quaketrigger23
profili

  • file market'te nakitle alışverişe son verilmesi

    nakiti kaldıran ve nakitin kaldırılmasını savunanlar küreselcilere bilerek veya bilmeyerek hizmet edenlerdir. sen burada işini pos ile yaptığın zaman visa'ya mastercard'a komisyon kazandırıyorsun. banka komisyonunu saymıyorum bile, bankalar da sonuçta bizim değil.
    paranın dışarı nasıl sızdığının detayının pek bir önemi yok. sızıyor mu? sızıyor. elin adamı sırf sistem kurup bunu senin ülken de dahil birçok yere yaygınlaştırdığı ve kabul ettirdiği için oturduğu yerden senin ülke ekonominden gürül gürül para kazanıyor mu? kazanıyor.
    ben nakidin kalkmasına karşı değilim yanlış anlaşılmasın, bunu bu kafayla yapamayız diyorum. teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, markette kasaları hızlandırmak, kayıt dışılığı azaltmak vb. faydaları konusunda elbette hemfikiriz.

    ha şu olur, insanları yerli ödeme sistemi troy'a geçmeye teşvik edersin, bunun detayları var, örneğin alışverişte taksit sayısını arttırmak. halihazırda bu konuda troy zaten master ve visa nın gerisinde kalıyor.
    troy'u yaygınlaştırırsan para dışarı sızmaz.
    ama sen ben "tamam" deriz, troy'u bağrımıza basarız, iki gün sonra bir de ne görelim: troy'u da katar'a satmışlar :d

  • okuldan el ele çıkan kardeşlere araba çarpması

    bu otomobil üreticilerinin de ta amına koyayım. yıl olmuş 2024, otomobilin icadının üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmiş, hala sürücüsü frene basmadı diye yavaş giden araba çocuğu eziyor. ananızın amına girsin şekilli şüküllü tasarımlarınız, boy boy ekranlarınız. bi bok yapıyormuş gibi sağa sola koyduğunuz boy boy reklamlarınız götünüze girsin.
    bu yüzyılda insan hatası bu kadar kolay can almamalı, alamamalı.
    bazı şeylerin emniyet kemeri kadar zorunlu olması lazım.
    abs' nin olmadığı araba zaten trafiğe çıkamayacak.
    yeni çıkan arabalarda şehir içi hızda aktif kalacak şekilde otonom fren asistanı zorunlu olacak. yola bir şey fılayınca zınk diye fren yapacak. bu zaten bazı arablarda var.
    mevcut arabalara entegre edilen bir güvenlik sistemiyle bu bütün araçlarda yer alacak.
    bunun fiyatı uygun olacak hatta devlet bunun fiyatını mtv'den düşecek.

  • 19 mart 2024 trabzon'da chp otobüsünün taşlanması

    türkiye'nin yüz karasından beklenen bir hareket.
    hangi partinin otobüsünü taşlarsa taşlasın aynı şeyi söylerim.
    sizin insan gibi yapabildiğiniz bir şey hiç mi yok, hamsi beynini siktiklerim?

  • türkiye'deki en kötü devlet kurumu

    tarım ve orman bakanlığı.

    tarım var mı? yok.
    üreticiyi koruyan, aradaki komisyoncu akbabalara geçit vermeyen bir sistem var mı? yok.

    hayvancılık var mı? yok. çiftçiyi koruyan var mı? yok.

    tarım olsaydı buğdayı bile dışarıdan almazdık. bakliyatı tamamen dışarıdan getirmezdik.
    ormanlar korunuyor mu? hayır. talan ediliyor. önce yakılıyor, sonra otel oluyor. siyanürle altın aranıyor. talan ediliyor.
    hayvancılık olsaydı et bu kadar pahalı olmazdı.

    market raflarında nitelikli bir tek ürün bulabiliyor musunuz? hayır. paketli ürünlerin içinde kayda değer malzemeler ya hiç yok ya da on binde bilmem kaç oranında var.
    sağlığa zararı bilimsel olarak kanıtlanmış zibilyon çeşit katkı maddesi, koruyucu vb. üretime dahil edilen maddeleri yasaklayan, kısıtlayan var mı? yok. bütün bu malzemeler tamamen başıboş şekilde kullanılıyor.
    okul kantinleri çocuklara zehir saçıyor.
    gençler monosodyum glutamatlı noodle yiyor. msg miktarını kısıtlayan veya yasaklayan var mı? yok.

    gıdayı halk sağlığını koruyacak şekilde denetleyen yok. ancak salağın biri zeytin küvetine girip tiktok çekecek de öyle şikayet olacak da üreticiye ceza kesilecek.

    konunun ekonomik boyutu ayrı ama bu bakanlığın politikalarını bir durup düşünelim.
    insan sormadan edemiyor: öyleyse bu bakanlık neden var?

  • dilan polat'ın hapishanede çok zorlanıyor olması

    dilan polat suçlu bulunursa şunları söylemek istiyorum:

    kolay ve haram parayla insanların gözünün içine baka baka yalan söyleyerek hava atmak güzeldi değil mi? sahte bir özgüvenle sağda solda bacak bacak üstüne atıp ahkam kesmek güzeldi değil mi?
    o paralar size kim bilir hangi işlerden aktı. uyuşturucu parası mı, hırsızlık parası mı, kaçakçılık parası mı, kumar parası mı...
    siz ne yaptığınızı çok iyi biliyordunuz ve bu riski göze aldınız.
    "çok çalıştık, saçımız ağırana kadar çalıştık" diyen biri ne halt yediğini çok iyi bilir.

    dümen patladı. göte giren şemsiye açılmaz.
    içerisi zor geliyorsa dışarıda bedavadan yaşadığın güzel günleri düşün.

  • dünyayı yönetmesi gereken hayvan

    karga
    orospu çocuğu, kafası zehir gibi çalışıyor.

  • askerlik yaparken en çok zorunuza giden şey

    devletin parasının ve kaynaklarının hunharca israf edildiğine tanık olmak.
    insanların farkında olmadan dişinden tırnağından artırarak ödediği vergilerin bazı rütbeliler tarafından şahsi menfaatleri için fütursuzca çarçur edilmesi.
    kamu malını, kamu kaynaklarını hak-hukuk- helal-haram ayırt etmeksizin vampir gibi sömüren, yamyam gibi yiyen açgözlü köpeklerin olması.
    askerlik subaylara güzeldir. albaylar içinse altın tepside sunulmuş bir ikramdır.
    çok şerefli kaliteli insanlar ile çok şerefsiz ve adi insanların bir arada bulunduğu bir panayırdır askerlik.

  • 10 yaşındaki çocuk sokakta yalnız gezer mi

    valla benim çocuk olduğum 90'lı yıllarda gezerdi ama bugün gezmemeli. yani benim çocuğum olsa evin önünde olmasına bile içim rahat etmez. güvenlikli site içinde bile bi "acaba" derim.

  • sinan oğan'a oy vermiyoruz kampanyası

    adam diyor ki "ikinci tura kalırsak her iki taraf ile de pazarlık edeceğiz."

    siz bu adama düzgün, mert, eğitimli ,kaliteli falan mı demiştiniz?

  • türkiye'de artan gerizekalılığın sebepleri

    bunun tamamen siyasi amaçla zalimce, kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyorum. insanları aptallaştırırsanız oy almanız kolaylaşır.
    aptal insanın kafası çalışmaz; mala bağlar. anlamaz ve sorgulamaz.
    aptal insan karnı doyunca dünyanın en itaatkar ve memnun insanı olur.

    peki aptallaştırma nasıl yapıldı?

    `proteine ve nitelikli gıdalara ulaşmak aşırı zor hale getirilerek.`
    bugünün avrupalısı etini, sütünü yumurtasını,peynirini, tavuğunu, kırmızı etini, balığını, bitkisel protein olarak türlü türlü bakliyatını istediği gibi çeşit çeşit alıp yiyebiliyorken türk insanı buğdaydan yapılan ekmeğe mecbur bırakılıyor.
    aptal aptal boş konuşmak istemiyorsanız rakamlarla konuşun; alın size rakam:

    avrupa'da kişi başı yıllık 150 kilogram ile ekmek tüketiminde birinciyiz. bizden sonra gelen almanya ise sadece 90 kilogram ekmek tüketiyor! rusya bile 80 kilogram tüketiyor.
    bu kadar çok ekmek yani karbonhidrat tüketmemizin nedenini hiç düşündünüz mü?
    bu alışkanlık falan değil, mecburiyet. mecburiyetten gelen bir alışkanlık.

    nitelikli besin pahalı olduğu için ekmek ana yemeğe katık ediliyor;
    ağızda doluluk hissi veriyor, midede gluten balçığa dönüşüp doluluk hissi veriyor.
    yani ekmek ağız dolduruyor, mide dolduruyor.

    o ekmeğin sindirimden sonra neden olduğu insülin bombardımanı sonucu öyle bir sersemleşiyor ki insan, farkına bile varmıyor. biz midesine pişmiş hamur basan fakir bir halkız.

    bugün avrupalı bir genç spora başladığında etini yumurtasını peynirini ve diğer ihtiyaçlarını hiç çekinmeden, düşünmeden ve zorlanmadan alıyor. aynı yaştaki türk genci ise hazır noodle yiyip kanser olmaya terk ediliyor. antibiyotikli tavuk göğsü yediği zaman kendini zengin hissediyor. emekli bir adam market market dedektif gibi etiket araştırması yapıyor. pirincin iyisini değil ucuzunu alıyor. şarküteri reyonunu transit geçip kendi kendine mahçup bir halde derin dondurucudan bir tabak tavuk ciğeri alıyor.

    gözlemlerimi ve aldığım notları görseniz dehşete düşersiniz.

    lor peynir ve yumurta bile lüks protein sınıfına sokuldu artık. varın gerisini siz düşünün. birileri iflahımız hepten sikmeye yemin etmiş anlaşılan.

  • erdoğan'ın 25 metreküp ücretsiz doğalgaz müjdesi

    metreküpü 4 lira 80 kuruş.
    kış geçmiş, elektrik bi yandan doğalgaz bi yandan iflahımı sikmiş.
    25 metreküpü 120 lira yapar. ben istemiyorum, başımın gözümün sadakası olsun.
    bedeli 120 liracık olan şeyi haber diye ısıtıp ısıtıp önümüze koyarlar şimdi.
    işte algı siyaseti budur.

  • ağda yaptıran erkekler cehennemde yağda kavrulacak

    ulan lazer epilasyonda acıdan hopladık yandık bir de cehennemde mi yanacağız?

  • yahudilerin bu kadar zengin olmasının nedeni

    dürüst ve ciddi olmak: bir yahudi müşterisini kazıkladığında veya kandırdığında o müşterinin bir daha kendisiyle ticaret yapmayacağını bilir. bir yahudi işveren işçisinin hakkını vermediğinde, gasp veya suistimal ettiğinde o işten de işçiden de hayır gelmeyeceğini bilir.

    ticari zekaya sahip olmak: yahudiler bakkal mantığıyla çalışmaz, işi geliştirir ve genişletir. kafası çalışan bir yahudinin günü kurtarmak gibi bir derdi yoktur; resmin bütününe bakar.

    tutuculuk ve dayanışma: yahudiler "üstün ırk" inancı nedeniyle birbirlerine bağlıdır ve bir aile olarak birlikte hareket ederler. gücün sirküle edilmesi bütün yahudi firmalarını ayakta tutar.

    bu üç maddede yazdıklarımın hepsini zıttına çevirin, tanıdık geldi mi?
    hangi milleti ve inancı anlatıyor?

  • 30 yaşından sonra hayatın bittiği gerçeği

    20 yaşıma kadar okullarda dirsek çürüttüm.
    25 yaşımda çok da bayılmadığım ve anlamadığım bir bölümden mezun oldum.
    5 yılımı bu bölümle ilgisi olmayan bombok bir işte heba ettim.
    şu anda, ülkenin şu koşullarına rağmen evlenmem için ailemden ve çevremden baskı görüyorum. intihar edecek kadar büyük bir çıkmaz değil ama, yaşadığım da söylenemez.
    hem bugünümü hem de yarınımı şimdiden kaybetmiş olma düşüncesi uykularımı kaçırıyor. beynimde bir şimşek çakmasına, göklerden bir karar gelmesine veya bir mucizeye ihtiyacım var artık. ya da ordu'nun derelerinin yukarı akmasına.

  • 8 kasım 2022 ümit özdağ'ın paylaştığı yks tablosu

    saçmalıktır. utanç vericidir.
    23 kişiden sadece 4'ü doğma büyüme buralı. yaklaşık % 17 ediyor.
    ülkeye dışarıdan genç getirilyor ( ya da kucak açılıyor), o genç dini bir liseye sokuluyor sanki imam olacakmış gibi.
    sonra o genç üniversite sınavına giriyor. üniversite sınavında o yabancı gence ayrıcalık tanınıyor.
    ( nedir efendim o ayrıcalık? yabancı kontenjanı + daha düşük taban puan + yabancı uyrukluya özel, farklı içerikte; daha kolay sınav)
    o genç kendi ülkesinde asla giremeyeceği , hayal bile edemeyeceği bölümlere sokulup meslek sahibi ediliyor.
    bunların büyük bir kısmı diplomasını alıp ülkesine dönüp veya başka bir ülkeye gidip çalışıyor.
    göçmenlerde/ mültecilerde durum daha farklı.

    yabancı uyrukluya eğitim hakkı tanımak, üniversite diploması vermek dünyanın hemen hemen her yerinde var olan bir uygulama ancak herkes türkiye'deki gibi mi yapıyor? türkiye'deki boyutlarda mı yapıyor?
    erasmus programıyla falan karıştırmayın, lise okumaktan, üniversite okumaktan bahsediyorum.
    türk gencine dünyanın neresinde böyle bir ayrıcalık tanınıyor?
    türk genci neyimize yetmiyor? bizim gencimizin kabahati ne, türk olmak mı?

  • yazarların takıntı boyutunda nefret ettiği ünlüler

    çöplüğe dönmüş türk televizyonlarındaki programlarda yer alan, hiçbir sanatçı veya zanaatçı vasfı bulunmayan, neden ve nasıl ünlü olduğu anlaşılamayan gereksizler:

    hakan ural : sırf babası ünlü diye bir şekilde bir yere kapak atmış. zamanın şartlarına göre kıvrılıp para peşinde koşmuş. şimdi de götün götün siyasetçilere yanaşıyor. ama geçti bor'un pazarı.

    nihat doğan: bilmem ne aşiretindenmiş. başka hiçbir özelliği yok ama türk televizyonlarında bağırıp çağırarak günü kurtarmış tabi. kaset falan çıkarmaya çalışmış, tutturamamış tabi. şarkı söylemek kim sen kim, sen git dağda davar güt.

    seren serengil: babası yeşilçam ünlüsü diye bir şekilde meşhur edilmiş. tıpkı hakan ural gibi. ben hayatımda bu kadar gereksiz olup da bu kadar ağır makyaj yapan birini görmedim. 2022 yılındayız be ablacım, rujun dışına dudak kalemi sürmek mi kaldı ya.

    rasim ozan kütahyalı ve dişi versiyonu: karısı: yemin ederim bende o kadar tiksinti uyandırıyorlar ki haklarında şurada bir şey bile yazmak istemiyorum.

    zamanın zengin kasetçilerinin/ plakçılarının başımıza bela ettiği türkücüler:

    mahsun kırmızıgül: allahın kırosu başımıza yönetmen oldu, sanatçı oldu ya la. sen bu konuda hiçbir eğitim almamışsın, sahne tozu bile yutmamışsın, yönetmen koltuğuna oturunca yönetmen mi olunuyor? aman tonrem ne kadar da elit bir insan. yediği veya yediği iddia edilen nanelerden dolayı burada da barınamıyor.

    özcan deniz: mahsun ile arasında nüans var. mahsun yönetmenlikte ne kadar eğitimsizse özcan da oyunculukta o kadar eğitimsiz ve yeteneksiz. gel gör ki türkiye gibi her şeyin dandik olduğu bir yerde iyi prim yapıyor. herifte jest yok mimik bile yok ama ne yapıp edip ısıtılıp ısıtılıp televizyona dayanan ağalı aşiretli dizilerden para kazanıyor.

  • özgürlüğün en büyük düşmanı

    korkudur.
    bu entryden önceki ve sonraki bütün entryleri okuyun. temelinde korku olduğunu göreceksiniz.
    örnek: yalnız ölürüm, cesedimi 10 gün sonra pis kokudan bulurlar korkusuyla evlenir.

    inancıyla ilgili kafasındaki soru işaretlerini ömrü boyunca taşır ama "ya öyleyse" diye bir ömür boyu korkuyla yaşar.

    ya kaybedersem diye kendi iş girişimine kalkışamaz, bir ömür boyu maaşlı bir işte hapsolup kalır.

    insan hem özgür olmak ister, hem de özgür olmaktan korktuğunun farkında değildir.böyle de sıkıntılı bir mamül insan.

  • 1m tl'si olanın her ay 15 bin lira faiz alması

    bugün 1 dairen olsun ve değeri 1 milyon tl olsun.
    bunun kira getirisi aylık 3.000 tl olsun.
    şu anda bu daireyi sattın ve parasını faize yatırdın.
    aylık 3.000 lira kira getirisi yerine aylık 15.000 tl faiz getirisi kazanıyorsun diyelim.
    satmasaydın, 1 yılda kazanacağın kira getirisi: 36.000
    sattıktan sonra 1 yılda kazanacağın faiz getirisi: 180.000
    1 yıl sonunda toplam paran 1.180.000 tl olacak.
    ancak şöyle bir sorunumuz var:
    senin 1 milyona sattığın o evin değeri 1 yıl sonra en az 1.300.000 olacak.
    yani seneye sen faiz getirinle bile artık o evi alamaz hale geleceksin.
    işte enflasyon tam olarak budur.
    rakamsal olarak her ay 15 bin lira kazandığını zannedeceksin ancak reelde her geçen ay giderek daha az kazanacaksın çünkü paran değer kaybediyor.
    türkiye gibi büyük enflasyon olan ekonomilerde faiz ve enflasyon birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız düşünülmemelidir. enflasyon olmasa eyvallah, paran değer kaybetmeden büyüdükçe büyür. ancak enflasyon hiç bir zaman faizin bir sonucu değildir; faiz enflasyonun bir sonucudur. faizi sırtına çubukla havuç bağlanmış bir tavşan olarak düşün. enflasyonu da havuç olarak düşün. tavşan havucun peşinden koşacak ancak onu hiç bir zaman yakalayamayacak. havuç hep önde olacak. bunu şöyle de ifade edebiliriz: yüksek enflasyonun varlığında enflasyonun götürüsü faizin getirisinden her zaman büyüktür.

  • rüyada görülen en ünlü kişi

    (bkz: bill gates)
    sohbet ediyorduk. laf arasında şöyle dedi:
    "dünyanın neresinde olursa olsun bir bilgisayarda bir tuşa basıldığı zaman bizim haberimiz olur."
    ve bunu ingilizce söyledi.

  • gıdadedektifi

    sadece ürünlerin ambalajında yazan içerik bilgilerini tüketiciyle paylaşan platform.
    evet, tek yaptığı şey budur. ambalajda bit kadar küçük puntoyla yazılan içerik bilgilerini tüketiciyle paylaşıyor. asla üreticiyi hedef gösterme, markalara kasten zarar verme gibi amaçlar gütmemektedir. sürekli takip ettiğim için biliyorum.
    bu platform, gıdalarda içerik bilgilerinin, ambalajda bulunan ibarelerin ve görsellerin tüketiciyi yanıltacak şekilde yapılmasına engel olmaktadır. bu sebeple hem üreticilerin türk gıda kodeksine uygun faaliyet göstermesini hem de tüketicinin bilinçlenmesini sağlamaktadır. sonuç olarak, bu platform toplum yararına hareket etmekten başka bir faaliyet göstermemiştir.
    bu zamana dek bu platforma üreticiler tarafından çok sayıda dava açıldı ancak bunlar gıda dedektifi lehine sonuçlandı.
    tüketiciyi yanıltma amacı güden art niyetli üreticilerin bu gibi platformlardan rahatsız olması ve bu rahatsızlıktan kaynaklanan bir refleksle dava açması son derece doğaldır.