omegascorpii11
profili

  • 30 yaşında hala anne babayla yaşamak

    ekşici sikiklerin lafına kulak asılmaması gereken durumdur.

    herkes kendi hayatını yaşar.

    kimi 15 yaşında ailesinden ayrılır. kimi ölene kadar ailesiyle yaşar. kimi başka bir şekilde yaşar. neticede herkes kendi hayatını yaşar.

    z kuşağı sikikliği midir, sosyal medya gevşekliği midir, nedir bilmiyorum. katalog verisi gibi, alışveriş sitesinde ürün karşılaştırma gibi dangalakça bir bakış açısı türedi son yıllarda. üstelik bunu insan gibi karmaşık bir varlık için yapıyorlar.

    dağ evi + bin kitap + sınırsız internet…

    18 cm damarlı + 190 boy + 100 bin maaş…

    bilmemne + bilmemne + bilmemne…

    bunlara göre mesela van gogh kulağını kesen akıl hastasının tekiydi. john nash şizofrendi. atatürk gönül ilişkilerinde dikiş tutturamayan bir sigara ve alkol bağımlısıydı…

    bu tarz şeyler yazan maldır. katışıksız, rafine, istikbalsiz, hayatsız bir maldır.

  • görülmüş en etkileyici tarihi yapı

    pantheon'dur.

    mekanın ruhu diye bir şey varsa eğer, pantheon'da vardır.

    edit: bir de görsel ekleyelim tam olsun. pantheon'un kubbesi görsel

  • yalnız yaşayan erkek

    kedili erkeklerin başlığa neden dahil olduğunu anlayamadım. olm siz yalnız değilsiniz kedilisiniz. başlıkta yalnız yaşayan yazıyor. mal mısınız nesiniz.

    sorsak kedi öyle, kedi böyle, öyle karakteri var, yok ben onu sahiplenmedim o beni sahiplendi diye atıp tutarsınız.

    neyse bugün çatmadığım yer kalmadığına göre entrye geçeyim…

    bu konuda yeteri kadar* tecrübe sahibi birisi olarak ahkam kesmek istiyorum. çünkü çok ahlam kesesim var şu an. evet!

    öncelikle;

    toz almak, cam silmek gibi gereksiz şeyleri bir tarafa bırakın. vakit israfından başka bir işe yaramaz bunlar. hayat toz almakla vakit geçirmek için çok kısa.

    peki evi bok mu götürsün, sen ne pis bir herifsin diyorsunuz değil mi?

    değil. ya parasını verin en çok iki haftada bir evinizi temizleyecek birini bulun, ya da bir sebeple bulamıyorsanız, iyi kötü demeden bir robot süpürge edinin. yerde süpürgeye dolanacak kablo, halı püskülü vs. olmazsa programlarsınız, siz evde yokken 2-3 günde bir fıtı fıtı temizler. bir zahmet toz haznesini de boşaltırsınız haftada bir. yerlerde genel olarak toz olmazsa dolap üstlerinde de almanızı gerektirecek bir toz olmaz.

    camlar? o konu biraz çetrefilli. güzel perdeler yaptırıp perdeleri çekin. camları görmezsiniz bile. yalnız tecrübeme göre bu bir yıl dayanıyor. e yılda bir de camları sildirecek birini bulursunuz.

    çamaşır yıkama konusu çok dert değil. atıyorsun makineye yıkıyor. yalnız makineden çıkarıp asmak bir problem ve marsa araç gönderen insanoğlu henüz buna çözüm bulamadı. ben de çok kırgınım bu konuda insanlığa. beyazı renkliyi, siyahı, yünlüyü ayırt edebiliyor olduğunuzu varsayıyorum. kuruyan çamaşırları katlayıp kaldırma kısmına hiç girmiyorum tansiyonum düşüyor. tuzlu ayran falan için bunu yapmadan önce.

    ütü var bir de… ütü önemli bak. iyi bir ütün olsun. basıncı yüksek, buhar kazanlı. yapacağınız boktan ütünün ayıbını belki kapatır. bu ütüyü sadece tshirt, kot pantolon gibi ütüsü basit şeylerde kullanacaksınız. çünkü hayat gömlek ütülemek için çok kısa. e peki gömlekler? boyner'de 10 parça ütü kuponu var. 99 lira. 3 al 2 öde. adresten alıp adrese bırakıyor. bir gömlek 6,66 ya geliyor. ayda 20 gömlek giysen 130 lira. orta halli bi hamburger parası… 20 gömlek ütülemek için lazım olan xanax daha pahalı olabilir. hiç almadım bilmiyorum.

    tuvalette rezervuar blok kullanırsan, tuvalete giriyorum diye de nükleer reaksiyon yaratmıyorsan çok fazla temizlemene gerek kalmaz. aklına estikçe o boynu bükük çamaşır sularından sıkıp iki fırça sürter, kimyasalın verdiği yalancı temizlik hissini alırsın. zaten fazlası doğaya zarar. çok çamaşır suyu çok temizlik demek değil. edebinizle sıçın.

    cif diye bir şey var. sadece cif. kutsal, kremsi bir akışkan bu. lavabo, mutfak, banyo her yeri aklayıp paklıyor. mutfağa sonra gelicem. cifle banyonuzu, lavabonuzu gerektikçe temizlersiniz. toplan süre 10 dakikayı geçmemeli.

    bak burası çok önemli. yemek yapıyorsanız mutfağın içine sıçmayın. içine sıçıyorsanız yemek yapmayın. çünkü içine sıçılmış bir mutfak bir süre sonra kısır döngüye girer. temizini dolaptan alıp kirlenince makineye koyduğunuz tabak yerine, lazım oldukça bulaşık yığınının içinden tabak çekip yıkamak zorunda kalırsınız. yemekten sonra yine bir yığın kirli tabağınız olur. bulaşık makinesi güzel icat ama orada da çamaşır makinesine benzer bir sorun var yine. o makineye bulaşığı kim dizecek? hadi dizdin, kim çıkaracak. büyük dert. o yüzden sorunun kaynağına inip, az bulaşık çıkartmayı öğrenmek gerekiyor. biraz azimle olmayacak şey değil.

    bir de adam gibi bir şef bıçağı alın. benim gibi her gördüğünüz bıçağı almayın. adam olana bir, bilemedin iki tane bıçak yeter. bıçakla artistlik yapıp oranızı buranızı kestirmeyin. bıçak önemli. bıçakla birlikte orta halli bir masatınız da olmalı. masat yoksa en iyi bıçak bile kısa sürede körleşir. ve bilinenin aksine kör bıçak daha tehlikelidir. kesmediği için fazla bastırırsınız. pırtar*, elinizi keser. bıçak keskin olmalı.

    çarşaf meselesi var bir de. çarşaf önemli. aslan yattığı yerden belli olur. otel sahibi bir arkadaşımdan öğrendiğime göre çarşaf sayısı = yatak sayısı x 3 olmalıymış. biri yatakta, biri dolapta yedek, biri temizlenmekte… bunu da kimse söylemez. iyisiniz bak. annenizin evinden getirdiğiniz patates baskılı çarşafları kullanmayın mümkünse. kullanıyorsanız bunları beyaz slip donlarınızla birlikte acilen değiştirin. çarşafta altın standart otel çarşafıdır. 60 tel, 84 tel, 120 tel gibi standartları var*. artık bütçenize göre…

    ev dediğin şey kokuyor. yemek yapıyorsun kokuyor, tuvalete giriyorsun kokuyor, insanın kendisi kokuyor. her şeyin bir kokusu var. evinizi bol havalandırıp bir iki de oda kokusu alın. bunu çakma parfümcülerden alıp kendinizi zehirlemeyin. yine bütçenize göre 3 harfli marketlerden de alabilirsiniz, lcw home'dan da, zara home'dan da, beymen'den de. insan yaşıyor burda. güzel koksun eviniz.

    son olarak; ilgi alanınıza giren bir şey elbet vardır. kitapsa, güzel bir kitaplık, sinemaysa güzel bir sinema sistemi, müzikse güzel bir ses sisteminiz olsun.

    hayata bir kere geliniyor ve akıp gidiyor.

  • eve sokmam denilesi yiyecekler

    cips

    dondurulmuş kızartmalar

    haşlanmış mısır konservesi

  • doktorları çıldırtacak meslekler ve maaşları

    basur olup götünü tamir edecek doktor bulamayınca, götüne sıcak yama yapar, ortasına da sibop takar dolanırsın o zaman.

  • 18 ocak 2022 motorin zammı

    zırvalayanlar yüzünden zam var mı yok mu anlaşılamayan durum.

    haber sitelerinin googleın anasını sikmesi gibi, başlık kapma derdinde olanların sözlüğün anasını sikmesi durumu.

    giriyorsun 5 sayfa okuyorsun, zam var mı yok mu anlayamıyorsun. biri arabasının çok yaktığından bahsediyor, biri pompayı götümüze sokacaklar diye espri yapmaya çalışıyor, bu ne amk?

    varsa var, yoksa yok. ama var mı yok mu öğrenmek istiyoruz altı üstü… bu kadar zor olmamalı.

    aynı şey maç başlıklarında da oluyor. 50 sayfa entry, maç kaç kaç bitmiş öğrenemiyorsun. yapacağınız işi sikeyim.

  • adam yakma nedir la

    şu linkten seyredilebilen, bir takım şeyleri aşmış ali isimli abimizin, cehennemde yanma cezasına tepkisi ve yorumudur.

    canını sevdiğimin anadolusu, her yerinden filozof fışkırıyor.

    diyalogun can alıcı kısmı şöyle:

    ...

    - ama burda bak, bi dünya suç işliyosun, sen mesela gasp ettin milleti, onun bi cezası olmayacak mı?

    ali dayı: yok, ben onda varım. burda bi kötülük yapmışsındır. ya da bi kurallara uymamışsındır. hani insanoğlu kurala uymaz götürürsün hapiste yatırırsın, ıslah etme yoluna gidilir. adam yakma nedir la? böyle bir şey olabilir mi ya? tamam iki tokat vur... çağır milletin içinde rezil et. aha bu dünyada böyle böyle yapmış şerefsiz de... yani... saçma... vallahi saçma...

  • betoncuların ayder yaylası'na gelmesi

    anadolu coğrafyası, moğol yağması dahil, tarihin hiç bir döneminde böylesine bir yıkım görmedi.

  • geceye hayatta öğrendiğin bir şey bırak

    yemekten 30 dakika öncesinden başlayan ve 2 saat sonrasına kadar davam eden aralıkta su içmemek gerek.

    bu aralıkta içilen su, mide asidinin zayıflamasına, sindirimin gecikmesine, daha çok mide asidi salgılanmasına ve mide problemlerine neden oluyor.

    saygılar.

    edit: çok soran oldu. anlatım bozukluğunu düzelttim.

    sadece sudan bahsediyoruz.

  • 30 yaşında işi evi arabası olan bekar erkek

    (bkz: #70166536)

    ne zorluğu olduğunu anlamamış.

    nüfusun %40 ı kiracı olan ülkede adam 30 yaşında ev ve araba sahibi olmanın ne zorluğu olduğunu anlamamış. iktisat bilirsenizmiş...

    6 milyon hanenin (içinde yaşayanlarla birlikte yaklaşık 23 milyon kişi) kiracı olarak yaşadığı ülkede adam 30 yaşında ev ve araba sahibi olmanın ne zorluğu olduğunu anlamamış. forex morex gevelemiş... bir o kadar daha parası da cebindeymiş.

    dupleks.. hee canım dupleks. sen yine de ilk kez girdiğin ortamlarda dubleks de ki, tanımadığın insanlara madara olmayasın.

    ya dayak yememiş, ya sayı saymasını bilmiyor denilen cinsin bence ikisi birden olanı bu. bunlar hep tek beyinle entry yazmaktan oluyor.

    neyse... başlıkta bahsi geçen kişiler, 2002 yılında %73 olan ev sahibi olma oranının geçtiğimiz yıl sonu itibariyle %60'a düştüğü ülkede ev sahibi olarak %60 lık kısıma, yanına bir de araba sahibi olarak, bir de bunları 30 yaşından önce yaparak tahminimce %3'lük bir dilime giren zoru başarmış kişilerdir. güle güle otursunlar evlerinde dediğimdir.

  • evde bozulan her şeyi kendi tamir eden erkek

    aslında çok da iyi etmeyen erkektir.

    bu işin bir optimumunu bulmak gerektir.

    yoksa akülü vidalamayı, darbeli matkabı geçtim, hiltiden, dekupaja, lokma takımından, yıldız alyen setine, bunları sığdırmak için boy boy alet çantasına kadar, her birini senede belki 1 kez, genellikle daha da az kullanacağı bir sürü gereksiz şey sahibi olur.

    evet çok optimum görünmez. verimsizdir vs.

    peki akıtan musluğu tamir etsin diye çağırılan denyoyla, kapı-pencere ve dolapları bir elden geçiriversin diye çağırılan hödükle, oradan oraya bir kablo çekip ucuna bir priz taksın diye çağırılan barzoyla hiç muhatap olmama lüksü?

    işte o herşeyin ötesindedir.