anket sonucu mustafa kemal atatürk çıktığı için bu şekilde açıklama yaptığını düşünüyorum. abdülhamid adı anket sonucunda birinci olsaydı; halkımız istedi biz de halkımızın bu isteğini yerine getiriyoruz derdi.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
-
1. avrasya tüneli isim anketi amacının dışına çıktı
-
2. malatya'da pembebüs uygulamasının başlaması
kesinlikle yanlış uygulama. bu aletlere binmeyen kadınlara, madem pembebüse binmeyip normal otobüse biniyor, o zaman bu haketmiş deyip daha da azacak, bunu kendi küçük beyinlerinle meşrulaştıracak davar bu ülkede çok aq.
sorunu çözmek yerine artırmak olur bu sadece. akıl fikir be, akıl fikir artık. -
3. 10 aralık 2016 beşiktaş patlaması
gitar çalan çocukların olduğu video da türkiye gençliğini özetidir. huzur, mutluluk gibi anları yaşamanın haram olduğu her an bir patlama ve ölüm haberleri ile darmadağın olan gençliği. diğer ülkelerdeki yaşıtlarının aksine birçok sorunla baş etmek zorunda bırakılan gençliği. bizler sevgi, mutluluk, özgürlük gibi kavramların varlığını çoktan unuttuk.
-
4. 10 aralık 2016 anayasa değişikliği teklifi
hah şimdi buldum başlığı. deminden beri arıyorum.
aramaya inancım olmasa açıyordum başlığı.
baktılar başkanlık tepki topluyor. cumhurbaşkanlığı sistemi denen saf insanları kandırmaya tepkileri azaltmaya yönelilk sahte bir isim verdiler bunun adına.
bayanlar baylar merdivenden kayanlar ve de kayamayanlar.
bugün meclise teklifi getiriyorlar, oylama olacak. bu ülkeye kaymak üzerler. ülkenin rejimine kaymak üzereler. sabah sporumuzu yaptık. geldik kahvaltı yaparken tesadüfen halk teve'ye açmasak haberimiz olmayacak.
akp bitmiş tükenmiş mhp yönetimini kandırdı. en tepedeki patlak stepneyi başkan yardımcılığı ile kandırdı. sonra üç beş bakan da atmış önlerine. eş dost akraba hemşerilerine de 20-30 bin iş vaadi vermiştir. eş dost akraba hemşerileri tüccarlarına da ballı ihale vaatleri vermiştir. bitirdi işi. sonra bu stepne artıkları milliyetciliğiz diye geçinecekler. kimi başkan yaptıklarını görsünler poşet poşet kınayı sürsünler uygun yerlerine. ( http://www.hurriyet.com.tr/…k-ayak-altinda-22621388 https://www.youtube.com/watch?v=eo4wwnazlic)
şu anda akp'nin cebinde 315 var. karşı çıkacak adamlara fetöcü bylock'cu vekil iftirraları anında tüm yandaş basının kullanarak dalga dalga gelecekmiş. üstüne bir 'cumhuriyet' savcısı da soruşturma açıp hdp'likerin yanına gönderebilir. oylamada, evet, hayır, çekimser yazan 3 pul olacakmış. akp oy sandığınun başına bir oy polisi çobanı koymuş. oylamadan çıkan vekillerden hayır ve çekimser pulları geri alacaklarmış. garanti altına almak içiin evet kullanımını. teve'de bir seyirci hemen bir akıl verdi. evet demeyecek vekil o 2 pulu verip bu oy çobanına oy polisine oy bekcisine. evet oyunu da zarf atmasın, cebine atsın. dinsizin hakkından imamsız gelsin.
akp 'liler bunları yapamazsa 315 oy cepte. burda kaç tane olduklarını göreceğimiz iş onurlu, şerefli yurtsever mhp'li vekillere kalıyor. özdağ dahil 5 tane vekil baştan karşı çıkacaklarını ilan ettiler. 20 tane daha onurlu şerefli gerçek milliyetci yurtsever, akp'nin önlerine atacağı kemiklere, dağıtacağı ulufere yüz çeviren mhp'li çıkarsa 330 'u bulumayacaklar. bakalım çıkacak mı, göreceğiz.
chp'lilerin de uyumaya devam etmeleri türkiye'yi ayağa kaldıramamaları ayrı bir dramdır. kemal, o garip kardeşi ile polemiğe girmeye devam etsin. bu iş oy vermeyi bile becremeyerelk başlamıştı. kardeşi ile bile kavga eden parti başkanı imajı ile noktalacayak öyle gözüküyor. olan onunla kaybettiğimiz 6 seneye olacak.
türkiye uyuma rejime kayacak bir oylama meclis genel kuruluna bugün geldi geliyor. geçti geçiyor. bu yasa bu ülkeye girdi girecek. -
5. sabah binasındaki asansörün boş gelmemesi
-
6. dolara karşı kampanyalarla dalga geçen solcu
kampanyanın gerçekten bir işe yarayacağını sanan süzme, rafine, sek, katışıksız salak sağcıların yerine tercih ettiğim solcu.
-
7. modemlerin geceleri kapatılması hakkında kararname
bunu yazan apartman yöneticisi emekli albay değilse ben de bişey bilmiyorum.
-
8. bu başkanlığa karşı bir mesajdır
a haber'de kurulan cümle.
kimse ölenleri ya da "gitmeyelim bomba patlar" psikolojisindeki insanları önemsemeyecek.
(bkz: ülkenin amına koydunuz orospu çocukları)
edit: normalde kolay küfreden bi insan değilim. başka bi yerde aynı olaya tanık olsam aklımdan hakaret bile geçmez, ufak bi sinirle geçerdim. ama birkaç dakika önce patlama olmuş kaç kişi öldüyü değil nerede patladığını bile bilmiyoruz, bir yalaka çıkıp bunu söylüyor. bu insanlarla aynı topraklarda yaşayıp sakin kalabilmek elde değil. acıdan beslenen birinde doğru bir şey bulunmaz. umarım bu ülke 15 yılda nereye gelmiş hepimize göstermiştir. -
9. 10 aralık 2016 400 gram dışkılamam
-
10. milliyetçi hareket partisi
bahçeliye verdiğim oylar, oy toplamak için dere tepe köy kasaba koşmuşluklarım, zerre kadar hakkım varsa haram zıkkım olsun
-
11. hdp'ye oy verenler şimdi neler düşünüyorlar
(bkz: akp'ye oy verenleri)
-
12. 10 aralık 2016 melih gökçek'in patlama açıklaması
başkası öldüyse sıkıntı yok o zaman.
-
13. 18 yaşındaki milletvekili
milletvekili çocuklarına babaları ile aynı yerde çalışma fırsatı sunacaktır.
milletvekili çocuğu değilseniz sevinmeyin. -
14. milletvekili sayısının 600'e çıkacak olması
doyurmak zorunda olduğumuz işlevsiz sayısının artacak olmasıdır. ne boş milletiz ya.
-
15. haşmet babaoğlu'nun anadolu çomarı köşe yazısı
özet geçeyim.
haşmet'e yan masada oturan biri "anadolu çomarı" demiş, haşmet o mübarek arkadaşın yüzüne veremediği cevabı, köşe yazısında vermiş..
kıssadan hisse editi ;
yazı yalanlarla dolu. sözde, o lafı gediğine sokan delikanlının dedelerine "köylü milletin efendisidir" diyerek, bağ, bahçe ve tarım arazilerine yazlık yapmış dönemin hükümeti. (inönü ve ecevit'ten bahsediyor)
halbuki o köylü için yerli malı üretim yapan traktör fabrikalarını kapatıp, köylüyü massey ferguson'a peşkeş eden adnan menderes'li dp hükümetidir.
o köylülerin arazilerine yazlık ve villa yapılmasını öngören kanunlar özal'lı anap hükümetine;
milli park ve ormanların ve atıl devlet arazilerinin sermayeye satılmasına imkan veren kanunlar ise erdoğan'lı akparti hükümetine nasip olmuştur.
yazı tam manası ile "takiye" içerir. -
16. 10 aralık 2016 istanbul patlamasının faili
narsist bir orospu çocuğudur.
-
17. türkiye'nin hala sağlam kalan kaleleri
(bkz: mustafa kemal atatürk)
14 küsür senedir çok çabaladılar ama yıkmayı bırak, yerinde bile kımıldatamadılar. hatta darbe saçmalığı sırasında, kendilerini o nefret ettikleri atatürk'ün izinden giden atatürkçü subaylar kurtardı. -
18. patlama üzerine bir akp'li ile olan tartışmam
öncelikle siktim formatı eyledim viran,
burası bir forum değil. haklısınız. çok haklısınız.
ama bir yerlere yazmam ve bunu duyurmam gerekiyordu, gerekiyordu ki yalnız hissetmeyeyim.
benim hissettiğimi başkaları da hissetsin. hissetsin ki ben daha az kötü hissedeyim. dayanamadım ve bu başlığı açtım. biraz da kendime not düşmek istedim açıkçası. bu ülkenin karanlık yüzünü unutmamak için.
patlamadan sonra bir facebook sayfasına kılıçdaroğlu'nun " başkanlık kan dökülmeden gerçekleşemez " haberini paylaşan akp'li şahıs açıkça kılıçdaroğlu'nu ve chp'yi patlamadan dolayı sorumlu görüyor hedef gösteriyordu.
bu çirkinliğe dayanamayıp mesaj attım. ve işte o konuşma:
alt epidermis: kardeş sen ciddi misin ya?
akp'li şahıs:
???
alt epidermis:
kılıçdaroğlu paylaşımın ne?
ne kadar ahlaksız bir insansın sen?
ya da ne kadar salak?
akp'li şahıs:
ben yalan mı söylüyorum şimdi?
alt epidermis:
bak dostum
normalde sana şuan ana avrat sövebilirdim
zekanla alay edebilirdim
direk görmezden gelebilirdim
ama seni adam yerine koyup anlatıcam
açıklıycam. belki utanırsın. kılıçdaroğlu o söylemini
rejim değişikliği yapacak olursanız rejime sadık atatürkçüler sokağa iner demek istedi
aynı gezi gibi, bizim kanımızı dökmeden bunu bize kabul ettiremezsiniz dedi.
farklı görüşlerde olabiliriz
ama bu ülkenin atatürkçü, laik insanları da vatansever
gerçekten chp'lilerin bombalı eylem yapacağına mı inanıyorsun?
biz terörist miyiz?
kendi vatanımızda bize terörist muamelesi yapıyorsun
bu ahlaksızlık nedir?
akp'li şahıs:
chp liler yapamaz zaten
dhkp-c ve pkk ortaklığı
dhkp-c chp yakınlığı o kadar sıkı ki babamla benim kan bağımdan daha yakınlar birbirine
alt epidermis:
nereden biliyorsun bunu?
nedir ispatın?
akp'li şahıs:
dhkp-c ve pkk zaten kardeş gibi
alt epidermis:
1 sene okmeydanında yaşadım ben, dhkpclilerin yanında yürüdüm, 1 tane chp bayrağı görmedim onların elinde.
akp'li şahıs:
nerden mi?
e alenen öyle yapacak değiller zaten
alt epidermis:
ayrıca kavram karagaşı yaşıyorsun
dhkpc ile pkk'nın bir alakası yok
farklı örgütler
dhkpc alevi bazlı bir örgüt
pkk ise kürt
tmm anlat nereden biliyorsun?
akp'li şahıs:
kilicdaroglu dhkp-c yi nasıl savunduğunu çok iyi biliyoruz
alt epidermis:
hayır bilmiyorum
öğret bana
akp'li şahıs:
chpnin tamamı savcıyı şehit eden teröristi nasıl savunduğunu da
alt epidermis:
chp'lilerin tamamı savcıyı şehit eden teröristi mi savunmuş
link yolla güzel kardeşim
kim savunmuş
nereden çıkıyor bu yalanlar?
kaynak ver bana
akp'li şahıs:
bak ben siyasi bilimler okudum
bunları senden daha iyi bilirim günde 7-8 defa haberleri okurum hiçbir şeyi hiçbir zaman unutmam
ben ne sağcı ne solcuyum
alt epidermis:
ben de siyasi bilimlerle ilgileniyorum
siyasi ideolojiler tarihi ve siyasi partiler tarihini iyi bilirim
seçmeli olarak bir çok derse katıldım
ayrıa her gün gündem takip ederim
at bana link yolla
bir tane kaynak sun
kim savcı kirazın katilini savunmuş?
sen yalancısın ve ahlaksızsın
bu ahlaksız iddianı ispatla yükümlüsün
akp'li şahıs:
elinde polis asker ya da resmi olmayan silahlı kim varsa hepsinin bağlantısını herkes çok iyi biliyoruz
alt epidermis:
kardeş biliyorsun da
hani kaynağın
nerede delilin ispatın
1 siktirboktan internet haber sitesi linki bile atamıyorsun
nerede bilgilerin?
akp'li şahıs:
ispatlamaya ihtiyacım yok kılıçdaroğlu kendi ispatladı her şeyi ve tarafını
alt epidermis:
neyi ispatladı?
savcı kirazın evine taziyeye gitti
ve hatta siz akp'liler sesinizi çıkartmazken
adam çıktı cesurca dedi ki
" savcının otopsi raporu nerede? "
öldürülmesinde polis kusuru var mı yok mu araştırılsın
hangi silahtan çıkan mermiler savcıyı öldürdü açıklayın dedi
savcıyı sizden daha çok savunmaktır bu
çünkü " oropsu çocuğu teröristler yaptı " demekten öte olayda kusuru olan herkese hesabını sordu
sizinkiler açıklama yapamezkenkılıçdaroğlu neden o gün elektrik kesildi diye sordu. bu adamlar içeri nasıl girdi diye sordu.
akp'li şahıs:
polisler makama girmeden önce öldürüldü zaten
alt epidermis:
bunu bilmiyoruz
otopsi raporu ayrıntılı açıklanmadı.
ben sana söylediğim her şeyi ispatlayabilirim
istiyorsan atayım linklerini
nerede senin ispatın?
akp'li şahıs:
pkklıların cenazesine gitmeler?
hüseyin aygün olacak deyyusun dhkp-c'li olması pkk ile koyun koyuna yatması?
fetoyu bile savunan bir chp var memlekette
atalarımızın bir sözü var
herşeyi savunan hiç bir şeyi savunmuyordur.
alt epidermis:
bir dk
tane tane konuş bekle
cevap vereyim
bu bir tartışma
şov değil
1) pkk cenazesine kim gitti
kaynak alabilirmiyim
2) hüseyin aygün öncelikle chp'yi temsil etmez
nerede kaynak
dhkpc ile bağı ne
pkk ile bağı ne
3) fetöyü savunan chp yok, fetö yüzünden mağdur edilenleri savunan chp var
doğrudan fetöyü savunan chp nerede hani kaynak hani ispat
onlarca şey iddia ediyorsun hiçbir kaynağın yok
akp'li şahıs:
e bir zahmet akpye ben nasıl hesap soruyorsam sen de bi hesap sor onlara
alt epidermis:
size makale değil sabah gazetesi köşe yazısı okutuyorlar galiba siyasal bilimlerde?
hocam niye hesap sorayım
ortada iddia var iddianın kaynağı yok ki
sen sadece boş boş yalan söylüyorsun
iddialarının kaynağı yok
bana link at
akp'li şahıs:
e hani haberleri takip ediyordun ?
alt epidermis:
ben de endişelerinde haklısın kardeşim diyim
atv izlemiyorum güzel kardeşim
bbc, sputnik falan takip ediyorum
akp'li şahıs:
atvnin amk
alt epidermis:
senin izlediğin kaynaklarda böyle bir iddia varsa
internet sitesinde bu haber vardır
lütfen bana linkini yolla
anahtar kelimelerle googleda ara
ve okuduğun haberi bulmaya çalış
bak tonla şey iddia ettin
1 tane bile kaynağın yok
bu yaptığın çamur at izi kalsın değil midir?
iftira değil midir?
günah değil midir?
akp'li şahıs:
değil
alt epidermis:
o halde ahlaksızsın güzel kardeşim
sonrasında şahıs beni engelledi.
evet, sözlüğün optimist, iyimser, demokrat, barışçıl, hümanist insanlarına sesleniyorum.
ha ışid tarafından beyni yıkanmış bir militan, ha akp tarafından beyni yıkanmış şu şahıs. ben bu adamla nasıl aynı ülkede yaşayabilirim? ben bu adamla nasıl ortak bir paydada buluşabilirim ? bu adama nasıl en ufak bir şeyi anlatabilirim?
ve biliyorum ki bu akp'li bir istisna değil. benim kendi amcamlar akp'li, ve inanın neredeyse hepsi böyle tanıdığım akp'lilerin.
nasıl yaşanır bu insanlarla aynı topraklarda? biriniz çıkın ve umut verin. bu ötekileşmenin ve kitlesel aptallığın sonu nereye varacak?
edit: etme eşşekle muhabbet, bas siktiri geç diyen arkadaşlar, bu adamların oy oranı %50. en tepedekinden en aşağıdakine bu halkın ciddi kesimi böyle. kimi görmezden geliyorsunuz? yaptığınız şey devekuşunun kafasını kuma sokmasından farksız.
ben buna katılmıyorum.
bu iğrenç paylaşımı yapan çomarları nerede görürseniz benim gibi tepki vermelisiniz bence. vermelisiniz ki birileri ne kadar aşağılık ve salak olduğunu yüzüne vurmalı. şu paylaşımı yaptıktan sonra benim gibi 20-25 kişi bu adama şu şekilde yazsa bir daha o paylaşımı yapmaya çekinir.
haksız mıyım?
edit2: bu arada alevi yazarları incitebilirim diye bir edit yapmayı gerekli gördüm, o kısımda saçmalamışım. ikisinin farklı örgütler olduğunu anlatmaya çalışıyordum ancak inanç/etnisite üzerinden bunu yapmak oldukça saçmaydı, belki de karşımdaki en iyi böyle anlar diye düşündüm.
bir süre okmeydanında yaşadığım için dhkp-c yi yakından gördüm defalarca.
sırf alevi bir çocuktu diye berkin elvan'ı sahiplendiler mesela. cenazesinde her yerde cephe bayrakları ve milisleri vardı.
ışid müslümanlardan oluşur demek müslümanlar ışidçi demek değildir.
pkk kürtlerden oluşuyor demek kürtler pkk'lı demek değildir.
dhkp-c alevilerden oluşuyor demek ( doğrusu alevi ağırlıklıdır) de aleviler dhkp-c'li demek değildir.
zaten ben bu kısımda saçmalamışım. böyle argüman olmaz. orjinalliği bozmamak adına orayı silmiyorum.
edit3: ne korumacıymışsınız arkadaş. o kadar edit yaptık incitiriz diye yine de bir dünya mesaj aldım. bu kadarı da ayıp ama. istesem sırf saçmalamışım diye o kısmı silebilirdim. yaptığım hatayla olgun bir şekilde yüzleştim ve orjinalliğini bozmak istemedim.
1 yıl okmeydanında yaşadım. merak eden gitsin 1 ay okmeydanında yaşasın. dhkp-c li gençlerin çoğu alevi ailelerin çocukları mı değil mi yakından görsün. sikindirik bir örgüt için kitap okuyacak, araştırma yapacak değilim. benim gözlemim böyleydi. argüman hepten saçmalıktı.
hayır bana buradan saldıran insanlara soruyorum, aynı yerde " pkk'nın çoğu kürt " gibi bir şey de geçiyor. hiçbiriniz ona karşı çıkmamışsınız, bir şey dememişsiniz? kürtleri incitirsin dememişsiniz?
yaptığınız şey pozitif ayrımcılıktır. -
19. vincent aboubakar
bitiriciliği harika, hepimizi bitirdi amk
-
20. web sitesi güncellemek için 7.5 milyon tl harcamak
en pahalı toplu taşımanın olduğu bursa büyükşehir belediyesi'nin icraatıdır.
http://m.olaybursa.com/…yesi-boyle-batmis-261yy.htm -
21. türkiye için umutların bitmesi
2014 yerel seçimlerde üsküdar belediyesi ve ankara büyükşehir belediyesi seçimlerinde gerçekleşmiş olaydır.
-
22. michelin bizde otobüs lastiğidir
michelin yıldızının hikayesini cahile anlatır gibi tercüme edersek:
1900 yılında lastik üreticileri andre michelin ve erkek kardeşi edouard fransız motorcular için michelin rehberi'nin ilk nüshasını yayınladılar. rehberin amacı, o zamanlarda 3000 adetten daha az araba buluban fransa'da gerek araba gerekse araba talebi ile ilintili olarak araba lastiği talebini yükseltmekti. ilk nüsha yaklaşık 35.000 adet basıldı. motorcular için haritalar, yönergeler, lastik tamiri ve değişimi gibi bilgilerin yanı sıra araç tamircilerinin yerleri, oteller ve akaryakıt istasyonlarının konumları gibi bilgileri de içeren bu kılavuz, ücretsiz olarak dağıtıldı. michelin kardeşler, 1904 yılında da belçika için benzer bir rehber hazırladılar.
1907 yılında tunus ve cezayir; 1908 yılında kuzey italya, isviçre'yi kapsayan alpler ve ren ile hollanda; 1910 yılında almanya, ispanya ve portekiz; 1911 yılında british isles ile birlikte "güneş'in ülkeleri" başlığı ile kuzey afrika, güney italya ve korsika bölgeleri için de benzer rehberler hazırlandı. 1909 yılında ise fransa için olan rehberin ingilizce çevirisi yayınlandı.
(artık sadece gerekli yerleri çevirerek ilerliyorum)
birinci dünya savaşı'nda yayınlanmayan rehber, 1920 yılında revize edilerek basılmaya başlandı. 1954 yılına kadar ücretsiz olan rehber "insanoğlu para ödediği şeye saygı duyar" düşüncesi doğrultusında ücretli olarak satılmaya başlandı. zaman içinde restoran kısmı eklenen ve otel kısmı derinleştirilen rehberin restoran kısmının çektiği ilgi üzerine michelin kardeşler tarafıdan anonim olarak restoranları ziyaret ederek değerlendirecek uzmanlar istihdam edildi.
yıldız ataması ise 1926 yılında kaliteli akşam yemeği mekanları için yapılmaya başlandı. ilk başta sadece tek yıldız verilirken 1931 yılında sıfır, bir, iki ve üç yıldızdan oluşan hiyerarşi oluşturularak 1936 yılında yıldız kriterleri açıklandı.
1974 yılında ingiltere, 2005 yılında abd, 2007 yılında tokyo değerlendirmeleri yayınlandı.
kaynak ve devamı: https://en.m.wikipedia.org/wiki/michelin_guide
hasıl-ı kelam: zaten bir lastik firması olarak satışlarını arttırmak için yapılmaya başlanmış rehberlerde yer alan michelin yıldızı demek, "bu restoran, alanında olabilecek en iyi yere gelmiş" demektir, neye ücret ödediğini bile bilmeden yemeğe 500 euro verip de eleştirenleri görmek, o yemeği bir tadım zevki olarak düşünmeyip "ekmekle de doyardım ki" diyenleri görmek paha biçilemez. michelin'in türkiye hakkında inceleme yazmamış olması da sanırım onların da bu zihniyeti otobüs lastiği sattıkları bir l'orient olarak değerlendirmesinden kaynaklanıyor.
adettendir: lastik olarak continental kullanıyorum. -
23. 2016 ekonomik krizi
orta çağ'da avrupa'da veba salgını yaşandığında, insanlarda görülen ateş, bulantı, baş ağrısı gibi belirtiler için tedavi olarak ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler verilirmiş. kan sulandırıcı bu maddeler, hastanın ölümünü hızlandırmaktan başka işe yaramamış tabi.
biz de ülkece bir süredir benzer bir yöntemi uyguluyoruz. hastalığı değil belirtileri azaltmaya çalışıyoruz.
kayıt dışı hareketlere dayalı ekonomimizde doların artması, borsanın düşmesi ekonomik krizin sebebi değil sonucudur, önce bunu anlamak ve anlatmak lazım. dolar arttığı için ekonomimiz kötüleşmiyor, başta ekonomi olmak üzere ülke yönetimi kötü olduğu için kriz ortaya çıkıyor, bir göstergesi olarak da dolar yükseliyor. eğitim kötü yönetildiği için pisa sonuçlarında geriliyoruz. adalet sistemimiz kötü olduğu için katiller, çocuk tecavüzcüleri serbest dolaşıyor. iş güvenliği zihniyetimiz yerlerde süründüğü için her ay 150 iş cinayeti yaşanıyor.
yıllardır sıcak parayı döndürmek için teşvik edilen kayıt dışı ekonomimiz sistemin altını oyuyordu. yapısal reformlar yapılmadığı için de artık çöküyor. şu an için ekonomiyi dolar bozdurmakla kurtarmakla çalışmak, vebalı hastayı ağrı kesici ile kurtarmaya çalışmaktan farksızdır. hatta, ülkece üretimi ve ihracatı arttırsak dahi sürekli tekrarlanan "yapısal reformlar" olmazsa hiçbir şeyi toparlayamayacağımız bir dönemdeyiz artık. bu kriz geçen sene de vardı, daha çok nakit darlığı sebepli finansal bir krizdi. döviz kuru gibi daha genel geçer göstergelere de yansıdığı için artık herkes farkına varabiliyor. müdahale edilmezse seneye de artarak devam edecek.
türkiye, dünyanın en büyük vergi dairesi. yapılması gerekenlerin en basiti ile başlayalım, bu ülkenin artık acilen bir vergi reformu yapması lazım. ötv, kdv, ötv'nin kdv'si, ötv'nin kdv'sinin ötv'si, öiv, mtv, damga vergisi, geçici vergi, gümrük vergisi, emlak, çevre... bu ne yahu? her dert biter vergi bitmez sözü boşa değil gerçekten.
milli eğitim bakanı diyor ki "pisa testine sadece fen liseleri girse 3. olurduk". e peki niye her yere imam hatip açıyorsunuz? sınava fen liselileri sokmak da yine vebalıya ağrı kesici vermekten farksız işte. türkiye ciddi bir eğitim reformu ile akp'nin ucubesi olan 4+4+4 saçmalığından, bütün okulları imam hatip yapmaktan, sınav sistemleri ile her yıl oynanmasından artık kurtulmalıdır. okuyup başka iş bulamadığı için asgari ücreti altına sözleşmeli öğretmen olan bir ziraat mühendisi ilk okul çocuğuna ne verebilir?
bitmiyor, hukuk reformu da yapmamız gerekiyor. genel olarak toplumsal adaleti tekrar tesis etmeyi, hatta yatırımcılara güven vermeyi falan geçtim, türk ticaret kanunu'nda "çek görüldüğünde ödenir. buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." diye yazarken çek kanunu'nda düzenleme yaparak "ileri keşide tarihli çeklerin erken ibrazı 31/12/2017 tarihine kadar yasaklanmıştır." ibaresi koyup kanunları birbirine düşürmememiz gerekiyor. üstüne bir de düzenlediği banka çekini ödemeyenlere hapis cezasını kaldırdığınızda ortaya çıkan şey istanbul'un arka mahallelerinde okey masalarında mezarlık çeki denen batık çekler karaborsası oluyor (konuyu biraz daha açmak için şunu yazdım: (bkz: #64611043)).
bizim çiftçiyi tekrar ayağa kaldırmamız lazım. çocukluğumuzda iyi kötü kendine yeten bir ülkeyken şu an tarımı, hatta tarım alanlarını bile tüketmiş haldeyiz. direnip kalanlar patatesi bir sene 50 kuruştan bir sene 5 liradan satıyor mesela. çiftçi önündeki 5 yıl mahsulünü kaç liraya satacağını bilmeli ki ona göre mahsulünü ekebilsin. ticari taksicinin aldığı vergi indiriminden faydalansın. mazotunu avrupalı rakibi ile aynı fiyattan alsın ki rekabet edebilsin.
işimiz çok, bizim sanayi hamleleri yapmamız da lazım, 2011'de sanayi bakanı saab ile dalga geçerken, 2015'te saab ile "yerli otomobil" anlaşması yapılmamalı. üretim ve ihracata teçvik getirilmeli. bugün bir üretim işletmesi açmak isteseniz onlarca imza gerekiyor, organizasyon sıfır, şirketi kağıt üzerinde kurmak makine almak kadar maliyetli.
ohal'e, khk'lara, terörle mücadele adı altındaki cadı avlarına bir son verilsin -başkanlık tartışmasına girmiyorum bile- şu yukarıdaki reformları yapsınlar, gerekirse kurtuluş savaşı'ndaki gibi tekalif-i milliye çıksın.
veba salgınında insanların bilinen bir çareleri yoktu, belirtileri azaltacak tedavileri denediler. bizim tedavimiz belli. başka yolu yok. -
24. cokguzelgoldimiomerabi cookcok
hemen uçurun bunu hemen. hiç öyle başlık engellemeyle falan uğraşamam. uçurun amına kodumun çocuğunu.
-
25. faruk acar
beşiktaş'ta gerçekleşen bugünkü patlamanın kökenini gezi'ye bağlayan saray pokemonu. üstelik bunu iki defa tekrar ederek tüm bu terör sürecinin gezi ile başladığı söyledi, başkanlık yalaması yapmaya geldiği cnn'deki programda. ne veriyorlar lan sana? kaça yapıyorsun işini!
-
26. 10 aralık 2016 beşiktaş bursaspor maçı
marcelo biraz daha bassaydı harun'un bacağına, o zaman kırmızı görecekti sanırım. 6-7 saniye bastığı için sarı kartla cezalandırıldı. artı olarak kaleci harun da bacağına basıldığı için sarı kart gördü.
o saatte o bacağın orada tek başına ne işi vardı? doğru karardı... -
27. bahçeli çok büyük vatanseverlik örneği gösterdi
benim çok yakın ülkücü arkadaşlarım var.
7 haziran seçiminden sonra koalisyon yapmadıkları için gurur duyup ardından iktidarı akp'ye yeniden hediye eden adamlar bunlar.
gocunmuyorlar...
başkanlık olayında, çeşitli olaylarda bahçeli'nin çıkıp erdoğan'a destek vermesi bu adamları üzmüyor.
rejim değişiyor, üzülmüyorlar...
"başbuğ atatürk" diyorlar,
atatürk'ün mirası ayaklar altına alındığında da üzülmüyorlar.
merkez solcular, ulusalcılar, kesinlikle ülkücülerden çok daha vatanseverler.
bunu artık kafaya kazımak lazım.
eli kurt yap, elde bayrakla dolaş, ama rejimi değiştir.
vatan millet sevgisi, biraz da beyin gerektirir... -
28. hamza yerlikaya'nın patlama tweeti
-
29. lahmacunu elle yiyip ab'ye girmeye çalışan millet
pizzayı elle yiyenlerin birliğine girmeye çalışıyordur.
-
30. laikçi çomar
laikler çomar olsaydı başmuhtar ben çobanım diye seslenmezdi.
reisiniz sizi çomarlığa seçti. koyunlarını sizinle hizaya sokuyor kendisi. beğenmediniz mi yoksa? çok ayıp. -
31. cnn türk
alçaklıkta tavan yapmış bir tv kanalı.
10 aralık 2016 istanbul patlaması ile ilgili "baskının olduğu toplumlarda terör artar, özgürlüklerin olduğu ortamda terör azalır." yorumu yapan yorumcuyu apar topar kesip yayını bitirdiler.
cümleyi kuran kişi, tezini canlı yayındaki sansürle doğrulamış oldu. -
32. milli rengimiz turkuaz
milli rengimiz : yas siyahı
başka renk yok bu ülkede artık. -
33. beğendiği her erkekle yatan kadın
en azından beğendiği ile yatıyor, memletin yarısı orta üst sınıf arabayla ev ile yatıyor. bence seviyeyi yükseltmiş kadındır.
-
34. patlama anında yaralıların fotoğrafını paylaşmak
halkın haber alma hürriyeti açısından yapılması gereken eylem.
zira şu anda cnn türk'te ışid ile aynı ideolojiye sahip bir gazetenin bedevisi konuşuyor. -
35. 11 aralık burhan kuzu'nun başkanlık tweeti
şu tweettir.
mahalle, yanmak, saç, taramak.
benim anahtar kelimelerim de bunlar oldu. -
36. yazarların bir oturuşta içebildiği bira adedi
(bkz: ergenler yarışıyor)
-
37. yonlu konuşan insan iticiliği
(bkz: amme hizmeti)
işte başlığı açan yazarın vecizeleri;
söyliyim değil "söyleyeyim"
(bkz: #64549250)
bikaç değil "birkaç"
(bkz: #56295951)
okuyo değil "okuyor"
(bkz: #55822787)
bu da bonus (bkz: #64321492)
entry içindeki bölüme dikkat
"... canı sıkılan insan yaftalıyor" kendisi ne yapıyor? insan yaftalıyor.
geçin lan bu elitim havalarını. -
38. bıçaklarken adeta orgazm oluyordum
kız ifadesinde resmen bıçağı penis gibi anlatmış.
'' o bıçağın vücuduna giriş sesini duyarken sanki orgazm oluyordum. daha sonra bıçaktan akan kanı yaladım ''
bu nedir la? -
39. baranba
komplo teorisyeni yazar. bir odaya girdiğinde yerde bulduğu onlarca puzzle parçasını kucağına alıyor. sonra, üzerlerindeki resim parçasına bakmadan, şeklen birbirlerine uyanları birleştiriyor. ortaya darmadağım, saçmasapan bir resim çıkıyor ama parçalar birbirine oturduğu için resmin doğru olduğundan emin. tabii takipçileri de hemen başlıyor şak şak alkışlamaya, arkadaş büyük resmi gösterdi ya onlara. maşaallah.
bugün debeye giren yazısında sürekli şu ifade geçiyor: "rockefeller'in şirketi exxon mobil". o kadar kendinden emin ki, oturup kontrol etme ihtiyacı hissetmemiş. rockefeller'ların exxonmobil'le artık alakası yok. hatta petrol sektörüyle ilgilerini kestiler artık, inanmazsın aç bak: https://www.theguardian.com/…il-coal-climate-change
hatta bak rockefeller ailesinden biri neden exxonmobil'e güvenmediğini ve hisselerini sattığını açıklıyor: http://www.latimes.com/…warming-20160215-story.html
bir de bilmiş bilmiş, exxon cumhuriyetçi partiyi destekliyor, hatta ceo'su dışişleri bakanı olacak falan diye yazmış. tabii arkadaş orayı da türkiye zannettiği için, firmaların orada açıkça parti desteklediğini bilmiyor. oysa, herkesin erişebildiği şirket bloguna baksaydı exxonmobil'in açıkça cumhuriyetçi partiyi desteklediğini ve hatta obama yönetimine durup durup çaktığını görebilirdi. hatta bir bu sene bir tanesi baya olay oldu, tartışmalara yol açtı: http://thehill.com/…urns-fire-at-obama-after-debate
komplo teorisi kurmak böyle bir şey işte. önce bir sürü bilgiyi harmanlıyorsunuz, birbirlerine saçma da olsa bir bağ kuruyorsunuz, sonra içine rockefeller, petrol, ortadoğu falan diyerek baharatlarını tamamlıyorsunuz ve ta taaaaaaaa: yemek hazır. nasılsa komplom hıyar diyene elinde tuzlukla koşacak bir sürü adam var sözlükte.
velhasıl kelam, kendisine gizli akpli diyince kızıyor, köpürüyor. belki de değildir, aslında belki de şöyle biridir. -
40. kilo vermek
bu sefer galiba başardım. 38 kilo verdim, aslında 41de yazacaktım da, o lanet olası son 3 kilo yapıştı kaldı üzerime afaffdsf şımarıklığa gel.
ben en son 20li yaşların ortasında bu kilodaydım ve kendimce çooooooook şişmandım. sonra şişmanlık öyle olmaz böyle olur dedi yukardaki ve ben durdurulamaz bir şekilde kilo aldım, 100ü gördüm. çok didindim, çok uğraştım, sayısız rejim denemem oldu ama 78'in altına hiç inmedim. genelde 82-85 arası bir süre takılıp sonra yine hooop 100. ve tabii ki çok mutsuzdum, çok şişmandim, çok çirkindim.. insanların bakışlarından rahatsız oluyordum, çünkü insanlar iğrenerek bakıyordu, öyle bakmasalar bile bana öyle geliyordu. mango, zara gibi mağazalardan adım atmaz oldum. onların kolleksiyonları benim bedenime uymuyordu. benim bedenim benim zevkime uymuyordu. ne bulursam, ne oldurursam giyer oldum ve bu beni daha da mutsuzlaştırdı.
ilişki? yıllarca olmadı, bi dönem nefes alsın yetercilerin yatağını ısıttığım ve ümitlendiğimle kaldım. sonra biri geldi, beni o 85 kilo halimle beğenen ve ben ona inanmadım. nasıl olur lan dedim, manyak mısın sen? benim ve beni gören herkesin iğrenerek baktığı vücuda sen nasıl olur da beğenerek bakarsın? yürü git şişman kadın fantezilerini başkalarında yaşa.. o da nihayetinde öyle yaptı..yürüdü ve gitti, benden daha da şişman bir sevgili yaptı kendine. fantezi değilmiş demek ki.. ve o kız benden daha barışıkmış vücudu ile demek ki.. neyse..
onun gidişi ile daha da çok kilo aldım, daha da çok boşverdim, daha da çok yedim, daha da çok içtim..
1,5 sene önce canımı çok açıtan bir takım olaylar sonrasında artık yeter dedim ve soluğu diyetistende aldım. çık bakalım tartıya bitutamcım.. 106,8!
temmuz 2015-kasım 2015 arası 21 kilo verdim. 85'te takıldım kaldım yine. bir türlü bırakmak istemedim o uzunca yıllar alıştığım kiloyu. kiloyu değil ama diyetisyeni bıraktım, bitutam olmak böyle mantıklı hareketler gerektirir çünkü.
15 kadın ile çalışıyorum ben. iş yerinde sürekli mobbing, sürekli bir şişmansın muhabbetleri, sürekli saçma sapan laf sokmalar.
haydi bitutam, bu noktaya kadar gelmişken pes edemezsin, yine sil baştan olmasın dedim ve mayısta yeni bir diyetisyenle ve de 86 kilo ile macerama devam ettim.
mayıstan bugüne 17 kilo, toplamda 38 kilo verdim. sıkılmadan, kasmadan, rakımdan, şarabımdan, gezmelerimden, yemelerimden vazgeçmeden yaptım bunu. bir gün çok yediysem 3 gün dikkat ettim, dengeledim. bir süredir 68 kiloyum. hedef 65 aslında, olsun, olur bir ara. agustostan beri düzenli spor yapıyorum, o sebepten de 68den çok daha ince duruyorum. boy 1,65, beden 38 ve ben bu duruma inanamıyorum. kendimi her aynada gördüğümde şaşırıyorum, bi afallıyorum. 38 bedenim lan ben. en son 25 yaşında falan gördüm ben o bedeni. 38 beden pantolonlarım, 38 beden eteklerim, m montum, s kazaklarım var artık benim. ve yine bir sürü topuklu ayakkabım oldu. artık yine 10+ cm topuklularla yürüyebiliyorum. yorulmuyorum. dizlerime vurmuyor bedenimin yükü ve ağrısı.
gardrobum komple yenilendi ve ben de battım bu arada tabii. özgüven patlaması yaşamıyorum belki ama biraz buldumcuklaştım, biraz şuursuzlaştım. kilo vermek bunu da beraberinde getiriyormuş. 37 yaşında götümü az biraz örten şeyler giymeye başladım. çünkü ben bunları 20li yaşlarımda giyememiştim. bu kiloda olduğum zamanlar da dediğim gibi kendimi çooooooook şişman hissediyordum, bacaklarım çok kalındı, o bacaklarla mini giyemezdim. bacaklarım hala çok kalın, bu durum umurumda mı? hayır! xxl bir kadından m bir kadına küçüldüm ben, yemişim bacaklarımın kalınlığını. ve ben artık yine çizme giyebiliyorum. demek ki bacaklarım o kadar da kalın değil, kıps. geçen işe giderken ufak bi sokak çocuğu "lan bu hatunların da ateşi başına vurmuş amk" dedi bana bakarak. güldüm yaa, kahkahayla güldüm. ateşim değil ama kilom başıma vurdu be yavrum, bilemezsin ki.
bakın seneler önce böyle bir şey yazmışım: (bkz: #33575479)
varmış evet. benim de köprücük kemiğim varmış :)) o kemiği görebildiğime o kadar sevindim ki, gittim ilk dövmemi sağ köprücüğe yaptırdım :) bacak bacak üstüne atma kısmına gelince; bi yürürken yapmıyorum galiba bunu :) hayatınızda hiç şişman olmadıysanız gerçekten anlayamazsınız. hayatınızda hiç şişman olmadıysanız sosyal medyaya boydan foto koymanın benim gibiler için ne kadar özel olduğunu da anlayamazsınız. senelerce "yarım çek", "dur oturayım öyle çek", "biraz daha yukardan çek" dedikten sonra ilk defa arkadaşa "boydan çeksene" dediğim anı hiç unutmayacağım. elif'in bana "artık fotoğraflarda hiç kimsenin arkasına saklanmak zorunda değilsin" dediği anı da..
geçen gülçin "oha senin neren 68, en fazla 63 gibi falan duruyorsun" dedi. çaycımız nurcan abla "yeter artık bitutamcım, daha fazla kilo verme" dedi, güvenlik görevlisi ertuğrul "yalnız sizi çok takdir ediyorum bitutam hanım, biz bi göbeği eritemiyoruz, siz ne kadar çok kilo verdiniz" dedi. harika ile hedef koyduk, 65i görünce rakıya gidicez. son ana kadar kilo vermelerimi görmezden gelen fehime bile "ayy incecik kaldı kadın" demeye başladı. bunun gibi sayısız yorum alıyorum. hoşuma gidiyor mu? deli misiniz? ağzım kulaklarımda dolaşıyorum kaç zamandır. beni sürekli iğneleyen, sürekli laf sokan halam bile "hmm demek isteyince oluyormuş" dedi. onun takdiri de bu kadar. "hmm hmm çok isteyince her şey oluyor, sen de denemelisin hala" dedim... benim nezaketim de bu kadar..
seneler önce "bi 5-10 kilo versen insana benzeyeceksin" diyen annemi ziyarete gidiyorum haftaya. insana benzemiş miyim anne diye sorucam, bakalım :))
özgüveni bilemem ama kilo vermek bana özsaygımı geri kazandırdı. artık kendimi daha az hırpalıyorum, kendime daha az haksızlık ediyorum. bedenime ve ruhuma daha iyi davranmaya çalışıyorum.
bi de şu 3 kiloyu verebilseydaasdfadfdfdfdfaffgg
edit: buldumcukluğun ve de teşhirciliğin zirvesindeyim bu gün^^ vallahi motivasyon olsun diye, çok isteyince gerçekten olduğunu göstermek için tık -
41. başkanlık kan dökülmeden gerçekleşmez
götünüzle mi dinliyorsunuz ? ya da götünüzle mi anlıyorsunuz ? bu sistemin gelmesi için birileri zaten kan döküyor.
-
42. rıdvan dilmen
doğruları konuşunca kuduran beşiktaşlılar gelmiş burada hakaret edip, ölmesini filan istiyorlar. efendilere bak sen. tüpçü başımızdayken yeteri kadar kalktı götünüz. bedavadan şampiyon oldunuz ve hala puan hırsızlığına devam ediyorsunuz.
rıdvan mı ? karşısında at gözlüğü takmış bir bjk taraftarı varken az bile söylüyor. keşke olmayan şeyleri de katsa da iyice kudursa bu siyah beyaz köpekeler.
türkiye'de futboldan en iyi anlayan ilk 5 yorumcudan biri. ayrıca ilk 5 içine ali ece girer. gerisi bana kalmış. -
43. şaka maka 14 yılda araba almanın kolaylaşması
araba almanın kolaylaştığı bir gerçek. bu durumun akepenin başarısı olup olmadığı ise sorgulanabilir. son 20 yılda da kolaylaştı araba almak son 50 yılda da hatta son 100 yılda da. 2002 yılından geriye bakınca da son 14 yılda kolaylaşmıştı. hatta size bir müjde vereyim: 14 yıl sonra da bugüne göre daha kolay olacak.
başlığın özellike "son 14 yıl" şeklinde açılması ve bu şekilde akepenin 14 yıllık iktidarının belirtilmiş olmasının bu başlığın masum bir tespitten öte bir tür akepe propagandası olduğuna dair ciddi şüpheler oluşturuyor ve muhaliflerin haklı tepkisini çekiyor. ayrıca muhaliflerin başlıkla dalga geçmesine neden oluyor ki muhalifler bu dalga geçme eylemi ile kimseye haksızlık da yapmış sayılmazlar.
son 14 yıl denilen süre türkiye'de oto sanayi tarihinin üçte birine falan takabül eder. düşün ki memlekette oto sanayi adam gibi 1970'lerde başlamış (ki neden böyle olduğunu, bu kadar geç kalındığını da biraz sonra aşağıda açıklamaya çalışacağım)
memlekette yıllara göre motorlu araç sayısı
1933 yılı- 7.575 araç
..
1970 yılı- 403.454 araç
1980 yılı- 1.696.681 araç
1990 yılı- 3.750.678 araç
2002 yılı- 8.655.170 araç
2011 yılı-16.089.528 araç
2016 yılı-20.887.427 araç
http://www.turktrafik.org/…-motorlu-arac-sayisi.pdf
adam bilinç altında hesabı şu şekilde yapıyor:
1970-1980 yılları arasında araç sayısı 1.2 milyon arttığına göre akepe araç sayısını 14 yılda "cehape zihniyeti"ne göre on kat yani 12 milyon arttırmış demek ki akepe başarılıdır. yani akepe araba sayısını yılda yaklaşık 1 milyon falan arttırmış ve eski hükümetler de keşke (aynı aritmetik oranda) bu kadar arttırabilseydi. :(((
bugün memlekette açık olan oto sanayiye en etkin fabrikalar ve türkiye'de sanayiye ya da montaja başlayış tarihleri:
ford otomotiv-1959
otosan-1959
otokar-1963
tofaş-1968
man temsa-1968
oyak renault-1969
bmc-1976
anadolu ısuzu-1986
honda türkiye-1996
toyota otomotiv-1990
hyundai assan-1995
mercedes benz-1995 (mesaj geldi otomarsan ismiyle 1967'den beri varmış)
bunlar zannediyor ki türkiye'de bin yıldır otomobil piyasası vardı ama türkiye hep beceriksiz hükümetlerle idare edildiği için millet fakirdi, refah yoktu ve kimse araba alamıyordu akepe geldi ve bizi kurtardığğğ.
yani 1974'te ve 1978'te iktidara gelen ecevit de keşke araba sayısını yılda 1 milyon arttırabilseydi ama sadece 100 bin falan artmış o dönemlerde. işte cehape zihniyet. (bu arada bunları diyen adamın babası demirele bastı oyu o dönemde ve 1960-1980 arası dönemin 11 yılında bu adamın babasının oy verdiği demirel başbakandı. 1980-2000 yılları arası dönemde yine bu adamların babalarının oy verdiği sağcı hükümetler yaklaşık 16 yıl hükümetlik yaptılar.)
bu akepenin gelişen teknolojinin insanlarda bir takım refah ve konfor oluşturmasından prim elde etmeye çabalaması hakkaten tiksindirici bir durum. nasıl ki eskiden internet diye bir şey olmadığı için internetten hastane randevusu sisteminin var olması mümkün değildi ve a partisi de olsa b partisi de olsa internet yaygınlaştıktan sonra internetten hastane randevusu sistemini muhakkak getirecekti, araba sayısının artması, konut kalitesinin artması, yapılan yol miktarının artması da gelişen teknoloji ile alakalı ve ortada bir takım siyasi başarılar olduğunu ispatlamıyor. akepe zaten zihniyet olarak gelişen tekonolojinin ve bilimin düşmanı olduğu için akepelilerin bu tür konfor ve kalite gelişmelerini kendilerine mal etmeleri dünyanın en büyük ironilerinden. bütün okulları imam hatipe çevirme fırsatı yakaldık diyen ve ülkede ses çıkaran bir seküler kesim olmasa hakkaten bu emelini gerçekleştirecek olan zift karası bu zihniyet bilimin dünya üzerindeki en büyük düşmanlarından biridir.
türkiye'nin 1970'li yıllardaki araç üretim kapasitesi ile 2016 yılındaki araç üretim kapasitesi bir değildir. ve eğer arap ülkeleri gibi satacak devasa petrol kaynaklarınız yoksa vatandaşınızın araç alabilmesi için o aracın en azından montajının ülkenizde yapılmasını sağlamak zorundasınız ki istihdam olsun. vatandaş da araç alacak parayı kazanabilsin. bu nedenle eğer siyasi bir iktidarın araç satış ve vatandaşın araç alabilme refahı başarılarını insan gibi karşılaştırmak istiyorsanız ülkenin bu yıllardaki araç üretim kapasitelerini de karşılaştırmak zorundasınız. mesela 1970 yılındayız diyelim fabrika daha dün açılmış adam kalkıp soruyor "yav 2016'da oluşacak araba alma kolaylığı bu 1970 yılında neden olamıyor lanet olsun!" bu adama "hey dostum ne çektiysen o malın aynından istiyorum"dan başka ne denilebilir?
aynı durum türkiye'nin askeri alandaki teknolojik üretimlerinde de var. milli tank, milli savaş gemisi, milli helikopter vs. çoğu yabancı ortaklı projeler de insanlara bir "islamcı iktidarın başarı hikayesi" mavalı anlatılıyor bunlarla.
aselsan 1975 yılında kurulmuş
havelsan 1982 yılında kurulmuş
tusaş, tai 1983 yılında kurulmuş
bunlar milli tankı ya da milli helikopteri ya da bunların bazı kısımlarını, parçalarını, montajlarını acaba neden 1990 yılında değil de 2010 yılında yapmayı başarabildiler? burası çok yüksek zeka gerektiriyo baylar bakınız... neden acaba? 1990'daki siyasi iktidarlar berbat tayyipin iktidarı ise müthiş bilimci ve tekonolojici olduğu için mi? yoksa 1990 yılında bu kurumlar kurulalı henüz 5-10 sene olmuştu da ondan mı? 5-10 senede henüz yeterli personeli, yeterli deneyimi, yeterli tekonolojik kapasiteyi ve yeterli tesisi elde edememiş oldukları için mi?
islamcı iktidar sırf islamcı olduğu için ve türkiyeyi olabildiğince islamcı bir ülkeye çevirebilemsi için her türlü safsataya ve hileye, her türlü yalan ve yanlış istatistiğe balıklama atlıyor bu gerici partizanlar.
keza inşaat maliyetleri, baraj, yol, köprü ve tünel maliyetleri son 50 yılda inanılmaz oranlarda düşmüş, yapım ve üretim hızları da gelişen teknoloji ile muazzam artımıştır.
türk mühendislerinin tarihte ilk inşaa ettikleri baraj 1930 yılında inşaatına başlanan ve 1936 yılında bitirilen ankaradaki çubuk 1 barajıdır ki onda bile şantiye şefliğini haydinberger isminde bir alman mühendis yapmıştır. bugünkü teknoloji ile artık bu ebatta barajların yapımı 2 yıl sürüyor. emek maliyeti, enerjiye ve baraj için gerekli malzemeye ulaşılabilirlik, nakliye gibi maliyetlerin tümü gelişen teknoloji ile düştü.
batılı ülkeler 1850'den beri baraj yapabiliyorken biz 80 yıl geç elde ettik baraj yapabilme yeteneğini.
batılı ülkeler toplu konut meselesini 1940'larda çözebilmişken biz en az 50-60 yıl geç becerebildik bunu. hala daha başarabildiğimiz de söylenemez.
1930'da abd'de 26 milyon araç vardı ve her 1000 kişiye 211 araç düşüyordu.
2014'de türkiye'de 18 milyon araç vardı ve her 1000 kişiye 253 araç düşüyordu.
80 yıl sonra anca o seviyeye gelebilmişiz. neden acaba? cehape zihniyeti yüzünden mi?
şimdi baraj, otomobil, yol gibi şeyleri araplar gibi uçsuz bucaksız yeraltı kaynaklarınız olmadığı için sürekli dışarıdan satın alamıyorsunuz ve kendiniz yapamadığınız sürece de bunların hiçbirine sahip olamayacaksınız.
baraj ya da otomobil yapabilmek için ne gerekir sorarım size. öncelikle okuma yazmayı öğrenmek lazım değil mi. okuma yazma bilmeden baraj yapabilmek mümkün mü?
türkiye'deki okur yazar oranı ne zaman %80 seviyelerine gelebildi?
1990 yılında.
baraj ya da otomobil yapabilmek için başka ne lazım?
okul lazım, newton fiziği öğrenmek lazım, üniversite lazım, makine mühendisliği okumak lazım. sonra da sanayi için devlet ya da özel teşebbüs lazım.
biz mesela 7 yaşına gelmiş her çocuğun ilkokula erişimini hangi yıl sağlayabildik?
ilkokulda net okullaşma oranı ancak 2000 yılı itibari ile %90'lara ulaşabildi. bugün bile her çocuk ilköğretime erişim sağlayamıyor.
türkiye'de ilk makine mühendisliği bölümü ne zaman açıldı?
gerçek anlamda 1926 yılında darül fünun fen edebiyat fakültesi bünyesinde açılan makine-elektrik enstitüsünde makine-elektrik mühendisliği bölümü ile.
ondan önce 1867'de açılan osmanlı mühendishaneleri yılda toplam 30 mezun veriyorlardı. sivil hizmetler için ilk mühendislik okulu 1883 yılında açılan hendese-i mülkiye mektebidir ve 1909 yılında açılan mühendis mekteb-i alisi de 1910-1928 yılları arasında toplamda sadece 237 mezun vermiştir. (kaynak)
peki osmanlı gelecekteki vatandaşlarının (bizim) teknoloji alanında refah bir hayata erişemeyeceğimizi neden umursamadı?
çünkü osmanlı bunları sorgulayacak kapasitede idarecilere sahip değildi. yanlış bir siyaset izliyordu ve halkını, milletini gelecekte zillet içine sokmaktan hiç çekinmiyordu. çünkü osmanlı teokratik bir krallıktı ve dini saiklerle yönetilirdi. gelişime ve değişime açık değildi. bir mollanın bir şeyhülislamın, dinle kafayı bozmuş bir idarecinin sözünü gelecekte bir gün aç ve açıkta kalma, yenilme ve ezilme ihtimallerine tercih ediyorlardı. yapılması gerekeni, değiştirilmesi gerekeni akılla bulma yolunu değil eski dini metinlerde arama yolunu seçmişlerdi.
bu ülkenin islamcıları şunu kafalarına soksunlar: osmanlının evrile evrile, gelişe gelişe geldiği en ileri nokta biziz siz değilsiniz. 21. yüzyılın esas osmanlıları türkiyenin çağdaş insanlarıdır. osmanlıyı yıkan da sizsiniz, yüzyıllardır bu ülkeye ayak bağı olmaktan başka bir işe de yaramıyorsunuz.
bu yüzden eğer siyasi bir propaganda yapılmak isteniyorsa dürüst olup son 14 yıldaki araç artışı, araç alımının kolaylaşması gibi meselelerden çok konu edilmesi gereken şeyler şunlardır: osmanlıyı yıkan ve yok eden, osmanlıdan geriye kalan milleti ezilen ve diğer medeniyetlerden daha geri, daha konforsuz, daha az refah hayatlar yaşamaya mahkum eden dini içerikli medrese eğitimi, arap kültürü empozesi, gerici zihniyet azaldı mı? kaç tane imam hatip millete zillet saçtığı için kapatıldı mesela son 14 yılda? çağdaşlaşma ve modernleşme için neler yapıldı? yapılan şey şu:
türkan saylan'ın vakıf aracılığı ile hakkari'ye kurdurduğu çağdaş yaşam kız ilköğretim okulunu 2014 yılında imam hatip'e çevirmek: http://www.cumhuriyet.com.tr/…_saylan_a_uzandi.html ve açılan diğer bir milyon imam hatip okulu daha.
yani eğer osmanlının dini saiklerle yönetilen bir devlet olması bugün türkiye'de yaşayan benim geri kalmışlığa mahkum olmama neden olmuşsa hala daha dini saiklerle devlet yönetmeye kalkışmak gelecekte benim çocuklarımın ve torunlarımın da aynı şekilde geri kalmışlığa mahkum olmasına neden olmayacak mı?
bu kadar çok somut data varken bile bunlar bir devletin dini saiklerle yönetilmesi, dinin toplumda gerici ve gelişmeye, refaha kapalı bir zihniyete sebep olması gibi meseleleri hala daha ciddiye almıyorlar. bunun sebebi de bunların babalarının ve dedelerinin aynı dini saiklerle yıllar boyu uyutulmuş olması.
dünyada ne kadar geri kalmış devlet varsa tümü kolektif zihniyet anlamında akıl-dogma cetvelinde dogma tarafına yakınsayan devletlerdir. tümü dini ve kültürel aidiyetlerini akılın ve bilimin önüne koyduğu için geri kalmıştır. tümü bir devleti ileri yapan, adil yapan, liyakat sistemini işler yapan, yeteneğe saygı kültürünü oluşturan, görev paylaşımını hakkaniyetli yapan modern bir hukuk sistemine sahip olamadıkları için geridir. türkiye de bunlardan biridir. diğer geri kalmış ülkelerin dogmaları farklı farklı olabilir ancak türkiye'de hukuk sisteminin gerektiği gibi kurulamamasının ve çalışamamasının en büyük gerekçesi dini bağnazlık ve dinin akla, bilgiye ve bilime hala daha hükmediyor olmasıdır. -
44. 10 aralık patlamasından sonra istifa etmem
az önce gerçekleşen hadisedir.
10 aralık günü istanbul'da gerçekleşen patlamaya ihmal sonucu neden olduğum için. şüphelileri bulmak üzerine istihbarat çalışması yapmayıp bu felaketin gerçekleşmesine sebep hazırladığım, halkımızın güvenliğini hiçe saydığım için bağlı bulduğum türkiye cumhuriyeti vatandaşlığından istifa etmiş bulunmaktayım.
bu şartlarda yapılabilecek en onurlu davranışın bu olduğuna inanıyorum. -
45. ibb'nin 41 milyon dolar bozdurması
tamam kadir tamam, fetöcü değilsin. damadının ne yaptığını da bilmiyordun.
-
46. çok da tın'ın ingilizcesi
(bkz: like i give a fuck)
-
47. kuzey kutbuna gitmek için oy desteği
rotasiz seyyah denen dunyanin en antipatik, paragoz, cok yer gorup de hicbir sey ogrenemeyen, takipcilerine kopek muamelesi yapan, seyahatlerini ticarete doken, en ufak elestiride takipcilerini engelleyen, "dinci kanallardan namaz kilma goruntum icin para teklif edildi, ama ben kabul etmedim" palavrasiyla sekuler kesimin gozune girmeye calisan kisiye lutfen oy kullanmayin.
tekrar ediyorum rotasiz'a oy kullanmayin, karsisinda kim varsa onu destekleyin! gozunu para hirsi buruyen, seyahligin felsefesinden habersiz bu kisiyi odullendirmeyin.
sozlukte basligi acan kisi de onun sozlukteki kankasi, medya baglantilarini saglayan, ayni karakterde troll bir kisilik. -
48. 10 aralık 2016 leicester city manchester city maçı
manchester city icin sürekli city diyen bir türk spiker'e sahiptir.
ulan biri su adamı düzeltsin. manchester'in gercek ismi manchester city de leicester'inki leicester polisgücü degil. o da city amk. -
49. türkiye'den siktir olup gitmek
2015 agustosunda yaptigim eylem.
buralari tam olarak gormeden, hayatim nasil sekillenecek diye bilmeden yazmak istemedim. gecen 1.5 yilda duzenim oturdu sayilir ve buraya yazmak icin sabirsizlandigim icin simdiden nedenlerini ve sonuclarini yazacagim.
oncelikle turkiye'deki maddi durumumu ozetleyeyim ki benden daha kotu durumda olanlar kesinlikle gitmeyi kafalarina koysunlar, daha iyi durumda olanlar da karsilastirsinlar ve karar versinler.
ben bir sirkette filo sorumlusuydum, hafta sonlari veya sinav zamanlari da direksiyon ogretmenligi veya sinav komisyonunda calisiyordum. eger haftasonlari cok calisirsam iyi para kazaniyor ama ne kendime ne de aileme vakit ayiramiyordum. bunu ayarlamak cok zordu 1. isimde normal maasim 2.000 tl ogretmenlikten de 300 veya 500 kazaniyordum. hafta ici sabah 07.00 de evden cikip trafikten dolayi 20.00 de eve gelebiliyordum. hafta sonlari ise ders ve sinavlar 09.00 da basladigindan 08.15 te cikip aksam evrak ve donanimlarin toparlanmasi derken aksam 18.30 u buluyordu.
esim beko tv fabrikasinda ar-ge kisminda 08.00- 17.00 arasi calisiyordu ve aylik 2.200 tl maas aliyordu. kendi evimizde oturuyorduk ve aylik 650 tl kira aldigimiz bir dukkanimiz vardi.
kira odemeyen ve evine aylik ortlama 5.500 tl geliri olan ve 5 yasinda bir cocuklari olan orta halli bir aileydik. kredi borcsuz 2008 model 308 im ve her daim sirket aracim vardi.
sadece yatirim icin aldigimiz bir yerin kredi odemesi vardi oda aylik sabit 900 tl idi.
durumumu ayrintili olarak anlatmamin neden sadece ekonomik sebeplerle gitmemis oldugumu aciklamaktir. buraya gelmeyi dusunenler bu rakamlar ve sonrasinda buradaki kazancimizi karsilastirip ona gore kiyaslama yapabilirler.
yurtdisina yerlesme karari oldukca zor bir karar. bunu once kendiniz, sonra esiniz ve cocugunuz olarak tam kararli olarak yola cikmalisiniz. etrafinizdaki dost ve akrabalara bu dusunce veya planinizi soylediginizde sizi vazgecirmeye calisacaklardir. ben bunu cok yasadim. bir suru zorluk one surecekler, sizi korkutmaya calisacaklar.
en cok duydugum soz suydu; " ya millet daha az para kazanip kirada oturuyor yine bir yere kipirdamiyor".
yahu banane milletten? ben yilda iki kez tatil yapip bunun birisinde yurtdisina cikan, icki icip konserlere, disarida yemek yemeye cikan sosyal bir insanim. digerleri bunu yapmiyorsa o gecinebilir hatta belki mutlu da olabilir ama ben degilim.
neyse zaten baska sebepleri de siralayalim;
en basta deprem riski var ve ben istanbul'da oturdugum halde hic bir onlem hic bir calisma gormuyorum, bir depremde en iyi ihtimalle enkaz altinda sag kaliesam orada beklerken olurum.
evimize iki kez hirsizlik girisimi oldu; birincisinde alt kata girmisler, sira bize geldiginde tam kapiyi acacaklarken alt komsu gelmis ve adamlar bu kadincagiza vurup tehdit edip evden cikmislar ( bu arada saat 15:30 da oluyor olay ). ikincisinde gece kilitlenen dis kapiyi acip tum apartmanin ayakkabilarini calmislar ( evin icerisinde olan damatlik ayakkabilarim ile ise gitmistim ). tum bunlara karsi polisin tutumu beni korkutmustu.
trafikte gunde ortama 3 saat geciriyordum ki is yerim de evim de ayni yakada idi, trafikte sag seritten gezen mavi kirmizi cakarli araclardan bikmistim. paramizi calan devlet gorevlileri ayni anda zamanimizi da caliyorlardi.
neyse daha cok sey anlatilir ama bunlar beni cok yipratan seylerdi.
karar verdigimde esas isimi birakip sadece hafta sonlari calismaya basladim. haftaici dil kursuna gittim ve bu 4 ay boyle devam etti. cikis tazminatimi anlasma yoluyla sadece bir kismini alabildim ve kalan kredi borcunu ve tum uyelikleri ve taahutleri bozup herseyi sifirlamak icin aracimi sattim. ucak biletleri ve oradaki yasama baslamak icin elimizde para da kaldi ancak burada bir sey soyleyeyim; gitmeye karar verdiginizde aklinizda yaniniza gotureceginiz rakami imkan var ise ikiye carpin. sonrasinda bu parayi kolay yerine koyarsiniz ama ilk yerlesim ve isi rayina oturtup duzenli para kazanana kadar tahmininizden fazla para gidiyor.
gideceginiz ulkenin dilini ogrenin. ben ingilizce kursuna gittim ama geldigim ulke belcika. benim burada calismami ve temel alisverislerimi yapmami saglasa da hastane hizmetleri veya devletle olan her isinizde mutlaka fransizca bilen biri gerekiyor.
tum diplomalarinizi yaniniza alip kaymakamliktan apostille ettirin, ne kadar sertifika kurs egitimi varsa bunlari cevirtin.
belcika, benim bildigim turk ehliyetlerini sinavsiz sekilde hem ticari hem ozel olarak aninda ve suresiz kabul edip yerine tum dunyada gecerli belcika ehliyeti veren tek ab ulkesi.
buraya gelmeden once belcika'da yasayan yazarlardan bir kismina pm atip bilgi istemistim. bazilari dondu ama yardimci olamadi bazilari ise gercekten ne bilirlerse paylastilar. siz de gideceginiz ulke icin bu tur mesajlar atin. ben aklinizda olan sorulari yapabildigimce yanitlamaya calisirim yesillendirebilirsiniz.
en onemlisi calisacak is, kalacak ev ve dil sorunudur. bu 3 sey ayarlandiysa hic bir korkunuz olmasin.
burada kira bulmak cok zor cunku 3 ay depozit isteniyor ve garanti bir isiniz veya size kefil olacak garantor olmadan cok kotu sartlarda kacak gocmenler gibi kira bulursunuz ve gediginize pisman olursunuz.
gelir gelmez belediyeye kayit yaptirin ve tum belgelerinizi onaylatin.
biz geldigimizde esim is bulmustu ama dil sorunu yuzunden cok az calisabilmisti. buna ragmen 3 ay sonunda ciktiginda 1 aylik issizlik parasi ve yarim aylik izin parasi almisti cok sasirmistik.
daha da ilginc olan ve bizim gelmeden once bilmedigimiz sey ise yine avrupa'da tek belcika'nin kabul ettigini bildigim turkiye'deki sigorta gunlerinizi kabul edip siz eger buraya yerlesip te calismiyorsaniz size maas baglamasi ( bunu emekli olacaginiz zaman buradaki gunleri oraya tasiyabileceginiz gibi tersi olarak turkiye'dekileri de buraya getirip buradan emekli olabilirsiniz) . bu maas bir yilin sonunda azalsa da azalarak ta olsa 2 yili geciyor. en basta full time calistiysaniz asgari ucret yani 1.280 é yada part time calismissaniz 680 éuro odeme yapiyorlar ( turkiye'de issizlik parasi almis olun veya olmayin haketmis olmak yeterli). cocuk parasi biz henuz almadik ama aylik 140é civari bir rakam. bu arada almamamizin nedeni elimize toplu para gecmesini istememiz. cunku burada hakkiniz kaybolmuyor birikiyor. misal bilmedigimiz icin almadigimiz issizlik ucretini 3 aylik toplu olarak almistik.
ben suanda tam zamanli kamyon soforu olarak calisiyorum ve maasim 1.900 euro. haftasonlari ve resmi bayramlarda calismiyorum ve bir aylik yillik iznim var. yine ayrica yil sonunda bir maasa yakin izin parasi aliyorum.
esim part time calisiyordu ve 950 é aliyordu simdi calismayip issizlik maasi olan 680é aliyor ve dil kursuna gidiyor.
kiramiz 55 m² bir yatak odasi bir cocuk odasi ve salon banyo ve mutfak ayri olan sevimli ama alistigimizdan kucuk bir ev cunku istanbul'da esyalariyla kilitli duran evimiz 137 m² idi. buraya sadece valizlerimizle gelip bastan asagiya ev kurmaya calisiyoruz tum esyalari ikea'dan aldik. suan bulasik makinasi ve smart tv miz eksik onlari da 2017 baslarinda alacagiz.
esimin dil kursu bitip ise basladiginda bir yil icerisinde kredi cekip hep hayalini kurdugumuz bahceli garajli evimiz olabilecek. burada hala ev almak cok mantikli cunku:
suan oturdugumuz daire satilsa 100.000 é eder ama biz 600 é kira oduyoruz. oysaki mustakil grajli bahceli iki katli evler 120.000 den basliyor ve alinip guzelce oturulacak olanlar 140-160.000 é arasinda. faizler zaten cok dusuk oldugu icin sadece 1/5 ini odersek geri kalani 900 é taksitlerle sahip olabiliriz. her sey boyle surdugu surece 2 yila kadar almamamiz icin hic bir sebep yok.
turkiye'de garajli bahceli bir evi ancak hayal edirdik burada ise planimizda var. sirf bu yuzden buraya yerlesilir.
kusura bakmayin cok daginik yaziyorum ama ara ara kaydedip ustune yazdigim icin boyle oluyor.
birsey anlatmak istiyorum; ben buraya geldigimde oturum evraklarim, ehliyetim ve diplomalarimi once kabul etmediler cunku ben gocmenim ve bulgaristan'da dogdugum icin turk nufus mudurlugu benim dogum tarihimi yalnis yazdilar ve dogum evraklarim, nufus cuzdanim ile bu tarihler tutmuyor.
hemen duzelttirmek icin turkiye'ye dondum ve calmadigim kapi kalmadi. hepsi dava acmam 5.000 tl vermem ve en az 8 ay beklemem cevabindan baska birsey alamadan yine belcika'ya dondum. bir tercuman araciligi ile icisleri bakanligi olsun, egitim bakanligi olsun veya ehliyet icin ulastirma bakanligi olsun hepsi tum belgelerimi onayladilar.
bakin burasi cok onemli hatali olan turk hukumeti hic bir sey yapmazken, yaa banane git duzeltip getir bizim sucumuz degil diyebilecek olan avrupa makamlari ben magdur olmayayim diye tum evraklari verdiler.
gelelim buradaki irkciliga. sunu iddia ederim ki turkiye'deki hemsericilik ne kadar varsa buradaki irkcilik ondan daha azdir. yani bir is yerinde birakin farkli sehirleri- ulkeleri farkli kitlardan insanlar calisiyor ve herkes isini yaptikca herhangi bir sorun yok. turkiye'de ayni ilin karsiyaka'lasi goztepe'lisini, istanbul'da avrupa yakasindaki anadolu tarafindakini sevmez ki nerede kaldi dogulu birinin sirketinde calismak. bunu lutfen dusunun.
son olarak eklemem gereken bir sey var. ben turkiye'de hep isteyip vergisinden ve fiyatindan dolayi sahip olamadigim mercedes e serisine, turkiye'de sattigim 308'in tam yari parasina sahip oldum ve litresi 1 é olan mazotla tamami ucretsiz yollarda geziyorum. aracimin 550 é vergisi ve 500 é sigortasi var yillik. bu turkiye'dekinden kat ve kat ucuz.
aklima gelmisken ekleyeyim turkiye'deki hasarsizlik indiriminizi kanitlayan bir kagit alip cevirtin, burada o oranin yarisini kabul ediyorlar. benim yuzde 40 olan indirimi yuzde 20 olarak baslattilar ki bu bana iki yil kazandirdi.
sonuc olarak buraya geldigim icin hic pisman olmadim. baska basliklara da yazdim, hic bir sey basaramasam dahi oglum bedava okula gidiyor en az 3 dil ogrenecek ve askere gitmek zorunda kalmayacak.
konuyla alakali tum bilgi edinmek isteyen arkadaslarin mesajlarini gec te olsa durustce yanitlamaya calisacagim. ileride bu entry guncellenecek ve degisimlerimi buradan kendim de takip edecegim.