Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. geceye bir mühendislik bilgisi bırak

    düşen kozları muhakkak sayın ki elinizdeki düşük kozların bile iş yapma imkanı olsun. eğer eşli oynuyorsanız da önce kendi elinize güvenin eşinize değil.

  • 2. k. kartı ile ödeme yapan kasiyerin işten atılması

    tamam güzel kardeşim de karar doğru. istediğin kadar küfret, ama doğru. neden doğru olduğunu açıklamak istemiyorum. ufak bir mantık süzgeci yeterli. belki makarna süzgeci bile yetebilir.

    edit: makarna süzgeci de yetersiz gelmiş. hala sövüyor adam. olay kısaca şu, bazı aklı evveller daha iyi anlasın diye anlatayım. muhtemelen zor durumda olan bir çalışan, mağazanın nakit parasını cebine atıyor, kendisinden aldığı yetkiye dayanarak kendi kredi kartı ile aynı tutarı ödüyor. ve haliyle işten çıkarılıyor. dünyanın en normal olayı aq. daha normal bir süreç hayatımda duymadım. birincisi o mağaza sahibi bu çalışana nasıl güvensin bundan sonra? ikincisi bir sonraki aşama el altından satış olabilir mi? stokta eksilme? yine kendisinden aldığı yetkiye dayanarak kasayı patlatıp kaçma riski var mı? yok diyen buyursun ticari hayata atılsın, üç sene içinde makarna süzgeci alacak kadar zengin olabilir.

    edit 2: bir kaç arkadaş mesaj atıp, mevzubahis şahıs için yapmadığı şeyler üzerinden suçlamada bulunduğumu yazmış, ve maddi kayıp olmadığından bahsetmiş. nakit/kredi kartı alışverişi arasında fark vardır. birisinde kasaya para girer, diğerinde ise hesaba düşer. hesaba düşen para bankalarla imzalanan protokollere göre süreleri değişiklik göstermek kaydıyla, bloke halde kalır. bu sayede de bankalar kredi kartıyla taksit imkanı sunarlar, bloke kalan parayı ise kullanır, kazanç sağlarlar. @falanfilan arkadaşımızın attığı mesajı aynen kopyalıyorum buraya. o benden daha net biliyor belli ki: "güvenin yanında mağazayı da maddi zarara uğratmış oluyor. banka kredi kartından çekilen tutarı 45 günde ayni olarak öder. sen nakit istersen bu parayı belli bir komisyon ödersin." @deserteskimo da şöyle demiş: "ustad, bir adim daha ilerisini siyleyeyim: firmanin buyuklugune (dolayisiyla bankayla pazarlik gucune) bagli olarak hem komisyon, hem vade ayni anda da olabiliyor ve bu konisyon orani (ozellikle dusuk faiz donemlerinde) cok abartabiliyor. bizim 100 liraya aldigimiz malin karsiligi magazaya 40 gun sonra 90 tl olarak odenebiliyor. aleni hirsizliktir, bunu bilmeyen kasiyer olmaz"

    daha fazla uzatıp da boku çıksın istemiyorum. tekrar ediyorum, maddi kayıp olması gerekmiyor, haklı fesih sebebidir. kimse başkasının parası ile istediği gibi oynayamaz. işverenin şerefsiz olması, işçinin özünde aslında son derece iyi bir insan olması vs olay özelinde önemsizdir. bu tip mesajlar atmayınız lütfen.

  • 3. rabia naz vatan cinayeti

    trabzon ve hacettepe adli tıp kurumlarından alınan raporlar internette mevcut. orospu çocukluğuna 2 dk ara verirseniz yüksekten düşme değil, kazaya bağlı travmadan öldüğünü okuyabilirsiniz orospu çocukları.

    burada ileri geri konuşup adamı atlattırmayın. amk’un çocukları insanı deli edersiniz lan. yemin ederim hepinizi bir şarjöre diz çöktürürüm diyen dayı gibi oldum şu anda.

    ulan amcık ağazlı, 5 metre sundurma var yerde bu kız nasıl o kadar uzağa atlasın. ulan yavşak, siz bu piçlik moral motivasyonuyla atlasanız atlasanız 3 metre atlarsınız.

    o adam iyi saldırmıyor etrafa. herifin karşı karşıya kaldığı acının yarısını yaşasam ben cinnet geçiririm.

    olm siz çete misiniz lan? he? cinayet değil intihar olduğunu söyleyenler?

    ulan gencecik ceren hoca 14 kez bıçaklandı kurşun yağdırdılar kızın anası babası eşi yasını tutamıyor orospu cocuklarıyla uğraşmaktan. allah hepinizin belasını versin. teker teker acı çekin aq.

  • 4. kedinin üzerine kaynar su döken yaratık

    hayatımda daha büyük bir orospu çocukluğu görmedim. ahirete inanmayan bana, bu yaratığın cehennemde cayır cayır yanması için dua ettiriyor.

  • 5. mansur yavaş parlarken imamoğlu'nun sönmesi

    yavaş övgüsü yapıp imamoğlu kötülemesi yapmanın bir aktroll taktiği olduğu yadsınamaz. ankarayı sonsuza dek kaybettiler zaten. amaçları imamoğlu başarısızmış gibi gösterip akıllarınca gelecekteki olası cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemek. ımamoğlu aday olur ve kaybederse istanbul'u geri alma hayalleri kuruyorlar. olay bu. ama kimse yemiyor bu taktikleri. ımamoğlu yavaş gibi mecliste akpli haşlamıyor belki ama şu ana kadar istanbuldaki engellediği yandaş talanı milyar liralar ile ifade ediliyor. ıstanbullunun cebinde kalacak parada ciddi iyileşme var şu anda bile. çomak soktuğu akp rantı ankaranın 3 katı seviyesinde.

  • 6. at avrat silah yerine alternatif üçlemeler

    o üclemeyi günümüze uyarlarsak:

    ev,
    es,
    is.

  • 7. ben arabamda sigara içirtmem diyen tip

    sigara kullanan biri olarak "benim" dediğim tiptir. araba dediğin zaten küçücük alan, nereye üflersen üfle içeri doluyor duman. ayrıca sağa sola dökülen külü de cabası. benim arabama kızım da biniyor, o el kadar çocuğu leş gibi kokan aracın içine oturtamam kimse kusura bakmasın. benim aracıma binen kişi, yarım saat bir saat artık ne kadar süreyse sigara içmeden durmalı. durmazsa da binmesin çok da umurumdaydı.

  • 8. malatya'da kendinizi muhteşem hissedeceğiniz villa

    ev o kadar zevksiz döşenmiş ki ancak bu kadar zevksiz döşenebilirdi. çok fazla ve birbiriyle alakasiz eşyalar vardi, bakarken dahi gözlerim yoruldu. bi de içinde yaşasam düşünemiyorum. bu villayı dekore eden kör olmuştur belki de kim bilir. s

  • 9. boşanma oranlarının artma sebepleri

    biraz önce boşanmış bir doktor arkadaşımla görüştüm. bir önceki evliliğini sırf statü düşürmemek adına meslektaşı ile yapıp sevgisiz ilgisiz bir evlilik sonrası aldatıldıktan sonra boşandı. biraz tavsiye verecek oldum öncelikleri ile ilgili sonra pişman edecek cümleyi kurdu;

    ‘estetisyen bulsam 1 dk düşünmem’ dedi.

    düşünme kardeşim, aynen devam. bir erkek olarak evleneceği kişinin bütün özellikleri bir yana, kazandığı para ile yuva kurmayı düşünüyorsun. bir zahmet o kadın da boşansın bu adamdan.

    buradan gelecekteki eşime sesleniyorum ; kazandığım veya kazanacağım paralar tomar tomar sana girsin (bkz: swh)

    önce neden evlenmek istediğinizi düşünün, boşanması kolay.

  • 10. geceye hukuki bir bilgi bırak

    85 yaşında bir avukatla sohbetten alıntıdır.

    - kulağına küpe olsun! 60 yıl avukatlık yaptım; tüm davalar birbirine güvenen insanlar arasındaydı.

  • 11. bmw'nin 1.6 benzinli motor rezaleti

    boyle bir rezalet var arkadaslar. bu rezaletten haberdar olanlariniz var biliyorum, ama bunu rezalet olarak adlandirana denk gelmemistim henuz. arastirmalarimi yaptim, belgelerimi hazirladim.

    toplanin anlatayim.

    bmw bir onceki nesil itibariyle moduler motor kullanmaya basladi. nedir bu moduler motor? her bir silindiri 500cc hacminde olan, dogrudan enjeksiyon, cift kaydirmali turbo, vanos vb. karmasik teknolojileri iceren; bmw'nin en kucuk arabasi olan mini'den, en buyugu 7 serisine (8 de denebilir) sadece bu moduler silindirleri ekleyip, cikararak olusturdugu bir motordan bahsediyoruz.

    masraflar cok kuculuyor haliyle; ingiltere'den bir kizimiz mini cooper mi istedi? 3 tane silindiri yanyana koyup kaynat (elbette method farklidir, anlasilmasi basit olsun diye diyorum [muhtemelen blok yekpare olsun diye direk 3-4-6-8 silindirli olarak direkt uretiliyor, kaynatma felan yok, buraya takilanlar olmus]), bir tane turbo ekle; 3 silindir icin doktugun krank milini ve manifoldlari koy; motoru yanlamasina arabaya ekle ve gonder... amerika'li oglumuz 540i mi istedi? bu silindirlerden 6 tanesini yanyana koy vs. vs...

    neyse, adamlar butun urun gamlarina bu motoru yedirdiler. ki bu motor verimli oldugu kadar hafif ve gorece dayanikli da. hatta bilirsiniz, toyota supra'ya bile 6 silindirli versiyonunu koydular. toyota kolay kolay motor begenmez arkadaslar. hele de mesele pesinden kitleleri surukleyen supra gibi bir araba oldugunda.

    bmw bir onceki kasa 3 ve 4 serilerinde (f30 ve f32) turkiye'de ve ingiltere gibi emisyona gore vergilendirme olan ulkelerde basarili olacagini ongordugu icin, bu moduler motorun 1.5l 3 silindirli versiyonunu kullandi. bu motor aslinda turkiye'de bir cok otoritenin hosuna gitti; zira sesi 6 silindiri andiriyor, beygir ve tork egrileri iyi ve gorece de ekonomik ve gucluydu. ama turkiye haric ulkelerde kimse bu motoru bu segmentteki arabalara yakistiramadi. ingiliz gazetecilerin cok sarsintili olusuyla dalga gectiklerini hatirliyorum. e hal boyle olunca turkiye disinda neredeyse hic bir ulkede ciddi bir satis rakamina ulasamadi bu modeller (3 serisi ve 4 serisi, 1.5l modeller).

    yukarida anlattigim pazarlama faciasindan sonra bmw, d segmenti araclarindan 2 litre altindaki tum motorlari kaldirmaya karar verdi. bu karar dogal olarak bu araclarin artik turkiye'de satilamayacagi anlamina gelen bir intihar niteligindeydi. bmw ve borusan dolayisiyla bu ise bir cozum bulmak durumundaydilar. cozumlerini anlatayim, burada is biraz teknige dokulecek.

    bir onceki kasa 520i (f10)'da bu strateji uygulandi. turkiye'de kimse bunu bu arabanin satildigi yillar boyunca rezillik olarak adlandirmadi ve ustune rakamlar muhtemelen onlarin beklediginden bile yuksekti. o kasada (internette kaynaklar bu aracin sadece tr'de satilmasindan mutevellit cok kisitli) n20b16 isimli motor kullaniliyor.

    n20b16 motor, bmw'nin moduler motora gecmeden once gelistirdigi motorlardan biri. bastaki n yeni nesil anlamina geliyor, b ise motor hacmi yani 1.6. bu n20b16 denilen motor bilindigi kadariyla sadece turkiye'ye gonderiliyor. aslinda bu motorun tum dunyada satilan versiyonu n20b20. bu iki motor arasinda soyle komik bir fark var.

    krank mili (pistonlarin biyel kolu ile baglandigi motorun alt tarafinda donen parcanin adi) uzerindeki girinti cikintilar (krank) b16 versiyonunda daha kisa; yani mil her donusunde krank daha kucuk bir alan tariyor: motorun hacmi pistonun en altta oldugu nokta ile silindirin en ust noktasi arasindaki mesafenin hacmi olarak olculuyor. yani simdi siz kranki kisaltirsaniz, piston daha yuksek bir alt noktadan hareketine baslayacak ve daha alcak bir tepe noktaya kadar cikacak. tek gorunen fark bu; tabi bu bilgilere internette herhangi bir kaynakta raslamak dedigim gibi oldukca guc; bu cikarimlari kendiniz yapmak durumundasiniz. cunku wiki olsun, arac teknik detaylari siteleri olsun, bu b16 kodlu motora hicbirinde yer verilmiyor.

    neyse, simdi biraz daha teknikleselim. arkadaslar motorun verimliligi uzerinde bir cok etmenin etkisi var. ama icten yanmali motorlarda, bu motorlarin icat olunusundan beri verimliligin en buyuk dostu sikistirma oranidir. bu su anlama geliyor. pistonunuz en alttan harekete basladi, hava ve benzini cikarabildigi en yuksek noktaya cikardi, iste tam bu en ust noktada buji yakiti atesler ve yanma gerceklesir. gunumuz verimli motorlarinda 1:12 ve ustu olur bu oran genelde, yani basitce 12x'lik yakit hava karisimi 1x olana kadar sikistirildiktan sonra yanma gerceklesir ve piston asagi hareket etmeye baslar. mazda bildigim kadariyla 1:15 gibi oranlara kadar cikti, bu soyle zor; eger benzini o kadar sikistirirsaniz, daha buji atesleme yapmadan benzinin patlamasina neden olabilirsiniz, ustelik turbolu motorlarda silindirde daha fazla hava olacagindan bu kadar sikistirmak iyice zorlasir: bu fenomene "vuruntu" diyoruz. neyse bu baska bir entry'nin konusu.

    bmw n20b20 kodlu motorunda sikistirma orani 1:10. yeni nesil moduler b48b20'de (bastaki b harfi moduler motorlar icin kullanilan kod) 1:11. bu motorlar turbolu oldugu icin sikistirma oranlari bu seviyelerde. ozellikle b48 ozelinde konusursak, 1:11 sikistirma orani ve turbonun yuksek basinci sayesinde motorun vuruntu yapmamasi icin oldukca karmasik sistemlere, yuksek uretim standartlarina ve kaliteli malzemelere ihtiyac duyarsiniz. yani verimliligi artirmak adina motorun maliyetini oldukca yukseltirsiniz. tabi bmw tum modellerinde bu motorun varyantlarini kullandigi icin olusan maliyet farkini bir sekilde dengeleyebiliyor. ama yine de sunu anlamanizi istiyorum, bu motordaki her aksam bu sikistirma orani goz onunde bulunduralarak uretildi. hatta motor disindaki sanziman vb parcalar icin bile gecerli bu (sanziman yazilimi, vites degistirme noktalari vb.).

    neyse, gelelim isin rezalet olan kismina; cok basit. b48b20 motorunun tr'ye gonderilen modellerine yukarida anlattigim gibi daha az alan tarayan kranklari olan bir mil takiliyor ve memleketimize 320i ve (g30 icin) 520i etiketi basilarak gonderiliyor. bu krank mili sayesinde daha yukaridan baslayip daha asagida yon degistiren piston sayesinde hacim dusuyor, ama sikistirma orani da dusuyor (1:9). yakit tuketimi kotulesirken (avrupa 6.6(sehirici)/4.8(sehirdisi)/5.5(ort 5.7*), tr 7.6/5.1/6.0 (specsheet'de bu degerlerin gecici olduguna dair bir ibare var, ayrica bunlardan yuksek birer deger daha bulunuyor; yani bunlar en iyi ihtimal) motor gucleri tum dunyadaki modellerin aksine 184bg'den 170bg'ye dusuruluyor. emisyon degeri, muz cumhuriyetinde yasadigimiz icin hicbir yerde belirtilmemis (avrupa versiyonu 124gr/km, tr icin tahminim 140gr/km civari).

    kisacasi (tl;dr): adamlar ar-ge yapiyor, milyarlarca dolar yatiriyor, kafa patlatiyor: motorlarindaki sikistirma oranini yukseltiyor, bunun dogurabilecegi sikintilari bertaraf etmek icin bir suru ek donanim koyup motoru iyice karmasiklastiriyor; sonra bizim gerizekali memleketin gerizekali vergi politikalari yuzunden bunlarin hicbirini yapmamis gibi bu motorun sikistirma oranini yeniden dusurup tr'de oyle satiyor. elbette burda suclu bmw degil. rezalet basligini onun adina actigima bakmayin. bu rezalet tam olarak bizlere mustehak bir rezalet. adamlar mukemmel bir motor yapiyorlar, ama bizim sikindirik vergi politikalarimiz yuzunden bize iyice boktanlastirilmis bir versiyonunu gonderiyorlar ve daha da komigi bunu satiyorlar.

    durumun vehameti icin asagida verdigim kaynaklardan (1)'i incelemenizi oneririm. teknik verilere baktiginizda bizde 170bg'lik model o kadar verimsiz ki, 258bg'lik 330i modeli bile daha az yakit tuketip daha az cevreyi kirletiyor.

    bizlere mustehak abi.

    kaynaklar ve notlar.
    (1)https://www.bmw.com.tr/…pdf.asset.1559304258523.pdf (tr specsheeti. bu bilgiler haricinde b48b16 hakkinda bilgi bulamazsiniz, ona ragmen bir cok bilgi eksik. adamlar olcmeye bile gerek duymamislar).
    (2)https://www.bmw.gr/…ures/2018/g20 psl44 eal_web.pdf (yunan specsheeti. 320i modeli mart 2020'de gelecek diye yakit tuketimini bos birakmislar, ama footnote'da nedeni yaziyor.
    (3)https://www.carfolio.com/…ns/models/car/?car=559878 (avrupa ver. yakit tuketimi verilerini burdan aldim. yunan versiyonunda ort 5.7lt/100km, burda 5.5 yaziyor; her iki deger de tr versiyonundan %5-%12 arasi daha dusuk)
    (4)https://www.sekizsilindir.com/…-vs-n20b16-520i.html (n20b16 motoru ile ilgili teknik veriler)
    (5)https://www.sekizsilindir.com/…13-benzin-motor.html (b48b16/b20 motoru ile ilgili teknik veriler - ben baska kaynak bulamadim)

    - edit https://youtu.be/f4zmdlx1itq // adamlar isi paraya dokmusler. ama rezalet degil aksine iyilik olarak gormus adamlar. tr’deki yakit kalitesiz sikistirma kotu vb demisler. bu da bir bakis acisi tartisilir tabi.

  • 12. bir doktorun gözünden acil servis

    merhabalar, ben bir devlet hastanesinde çalışan 24 yaşında bir doktorum. temmuz'da mezun oldum; birkaç aydır acil serviste çalışıyorum. sadece birkaç ay olmasına rağmen oldukça yıpratıcı olaylar yaşadım ve düzenin bazen ne kadar içinden çıkılamaz hale geldiğini gördüm.

    ekşi sözlük'te hemen her gün doktorların linç edildiği başlıklar açılıyor; bunların bazıları haklı yere, bazıları da haksız yere oluyor. bugün ise taze bir doktor olarak ben; hastaları linç etmeden sadece kendimi size anlatmaya çalışacağım.

    öncelikle acilin tanımıyla başlayalım: "acil hal; ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar..." diye devam eden bir tanım. (sağlık bakanlığı böyle diyor)

    en son pazar günü nöbetçiydim; tek başıma baktığım hasta sayısı 300. peki bu 300 hasta içinden kaç tanesi bu acil tanımına uyuyordu? %10'undan az olduğunu söyleyebilirim. işte problem tam burada başlıyor.

    acil servis poliklinik değildir; bunun bilincine varmamız gerekiyor. aylardır bacağım ağrıyor; kan değerlerim düştü mü kontrol ettirmek istiyorum; gebe miyim bunu test ettirmek istiyorum, ilaç yazdırmak istiyorum gibi taleplerin karşılanacağı yer acil servis değildir. ben henüz mesleğinin başlangıcında olan biri olarak emin olun ki herkese yardım etmeyi çok istiyorum; her hasta güleryüzlü ayrılsın, ne iyi doktordu desin arkamdan istiyorum. ancak; 300 kişi baktığım zaman ve bunların birçoğu sadece acili meşgul etmeye geldiği zaman hem diğer hastalara bakamıyorum hem de bu hastalar ile tartışma içine giriyoruz.

    ilaç yazdırmak, kan değerlerini kontrol ettirmek gibi işlerin muhatabı aile hekimlerinizdir. onlara giderseniz hem daha iyi ilgilenirler; hem de gerekli tedaviyi düzenlerler. bunu güzel bir dille anlatmaya çalıştığım zaman duymadığım laf kalmıyor. olay sadece bir "ilaç yazıp geçmek" değil. aile hekiminiz sizin hangi hastalıklarınız olduğunu, neden hangi ilaç kullandığınızı bilir ve ona göre ilaçlarınızı düzenler. benim gibi acil doktorları ise günde yüzlerce hasta baktığı için hastalığınızı takip edemeyeceğinden o ilacı yazarsa sizin zararınıza olabileceğini öngöremeyebilir. işte bu yüzden acil serviste ilaç yazılmaz.

    bunun dışında hastanın gözünden haklı olduğu bir konuya değineyim. acil olmayan; ancak o an kendisini rahatsız eden bir durumdan dolayı acile başvuran hastalar bu 300 kişinin 200'ünü filan oluşturuyor. örneğin; "günlerdir midem ağrıyor" gibi bir şikayetten bahsedelim. günlerdir midesi ağrıyan birisi acil servise değil; dahiliyeye başvurması gerekir. hastaların birçoğu "hocam, dahiliyeye randevu aldım ancak 3 hafta sonrasına sıra veriyor." gibi bir cümleyle karşımıza geliyor. bu konuda hastaların haksız olmadığını kabul ediyorum; ancak acilde tanı imkanları kısıtlı olduğundan; sadece o anki şikayetinizi giderecek bir tedavi verebileceğimizi, daha sonra mutlaka o şikayetinizin uzmanıyla görüşmeniz gerektiğini unutmayınız. çok fazla hasta ve hastalık var; herkesin uzmanlık alanı farklı. bunun bilincinde olarak acil servise gelmelisiniz.

    acilde "yeşil-sarı-kırmızı" alanlar olmak üzere 3 tane alan vardır. hastalar şikayetlerine göre bu 3 alandan birine yönlendirilir. yeşil en az acil, kırmızı en acil olmak üzere. yeşil alan hastaları bu bahsettiğim poliklinik hastaları olduğu için bu hastalara öncelik vermeden, sırayla bakarız. imkanlarımızı sarı ve kırmızı alanlardaki hastalara yönlendiririz. bu yüzden "acile geldim 2 saat bekledim, demek ki ölsem kimse bakmaz" gibi bir şikayette bulunuyorsanız, yeşil alan hastası olduğunuz için o kadar beklediniz. ben de isterim kapıdan girer girmez herkesle ilgilenelim; ama imkanlar bu kadar. ki sadece türkiye'de değil, emin olun dünyanın çoğu yerinde bu böyledir.

    geçen nöbetimizde orta yaşlı bir erkek hasta geldi. kendisine öncelik verilmesi gerektiğini, çok kötü olduğunu burasının ne biçim hastane, bizim ne biçim doktorlar olduğumuzdan başladı, ortalığı yıktı. ben de, sırayla baktığımızı ısrarla söyledim. çünkü orası yeşil alandı. bir ton laf yedikten sonra şikayetini sorduğumda "grip olmuşum" lafını duydum. grip olduğu için ortalığı birbirine katan hastalarla muhatap olmak gerçekten motivasyonumuzu düşürüyor.

    gelelim son olarak bahsetmek istediğim konuya. "doktor yüzüme bile bakmadı, doğru düzgün konuşmadı, ilaç yazıp gönderdi. özelde olsa böyle olmazdı." kendi nöbetimden yola çıkarak konuşayım; gün başlangıcında güne pozitif ve enerjik başlayıp hastalara "hoşgeldiniz, buyrun ne şikayetiniz vardı" diyerek hitap ediyorum. günün ortalarında yorgunluk başladığı zaman ağzımdan çıkan her kelime beni yormaya başlıyor ve "ne vardı" gibi kaba sayılabilecek bir üsluba dönebiliyorum. ben de her hastaya tek tek hoşgeldiniz demeyi çok istiyorum fakat 24 saat boyunca yüzlerce insanla muhatap olduktan sonra bunu demek imkansızlaşıyor. kelimeyi bırakın harften tasarruf etmeye çalışıyorum. ama bunları yaparken her hastayı yine muayene ediyor; yanlış tanı koymaktan kaçınıyorum. evet özel hastanede olsaydınız size böyle davranmazdım. çünkü özel hastanede bu kadar çok hasta bakmak zorunda olmazdım. durum bundan ibaret. elbette ne zaman olursa olsun kaba ve kötü davranan doktorlar var; ama bu o insanın kişiliğiyle alakalı. doktorluk mesleğiyle ilgili değil.

    daha değinecek birçok konu var; ancak zaten yeterince uzun oldu. son olarak şunu söyleyeyim. biz doktorlar kötü insanlar değiliz, sadece çok yoğun koşullarda çalışıyoruz. emin olun en acil olmayan hastayla bile elimizden geldiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. siz de bunun farkında olun.

    edit: yazdığım giride en ufak hakaret veya saygısızlık yokken bana "gerizekalı, yaratık" gibi sıfatlarla hitap eden birilerini görmek ne acı. normalde cevap vermem ancak sadece şunu söyleyeyim; biz mesai falan yapmıyoruz 24 saat nobet tutuyoruz ve gerçekten 300 hasta bakmak zorunda kalıyorum. o 20-30 hasta bakılan polikliklerle acili karıştırmayınız. hadi diyelim karıştırdınız, bunu insan gibi dile getirmek varken hakaretle söylemek nedendir anlamadım. ben aynısını yapmayacağım.

    bir başkası da sen kim oluyorsun da hastayı linç etmek tabirini kullanıyorsun demiş. ben doktorlarin linç edildiği gibi hastaları etmeyeceğim demek istedim sadece, bunda da yanlış bir şey göremiyorum.

    kimseye kötü bir ithamda bulunmadığım halde küfürlü hakaretli tepkiler gelmeye başladı, fazla diyecek bir şey yok bunun üzerine.

  • 13. 12 kasım 2019 e-haciz ikinci dalgası

    param olsa ödeyeceğim kardeşim zaten neden böyle yapıyorsun zaten kyk borcumun üstüne faiz biniyor işsizim üstüne üstelik. işe başlayım tak diye çök maaşıma. ama sizin yüzünüzden kardeşim 50 lira yollayamadı bana. hemen çekmişsiniz parayı. 26 yaşındayım 20 yaşında ki kardeşimden 50 lira isteyecek duruma düşmüşüm düşene vurulur mu ulan? hiç istemediğim bir memurluğa başvurdum onu açıklayın kazanıp gideyim borçsuz ve mutsuz olayım yeter artık yeter.

  • 14. ekşi itiraf

    sevdiğim insanların fotoğraflarına bakarak tatlı bir şeyler tüketmeyi çok seviyorum. yaptığım bu eylemi hissedip mutlu olduklarına inanıyorum. ansızın kalplerine inen o sıcaklık benim ama haberleri yok.

  • 15. 30 yaşından sonra enstrüman çalmaya niyetlenmek

    30 yaşında enstrüman çalmaya başlarsanız, 40 yaşında 10 senedir o enstrümanı çalmakta olacaksınız. ama başlamazsanız asla olmayacaksınız bir de böyle düşünün...

    müzik bir tutkudur, müzisyen olmak da öyle.

  • 16. türk kızı vücudu

    aynı genleri taşıdığınız, içinden çıktığınız analarınızın vücududur.

    edit: birkaç çomar arkadaş mesaj kutuma hev hev hev, auğ falan yazmış ama anlamıyorum arkadaşlar, gerçekten.

  • 17. yuto nagatomo keşke nagazaki'de ölseydi

    kaynak

    fatih altaylı bütün insanlık tarihi boyunca yapılmış en büyük katliamlardan birisine atıfta bulunarak kurduğu bu "şerefsizce" cümle için derhal özür dilemeli...

    bu cümlenin merih demiral gibi bir oyuncuya (veya herhangi bir türk oyuncuya) italyan bir gazetecinin ( veya herhangi yabancı bir gazetecinin) keşke çanakkale'de ölseydi demesinden farkı nedir?

    insanların yumuşak karınları ile uğraşmayı ne kadar çok seviyoruz biz böyle millet olarak...

    fatih altaylı adam olsa bir ulusun en büyük acılarından birisine atıfta bulunarak keşke orda ölseydi demez yabancı bir futbolcu için...

    keşke baban seni dışarı boşalsaydı fatih altaylı...

    (bkz: empati)

  • 18. iş yerinde engelli gence yapılan eziyet

    mobbing olayının geldiği son nokta.

    engelli olmanıza bile gerek yok, biraz olsun kendi halinizde bir insan olduğunuzda bile korkunç bir baskıyla karşılaşıyorsunuz iş yerlerinde. özellikle işinizde iyiyseniz sizi bıktırmak için yapmayacakları pislik yok.

    çok büyük ihtimalle bu genç de engeline rağmen dört dörtlük çalışıyordu. iş hayatını sonuna kadar iğrençleşmek olarak algılayan tiplere uymadı, bu yüzden aşağılandı. nefretleri o kadar büyük ki yaptıkları iğrençliği kameraya alıp bütün dünyaya duyurmak istiyorlar.

    düzenli bir işi olup buna şaşıranlar zerre samimi değil, kimse kusura bakmasın. mobbing karşısında ya videodakiler gibi insanlığınızdan çıkıyorsunuz ya da sessiz kalıyorsunuz, sesini çıkaranın da akbaba gibi tepesine tünüyorsunuz. tepkinizi bile " kolunu bacaklarını keselim, analarını bacılarını s*kelim " ekseninde dile getirebiliyorsunuz.

    sosyal medyanın yetişemediği, ortaya çıkmayan bir sürü dram var.

  • 19. güçlü kadınların ortak özellikleri

    ne kadar çok severse sevsin yanlışını gördüğü adamın biletini kesip çekip gitmesidir. sonra bağrına taş basar, kan kusar kızılcık şerbeti içtim der hatta mutlu bir şekilde hayatına devam ediyor gibi görünür ama içi paramparçadır. bu kadınla başa çıkamazsınız, psikolojinizi alt üst eder. bu kadını elde tutmak elde etmekten de zordur. o yüzden alfa karakter değilseniz itina ile uzak durunuz zira çok güzel harcanırsınız. bu kadın zaten yalnız bir ruh, iliklerine işlemiştir yalnızlık da yaş aldıkça bu canını yakmaya başlar. güçlü kadın olmak çok ağır bir yüktür, zayıf kadın olmak çok daha konforludur.

  • 20. 200 km/s ile giderken dinlenecek şarkılar

    ismail yk -bas gaza aşkım

  • 21. 12 kasım 2019 ahmet altan hakkında yakalama kararı

    arkadaş ahmet altan'ın geçmişine sokayım ama gukuk ülkesi yapıp memleketin anasını bellemeyin lütfen.

    madem yakalama kararı çıkaracaksın neden salıyorsun? madem salacaksın neden yakalama kararı çıkarıyorsun? şaka mısınız? hukuka güven bırakmadınız memlekette.

    arınç'ın damadı, boydaklar, güllüoğlu gibi para babalarını şak diye bıraktınız. lanet olsun.

  • 22. serenay sarıkaya'nın en güzel türk kadını olması

    arkadaşlara göz muayanesi yazalım dedirtendir.

  • 23. 12 kasım 2019 samsung böcekli televizyon rezaleti

    --- spoiler ---
    aradan yaklaşık 2 ay geçtikten sonra
    --- spoiler ---

    belki de böcek sizin evde girdi.

    burada yapilmasi gereken böceğin kore böcegi mi yoksa turk bocegi mi oldugunu saptamak.

  • 24. efes tuborg rekabeti

    tuborg'un bu rekabetten haberi var mı bilmiyorum ama envai çeşit birayı içmiş 20 yıllık bir hamal olarak, şunu söyleyebilirimki: tuborg gömer! gözlemlerime göre bizim bira sever kısmının yaygın kanısı da bu yöndedir. daha iyidir daha lezzetlidir mevzusunda değilim ancak damak tadının geneline hitap etmesi açısından bu böyledir, lâkin zamanla değiştirilip geliştirebilir.

  • 25. s-400 ü iptal etmek için bir bahane yaz

    biz onu makam arabası diye sipariş etmiştik, füzeymiş. kandırıldık.

    (bkz: mercedes s serisi)

  • 26. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    evleneceginiz kisinin ailesini evlenme karari verirken goz onunde bulunduruyor musunuz? yoksa ailesi cok da onemli degil diyip ikimiz anlasabiliyorsak bu is bitmistir mi diyorsunuz?

  • 27. gora'dan akılda kalanlar

    evet, tarafından.

  • 28. bir akp'liye laf anlatmak

    laf anlatmaya gerek yok. onlarda biliyor neyin ne olduğunu ama işlerine gelmiyor, kendilerine itiraf edemiyorlar.

  • 29. recep ivedik 7 uzakdoğu'da geçecek

    istanbul'un çin lokantalarında kaçak çalışan özbekleri doldurup bir otobüse uygun bir plato bulacak demek anlamına geliyor bu.
    lokal bir fırsatçı sivri zeka da mekanı ayarlar oh mis.

  • 30. halı saha maçından soğuma sebepleri

    kayarak müdahale eden ibne evlatları. sanki kupa verecekler götverenlere.

  • 31. apple'ın açığını bulup 100 lira ödül alan liseli

    türk olduğunu öğrenince 17 dolar ile bir yıl geçinir bu ne olsa diye düşündüklerine eminim...

    bi ısırık verseydiniz elmadan bari çocuğa lan!

  • 32. 13 yaş ağustos ortası öğleden sonra 2

    0-0 bitmiş lecce cagliari maçını banttan seyretmek ile yarışır bir sıkıcılık. tabi 2010lu yillardan bahsetmiyorum. en buyuk eglencenin mahalle maci ve cs 1.5 olan dönemler. bu saatler bunlarin çoğundan mahrumdunuz. anne evde yemek yapıyor, tv'de yeşilçam filmi saatler geçmiyor

  • 33. barış manço'nun abartılmış bir balon olması

    sanıyorum bu başlığa gelip barış manço hakkında olumsuz yorum yapmanın prim kazandırdığını düşünüyor bazı hilkat garibeleri. beğenmiyorsan dinleme...

    hayatında müzik anlamında ne ürettin de barış manço'nun balon olduğunu söyleyebilecek kadar küstahlaşabiliyorsun?

  • 34. erkekler neye aşık olur

    son dönemde iki tane körkütük aşık erkek hikayesi dinledim. birinde kadın adamla sevişmeden sevişmeye konusuyor, adamın mesajlarına cevap vermıyor, canı ısteyınce arıyor gorusuyor, adam kosa kosa gidiyor, sonunda kadın hepten ortadan kayboluyor.
    ikincisinde de, kadın evli, adamdan baskalarıyla da konuşuyor, adam bunu sahipleniyor hesap soruyor , baskalarıyla sevişsin istemiyor, üstüne düşüyor hoop kadın kaçıyor. adam yalvarıyor yakarıyor kadını unutamıyor.. kadın dönmüyor..

    sen adama değer verirsin, ilgi gösterir ve sadık olursun adam sana asık olmaz.
    adamı sadece zevkin için kullanır, sadık olmazsın, umursamazsın adam sana deli divane olur..
    sen kaçarsın adam kovalar...kovaladıkça daha da bağlanır, hele de dengesiz davranırsan takıntı haline getirir.

    insanoğlu böyle...
    seni 100 kişi istese ; gidip seni istemeyeni istersin. çünkü farklı olan, ulaşılmaz olan, elde etmek için çaba gerektiren her şey daha çekicidir.

  • 35. otomobillerden teyplerin çalındığı karanlık dönem

    neydi lan o.. koskoca arabanın bir şekilde kapısını açıp teybi çalarlardı..

    millet, arabadan inerken teybi söker eve götürürdü. hatta, sadece ön kısmı çıkan pionerrlar statü göstergesiydi.. al götür cebinde taşı..

    şimdi 8 inç tablet var, bazı arabalarda bir araba parası edecek multimedya var, hırsızların umrunda değil..

    acayip bir dönemdi cidden.

    edit: çok sayıda mesaj gelmiş.. o dönemleri hatırlamak güzeldi.. benim çocuk-ergen dönemime denk gelir.. bir arkadaş aşağıda direksiyon kilidinden bahsetmiş, harika, aynen öyleydi, baston kilit takardı bizim komşu steyşın torosa.. çocukluğumuz.. ah ah..

    acaip yazmışım diye biri beni engellemiş *..

    birde dönemin evrildiğini, bmw araçların çeşitli parçalarının çalındığını söylemişler.. benim öyle lüks bir aracım olmadı evet biraz döneme göre fakir kaldık heralde. ama yani zamanında ona görw ürün çıkmış onu diyorum, tableti (multimedyayı) söküp eve götürdüğünüzü düşünün.. öyleydi yani.. o zamanlarda teyp çok para değildi yani.. şimdi bi bmw farı modeline göre 20 bin tl edebiliyor.. ozaman teypler şimdinin 300 500 tlsi eder ama çalınırdı işte trenddi yani.

  • 36. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    rahat ol, çözülür.

  • 37. fatih erbakan'ın gümbür gümbür gelmesi

    o değilde allah tayyipten sonra bir daha siyasal islam belasıyla bu ülkeye sınamasın. elhamdülillah dinimiz amin.

    tanım: mirasyedi ve nursuz bir adamla alakalı bir başlık.

  • 38. masterchef türkiye

    ultra yalancı, çıkarcı, bencil, kibirli, insanları çok güzel kullanan, estetik ve botokslardan suratı balona dönmüş bir adet suna adlı piremses ihtiva eden yarışma.

    aşağıda birisi 'ülkenin sorunu bu; başarılı insanları çekemiyoruz' demiş. kardeş ülkenin sorunu ne biliyo musun? başarı için her yol mübah diyerek her türlü karaktersizliği yapan insanlara bayılıyoruz biz. çünkü bizim insanımız da günlük hayatta tam olarak böyle.

    sanırım yeni açtığı kendisine ait bir restaurantı da var. demet akalın gibi gereksiz ünlüleri kullanıp reklamını da yapıyor her yerde.

    şefler tarafından da muazzam bi biçimde kayırılıyor bu kadın. yarışmanın başrolunu buna vermişler sanki. suna aşağı suna yukarı. türkiye'deki iş hayatının özeti gibi. karakterin önemli değil, sen sürekli sesini çıkar, sivril, çirkeflik yap. çünkü başarı için her yol mübah. yarısmacıları öyle sindirmiş ki kıvanç ve yasin dışında hiç kimse kadına gıkını çıkaramıyor. yasin bile sevimli geliyor düşünün artık.

    not: tabi ki izlemiyorum. tv8 benim televizyonda var mı acaba diye bakinirken denk geldim.*

  • 39. geceye bir tıp bilgisi bırak

    - gripken aspirin içilmez. reye sendromu yapar.

    - bir iki yudum çamaşır suyu içen insan kusturulmaz. evlerde kullanılan çamaşır sularının derişimi düşüktür. ama yine de korozif maddedir. zararı mide veya ince bağırsaktan ziyade yemek borusuna olur. kusturulursa yemek borusu o korozif maddeyle tekrar karşılaşır. onun yerine yarım bardak süt içilir, karın ağrısının geçmesi beklenir.

    - göçük altında uzun süre kalmış insanlara ciddi sıvı takviyesi yapmadan / yapma imkanı olmadan o kişi apar topar göçük altından çıkarılmaz. yapılırsa ezilmiş ve ölmüş doku yeniden kanlanıp vücuda ölüme götürebilecek kadar ciddi miktarda toksin salar. o yüzden mümkünse kişi sıkıştığı yerden çıkarılmadan önce uygun bir uzvundan iv yolla sıvı takviyesi başlanır, idrarı takip edilir, elektrolit ve sıvı dengesi sağlanıp ondan sonra gözetim altında dikkatlice çıkarılır. (bkz: crush sendromu)

    - japonya isli, tuza basılmış ve tütsülenmiş gıda tüketimi yüzünden mide ve kolon kanserinin en sık görüldüğü ülkedir, ancak taş gibi bir erken tanı programları olduğundan bu kanserlerin %95'i erken dönemde yakalanıp tedavi edilmektedir.

    - tıp literatüründe türk bir doktorun adıyla anılan tek hastalık behçet hastalığı'dır. ek: @hamzakuduro ve @fight clubdaki sizofren adamuyardı tayanç sendromu da vardır efendim.

    - parasetamol (parol, minoset) zehirlenmesi akut karaciğer yetmezliğinin (1-4 hafta içinde başlayan ve nakil dahi gerektirebilen) en sık sebebidir. kronik alkoliklerde bu maddenin zehirleme eşiği düşmektedir. alkol ile birlikte bu madde kullanılacaksa dikkat etmek gerekir.

    - tonik-klonik nöbet geçiren (bilincini kaybedip yerde ritmik titreyen tarz, epilepside olduğu gibi) kişi yan çevrilip başının altına kendini yaralamaması için yumuşak bir şey konur. ağzına kesinlikle bir şey konmaz. hareketleri kısıtlanmaya, elinden kolundan tutulmaya çalışılmaz. etrafında kendini çarpabileceği şeyler uzaklaştırılıp, varsa gözlüğü çıkarılıp geçene kadar öylece beklenir. nöbet başladığı anda zamana bakılır, titremeli safha 5 dakikadan uzun sürmüşse, biraz ayılıp yeniden nöbet geçirmeye başlıyorsa, solunum sıkıntısı varsa 112 aranır.

  • 40. radamel falcao garcia

    kuslarin bok attigi sanssiz topcu. her futbolcu gibi sakatlanmistir ne yapalim. ancak kuslarin unuttugu birsey var. bu cocuk henüz 22 yasinda, genc gelisime acik futbolcu. sakatligini atlatinca ligin mina koyacak.

  • 41. elektrikli aracı 2019'a yetiştireceğiz

    bu 2019 mu?

  • 42. şu anda çalan şarkı

    yaralıdır can-ı yüreğim
    hasretinle erir giderim
    seni nasıl unutsun bedenim
    gözüm dalar gariplenirim

    suavi - hasret türküsü

  • 43. patrick kluivert

    deco, giuly ve eto'o ile hiçbir zaman aynı takımda oynamamıştır.

    edit: bir önceki entry sahibi tarafından silinince, durduk yere böyle bir şey yazmış gibi oldum. fakat o entry'de yukarıda saydığım 3 futbolcuyla iyi işler yaptığı yazıyordu.

  • 44. göğüs çatalına bakmayacak olgunluğa erişmek

    teoride çok iyiyim ama pratikte durum şu:
    https://eksiup.com/p/np288908gxbm

  • 45. geceye acı ama gerçek bir cümle bırak

    onun aklında şu an sen yoksun, başka biri var

  • 46. recep ivedik 7 için bir konu bırak

    1. recep ivedik üçbuçuk...

    recep korkunçlu şeyler yaşar. kurt adamlar, üç harfliler, cinci hocalar, büyücüler. sonra böhöhöyt der.

    2. topla gel recep...

    recep ivedik bir kıza aşık olur. o da futbolcu sever biridir. recep kaleci olmaya karar verir. karaambarsporu amatörden profesyonelliğe çıkarır. sonra böhöhöyt der.

    3. recep ivedik uzaylılarla...

    recep bir gün yaşadığı evin teras katında uyurken, ayıya benzeyen değişik bir dünyalı görmüş olan uzaylılar onu incelemek için gemiye alır. işte eğlence o vakit başlar. sonra böhöhöyt der.

    4. recep ivedik liseli

    recep ivedik öğrenci affı çıkınca liseyi bitirmeye karar verir. ergenlerle komik zamanlar geçirir. sınavda kopya çeker, çektirir. spor turnuvaları, bilgi yarışmaları, öğretmenlerle dalga geçmek gibi şeyler gerçekleşir. sonra böhöhöyt der.

    5. bebek ivedik

    recep ivedik bir gün kapısının önünde sepetin içinde ağlayan bir bebek görür. sağa sola götürür kimse almaz. babası olmadığına kimseyi inandıramaz. bebeğe bakmak zorundadır. bebeğe kuru fasülye yedirmeye çalışır. çocuk bunun yüzüne işer. mahalleki teyzeler buna yardım eder. teyzelerden birinin kızı recep' e aşık olur. sonra böhöhöyt der.

    6. recep mcqueen

    recep ivedik araba yarışçısı olmuştur. birinci olunca şampanya değil şalgam patlatıp içer. haksızlıklar yaşar. bunun arabasını bozarlar falan hırs yapar. karaambarcılar bunun yardımcılarıdır. sonra bi kız buna aşık olur. tam öpecekken her şey rüyaymış olur. sonra böhöhöyt der.

    7. sabah şekeri ivedik

    recep ivedik sabah programı sunuculuğu yapar. seyirci teyzelerle dalga geçer, konuk doktorları yaptığı komiklikler ve hayvanlıklarıyla sinir eder. misafir sanatçı canan karatay olabilir mesela. recep kameraman kıza aşık olabilir. sonra böhöhöyt der.

    8. recep hastır şef.

    recep master şef yarışmasına katılır. jüriyle sürekli kafa bulup pasif rolde olan yarışmacı arkadaşlarla dalga geçer. yemek yaparken etrafa un falan fırlatır. ağzına yağ alıp tavaya püskürtür. şaşırtıcı derecede beğenirler yemeklerini. sırf onun hatrına bir de reyting uğruna adamı yarışmadan atamazlar. recep finali kaybeder ama yine de halkın sevgisini kazanır. sonra böhöhöyt der.

    9. recep ivedovic.

    recep basketbola merak salar. bir gün mahalle takımının başına geçip antrenörlüğünü yapar. baskın tavırları sebebiyle kimse ses çıkaramaz. basketbolculara bağırır. sinirlendiğinde ayakkabısını onlara fırlatır. 1.lig takımlarından biri onu keşfeder. sonra eurolig şampiyonu olurlar. her sene final four. sonra böhöhöyt der.

    yeter bu kadar. yoruldum.

  • 47. bilgisayar virüslerinin ortadan kaybolmuş olması

    virüs yazan kişiler artık ev kullanıcılarıyla ilgilenmiyor onların hedefinde şirketler var

  • 48. geceye mimari bir bilgi bırak

    engelli rampaları merdivenin yanına yapılan 2 metre uzunlukta rampalar değildir. o rampalardan arkadan desteksiz kimse çıkamaz. 1 metre yukarı çıkılacaksa 16 metre uzunluğunda bir rampaya ihtiyaçları vardır rahatça çıkabilmek için ve bu 16 metreyi çıkarken en fazla 9. metrede bir sahanlık planlanmalı ki kişi dinlenebilsin, kendine olası bir bekleme noktası bulabilsin.

  • 49. düşün ki o bunu okuyor

    senin sevdiğin yemek çıkınca 2.5 saat yemekhanede bekledim belki karşılaşırız diye daha ne diyeyim?

  • 50. tevfik göksu'nun imamoğlu'na verdiği efsane ayar

    tevfik göksu... yeryüzüne düşen ilk ihale tanesi.