Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. sözlükçülerin en çok para harcadıkları şey

    tartışmasız eğitim ve sağlık. millet aşka ben sosyal devlete hasret.

  • 2. 3 ocak 2018 annemin devletçe ölüme terk edilmesi

    bu olay ve benzeri şeyler hiçbir zaman başına gelmez zannedenler.
    kadına uygulanan cinayet ve şiddet meseleleri hep show haber de izlenilip tüh yahu, yazıktır falan denilecek uzaktaki bir takım insanların derdi sananlar.
    bu mesele ve benzerleri, erkeğin kadına uyguladığı şiddet, belki ve allah korusun cinayet nerede biliyor musunuz.
    hemen yanıbaşınızda, ensenizde.

    yaşım sekiz, ablam eşinden ayrılmak istiyor. babamız bir yıl önce ölmüş, evin erkeği nacizane bendeniz. abi, amca, dayı, kuzen... hiçbiri yok.

    ablam ayrılmak istiyor çünkü dövülüyor, aldatılıyor, ibadet etmesi bile aşağılanıyor, sürekli çirkin olduğu, yetersiz olduğu söyleniyor. fakat eve ablam bakıyor, çalışıyor sürekli, aldıkları arabayı o ödüyor, eniştem iş yerinde hırsızlık yapmış, ablam para veriyor, eniştem ablamı iş yerinde yumrukluyor.
    eniştemin annesi ablama ayrıl kızım kurtar kendini diyor. düşünün. bir insan daha haklı olamaz yani ayrılmak için.
    ablam her şeye rağmen direniyor ama bir yerde bırakıyor, dayanamıyor daha fazla, oruç açmaya niyetlendiği bir ramazan günü ağzındaki lokmayı yutamadan evde para arayan eniştem saçlarından sürükleyince, ablam sanki bir anda uyanmış gibi oluyor kendi söylemiyle. o ilk lokma ağzımda kaldı, öyle ağladım saatlerce diyor. ve ayrılıp bizim yanımıza yani elli küsür yaşındaki annem ve benim yanıma taşınıyor.

    ramazanın son günü, ertesi gün bayram. eniştem kapımızı tekmeliyor, ablamın ayrılığında ciddi olduğu dank etmiş kafasına. annem sakince konuşmak için açıyor. ablamı kolundan tutup kaçırmaya çalışıyor. kapının ağızı, annem bir kolundan tutuyor bir kolundan eniştem ablamı ben de aradayım ve tüm gücümle eniştemi itiyorum. bütün apartman ayağa kalkıyor. insanlar ablamı zorla ayırıyor ondan, polisi arıyor. polis geliyor. annem ablam eniştem ve bir iki şahit gidiyor. ben üst kat komşumuza emanet ediliyorum.

    bu baskınlar böyle kaç kez sürüyor. ablamı kah işyerinden kaçırmaya çalışıyor. fakat ablam bir fabrikada o an. sadece erkeklerin çalıştığı bir fabrika ve tüm işçiler ablamın iyi niyetini, insanlığını, ne kadar dürüst bir insan olduğunu biliyor yıllardır. aptal eniştem her biri kas yığını o işçilerden güzel bir dayak yiyor.

    uslanmıyor. ablamı aramış, akşam gelecek. ben geceleri uyuyamıyorum, ne olacak, ablamı öldürecek mi, ablam gidecek mi, hepimizi mi öldürecek ne olacak. ablam kırk kiloya düşüyor ve bir yandan çalışmaya devam ediyor.
    aynı gece teyzem geliyor, bir de teyzemin kızı. teyzem deli bir kadın, erkeklerin üstüne yürüyen, onları kavga ederse dövebileceğine inanan, hayatı boyunca hep savaşçı olmak zorunda kalmış bir kadın, onu başka gün anlatırım.
    kapıda görünce onu biraz olsun rahatlıyorum. sonra öbür ablam geliyor.
    bu sefer tamam içeri girecek ve uygun bir dille anlatılacak her şey. o da anlayacak. ailesi türkiye'nin pek sevilmeyen bir memleketinden bu arada. kavga var sözüyle iki otobüs insan toplanıp sebepsizce birilerini dövecek, linç kültürü aşılanmış, kendilerinden olanı korumaya and içmiş ruh hastası bir topluluk. fakat hiçbiri onun yanında olmuyor. çünkü ablamı biliyorlar, ona yaptıklarını, ablamın yıllarca sabrettiğini, hamileyken karnını iş yerinin ortasında tekmeleyip çocuk düşürten bir şeytan olduğunu biliyor herkes onun.

    işte o gece içeri adam gibi alınıyor, koltukta oturuyor herkes. annem, ben, ablam, teyzem... herkes kadın bir o bir ben erkek. durup duruken bir silah çıkarıp cebinden ablamın kafasına dayıyor.

    o anki hislerimi, korkumu, yaşanan arbedeyi ve annemin o yaşta bir kadın olarak silahı onun elinden alışını, çığlıkları, kendini yere atışını, ama en önemlisi o ablamın kafasına silahı dayadığı o anı anlatmama imkan yok. yazıyı okuyan herkes ablamı nasıl sevdiğimi ve hayran olduğumu anlamıştır. doğduğumdan beri annemden sonra en çok yanımda olan, beni koruyan, giydiren, seven, çocuğu gibi davranan ablamı son görüşüm olduğunu düşündüğüm o an...

    bütün apartman eve geliyor, polis aranıyor. bu sefer tamam diyorum, polis alıp içeri atacak onu, buraya kadardı. ablamın kafasına silah dayadı, daha ne olabilir ki. kurtulduk artık.

    silah sahteymiş. ertesi gün ağzı yüzü mosmor-döven polis bu arada sağolsun?- elini kolunu sallayarak geliyor. ablamı soruyor, yok diyoruz, gerçekten yok, kaçırdı büyük ablam onu pek kimsenin bilmediği bir eve. içeri giriyor, diyor ki ya benim olacak ya toprağın.

    annem konuşuyor, dövdün diyor, aşağıladın, aldattın parasını ona ödettin, hırsızlık yaptın, kızım bu eve bir çöp poşetinde birkaç eşyayla geldi, sana her şeyi tastamam bir ev bıraktı. nereden bulduğunu bilmediğim bir silah çıkarıyor sonra. bak diyor, kızımı öldüreceksen eğer, önce bu silahı bana sık. koyuyor ortaya silahı. al vur beni, madem ki çok mertsin. ama eğer bir daha bu eve gelirsen, kızımı rahatsız edersen. bu silahı senin kafanda patlatmayanı allah taş etsin. oğlumu hem öksüz hem yetim, kızımı kimsesiz bırakırsın, sen de gebermiş olursun. ben her şeyi göze aldım, bu silah da sahte değil diyor.

    çok şükür ki, eniştem bir daha evimize uğramıyor. çok sonra öğreniyoruz ki bir hayat kuramamış sadece ablamı nasıl kaybettiğine yanıp duruyormuş.

    ablam ise çok sevdiğim, çok dürüst, çok yakışıklı bir adamla evlendi. adam çok güzel para kazanıyor, ablam yine de çalışıyor, çünkü biliyor ki çalışmasaydı eğer, kurtulamayacaktı.

    iki tane gerçekten çok güzel kızları var. her şey yolunda gözüküyor şimdilik.

    beton gibi bir yazı, muhtemelen iki kişi okudu. keşke başlık sahibi de okusa. son değil. annesi kurtulacak. çalışacak. o arkasında olacak, bütün gücüyle destek olacak. gerekirse yakın koruma tutacak. ama annesi ve o kazanacaklar. gün gelip bugünleri anı olarak hatırlayacaklar. inancını yitirmesin. ölmek bu ülkede kadın için kader değil. arkalarında bir devlet yok, hatta onlardan başka kimse de yok. ama birbirlerine yeterler. ne olur vazgeçmesinler, pes etmesinler. doğrunun yanında olan kazanacak. ankaradaki trans dernekleriyle iletişime geçsinler, en iyi direnmeyi onlar bilir, laf aramızda trans kadınlar, trans erkekler, bu ezilme, aşağılanma, tehdit edilme ve devlet tarafından sahip çıkılmama meselesini derin derin yaşamış olanlar iş bir çaresizi savunmaya gelince on kaplan gücündedir. birbirlerine tutunsunlar, biz varız. gerekirse istanbulda her ay birimizin evinde kalır, biz birlik oldukça, onlar kazanamazlar. annen yanlış bir şey yapmadı, cezası öldürülmek olan hiçbir şey yapmadı buna eminim. ayıp değil, günah değil, suç değil.

    ve bu hikayeler hep başkalarının başına gelir zanneden, hep başkalarının hikayelerini okuyacağız zannedenler. sıra size gelebilir. siz ne kadar mükemmel olsanız da, her an bu gerçekleşebilir. bunu yaşamış insanları anlayın diyemiyorum, ablamı kafasına silah dayanmış, küçücük bedeniyle kurbanlık koyun gibi gördüğüm ve boyumun bir metre civarı olduğu o zaman ne hissettiğimi anlamanız mümkün değil. ama ne olur köstek olmayın, olabiliyorsanız destek olun. hepimizin ihtiyacı var birbirimize. meşrebinizce ayıp olsun, yanlış olsun, günah olsun. ama olan olmuş ve bu kadın sadece hayatına devam etmek istiyor, düşünün bir insan bunu neden hak etmesin. her insan yaşamayı hak eder diye başlar ya bütün insan haklarıyla ilgili bildiriler. lütfen bu anne de kurtulsun, yaşasın, daha fazla şiddet görmesin, o uyku arası korkmaları, geceleri gelen ne olacak hissini, çaresizliği, kimsesiz hissetmeyi yaşamayan bilmez.

    ve bunu yaşamak türkiyede yaşayan herkes için bir adım mesafede artık. kız kardeşinize bir sapık musallat olabilir, annenize bir alkolik takılabilir, her şey olabilir. hepimiz o sınırın ucundayız. ya hep birlikte kurtulacağız. ya hiçbirimiz. benim annem, kızım, kardeşim, arkadaşım yapmaz demeyin, insan kodları belli olan bir robot değil. her şey insan için. en çok da vicdan gerek. ve adalet. kurtarmalıyız ki kurtulalım. ne olur.

  • 3. 4 ocak 2011 dedemin öldürülmesi

    2012 yılından itibaren gerekli tüm kurumlara yazılı-online olarak başvurduk fakat halen daha içimize su serpilmedi. dedem ali dizdaroğlu 2012 yılında kırşehir kındam mevkiinde kayseri asfaltında karşıdan karşıya geçerken araba çarpması sonucunda hayatını kaybetti. 2012'den beri bimer'e ve millet vekillerine konuyla ilgili yazı yazdım ve olumlu dönüş alamadım. dönemin emniyet müdürü olan metin aşık fetö soruşturması kapsamında adı geçen ve firari olan bir emniyet müdürü.

    2012 yılından itibaren bimer'e yazdığım son talebe aldığım cevap:
    son cevap
    ölüm haberi

    üst edit: sizden isteğim bu konuya yardımcı olabilecek yetkili birini bulmak adına bu başlığı sosyal medya hesaplarınızda paylaşmanız. yetkili olabileceğini düşündüğünüz kişilere ulaştırmanız. şimdiden gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ediyorum.
    başlığın tarihinde olan hata için özür dilerim. başlığın 4 ocak 2018 dedemin öldürülmesi olarak moderasyon tarafından değiştirilmesini rica ediyorum.

    dedem laz ali adıyla kırşehir'de tanınan bir insandı. çayını çorbasını içmeyen insan kalmamıştır. cenazesine dahi bizim bilmediğimiz tanımadığımız okuttuğu meslek sahibi olmasına yardım ettiği bir sürü doktor öğretmen ve mühendisler vardı. yokluk içinde olsa dahi insanlara cebindekinin tamamını verebilecek bir insandı. olay günü elinde iki ekmek , bir kutu dondurmayla evine gitmeye çalışırken araba çarpması sonucunda vefat etti. olay bu vefatından daha öte lütfen bana bu konuda yardımcı olmanızı istiyorum son çare olarak artık buraya yazıyorum.

    çarpan aracın olay yerine dikiz aynası düştü. dikiz aynasından arabanın model markasına kadar bulundu. olay günü kara yollarına ait çalışması gereken kameraların çalışmadığı söylendi. incelemeye gelen polisler civar yerdeki kameraları kontrol ettiğini fakat aracın bulunamadığını tespit etmiş. marketler ve dükkanlarda kullanılan kameralar 7 gün kayıt yapıyor ve siliniyor olay olduktan 7 günden daha da fazla bir zaman dilimi geçtikten sonra polis kameraları kontrol etmeye gidiyor ve ilgili arabayla ilgili kayıt olmadığını görüyor.

    kazanın kayseri yolu üzerinde gerçekleşmesi üzerine çevre illerde tarama başlatılmasını istiyor fakat buda yapılmıyor. olay aileye 3 ayda bir bilgi verilmek üzere dava zaman aşımına atılıyor. bu sırada bizim gerekli video ve belgelere ve faile ulaşma çabalarımızı gören polis farklı günlerde sert bir dille "siz kendi işinize bakın, biz hallediyoruz zaten!" deyip fırça çekiyor. bu birkaç kere oluyor.

    şimdi olayın rezalet boyutuna gelelim.
    kazanın gerçekleştiği tarih 29.09.2012
    bu tarihte ki kırşehir emniyet müdürü kim ona bakalım.
    web.archive.org üzeriden daha önceden ne olur ne olmaz diye aldığım 1.ekran görüntüsü burada metin aşık adlı kişinin emniyet müdürü olduğu görülüyor.
    aldığım ikinci ekran görüntüsü buradan aldığı eğitimler arasında cinayet ve olay yeri inceleme seminerini görüyoruz.

    burada metin aşığın kırşehirden sonra gittiği kahramanmaraş ilinde görev yaparken fetö soruşturmasından firar ettiği ve her yerde arandığı yazıyor.
    ilgili haber

    aile olarak kendi aramızda olayın örtülmeye çalıştığını düşünüp bunu dillendiriyorduk. fakat dönemin emniyet müdürünün fetö soruşturmasına adının karıştırması şüphelerimizi daha fazla destekledi.

    ben o olay yerini inceledim arkadaşlar. o eline aldığı ekmekler kana bulanmıştı. araba öyle bir hızla vurmuştu ki yolun arasında olan beton blok çatlamıştı. şuan bile yazarken o anı yaşıyorum. anneannem dondurmayı çok severdi ona aldığı kanlı dondurma kutusu gözümün önüne geliyor..
    anneannem o gün hafızasını kaybetti ve alzhemeir teşhisi konuldu.
    cenaze günü "deden nerede gelmeyecek mi saat geç oldu." deyişi aklıma geliyor.
    cenaze yıkamaya girdiğimde o kafasının arkasındaki kırık kemiğinin üstüne kafasını nasıl oturduğu aklıma geliyor.
    öldüğü zaman dayımla arası limoni olduğu için dayımın bir yıl boyunca uyuşturucu batağına düşmesi geliyor.

    evet geri gelmeyecek ama bu adama çarpıp olay yerinden kaçan şeref yoksununu bulmak için illa nüfuz sahibi mı olmak gerekiyor? olay yerine arabanın dikiz aynası düşerken, arabanın modeline ve markasına kadar bulunurken bu insan nasıl bulunamaz? farzedelim ki olay yerindeki kameralar çalışmadı bu olay kayseri yolu üzerinde gerçekleşiyor kayseri yolu üzerinde bu aracı çeken hiçbir kamera yok muydu? hadi bu insan bulunamadı bu arabanın aynasını almak için hiç mi kimse, sanayiye gitmedi? yedek parçadan araba bulunmadı? yada araba terk mi edildi, neden terk edilmiş hali bulunmadı? biz olayı aydınlatmaya çalışırken polisler bizi neden sert bir dille farklı günlerde ikaz etti?

    gerekli kurumlara, millet vekillerinin özel mail adreslerine dahi o tarihten beri yazıyorum fakat olumlu bir geri dönüş yok. tek çarem burası. en azından içimize su serpilsin sözlük.

  • 4. 3 ocak 2018 arsenal chelsea maçı

    ilk yarısına kitap yazılır, kitabın son cümlesi "asıl maç ikinci yarı oldu" olur. öyle bir maç.

  • 5. tanışmış olmak istenen ölmüş müzisyenler

    (bkz: orhan gencebay)(bkz: sezen aksu)

    benim için ölmüş hükmündedirler.
    (bkz: yetmez ama evetçiler)

  • 6. trafikte acemiler için sarı nokta uygulaması

    -nıhohahaa şu acemi kadını korkutalım biraz

    olacak olan budur.

  • 7. burası senin evin her zaman boşanıp gelebilirsin

    cümleyi bu haliyle kuran bir pezevenk çıkacağını sanmıyorum.

    "kızım seni satmadım, sen benim canımsın, mutsuz olursan bu kapı her zaman sana açıktır."

    mealindeki sözü sen yanlış anlamışsındır...

    bir baba ölünceye kadar -özellikle bu tür toplumlarda- kızının arkasında durabilirse babadır.

  • 8. beymen'de 16.195 tl'ye satılan bir değişik palto

    giyene direk sir ünvanı verilen palto. bence verilecek paraya değer, sir karakurtsert.

  • 9. 4 ocak 2018 murat hazinedar'ın görevden alınması

    akp'li başkanlar istifaya zorlanırken işin buraya geleceği belliydi. alsınlar amk tüm chp'li başkanları görevden alsınlar. gram üzülürsem ne olayım. pasif pasifdaroğlu çıksın kınasın anca.

    edit: zaten kötüydü, yolsuzluktu, ranttı, chp'liler de sevmiyordu demeye devam edin siz.
    götününüzden donunuzu alsalar zaten pisti diyeceksiniz.

    olay şu; akp'liler metal yorgunluğu diye istifaya zorlanırken, chp'liler yolsuzluk, fetö diye görevden alınıyor. içişleri bakanlığı yiyorsa akp'li başkanları da aynı sebeplerden alsaydı ya.

  • 10. öğretmen kalitesinin artması için çözüm önerileri

    şurda öğretmenlerle, eğitim sistemiyle ilgili 100lerce başlık açılıp 1000lerce entry girilmiştir.

    herkes "şu yapılmalı, bu yapılmamalı, ben bakan olsam şunu yapardım, öğretmen bunu yapsın, öğretmen onu öyle yapmasın, öğretmen dersi şöyle anlatırsa daha iyi olur" gibisinden konuşup duruyor habire.

    bir kişi de çıkıp demiyor ki "olm biz kimiz biz ne anlarız eğitimden, eğitimdeki sorunların çözümü için yapılması gerekenleri öğretmenlere sorsak ya?"

    sözde burası ülkenin en aklı başında insanlarının bulunduğu bir topluluk *

    kimse kızmasın darılmasın gençler, hiçbir öğretmenin;
    - doktorlar başlığına gidip bence ameliyatı şöyle yapsınlar sağlık sistemi düzelir dediğini,
    - mühendisler başlığına gidip bence projeyi şöyle çizmeliler o zaman ülkede ar-ge gelişir dediğini,
    - avukatlar başlığına gidip şöyle savunma yapsınlarki adalet sistemimiz rayına otursun dediğini vs. göremezsiniz. diyen varsa en az sizin kadar boştur. giderayak bizim için açtığınız başlıklardan birkaçını size uyarlayayım belki yaptığınızın ne kadar saçma olduğunu anlarsınız.

    (bkz: türkiye'deki doktorların kalitesizliği)
    adam hipokrat yemini etmiş, diş çekemem diyor. neymiş o nöroloji uzmanıymış. dişte sinir yok mu? az geliştirin kendinizi ya

    (bkz: bankacıların akşama kadar oturması)
    biri bana anlatabilir mi bu adamlar akşama kadar napıyor? ne zaman bankaya gitsem bilgisayar başında boş boş oturuyorlar. bunca bankacı var faizler almış başını gidiyor, dolar olmuş bilmemkaç. hiç utanmıyosunuz di mi? bence bizim daha dinamik elemanlara ihtiyacımız var, bankacıları her yıl 400 metre engelli koşu testine tabi tutalım. ayrıca o koltuklara da 10 dakikadan fazla oturana elektrik verecek bi modül takılmalı. evet

    (bkz: mühendis kalitesinin artması için çözüm önerileri)
    olm binlerce elektrik elektronik, bilgisayar mühendisimiz var hala bi işlemci üretemedik ya. olm hadi biz boş beleş insanlarız, üniversite yılları hep karı-kız ortamıyla geçti; abi sizin fakültede bir erkeğe beş erkek düşüyo insan az bi derslere asılır bişeyler öğrenir bu ne rezilliktir ya. bence derhal mühendislik fakülteleri lağvedilmeli. hemen

    edit: ufkunuz açılsın (bkz: #73253120)

  • 11. cenk tosun

    piyasalarda bugün: cenk tosun 2 milyon pound artış göstererek 27 milyon pounda ulaştı. usd 3.78, euro ise 4.54 olurken kapalıçarşı'da çeyrek altın 262 liradan işlem gördü.

  • 12. 4 ocak 2018 cenk tosun'un everton'a transferi

    efsane olarak gitti arda gibi kestane olup dönmemesi dileğiyle*

  • 13. 3 ocak 2018 hakan atilla'nın suçlu bulunması

    o makam üç kuruşluk maaşı olan bir yer değil. temettüsü, yolluğu ıvırı zıvırı yıllık milyon dolar geliri olan bir makam.
    rüşveti elden almadı ayaklarını bırakın.
    biz tezgah kuracağız; milyon dolarlık mayış avanta alacaksın, tezgaha uyacaksın, organizasyonunu yapacaksın, sonra da "emir kulu gariban" ayakları satacaksın..
    yemezler.
    işi organize eden uzman beyinlerin başında geliyor ve "bilmiyordum, haberim yoktu" deme şansı ihtimalı yok. bizzat ambargo mevzuatını bilen, bu yolların nasıl arkasından dolaşılacağını planlayan, organize eden, bunu da milyon dolarlık yıllık mayış için yapan biri kader kurbanı he mi? sizin paçanızdan dökülen sıçmık propagandanızın amqyum.

    ha bir de bu iş komple vatan hainliğidir. vatana ihanettir.

    abd hazır kısıtlama getirmiş. gaz, petrol alıyorsan karşılığını mal-hizmet olarak öde demiş. 30- 40 milyar dolarlık irana mal ve hizmet satma imkanı doğmuştu. türkiye'deki üretici, sanayici, çiftçi, tekstilci, makina imalatçısı, gıdacısı, işçisi, esnafı vs hepsine şans gülmüştü. iran mecbur mal olarak gaz-petrol bedelini alacaktı. herkes üretecek, yeni iş alanları kurulacak, çiftçisi sanayicisi iş yapacak mal üretecek, para kazanacak, vergi verecekti.
    bu hayinler ne yaptılar?
    yaa boşver mal satmayı, çiftçi, işçi, sanayici, türkiye ekonomisi kazanmasın üretmesin; bize attır komisyonları, biz size abd yaptırımlarının arkasından dolaşıp 40 milyar doları gönderelim; bizim insanımız, vatandaşımız para kazanmasın üretmesin, aç işsiz kalsınlar; biz rüşveti cukkalıyalım dediler.

    sen kimi sikiyorsun akgezen kodoş? iranla ticaret yapmayalım mı mıymış. yapmayan kendinsin, üretip sattırmayan kendinsin, insanları işsizliğe mahkum eden kendinsin.. çiftçiye, sanayiciye, işçiye, esnafa ihanet eden, rüşveti cebe atan sensin. bir de kalkmış burada adam sikmeye kalkıyorsun.

    bu iran ambargosunda türkiye ekonomisine sabotaj yaptığınız için vatana ihanetle yargılanacaksınız.

    boşuna inkar etme . ağababan kendi ağzıyla itiraf etti. çarşaf çarşaf beyanları var.

  • 14. ekşi itiraf

    en son 2005 yılında entry girmiş bir yazarın attığım mesaja 3 saniye sonra cevap vermesi altıma sıçtırmıştır.

  • 15. serserilerle evlenip şiddet görünce zırlamak

    valla biraz acımasız olacak belki ama varoş kültür cilveleri bunlar..

    yapacak bir şey yok..

    o kıza kibar, eğitimli, saygılı, efendi bir erkek göster, adam yerine koymaz..

    göster bi kop koyu sakallı, elinde tespih, beyaz gömlek, siyah ceketli, gırtlaktan bacımlı, gardaşlı konuşan birini "işte erkek" diye dibi düşer..

    efendi, kültürlü bi erkeği "karı gibi" diyerek aşağılayan "karı" ları gördüm..

    "etek giydiririm" diyen barzolara hak veren kadınları gördüm.. etek giymeyi aşağılama unsuru olarak konuşan adama hak veren kadın bunlar..

    valla yapacak bir şey yok.. evrim, seçilim falan yani..

  • 16. alaska'da uzaylı istilası

    3 oca 2018 tarihinde 144p videoyu da zaten çekse çekse uzaylılar çekmiştir..

  • 17. ablasının yumurtaları döllendi diye sevinen insan

  • 18. sözlük yazarlarının tahmini ölüm sebepleri

    intihar.

    jakuzili, banyosu güzel bir ev arıyorum bileklerimi dikine kesmek için. leğen aynı dramatik etkiyi vermiyor ve hiç estetik değil malesef.

  • 19. binance

    bu gozler bu baslikta refli link isteyeni de gordu ya yemin ederim tum paralarin ustune yatsalar gam yemem.

  • 20. 4 ocak 2018 alkollü içecekler zammı

    birazdan ben evde yapıyorumcular gelir. evde yapınca sorun ortadan kalkıyor tabi... hani alkoldeki ötv çok fazlaydı. bir düzenleme yapılacaktı. bakan öyle dememiş miydi? kimse hatırlamaz bunu...

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…dan_otv_itirafi.html#

    edit: soruna çözüm demişler de mesele sadece içmek mi? alkol almak sadece kafayı bulmak tat almak için yapılan bir eylem değil. sosyalleşmek de bunun bir amacı... fiyat bu olunca da mekanlarda da 17-20 tl den başlıyor. iki bira içeyim arkadaşlarla dediğin anda 5o kağıt gitti. adam ne yapsın evde yaptığı biraları gizli gizli içeri mi soksun. düğün salonu mu orası? istersen bagajda zulalasın ara sıra çıksın dışarı çekip çekip gelsin...

    edit2: bitti o iş bitti burası demisler umut yok demisler de halo dayı umut adamı öldürür burada ama olmadan da yaşanmaz ki demisti ya... ben yine de belki diyorum...

  • 21. hükümetin döviz hesaplarına el koyması

    halkın ne suçu var sorusuna cevap şu: rüşvetlerin, kaçakçılığın ses kayıtları ortaya döküldüğünde halktan ses çıktı mı? bilinçli bir halk dört bakan mecliste aklanırken o meclisi yıkardı, sesini çıkardı mı? aynı adamları sandıkta tekrar seçti mi? cezayı halk ödemesin de kim ödesin? verdiğiniz oyun sorumluluğunu alacaksınız. demokrasi iki yüzlü bir bıçak: oy vermek sadece hak değil, sorumluluk da. bu sorumluluğun ciddiyetini bu halk zor yoldan öğrenecek gibi görünüyor.

  • 22. bitcoin

    (bkz: bitcoin/#73183653)

    artık bu discord pump grubu linklerini paylaşanları engellemiyorum, şikayet fasilitesini kullanarak sözlük yönetimine dolandırıcılık girişimi olduklarını iletiyorum. her gün düzenli olarak zaman ayırıp sözlükteki bütün discord pump grubu linki paylaşanları şikayet edeceğim. bu sefer konu ref linki meselesinden daha ciddi, bariz şekilde yanlış yönlendirme ve dolandırıcılık girişimi var. burada gerçekten bunlara kanacak kadar saf adamlar var. adamların iyi niyeti, sözlüğe olan güvenleri suistimal ediliyor. bunları gördüğünüz yerde şikayet edin. 2 saniyenizi bile almaz ama onlarca insanın dolandırılmalarına engel olursunuz.

  • 23. reddit'teki kadın yazarların çatır çatır soyunması

    oğlum yapmayın lan reddit gibi bilgi tufanı bir yeri porno sitesi sanacak millet amk. *

  • 24. sigara içmek için gereken tek mantıklı neden

    -icince her sey halloluyor mu?
    -yok. hallolmayinca iciliyor.

  • 25. abdullah gül'ün erdoğan'ı tehdit etmesi

    ya apo bi git allasen. zamanında karşı duracaktın iş işten geçmiş adamın elini uzatmadığı hiçbir yer kalmamış hala temkinli tadında sert eleştiri salıyosun. bari şimdi çıkıp cesurca dobra dobra konuş. ama nerde sende o bayrak açacak yürek.

  • 26. kadının çalışmasının evlilikleri bitirmesi

    en sevdiğim yazar bu başlığa yazdığına göre ben de damlayabilirim sanırım. bundan sonra böyle. o nereye ben oraya. *

    kendisine ve kendisi gibi düşünen yazarlara söyleyeceğim ilk şey korelasyon ile nedensellik arasındaki farkı öğrenmeleri olacaktır. iki durumun birbirleriyle korelasyon içinde olmaları, tek başına bu iki durum arasında bir nedensellik bağı olduğuna işaret etmez. bu iki durum, tek taraflı bir nedensellikten ziyade karşılıklı nedensellik bağıyla bağlı olabilir, başka bir üçüncü durumun ortak sonucu olabilirler ya da bu korelasyon ilişkisi tamamen anlamsız da olabilir. onlarca, yüzlerce, binlerce örnek bulunabilir sanırım. ama özellikle en sevdiğim yazar adına konuşursak, onun için nedensellik vs hak getire, bir şeyi söylerken tek derdi söylemine yarayıp yaramadığı. (korelasyon başlığında şöyle basit ama görece güzel bir örneğe rastladım. (bkz: #287605))

    istatistiklere bakmadım ama ekonomik özgürlüğü olan kadınların daha çok boşanması benim de beklediğim sonuçtur. fakat bu, ekonomik özgürlüğünü eline almış kadınların ev hanımlarına göre daha mutsuz olmalarından ziyade, kendi başlarına bir hayat kurma noktasında daha atik, daha cesur karar alabilmelerinden kaynaklanıyor olmasın muhterem sözlük yazarları? ne dersiniz?

    ilgili yazarların fikriyatına göre, çalışmayan kadınlar boşanmıyorlar çünkü mutlular. boşanmayla bitmeyen her evlilik oldukça mutluyken, boşanmayla sonlananlarsa tamamen birer facia oluyor. bu zaten ilgili yazarların zihin dünyaları hakkında bize yeterince fikir veriyor. çalışmayan kadınlarda boşanma oranlarının düşük olmasının sebebi, bu insanların mutlu mesut yaşıyor olmaları değil, bundan daha çok tek başlarına bir hayata başlamak noktasında karşılaşacakları güçlükler, ekonomik özgürlüklerinin olmayışı, toplumun daha alt katmanlarında ailesinden ve etraftan göreceği baskılardan çekinmesi, ya da daha yaşlı olanlarında böyle bir ihtimalin akıllarına dahi gelmemesi olabilir. ben etrafımda bu tip gerekçelerle boşanmayı gerçekçi bir yol olarak görmeyen kadınlar gördüm. toplumun üst katmanlarındaki kadınlara bakarak nafakadan falan bahsedebilirsiniz, hoş ona da karşı olduğunuzu gayet iyi biliyoruz ya, fakat toplumun alt katmanlarına inildikçe, hem o nafakalar tek başına bir hayat kurmaya yetecek meblağlar olmayacaktır, hem de kadınların gerek ailesinden gerekse boşanmak istediği eşinden baskı ya da psikolojik veya fiziki şiddet görme sıklıkları artacaktır. ne zaman haberleri açsam bu şekilde bir kadına yönelik şiddet haberine rastlıyorum, rastlıyoruz. mesele biraz buradan kaynaklanıyor, elbette toplumun daha üst katmanlarındaki kadınlar bu tip sorunlardan muaf değil ama hem görülme sıklığı azalıyor, hem de bu kadınlar daha etkin mücadele edebiliyorlar bu tip sorunlarla. demem o ki sevgili dostlarım, kadınların çalışması evliliklerinde mutsuz olmalarının nedeni olmaktan ziyade, mutsuz olduklarında boşanma kararı almalarını kolaylaştıran bir etken. yoksa ne devam eden her evlilik mutlu bir evlilik, ne de boşanmayla sonuçlanan her evlilik bir facia. eğer insanlar birlikte mutsuzlarsa, evliliklerini sürdüremiyorlarsa, boşanmaları ikisinin de faydasına olacakken, bu çok zeki ve çok bilgili dostlarımıza göre kadınların boşanmak istemesinin önünü kesmek için çalışmalarına ya da daha doğru bir tabirle ekonomik özgürlüklerini ellerine almalarına karşı olmak gerekiyor. sonra bu fikirlerin geri kafalı, arkaik fikirler olduğunu söylediğimizde kızıyorsunuz. ekonomik ya da toplumsal olarak size muhtaç olduğu için evliliklerini sizinle sürdürmeye mecbur olan kadınlarla yaşamak istiyorsanız bilemiyorum ama birinin sırf mecburiyetten yanımda kalması kadar can sıkıcı bir şey olamaz sanırım kendi adıma.

    bu arada, kadınların kapitalizme köle olmasını falan savunmuyoruz. eğer kira gelirleri ya da benzer gelirleri varsa çalışmasınlar elbet. ama kitlesel olarak ekonomik özgürlüğü eline almanın en yaygın yolu olduğu için kadınların iş hayatına katılımı savunuluyor. yoksa asıl savunulan şey ekonomik özgürlüğünün olması. hem anlamadığınız şey şu, kadınların ekonomik özgürlüğü arttıkça, iş hayatındaki cinsiyete dayalı bariyerler azaldıkça, kadınların nafaka alma oranları düşecektir, ki uslu birer çocuk olup cinsiyet eşitliğini sağlarsak, belki kim bilir nafaka gibi görece anakronik bir kurum da tedavülden kalkacaktır. siz hem nafakaya karşısınız, hem kadının çalışmasına, bir imza bir ömür düsturunuz sanırım. bu arada size bir sır vereyim, umarım deneyimleyerek öğrenmek zorunda kalmazsınız ama mutsuz bir evliliği sürdürmektense boşanmak çok daha uygun olacaktır.

  • 27. aliexpress

    ülkedeki yamyamlar tarafından (devlette çalışan kişiler oluyor bunlar) yeni keşfedilmiş site.

    tüm bu zamanında 20 günde 10 günde vsde gelip de şimdi 50 günde gelmeyenler posta, gümrük vs 'de çalışan yamyamlar yüzünden oluyor.

    bu kadar sipariş var diye noluyo lan deyip gelene ya taş koyuyorlar ya çörekleniyorlar. acı ama gerçek artık burası bizler için güzel birer anı olarak kalacak.

  • 28. ripple

    hani 2 dolara yaklaşamazdı amına koduklarım. size güvenip almadım 1 dolardayken alayınızın amk

  • 29. fikret orman'ın everton'un ayağına gitmesi

    anlamayacaksın troll ama anlatalım

    1. beşiktaş cenk giderse yerine oyuncu bakıyor. başkan londraya bunun için gitti

    2. cenk tosun transferi için halihazırda görüşme yapılmıştı zaten. eğer gerizekalı değilsen everton yöneticisinin geçen hafta geldiğini bilirsin

    3. bu görüşmede fikret orman yoktu.

    4. olmadığı için londraya gittiğinde görüştü

    şimdi (bkz: ver mehteri)

  • 30. bedelli askerlik

    hayatı süper programlanabilir sananları gösteren başlık. askere gitseymiş de sonra şirket kursaymış. işte böyle vizyonsuzlarla bu ülke ge li ş mez. şirket kurmak ya da başka hayat gerçekleri o kadar da planlı programlı olmaz. bi fırsat çıkar yapar geçersin. devletin askere alma keyfini ego tatminini angaryalarını mı bekleyecek insanlar?

    insan gerçekten hayret ediyor.

  • 31. alkol satışının tamamen yasaklanacağı gün

    bu ekonomiyle bok gelir dediğim gün. ülke, memurlarının maaşını alkol kullanan vatandaşının ödediği vergiyle çıkarır olmuş siz hala bıdı bıdı. az realist olun.

  • 32. ingilizceni ilerlet bana lazım olacaksın

    bu söz sözlükte fenomen olur. *

  • 33. uyuşturucu satıcılarının ayaklarını kırın

    algı operasyonu nasıl yapilir diye ders olarak okutulmasi gereken ifade.
    hukuksuzluklarini mesru hale getirmek icin toplumun ortak olarak tepki gosterecegi bir konu uzerinden zihinlerde "hukuk cignenebilir" algisini yerlestirmek.
    uyusturucu saticilarinin zerre umurlarinda olmadigi ortada, gercekten olsa, olan yasayı işletseler yeter, ama popülist söylemlerle algı oyunu yapmaktan baska bir bok yapacakları da yok. bunlar yeni egrmen bağış, yeni zafer çağlayan. aynı tıynette insanlar. yarın bunlar da gider, yerlerine yenileri gelir. böyle mevkilere tek yetisi sorgusuz biat olan insanlar getirmeye devam ederler, olacaği da budur.

  • 34. 2018 ocak ayı beşiktaş'a forvet önerileri

    elde negredo varken aynı tip veya benzer tip oyuncu tercih edilmez umarım. daha gezgin, koşucu ve atlet bir oyuncu tercih ederdim ben. (bkz: kelechi iheanacho) örneğin

  • 35. bir erkekle bir kız gerçekten arkadaş olabilir mi

    yaş 15 veya 16 köydeyim.

    kaçırmışım dayımın bisikletini deli gibi sürüyorum. altımda gri bir eşofman, üstümde siyah bir badi var. boynumda ince bir zincir ve sağ pazumda güzel bir dövme var. bu detayı mahsus veriyorum ki, anlatacağım şey gözünüzde canlansın diye... neyse, süre süre gittim dayı kızının yanına. çimenlik bir alanda oturmuş köyün kızlarıyla sohbet ediyor. tanıyorum kızları. hepsi arkadaşım. bir kız var aralarında adı melike. aynı yaştayız o kızla. o benim en iyi arkadaşım.

    yaklaştım yanlarına ve '' bakkala gidiyorum bir şey isteyen var mı? '' dedim. bakkal da taa anasının amında. madem köylüyüz neden bakkalı dağın yamacına kurmuyoruz demişler. yakında bi tane bakkal yok. köylülerin yorgun sıfatını gören bakkalcı orgazm oluyor. öyle manyak bi tip. hımfss hımfss diye koyuyor nevaleyi.

    ama konu bakkalcı değil tabi. konu kız arkadaşım melike...

    bu melike birden ayağa kalkıp üzerini silkeledi. '' aa nejmi ben de geleyim mi bakkala'' dedi. '' ne demek melike arka teker üzerinde yerin var '' dedim. o zamanlar da böyle salak şakalar yapardım. güldü kızlar ve melike bindi bisiklete. dolandı belime...

    yani yuhh anasını satim. saniyede dikildi çüküm.
    böyle olacağını bilsem bindirir miydim gülüm.

    o benim panpam lan. ama işte etkilendim sarılınca... tahrik oldum istemeden. her pedal çevirişte bisikletin direksiyonunu sıkıyorum, utanmasam vıyng vıyng diye öten kornosunu mıncıklayacam, yalıcam aynasını falan. bakkala gidene kadar ellerim terledi. nasıl terlemesin ki? arkada yan oturmuş güzel bir kız var ve o kız belime dolanmış okşuyor beni. tümseklerden geçince ayy ayyy off ayy falan yapıyor. bildiğin sevişiyorum bisiklet tepesinde. yemişim kankayı.

    neyse, boşalmadan geldik bakkalın önüne.

    inemiyorum.

    insem şeyim belli olacak.

    dedi noldu ? neden inmiyorsun?

    ya çok sıkıştım tuvaletim geldi, atla gidelim çabuk dedim. bu bir saniye deyip bakkala girdi. bakkalcı boşaldı kız çıktı.

    ulan insin diye ölmüş nenemi düşünüyorum o an. üzücü şeyler getiriyorum aklıma ama olmuyor. yahu o benim panpişim lan, neden olmuyor?

    tam bülent ersoy'un tavuz kuşlu halini düşünürken hopp atladı melike ve elini belime koyarken pipimi elledi.

    ee yuhhhh! artık kazayla mı oldu, gerçek mi yaptı bilmiyorum ama eliyle şeyimi kavradı ve saniyesinde çekti. yerin dibine girdim o an. sürüyorum bisikleti. zaten bu bisikletin adı da böyle böyle olmuş sanki. bir-sik-ellet, bir sik ellet, bi-sik-let. ne bileyim? icat eden adamı da mıncıklamışlar belki. ama melike bu lan. o benim en iyi arkadaşım. dürtülerimi yenmeli ve yoluma devam etmeliyim ama dinlemiyor çük işte. tetikte şerefsiz. çok dikkatli sürmeliyim. tümseklerden geçmemeye çalışıyorum. bir kere daha ayyy dese boşalırım çünkü. tanıyorum ibneyi. kankaymış falan hiç işi olmaz, çok pis kıvam bu...

    neyse, konuşmadan gittik kızların yanına. indi melike. dayı kızı dedi nejmi şu kütüğü iteler misin? yakar topu oynayacağız engel oluyor dedi.

    inemedim.

    allah hiç indirmesin halen kemik gibiydim çünkü.

    özetle; arkadaş ayağı harbi göt ayağı abi. sen panpiş olmak istiyorsun ama alttaki şerefsiz onu bazen popiş olarak algılıyor ve ne bok yiyeceği inanın hiç belli değil. tavanı izledim bütün gece.

  • 36. ozan tufan

    galatasaraya filan gelmemesi gereken ergen. adamın fiziği ağır siklet boksör fiziği. hala galatasaraya gelirse iyi olur filan diyen var. tarık çamdal’dan, veysel sarı’dan, yiğit gökoğlan’dan ders çıkarmamış bir tayfa var sanırım. bu adamın galatasaraya vereceği tek şey stres olur.

    bu adamı almayı düşünen, teklif eden yöneticinin beyin zarını sikiyim.

  • 37. arda turan

    ben bu adama alınan tavrın halkın kodları ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. öyle yüzyılda bir gelecek bir yetenek olduğunu da düşünmüyorum. hala real madrid efsanelerinden sayılan raul bile yetenek olarak çok abartı bir adam değildi mesela. olay yetenek veya bir noktaya gelmek değil, orda kalabilmek, oraya layık olabilmektir.

    nihat, tugay gibi adamları hiç kimse aşağı çekmeye çalışmadı, insanlar blackburn maçlarını bekledi sırf tugay var diye. eğer arda'ya hakettiğinden fazla kötü davranıldığını düşünüyorsanız, malesef yanlış düşünüyorsunuz. arda'yı ne türk halkı geri çekti ne de arda 100 yılda gelecek bir yetenek.

    edit: aklıma geldi bak şimdi, bu adam televizyona çıkıp merkez bankası bence faizleri düşürmeli diye açıklama yaptı. şahsım nezdinde tiksinme gelen gün o gündür mesela.

  • 38. neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler

    (bkz: türkiye)

    dört dörtlük bir ülke de değil ama içinde yer alan her şey çok pahalı.

  • 39. 1.83 boyundaki erkek

    genelde 1.83 diyenler 1.78'e filan denk gelir.

  • 40. tron coin

    1 ay önce 200.000 adedini 27 satoshi'den alıp 30 satoshi'ye çıktığında sattığım coindi. kafasını taşlara vuranlar için yazıyorum. vurmayın.

  • 41. erdoğan itaat etmediği için yıkmak istiyorlar

    aq çomarı! elin almanı muhalefete böyle övgüler dizse kalkıp "bakın almanlar bunları destekliyor demek ki bizim muhalefet onlara çalışıyor" diye ortalığı ayağa kaldırırdınız. nerden baksan çapsız ve boş adamlarsınız.

  • 42. arda turan'ın başakşehir'e transferi

    böyle düşerse 1-2 seneye kadar show haber'de, bir gecekonduda, battaniyeye sarılı vaziyette, vefasızlıktan yakınırken izleyebiliriz kendisini sanırım. futbol dünyası çok nankör.

  • 43. 4 ocak 2018 bekir bozdağ'ın halkbank açıklaması

    hala rüşvet yiyen banka çalışanları ve bakanlar hakkında tek kelime edemediği açıklama...

    evet her şey kumpas, senin bakanının koluna takıp gösteriş yaptığı ve nasıl aldığını kendisi bile açıklayamadığı o 600.000’lik saati de cia taktı, mossad taktı, fetö taktı zaten!

    kumpas falan beni ilgielndirmez... beni ilgilendiren, bazı banka çalışanlarının ve bazı bakanların aşağılık bir şekilde, kendi çıkarları için şerefsizce rüşvet alıp almamasıdır... gerisi beni ilgilendirmez...

  • 44. kalbi kırılmış bir kadının yapabilecekleri

    başka bir erkeğin kalbini rahatlıkla kıracaktır.

  • 45. 4 ocak 2018 oakland depremi

    5 sene önce san franciscolu bir kızla beraber olmuştum.

    gerçekten şansa yaşıyoruz.

  • 46. kanalına abone bekleyen lösemili youtuber eren

    lösemili hastaların morale ihtiyacı olabilir, lakin gidip donör olmanıza daha çok ihtiyaçları var.
    http://www.kanver.org/…zmetleri/kok-hucre-bagisi/53

  • 47. türkiye'nin girişine yazılması gereken söz

  • 48. bakozgebikbikbik

    en az 3 cumhuriyet savcısı ile yakın temasım var diyerek neyi kastettiğini bize açıklaması gereken yazar.

    zira eğer beni şikayet etseniz dahi bir sonuca varamazsınız çünkü fiyakalı yerlerde tanıdığım var, istediğime istediğimi yaptırırım demek istiyorsa tck'da tanımlı nüfuz ticareti suçunu işlemiş olabilir.

    gerçi kendisinin 5000 savcı ve 7 milyon avukat tanıdığı varmış ama yine de aşağıya yaptığının hukuki karşılığını koyayım da belki akıllanır.

    madde 255 - (değişik madde: 02/07/2012-6352 s.k./89.md.)

    (1) kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • 49. arif v 216

    az kalsın sevgilimden ayrılmama neden olacaktı. hayatım yarın arif v 216'ya gidelim mi dedim. nee sen cem yılmaz filmi mi izliyorsun, inanamıyorum dedi. ben de hayır hayatım yanlış anladın yarısında çıkmak için gideceğiz dedim. çok sevindi. ilk yarısı hakkındaki görüşlerimizi yarın yazarım artık.

  • 50. tarkan için rötar yapan thy

    tarkan ayıp etmiştir diyenler var adam niye ayıp etsin rötar yapan uçak, yapmasaymış kalkıp gitseymiş tarkan gecikmesinden sanane, gecikirse başka uçakla gelir.
    mal yazarları ortaya çıkarmıştır.
    tarkan thy'yi tehdit mi etti beklemezsen canına okurum mu dedi. ne alakası var. insanlık halidir gecikmiş adam, kalkıp gitmesi gereken thy'dir.