techstore14
profili

  • direksiyon sınavında haksızlık yapılması

    "aralara biraz noktalama ve paragraf gelsin öyle okurum" entrysi içeren başlık.

    edit: noktalama ve paragraflar gelmiş, entryyi okudum. haksızsınız hanfendi. aşırı heyecan kırmızı hatalardan diye biliyorum. üzülmeyin bir sonrakine daha iyi hazırlanır, heyecan yapmadan alırsınız ehliyetinizi.

  • ikinci el otomobil piyasası

    sizdeki beyni eşşeğe taksak 3 gün geri geri gider. uzun uzadıya yazmayacağım zira anlamıyorsunuz. özetle olacaklar şunlar:

    matrah düzenlemesi gelecek, 500 binlik araba anlık olarak 400'e düşecek, bunun haberi tabi sizden çoooook çok önce bayiilere ve benim gibi sağda solda bir sürü it çakal galerici tanıdığı olan kişilere gelecek, onlar da hazırlığını önden yapıp işlerini ayarlayacaklar. galericiler stok arttırmak için isim yazdırıp kapora vererek sıraya girecek, bayiiler bunlara verilecek arabaların sayısını hesaplayıp %20-%30 fazlası kadar sipariş geçecek veeee büyük gün gelip çatacak: matrah güncellemesi geldi heeyyooooo

    işte tam o günün içinde galerici gidip araçlarını teslim alıp dükkanına götürecek, bayii de fazladan siparişini verdiği araçlara tam o gün plaka çıkartıp kendi yan kuruluşları olan otomort 2.el, zord 2.el gibi saçma sapan isimleri olan dükkanlara gönderecek. ve seen delikanlı, sen o gün orda olmayacaksın. haberi okumanla bayiiye koşman bir olacak ama yetişemeyeceksin. gittiğinde alacağın cevap: stok sıkıntısı yaşıyoruz, elimizde sıfır araç kalmadı maalesef ama yan kuruluşumuz olan otomort 2.el'de 6001km'de epey araç var isterseniz bi onlara bakın.

    oraya da gideceksin, kanın kaynıyor çünkü. gittin ve bayii fiyatının 50bin üstü fiyat çektiler, almayacaksın. kızacaksın sinirleneceksin falan. aradan maximum 2 ay geçecek, dolar beklenen yerine gelecek, aracın vergi dilimi değişecek ve bi bakmışsın senin matrah düzenlemeli süper indirimli aracın 600bin olmuş üstelik hala bayiide araç yok, ne zaman geleceği de belli değil, geldiği zaman da geldiği günün fiyatından satarız diyorlar. kısacası yalandan yere 5-6 ay arabasız kaldın. geçmiş olsun.

    daha bu piyasayla ilgili yazılması gereken dünya kadar şey var da benim hiç halim yok işte. hep söylerim benden akıl alanın benim kadar aklı yoktur. siz yine bildiğinizi okuyun.

    not: yatırım tavsiyesi değildir.
    tanım: bi 6 ay daha yaya gezmemek için artık herkesin biraz geçmiş hatalarından ders alması gereken piyasa.

  • bursa mengerler mercedes rezaleti

    vay anam vay olaya bak. 10 üzerinden 80lik bi rezalet. bu dava daha sürer, belli ki yolu yordamı da biliyorsun. senin yerinde olsam araya şunu da sıkıştırırdım: 90bin yüroluk araca 150bin değer biçen bilirkişilerin banka hesaplarının incelenmesini istiyorum! tahminimce olayın rengi bir anda değişir ve kapında sıfır bi araç bulabilirsin.

    çok çok geçmiş olsun.

    edit: ayrıca aşağıdaki arkadaşlara katılıyorum bu olay aynı zamanda hatta büyük ölçüde bir hukuk rezaletidir. durumu olmayıp okumayanlar zaman ayırıp kesinlikle okumalı.

  • 22 eylül 2020 eba'nın çökmesi

    "ziya hocam, masa 5'i bi saat açar mısınız?"

  • öğretmenlik kutsaldır

    eleştirilebiliriz ama bilgisizler tarafından değil.

    bakın sırf bugün 7-8 tane öğretmen karalama başlığı açıldı burda. atıp tutanların ortalamasını alınca çıkan sonuç şu:

    "makine mühendisliğinde mastır sahibiyim"
    "biz de bu sıralardan geçtik - biz de okul okuduk"
    "benim oğlan var 7'ye gidiyo"

    ha diyorsanız ki birini eleştirmek için bilgi mi gerekiyor, ben de yardırırım o zaman:

    "bu bankacılar napıyo abi sabahtan akşama kadar oturuyolar yaa. dolar olmuş bilmemkaç, faizler almış yürümüş hiçbir şey yaptıkları yok! bunları her sene 400mt engelli koşuya alalım da az kendilerini geliştirsinler. oturdukları sandalyelere de modül takılsın, saat başı elektrik verilsin az bi silkelenip uyanırlar en azından"

    "geçenlerde felaket dişim ağrıyor. nöroloji polikliniğinde kuyruk yoktu ordan sıra aldım. adama diyorum dişim ağrıyor, ben nörologum dişten anlamam diyor. dişte sinir yok mu şerefsiz! bak işte eline mi yapışır. bunlar da doktor olacak yaa"

    "ağbi yıl olmuş 2020, her sene binlerce mühendis mezun ediyoz hala bi araba yapamadılar yaa. valla bunlar okul mokul okumuyolar olm hep karı kız peşindeler, yok abi ben inanmıyorum ya. hüseyin'in ortanca oğlan elektrik elektronik bitirmiş geçen bize geldiler. "şu televizyonun kanallarını bi düzgünce sıralasana hepsi karmakarışık oldu yine" dedim, ben yapamam diyo. okuduğun okulun..."

    burdan bakınca tam olarak böyle görünüyorsunuz asdhkgdfdhds ağlamak yok. hadi bakiim.

    edit: tanım eklemeyi unutmuşum.

    tanım: katılmadığım önerme. kutsal değildir ama kahvehane muhabbetine "fenerbahçe'nin büyüklüğü çok başka bir büyüklüktür - bu gılışdar da sesegayı batırdı" tarzı konu olacak bir meslek de değildir.

  • beniyazaryapin

    girdiğim entryde gönder tuşuna bastım, ekrana favıyla birlikte düştü yeminle. bu ne hız.

    tanım: yazılım olduğunu düşündüğüm çaylak

  • türkiye'deki eğitim sisteminin ana sorunu

    zahmetsiz olmasıdır.

    türkiye'deki eğitim sistemi aile için zahmetsizdir.

    kahvaltı hazırlamakla uğraşmaz, sabah çocuğunun cebine biraz para sıkıştırıp koyar servise gönderir okula. öğle yemeği zaten okulda (çoğu zaman sağlıksız fastfoodlarla) hallolur. okul çıkışı aynı servis sabah teslim edilmiş çocuğu atar evin önüne gider. sonra bu çocuk içinde kimsenin olmadığı eve (çünkü anne baba iştedir) girer çanta bir tarafa kravat bir tarafa hemen pubg/lol/cs:go başına. gün içinde öğrendiği en ufak bir bilgi varsa onu unutana kadar oynar. amaç budur zaten.

    sonra akşam olur süper ailemiz gelir. alelacele bir yemek hazırlanır ya da sipariş verilir. o yemek masasında geçen süre süper ailemizin birbirinin yüzüne maalesef bakmak zorunda olduğu bir süredir. bu sürede kesinlikle konuşulmaz. sadece sabırla bitmesi beklenir. sonunda çilekeş annemiz çocukları için saçını süpürge etmiş annemiz tabakları makineye koyar, huzurludur. börülsu için herşeyi yaptığından emindir. hele süper babamızdaki o gurur, aman yarabbi. niye? çünkü sabah sığırcan'ın cebine harçlık koydu ya daha nolsun. sonra işte anne baba o ses izlemeye çocuklar tablet başına...

    "oğlum/kızım bugün okulda ne yaptın? arkadaşlarınla aran nasıl? en iyi arkadaşın kim? neden en iyi arkadaşın o? öğretmenlerine arkadaşlarına saygılı davranıyor musun? en sevdiğin/sevmediğin öğretmenin kim? neden? en başarılı olduğun ders hangisi? sence bu derste niye arkadaşların başarısız oluyor? bugün işlediklerinizi tekrar ettin mi? öğretmenlerin ödev verdi mi? hafta sonu balık tutmaya/maç izlemeye/hamama/dağ yürüyüşüne gidelim mi? okulda yakın zamanda veli toplantısı var mı?"

    bakın benim annem/babam ilkokul mezunu. ben 8 yaşıma gelene kadar ikisi de köylerinden hiç çıkmamış. ama onların bana (biz ilçeye taşındıktan sonra) hemen hemen her allah'ın günü sordukları soruları(üst paragraf) günümüz okumuş her haltı bilen velilerimiz sormaktan aciz. ama sorsan hepsi dünyanın en iyi velisi. niye? çünkü sırf börülsu istedi diye odasını pembeye boyattılar, yeter daha nolsun.

    türkiye'deki eğitim sistemi öğrenci için zahmetsizdir.

    kahvaltı için erken uyanma zahmetine girmez, alır harçlığını okulda çikolata topkek ambalajlı meyve suyuyla yapar kahvaltısını. öğlen zaten fast food. akşama da ya nasip.

    okula yürüme devri biteli çok oldu, servisler var artık. 500 metre mesafeye bile servisle gidiyor çocuklar, zahmetsiz. kaldı ki hiç gitmeseler bile sorun olmuyor. yok yazılıyorlar en fazla. peki kalmıyorlar mı devamsızlıktan? valla ben de dahil olmak üzere buradaki bütün öğretmenlerin okullarında ivedilikle sınıfta bırakılır o öğrenciler. çünkü biz hepimiz milli eğitimin kurallarına harfiyen uyarız fakat ortalıkta dolaşan bir rivayete göre bazen bu devamsızlıklar birikince veli okula gelip sildiriyormuş hatta bazen okula bile gelmiyormuş, okul müdürü mem'deki yetkili biri tarafından aranarak hallediliyormuş bu işler. dedim ya hepsi rivayet. kimden duyduğumu bile hatırlamıyorum o derece *

    e peki hadi geldi çocuk okula, sonra? sonrası tam bir panayır yeri anam. ders dinleme düzenli defter tutma yok, ne öğretmene ne idareciye ne arkadaşlarına saygı ya da sevgi yok. hatta çoğu zaman çocuğun niye orada bulunduğuna dair en ufak bir fikri bile yok. onun için okul; arkadaşlarıyla buluşup amaçsızca hareketler sergilediği (örn: pet şişeyi havada 2 tur döndürüp dik konumda durdurabilme) sağa sola özgürce koşturabildiği, 3 beyinsiz birleşip sınıfın kapısını söküp bunu videoya çekerek ya da derste öğretmeni kucağına alıp çöp kabına atarak eğlenebildiği bir yer.

    yazılılar? raad ol panpa yaa 8 zayıfla bile sınıf geçiliyor. sözlüler? peder halleder. 4 yılın sonunda yapılacak merkezi sınav? kimin umrunda, artık her yerde üniversite var 210 puanla bile mühendisliğe gidiliyor.

    bu zahmetsizlik böyle böyle üniversite sonuna kadar gidiyor. sonra noluyor biliyor musunuz? hayatının hiçbir döneminde zahmet çekmemiş börülsu ve sığırcan dünyanın onların etrafında döndüğünü düşünmeye başlıyor. "ben her istediğimi yapabilirim" düşüncesi yerleşiyor kafasına. mesela trafikte makas atıyor kırmızıda geçiyor ya da ufak tefek dahi olsa hemen hergün arabasını park ederken sağa sola vuruyor ve bunların hiçbirini umursamıyor. neden? çünkü hayatında yaptığı hiçbir hata için bedel ödememiş hiç ceza çekmemiş.

    sanmıyorum olacağını ama olur da ailenin tanıdıkları aracılığıyla bir işe girebilseler bile tutunamıyorlar. çünkü o yaşına kadar kuralsız yaşamış şimdi "şu saatte geleceksin bu saatte çıkacaksın" dendiğinde zoruna gidiyor, ayak uyduramıyor. iş hayatı da maalesef okul gibi değil, sabah geç kalınca müdür yardımcısından geç kağıdı alamıyorsun, muhasebeden çıkış belgesi veriliyor sadece. yapacak bir şey yok, twit atalım hemen "bu hayat beni çok yoruyor" "sabah erken saatte işe gitmek kötü biri" vs vs...

    gelelim öğretmene.
    türkiye'deki eğitim sistemi öğretmen için inanılmaz zahmetsizdir, şayet sinirlerinizi aldırdıysanız.

    sabah kalkarsınız en freş halinizle kahvaltınızı yapar üstünüzü başınızı giyer gidersiniz okula. daha kapıdan içeri girmeden başlar olaylar. "oğlum sıraya girin istiklal marşı okunacak" dersiniz, sanki çince konuşuyormuşsunuz gibi yüzünüze boş boş bakar birkaçı.

    tören bitince içeri alırsınız öğrencileri, sınıflara girmezler. nöbetçisinizdir, "çocuklar geçin sınıflara!" diye koridoru inletirsiniz -denize attığınız bir taşın dev dalgalar yaratmasını bekliyorsunuz aslında o anda- 2 kişi geçer sınıfına geri kalanı "hocam arkadaşımdan kalem alacağım, hocam arkadaşımdan kitap alacağım, hocam arkadaşımdan silgi alacağım, hocam arkadaşımdan tavsiye alacağım, hocam kendime yeni bir arkadaş alacağım" yalanlarıyla sizi kandırıp(!) sırf derse birkaç dakika geç girmek için koridorda amaçsızca koşturmaya devam eder.

    öğrencileri de bir şekilde sınıfa soktuktan sonra öğretmenliğin en zahmetsiz kısmı başlar: ders!
    çocuklara "sus oğlum, otur kızım, dinle yavrucuum, yazsana evladım" diyemezsiniz, hepsi psikolojik şiddete giriyor. ilk paragrafta bahsettiğim süper velilerden işi gücü bırakıp "oğluşuma baaarmıııış" diye yaygara kopartanlar, darp raporu alanlar var.

    ders esnasında çocuk ne yaparsa yapsın dersten atamazsınız, kesin ve net bir şekilde yasak. yüzünüze karşı ana avrat söverler, en fazla tutanak tutabilirsiniz ki o bile riskli. çocuk hakkınızda asılsız bir iddia ortaya atabilir. beni dersten bilerek bırakıyor diyebilir, kızlara askıntılık yapıyor diyebilir hatta erkeklere askıntılık yapıyor bile diyebilir. nihayetinde size soruşturma açıldığında sonuç olarak sizin suçsuz olduğunuz ortaya çıkar fakat o çocuk bu iftirasına binaen hiçbir ceza almaz. en fazla başka bir okula gönderilir ki bu böyle bir öğrenci için kesinlikle bir yaptırım değildir. siz çektiğiniz çileyle uzerinize atılmış çamurla kalırsınız. en iyisi o küfrü yutmaktır çoğu zaman.

    sene sonunda sınava gireceklerdir, test tekniğine hakim olsunlar bol bol soru çözsünler istersiniz ama yaptıramazsınız. meb'in kitapları dışındaki tüm yardımcı kaynakları önermek ya da aldırmak zinhar yasak! aldıramazsın çözdüremezsin bitti!

    bari evde kendim soru hazırlayayım da fotokopisini çeker dağıtırım dersiniz, ya makinede toner yoktur ya okulda kağıt bitmiştir. bi fotokopiciye örneğini bırakıp çocuklara gidin şurdan alın deseniz anında hakkınızda "bilmemne fotokopiyle anlaşmış komisyon alıyormuş" iftiraları yayılır. velhasıl onu da yapamazsınız.

    sene sonu gelir, börülsu ve sığırcan merkezi sınavdan başarısız olur. sonra her haltı bilen toplumumuz başlar "öğretmenler şöyle yatıyor, böyle yatıyor, aman yarabbi bayaa bayaa yatıyor yahu kaldırın şunları" falan.

    tüm bunlara aldırış etmeden öğretmenlik yapabiliyorsanız evet türkiye'deki eğitim sistemi öğretmen için gerçekten de çok zahmetsizdir.

    e haliyle öğrencisi velisi ya da öğretmeni(!) için bu kadar zahmetsiz olan bir sistemden çok über nesiller beklememek lazım.

    entrymi güzide bir eski milli eğitim bakanımızın sözüyle sonlandırıyorum: elmastan daha değerli bir eğitim sistemimiz var

    kalın sağlıcakla.

    edit: düzeltme

  • türkiye'den kaçanlara altı okkalı laf

    özetle; yurtdışına gidenlere "kalın ve savaşın" demiş fakat neyle savaşılması gerektiğini söylememiş yazıdır.

    mesela zorlayıcı ekonomik koşullarla mı, dış güçlerle mi, iktidarla mı, muhalefetle mi, cehaletle mi neyle savaşmalıydı da kaçtı bu insanlar?

    edit: bir takım düzeltmeler.

  • volkswagen golf

    c sınıfını vw yaratmış, öncesinde mercedes bemeve falan sadece sedan üretim yapıyormuş c sınıfı üretmiyormuş ama vw iyi ki varmış da sedanı bırakıp c sınıfı üretmişler asdggfsdgd

    şunu yazan adamın arabalar hakkında üstelik gayet kendinden emin ve keskin bir dille yorum yapabildiği bir yer burası. ölene kadar burdayım

  • sözlükteki kızlara askıntı olmayan erkek yazar

    listeye beni de yazmanızı rica edeceğim. niye? çümkü hanım yazdıklarımı okuyor. keser dötümü

  • devlet memurlarının bir işe yaramaması

    öğretmenim. bulunduğum okulda ikili öğretim var ve öğlenciyim. normalde 12.30da okulda olmam lazım ama ben her sabah 8-9 arası gidiyorum. çünkü akşam dinlenmem gereken saatlerde kendi elimle hazırladığım problemler, dörtgende alan, trigonometri, integral gibi testleri kendi paramla aldığım a4lere basmam gerekiyor. yoksa çocuklar bu konularda sıkıntı yaşar. ders saati geldiğinde de 1 dakika boşluğum olmuyor çok şükür. bir sınıftan çıkıp diğerine gidene kadar öğrencilerin sorularına bakayım derken teneffüs doluyor.

    sonra gece yatmadan önce ekşiyi açıyorum belki yeni bi haber vardır diye; biri maaşımı konuşuyor biri tatilimin çok olduğundan dem vuruyor, kimi beni kalitesiz kimi vasıfsız ilan etmiş. şimdi bi de solitaire oynuyormuşum.

    "utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz "

    edit: iyi dilekleriniz için teşekkür ederim ama ben özel birisi değilim, sadece sıradan bir öğretmenim. meslektaşlarımın çoğu büyük sabır göstererek ve efor sarfederek çalışıyor. örnek vermek gerekirse sürekli söz konusu edilen yata yata para kazanan kısım 140tan fazla öğretmen bulunan okulumda 2 kişi. entrylerinizde bunları da göz önünde bulundurursanız sevinirim.

    bi de lütfen artık mesaj atmayın, şarjım bitecek :)

  • öğretmen kalitesinin artması için çözüm önerileri

    şurda öğretmenlerle, eğitim sistemiyle ilgili 100lerce başlık açılıp 1000lerce entry girilmiştir.

    herkes "şu yapılmalı, bu yapılmamalı, ben bakan olsam şunu yapardım, öğretmen bunu yapsın, öğretmen onu öyle yapmasın, öğretmen dersi şöyle anlatırsa daha iyi olur" gibisinden konuşup duruyor habire.

    bir kişi de çıkıp demiyor ki "olm biz kimiz biz ne anlarız eğitimden, eğitimdeki sorunların çözümü için yapılması gerekenleri öğretmenlere sorsak ya?"

    sözde burası ülkenin en aklı başında insanlarının bulunduğu bir topluluk *

    kimse kızmasın darılmasın gençler, hiçbir öğretmenin;
    - doktorlar başlığına gidip bence ameliyatı şöyle yapsınlar sağlık sistemi düzelir dediğini,
    - mühendisler başlığına gidip bence projeyi şöyle çizmeliler o zaman ülkede ar-ge gelişir dediğini,
    - avukatlar başlığına gidip şöyle savunma yapsınlarki adalet sistemimiz rayına otursun dediğini vs. göremezsiniz. diyen varsa en az sizin kadar boştur. giderayak bizim için açtığınız başlıklardan birkaçını size uyarlayayım belki yaptığınızın ne kadar saçma olduğunu anlarsınız.

    (bkz: türkiye'deki doktorların kalitesizliği)
    adam hipokrat yemini etmiş, diş çekemem diyor. neymiş o nöroloji uzmanıymış. dişte sinir yok mu? az geliştirin kendinizi ya

    (bkz: bankacıların akşama kadar oturması)
    biri bana anlatabilir mi bu adamlar akşama kadar napıyor? ne zaman bankaya gitsem bilgisayar başında boş boş oturuyorlar. bunca bankacı var faizler almış başını gidiyor, dolar olmuş bilmemkaç. hiç utanmıyosunuz di mi? bence bizim daha dinamik elemanlara ihtiyacımız var, bankacıları her yıl 400 metre engelli koşu testine tabi tutalım. ayrıca o koltuklara da 10 dakikadan fazla oturana elektrik verecek bi modül takılmalı. evet

    (bkz: mühendis kalitesinin artması için çözüm önerileri)
    olm binlerce elektrik elektronik, bilgisayar mühendisimiz var hala bi işlemci üretemedik ya. olm hadi biz boş beleş insanlarız, üniversite yılları hep karı-kız ortamıyla geçti; abi sizin fakültede bir erkeğe beş erkek düşüyo insan az bi derslere asılır bişeyler öğrenir bu ne rezilliktir ya. bence derhal mühendislik fakülteleri lağvedilmeli. hemen

    edit: ufkunuz açılsın (bkz: #73253120)

  • erkeklerin %96.5'i aynı anda üç kızı idare ediyor

    hanginiz yiyosa haram zıkkım olsun hakkım

  • 2017'yi bir dize ile özetlemek

    "ite kaka girdim içeri
    attı yine damarım,
    arkadan birşey değiyor
    şemsiyedir umarım"