yukarıdaki entry’de belirtildiği gibi suç bireyseldir. ama cem garipoğlu olayında suç bireysel değildir zira bütün bir aile suçun üzerini örtüp, cem’i kaçırmaya çalıştı. hala kendisinin ölmediği, yurtdışında yaşadığına dair komplo teorileri var. bütün bunları geçiyorum, hadi diyelim canavar da olsa, sapık da olsa oğul sonuçta, kaçırmaya çalıştılar. sakine de o sıralar çocuk yaştaydı, olaya dahi hakim değildi. ama bütün bunların üzerine aile daha yeni münevver karabulut’un katledildiği koltukta mutlu aile pozu verdiler. benim bundan çıkardığım sonuç aile bu cinayetlerden dolayı pişman değil, oğullarıyla gurur duyuyor. hatta yaptığı eylemlerden dolayı destekliyor. yani bu münferit olayda suç bireysel değil, nilperi’nin de o kişiyi tanımadığına şahsen inanmıyorum.
don emilio14 profili
-
nilperi şahinkaya
-
ali koç
o kadar büyük bir loser ki yılın transfer çalımını attıktan bir hafta sonra 10 yılın transfer çalımını yedi aq.
-
merdan yanardağ
önceki entrylerim kılıçdaroğlu desteği ve muharrem ince eleştirileriyle dolu. fakat geldiğimiz sürede anlıyorum ki muharrem ince haklıymış. buraları okumaz, kendisi açısından da değeri yoktur, noname birinin özrünü siklemez ama kendisinden özür diliyorum. ülkede bu kadar olumsuzluk varken akp’nin neden iktidar olduğunu anlayabiliyorum artık. her zam geldiğinde sevinir, ekmeğin 20 tl olmasını ister ve eleştiren insanlara ot yiyin amk derdim. fakat insanlar ekonomi, yargı, eğitim, mülteci sorunu gibi zibilyon tane dert olmasına rağmen ihtiyaçlar hiyerarşisini gözeterek “önce güvenlik” dedi. kemal kılıçdaroğlu o partinin başında olduğu sürece daha da oy vermem. canan kaftancıoğlu, sezgin tanrıkulu, merdan yanardağ ile batak atsınlar artık genel merkezde. amk seçim dönemi ananemle siyaset tartışırken “ben sizin geleceğiniz için bu oyu veriyorum, pkk iktidara gelmesin diye tayyibe oy atacağım” demişti de gülüp geçmiştim. 60 yaşındaki kadına başımı eğdirdi benim kılıçdaroğlu. ulan neler neler diyesim var da davalık olup bir de bu ekonomide tazminat ödemek istemiyorum. geleceğimizi sikip atan, leblebli kafalı diktatör falan yazıyorlar adama ben cesaret edemem öyle tabirlere, söyleyenlerin kendi ayıbı.
-
gibi (dizi)
ilkkan’ın yoklama tekniği o kadar saçma ve anlamsız ki, yani birine mantıklı gelmiş olsa neden işlevsiz olduğunu açıklamaya türkçem yetmez. yılmaz’ın dediği gibi “burada olan herkes burada zaten.” den öteye geçmez amk.
-
25 aralık 2021 erdoğan'ın pitbull açıklaması
son zamanlarda bu sokak köpekleri, mutant pitbull’lar falan hakkındaki açıklamalarını beğeniyorum.gider ayak başıboş köpek sorununu çözse de koltuğu öyle teslim etse keşke. diğerleri o topa girmeye cesaret edemiyor, halbuki muhatapları 2-3 menopoz teyze, bir kaç tane mama distribütörü olacak.
-
turabi'nin dan bilzerian'a özenmesi
gören de dan bilzerian’ı iskandinav sanar. ikisi de aynı fenotipte, aynı coğrafyanın insanları. tipleri de benziyor zaten aynı kalaslık.
-
rte'nin biden'e malum zevat demesi
bence dolar yükseldikçe, işsizlik arttıkça, millet için market alışverişi dahi lüks hale geldikçe durup durup abd’ye çatma olayı akp seçmeni tarafından da rahatsızlıkla karşılanacak. “tamam reis biz de sevmiyoruz amerigayı allah onları yerin dibine gömsün ama etimiz budumuz belli canın sıkıldıkça adamlara sallayıp durma” diyecek. ilk başlarda onlar da coşuyordu, ekonomi iyiyken “one minute” tiratını dinleyerek kendilerinden geçiyorlardı ama artık herkese kabak tadı vermeye başladı.
ekonomik olarak etkileri hissedilmezken “mazlumların koruyucusu, haça karşı hilalin savaşı, yeni osmanlıcılık” oynamak kitleleri tatmin ediyordu ama şu an çevremdeki akp’liler dahi “yeter yahu bu dünyanın jandarması biz miyiz? önce kendi sıkıntılarımızı çözelim bize ne suriye’den, ırak’tan, somali’den?” diyorlar. -
dörtyol kaymakamının polis ve vatandaşa üslubu
devleti allah yerine koyan bir toplumun hak ettiği görüntülerdir. avrupalıların yüzyıllar önce üzerinde düşündüğü, felsefe yaptığı ve sonunda uzlaştığı “devlet toplum sözleşmesiyle topluma hizmet için kurulmuştur.” düşüncesi yerine “devlet baba” “devlet aklı” derseniz, maaşlı çalışan memurlara taparcasına saygı gösterip önünde el pençe divan durursanız bundan daha fazlasını hak etmezsiniz. öyle bir noktaya geldi ki devlet kademesinde göreve başlayanlar hammurabi yasalarındaki gibi kendini “üstün insan” diğerlerini “sıradan insan” olarak görüyor. herkesi kendine hizmet etmekle mükellef zannediyor. tabi hak eden herkesin ulaşamadığı; torpille, kayırmayla geldikleri makamı babasının malı zannetmeleri normal.
edit: bu kadar etkileşim aldığı için hoşgörünüze sığınarak bunu iliştirmek istedim araya.
(bkz: #120754746) -
kafa kesen iki kişinin serbest bırakılması
adana ceyhan’da hırsızlık için girdikleri evde 72 yaşındaki kadının kafasını kesen iki kişi önce ağırlaştırılmış müebbet almış, sonra müebbete düşmüş, iyi halden de adli kontrol şartıyla serbest bırakmışlar. biri sizin annenizin evine girip boğazını kesse cezası cuma günleri sabah ile akşam arası bir saatte karakola giderek imza vermek. hammurabi kanunları bile daha adildi bu nasıl bir olay? bilen bir hukukçu kafa kesen insanda bu hakimlerin nasıl bir iyi hal gördüklerini anlatabilir mi? aklım almıyor gerçekten. bu hırsızlardaki iyi niyeti gören hakim kadir şeker’de nasıl görmüyor? gerçekten bu hukuk standardını bir hukukçu açıklarsa çok sevirim.
haber
edit: itiraz edilince tekrar tutuklanmışlar. haber -
75 milyon lira sma hastalarına gitsin kampanyası
4 sma hastasını kurtaracak (aslında kurtarmayacak çünkü tedavisi yok) paradır. türkiye’de 3000 sma hastası çocuk var. bu 4 tanesini hangi kriterlere göre belirleyeceksiniz, diğerlerinin günahı ne?
-
gözü çıkarılan yusuf'un cam göz çağrısı
üst edit: burada kars valiliğinin müdahil olduğu ve cam göz protezi için bütün masrafları üstleneceği duyurulmuş.sağlık bakanlığı da iletişime geçmiş, yakın takiptelermiş.
hepbenibuluradlı yazar bunu iletmemi istedi.
--- spoiler ---
merhaba, ben kafkas üniversitesinde akademisyenim. eğitim bilimleri bölümü ve özel eğitim abd ndan birkaç arkadaş toplanarak önümüzdeki hafta aileye moral ziyareti yapmak istiyorduk. biz çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun birkaç hediye alıp gitmeyi planladık. aile yardım için izin almış mı bilmiyorum. eğer izin ile ilgili henüz bir gelişme yoksa, ve hediye alıp ulaştırmak isteyen olursa kafkas üniversitesi dede korkut eğitim fakültesi eğitim bilimleri bölümü’ne ulaştırabilirler.
--- spoiler ---
iyi akşamlar. kars’ta suriyeli çocuklar tarafından gözü çıkarılan yusuf’u hatırlarsınız. (bkz: #108561679) çocuk takma gözle çok rahatsız hissediyormuş ve gözü sürekli enfeksiyon kapıyormuş. başlıktan sonra hayırsever vatandaşlar, ünlüler, zenginler iletişime geçmiştir diye düşünmüştüm ama aileyle irtibat kuran çaylak yazar (heyyekral) bana ulaştı ve hala aynı sorunların devam ettiğini, kimsenin ulaşmadığını söyledi. başlığın çok geride kaldığı için bu konuda yeni bir başlık açmamı rica etti ve şunları yazdı:
--- spoiler ---
yusuf’un annesi ile iletişime geçtim. acil ameliyat olması gerekiyor bu yavrucağın. sürekli enfeksiyon olan bölgenin ameliyat olması sonrasında cam göz takılması gerekiyor. lakin annesi 130 liralık ilacı bile alırken zorlanıyor. aileye yardım eli uzatılması gerekiyor.
--- spoiler ---
zenginler, hayırseverler, yetkililer allah rızası için ulaşın şu çocuğa. o yaşta böyle bir vahşet yaşamasının yanı sıra aylardır acı çekiyor. yaralanan vahşi bir hayvan bile doğaya salınmadan önce rehabilite edilip öyle salınıyor. böyle bir acı yaşamış/yaşamakta olan küçücük bir çocuğu görmezden gelmeyin.
edit: arkadaşlar gönderiyi kamuoyu çağrısı olsun, yusuf’un ailesine bizzat ulaşılsın diye açtım. çaylak arkadaş aileyle iletişimim var diyor ama kendisini tanımıyorum.belki vardır ama dediğim gibi tanımıyorum. mesuliyet olmasın üstümde diye eklemek istedim. valilik izni olmadan hiçbir yere para göndermeyin, yapabilen varsa yusuf’un ailesine direk ulaşmaya çalışsın aracı kullanmadan. -
suriyelilerin 11 yaşındaki çocuğun gözünü sökmesi
adamların şiddet genetiğine işlemiş. hangi çocuk böyle bir şey yapar amk. evcilik oynarken biri bağdadi, diğeri talabani falan oluyordur bunların. tahta bıçakla kafa kesiyorlardır.
-
bilgi üniversitesi hocasının fenerbahçe düşmanlığı
bir spor kulübüne kendini bu kadar adayan net gerizekalıdır. akademisyenliğe torpille gelmiştir, araştırılsın.
edit: profilini inceledim de harbiden gerizekalı amk. milleti cenge davet ediyor. teker teker gelin yazmış bir de. sanki gelseler güreş tutacak amk. 14 yaşındaki erkek ergenin anarşistliği var üzerinde. kaç yaşına gelmiş kurtulamamış hala. zeka yaşının düşüklüğünden olabilir. -
27 nisan 2020 işten kovulan sözlük yazarı
üst edit: herkese tekrar merhaba. çok güzel destek mesajları aldım, gerçekten çok teşekkür ederim. çok fazla mesaj geldi, zamanınızı aldığım için hepsini tek tek cevaplamak boynumun borcu. öncelikle bu gönderiyi “beni işten attılar.” diye -ağlamak- amacıyla açmadım. işten çıkarma yasağının işverenler için bir değerinin olmadığını, sistemin bir şekilde açığını bulduklarını belirtmek için attım. bu şekilde benim durumumda olanlar da sesini çıkarabilirler, bir gündem oluşur diye düşündüm. bazı arkadaşlar sokağa çıkma yasağı olduğundan zaten şu kadar gün gitmemişsin, şu kadar çalışmışsın yazmış ama temizlik ürünleri üreten bir firma olduğu için sokağa çıkma yasağından muaf. geçen hafta sokağa çıkma yasağının olduğu cumartesi günü işe gittim. bu hafta da perşembe işe gittim ama geri gönderildim. pazartesiyi bekleme nedenim memurların pazartesi günü iş başı yapacak olmasıydı. perşembe günü pazartesi gel diye gönderdiler. pazartesiyi bekleme nedenim sokağa çıkma yasağı dolayısıyla iş olmaması değil.
bir kaç yazar söylediğim belgeleri buraya da atmam gerektiğini söyledi. söylediğim şeylerin doğruluğunu kanıtlamak ve zamanınızı boş yere almadığımı belirtmek için koyuyorum. zaman ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim.
(bkz: https://hizliresim.com/xnt0nu)
(bkz: https://hizliresim.com/cga9ta)
16 nisan günü işe başladım. o haftayı doldurup pazartesi gece vardiyasına geçecekken gıda zehirlenmesi yaşamam nedeniyle gündüz vakti sağlık ocağına giderek rapor aldım ve işyerini arayarak haberdar ettim. mide bulantısı, ishal, kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, yüksek ateş gibi sıkıntılarım vardı. hatta raporum iki günlük olmasına rağmen bir gün istirahat edip, ikinci gün atılırım korkusuna işe gidecektim ama 38.2 ateşim olunca zaten servise almazlar diye gitmedim. serviste ateş ölçümü yapılarak içeri alınıyor. üçüncü gün gece vardiyasına gidecek olmam dolayısıyla gündüz vaktini uykuyla geçirdim ve 16.00’da kalktım. iyileşmem bir yana daha da kötüleştiğim için ve belirtilerin de benzerliği dolayısıyla korku dolu bir şekilde covid-19 testi yaptırmak üzere hastaneye gittim. hastanede gerekli testler yapıldı ve işe gidemeyerek eve geldim. olayın telaşıyla o gün için rapor almayı unutmuşum. ertesi gün gündüz vakti serum yiyerek işe gittim. giyinip soyunma odasından çıktıktan sonra usta başı beni karşıladı ve çıkışımın verildiğini söyledi. nedenini sorduğumda üç gündür işe gelmediğimi söyledi. bu üç günün iki gününün raporlu olduğunu, arayıp bilgi verdiğimi, raporsuz geçen bir gün için özür dilediğimi söyledim, gerçekten gelemeyecek durumda olduğumu belirttim ama “yapabilecek bir şeyim yok, şimdi çık pazartesi ahmet bey’le görüşürsün.” dedi.
pazartesi yani bugün ahmet bey’le görüştüm ve bana beni işe alamayacaklarını söyledi. nedenini sordum üç gündür işe gelmemişsin dedi. aynı şeyleri ona da anlattım bu sefer “senin çalışmanı beğenmemişler, aşağıdan öyle söylediler.” dedi. orada toplam üç gün çalıştım ama bu krizde iş bulmuş olmanın sevinciyle gerçekten çok çalıştım. beni verdikleri görev yeri hat sonuydu. yani koliler gelecek ve ben kolileri paletlere dizeceğim. koliler yavaş geldiği için aynı zamanda bozuk malzemeleri düzeltiyordum, kap takıyordum, bant sisteminden dolayı sıkışan, yetiştiremeyen arkadaşlarıma yardım ediyordum. yani aynı anda üç-dört iş birden yapıyordum. beni oraya yetiştirmek üzere operatör olarak almışlardı, aynı zamanda makinenin işleyişine de hakim olmaya çalışıyordum. hatta usta başka yerde olduğu bir zamanda makine arızalanmıştı ve ben iki günlük eleman olmama rağmen ustayı izleye izleye öğrenmiş olduğum için makineyi tamir ederek üretimi devam ettirmiştim. orada aylardır çalışan arkadaşlarım şaşırarak tebrik etmişlerdi.
bana söylediği “çalışmanı beğenmemişler.” ithamı geçersiz olduğu için bunları anlatıyorum. gayet güzel çalıştığımı, çalışma arkadaşlarıma ve ustama sorabileceğini söylediğimde “valla bilmiyorum bana söylenen bu.” dedi ve önüme istifa dilekçesi uzattı. “abi ben istifa etmiyorum ki, beni kovuyorsunuz. bunu imzalamayacağım.” dedim. bunun üzerine “valla emilio’cuğum, biliyorsun işten çıkarmalar yasak. tamam o zaman sana iki ay ücretsiz izin veriyorum, iki ay sonra işten çıkarılırsın.” diye izin dilekçesi imzalattı. çıkarken de raporumu vermiyordu, ısrar sonucu aldım. hatta bir kaç kere napacaksın raporu diye sordu, “yanımda dursun.” dedim.
bunları anlatma nedenim hem sözlüğe danışmak hem de bu işten çıkarma yasağının bug’ını anlatmak içindi. beni işten atamadı ama iki aylık ücretsiz izne çıkardı. ve gerçekten içime oturdu. ben işe girerken bir sürü evrak topladım, masraf yaptım. gebze’de oturmama rağmen sundukları şart gereği yol iz bilmeden, altımda araba olmadan tuzla’daki bir hastaneden rapor aldım. şehirler arası toplu taşımalar kaldırıldığı için kaç kere evrak teslim etmek için şekerpınar’dan tuzla sanayine yaya yürüdüm. üç gün işe gitmedim, bunun iki günü raporluydu bir raporsuz gün için işten çıkarılmamın haksızlık olduğunu düşünüyorum. kaldı ki o gün covid-19 olduğum endişesi vardı üzerimde. insanın gözü hiçbir şey görmüyor. test de negatif geldi bu arada. sözlüğe sormak istediğim hukuksal olarak bu muameleye karşı cevap verebilir miyim? okuduğunuz için teşekkür ederim.
edit: (bkz: #106163931)
(bkz: #106161050)
durup durup başlığa yazan yazar arkadaş bana neden bu kadar kin duyuyor bilmiyorum ama zannettiği gibi mazeretsiz üç gün işe gitmeme durumum yok. bir gün sadece. gerçekten gidecek durumda değildim. daha önceden gıda zehirlenmesi yaşayanlar varsa durumum hakkında fikir sahibi olabilir belki. ilk haftanın sonunda başıma böyle bir şey geldiği için emin ol ki çok üzgünüm, ailem bile ters ters suratıma bakıyor ama insanın başına bela, musibet ne zaman geleceği belli olmuyor. keşke böyle bir şey yaşamasaydım.