Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. eğitim için batı'ya gidenler ajan oluyor

    bu beyanı veren sevgili cumhurbaşkanımızın çocuklarına bir bakalım;

    sümeyye erdoğan: ındiana universitesi & londra ekonomi okulu

    esra erdoğan : indiana univertsitesi & california universitesi

    necmettin bilal erdoğan : harvard kennedy school & ındiana university bloomington

    ahmet burak erdoğan : londra ekonomi

    başka da sözüm yok.

    @debouncer 'ın katkıları ile genişletme;

    numan kurtulmus - temple üniversitesi school of business & management
    mehmet şimşek - university of exeter ( @foxtrot adlı suser arkadaşımız da kendisinin ingiltere vatandaşı (çifte vatandaş) olduğunu belirtti, google'da bolca haber ve kaynak mevcut.)
    berat albayrak - new york pace üniversitesi
    fatma betül sayan kaya - new york üniversitesi (@kissable pussy uyardı. fatma hanım doktora bursu kazanıp bu okulda çalışma yapmış lakin diploma sahibi değilmiş henüz)
    mevlüt çavuşoğlu -london school of economics
    faruk özlü - harvard üniversitesi
    hulusi akar - queen's university belfast & armed forces collegue
    abdullah gül - exeter üniversitesi
    merve kavakçı - texas üniversitesi & harvard üniversitesi

    kaynak da onlardan olsun, http://m.sabah.com.tr/…-hukumetin-kabine-uyeleri/15

    liste uzuyor efendim, durduramıyoruz. meğer ne çok ajan varmış. katkılar @beni ucuranin vicdanini silkeyim , @xenophobe , @foxtrot

    insanlık editi : (#70906627) @nick ne amk yardım rica ediyor.

  • 2. yoğun bakımdaki hastaya sigara veren hemşire

    bu mallar da böyle bi işe girip çalışıyorken işsiz hemşirelere, sağlıkçılara o kadar üzülüyorum ki... bu sığırlar bile bu mesleği yapabiliyorsa herkes yapar cidden.

  • 3. atatürk olmasaydı türkiye özgür bir yer olurdu

  • 4. 21 eylül 2017 ali koç'un başkanlık konuşması

    bu nası entry dili aq, basın danışmanı mısın :))

  • 5. iş emaillerindeki vahim klavye hataları

    bankada çalışırken bir bayan arkadaş bana mail attı.

    aşağıdaki hesapların hangilerine bloke koydun?

    ben de cevap verdim:

    tamamına koydum.

    yalnız m harfi yerine hemen altındaki space'e basınca:

    ta amına koydum. olmuş.

    bu kadar utandığımı hatırlamam. mailleri göndermeden önce tekrar okuma alışkanlığı kazandırdı bu durum bana.

  • 6. 20 eylül 2017 tsk'nın sivilleri vurduğu iddiası

    k*rdistan kabilesinin amina koyim.

    tsk da ananizi siksin orospu cocuklari.

  • 7. 23 eylül 2017 fenerbahçe beşiktaş maçı

    açılın ben fenerbahçeliyim. pardon ama fener bu maçı yarrraaamı kazanır. ters psikoloji falan değil. baya baya yarraaamı kazanır.

  • 8. gölcük müftüsünün skandal paylaşımı

    ilgili haberde geçen paylaşımdır.
    http://www.hurriyet.com.tr/…im-tepki-cekti-40586255

    başı açık kadınlar kastedilmiştir.

    bu paylaşıma tek bir şey söylemek isterim;

    sen önce mağaza yazmayı öğren. ondan sonra ahlak dersi verirsin.

    edit: bu başlık vesilesiyle bir mesaj vermek istiyorum

    bizim cehenneme gidecek olmamız sizi bu kadar ilgilendirmesin. siz ibadetinizi yapın, ritüellerinizi uygulayın.

    artık dana mı kesersiniz, deve sidiği mi içersiniz kafanıza göre.. gidin cennetinize, bırakın seküler insanlar da 'size göre risk unsuru' taşıyan hareketler yapsın. benim cehenneme gidecek olmamla bu kadar kafayı bozma dinci kardeşim. hayır bana nispet mi yapıyorsun da ikide bir böyle şeyler sıçıyorsun?

    "ooh ooh biz cennete gidecez sen yanacan" der gibi? bana mı ibadet ediyon olum? hayırdır?

    sen git püfür püfür cennetine. sana karışan eden yok. sen de bize karışma!

    hadi canım, hadi arkadaşım...

  • 9. caz ile blues arasındaki farklar

    bluesda gitar konuşur diğer enstrümanlar biat eder, cazda her çalgının kendine ait bir fikri vardır.

  • 10. hülya avşar'ın muhteşem yüzme stili

    koca yaz denize girmediğimi fark ettirmiştir. ne güzel yüzüyor amk foşur foşur.

  • 11. ios 11

    16gb'lık iphonuma alamadığım güncelleme. buradan bir kez daha sesleniyorum, 16'lık iphone pişmanlıktır, rezilliktir. hiçbir şey yok ama telefon dolu. maalesef androitçiler gibi kafamıza göre önbellek de silemiyoruz. birazdan yer açma çalışmaları yapcam ama nasıl yapcam belli değil. yak bütün fotoğraflarıııo olacak pcye.
    tarkana selam, bu arada tarkan çok bozmuş.

  • 12. şekerbank'ın kölelik düzenine geçmesi

    bankada çalıştığı için sektörden haberdar olan ya da eşinden dostundan duyan bilir, bir sürü banka öküz gibi fazla mesailerle, fazla mesai ücreti vermeden, belli bir seviyenin üstündeki yöneticiler dışında, insanların kalifikasyonuna, yaptıkları işe ve yaşam şartlarına kıyaslayınca üç kuruş maaşla çalıştırıyor herkesi. özellikle mesai dayatması birim yöneticileri eliyle organize edildiği için, açılan bir kaç iş davası dışında gündeme de gelmiyor bu konu. türkiye’de bir kez işvereninizle davalık olduktan sonra, bunun ileride iş bulmanızı nasıl da zorlaştırdığı (kara listeler) düşünülünce, dava açanların sayısı da çok olmuyor haliyle.

    şekerbank olayı bir adım diyeceğim de bir az kalır, on adım daha ileri götürmüş. gayet kurumsal yoldan -insan kaynakları departmanının attığı bir maille- çalışanların bankaya 3 kez geç giriş yaptıkları takdirde yıllık izinlerinden bir gün düşürüleceği, 09.00-10.00 arası ve 17.30-18.00 arası turnike çıkışlarının kapatılacağı ve çıkışların ancak insan kaynaklarının iznine tabi olduğunu haber vermiş. bu kadar mı?! hayır?! çalışanların bundan sonra, günde “en fazla” 5’er dakikalık iki molası olacakmış. hani bu bankalar herkesin 6 deyince çıktığı yerler olsa anlayacağım. millet zaten 8’den önce çıkamıyor, hafta sonları da gelip çalışıyor. dayatılan performans beklentisi normal mesai içerisinde olabilecek gibi değil ki zaten. şimdi bir de turnikeleri kapatma, yemek molası dışında 5’er dakikalık sadece iki molaya izin verme ve 3 kez geç gelenlerin yıllık izninden düşme kararı almışlar. bu nedir yahu! tamamen kanuna aykırı, hiçbir yerinden tutulacak gibi değil. düşünsenize 3 defa, kazara 5 dakika gecikseniz gitti bir gün izin. bari gecikilen süreleri topla da öyle düş, yine kanuna aykırı olur ama en azından daha adil gelir kulağa.

    kaynak diyenler buyursun

  • 13. rüyada sert yumruk atamamak

    günlük hayatta yapamadığım, eksik kaldığım bazı şeyleri rüyamda yapmaya gayret ediyorum ki o bazı şeylerin arasında çok tuhaf şeyler de var, söz temsil:

    -mahalle maçında ağzımda sigara olduğu halde sol kanattan ortalanan topu göğsümde yumuşatıp röveşata ile gol atmak ve kenar mahalle dilberleri tarafından ayakta alkışlanmak.

    -denizde boğulmakta olan pembe bikinili çok güzel bir kızı, capada capada yüzüp sırtlayarak kurtarmak ve akabinde tüm plaj sakinlerinin takdirini kazanmak ve hadiseyi cnntürk canlı yayınında nevşin mengü'ye alçak gönüllü, mahçup bir dille anlatmak; nevşin'in bundan çok etkilenmesi ve gelinim olması.

    -herkese haksızlık ettiğini gördüğüm ve gün içinde de çok sinirlendiğim ama bir sebepten* müdahil olup da karşı çıkamadığım birini duvarlara çarpa çarpa, ağzı-burnu dümdüz olana kadar zopalamak.

    işte gündelik hayatta beceremediğim bir çok şeyi aşağı yukarı rüyalarımda beceriyor ve mutlu uyanıyorum; ne bileyim tam röveşata olmuyor da yarım vole oluyor yada nevşim mengü olmuyor da oylum talu oluyor, sıkıntı değil yani.

    gel gelelim o hergeleyi bir türlü istediğim gibi dövemiyorum, ben istiyorum ki vurduğum zaman çotanks diye ses çıksın, ağzından kanlı salyaları ve dişleri ağır çekimde havalara saçılsın, ben istiyorum ki midesine yumruk attığımda sumsuğum belinden çıksın ki böbrekleri cölk diye yere düşsün ama yok arkadaş! ancak kibar kızlar gibi yandan yandan böğründen doğru elimi sallayabiliyorum. bu naif ve zayıf vuruşlar bir türlü tatmin etmiyor beni, sanki kolumda omzumda hiç güç kalmamış, sanki yediğim yulaf ekmeğiymiş gibi layt layt rüyada kimseyi dövemiyorum.

    sabah uyandığımda hatun pis pis sırıtarak soruyor: "gece yine sinek kovalar gibi, kimi hırpalamaya çalışıyordun sen?" yumruklarımı öfkeyle sıkıyorum ama onu da dövemiyorum, poposuna sadece sempatik bir şaplak atabiliyorum ve "çay koyim ben bari" diyorum.

  • 14. dünya sinema tarihinin en iyi cenaze sahnesi

    benim için davaro'daki hortum başa gelecek kısmını barındıran sahnedir.

    gülmekten altına sıçırtır.

    sahnenin tek falsosu tabutla cenaze gömülmesiydi.

  • 15. 11 ağustos 1999 güneş tutulmasını görmüş nesil

    hayatımın en güzel günlerinin son günleriydi..
    gölcük'ten izlemiştik. kocaeli/gölcük'ten.
    ailece.

  • 16. playerunknown's battlegrounds

    bir oyunun çok satması, insanlar tarafından sevilmesi -ki görece bir kavramdır bu- fiyatını eleştirme hakkını tüketiciden almaz, sayın dingil.

    benim bilgisayar başında geçirdiğim toplam süre hafta içi maksimum 3, hafta sonu da 3 - 3,5 saat. senin olmayabilir ama benim zamanım kıymetli. oyunlar da benim için olmazsa olmaz değil. stres atıcı, kafa dağıtıcı bir alternatif. steam, origin kütüphanem üniversite zamanında alıp şu an çürümeye yüz tutmuş oyunlarla dolu. o yüzden bana burada fiyatlandırmayı anlatacak en son dingil, pardon kişisin.

    sana fiyatlandırma, arz - talep ile ilgili bir şeyler anlatmak isterdim ama, başlık amacından sapmasın. özetle; olması gereken fiyatı h1z1'dan bir tık yukarıda bir aralıktır.

    tanım; paranın nasıl zorluklarla kazanıldığını bilmeyen, zamanın değerinden bir haber; ruhu belki de kendi ergenlerde tarafından fiyatı savunulan, başarılı oyun.

  • 17. reşit bir kızın cinsel hayatına karışan ailesi

    1999 yılından beri sözlükte değinilmemesine şaşırdığım konuydu. helal sana.

  • 18. ekşi itiraf

    az önce midem kazınınca bir süredir bizde kalan yeğenlerimin eti pufunu çaldım. zaten görünce gözüme kestirmiştim. yalnız bir tane kalırsa kavga ederler, paylaşamazlar diye ikinci eti pufu da bulup onu da çaldım. ama gerçekten sırf kavga etmesinler diye çaldım. vallahi bak! hem çocuklara abur cubur alma hem de olanı da çal! olmaz olsun böyle dayılık! yalnız eti puf da hala çok güzel allahsız. *

  • 19. kod yazanların kendini yüksekte görme huyu

    yazılımcılar (türkiye için konuşuyorum) ikiye ayrılıyor gözümde

    1- plaza çakalları, bunlar diplomalarıyla kapağı attıkları şirketlerde bir sik yapmadan ömür tüketir ve lak lak yaparlar. çoğu maldır ve hakikaten kendini yüksekte görür.

    2- gerçek yazılımcılar. gerçekten bir şeyler yapma dürtüsüyle amatör olarak bu işe girmiş ve önemli bir kısmı alaylı olanlar, üniversite mezunu olanlarsa daha üniversitede staj olsun, kendi projeleri olsun yardırmış oluyorlar. mütevazi ve gerçekten projeleri sırtlayan adamlar bunlardır.

    örneğin şirket olarak plaza çakallarıyla çalışmayı bıraktığımızdan beri iş yapma hızımız 10 misli arttı. ayrıca bu tarz adamların çok olduğu şirketlere girip orada bozulan ve sonra kendini bir daha toparlayamayan pek çok insan tanıdım. bu durumu plaza kirlenmesi olarak tanımladık.

    plaza çakallığı, tecrübeli personel alımlarında ilk baktığımız şey oluyor çünkü bizim gibi orta ölçekli şirketlerde projeleri ve hatta hatta tüm şirketi batırır bunlar. büyük ölçekli firmalarda ise yıllarca saklanabiliyorlar ama nasıl olduğunu hala anlayamadım. sanırım işleyen bir düzende çok belli olmuyor bu mevzu.

  • 20. kıskanmayan trip atmayan hesap sormayan kadın

    erkeğin manipülatif ve provokatif olmaması ile doğru orantılıdır.

  • 21. annelerin en büyük yalanı

    -gelinim benim kızım gibidir.

  • 22. 21 eylül 2017 atatürk havalimanı uçak kazası

    ölümlü bir kaza olmamış şükür.

    gülünmez ama;

    https://mobile.twitter.com/…atus/910935095023996928

    fotoğrafı çeken hanım kızımıza cnn muhabiri paylaşabilir miyim diye yorum atıyor bunun üzerine kızımız da twitter adresimi de paylaşırsanız olur diye cevap veriyor, bunun üzerine alttaki çarpıcı yorum geliyor;

    " türk kızı mk hemen verir mi"

    ulan yemin ediyorum yarım saattir gülüyorum, kendimden utanıyorum ama ne yapayım arkadaş?

  • 23. steam

    steam cüzdan hesabıyla kredi kartı borcu ödenebilen platform. te allam ya.

  • 24. düzgün erkeklerin hepsinin kapılmış olması

    yanlış önermedir.

    çevremde çok fazla kapılmamış ve 'düzgün' arkadaşım var.

    sakın siz 'düzgün' arıyorum ayağına kariyerli, zengin ya da piç (?) adam tercih ediyorsunuz diye olmasın?

  • 25. bir erkeğin en seksi olduğu an

    çok ilginç anları bünyesinde barındıran anlar bütünüdür. mesela daktiloyla yazı yazdığı an yazanlar olmuş. daktilo mu kaldı canım ablam? besbelli şekil kasıyor işte. hem sakın siz azmış olmayasınız?

    bir erkek olarak merak ediyorum benim de böyle en seksi olduğum an var mıdır diye. mesela ben hiçbir şeyden habersiz işkembe yerken garson "kokoreç de yaptırayım mı abim" diye sorduğunda attığım ilgili bakış yüzünden karşı masada ıslanan birileri var mıdır? umarım yoktur. aksi halde hiçbir şeyi rahat yapamazsınız. sıçarken bile tuvaletin kapısını kilitlemeyip, şu an birileri içeri girip en seksi anımda olduğumu düşünebilir diye fatih terim yüz ifadesiyle hacetinizi giderirsiniz.

    allah kimseyi seksi yapmasın.

  • 26. 20 yaşında kızın eve geliş saatine karışan baba

    bir çocuğun geliştirilmesi gereken en önemli özelliği "karar verme"'dir. sen 20 yaşına kadar çocuğu dinlemez, hiç bir konuda ona karar verme şansı tanımaz, onun verdiği kararları görmezden gelirsen 20 yaşına geldiğinde de ona müdahale etmek zorunda kalırsın.

    bu şekilde yetişen bir insandan birey olmasını ya da düzgün kararlar vermesini beklemeyin. o kadın evlendiğinde baba rolünü kocasına verip hayatını düşünmeden, birey olamadan mutlulukla tamamlar.

  • 27. chp'nin kürdistan'ın kurulmasına onay vermesi

    --- haber ---

    engin altay, “elbetteki bölgedeki halkların kendi kaderlerini tayin hakkı etme vardır. ancak bununla birlikte bölgede yaşayan halkların bir kesimi için bir adım atılırken, diğer kesimler mağdur olmamalı. bu bakımdan meselenin yeniden düşünülmesinde ve değerlendirilmesinde fayda var” diye konuştu.

    --- haber ---

    algıcı çakallar sizi gidi.

  • 28. apple'ın yapıp da diğerlerinin yapamadığı şey

    bu sorunun cevabı alet, edevat, ya da donanım değildir.

    bu sorunun cevabı ios ya da macos de değildir.

    bu sorunun cevabını vermeden önce biraz gerilere gidelim.

    sene 1998...

    o zamanlar new orleans'ta bir internet hizmet sağlayıcısında yönetici olarak çalışıyorum. ufak bir grubum var. zaten şirketin kendisi de küçük... tamamen yerel çalışan bir şirket. louisiana ve çevresine erişiyoruz.

    grubumda yeni çıkan her şeye feci ilgi duyan ted adında bir eleman var. çocuk boş zamanlarında phracking ile filan uğraşan yarı-dahi biri.

    bu çocuk bir gün ofise elinde bir cihazla giriyor... cihazın markası eigerman f10-f20. bu cihaz, kuzey amerika'da son kullanıcı tüketimine sunulan ilk mp3 çalıcı.

    bu aleti kadar beğeniyorum ki, bir kaç ay sonra piyasaya çıkan rio mp3 çalıcıyı da kendime alıyorum. ondan bir kaç ay sonra ofiste herkesin elinde bir mp3 çalıcı var.

    hepimiz kendi çalıcılarımızı karşılaştırıyoruz... kapasite, kalite, dijital ekran, uygulama... vs. vs.

    biz bunları düşünürken, steve jobs çok ama çok başka bir şeyler düşünüyor. daha doğrusu kendisi düşünmüyor da, o dönem etrafında bulunan apple strateji ekibi düşünüyor ve steve jobs buna razı oluyor...

    nedir bu?

    itunes.

    o güne kadar yukarıda bahsettiğim (ve daha düzinelerce farklı marka) mp3 çalıcı grubu neredeyse tamamen limewire, napster gibi korsan sitelerden indirilen, ya da bu çalıcılarla birlikte gelen inanılmaz hantal uygulamalarla cd'den kopyalanan içerikle idare etmeye çalışırken, apple ortaya itunes'u çıkarıyor...

    diyor ki...

    alın size hem donanım, hem de devrim niteliğinde bir müzik-market.

    itunes ilk çıktığında, kullanıcılara sadece 200,000 parça sunuyor... ama ilk haftasında 1,000,000 parça satıyor. aynı senenin haziran ayı itibarı ile 1,000,000 ipod satılıyor. zamanla daha fazla parça itunes'a geçiyor.... zamanla daha fazla ipod satılıyor. apple memnun. müzik üreticileri memnun. sanatçılar memnun. kullanıcı memnun. korsan içerik siteleri ve düşük kaliteli mp3 donanım üreticileri rahatsız. zaten bunlar zamanla kaybolup gitti.

    apple'ın kurtarıcısı ve sırrı itunes müzik-markettir.

    2005 senesi itibarı ile - yani ipod'un piyasaya sürülmesinden sadece 4 sene sonra, itunes kendi başına fiziksel cd'lerden daha fazla satış yapmaya başlamıştı.

    2013 senesine gelindiğinde itunes üzerinde dakikada 15,000 parça satılıyordu.

    ipod bir donanım ürünü... oysa itunes... itunes tamamen kar marjı. düşük gider ile yüksek gelir üreten "sihirli" bir platform. başkalarının ürettiği içeriği komisyon karşılığı satan nefis bir model.

    kabul etmek gerekirse, apple "radio" denen streaming müzik servisini sunmakta geç kaldı. spotify gibi sağlayıcılar da şu anda itunes'u alt etmekle meşgul.

    ama apple artık yatırım yapması gerkeen modeli iyice anlamıştı.

    bu sayede 2008 senesinde iphone 3g ile birlikte appstore ortaya çıktı. iphone, ipad, vs. satışları hep haber niteliği taşımasına rağmen, buradaki yüksek marjlı ciro makinası itunes örneğinde olduğu gibi appstore'du.

    apple'ın ipod, ipad, iphone gibi cihazları birer donanım ürünü değil. bunlar sadece birer arayüz. işte samsung, lg, vs. vs. gibi markaların da anladığı, ama bizim android tayfasının anlamadığı o.

    apple cihazları, apple'ın itunes ve appstore ekosistemlerine bağlı birer arayüzden ibaret.

    işte apple'ın yapıp diğerlerinin yapamadığı şey o.

    google playstore filan çok ama çok geç kaldı bu partiye. android tabanlı cihazlar hiç bir zaman bu apple-itunes-appstore entegrasyonunu yakalayamadı. aynı tecrübeyi sunamadı, ya da çok geç sundu. microsoft denedi, başarısız oldu ve bıraktı.

    apple'ı tam olarak tahlil edemeyenler apple'a bakıyorlar, ve diyorlar ki...

    dostum, işleri güçleri dizayn...

    abi, işleri güçleri yüksek fiyat çekmek...

    baksana, donanımları samsung'dan daha güçsüz. ama anlamıyorlar işte...

    dostum, apple alanlar koyun...

    reklama da para harcıyorlar... koyun abi bunlar...

    hayır "dostum"...

    apple, kaliteli dijital içeriğe ulaşmayı en kolay haliyle ve yeterli kalitede donanımla birleştirerek bir "kullanıcı tecrübesi" yarattığı için başarılı.

    diğerleri ise ekran boyudur, ram yoğunluğudur, işlemci hızıdır...

    tartışsın dursun.

    bu yazdıklarımdan "apple her şeyin en iyisini bilir" çıkarımı da yapılmamalı. apple'ın tarihi de, bugünü de bir çok başarısız ürünle dolu. o da normal. ama apple'ı bugün olduğu yere taşıyan şey son kullanıcı tecrübesine verdiği önemdir.

    bu ortamda hala donanım karşılaştıranlar, donanım konusunda ilk neyi kim yaptı diye teknik özellik tartışanlar apple'ın başarısındaki anafikir nedir hala anlayamamış.

    ipod için çekilen ilk reklama bakın... bu ne reklamı?? donanım reklamı mı? yoksa bir tecrübeyi mi anlatıyor?

    fark orada.

  • 29. sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar

    yaşar kemal - kuşlar da gitti

  • 30. askerlikte ilk sabah

    hayatımın en kötü anlarından biri olmuştur. ben burada ne yapıyorum, ne günah işledim de buraya düştüm hissiyatı vücuduma egemen olmuştu. cezaevine düşmüş ve sonsuza kadar orada kalacakmış gibi olmuştum.

    sonradan az biraz alışınca yadırgamıyor tabi insan. askerliğin esasen aklı başında insan için hiçbir faydası yok. illa eşeleyerek bir yarar arayacak olursak, özgürlüğün kıymetini daha iyi anlıyorsunuz o kadar. insanoğlu yüzyıllarca özgürlüğü için boşuna savaşmamış diyorsunuz.

  • 31. ali palabıyık

    ali palabıyık, yönettiği son 4 fenerbahçe maçında da rakip takımlara kırmızı kart verdi.
    söyleyeceklerim bu kadar.

    edit: sanırım fırat aydınus'un hafif bir sakatlığı var, aziz yıldırım rotasyona gitmiş.

  • 32. erdoğan'dan etkileniyorum

    (bkz: ıstırırım onu)

  • 33. sedat peker'i anlatan filme isim önerileri

    (bkz: the götfather)

  • 34. kutlu doğum haftası tarihinin değiştirilmesi

    akp'li olmayan kişiler tarafından yıllarca fetonun doğum gününde kutlandığı söylenmesine rağmen akitlerin ısrarla peygamberin doğum günü olduğunu söylediği günün feto ile ilişkiler bozulunca birden fikir değiştirmesi durumu...

    bir gün hepiniz atatürkçü de olacaksınız, umarım geç olmaz da bu millet bokunuzda boğulmaz...

  • 35. şeyma subaşı

    milyar dolarlık serveti olan bir adamin karısı olmuş şahıs.

    milyar dolar servetim olacak, adriana lima gibi populer bir model ile arkadaş olucam, ha istesem manita olup reklamın taaa amina da koyma gibi bir lüksüm de olacak ama gidip tüm hayatini instagramda geciren muhtemelen 12 yaş ergen çocuğu zekasina sahip olan çirkin ve 35 kg'lık kadınla evlenicem.

    bu kadar kel alaka değişkenin bir olasılıkta birlesmesi milyonda bir ihtimal ama gel gelelim bu kadını buldu.

    biraz zevkiniz olsun arkadaş. sen ki dünya 'yı 15 kez gezmiş bir adamsın. playboy'dan karı ile evlen de demiyorum sana ama biraz kendini geliştirmiş orta seviye hoşlukta bir hatun hiç mi denk gelmedi sana koca dünyada.

  • 36. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    kesinlikle ben degilim.

    sunu bilmelisiniz ki gecenin bu saatinde hepimizi ayakta tutan sey her ne ise birgun elbet gececek.

    esen kaliniz.

  • 37. cinselliğin olmadığı bir dünya

    "yunan mitolojisinde tanrıların kralı zeus'un yarattıgı insanlar dort kollu ve dort bacaklı, bir kafada iki yuze sahip ve sırtlarından birbirlerine yapısık sekilde cift olarak yasarlarmıs. bu sekilde gayet mutlu ve keyifi bir sekilde muhabbetlerini surdururlerken tanrılarını unutmuslar ve bu tanrıların pek hosuna gitmemis. tanrılıgına yakısır bir ceza vermek istemis zeus insanlara ve simsegiyle insanları ikiye ayırmıs. artık her insandan iki tane varmıs, birbirinine es olan parcaları dunyanın ayrı koselerine savurmus ve omurleri boyu eslerini aramaları icin lanetlemis insanları"

    bu hikayeyi genelde ruh esi geyigi icin anlatırlar fakat hikaye cok daha derindir.

    hikayede tasvir edilen insanlar ikiye bolundukten sonra, anlarız ki bu gunumuz insanıdır iki kollu iki bacaklı ve tek yuzlu... boyle bir bedenle bizim de yaratttıgımızı, yaratabilecegimizi biliyoruz cinsellik sayesinde ureyerek... zeus'un laneti insanı ikiye ayırmısken, cinsellik sayesinde tekrar yaratmak yaratabilmek ile insana bahsedilmis tanrısallık nerden gelir peki? hikaye bunu bize soylemez... bu bilinmezlik elementidir aslında ama bizler bu hikayeyi alır "ruh esi" romansına ceviririz. butun hayat boyunca birini aradıgınız duygusu, onu bulunca hissedilecek olan o derin rahatlatma, bu hissin surekli olacagı, ayrılıga ve olume bile meydan okuyacagı, ahh siirler ve sarkılar, ahh ne buyuk bir sevgi, konusmadan anlasabilmek, kelimelere dahi ihtiyac duymadan birbirini sarabilmek... ama insanogludur bu; hırsı vardır, kıskanclıgı vardır, istahı vardır, ozlemi vardır, tembelligi vardır, sabırsızlıgı vardır, bencilligi vardır, doyumsuzlugu vardır, can sıkıntısı vardır, kıymet bilmemesi vardır, kaygıları ve korkuları vardır... var oglu vardır ve insan fazla varlıga da dayanamayınca yok eder ya da yok ettigini hayal eder. butun yanılsamalar cozuldukten sonra anlar insan duzeni ve kendi payına dusene razı gelir, sonra da izlemeye baslar.

    kim bilir bambaska bir paralel evrende cinselligin olmadıgı bir dunya belki de vardır, ya da belki oraya dogru gidecektir evrim... denklemin bir bilinmeyeni nereye kadar olacak bu hayat hikayesinde, masallarda, mitlerde ve bilimde ben en cok bunu merak ediyorum.

    daha fazla laf kalabalıgı etmeden kırık kalpler icin sarkı gondereyim; "the winner takes it all" hepimiz icin gelsin efendim fakat ben hep kazananı gormedim. surekli kazandıklarını zannettigimiz insanları bile zaman egip bukuyor, o da olmadıysa olum esitliyor. keyifli dinlemeler...

    https://www.youtube.com/watch?v=gs5u2kmhl2e

  • 38. sözlükteki kızlara askıntı olmayan erkek yazar

    sözlükte bırak askıntı olmayı, normal ilişki kurup, iki lafın belini kıracağın insan bile çok az. günler önce malın birininin yazdıklarını samimi bulmuştum, hadi iletişim kuralım dedik. hoş beş falan filan derken, iletişime geçiyoruz diye sen benim bütün bilgilerimi al, sonra ben oynamıyorum de çek git. millet paranoyak olmuş, her an biri üstüne atlayacak sanıyor.

  • 39. fikret orman

    genç aslanlar rahatsız olmuşlar
    al bak burda ne var

    aaaa oda ne koskoca gs, branşı ayakta tutmak için yardım topluyor hemde sosyal sorumluluk projesi adı altında. lan kendi gerçeginizden haberiniz yok insanlar ne durumda amatör branşlarda ruhunuz duymuyor. fikret orman göreve geldiginden beri diyor biz bu branştan zarar ediyoruz ama bu branşta kalacağız cünki engelli vatandaşlarımızın spora katılmalarını spor yapmalarını istiyoruz. ama rakibimiz yurt dışından oyuncu transfer ediyor yav engelli branşına neden yabancı transfer eder bir takım zarar ettigi halde manyakmısınız siz. yabancı oyuncuya verecegi parayı ülkesinde sosyal hayata katılamayan engelli vatandaşları için harcamak varken.

  • 40. akp'nin eğitim politikası

    çok açık ve net, eğitimsizlerin elinde olan politikadır.

    15 yılda 14 kez kurcalayıp değiştirmişler. bir şey bildiklerinden değil, maksat islam eğitimini empoze etmek. bu arada seküler dünyadan seküler tabanda nasıl uzaklaşırız bunun hesabını yapmak.

    hatırlayın; cumhuriyet kurulduktan sonra 1955'lere kadar bu memlekete yurt dışından en kaliteli ve işinde başarılı olan eğitimciler getirtildi. ve aynı zamanda başarılı olduğu görülen öğrencilerimiz devlet desteğiyle özel olarak yurt dışındaki bazı okullara yerleştirildi. mezun olunca da ülkenin eğitim politikasına destek olmaları için ülkemize dönerek hizmet ettiler.

    akp'nin içinde akıllı ve cidden eğitim konusunda azıcık kültür sahibi biri olsa çıkar der ki;
    "yahu biz bu işi kesinlikle beceremiyoruz. bilmemek değil öğrenmemek ayıp diye atasözümüz var. yurtdışından eğitim politikası belirlemesi için birilerini getirelim, eğitimde önder ülkelerin eğitim politikalarını kopyalayalım. 15 yıldır iktidardayız, muhtemelen en az 15 yıl daha iktidarda olacağız ama bari ülkenin geleceğiyle bu kadar oynamayalım ve lütfen vakit kaybetmeyelim! zira bu eğitimsiz yığınlar tehlike saçıyor. neredeyse her ilde yeni cezaevleri inşa ediyoruz. nereye gidiyoruz yahu?" der.
    ama ne gezer?

    yahu ilkokulların ilk haftasında 15 temmuz anma etkinlikleri zorunlu kılınıyor. 7 yaşındaki çocuğa hangi darbeyi anlatacaksın? çok daha büyük problemler var. en başta diksiyon. hece sistemiyle okuma-yazma öğrenen çocuklarımızın diksiyonu bozuluyor. sonra o diksiyonu-artikülasyonu düzeltmek mümkün olmuyor ve ailesi-çevresi sayesinde diksiyonu düzelenler diğer milyonlarca insanın önüne geçiyor. daha bunu bile düşünmüyorsunuz kalkmışsınız küçücük çocukların diliyle (bakınız doğru türkçe konuşulmasından diksiyondan bahsediyorum) uğraşmaktansa, 15 temmuz pompalamakla uğraşıyorsunuz.

    daha sayılacak zibilyon tane sorun var memleketin eğitim sisteminde.

    imam hatiplerden bilim adamı yetişmiyor işte kardeşim siz de farkındasınız. ya politikacı olursun, ya imam-din kültürü öğretmeni olup kesin atanırsın, paran varsa ticaret erbabı olursun. imam hatip okulları başka hiçbir işe yaramaz. bunu en iyi sizin bilmeniz lazım! kendiniz yaşadınız, okudunuz. iki kelimeyi bir araya getiremiyorsunuz. en kralınız kahvehanede at yarışı tartışır gibi halka sesleniyor. günde kullandığı kelime sayısı 100 değildir. bu adamlar mı türkçemizi geliştirecek, dilimize önem verip eğitimimizi düşünecek?..

    oluşturdukları yığın, teog getirildiğinde alkışladı. teog ülkenin önünü tıkıyor kaldırıyoruz dediler yine alkışladı. işte bu yığını, kendi elleriyle yarattılar. biat eden, sorgulamayan, üç kuruşa tenezzül edip beynini vicdanını satan bir yığın oluşturdular. ve bu yığınla her gün iç içe yaşamak zorundayız. çözümü yok. çözümü kendi içlerinde oluşturmadıkları müddetçe, çözüm önerilerimize de açık değiller.

    dolayısıyla ya bu memleketten siktir olup gideceğiz ya da mücadele edip cezaevlerinde veya sokaklarda aç halde sürüneceğiz. ülkemizde herhangi aydınlık bir kısım yok çünkü. üzücü ama gerçek.

  • 41. 21 eylül 2017 eskişehir depremi

    oldu mu lan?

    edit: olmuş. hayatta yapılacaklar listemdeki bir maddeye daha tik atmış oldum.

    7 - deprem olurken deprem başlığı aç *

  • 42. 23 eylül 2017 tbmm olağanüstü toplantısı

  • 43. makyaj yapmayan kadın

    bazılarını neden rahatsız ettiğini anlamadığım kadındır. ne güzel hem parası cebinde kalıyor hem cildi bozulmuyor hem de çevreye zarar veren kozmetik fabrikalarının çevreyi daha da kirletmesine neden olmuyor. karşısındaki kadının makyajını silmiyor bakın, kendi makyaj yapmıyor. kimseye zararı yok. ister salmış olsun ister çok bilinçli olsun yaptığı ya da yapmadığı, neden yaptığı ya da neden yapmadığı kimseyi ilgilendirmez.

  • 44. nevşin mengü

    cnn turk'ten istifa etmesine mutlu oldugum fakat halk tv'ye geçmesini istemediğim haberci ablamızdır.
    bence onun için en mantıklı kanal fox tv olabilir.

  • 45. sözlük erkeklerinin çirkin olması

  • 46. teog'un yerine gelecek olan sistem

    1. bakan erkan mumcu: "eğitimi sil baştan ele alıyoruz. sistemi değiştiriyoruz."
    2. bakan hüseyin çelik: "önceki sistem problemli. sistemi değiştiriyoruz."
    3. bakan nimet çubukçu: "eğitim çok önemli. eski sistemi değiştiriyoruz."
    4. bakan ömer dinçer: "böyle sistem olmaz. sistemi değiştiriyoruz."
    5. bakan nabi avcı: "sistem çok sıkıntılı. değiştiriyoruz."
    6. bakan ismet yılmaz: "böyle sistem mi olur? sistemde köklü değişiklik yapıyoruz."

    bence epey "değişik" bir sistem olacak

  • 47. sadakat kavramını eziklerin uydurmuş olması

  • 48. türklerin yeterli sevişemediğinden sinirli olması

    trafikte, evde, işte, dışarıda, kafede ve sosyal hayatın birçok alanında gördüğüm gerçek.

    herkes o kadar sinirli ki.
    yanlışlıkla yolda yürürken bir kadına çarpıyorsun sanki seni makineli ile tarayacak gibi bakıyor ya da arabada giderken sol şeritten bir araba geliyor 50kmle sen neden yavaş gidiyorsun diye sana küfrediyor.
    iş hayatında herkes gergin, herkes biriyle tartışayım da deşarj olayım diye bekliyor.

    işte bunlar hep orgazm olamamaktan yeterince seks yapamamaktan, haz alamamaktan, erojen bölgelere dokunamamaktan toplum olarak boşalamadığımız için sinirlerimizi boşaltıyoruz ve hastalıklı bir toplum oluyoruz.

    aklıma gelmişken buradan hababamdaki hürrem hocaya selam olsun.

    https://www.izlesene.com/…em-hababam-sinifi/8445897

    not: asabi, hızlı ve öfkeli kızlar yeşillendirsin.

  • 49. 20 eylül 2017 real madrid real betis maçı

    slovenya sırbistan basket maçına 7 entry girip ispanyol takımının maçına sevinenleri eleştiren dallamaları görmemize vesile olmuştur.

    (bkz: 17 eylül 2017 slovenya sırbistan basketbol maçı/@kara lastikli eleman v2)

    real madrid'in yediği son dakika golüne sevinenler salak ama dragiç'e entry giren çok akıllı :d sizi kim nasıl yetiştiriyor da böyle oluyorsunuz amk tiksindim gece gece.

    gerçi bu geri zekalının zaten spordan zevk almak gibi bir amacı yok profilinden gördüğüm kadarıyla. işi gücü millete sataşmak, hakaret, küfür ve ırkçılık. rekabete dayalı keyfi anlamasını beklemiyorum.

    bu bok çuvallarını sözlükte barındıranın ağzına sıçayım asıl. başka yazılacak her şey vakit kaybı.

  • 50. rte'nin 2. atatürk olması

    iki?
    aha bak buda miki (o)))