alt epidermis28
profili

  • hugh dallas

    futbolla hiçbir alakam yok ama iskoç birisi bizim hakemleri azalıyormuş diye açtım izledim video'yu.

    kararı alan hakemler simple contact diyor, hugh dallas da simple contact'a penaltı vermiyoruz, ucuz penaltı vermiyoruz diyor, hakemler de onaylıyor, zaten aşırı mahçuplar ve utana sıkıla, korkarak yanıt veriyorlar.

    hakemlerin sıçmış olduğu ve azar yedikleri ve gıklarını çıkaramadıkları çok açık videoda.

    adamlar kabul ediyor zaten bu penaltı değildi hata yaptık diye. hugh sorduğunda neden penaltı olduğunu düşündünüz diye alo alo sesim geliyor mu ayağı yapıyorlar yanıt veremeyip, awkward silence'ı öyle kapatıyorlar falan, o 2 hakemin yerin dibinde 0 özgüven olduğu o kadar açık ki o anda.

    buna rağmen hayır lan o penaltıydı dallas'ı satın almışlar yazan bir dünya futbol fanatiği var. (galatasaraylılar oluyorlar sanırım şuan ama bence hepiniz aynısınız)

    yani her şey aşırı ortada, ama denial seviyesi arşa çıkmış.

    galiba bu yüzden futbolu hiçbir zaman sevmedim.

    metrekareye düşen mal sayısı çok yüksek.

    tanım: beceriksiz türk hakemleri azarlayan iskoç eski hakem.

  • instagram kullanmayan erkek

    dating app kullanıyordur, gerçi o da çözüm değil yıllarca direnmeme rağmen sırf mesajlaşmak için açtırmıştı birisi. gerçi boşa vakit harcamışım ama artık teknik olarak bu gruba girmiyorum :(

  • türkiye'de ırkçılık yok yalanı

    bu sabah arkadaşıma ne kadar beyazsın lan sen dedim, teşekkür etti.

  • taşkınlık yapan taksicinin gözaltına alınması

    eğer taksicilik bir tekelse, her isteyen serbest piyasaya girip para karşılığı insan taşıyamıyorsa, bu tekel devlet tarafından denetleniyorsa, 100 metre de gitmek istese o yolcuyu sike sike alacaksın.

    hem tekel olayım hem serbest piyasanın meyvelerini toplayayım, yok öyle.

    kıralım bu tekeli, uber vs isteyen istediğini yapsın, sonra istediğin yolcuyu seç. istediğin tarifeyi uygula. serbest piyasayı çalıştıralım, görünmez el biz olalım, yer mi? yemez.

    hem pastam dursun hem karnım doysun kafası bu.

  • çok güzel bir kadın çok zeki olabilir mi sorunsalı

    çok güzel olmasına gerek yok, zeki olsun gideri olsun yeter.

    belli bir farkındalık seviyesinden sonra small talk bile çekilmez oluyor kafa çalışmıyorsa.

  • kemal kılıçdaroğlu istifa

    yetmez, ülkeyi terk et.

    anketleri umursamadın, yıpratılmış imajını umursamadın, saha siyaseti yapmayıp home-office çalıştın. milyonlarca gencin geleceğini çaldın. istifa edip gururlu gururlu dolaşma bu ülkede.

    seni artık bu ülkede görmek istemiyorum sana oy vermiş birisi olarak.

    sen artık bizden değilsin. gözümde erdoğan'dan farkın yok artık.

  • 6'lı masaya aday belirleme yöntemi öner

    erdoğan'a türkiye'de boyun eğdirebilecek bir " kurum " yok. bir " sistem " yok.

    türkiye 2002 türkiye'si değil. bu adamı yenmenizin tek yolu halk iradesi. seçim sandık falan bunlar işin " medeni " tiyatrosu aslında.

    erdoğan çıktı dedi ki ey halkım benim için sokağa çık!
    x kişisi çıktı dedi ki ey halkım benim için sokağa çık!

    kim daha çok insanı sokağa çekebilecek karizmaya ve liderliğe sahipse seçimi o kazanacak. sandıktan ne çıktığından bağımsız olarak.* zaten insanlar içten içe bunu hissedip ona göre oy verecek. psikolojik bir şey bu. yanlış aday çok net bu seçimi kaybettirir. şuan sadece tek bir doğru aday var. malesef gerçek bu. erdoğan çok güçlü ve onu yenebilecek tek kişi imamoğlu*. bu gerçekle yüzleşmeyen herkesi tarih yargılayacak. umarım yanılırım. bak yanılabilirim de. hiçbir yargı kesin değil. ama en muhtemel " gerçek " bu. neden risk alıyoruz? neden milyonlarca gencin hayatını, geleceğini tehlikeye atıyoruz?

    erdoğan'ı yenmenin tek yolu milyonlarca insana sokağa çık dediğinde sokağa çıkartabilecek bir lider.

    bu lideri bulur o lider ile seçime girersiniz, ya da kaybedersiniz. gelin bana sabaha kadar narsist diyin.

    meral akşener hariç türkiye'deki mevcut muhalif parti liderlerinin hepsinden daha iyi bu işten anladığımı düşünüyorum. o kadar beceriksiz, o kadar kalitesizler ki. bunu göremeyen insanlara gerçekten çok üzülüyorum.

    akp tüm kurumları yozlaştırdığı gibi muhalefet partilerini de yozlaştırdı. halk bir umut sizi adam yerine koyuyor hepsi bu. oysa diğer kurumlardan farksız muhalefet partileri de.

    gördüğünüz tüm saygı wishful thinking'den ileri geliyor. rakipsizliğiniz de kanan evren'in getirdiği %10 seçim barajından. aynı boş adamları dönüp duruyoruz bir şey değişecek diye umuyoruz sonra. yeni bir yüz aman girmesin siyasete.

    gidin abdullah gül'ü falan aday yapın siz. belki millet muhalefeti değiştirmeden iktidarı değiştiremeyeceğini anlar bu sayede.

  • kk'ya oy vermeyip yavaş'a oy verecek kitle

    bu başlığa ikinci bir entry'yi girmek de ayrıca farz,

    anketler astroloji falı değildir. anketler istatistiktir. bilimdir. elbette tek bir anket firmasının güvenilirliği şaibelidir.

    ancak anket yapmak sandığınız kadar zor bir şey de değildir.

    işi bilen insanların elinde doğru hedef gruplara yapılan anket çalışmaları o an için 3 aşağı 5 yukarı doğru sonucu verir.

    bir çok anket firması piyasaya gerçek sonuçlarını yanıtlamaz.

    yani anketlerin bilimsel bir doğruluğu vardır fakat tek bir anket şirketinin güvenilirliği zayıftır çünkü para için istediği algıyı satabilir, buna engel bir kanun durum yok. çalışmayı yapan kendisi sonuçta.

    ancak...

    tüm anket firmalarının anketlerini alır ve ortalamaya bakarsak 3 aşağı 5 yukarı doğru sonuçları elde ederiz. tabi bu yaklaşımın doğurduğu bir hata payı muhakkak olur.

    zaten her anketin kendisinin de tolerans aralıkları, hata payları vardır.

    profesyonel olarak bu işi yapan bir firmanın standart bir anketinde bu hata payı +-%2.5 civarındadır.

    bu anketlerin ortalamasını aldığımızda ortaya çıkacak bias'ı da hesaba sokarsak elimizdeki anket bazlı öngürünün %3- %4 hata payı olabileceğini iddia edebiliriz. kararsız seçmenin dağılımının da kk aleyhine olacağı bir senaryo düşündüğümüzde,

    bu şartlarda,

    mevcut anketlere göre yarın seçime gitsek ve herkes bugün ne düşünüyorsa ona göre oy verse, kk istatistiksel olarak bile seçimi kaybedebilir. kk kendi başına sadece anketleri yorumlarsak bile seçimi tüm anketlere rağmen kaybedebilecek bir adaydır. çünkü bu hata paylarının kk aleyhine olması hiç de beklenmeyecek bir durum değildir.

    çünkü chp muhalefeti muhalefet değil, gatekeeper'lık. ana muhalefet benim diyip her türlü saçmalığı, ucuz popülizmi yapan; halkın sorunlarına dokunamayan, saçma sapan vaatler ve gündemler etrafında gezip çok basit dertleri düzgünce ifade edemeyen bir muhalefet var elimizde ve lideri de kemal kılıçdaroğlu gözüküyor.

    buna ek olarak,

    erdoğan böyle bir imparatorluğu kolay kolay bırakacak bir adam asla değil. bunu aklınıza bile getirmeyin.

    saf, salak falan da hiç değil. politik zekası çoğumuzdan daha yüksek.

    seçim dönemi hiç beklemeyeceğimiz kartlar oynayabilir.

    muhalefet bu seçime " güçsüz " bir adayla girme riskini alamaz. bu bir fanatizm, taraf tutma, renk seçme değildir. bu gayet bilimsel, apaçık, rasyonel bir durumdur.

    hiçbir politik bilimci bu yazdıklarıma yanlış diyemez.

    ve yine, bir başka konu da şudur:

    mansur yavaş anketlerde her zaman çok yüksek oylar almakta ve seçimi istatistiksel olarak rahatça kazanıyor gözükmektedir.

    ...'dan oy alamaz. ... yapmıyor tarzı eleştiriler saçmadır. zaten bu eleştirileri yayanlar da kemal özkiraz gibi kk trolleridir.

    bu tür argümanlar bir saçmalık çünkü geçerliliği olsaydı anketlere yansırlardı. kürtlerden oy alamayan adam nasıl oluyorsa anketlerde rekor farklar atıyor.

    bu mümkün mü? (mansur akp'lilerden hdp'lilere göre daha fazla oy alıyor olabilir ki bu kendi başına bir avandaj zaten, daha büyük bir gruba saldırabilirken neden küçük bir grubun oylarını isteyelim ki? )

    kk mansur yavaş'ın aday olmasını istemiyor.
    chp mansur yavaş'ın aday olmasını istemiyor.
    canan kaftancıoğlu mansur yavaş'ın aday olmasını istemiyor.
    chp üst yönetimi mansur yavaş'ın aday olmasını istemiyor.

    chp, herkese, hepimize, tüm anketlere rağmen;

    politik hesaplar ile ( ki öyle çirkin hesaplar ki imamoğlu'nu bile değil kılıçdaroğlu'nu tercih ediyorlar ona daha yakın oldukları için) kılıçdaroğlu'nu aday istiyorlar.

    bu yavaş yavaş zamanla ortaya çıktı.

    hep denildi ki bu bir taktik.

    beyler, bayanlar, uyanın artık.

    chp sandığa kılıçdaroğlu ile gitmek istiyor ve 6'lı masaya da bunu dayatıyor. belki bunu " pazarlık " malzemesi yapıyor. belki saçma sapan sözler veriyor sırf güç için.

    chp'deki yozlaşma, nepotizm, oligarşik yapı zaten hep biraz vardı. iktidar kokusu gelince iyice yukarı çıktı.

    chp kadroları daha iktidara gelmeden bu hesapların peşine düştü.

    ülkenin üstüne sifon çekecekler. çıkın sikinizi falan sallayın. bir şey yapın.

  • ukrayna'nın ingiltere ve abd ordusunu davet etmesi

    bazı entry'lerin köy kıraathanesinden hallice olduğu başlık.

    biri gitmiş rus seviciliği yapmış,
    biri gitmiş yunanlar da bize dalmasın bu süreçte demiş vs.

    türkiye insanların farklı zaman dilimlerinde yaşadığı bir ülke.

    kimisi 15.yy kafasında, karnım tok, üstümde damım var ne gerek var fazlasına diyor, kişisel bakım ürünlerini bile lüks görüyor.

    kimisi 20.yy kafasında, yunanistan'ın megali idea ile gelip topraklarını işgal edeceğini ve ingilizlerin onları destekleyeceğini sanıyor.

    kimisi yine 20. yy kafasında; fransa, almanya, ingiltere falan rusların anasını siker yazmış, bahsettiği ülkelerin 21. yy'da tek olayı silah üretip satmak. onu kullanacak en ufak bir cesarete sahip değiller çünkü kaybedecekleri çok fazla şey var. asla bu kamuoyunu oluşturamazlar. diplerindeki belarusta bir insanlık dramı yaşanıyor da ruslardan korkularına bir şey yapamıyorlar. lukaşenko'yu eleştiriyorlar, putin'in adını ağızlarına almıyorlar falan.

    21.yy da yaşayan bir yazar olarak şunu belirtmeliyim ki putin eski sovyetleri tekrar kuruyor, çin eski ipek yolunu tekrar kuruyor.

    çin'in ve rusya'nın yükseldiği bir dönemde yaşıyoruz.

    ab'de yapılan kamuoyu yoklamalarında kimse savaşmak falan istemiyor. ab toplumu eski militarist tarihinden çok uzak, avrupa birliği artık hobbitlerin mutlu mesut yaşadıkları ve dünya problemlerinden uzaklaştıkları bir shire'a dönmüş durumda.

    rusya hala 20.yy milliyetçi militarist toplumunun önemli bir kesimini koruyor ve bu zayıflığı görüyor. çin abd'yi atlantik'e çekilmek durumunda bıraktı. bu coğrafyadan abd çıkıyor, rusya ile ab'yi başbaşa bırakıyor.

    abd sınırını da polonya olarak görüyor.

    bu da ruslara açık bir mesaj:

    polonya'ya kadar gelebilirsiniz buradan sonra 3. dünya savaşı çıkar.

    bu açıdan ukrayna, 2. dünya savaşındaki polonya'nın talihsizliğini yaşayabilir. şuanda asla ukraynada bulunmak istemezdiniz.

    rusya kendi otoritesi altından çıkıp batıya yanaşmak isteyen devletlere sovyetler yıkılmış olabilir ama sen hala benimsin diyor. ab'nin zayıflığı, abd'nin başka öncelikleri sayesinde rahatça bu coğrafyayı domine etmeye devam ediyor.

    bugün türki bir çok diktatörlük putin'in sözünden çıkamaz.

    ermenistan çıkamya çalıştı, azerbaycan üzerinden cezalandırıldılar. bu türkiye'nin değil, putin'in bir hamlesiydi. putin istemese azerbaycan bunu yapamazdı.

    daha önce gürcistan'da bir benzeri yaşandı.

    kırımı zaten işgal ettiler ancak işgal genişleyecek. suriye iç savaşı sebebiyle bu olay askıya alınmıştı.

    suriye'de de kazanan rusya oldu.

    suriye iç savaşı artık bitti ve kırımda olanlara kaldığımız yerden geri döndük. rusya her geçen gün bölgeye yeni takviyeler yapıyor.

    göz göre göre ukrayna'yı işgal edecekler. ve muhtemelen batı hiçbir şey yapmayacak. yapamayacak.

    rusların ukrayna'ya, çin'in tayvan'a eş zamanlı saldırması çok olası. bu gerçekleşirse dünya için hiç hayırlı şeyler olmaz. rusya ve çin dünya barışının en büyük düşmanlarıdır ve bu iki ülkenin ışid'den farkı yoktur. zaman zaman rusya ve çin güzelleyen moronlar umarım bunu fark etmez. umarım bir şekilde engel olunur.

    soğuk savaş bitmedi, şekil değiştirdi. ve şekil değiştirmeye devam edecek.

  • 12 nisan 2021 ali babacan tweet'i

    meral akşener mhp'den ayrılıp kendi yoluna girmeseydi bugün hiçbir umudumuz olmayacaktı belki.

    meral akşener de 8 eylül 2016'ya kadar mhp'nin parçasıydı.

    kendisi istifa etmedi, bu tarihte ihraç edildi.

    babacan doğrudan ihraç edilmemiş olabilir iktidar tarafından, bunun sebebi bir gün yine anlaşırız belki bir araya geliriz şeklinde kartı hepten kaybetmemektir.

    bu adam 2015'ten beri partide aktif olarak hiçbir işin içinde olmadı.

    2013'e kadar türkiye'de ekonomi gayet iyiydi.

    2013-2015 arasında da babacan'ın hükümeti eleştirdiği bilinen bir şey. kendisi de o yılları aktarırken, daha çok içeriden mücadele veriyorduk, baktık ki mücadelelerimiz sonuçsuz kalıyor ayrıldık diyor.

    bu adam 2013'ten beri edoğan'ın politikalarını eleştiriyor. içeride 2 yıl mücadele etti, baktı olmuyor bıraktı gitti.

    e-devlet üzerinde parti üyeliği 2019'a kadar sürdü diye adam gelmiş burada " sen de aynı boksun " "piç " falan diyor.

    imamoğlu kadar dindar, dinci bir açıklaması olmayan adama " siyasal islamcı " diyor.

    bakın bu adam siyasetçi değil. öyle bir mizacı yok. ekonomist. profesyonel bir yönetici. gelsin ekonomiye ve uluslararası ilişkilere baksın diye biz babacan'ı kız ister gibi gittik aldık diyor abdullah gül.

    milli türk talebe birliğinde yahut fetö dersanelerinde yetişen bir tarikat mensubu değil bu adam.

    bu adam girdi bu işe akp'yi yıkmak için elinden geleni yapıyor, yazarlar burada ağır bir şekilde ağzına geleni söylüyor.

    siz kimden tarafsınız?

    bilmesem gizli aktroll diyeceğim. ama şu sözlükte o kadar çok sol çomar tanıdım ki biliyorum, aktroll de değilsiniz.

    ali babacan erdoğan ile anlaşıp milyonlarca dolar servet elde edebilirdi. kendisine teklif geldiğini de biliyoruz.

    bu adam onu elinin tersiyle itti her gün bir yere gidip akp'den oy koparmaya çalışıyor. chp'nin yerelde zayıf olduğu yerlerde teşkilat örgütlüyor.

    tck 125 olmasa gelip buraya ana avrat sövecek kadar ali babacan'a nefret kusan bir kitle var burada.

    siyasal islamcı da siyasal islamcı.

    ya siz bu adamın ne siyasal islamcılığını gördünüz?

    bakın almanya'nın wikipedia sayfasında soykırım 13 kere geçiyor. osmanlı imparatorluğunda soykırım kelimesi 17 kere geçiyor. türkiye cumhuriyeti'nde 19 kere geçiyor. sebebi açık.

    benzer bir durumu ali babacan'da görüyorum. davutoğlu, erdoğan, arınç vs aklına kim gelirse, hiçbir akp'linin başlığında bu kadar papağan gibi alt alta gelip siyasal islam yazan insan görmedim.

    ne zaman ali babacan'ın adı geçse birileri aktroll ordusu gibi gelip altına siyasal islamcı yazıyor.

    bugün chp'deki herkes sosyal demokrat mı? chp'deki herkes ulusalcı mı? chp'deki herkes kemalist mi?

    geçmişte akp'de görev almış bir adamın sırf o partide görev aldığı için siyasal islamcı olduğunu iddia edemezsiniz.

    siyasal islamcı bir tane açıklama göster ya bir tane aq.

    1 tane bile yok.

    sizin derdiniz nedir? bu ali babacan alerjisi nedir?

    bu adam yıllardır akp'nin içindeki en düzgün 3-5 adamdan birisiydi, ne yapmış bu adam, yönünü doğuya mı dönmüş batı yerine? bilakis akp içinde yönünü en fazla batıya dönmüş adam bu adamdır.

    ne yapmış bu adam, müslüman kardeşleri mi desteklemiş? ihvancı mıymış?

    laiklik kaldırılmalı mı demiş?

    medeni hukuk yerine islami hukuku savunduğu açıklamaları mı var?

    kadınlara 2. sınıf insan gibi davrandığı bir açıklaması mı var?

    100 kişi buraya gelip alt alta siyasal islamcı yazacağınıza çıkın açıklayın, nerede ne siyasal islamcılığını gördünüz? anlatın biz de bilelim.

    edit: bu arada bir anımı paylaşmak isterim, yine bir başka zaman ne siyasal islamcılığını gördünüz bu adamın diye sormuştum. birisi demişti ki " karısının başı kapalı ".

    sırf muhalifsiniz diye her muhalifi aydın sanmayın gençler, ben çok geç fark ettim, siz şimdiden görün, aynı saftayız diye detaylı bakmadığınız o kadar çok mal var ki içimizde, akp'yi bunca yıl yıkamamamız tesadüf değil.

  • donald trump'ın pkk itirafı

    nasıl kimsenin dikkatini çekmemiş hayret.

    şu video'da trump'ın " kürtler bize normandiya çıkartmasında ww2'de yardım etmedi " falan demesini herkes tiye almış da,

    adam aynı konuşmada kürtlerin içinde değişik grupların olduğunu,

    mesela bunlardan bir tanesinin pkk olduğunu,

    kaba/sert bir grup olduklarını,

    ancak yine de abd ile çalıştıklarını söylüyor. bağlam açısından ele alındığında abd'nin pkk'yı ypg içerisindeki diğer gruplardan ayırabildiği, onları tanıdığı, ve yine de onlara yüklü miktarda para ve mühimmat yardımı yaptığı anlamı çıkıyor.

    pkk abd ve ab tarafından terörist olarak tanımlanıyor. ve amerikan başkanı çıkıp terörist bir grupla çalıştıklarını, onlara destek olduklarını itiraf ediyor.

    saçma sapan senatör laflarından, normandiya şakalarından falan daha önemli bu konu.

    ve bugün bunu ne dışişleri bakanlığımız, ne bürokratlarımız, ne medyamız, ne de ekşi sözlüktekiler dillendirmedi.

    abi ben mi uzaylıyım herkes mi uzaylı?

    böyle bir itirafı dünyanın gözüne sokmamız gerekiyordu. daha trump bizim için ne yapsın? bir abd başkanı çıkıp açıkça pkk ile çalıştığını söylüyor.

    clinton falan olsa nah alırdınız böyle açıklamayı. sözlerini son derece dikkatli seçerdi. ama trump yürüyen ego olduğu için takmıyor.

    şu cümleyi alıp derdimizi dünyaya anlatmak için kullanmayan ne kadar yetkili varsa aldığınız parayı, oturduğunuz koltuğu öpeyim.***

    savaşlar sadece orduyla kazanılsaydı almanya iki dünya savaşını da kazanırdı.

    enformasyona, propagandaya biraz önem verin aq ne olur ya.

    edit:

    " we like the kurds, and u have different fractions there, u have pkk thats a different fraction and they worked with us. its a rough group but they worked with us. "

    edit2: ulan bu 20 yıldır böyle yahut bir önemi yok gibisinden yazan arkadaşlar, pkk adı uluslararası basında hiç kullanılmıyor. bir tanesi çıkmış siyasetle yeni ilgilenmeye başlamış liseli falan diye konuşmuş.

    pkk adını biraz zor görürsün uluslararası basında.

    bahsedildiğinde de biz pkk'yı da destekledik şeklinde değil, türkiye bunu iddia ediyor şeklinde verirler.

    pkk'yı bilerek, isteyerek, diğer fraksiyonların yanında farklı bir grup olarak tanıyarak desteklediklerini, onlarla birlikte çalıştıklarını açıkça gösteren bir açıklama daha önce hiç olmamıştı.

    20 yıl muhabbetine gelirsek, yukarıda da dediğim gibi trump'tan başkası da çıkıp bunu bu şekilde açıklayamazdı zaten. birinci elden net bir iriraf var ortada. üstelik bu durum abd yasalarına da muhtemelen aykırı. çünkü abd hala pkk'yı terör örgütü olarak tanıyor.

    bu tarihi bir itiraf.

    böyle olmadığını düşünüyorsanız daha önce benzer açıklamalar yapıldıysa buyrun linkini atın.

    edit3:konu hakkında ek: #96443198
    edit4: şuraya bakınız.

    abd başkanı şu sayfaya rağmen bu açıklamayı yapıyor, bu adam bir " azledilme " sürecinden geçiyor, nefret edeni çok, ve kimse çıkıp " sizin şu azletmeye çalıştığınız başkan var ya... " demiyor.

    eyyyyyy erdoğan,

    parası neyse ver, times'a makale yazdır. daha önce yaptın, hatırlıyorum.

    edit5:şöyle bir konuşma da yapmış trump, obama'yı suçluyor pkk konusunda.

  • lylo

    türkiye'deki genç kızlar, salaksınız. hakikaten salaksınız.

    kız güzel mi? eh işte. bu satırları okuyan genç kızların yarısı daha güzeldir. ortalama diyelim.

    kızın oyunculuğu nasıl? cs go nova 4 oyununu gördüm, lol'den anlamam dotacıyım ben ama tahmin etmek zor değil. bunlar da gamer birisi için ortalama sayılır.

    abi ülkede öyle bir cinsel açlık, öyle bir abazalık var ki,

    ya kim şu kızı niye açar izler oha. baktım bunun gibi başkaları da varmış.

    olay tamamen kız olmasıyla alakalı. youtube'da mesela gitar üzerine youtube kanalı açın, 1000 abone mi? kızsanız 10 000 oluyor direkt.

    internette erkeklere göre 10 kat avantajlısınız.

    çok güzel olmanıza gerek yok. çok iyi bir gamer olmanıza da gerek yok.

    alın sağlam bir bilgisayar, gamer olun. oynayın mutlu olun. bir yandan binlerce abaza size yazsın. onları yayında tersleyin ama bir yandan egonuz da okşansın. gelsin subslar abonelikler donate'ler challange'lar falan.

    ohh mis.

    bu satırları okuyan 17 yaşındaki genç kız kardeşim,

    üniversiteye başladığın gibi atıl bu işe. paranın amına koy.

    lan dünya'ya bir daha gelecek olsam ve kesin türkiye'de olacak olsam kadın olmak isterdim lan.

    makyaj yapmayı öğren, az buçuk kültürün olsun, az buçuk oku, her şeyden az buçuk olsun lan. her şeyden.

    yine de hayvan gibi avantajlısın.

    bu entry bana ukte olsun. bir gün çok zengin olursam sokak sokak, mahalle mahalle, kapı kapı dolaşıp her yere şişme bebek dağıtıcam.

    abi bu nasıl bir açlık? bu nasıl bir psikoloji bu ne lan? anlamıyorum.

    bak enes batur'u anlıyorum, şu tipteki yayıncıları anlamıyorum.

    hadi birisi çocuklara olta atıyor. e çocuk sonuçta. bildiğin 15-30 yaş arası erkekler şu kızı takip ediyor eli sikinde. korkuyorum bir gün bunlar erkek halimle bana bile hallenirler. nasıl bir ülke lan burası?!

    edit: 4 yıldır elektro gitar çalıyorum, belli alanlarda kitap okumuş/okuyan kendimi kültürü sayabilecek bir insanım. dahası bir düşünce insanıyım, logician intp tipi bir karakterim var tartışmayı severim falan. iyi bir analiz yeteneğimin olduğuna inanıyorum.safsataları bilirim. iyi sayılabilecek bir müzik kültürüm vardır. ilgimi çeken alanlarda espritüel olarak kabul görebilirim. ağzım laf yapar. ingilizce seviyem iyi olduğu için dünya'ya global bakabilen bir insanım. az buçuk iktisat bilirim. siyasal bilimlere ilgim çoktur ve siyaset konuşmak istiyorsanız
    alkol masasında çok güzel bir partner olabilirim. endüstri mühendisliği mezunuyum ve bu bölümün de bana kattıkları çoktur. falan filan kendimi övmek değil bu* . boş bir insan değilim işte onu diyorum. ama öyle ahım şahım bir şey de sayamam. yani şu özelliklere + iyi bir gamer olmayı kat ( ki çıkıp millete bazı oyunlarda türkçe kaynak olarak eğitim verebilirim ) ; benim ve benim gibi olan bir dünya erkeğin ( ki benim gibi bir dünya insan var bu platformda, hatta benden çok çok daha yüksek seviyelerde ) hiçbir değerimiz yok lan.

    online ya da offline hiçbir değerimiz yok.

    vasat + vasat + vasat + vasat + vasat özellikleri topla; sağlıklı normal kiloda makyaj yapmayı bilen bir kız mısın? tamam abi bitti. 1000 lerce insan peşinde.

    liberal kişiliğimden ötürü 4. kuşak hariç kendini feminist gören bir adamım, yakında kadın düşmanı olucam. red pill felsefesine, mgtow muhabbetlerine falan sempati beslediğim olmuştur; şu tür gerçekleri görmek tokat gibi geliyor.

    edit2: almış olduğum bir mesaj:

    " bu kız über güzel yalnız ".

    olum siz nerede yaşıyorsunuz lan?

  • eşekherif

    interaktif sektör'de bir korsan gerçeği var olduğu için ilk bakışta " yanlış " geldiği için alışılageldik bir şekilde ezbere nutuk atan, korsana karşı olan tipler çıkıyor.

    bugün netflix denen bir oluşum varsa tamamen korsanın varlığından dolayı var.

    korsan olmasa dizi/film sektörü bir arpa boyu yol ilerleyemez.

    neden biliyor musun?

    korsan demek rekabetçiliğin en vahşi halidir. öyle ki yaptığın işi insanlar bedavaya temin edip izleyebiliyor. o halde işini çok çok iyi yapman lazım ki para kazanabil.

    korsan denen bir olgu var olmasa şuan digiturk'e ayda 90 tl verip " lost " falan izliyordunuz.

    peki ya emek hırsızlığı?

    bugüne kadar iyi film/dizi çekip de ben paramı kazanamadım arkadaş diyen kaç kişi var? bu tamamen ezbere bir nutuk. düzgün iş yapan adam parasını milyon milyon kazanıyor zaten.

    dizi/film sektörü kar marjı açısından öyle bir sektör ki enes batur gibi adamlar bile çıkıyor dünyanın parasını kazanıyor.

    bu denklemden korsanı çıkartın ve sektörün erişebileceği noktayı hayal etmeye çalışın.

    1 koyup 1000 alınan bu sektörün dengelenmesi, iş yapan firmaların hizmet kalitelerini arttırması için korsanın var olması gerekiyor.

    ayrıca bugün zaten popülerite açısından korsan izleyici çok değerli. tıpkı windows'u windows yapanların parasız kullanıcılar olması gibi bugün got'u got yapanlar da parasız izleyenler.

    internette, sağda solda insanlar yazıp çizmese, hakkında konuşmasa dünyanın reklam parasını harcamaları gerekir.

    bu da dizi/film sektöründe gerekli olan yatırım maliyetini çok fazla arttırır.

    bu da kaliteli işlerin var olabilmesini engellediği gibi, dizi/film sektöründeki ekonomik pastayı, kısaca sektörü hayvan gibi küçültür.

    parasız izleyiciler aslında şirketin " harcamadığı " reklam bedelini şirket için reklam yaparak bir yandan bir nebze de olsa harcamış oluyorlar.

    1 koyup 1000 alınan bu sektörde rekabetçiliği arttırması, hizmet kalitesini arttırması, reklam maliyetlerini düşürmesi açısından korsan izleyici gayet de değerlidir.

    zaten önüne geçmek de neredeyse imkansızdır.

    bu sektördeki korsan realitesini kabul edip oyunu kurallarına göre oynamak istemeyen, hizmet kalitesini arttırmak istemeyen digiturk " bu köşe benim ben kaptım " mantığıyla 2019 yılında para kazanmayı umuyor.

    korsan her zaman var olacak. geliri olmayan öğrenciler, dar gelirli vatandaşlar vs her zaman korsanı kullanacaklar. bu bir dünya realitesi. sanıldığı gibi sektöre zarar verdiği de yok.

    bugün eşekherif'in twitterını kapatırsın yarın ben çeviririm? kaç kişiyle uğraşacaksın? nasıl bununla baş edeceksin? ben de ingilizce biliyorum, kimse bu diziyi sizin yüzünüzden çevirmesin, çevirmezsem orospu çocuğuyum. benim gibi binlerce insan var.

    buraya harcadığınız emek ve vakti netflix gibi hizmet kalitemizi nasıl arttırabiliz'e ayırsanız ya?

    korsan bir dünya gerçeğidir. sanıldığı kadar öcü bir şey de değildir. öğrencinin cebindeki 10 liranın peşine düşen otopark mafyası vari tipler günün sonunda her zaman kaybedecektir.

    arkandayız reis.

    edit:

    bugün bir sigara parasına game of thrones izleyebiliyor muşuz, o yüzden korsan yanlışmış.

    korsan dediğin şey doğru olduğu için bir paket sigara parasına game of thrones izleyebiliyorsun.

    eğer bu sektörde korsan denen bir unsur olmasaydı game of thrones gibi en popüler ve en fazla para gömülen işler rekor kar marjıyla insanlara sunulurdu.

    abd'de adam başı bu dizi 50 dolara verilirdi. türkiye'ye alım gücü düşük diye bir ayrıcalık yapılmaması durumunda getirecek şirketin 50 dolar + kar marjı + türkiye vergilerini düşünün.

    kısaca korsan dediğiniz şey var olmasaydı bugün lig tv parasına yeni yeni lost izliyordunuz.

  • ateist olduğunu gizlemek

    var böyle bir şey.

    özellikle az samimi, yeni tanışılan insanlara dini inancından bahsedememe durumu.

    şimdi şunu sorabilirsiniz,

    neden bunu söylemek istiyorsun ki? karşımdaki insan muhafazakar birisi çıkıyor, muhafazakar sohbetlere giriyor ve kırıcı da olmamak adına samimi olamıyor yalan söylüyorsunuz. sohbeti ayıp olmasın diye devam ettirmeye çalışıyorsunuz.

    aslında " kusura bakmayın fatih bey ben inançlı bir insan değilim " demek istiyorsunuz ki bu muhafazakar ve dini sohbeti devam ettirmeyelim.

    ancak toplumda ateist olmak sanki geceleri kilisede kedi kesip kanını içmek gibi bir şey olarak algılanıyor.

    insanlar " o da senin görüşün " diyerek saygı gösteremiyor.

    eğer dini inancından bahsedecek olursan ardı arkası gelmez bir dünya soru geliyor. aynı durum lgbt bireyler için de geçerli olmalı.

    inançsız olmanın da farklı ve saygı duyulması gereken bir hayat görüşü olduğunu anlayamıyor insanlar.

    ateist olmayan bireyler " nasıl ya ateistler hemen ateist olduklarını belirtiyorlar tıpkı veganlar gibi " falan diyebilirler.

    ama o insanlar aslında bir azınlık.

    dinsizlerin büyük bir kısmı sosyal hayat içerisinde dinsiz olduklarını saklıyorlar. saçma sapan sorularla uğraşmak istemiyorlar. hoşgörü ve saygı görmeyeceklerini, karşısındaki insanın gözünde bir anda değerlerinin düşeceğini biliyorlar.

  • 7 ekim 2018 recep tayyip erdoğan açıklamaları

    kılıçdar'ı dinliyorum erdoğan'a oy atasım geliyor. erdoğan'ı dinliyorum chp'ye oy atasım geliyor.

    anasını sikeyim böyle siyasetin.

    salağın teki olsam çıkar derim " oy kullanmayın bir işe yaramıyor " ama salağın teki de değilim işte. erdoğan'a anayasa değiştirme gücü vermek istemiyorum. bir iran ya da azerbaycan olmak istemiyorum.

    sike sike oy kullanmak zorundayım.

    çünkü eğer oy kullanmamayı toplum olarak alışkanlık haline getirirsek erdoğan 400'ü elde eder. bu da bir gecede kimseye sormadan şeriata bile meşru olarak geçme şansı tanır.

    idam istiklal marşı vs aklınıza ne gelirse. her şeyi değiştirebilir.

    işte bundan korkup, iran ya da azerbaycan olmak istemeyip de sike sike oy kullanacak bir vatandaş olarak; şöyle bir siyasette oy kullanmak zorunda bırakıldığım için ne kadar sorumlu varsa nefret ediyorum. sürünmeden ölmezler umarım.

    duy bunları erdoğan'a yol veren baykal. duy bunları ordusunu koruyamayan sözde komutan. duy bunları kılıçdaroğlu, bahçeli... ve daha niceleri.

    hepiniz bu ülkenin kanserisiniz ve sonucunuz da erdoğan. ve şimdi normal bireyler olarak hepimiz sizin yüzünüzden acı çekiyoruz.

  • ekonomik kriz filmine isim önerisi

    para normal aktivite.

    sürekli dış güçlere bağlanıyor yaşanan durumlar ama aslında öyle bir şey yok. en azından filmde gözükmüyorlar.

  • muharrem ince

    boğaziçi üniversitesi nagehan alçı'dan utanıyor olabilir. ancak nagehan alçı siyaset bilimi konusunda iyi eğitime sahip bir insan.

    şu 2 sorusu çok çok zor sorulardı, muharrem ince'nin verecek bir cevabı yoktu:

    1) karamollaoğlu, sivas

    çok güzel savuşturtu.

    2) adnan menderes sorusu.

    emin olun muharrem ince menderes'ten sövgüsüz bahsetmiyordur. ancak bu ülkenin 40 yaş üstü kesimi menderes zamanları yoğun medya propagandasına maruz kaldıkları için adamı bir kahraman olarak görüyorlar.

    ince menderes'i anacak bir insan değil. aklına bile gelmemiştir. bu soru karşısında susması, saçmalaması, kem küm etmesi bekleniyordu nagehan tarafından. milli ittifak'ta dp de olduğu için buradan vurmak; darbe, 27 mayıs, astınız kestiniz edebiyatı yapmak çok işlevsel olarabilirdi yandaş medya açısından.

    ama adam pratik zekalı. bunu da çok güzel savuşturdu.

    bu adamdan korkunç derecede iyi lider olur, eğer isterse erdoğan'dan çok çok daha üstün ve kendi çıkarını düşünen bir lider olabilir.

    bize bir 1984 yaratabilir. bu potansiyele sahip. zekası, hitabeti, duruşu, karizması her şeyi yerli yerinde.

    ben izlerken korktum :)

  • tayyip erdoğan'ın siyasi hayatındaki en büyük hata

    1) yönetici yetiştirmemesi.

    özal'ı süleyman demirel yetiştirmişti, menderes chp'de yetişmişti, erdoğan'ı erbakan yetiştirdi, yine ecevit'i chp yetiştirmişti. çiller'i de özal yetiştirmişti.

    kendisi yanına sadece en çok güvendiklerini alıyor. koltukları güvendiklerine veriyor. ancak o güvenin içinde liyakat güveni yok. sadece ve sadece erdoğan'ı kutsallaştırmak var.

    bugün neden dünyanın en büyük şirketleri büyük bir yetki devri ile, farklı farklı yöneticilerin iş birliği ile yönetiliyor da bir patronun sözünün geçtiği aile şirketleri batıyor?

    iktisat ya da yönetim üzerine ders alan her üniversiteli* bilir ki büyüyen bir şirket yönetimsel olarak da büyümek zorundadır. yetki devri yapmak, yönetici yetiştirmek zorundadır. aksi halde varlığını sürdüremez çünkü işletmeyi yönetemez.

    erdoğan bugün bir çok şehrin belediye başkanını değiştirdi, güvenmediği için bir çok insanın üstünü çizdi, ali babacan gibi bir adamı bile kabinenin dışına alma gereği duydu. kendine rakip gördü, korktu muhtemelen. bunu bir çok arkadaşına yaptı.

    kendisi bir ceo gibi değil, 500 yıl öncesinin sultanları gibi bakıyor yönetim olgusuna.

    bugün bir çok şehirde belediye başkanları değiştirdi. çünkü halkın o başkanları sevmediğine inanıyordu. peki yerlerine koyduğu adamları halk seviyor mu? sevmiyor.

    bugün çok güvendiği için yiğit bulut'u yüceltti. yiğit bulut'a yerli yabancı kim saygı duruyor?

    örnekler çoğaltılabilir. erdoğan ülkeyi yönetemiyor. hiçbir insan tek başına koca ülkeyi yönetemez. bırak koca ülkeyi, isviçreyi bile yönetemez.

    erdoğan türkiye gibi büyük ve sorunları da büyük bir ülkeyi tek başına yönetmeye çalışıyor.

    korkusu kendi sonunu getirecek.

    ben bunları zamanında yazmıştım, meydanlara çıkar istediğin gibi halkı kandırırsın ama yönetim ciddi bir iştir ve kötü ellerde kötü sonuçları olur, erdoğan ekonomiyi batıracak ve gidişi böyle olacak demiştim. entry'yi hatırlamıyorum açıkçası.

    ancak o noktaya doğru ilerliyoruz.

    ayrıca ekranlarda fark etmiş olmayabilirsiniz, ancak tek başına haddinden fazla bir iş yapmaya kalkarsanız performansınız da düşer.

    işte bu da bizi erdoğan'ın yaptığı 2. en büyük hataya getiriyor.

    2) ittifak yasasını çıkartmak.

    bugün muhalefet partilerinin kurduğu ittifakın yasasının temelleri referandumdan önce atıldı. erdoğan bir simülasyon yaptı ve mhp + akp ittifak'ının kendisi için en çıkarlı yol olduğunu düşündü.

    ancak erdoğan bugüne kadar d'hondt sisteminin çok ekmeğini yedi.

    hayatına hiç oyun teorisi dersi almamış ya da satranç oynamamış, zeki de olsa artık yorulmuş olan erdoğan muhalefetin de bir ittifak yapabileceğine hiç ihtimal vermemişti.

    etrafı yalakalardan oluştuğu için ona bu ihtimali hatırlatacak yetkin bir danışmanı da yoktu.

    mhp'den büyük bir oy alacağını zannetti. büyük şehirleri hiçbir zaman kaybetmeyeceğini zannetti. haziran seçiminde oyları %40 iken kasımda kaos politikasıyla oylarını arttırdığında gerçek oyunun %40'lara düştüğünü fark etmedi.

    bu ittifak yasasının kendisine değil, muhalefete yarayacağını fark etmedi.

    bugün erdoğan başkan olabilir. ama artık akp'nin hükümet kurması neredeyse imkansızdır. çünkü erdoğan mhp'den umduğunu bulamayacağı gibi**bugüne kadar mv çıkartamayan bir çok seçim bölgesi artık muhalefet adına milletvekili çıkartacak.

    haziran seçiminde bile hükümet kuramamış akp'nin şu şartlarda hükümet kurması mümkün değildir. o gün chp'nin hükümet kuramayışı bahçeli sebebiyledir.

    ancak akşener hdp'nin dışarıdan oy verdiği ve belki bir bakanlık aldığı bir koalisyonu onaylacak kadar uzlaşabilir bir insan.

  • caner taslaman

    kendisini ölümüne savunan cahil, bilgisiz takipçileri olan şahıs.

    mesaj olarak cevaplamadım hususi, çünkü aynı düşünceye sahip bir kitle var burada:

    " tokyo ve oxford da doktora yapmis, harvard ve cambridge universitelerinde akademisyen olarak bulunmus birini elestiren eksi yazarlarinin cogu 2 yillik meslek yuksekokulu mezunu, durum o kadar vahim. comarlara bak sen. "

    https://scholar.google.com.tr/…r taslaman&btng=&lr=

    bir insanın nerelerde bulunduğunun bir önemi yoktur, bulunduğu yerde ne yaptığının bir önemi vardır.

    al bak caner taslaman ne kadar ahım şahım bir akademisyen. ortalama bir türk tipi akedemisyenin makaleleri caner taslaman'dan daha fazla alıntılanıyor.

    kendisini kıyasladığı celal şengör'ün makaleleri 250-1000 civarı atıf alırken caner taslaman'ın makalelerini sikine takan yok.

    yazdığı kitaplara 10-20 atıf gelmiş hepsi o. makale anlamında 0 adam.

    bu açıdan burada yazar olan akademisyen arkadaşların bile kafadan yarısı caner taslaman'dan daha saygın bir akademisyendir.

    çomar da sen ve senin gibi ne konuştuğunu bilmeyen cahillerdir.

  • 3.88'den dolar alın diyen süper zekalar

    güzel bir atasözümüz var, el sikiyle gerdeğe girilmez.

    referanduma kadar doların 3.5-3.6 seviyelerinde gezecek olmasının sebebi tam olarak budur.

    ama bu şekilde sürdürülebilir bir ekonomi söz konusu olamaz.

    nereye kadar başını katar'ın çektiği arap sermayesi ile türkiye'de doları koruyacaksınız?

    cari açık her yıl artıyorsa, ülkeye yatırım gelmiyor aksine kaçıyorsa, türk parası ve ekonomisi dışarıya güven vermiyorsa neden dolar azalsın?

    1 ay önce 3.9'u gören dolar 3.58'i gördü bugün.

    hayırdır? ülkeye yatırımcı mı geldi?

    ihracatımız mı arttı?

    amerika ekonomisi mi kötüye gidiyor?

    görüp göreceğiniz rağbet referanduma kadar muhtemelen.

    referandum gündem olduktan sonra bombalar nasıl patlamayı kestiyse dolar da yükselişi kesti.

    kim kime ne vaad ediyor, ülkeyi nasıl satıyor, ne karşılığında o sermaye bu ülkeye gizli kapaklı giriyor bilmiyoruz.el bab'dan sonra rakka da rakka diye bir anda tutturmaya başladılar ve dolar uzun zaman sonra 3.65'in altına indi. tesadüf mü?

    yoksa ülkeye soktuğunuz dolarların karşılığını gariban halkın çocuğu mu ödüyor başka topraklarda?

    ama el sikiyle gerdeğe girilmeyeceğini biliyoruz. kime ne vaat ettiyseniz, ne ticaret yaptıysanız bir son kullanma tarihi olduğunu biliyoruz. günün birinde size ödeme yapmayacaklarını, artık ihtiyaç duymayacaklarını biliyoruz.

    kaç ay daha idare edebilecekler göreceğiz.

    edit: minoxil denen bir ilaç var, saçı dökülenler bilir.

    bu ilacı kullanır ve psikolojik bir rahatlama yaşarsınız. ama bıraktığınız gibi eskisinden çok daha fazlası dökülmeye başlar. çünkü minoxil ile koruduğunuz saçlarınız minoxil yokken gider.

    dolar kuru da şuan " yapay " bir şekilde bu halde tutuluyor. o yapay durum ortadan bir gün elbet kalkacak. sonra yazarın teki başlık açakacak, insanlar altında espri kasacak.

    ne mi olacak?

    dolar 1 gün de 0.15-0.20 gibi bir artış sağlayacak. bunları düşünmediğiniz için anlam veremeyeceksiniz. iktidar çıkacak ekonomik darbe diyecek. falan filan. yaşadık bunu. yine yaşayacağız. değirmenin suyu kesilince görürsünüz.

    nisan sonunda dolar 4 tl.

    at fava bekle.

    edit2:

    tayyip erdoğan'ın geçtiğimiz 1 ayda katar'ı ve suudi arabistan'ı ziyaret etmesi,

    katar için " kötü gün dostu " açıklamasını yapması,

    bu 1 ayda patlayan bombaların neredeyse bitmesi, doların düşüşe geçmesi,

    ve daha önce hiç bahsi geçmemesine rağmen türk askerinin rakka'ya ilerleyeceğinin açıklanması,

    cia direktörünün ilk resmi ziyaretini türkiye'ye yapması, aynı şekilde amerikan genelkurmayı'nın ziyareti.

    hepsi 1 ayda oldu. bunların tesadüf olduğuna inanıyorsanız çok küçük bir ihtimalle haklı olabilirsiniz. ama muhtemelen safsınız.

    suudi arabistan ve katar hem iç basının hem dış basının iddialarına göre suriye'de esad karşıtı grupları en çok silahlandıran ve finanse eden ülkeler.

    bilin bakalım şuan kimi finanse ediyorlar?