toplum vicdanı seni reddediyor. derhal istifa et ve türkiye’nin önünü aç.
halk seni atatürk’ün partisinde ve o makamda istemiyor.
git artık, bıktık senden.
yesil basli govel santor14 profili
-
kazansaydım yanımda olacaklardı şimdi karşımdalar
-
penaltısaray
öncelikle hazımsız puştlar için istatistikle konuşalım.
(dileyen üstüne alınabilir)
penaltı sayıları
fenerbahçe 10, beşiktaş 5, galatasaray 5.
görüldüğü üzere penaltı sayılarıyla ilgili bir avantaj söz konusu değil.
bu maç özelinde konuşacak olursak, yunus'un ayağını sakız gibi çiğnediler.
özetler düşünce onu da eklerim. nett penaltı.
sonuç olarak, galatasaray'ın olağanüstü oyununu es geçip, yetmedi şu tabloyu es geçip utanmadan penaltısaray tabirini kullanan kişiler için üç ihtimal var. dört değil.
a) herşeyin farkında ama hazımsız ve muhteris.
b) idrak yollarında sorun var. ıq düşük. kafası basmıyor.
c) validesi gayri ahlaki nahoş işlerle iştigal ediyor. ne çocuğu diyorlardı ona? unuttum...
neyse.
sen hangisisin?
tarafını seç. -
hasan can kaya
bu kadar saygısızlığa ve seviyesizliğe nasıl gülüyorsunuz olm ya?
bakın mesele küfür, argo falan değil.
cem yılmaz da argo espriler yapıyor, başka komedyenler de cinsellik içeren şakalar yapıyor. mevzu o değil.
bu arkadaş bildiğin seviyesizlik yapıyor.
seyirciye "karın çok güzelmiş. hatta ben şaşırdım bu adam bu kızı nasıl ayarlamış" diyor. herif de gülüyor kikiki.
lan siz nasıl bir kitlesiniz, ne çeşit bir seyirci grubusunuz, ne gebeş bir mizah anlayışınız var ya?
bakın arkadaşlar bu mizah falan değil.
başka bir erkek benim karım veya kız arkadaşım hakkında böyle konuşamaz, "ne güzelmiş lan senin karın" diyemez, beni yersiz şakalarla küçük düşürmez, aşağılayamaz.
bunun özgüvenle de alakası yok he. kendinizi kandırmayın hiç.
karın ne güzel senin! bak bak. adamın iki kaşının ortasına kafayı gömerim olm ben. ne anlatıyorsunuz siz?
elbette mizahta bir parça iğneleme olur ama bu aşağılanma biçiminden haz alıyorsanız sizde sıkıntı var demektir.
haberiniz olsun.
şapkanızı önünüze koyun derim. -
3 kasım 2021 galatasaray'ın tff'ye isyan etmesi
galatasaray arkadan dolanmaz. hülle yapmaz.
stadı full doldurup "üçte biri doluydu" diye kıvırmaz. dansözlük yapmaz.
ne yapacaksa açıkça yapar, açık açık söyler.
yarın türk olmayan bir takımla oynayacağız ve ben de stadda olacağım.
tribünleri dolduralım.
edit: tribün batı üst. mesaj atın bir bira ısmarlarım ama ikincilere karışmam. -
gs'ye rizespor üzerinden şantaj yapıldığı iddiası
doğru olması halinde, türk futbolunun içinde bulunduğu kokuşmuşluğun özeti niteliğindeki gelişme.
öncelikle oda tv'nin bu iddiayla ilgili geniş kapsamlı haberi için tık
meseleye gelince;
bilindiği üzere oğulcan çağlayan'ın transferi konusunda galatasaray ve çaykur rizespor arasında bir uzlaşmazlık var.
olay; rizespor'un, oğulcan çağlayan'ın rızası ve isteği olmaksızın tek taraflı olarak oğulcan'ın sözleşmesini uzatması ancak oğulcan'ın bu hukuksuz dayatmaya karşı gelerek sözleşmeyi reddetmesi ardından galatasaray'a transfer olması ile başlıyor.
konu rizespor tarafından tff'nin ilgili kurullarına taşınıyor.
avrupa insan hakları mahkemesinin 28 ocak 2020 tarihli kararında bağımsız ve tarafsız olmadığı vurgulanan tff kurullarından uyuşmazlık çözüm kurulu, bir skandala imza atarak oğulcan çağlayan'ı ve galatasaray'ı haksız buluyor.
galatasaray'ın toplam maliyeti yaklaşık 2 milyon euro olan bonservis bedeli, menajerlik ücreti, yetiştirme ücreti vb. pekçok kalemde ödeme yapması gerektiğini öne sürüyor.
ardından tff oğulcan çağlayan'a lisans çıkartmıyor.
bu arada mevcut karar galatasaray tarafından üst mahkemeye taşınıyor ancak tff kurulları devam eden yargı sürecini hiçe sayarak oğulcan çağlayan'ın oynamaması için her türlü çabayı sarf ediyor.
buraya kadar herşey normal.
tff kurullarının alışılagelmiş garabet kararlarından bir başkası deyip geçebilirsiniz.
ancak esas skandal bundan sonra başlıyor.
galatasaray spor kulübü, tff'nin ilgili kurullarının bariz bir biçimde en temel hukuk normlarını çiğnediğini, üstelik bunun kasıtlı ve maksatlı bir biçimde yapıldığı öne sürerek, 11 ağustos 2021 günü tff tahkim kurulunun 7 üyesi hakkında istanbul cumhuriyet başsavcılığı'na "görevi kötüye kullanma" suçu bakımından suç duyurusunda bulunuyor. galatasaray spor kulübü tff tahkim kurulu başkan ve üyeleri olarak görev yapan kişilerin görevi kötüye kullandığını, bu nedenle adı geçenlerin türk ceza kanununun 257. maddesi gereğince cezalandırılmasını talep ediyor.
söz konusu başvuru savcılık tarafından kabul ediliyor ve adli soruşturma başlıyor.
haber linki
galatasaray spor kulübü, tahkim kurulu ve istanbul cumhuriyet başsavcılığı nezdinde hukuk mücadelesini sürdürürken, diğer taraftan oğulcan meselesinin sulh içinde çözülmesi için çaykur rizespor yönetimiyle görüşmelere başlıyor.
galatasaray kulübü başkanı burak elmas'a göre, süreç belli bir noktaya geldikten sonra rizespor kulübü sürpriz bir biçimde galatasaray'a şu içerikteki maili atarak, uyuşmazlığın çözümü için kendileri tarafından hazırlanan protokolün en geç 19/08/2021 akşamı (dün) saat 17.00'a kadar imzalanmasını aksi halde sürecin tıkanacağını bildiriyor.
burak elmas'ın şu açıklamasına göre resmi protokolde son derece enteresan bir talep var.
rizespor uyuşmazlığın çözümü için galatasaray'ın tahkim kurulu üyeleri hakkındaki suç duyurusunu geri çekmesini bir gerek şart olarak öne sürüyor.
bu şartı öne süren çaykur rizespor.
yanlış okumadınız.
çaykur rizespor kulübü, yaklaşık 1,5 milyon euro'ya dayanan olası menfaatlerini ( bir anadolu kulübü için müthiş para) riske atarak, uzlaşmak için galatasaray spor kulübü ile tff tahkim kurulu arasındaki davanın geri çekmesini istiyor.
inanılır gibi değil.
herhalde bu talep türk futbolunda adalet arayan herkesi rahatsız eder ama en çok da rizespor taraftarını rahatsız eder.
"tff kurulları için kulübüm neden talepkâr oluyor?" derler herhalde
elbette galatasaray bu "tuhaf" protokolü reddediyor, masayı deviriyor ve tahkim kurulu üyeleri hakkında açtığı davayı asla geri çekmeyeceğini rizespor kulübüne bildiriyor.
bu bildirimden birkaç saat sonra pfdk, randers-galatasaray maçının oynanacağı saatlerde, marcao hakkında "sekiz maç men" cezasını galatasaray'a tebliğ ediyor.
"yine odatv’nin haberine göre" tff’den galatasaray’a 8 maç ceza verilen marcao ile ilgili “protokolü imzalayın cezası 3 maç olsun” mesajı gönderilmiş.
"iddia doğruysa" büyük utanç.
bütün bu gelişmelerden sonra cevap bekleyen birkaç soru var.
1- marcao'ya verilen bu çok yüksek cezanın bütün bu olaylarla bir bağlantısı var mıdır?
galatasaray'ın şikayetini geri çekmeyeceğini bildirmesi bu karat üzerinde etkili olmuş mudur?
2- rizespor kulübü, başka bir kulüple olan uyuşmazlığın çözümünü sağlamak yerine, niçin o kulübün tff kurulları ile olan davasını geri çekmesini istemektedir?
3- çaykur rizespor yönetiminin tff ve kurulları ile girift bir ilişkisi var mıdır?
4- tff kurulları, bu kurulların yapısının değişmesi ve daha hukuki bir zemine oturtulması için yapılan değişikliklerden rahatsız olmuş mudur?
eğer bir rahatsızlık söz konusuysa, tff kurulları bu değişikliğin öncülüğünü yapan galatasaray spor kulübünden intikam almak gibi bir planı var mıdır?
5- en önemlisi çaykur rizespor, tff kurullarının gayrı resmi avukatı ya da pazarlıkçısı mıdır?
edit: imla
edit2: elalemin futbolcusunu ayartma, sonra gelip ağlama diye saçmalayan gevşek arkadaşlara not.
konu, sözleşmeli bir oyuncuyu ayartma meselesi değildir. zira ortada sözleşme falan yoktur sözleşme karşılıklı olur, adi üstüne söz-leş-me.
tek taraflı olarak doldurulup imza edilen kağıt parçasına sözleşme denilemez.
kaldı ki meselenin özü bu değil, mesele rizespor'un uzlaşmak için tff kurullarının affını istemesi, bunu bir gerek şart olarak öne sürmesidir.
skandal budur.
ayrıca -iddia doğruysa- tff'nin bir başka olayı santaj unsuru olarak kullanarak galatasaray'dan şikayetini geri çekmesini istemesidir.
ayartma falan oraları geçeli çok oldu canım kardeşim. yıllar oldu orayı geçeli.
understand?
ya okumuyorsun güzel kardeşim ya da ilkokul öğrencisi seviyesinde bile değilsin, okuduğunu anlamıyorsun.
hangisi söyle bakalım??
edit 3: ılgaz çınar'ın konuyla ilgili tweeti
edit 4: rizespor tarafından galatasaray spor kulübüne dayatılan tuhaf protokol -
erol bulut
fenerbahçelilerin erol bulut'a neden yüklendiğini çok merak ediyorum.
gerçekten anlam veremiyorum.
yani tribünden kulübeye kağıtlar gelip gidiyor.
bir sürü gölge antrenör, papaz, "antrenörcük" var içeride.
gırla...
samandıra hacı baba tekkesine dönmüş, birlik-bütünlük, otorite namına hiçbir şey yok.
siz "sorumlu erol hoca" diyorsunuz.
hiç alakası yok beyler, kusura bakmayın hiç alakası yok.
sorumlu hande sümertaş, beinsporrs veya haluk yürekli de değil, üzgünüm.
hepimiz izliyoruz takımı, problemler yumağının kaynağını ayan beyan görüyoruz
sizin farkında olmadığınızı düşünemiyorum.
acun, bazı tv yorumcuları, eski futbolcular, yöneticiler gövdesine kadar girmiş işin içine.
kimin eli kimin cebinde belli değil, oyundan çıkan oyuncu isyan ediyor, el kol yapıyor hocaya. kenarda otoritenin o'su yok.
futbolcular çoktan çözmüş mevzuyu, içeride kazan kaynıyor.
herhalde bir tek siz farkında değilsiniz.
elbette bu otoritesizliğin sorumlusu erol hoca değildir, onu da söyleyeyim.
yani alanya'da ve malatya'da çok iyi başardığın bir işi fenerbahçe'de başaramamanın başka bir açıklaması olmalı. kariyerli ve egolu yıldızlar var desen, e mesut'tan başka bu tanıma uyan kimse de yok. o da yeni geldi.
o halde soru şu, erol hoca'yı itibarsız kılan kişiler veya durumlar neler????
başka şeyler var usta...
size birşey söyleyeyim mi?
eğer fenerbahçe'yi bir gram seviyorsanız diyeceksiniz ki "hiç kimse erol bulut'un işine karışmayacak, papazlar istifa. sezon sonuna kadar erol hoca ile devam."
sonuçta şimdi başka bir teknik direktör gelse, takımı tanıması en az bir ay.
e zaten üç günde bir maç var, neresinden tutup çevireceksin? anlatsana bana.
üstelik "esas kafa kadro", başarısızlığın ve kötü futbolun müsebbibi olan gerçek kişiler hâlâ içeride olacak...
yapmayın.
fenerbahçe için en doğru yol, erol bulut'un sezon sonuna kadar devam etmesidir.
şampiyonluk, üçüncülük, beşincilik artık neyse devam...
seneye kariyerli ve hedefleri olan yabancı bir teknik direktör gelir ( fb kendi fatih terim'ini yaratma sevdasından vazgeçerse), içerdeki papazların hepsi afaroz edilir, samandıra aklanır paklanır temizlenir, mesut ve irfan gibi yeni oyuncular bu arada adaptasyon sürecini tamamlar ve artık ciddi şekilde şampiyonluk kovalanır.
ancaaaaak mevcut şartları ıslah etmeden, sorunların kök nedenini tespit edip çözüm üretmeden değil erol bulut, jurgen clopp gelse yine birşey değişmez.
aynı yöntemleri kullanarak farklı sonuçlar elde edemezsin.
başka şeylerin değişmesi lazım, başka şeyler..
papazlarla olmazz. -
tsk'nın kırım'a asker çıkartması
bu zihniyet var ya insanlık için büyük bir tehlikedir inanın bana, kosmos bunlara fırsat vermesin!
bıkmadınız osmanlı mastürbasyonu yapmaktan bıkmadınız aq.
allah'ın belası herifler osmanlı yıkıldı gitti anlayın artık.
o topraklar bize ait değil.
hiçbir zaman da olmadı.
osmanlı oralarda parasız mahalle ve tarla bekçisiydi.
artık geleceğe bakın, 780bin kilometre kare ile ilgilenin, orta çağ'ın "toprakçı" zihniyetinden uzaklaşın artık bre allah'ın cezaları.
adamlar mars'ın uydusunda sondaj yapıyor sen hâlâ ortaçağda sefere giden yeniçeri oğlanı gibi "toprak" diyorsun.
bütün ortadoğu senin olsa ne olur?
ne kadar toprak=o kadar külfet beynin almıyor mu?
neymiş ata toprağıymış.
yarın ermeniler "doğu anadolu bizim ata toprağımız, ana vatanımız" dese, yunanlılar "ege ve marmara ata toprağımız" dese ve saldırıya geçse hoşuna gider mi?
adamlara barbar dersin, saldırgan dersin, işgalci dersin.
nasıl bir zekâ ve ahlak düzeyine sahipsiniz ki emptaninin yanından yöresinden geçemiyorsunuz?
bu kadar zor mu ya?
anladık zır cahilsiniz ama bari empati yapın.
inanın çok zor birşey değil.
edit: engelle geç. -
devleti mafyadan ayıran özellik
(bkz: hukuk)
hukuku devlet denen organizasyondan çekip çıkarırsanız, o organizasyon artık devasa bir mafyadır.
neyse ki bizim devletimizin işleyen, güven veren, güçlü bir hukuk sistemi var.
başkaları düşünsün. -
bir şehit ismi bırak
(bkz: mustafa fehmi kubilay)
-
recep tayyip erdoğan
belli ki en yakınındakiler dahil hiçkimseyi umursamıyor.
çünkü akla ziyan işler yapmakta.
(bkz: suriye)
tarih de bilmiyor.
geçmişten ders çıkarabilmiş bir adam değil.
uluslararası ilişkilerde, suriye'de berbat bir politika izliyor.
cin olmadan adam çarpmanın peşinde.
hem abd ile hem rusya ile oynadığını, ikisini de kullandığını, dış siyasette başarılı bir stratejist olduğunu zannediyor.
batının ve rusya'nın kendisine bıyık altından kıs kıs güldüğünün farkında değil.
hâla osmanlıcılık ve ümmetçilik davası güdüyor.
"monşer" diye aşağıladığı uzman diplomatların en niteliksizi bile, onunkinden daha isabetli, daha faydalı bir dış politika anlayışı ile hareket ederdi.
bütün ortadoğu stratejisini, ortadoğu'nun türkiye (osmanlı) toprağı olduğu zannı üzerine kurmuş hayalperest bir şahsiyetten söz ediyoruz.
hiçkimseyi takmayan, 'ben bilirim'ci, bütün dünya ile kavgalı bir erdoğan'ın türkiye'ye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. -
oral seks yapmayı seven erkek
-
pöh'lerin sinirlendiği anlar
önemli bir bölümü ırkçı düzeyde türkçüdür, bu bakımdan doğu ve güneydoğu anadolu bölgesinde halkça pek sevilmezler. yine pekçoğunun örgüt sempatizanı olsun ya da olmasın, bölge halkından haz etmediği bilinir.
türkiye'deki bir siyasi partinin sempatizanı olduklarını her fırsatta söyler, bu partinin flamalarını, logosunu, işaretlerini açık açık taşımaktan imtina etmezler.
her kesime ve her partiye eşit mesafede olması gereken devlet memurunun böyle bir tutum içinde olması nasıl profesyonellikle bağdaştırılır?
hayret.
baya baya amatörlük bu.
sen profesyonel görmemişsin aslan.
profesyonellik
profesyonellik 2
bu kafayla terör bitmez.
bu kafa sadece terörü azdırır.
40 yıldır anlamadılar.
alttaki entriye ithafen: devletsen eğer taş atanı alacaksın, silah sıkana sen de silahla cevap vereceksin. kimsenin buna itiraz ettiği yok.
ırkçılıkla zehirlenmiş, nefretten gözü kör olmuş adamın aklı, asıp kesmekten ötesine ermiyor. ne demek istediğimi tekrar ve salağa anlatır gibi anlatıyorum.
bir, x siyasi partinin propagandasını yapan bir memur profesyonel değildir, olamaz.
çağdaş hukuk memuriyetin tarafsızlığını emreder çünkü bir bildiği vardır.
memur olarak sen bir ideolojiye taraftar olursan öteki ideolojinin taraftarı olan sade vatandaşın karşısında oluyorsun.
maaş aldığın halkın karışısına geçip o bozkurt işaretini yaparsan devletin itibarını zedelersin, çünkü sen devleti temsil ediyorsun.
devleti itibarsızlaşıltımaya hakkın yok sayın 657'li.
tarafsızlık senin umurunda değil biliyorum ama ben vatandaş olarak bunu önemsiyorum.
halkın vergileriyle maaş alan bir memur, halkın %10'undan oy alan bir parti'nin mensubu gibi davranmamalıdır kardeşim.
bunun neyine itiraz ediyorsun?
nesi yanlış oğlum bunun?
%90 da olsa prensip değişmez, %10 u düşüneceksin.
savcıların, mahkemelerin şimdilik bu konuya müdahale etmemesi bu işin yasal olduğu anlamına gelmiyor.
iki, terör ancak özgürlükleri genişleterek, refahı arttırarak, bölge ekonomisini kalkındırarak, eğitimle ortadan kaldırılabilir.
topla tüfekle bitmez, bitiyormuş gibi olsa da iki sene sonra yine ortaya çıkar.
vurdu kırdı ile nefret ve öfke ile bu mesele çözülemez.
devlet taviz vermelidir demiyorum, probleme akılcı yaklaşmalıdır diyorum sadece.
ama bu ikinci hususu sen ve senin gibilere hitaben yazmadım.
senin gibilerin aklı bu konulara ermez.
senin için varsa yoksa vurdu kırdı.
aksini savunan da vatan haini zaten.
o yüzden sen birinci maddeyi oku gerisini boşver. -
abdullah gül bekleyin dedi
sinsilik, saman altından su yürütmek, mertçe ve erkekçe çıkıp haykırmamak, ülkenin geleceğine olumlu bir katkıda bulunmamak, sadece şartların olgunlaşmasını beklemek, girdiği kabın şeklini almak.
fetö'nün de, akp'nin de en bariz ortak özelliği budur. -
1 nisan 2019 pelikan kalkışması
ön edit: mesaj atıp detay isteyen, tahminimi soran arkadaşlar.
ben, internette dolaşan ve herkesin ulaşabildiği bilgilerden, olaylardan başka bir ayrıntıya sahip değilim.
sadece hepimizin seçim sürecinde şahit olduğu bazı olayları, -ki başlığı açan arkadaş bahsetmiş o olaylardan- ve bazı kurumların takındığı tavrı olağan dışı buluyorum. herkes gibi olan biteni anlamaya çalışıyorum tv karşısında.
hepsi bu. bildiğim hiçbirşey yok.
çok ama çok ilginç.
şok içerisindeyim, samimi söylüyorum nutkum tutuldu.
devletin kurumları; emniyet, valilik, kaymakamlık ve yüksek seçim kurulu akp'nin işine gelmeyen gerçekleri, doğru olanı, hakikati ilan ediyorlar sürekli.
kanunsuz iş yapmamaya çalışıyorlar, yalandan ve kara propagandadan uzak durmaya çalışıyorlar. bunu çok net görüyoruz. direniyorlar sanki.
17 senedir akp'nin kontrolündeki devlet sanki gerçek bir devlet gibi, herkese eşit mesafede, 80 milyona karşı sorumlu bir tutum sergiliyor.
dün gece, bu gece ve bu hafta boyunca neler döndüğünü, kimin ne yapmaya çalıştığını ancak yıllar sonra anlayabileceğiz.
türkiye'de çok az insanın iç yüzünü bildiği enteresan bir taktik savaş var su anda ve taraflar sadece akp ile chp değil.
başka oyunlar dönüyor.
bunlar alışılmışın çok dışında olaylar.