji, böcekli emoji.