geçenlerde bir cafede rastladım ben bu kadına. yalnızdım, yan masamdaki çifte istemeden değil tamamen bile isteye kulak misafiri oldum. ilk buluşmalarıydı belli. kadın öyle güzel konuşuyor ve adam da öyle güzel dinliyor ve öyle yerinde karşılık veriyordu ki, keyiften kaç bardak çay içtim hatırlamıyorum. pessoa'dan girdi hemcinsim, jung'tan çıktı. dolu dolu, su gibi bir sohbetti. ayrılırken sonraki buluşmanız nerede acaba diye sormamak için zor tuttum kendimi. umarım bi delilik yapıp evlenmezler.
kiyveni10 profili
-
ilk buluşmada edebiyat sanat felsefe konuşan kadın
-
yazarların zamanında giydiği metal grup tişörtleri
bugün küfretmeyecektim, yarın hafta sonuydu, yarın noeldi, en sevdiğim kış dönemi gelmişti, bugün mutluydum, yarın daha mutlu olacaktım. bu başlığı görene kadar kimsenin …ına bile koymamıştım. amaaaaaa ezgi senin …ına koyayım. led zeppelin ağırlıklı, metallica çoğunluklu, konser girişlerinde biletten kalan son paramı vererek aldığım, original veya çakma onlarca tişörtten birkaç elbiseden yaptırdığım nevresimimi çalan ezgi. unutmadım ben seni. bir gün tatlım, bir gün hesaplaşacağız.
hem ezgi adında metalsever mi olurmuş? hırsız!!! -
bodrum deyince akla gelenler
metro marketin otoparkında sırf gölge diye arabasız bir şekilde bekleyen yaya bir adam. otoparkta yer yok, oraya park etmek için yanaştım. bekliyorum bir hareket. dat yaptım yok, dut yaptım yok, abicim biri mi gelecek park için dedim, yok gölge diye burda bekliyorum dedi. ne bekliyosun peki dedim, sanane dedi. burası otopark, sen oto değilsen buraya park edemezsin dedim, güvenliğe anlat dedi. ben bekledim o bekledi. park yerleri boşaldı bu adam ayrılmadı oradan. adam diyorum ama bence otomobildi o. yoksa ne bileyim yaa, koskoca bir araçlık park yerinde tek bir adamın ne işi olur?
bodrum deyince ilk aklıma gelenin bu olması da üzdü beni bu arada. millet bir hamburgere bir lahmacuna verdiği paraları yazar, ben ezik gibi bir yayanın park ettiği yer için onca dakika beklediğimi yazıyorum. -
beden eğitimi dersinden akılda kalanlar
menende’ydi adı hiç unutmam. ortaokuldayız. öğretmen sırayla kasadan atlatacak. menende durmadan arkaya kaçıyor. korktuğunu düşünerek yanına gittim. “korkma, çok kolay, bir kez atlayınca sürekli atlayasın gelecek bak” dedim. “korkum ondan değil, koşarken ayakkabılarımın çıkmasından korkuyorum” dedi. ayaklarına baktım, ayağının içinde oynadığı, kocaman bir spor ayakkabı. ablasınınkini giymiş olmadığından. hemen oracıkta ayakkabıları değiş tokuş yaptık, o atladı korkmadan ve hemen bana koştu, ayakkabıları değiştirdik yine. üç beş tur böyle devam etti. o zaman çok dramatik gelmemişti bu durum. hatta çözümü bulunca ana sorunu unutmuştuk. şimdi yazarken içim fena oldu. menende tek değildi, hala da değil. fakirlik bu milletin laneti. kim neden lanetledi bizi bilmiyorum ama bi’ yerde bu zincir kırılmalı artık. anılarımız küf bile tutmuyor.
-
anneyi üzmek vs kendi istediğin hayat
annemi üzerek gittiğim, son derece mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşadığım ülkeden onun duygu sömürüleri ve serzenişleriyle geri döndüm. şu an annemle aynı ülkede farklı şehirlerdeyiz ve annem benden uzakta kendi istediği hayatı yaşarken, ben her gün, her saat onu düşünerek döndüğüm bu ülkeye lanetler yağdırıp, her gece aynı pişmanlığın pençesinde debeleniyorum. hayat sizin. anne de olsa kimse için kendi hayatınızın güzergahını değiştirmeyin.
-
türk kızının bugün çok güzelsin'e vereceği cevap
"ne yani, sadece bugün mü güzelim?"
-
italya denince akla gelenler
roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.
italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı. -
viskinin berbat bir içki olması
viskiyi cola ile içen insan beyanı.
-
bir daha da gitmem denilen şehirler
büyük konuşmayın demeye geldim. van'da uzun dönem askerlik yapan bir arkadaşım bir daha sikseler gitmem oraya dediğinin ertesi yılı mecburi hizmet için yeniden gitmek zorunda kaldı ve mecburi hizmeti bittiği gibi kamudan istifa etti, vanlı bir kadınla evlendi. hala van'da yaşıyor.
-
şehirlerin meşhur buluşma yerleri
izmir-sevinç pastanesi. hiç şaşmaz.