hamit altıntop u milli takım dahil ülkedeki herhangi bir spor organizasyonuna seyirci olarak bile almadığımız gün türk futbolu bir nefes alacaktır.

bütün bu saçmalıkların ana nedeni kendisidir, aldığı tüm kararlar transferler vs hatalıdır, artık bunu kabul edip federasyon harekete geçsin demek isterdik ancak şıracının şahidi bozacı misali.

şimdi bu çocuk bangır bangır ölümle tehdit edilirken, onunla münazara yapan adamlar (cemre hariç) neden meydana çıkıp; "ya arkadaşlar lütfen kendinize gelin? kimse düşünceleri sebebiyle ölümle tehdit edilemez. biz gayet medenice bir fikir teatisinde bulunduk. kimseye küfür yahut hakaret edilmedi. lütfen bizi şahsi ve siyasi emellerinize alet etmeyin. islam'ı da bu şekilde terör yanlısı bir ideoloji olarak göstermeyin" vs. demediler? başta o gözlüklü yeniyetme şeriatçı soytarı ve diğerleri niçin sustular? ben söyliyeyim mi niçin sustuklarını?

ç ü n k ü k a t i l l e r a m ı n a k o y a y ı m. çünkü bir insanın gerçek hayatta bir başkasını öldürmesi için öncelikle o kişiyi beyninde öldürmesi gerekir. işte bu sefil yaratıklar kendilerinden olmayan herkesi beyinlerinde ö l d ü r m ü ş l e r. bunu iyice bir anlayın artık.

bu insanlar tüm dünyayı bir savaş alanı olarak görüyorlar. onlara göre bu savaş, inananlar ve inanmayanlar arasında geçiyor. inananlar güçleninceye dek barış içinde yaşama halini kendi lehlerine kullanacaklar. bu bir çeşit hile onlar için. ve yine onlara göre savaşta hile mübahtır. en nihayet güçlenince iki yoldan birinin seçilmesini isteyecekler insanlardan. ya ölürsün ya da bizim gibi inanırsın!

bu hastalıklı ideoloji bölücülüğün, terörizmin, haysiyetsizliğin daniskasıdır. ışid, taliban kafasıdır bu. ve bununla münazara falan yapılmaz. müzakere de edilmez. sadece mücadele edilir.

bugün bu kafanın memleket sathına yayılmasına mani olacak yegane güç türk milliyetçiliğidir. yani ulus devlet anlayışıdır. ortadoğu'yu kan gölüne çeviren mezhep savaşlarının türkiye'de bir türlü başlatılamama sebebi yine türk milliyetçiliğidir. zira bir türk başka bir türk'ü inanç farklılığından ötürü öldürmeyi d ü ş ü n e m e z. bu haltı yiyen her kim varsa dikkat edin türklükle arası problemlidir. çünkü inanç özü gereği birleştirmeye değil yadsımaya odaklanır. ulus fikri ise herkesi birleştirmeyi amaçlar. uluslar eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temeli üzerinde yükselirler.

bugün bakıyoruz, dünyada müslümanları yine en çok müslümanlar öldürüyor. hani nerede kardeşlik? o cami bu camiyi bombalıyor. o şeyh bu şeyh'i tekfir edip kellesini alıyor. nerede ulan kardeşlik? bir kişi de çıkıp demiyor ki; "aga bi sakin olun. siz italya'da doğsaydınız katolik olacaktınız amına koyim."

görüyorum ve arttırıyorum. siktir edin italya'yı, siz babanızın değil halanızın çocuğu olsaydınız yine bambaşka biri olacaktınız. şirinevler'de değil ataköy'de doğsanız yine başka biriydiniz bugün. japonya'da doğsaydınız alayınız şintoist ve ateist idiniz şu an. rusya'da ortadoks, amerika'da evangalist-protestan, hindistan'da budist. yani finalde herkes içinde doğduğu toplum neyse ona tabi oluyor. tamamen bir tesadüfler zinciri bu.

filanca köyde doğan çocuk sünni, hemen yanındaki köyde doğan çocuk alevi oluyor. oğlum böyle saçma bir şey için insan mı öldürülür? siz denyo musunuz? bugün ortadoğu'da adam gibi bir arap milliyetçiliği tesis edilmiş olsaydı ortalık bu halde mi olurdu?

batılı güçler ortadoğu'da yükselen arap milletçiliğini parçalamak için ellerinden gelen her şeyi yapmış ve başarılı olmuştur. yine aynı güçler türkiye'de en büyük desteği siyasal islamcılara vermiştir. oluk oluk para ve nüfuz aktarmışlardır kendilerine. siz hiç batı tarafından fonlanan türkçü bir kurum, kuruluş duydunuz mu? duyamazsınız çünkü türk milliyetçisi her akım batının bu coğrafyadaki planları ile çatışmaktadır. fesli delilerin "keşke yunan galip gelseydi" demesi ve bop'u büyük bir fırsat olarak görmesi boşuna değildir. bu adamların tamamı batının kucağında inleyen sinyalcilerdir.

işte tüm bu delilerin dünyasında kim daha "imanlı" ise daha az imanlı olanların kafasını koparır ve m a l ı n a ç ö k e r. mesele bundan ibarettir. inanç bu insanları daha doğru, akılla düşünen, dürüst namuslu kimseler yapmamıştır. aksine hepsini delirtmiş; en ilkel, en vahşi güdülerini icra etmek için "meşru" bir alan açmıştır. ahlaksızlıklarına perde olmuştur. bugün birilerinin karşımıza geçip şeriat diye anlattıkları şey kocaman bir yağma düzenidir. tarikat ve cemaatler de buraya bot basan şirketlerdir. sakallılar köseleri öldürür. cübbeliler cübbesizleri şişler. ortadoğu denilen çukur da budur.

türkiye cumhuriyeti h e r ş e y e r a ğ m e n bu bataklıkta nefes alınacak bir vaha olarak kalmayı başarmıştır çünkü temeli sağlam atılmıştır. gerçekçi idealler üzerine kurulan çağdaş bir türk devletidir. türk milleti olarak bizler bu vahayı yaratan mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarına minnet borçluyuz. karadenizli hırsız müteahhitlere yahut bir takım fesli delilere değil! (ulan bir de memleketin atatürk görmüş hali bu. demek o da olmasaymış piiii)

son söz; anadolu islam'ı, haklı olarak pek çok meseleyi senelerce filtreleyerek halktan gizleme yoluna gitmişti. lakin son yıllarda içeri alınan medeniyetsizlerin de etkisiyle turkalaştırılmamış şifresiz islamla yüz yüze geldiğimiz için halkımız şoke olmuş durumda. ben bu konuları tekrar gündeme getirdiği için diamond tema arkadaşımıza teşekkürü bir borç biliyorum. hayırlara vesile olur inşallah.

kızımın bu tek hücreliler ile büyümemesi için elimden ne geliyorsa yapacağım

edit: diyarbakırda yaşamıyorum ama bu işin artık edirnesi , diyarbakırı kalmadı. ben kızımın domuz bağcılar, gericiler ve şeriatçılar ile aynı havayı solumasını istemiyorum. göz göre göre anayasal suç işlenebiliyor ve gayette çok rahat ve profesyoneller.

10 dk arabanın sağına soluna bakıp 1800 lira alıyorlar. sanayide yıllık bakım fiyatı daha uygun(!)

üstüne bir de vergi borcu mu silinmiş?

yuh!

bak sevgili kardeşim herkesin bir dileği var.

kaleye köy mert'i.
stoperlerin kerim ve demiral.
beklerin muldur ile ferdi.
orta saha da onlarin önünde hakan ve salih. kanatlarda barış ve kenan.
forvetin arkasında ortasahanin onunde arda forvette semih ya da cenk.

bu kadar basit olanı bu kadar zorlaştırmak ancak art niyetle açıklanır zannımca.

bu takım bir oynasın bakalım oluyor mu olmuyor mu? hakan internede ki gibi maçın temposunu belirlesin, arda derine oynasın, üstüne çeksin sut tehdidiyle. semih içerde kaleyi milisaniye görse vuran oyuncu ardayla barışla oynarken düşünmek bile beni heyecanlandırıyor.

gel gelelim milli takımı parazitler yönetiyor. bize burada birbirimizi yediriyor. şu kadro çıksa kim ne diyecek. yenildiysek yenildik deriz. ama elimizde böyle bir jenerasyon varken açıklanamaz bir durumun içindeyiz. vallahi yari final oynar bu takım bu italyan tavuğu olmasa.

başlığı görünce bir iki darbeyle öldürmüş sanmıştım,

resmen öldürme kastıyla hareket edip adamı dümdüz etmiş. korkunç bir ölüm.

ayrıca herkes neden bu kadar seviniyor anlamıyorum.

adamı hiç tanmıyoruz, nasıl bir insandı? bu hayvana gerçekten kötülük etti mi? bilmiyoruz.

bakın böyle şeyler hiç başımıza gelmez sanıyoruz ama bir gün hayattaki en sevdiğiniz insan bir arı, yılan, köpek ya da doğadaki herhangi bir hayvan tarafından hayattan koparılabilir.

o zaman da birileri çıkıp iyi olmuş, dünyadan bir pislik azalmış yazdığında aynı şeyi hissedecek misiniz bakalım.

tamam yas tutalım ya da hayvanları telef edelim demiyoruz da hayvan tarafından öldürülen her insana da hak etti oh olsun diyemeyiz.

ne olacak sizin bu insan düşmanlığınız?

(bkz: #165576773)

bu maçın, ilk 11'i ile artık tüm futbolseverlerin şu 2 gerçeği öğrenmesi gerekiyor:

1. birbirlerinin topçularının başarısızlıklarını, isteyecek kadar cukkasını düşünen; alamancı futbolcu menajerleri ve süper lig menajerlerinin, kulüp yöneticileri ile ikişkisi... ki cukkanın kralını, kulüp yöneticileri kaldırır.

2. yabancı sınırı kaldırılmalıdır. rekabet yok. yani bu menajerlerin topçuları, o kadar yetersiz ki oynayabilsinler diye kural uyduruyorlar. ya adam, almanya'da oynayabilse buraya gelir mi? süper lig topçusu, real madrid onu istese burada kalır mı? zaten üç büyüklerde yeri hazır!

*

beşiktaşlı kardeşlerim hatırlar... 1988-89 sezonu les ferdinand ile başlayıp... amokachi, madida diye devam edip, tüm ülkeye yayılan 90'lı yılların afrikalı futbolcu furyasını. hatta beşiktaş'ın, kuzey afrikalı futbolcuları bile vardı.

trabzonsporlu kardeşlerim hatırlar... özkan sümer, brezilya'dan 6-7 tane futbolcu getirmişti. hatta biri aurelio'ydu. birkaç hafta fırtına gibi esen takım nedense birden duruvermişti.

galatasaraylı kardeşlerim hatırlar... yine 90'lı yıllarda 6-7 tane ganalı, altyapıya transfer edilmişti. içlerinde appiah ve kaleci kingston da vardı. nedense onlara da pek bir şans verilmedi. hatta bir ara, romelu lukaku'nun babası beğenilmemişti falan...

fenerbahçeli kardeşlerim hatırlar... 2005-2010 arası aziz yıldırım bangır bangır bağrınıyordu; "yabancı sınırını kaldırın! ben avrupa'da kupa alacağım!" diye. hatta o ara fenerbahçe'yi, brezilyaspor yapmıştı. tarihin en iyi fenerbahçesi sevilla'yı eleyip, şampiyonlar ligi'nde çeyrek final yapmıştı.

nedense aziz başkan da birden yollayıvermişti zico'yu, roberto carlos'u, alex'leri, dos santos'ları falan... sonraki sezonlar topuzlara, topallara, potuklara gömdü milyon euroları. taraftar da 15 senedir "bu nasıl kadro?" diye sormuyor. başarısızlığı saha dışında arıyor.

ha bir de fatih terim var... milli takımlar efsanesi, ne oldu da milli takımdayken, ilk kez yabancı sınırını kaldıran kişi olmuştu?

*

yıllar gelip geçiyor... zaman değişiyor... hikaye hep aynı. transfer dönemi açılır. alamancı menajerler ve süper lig menajerleri, yöneticilerle fiyat pazarlıklarına başlar. taraflar pastadan payını alır. arada kavga çıkar. yukarıdaki gelişmeler olur. sonra yine anlaşırlar.

alamancı menajerler ve süper lig menajerlerini, bir arada hareket ettirecek tek kuvvet; bilemedin, milli takım değil. afrikalı ve güney amerikalı, futbolcu menajerlerine karşı birlik olmak... aralarında üç beş neyse toplayıp basını, sosyal medyayı bağlamak falan...

beşiktaşlısı necip'i, cenk'i... fenerlisi çağlar'ı, ferdi'yi... cimbomlusu kerem'i, abdülkerim'i futbolcu zanneder. ama arda, real madrid'de oynar. nihat, sociedad'ın efsane kadrosunda ilk 11 forvetidir. tugay 40 yaşında, premier league starı olur.

dünya kupasında, türkiye izleyemeyenler de kendini futbol ülkesi zanneder. tarihte gittiğin, 2 tane dünya kupası var. birini hiçbiriniz, diğerini %50'niz görmedi. ama futbol ülkesisin. yersen.

*

bugünkü maça dönersek... bir arda, bir de kenan var. gelecekte bozulmasalar bari. ilk 11;

altay
zeki-samet-abdülkerim-ferdi
orkun-kaan
yunus-hakan-kerem
barış

kimse beni arda'nın, sağlık problemi yüzünden oynamadığına inandıramaz.

altay, mert, uğurcan kaleci değil.

beklerin, geri dörtlün çok ağır. bu seviyelere ait değil. oyunla o kadar alakasız ki, etrafında kimse yokken geri pasla, kendi kalesine gol atıyor. bakın karambol değil. diğerini 40 yaşındaki adam yere yatırıyor.

orkun, hakan, kaan alamancı menajer kontenjanlı.

barış forvet değil. kerem + yunus takımlarında yedek. bunlar + yusuf süper lig menajeri kontenjanlı.

ismail'i iyi zannediyorsunuz. ama real madrid, fenerbahçe'de son maçları hariç 11 başlamayan arda'yı alıyor. şuraya arda güler vs kerem aktürkoğlu başlığı açsam, yazılacakları tahmin edin.

kerem'i geçtim. abdülkerim'in, avrupa'ya transferini düşünen bile olabilir. ama bayern, 30 milyon eura'ya boey'u alıyor. barış'ı şimdi sattın sattın. elinde kalır.

*

gürcistan'ın, olduğu gruptan çıkamamak zaten imkansız. hadi bir tur, iki tur geçip elendin. ama ortada, menajerler ve kulüp yöneticileri arasında, yıllardır devam eden ahbap çavuş ilişkisi var.

bu çıkar ilişkisi devam ettikçe, tempolu ve kaliteli bir süper lig, hiçbir zaman olmayacak. sen de takımındaki kazmaları, futbolcu zannetmeye devam edeceksin.

sahadaki, taktiksel ve fiziksel yetersizliklerin temelindeki; ülke futbolunun sistemsel yozlaşmışlığına dair, bu maçın yüzümüze çarptığı gerçekler bunlar: 3-0!

ligde 38 macta cezali duruma dusmeyen oyunculari avrupada 2 macta cezali duruma dusuyor. 11 kisi tamamladiklari avrupa maci yok gibi. buradan pay cikarin. bu lobi oyle bir lobi ki, tff, mhk, medya, malum orgut hepsi bunun icinde. su takim su oynayan adamlarla 102 puan aldi. buna sadece kendi toksik mensuplari inanir. kalan herkes gotuyle guluyor.

nakiti kaldıran ve nakitin kaldırılmasını savunanlar küreselcilere bilerek veya bilmeyerek hizmet edenlerdir. sen burada işini pos ile yaptığın zaman visa'ya mastercard'a komisyon kazandırıyorsun. banka komisyonunu saymıyorum bile, bankalar da sonuçta bizim değil.
paranın dışarı nasıl sızdığının detayının pek bir önemi yok. sızıyor mu? sızıyor. elin adamı sırf sistem kurup bunu senin ülken de dahil birçok yere yaygınlaştırdığı ve kabul ettirdiği için oturduğu yerden senin ülke ekonominden gürül gürül para kazanıyor mu? kazanıyor.
ben nakidin kalkmasına karşı değilim yanlış anlaşılmasın, bunu bu kafayla yapamayız diyorum. teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, markette kasaları hızlandırmak, kayıt dışılığı azaltmak vb. faydaları konusunda elbette hemfikiriz.

ha şu olur, insanları yerli ödeme sistemi troy'a geçmeye teşvik edersin, bunun detayları var, örneğin alışverişte taksit sayısını arttırmak. halihazırda bu konuda troy zaten master ve visa nın gerisinde kalıyor.
troy'u yaygınlaştırırsan para dışarı sızmaz.
ama sen ben "tamam" deriz, troy'u bağrımıza basarız, iki gün sonra bir de ne görelim: troy'u da katar'a satmışlar :d

"türkiye'de her şey olabilirsin ama rezil olamazsın"ın kanıtı.

şike yapıldığına ceza mahkemeleri değil, spor mahkemeleri verir ve oradan çıkan sonuçlar da belli.

fenerbahçe'yi ligden düşmekten kurtarmak için "şike yapıldı ama sahaya yansımadı" soytarılığını icat edenlerden hesap sorulmalı.

lobi yok diyen ambitleri yarın okan'a gidip: gelecek sene ileri üçlü alper, kerem ve yunus'tan oluşsun desinler bakalım; ne cevap alıyorlar.

fenerlilerin başta başkanları olmak üzere ve artık taraftarlarının çoğunluğunun da istediği ortamdır. galatasaray tarafında senelerdir sabır çekilmektedir ama bu taş da çatlamak üzeredir !

geçen seneden beridir kimse de buna dur demediğine göre ve belki de daha fazlası istenilen bu gerilimin ülkenin gerçek sorunlarının üstünü örttüğü aşikarken, bu işlerine gelen bir durumdur.

ayrıca bugün sürekli kendi tarafına nefret ekenler ve bunu destekleyenler yarın öbür gün bir sıkıntı olursa, şuraya yazıyorum ilk suçlayacakları kişiler, şu an sürekli üstüne üstüne gittikleri ve her şeye rağmen itidalli duran kişiler olacaktır.

ailesini mutlu edip her türlü zorluğun üstesinden geldiği an

(bkz: baba)

bu önerinin asıl amacı engelli vatandaşlarımızın ötvsiz araç almasını engellemek değil, engelli akrabalarını kullanarak (bazen zorlayarak) ötvsiz bir şekilde akrabaları üzerine araç alıp kendi kullanan bireyleri engellemek. benzer bir biçimde aslında engeli olmasa da kendisine veya tanıdığına engelli raporu çıkartıp yine bu statüyü kötü kullananları engellemek.

düşünce doğru olsa da uygulama yanlıştır, klasik türkiye mantığıdır. bir sorun yıllarca göz ardı edilir ve büyümesine göz yumulur, çünkü daha büyük "dertler" vardır. sonrada soruna kökten "çözüm" getirilir.

bu yalnızca tbmm'de değil türkiye genelinde böyledir. okullarda bile idarenin bahçede top oynarken çok ses çıkaran çocuklar yüzünden bahçede top oynamayı tamamen yasaklanması gibi saçma kararlar verip "çözüm" ürettiği görülür. bu zihniyetin artık değişmesi gerek.

yıllar önce tvde görüp ortaya çıkardığı latin müziklerini dinlerken çok keyif almıştım. sonra mail attım bu şarkıları nasıl edinebilirim diye. gelen cevapta “senin gibiler bulamadığı için ben buluyorum' minvalinde bir cevap yazmıştı. çok zoruma gitmişti. o gün bu gün sevmem kendisini. gerçek yüzü çıkıyor yavaş yavaş ortaya..

not: sallama diyenler var, mail duruyor hala isteyene yollayabilirim. ünlülerle ilgili mailleri saklarım hep. kötüde olsa anı işte :)

bir tane de empire of the sunla olan mailleşmelerim var..

devasa bebek arabası açık halde minibüse binilmez, çocuk uyuyorsa alırsın kucağında uyur, açık binmek istiyorsan da verirsin 2 kişilik parayı, adam boş yapmış, minibüsçü haklı.

bebek arabası terörü diye bir şey var. geçen ay konsere gittik, kadın dev gibi arabayı koridora koymuş. insanlar yanından geçemiyor, aşağı inip çıkamıyor. o gürültüde o bebeğin konser alanında ne işi var o ayrı mesele. yeni nesil anne babalar gerçekten çekilir dert değiller.

reis anasını sikti tabanın içinden geçti delik deşik etti tabanı. tuzla buz oldu taban.

düşünsene aldığın her brüt ücretin ortalamaya vurduğunda %30'u direkt gelir vergisi olarak kesiliyor üzerine sgk primi, şuna buna katılım cart curt bir sürü terane etti %40 kaldı mı sana 100 liradan 60 türk lirası. 60 liram var ben bunu harcayacağım üzerime başıma bir şeyler almam lazım diyorsun lak güya net 60 liralık gelirinden gidiyor mu 12 tl daha kdv'ye eline kalıyor mu 48 tl net harcanabilir tutar. tabi bu parayı harcamak için bile bir sürü masraf yapıyorsun atıyorum evinden avm'ye gidiyorsun yol parası ödüyorsun vs. gerçek bir ponzi sistemi gibi duruyor.

diyelim ki araba alacaksın yukarıdaki hesabın aynısını yaptığında kazandığın her brüt 100 liranın ancak yaklaşık net 18 lirasını araba için harcayabiliyorsun. neymiş ötv, lüks tüketim, kdv kalubelada bile olmayan vergiler sadece türkiye'de var ve bu vergiler özellikle emeğinin hakkıyla çalışmakta olan türk halkına özel.

bu arada getirilen hiçbir vergi daha sonradan geri çekilmez çünkü hiçbir hükümet, iktidar, devlet yönetimi halihazırda tahsil ettiği gelirinin azalmasını istemez bunu da bir kenara yazalım.

birisi 29 yaşında diğeri 40 yaşında birisi sıradan çinko karbon pil diğeri duracell

siyasal islam ve onu destekleyen kesim.

gladyatör misali tartışmadan tartışmaya koştu, maksadı cebr ve zorlama olmadan hakikati ifade ederek zafer kazanmaktı. aynen sosyal medyada aklın gözü gibi, aynen buralarda rumuzlarla yazan yazarlar gibi. sosyal medyada yazılan bu şeylere ne diyorlar biliyor musunuz? "onlar fetö taktiği. aynen fuat avni operasyonu gibi tek kaynaktan bir çok kişi yazıyor" diyorlardı. bu çocuk çıkıp sosyal medyada, yüzüyle, gözüyle, sesiyle, fıtratıyla, ismiyle aynen aklın gözü'nün ve buradaki bir çok yazarın ifade ettiği gibi islamın buglarını ifşa etti. bunu yapan tek youtuber bu arkadaş mı? değil, yüzlerce var. ama çok ses getiren bu, sesini kısmak lazım.

diyecek bir söz bulamıyorum. "muhammed'in epilepsisi vardı" mı dedi, "muhammed hatice ölene kadar başka, öldükten sonra başka peygamberlik yaptı" mı dedi, "muhammed'i öldüğünde üç kişi defnetti" mi dedi? gıybet mi yaptı, götünden ürettiği komplo teorisini mi sundu? size devletin din adamı ne anlatıyorsa aynısını anlattı; tek fark türkçe anlattı.

bahriye üçok, turan dursun vb gibi insanlar, aynen kuran'da yazanı dillendirdiği için, bu dalyarak kabilesi tarafından öldürüldü. salman rüşdi'nin bir gözünü aldı bu dalyaraklar. yaw sakince yazmaya çalışıyorum ama olmuyor.

işin ilginci çoğunluk bu dalyaraklar. ve çoğunluk ne derse o oluyor; ya-şa-sın demokrasi!

iq'su iki haneli sünni bebelerin diamond'a karşı medet umdukları, çok büyük hoca süper tartışmacı falan sandıkları arkadaş. yav bu adam gürkan engin'le tartışmadı mı enis doko moderatörlüğünde, izlemediniz mi ne kadar beceriksiz bir münazaracı, argüman üretemeyince zırlayarak konuyu bulandırmaya çalışan birisi gerçi siz nesiniz ki hocanız ne olsun amk

edit: yanılmamışım harbi çok boş adam yazık vakte yav

başlık altında da görüldüğü üzere alamancıların fikrine bile dayanamayıp salya sümük ağladığı süper fikir.

"türk milleti böyledir, kendisi sürünüyorsa diğerini de aşağı çeker. adalet istiyorsanız adaletsizliğe başkaldıracaksınız!1!" diyen "gürbet"çilerin almanya'da akp'ye bastığı oylar konya ortalamasını geçecek; sonra bana gelip "adaletsizliği bitirmeye uğraş" diyecek. ulan sikko zaten senin yüzünden bu sefaletle artık başa çıkamıyoruz, gelmiş bana akıl veriyorsun.

"gürbetçü gelmezse dölar övro girmez acınızdan ülürsünüz!" diyenler gelip burada sanayi, imalat ve ar-ge merkezleri kuruyorlar ya haumına. oturduğum apartmanda 20 daire var en az 10 tanesi alamanya'da geçinemeyen gürbetçülerin. gelip gelip müteahitlere parayı bastılar, sik kadar şehirde ev fiyatları los angeles'ı geçti. en fakir almancının 3-4 dairesi var, herbirinden de 20-25 allah ne verdiyse kiraları alıp yurtdışına "yasadışı yollarla" kira gelirlerini kaçırıyorlar. adamlar iban'la kira ödemesi bile kabul etmiyor vergi kesilecek diye ahahah.

ulan var ya siz kendinizi ve rolünüzü çok büyütüyorsunuz. bu memleketin insanını daha sefil hale getirmekten başka da bir işe yaramadınız, yaramayacaksınız da.

mc queen'e teklifim en az 5000 € alması yönünde. vadan aşkıyla tır tekeri koklayanlara o ufak meblağlar koymaz, aksini iddia eden vadan hayınıdır.

"türkiye'nin bana ihtiyacı var benim türkiye'ye ihtiyacım yok " diyen her kim olursa olsun sen o gün, o saat şutlamazsan hem söylediklerini onaylamış hem de egosunu arşa fırlatmış olursun.
görevine son vermeyen, söylediklerine seyirci kalan her makam sahibi suçludur.
kendinden gayet memnun ortalıkta gülücükler saçarak dolaşmasından rahatsız olunan futbolcu eskisi.

2021'de küme düşme mücadelesini hakem desteği ile 13.bitiren gs'den ömer bayram, kerem, alpaslan, berkan, halil, taylan milli takıma seçiliyorsa, liderden 47puan fark yemiş kupa şampiyonunun en golcüsü semih pekala oynayabilir sayın adını okuduğumunun..

kendi toprağında "milliyet farkı" ödeyen halkın yapması normal olandır...
ülkeyi parsel parsel satanlara sor sen bunu yeğenim...

şehirlerarası yolda 50 hız sınırı olan yerler var. orda hızını 50e düşürsen kesin kaza olur.
belli ki ceza kesmek için konulmuş ordaki radar.
buna rağmen şehir içi sokak arasında 80-90 yapan magandalar var. bunlara ceza yok.
burdan benim çıkardığım sonuç devletin amacı düzen kurmak ya da vatandaşın refahı değil.
vatandaş, güçteki bir avuç beyzadeyi beslesin. önemli olan o.

mantıken geri park etmek daha kolaydır, manevra rahat yapılır başka anlam yüklemeye gerek yok

bir kez ihanet eden bunu tekrarlamaktan çekinmeyecektir. bence affedilmemeli.

işte galatasaraylı utanmazlığı tam olarak bu oluyor ulan yavşak semih varken yunus oynuyorsa ve sen sırıtıyorsan sen bir götten ibaretsin.

ananın amında.

msb nin açıkladığı yeni 25.000 uzman erbaşların atamaları gerçekleşince kurtulacaklar. sabredin max 1 seneye kurtulursunuz

ligde 38 maçta sâdece 4 sarı kart gören bu oyuncu avrupa şampiyonasında 2 maçta 2 sarı görerek cezalı duruma düştü.

türk futbolunun amına nasıl koyulduğunun ispatıdır bu.

bir çok inşaat böyle zaten...rezillik dizboyu. (içlerinde işini layığıyla yapanlar illaki vardır onları tenzih ederim.)
örneğin: inşaata gelen beton mikserlerinin beton kaliteleri farklı farklı. yapı denetime önceden haber verilip numuneleri bugün gelen 4. mikserden al diye tembihleyen müteahhitlerin olduğunu duyuyorum. çünkü diğerleri daha düşük kalitede. zaten çoğu inşaata gidin bakın beton dökülmüş test için ayrılan numune kalıplarına da beton dökülmüş orada sahipsiz bekliyor.

beton siparişi verilmiş ancak o gün inşaattaki kalfa/usta gelmemiş, müteahhit beton santralini arayıp "bugün getirme usta yok" diyor oysaki beton hazırlanıp yola çıkmış ve belirli bir süre içinde dökülmesi lazım aksi halde içindeki katkılardan dolayı özelliğini yitiriyor. normalde betonun çöp olması lazım, beton santrali -ki birçoğunun büyük inşaat şirketi var- betonu bizim şantiyelerden birine götür diyor. o esnada istanbulun diğer ucuna mikser tekrardan yola çıkıyor. bu esnada özelliğini yitiren beton çöp oluyor. o kısım inşaatın temeline mi denk geldi, 8. katına mı denk geldi artık şansa.
hani maraş depreminde 10 katlı binanın ilk 6 katı durup üstü yıkılan binalar var ya, yada yan yana iki binadan biri ayakta kalmış diğeri yıkılmış. buna benzer hatalardan dolayı oluyor.

kendisi hakkında bir yanılgı var, montella yorgun falan demedi asla, yanında bulunan tercüman ısrarla arda'nın sakatlığı var riske atmadık sözünü yorgun diye çevirdi. 10 kere yaptı aynı hatayı, inatla yapıyor ve arda yorgun sanıyor herkes. sakatlığı var ve riske atmadık dedi adam 10 kere ya.

kardeşim geçen peder aradı

hacı naber

ben bi ikindiyi aradan çıkarayım

geçen seni pilavlı da görmedik şakir

seri köz getir (seri beyin getir)

bize sabah namazında abdest kavgası edeceğimiz helal süt emmiş hatun lazım

gibi muhabbetleri olur bunların.

cumayı kaçırmaz fakat işçisinin maaşını asgariden gösterip sigorta kaçırır.

bakmayın muhafazakar göründüklerine lüks otellerde yüksek paralara escortlar ile birlikte olurlar, hali vakti yerinde evli olanlar ise yurtdışına iş icabı seyahat ederler. iş bahanedir.
benim böyle çok zengin aşırı muhafazakar bir tanıdığım var, hani derler ya para taşı yumuşatır, hanımı bile biliyor eşinin yurtdışına manita için gittiğine fakat lüks içindeki yaşamı terk ermek öyle kolay değil, kadını son gördüğümde elektrikli bmw vardı altında, şimdi ne vardır bilmiyorum.
havuzlu villa evde bakıcılar falan.
onur gurur şeref haysiyet bir dik duruş ilke bunlar için önemli olmaz.
para tüm pisliği örter bunlara göre.

mert /// mert - merih - ahmetcan - ferdi /// ismail - hakan /// bay - arda - kenan /// semih (4-2-3-1)

duruma göre: kerem, cenk, salih, bartuğ oyuna alabiliriz.

hakan derin oyun kurucu, ismail box to box

s*kerim 4-6-0 forvetsiz oyununuzu!!

elemelerdeki 8 maç ve turnuvadaki iki maçta takımın beyni, lideri ve tüm duran topları kullanan oyuncusu olarak 0 gol 0 asist ve 0 kilit pas ile oynamaktadır.

halı saha maçına çağırılmayacak adamların milli takıma çağırıldığı bir ülkede yaşıyoruz maalesef.

bayramlaşmaları sevmediğimden işe geç gideceğim gündür. daha önceki bayramlarda tecrübe ettiğim üzere, bayram öncesi herkes gördüğüyle bayramlaşmasına rağmen bayram dönüşü toplu halde bayramlaşılıyor. bitmiş geçmiş bir şey işte tekrarına ne lüzum var?!

çoğu kişi bilgisayar şifresini hatırlayamamaktan bahsediyor. ben pazartesi o duruma düşmeyeyim diye bugünden şifrem neydi diye düşündüm misal, ne iyi yaptım.

norris niye günün pilotu oldu, onu anlamadım.

verstappen veya hamilton çok daha fazla hak etti.

neden şaşırıyorsunuz?

bopçularin dedeleri seneler önce yayilmacı politikalarına uşaklık yapması için uydurdukları yapay millete mensup bir iran çingenesi.

max tarihsiz, devletsiz, milliyetsiz, ırksız, milletsiz, bayraksız bir iran çingenesi.

bunların uzantısı dem'e oy verenlerin hepsi katıksız türkiye düşmanıdır. dem dediğin oluşum malum örgütün temsilcidir, bu kadar rahat etme sebepleri de bop'un ara elemanı olmasından.

(bkz: dem'e oy veren türk düşmanları/#163058231)

(bkz: türkiye'de 6 milyon tescilli türkiye ve türk düşmanının lması/#162820102)

(bkz: am**spor taraftarı türk düşmanları/#164104100)

(bkz: am**dspor'u destekleyenler türk düşmanıdır/#163906361)

zihniyete bak amk '' sikildim dövmesi, kaçyüzbin km'deyken alındı düşüncesi'' iki müge anlı izleyin de ,sizin köylerdeki dövmesiz saf anadolu kızlarınızın fantazi dünyasından haberiniz olsun. sizin mağaraya internet veren firmanın da kablosuna sokayım !

aşkı hiçbir yaşta arayarak bulamazsınız. aşk, gelir sizi bulur ve neye uğradığınızı şaşırırsınız.

adamlar futbolu seviyor, eğleniyor. almanya golü yediğinde spiker sanki almanya golü atmışcasına sevinçle goll dedi. ardından isviçre'nin kaçırdığı goldede aynı tepkiyi verdi. sanmıyorum ki hiç bir alman bu adama sövüyordur. biz daha rakip takımın milli marşını ıslıklıya duralım. taraftar olarak nasıl sınıfta kalıyorsak, saha içindede futbolcu ayrı telden, teknik ekip ayrı telden çalıyor. takım içinde gruplaşma yada mobbing muhabbetleri döne dursun, doğru yada yanlış bizim millet olarak herşeye bi sözümüz var. herşeye yorum yapıyoruz. ama negatif.. hali hazırda bu kadar eksi başkanı, hocası, teknik direktörü, futbolcusu ve taraftarı varken 5 - bu takım nasıl başarılı olsun.

hırsızlıktır ve gasptır. ayrıca bakımından bir haber olduğun tanımadığın birisine ait havuza girmek sağlıklı bir durum da değil. bir havuzun nasıl işletildiğini bilen birisi bu hatayı yapmaz. madem bir şeylere gücünüz yetmiyor, bir yerler işgal etmek istiyorsunuz sizi de sokaklara ve meydanlara bekleriz. gelin siz de daha iyi kazanmak daha fazla yan hakka sahip olmak için mesleğinizde örgütlü olun. itiraz eden, bir şeyleri değiştirmeye çalışan insanlarla yan yana olun da birlikte kazanalım. üstelik sinsice, gizlice, tehlikeli bir biçimde değil. bağıra bağıra haysiyetli bir şekilde. haysiyetli bir hayat yaşamak ve buna göre bir tatil yapmak istiyorsan duruşun ve eylemlerin de haysiyetli olacak. yoksa senden çok farkı olmayan insanların malına göz dikmiş aşağılık bir hırsız durumuna düşüyorsun.

yılmaz güney tabii ki. bir de bizim şabalak solcular bu herifi nazım hikmet ile aynı kefeye koymazlar mı? nazım'a bundan büyük hakaret olmaz.

tam bir kriminal tip. ölümlü iki vukuatı var, birini herkes biliyor. bir hakimi vurdu.

diğeri; 1966 yılında bir film çekimi esnasında kafayı çekip direksiyona geçiyor ve bir kız çocuğunu öldürüyor. gazete haberinde yine kafayı çekip otel lobisindeki aynaya ateş ettiği yazılı. görsel

hani yılmaz güney hollywood'a gitseydi şöyle büyük aktör olurdu diyorlar ya. muhtemelen tüm kariyeri 1966 yılında kafayı çekip arabasıyla bir çocuğu ezdiği anda biterdi...

ancak bizim insanımız biraz farklıdır. burada sarhoş sarhoş silah çekip sağa sola rastgele ateş eden adam paris'e gittiğinde sokağa tükürmez...

sıfır araçlara bakıyorum bir süredir 1.5 2 milyon arasında dünya kadar model var. hemen hepsi ağzına kadar dolu, her yanı ekran ve kamera, mis gibi modern araçlar. benzer fiyatlara 7 8 yaşında artık antika gibi gözüken analog kadranlı en fazla cruise controlü park kamerası falan olan sorun çıkarma yaşlarına ulaşmış araçlar var. allah akıl fikir versin.
en az %30 bir fiyat köpüğü var. zksen 1000 lira edecek araca 1500 yazıyorlar. 2000 li yılların başında 2 3 senelik araçlar yarı fiyatına, 7 8 senelikler üçte birine falan düşerdi.
sıfır almak akıl karı değil zengin işi falan diye konuşurduk. şimdi ise 2. el almak bu fiyatlara mallık.
sıfırı 1500 olan 2 senelik 50 binde eski kasa aracı 1200 den koymuş misal ! lan bi sktir git !
ilan sitesinde rekor sayılara ulaşılmış. herkes satma peşinde sözde. satacak da ne olacak ? üstüne 300 500 ekleyip sıfır modelle yenileyecek. lan mal ! satacağın adam da yenilere bakmıyor mu sanırsın ? vw almaz da skodaya bakar. honda yerine kia, c yerine b segmente kayar sıfır alır nakiti olan alacak adam.

* lcw istanbul'da merdiven altı atölyelerde suriyeli ve paki günlük işçiler tarafından dikilir, kumaş seçimi atölyeye bırakılır, premium ürünlerde veya özel serilerde kumaşı lcw tedarik eder. ürünleri parasını asla haketmez, atölyeleri de ucuza çalıştırmaya zorlayarak taciz eder lcw'yi mutlu anan tekstilci nadirdir.
* defacto da üretim olarak kısmen lcw gibidir, parasını haketmez, kumaşlar inanılmaz dandiktir, pamuklu kıyafetler kesim hatası yüzünden yana doğru kayar bir iki yıkama sonrası, polyester kumaşlar yıkama sonrası bile leş kokar.
* koton 10-15 yıl önceki kalite ve marka değerinden epey uzakta, üretim kısmını pek bilemiyorum ancak yukarıdaki ilk ikisi gibi yerli üretim için kaliteden bahsetmek zordur.
* h&m ürünleri tc'ye genelde ithal gelir, yerli üretimde yine yukarıdaki atölyeleri seçer ancak kumaşı kendisi tedarik eder hatta kesimi kendi yapar, atölye sadece dikip paketler, bazen fiyat etiketi işini de atölyeye yaptırır, siparişten önce numune çalışır, fiyatı ölü vermez, tekstilciler h&m'den sipariş alabilmek için yarışırlar. pamuk basic tişörtleri bile kalitelidir, yana kayma yapmaz. fiyatını hakeder mi derseniz diğer üçlüye göre evet diyebilirim, indirimde yakalarsanız kesinlikle evet derim.

farklı yorum yapan üreticiler olabilir, bunlar şahsi gözlemimiz ve yorumumuzdur.

10 milyon suriyeli yerine 10 milyon inek besleseydik etin kilosu 30 lira süt ün kilosu 5 lira olurdu. bu kadar mülteci beslersen kira da artar et de artar peynir de

arkadaşlar uyku tutmuyorsa yatağa girip rahat bir pozisyon bulup 20 dk hareketsiz kalın, nasıl uyuduğunuzu bile hatırlayamayacaksınız. gece oturup kara kara düşünmenin kimseye faydası yoktur, gece insan objektifte olamaz. uyku tutmayacak kadar gönlünüzde bir şeyler yer etmişse gece düşünmeyin onu, uyuyun. hayat kısa yarın güneş doğacak ve şanslı olanlarımız yarın o güneşi görecek.