suret03511
profili

  • 21 ağustos 2023 samsunspor fenerbahçe maçı

    --- spoiler ---

    bir haftada iki tane uc buyuge puana puan kaybettirmezler yarin samsunsporu dograyacaklar maalesef

    --- spoiler ---

    bak bak algıya bak hele! sinsi, algıcı zihni sikilesiceler! 10 senedir bu sezon fenerbahçe'yi şampiyon yapacaklar muhabbeti yapıp, hani fener es kaza şampiyon olursa onu en baştan değersizleştirmeyi amaç edinen zihniyet bu; bunların bu husustaki lideri geberdi gitti çok şükür ama attığı sinsi tohumlar yabani otlar gibi sosyal medyayı sardı maalesef.

  • evlilikte erkeğin görevleri

    aranızda ütü yapıp, toz aldığını söyleyen; meriç görünümlü, kılıbık kılıklı budalaların olduğunu görüyorum! hâlbuki evlilikte erkeğin görevi aşağıdaki kısa listeyle sınırlıdır, bundan daha fazlasını yapan çok net söylüyorum pısırıktır.

    -çöpü atmak.
    -wc'yi temizlemek.
    -hafta sonu kahvaltısı hazırlamak.
    -balkonu yıkamak.
    -ütülenen kendine ait kıyafetleri katlayıp yerine yerleştirmek.
    -pazar, market, kasap alışverişini yapmak.
    -ızgara, et, balık, kızartma, salata, güveç türevi yemekleri yapmak.
    -çayı demlemek, kahve yapmak.
    -akşamları çerez-meyve tabağı hazırlamak.
    -bulaşık makinesini boşaltmak.
    -kapıya bakmak.
    -ufak tefek tamiratları yapmak yada yaptırmak.
    -perdeleri asmak.
    -iade olacak ürünleri kargoya vermek.
    -eşle dostla sosyalleşme planlarını tertiplemek.
    -gereğinde çamaşır asmak yada toplamak. (bu rutin değil.)
    -eşin bitmek tükenmek bilmeyen şikayet ve eleştirilerini ilgiyle dinlemeye çalışmak. (bu allah'ın emriymişçesine rutin!)

    bunlardan hariç, kendince başkaca görev icat eden erkişiler varsa, biliniz ki onlar çölde su arayan bahtsız bedeviler gibi, evde seks arayan am budalası sefillerdir! ütü ne aq ayı!

  • 30 ekim 2021 konyaspor fenerbahçe maçı

    fenerbahçemizin puan kaybı halinde lige havlu atacağı, sonrasında ziraat türkiye kupasına odaklanacağı akabinde boktan bir takıma elenip ona da havlu atacağı, adeta havlu atmalara doyamayacağı bir maç.

    az önce fenerbahçe başlığında gördüm: biri kalkmış demiş ki: "iyi gün taraftarısınız"
    -biz iyi gün mü gördük amk.!

    biz iyi gün bilmeyiz, bilakis mutlu-mutsuz her sezon, her maç umut eder karşılıksız severiz. aptal aşığız çünkü. keşke söküp atabilsek.

  • odtülü mühendise 5500 tl maaş teklif edilmesi

    azdır, ayıptır.
    ama bir kesim emekçiyi allah'ın kuryesi diyerek aşağılamak çok daha ayıptır.

  • efes tuborg rekabeti

    tuborg'un bu rekabetten haberi var mı bilmiyorum ama envai çeşit birayı içmiş 20 yıllık bir hamal olarak, şunu söyleyebilirimki: tuborg gömer! gözlemlerime göre bizim bira sever kısmının yaygın kanısı da bu yöndedir. daha iyidir daha lezzetlidir mevzusunda değilim ancak damak tadının geneline hitap etmesi açısından bu böyledir, lâkin zamanla değiştirilip geliştirebilir.

  • tayt giyen kızın kıçına bakmayabilmek

    'göğüs dekoltesine bakmamaya çalışmak' yine hadi neyse de, bu gerçekten peygamberlik emaresi bir erdem olsa gerektir.

  • zaman yolculuğu ile gidilecek zaman ve mekan

    hani bu antik kentler var ya: efes, hattuşaş, göbeklitepe, milet, zeugma, olimpos, aspendos, assos, hierapolis, teos, smyrna.. işte oralarda orjinal yaşamın sürdüğü zamana gitmek isterdim.
    ne yiyorlar, ne içiyorlar, nasıl yaşıyorlar, nerede sevişiyorlar, ne konuşuyorlar, neleri dert edip, nelerle vakit geçiriyorlar, nelere anlam yükleyip, neyin davasını güdüyorlar hepsini şöyle uzaktan gözlemleyip günlerce izlemek isterdim.

  • küçükken horoz tarafından kovalanmış sözlükçüler

    o şerefsiz beni de kovaladı. yazar bir arkadaş "sol gözümün bir cm altında gagalama izi hâlâ durur yazmış" yemin ediyorum aynı yerden deşildim, belki de aynı psikopat horozdu. gerçi bizimki ev sahibinin horozuydu; ev sahibimiz amca olayı duyduğu gibi "az daha çocuğun gözünü çıkaracakmış namussuz" deyip derhal horozu kesti, kanını da alnıma sürdü (gaga yarasının 3 cm üstüne) etini de komple bize verdi, ailecek yidik.

    o zaman tabii çocuk psikolojisi filân diye bir şey icat edilmemişti, edildiyse de henüz bizim mahalleye gelmemişti zira bizim mahalle epey bi kenardaydı. düşünün yan komşumuzun koyunları filan vardı hatta bu davarlardan biri de avret mahallimden süsmüştü beni. ev sahibimizin gösterdiği duyarlılığı komşudan da bekledik, "az daha çocuğun yımırtalarını patlatacakmış namussuz" gibisine. lakin komşu dayı: "bi süsmeylen dağ gibi koç mu kesilir aminiyum, başka yerde oynasaydı hımbıl velet!!" deyip olayı örtbas etmişti.

    her neyse o horozun ruhumda açtığı, şaka şaka o dönem çoçuk kısmının ruhu da yoktu, yüzümde açtığı yaranın izini* hâlâ gururla taşırım; soran hatunlara 'geçmişte bir kavgadan kalma' diyorum. acayip havam oluyor; gerçekten böyle düşüyor, düşeni eve götürüp koçun süstüğü yeri gösteriyorum. "öpüüm geçsin" diyen oluyor.

    sonuç ve fayda: bana göre hayvanlar tarafından kovalanmamış çocuk, çocukluğunu yeterince yaşamamıştır. bakın şahsen benim çocukluğunda kazlar, hindiler hatta eşşekler tarafından kovalanmış arkadaşlarım var; hepsi de çok mutlu, çok düzgün insanlar.

  • rüyada sert yumruk atamamak

    günlük hayatta yapamadığım, eksik kaldığım bazı şeyleri rüyamda yapmaya gayret ediyorum ki o bazı şeylerin arasında çok tuhaf şeyler de var, söz temsil:

    -mahalle maçında ağzımda sigara olduğu halde sol kanattan ortalanan topu göğsümde yumuşatıp röveşata ile gol atmak ve kenar mahalle dilberleri tarafından ayakta alkışlanmak.

    -denizde boğulmakta olan pembe bikinili çok güzel bir kızı, capada capada yüzüp sırtlayarak kurtarmak ve akabinde tüm plaj sakinlerinin takdirini kazanmak ve hadiseyi cnntürk canlı yayınında nevşin mengü'ye alçak gönüllü, mahçup bir dille anlatmak; nevşin'in bundan çok etkilenmesi ve gelinim olması.

    -herkese haksızlık ettiğini gördüğüm ve gün içinde de çok sinirlendiğim ama bir sebepten* müdahil olup da karşı çıkamadığım birini duvarlara çarpa çarpa, ağzı-burnu dümdüz olana kadar zopalamak.

    işte gündelik hayatta beceremediğim bir çok şeyi aşağı yukarı rüyalarımda beceriyor ve mutlu uyanıyorum; ne bileyim tam röveşata olmuyor da yarım vole oluyor yada nevşim mengü olmuyor da oylum talu oluyor, sıkıntı değil yani.

    gel gelelim o hergeleyi bir türlü istediğim gibi dövemiyorum, ben istiyorum ki vurduğum zaman çotanks diye ses çıksın, ağzından kanlı salyaları ve dişleri ağır çekimde havalara saçılsın, ben istiyorum ki midesine yumruk attığımda sumsuğum belinden çıksın ki böbrekleri cölk diye yere düşsün ama yok arkadaş! ancak kibar kızlar gibi yandan yandan böğründen doğru elimi sallayabiliyorum. bu naif ve zayıf vuruşlar bir türlü tatmin etmiyor beni, sanki kolumda omzumda hiç güç kalmamış, sanki yediğim yulaf ekmeğiymiş gibi layt layt rüyada kimseyi dövemiyorum.

    sabah uyandığımda hatun pis pis sırıtarak soruyor: "gece yine sinek kovalar gibi, kimi hırpalamaya çalışıyordun sen?" yumruklarımı öfkeyle sıkıyorum ama onu da dövemiyorum, poposuna sadece sempatik bir şaplak atabiliyorum ve "çay koyim ben bari" diyorum.

  • yeni evli çift aktiviteleri

    sürekli kahvaltı edip ardından türk kahvesi içmek. bakınız benim face'de birbirleriyle tanışıklığı olmayan 3 tane yeni evli çift var, hemen her gün benzer bir fotoğraflarını görüyorum. anladığım kadarıyla yiyişmekten yemek yapmaya fırsat bulamıyorlar, günde 5 posta kahvaltı edip kahve içiyorlar. ha bi ortak nokta da hepsinin kahvaltısının baştacı: üzerine bal gezdirilmiş kuruyemiş tabağı.
    arkadaşım siz sabah akşam ballı badem-ceviz yer durursanız, vuruştan başka bi aktivite edemezsiniz zaten. gerçi bu da olumlu da ileride birbirinizden cabuk sıkılırsanız diye söylüyorum.
    bak geçen bu çiftlerden birisi sinemadan yer bildirimi yapmışlar, altına da "gesmelere geldik ama filmden sıkıldık eve geçiyorus" yazmışlar. kesin patlamış mısırın balını az buldunuz, diye yorum yazdım, face'den sildiler beni, "koci?le duştan sonra kahvaltı qeyfi" adlı albümden mahrum bıraktılar beni ona yandım amk.!

  • kedi bakarken sevişmek

    şu hayatta asla yapamayacağım bir etkinlik. yani şöyle deyim, ergenken odamda fener posteri vardı, masaüstü bilgisayarın dns ayarlarıyla oynayıp malum siteye girmeden önce posterin üzerini kağıt havlu ile örtüyordum. yani ne bileyim, rıdvan bakıyor, oğuz bakıyor hadi bunları geç aykut bakıyor abi!