avusturya macaristan krali8
profili

  • cmylmz'nin rick gervais'ten pahalıya bilet satması

    avrupa'daki çakal türk organizatörler de beyaz yakalı türkleri keşfetti. olay bu. maalesef son dönemde avrupa'ya gelen beyaz yakalı türkler bazı alışkanlıklarını da beraberinde getirdi.

    ben de bunlardan biri olduğum için ve sürekli iletişim halinde olduğum için biliyorum. bizim beyaz yakalı türkler için böyle bir şeyde almama gibi bir seçenek yok. almazsa kendini eksik hisseder. cem yılmaz gösterisine de gidemeyeceksem, sevgilimi/eşimi götüremeyeceksem niye yaşıyorum diye kendini sorgular. istediği bir şeyi pahalı olduğu için almamak onun için fakir olma belirtisidir ve fakirlerle aynı ortak özelliklere sahip olmak istemez. bunun açıkça farkında değildir ama bilinçaltı böyle işliyor.

    ben de şimdi düsseldorf için için baktım. sahneyi karşıdan gören en ucuz koltuk 118 euro. tribün vs. üst katlarda en ucuz bilet de 69 euro. karşılaştırma olsun diye söyleyeyim, seneler önce öğrenci olarak yine almanya'daydım. 2006 olması lazım. ata demirer stand up'ının zirve yıllarıydı. 25 euro vermiştim bugün 118 euro istenilen yere. hadi enflasyon falan de, bugünkü 50-60 euro olsun. ama baktığımda biletlerin yarısı bitmiş.

    tamam, normalde 2 dakikada biterdi biletler. ama şimdi 2 günde bitsin. böyle bir kitle varken adamlar sağmasın da ne yapsın? türkiye'de de bu arkadaşlar böyleydi. bir kebapçı var, ortalama. ama beyaz yakalı arasında tuttu mu iş değişir. bir bakmışsınız o kebapçı 6 ayda fiyatını 5 katına çıkarmış, ürün kalitesi düşmüş, müşteriye köpek gibi davranmaya başlamış. böyle ondan fazla mekanın dönüşümüne canlı şahit oldum. ne bekliyorsunuz? o mekan bozduktan sonra batmasını mı? yok canım, daha da büyüdüler. mazoşist beyaz yaka kitle daha da bir övdü o mekanları. artık vale hizmeti falan veren yerler.

    o yüzden ricky gervais'in cem yılmazdan ucuz olması normal. her şeye daha fazlasını ödemeye razı bir kitle var. ederi değil, alıp alamayacağına göre karar verip, bununla tatmin olan bir kitle. dolayısıyla bu kitle 500 euro'ya da o biletleri alabilir. çünkü normalde beyaz yaka geliri geçinmeye göre değil, para biriktirmeye göre ayarlanmıştır.

    son olarak şu alım gücünü öğrenirken birim fiyatı zorla öğrenen, artık öğrendikten sonra da ısrarla öğrendiği haliyle bırakan kitleye lafım. o 1 euro = 1 tl birim fiyat hesaplaması düşük zekalı insanlara birim fiyatı anlatırken daha kolay anlatmak için kullanıldı. asgari ücretin 800-2000 tl civarlarında olduğu dönemlerde görece de mantıklıydı. ulan asgari ücret olmuş 17 bin lira, euro olmuş 33 lira. hala 125 euro veren 125 lira vermiş gibi olacak diyor. o zaman japonya gösterisini de 125 yen yapsın. hayır kardeşim, 1800 lira vermiş gibi olacak. ha şimdi bunu deyince bir çok kişi "o zaman yine normal" diyecek, çünkü türkiye'de silkelenmek normali olmuş hayatın. döner 600 lira muhabbetinde "300 gram istemiş, 50 gramı 100 lira" diye savunanlar var mesela. 50 gram döneri 125 gram ekmek içinde yemeyi normal kabullenmiş bir kitle var ortada.

  • 15 ağustos 2023 galatasaray o. ljubljana maçı

    bokçu tayfanın iyi prim yaptığı başlık. daha ağustos ayının 15'i, bir yandan erden timur, bir yandan okan buruk'a sallanıyor. bakın tekrar ediyorum, daha ağustos ayının 15'i, geçen sezon rakiplerinin 8 puan önünde şampiyon olan takımın hocasına ve o kadronun kurulmasında büyük emekleri olan yöneticisine sallanıyor. takıma 8 numara transferi lazımmış. niye bu kadar geç kalınmışmış, geçen sene transferlerin hepsi eylül ayında yapıldı. sanki elini sallasan galatasaray seviyesinde 8 numaraya çarpıyorsun. ki galatasarayın orta sahasında toreira, oliveira ve kerem demirbay var. alacağın oyuncu onlardan daha fazla katkı sağlayacak birileri olması lazım. onu da bulmak o kadar kolay değil. ki 4-2-3-1 oynuyorsun, yerine göre 4-1-4-1 oynayabilecek bir kadroya sahipsin. kerem demiyrbaydan daha ofansif bir 8 numara alman durumunda ya 4-2-3-1 oynayacaksin ama orta saha direncin düsecek, ya 4-3-3'e döneceksin, en zengin oldugun bölgeden oyuncu eksilteceksin.

    niye rashica alınmamışmış. çünkü tete alındı. rashica dediğiniz oyuncu kariyerinin son 3 yılının 2'sinde küme düşen takımlarda oynadı. geçen sezon transfer sezonunun son gününe kadar büyük liglerin hiçbirinden teklif almadı. bu sezon galatasaray dışında talibi yoktu. allah allah, niye acaba? çünkü düz bir taktik oyuncusu.

    vallahi galatasaray taraftarı kadar kolay kolay bozgunculuğa gelen taraftar yok. sebebini de ben söyleyeyim. terimsporluların gönlünde hep terim var. onlar bozguna baştan hazırlar. eminim şu anda "ulan şu kadro imparatorede olsaydı, ne ayak tenisi idmanları yapardı bunlarla" diye ağlıyorlardır.

    arkadaşlar sabırlı olun. bekleyin takım kurulsun, oyuncular form tutsun, takımın oyunu otursun. geçen sene bu takımın 8 puan geriye düştüğü anlar oldu. kimse sesini çıkarmadı, çünkü önceki sezon sonrası beklentiler düşüktü, takım 2. olsa taraftarın yarısı razı olacaktı. aldığımız oyuncuların hemen son dönem performansı soru işaretli adamlardı. açın bakın o adamların başlıklarını, ilk maçlarından sonra yazılanlara bakın. sonra son 27 lig maçında 24 galibiyet aldı bu takım. birazcık o takımın teknik direktörüne saygınız olsun. en kötü ihtimalle bir sezonluk daha krediyi hak ediyor. lig çok uzun bir maraton. şampiyonlar ligi'nde de nereye kadar gidersek kârdır. öyle 1 günde şampiyonlar ligi'nde büyük başarılar gelmiyor maalesef. 96-2000 jenerasyonu 4 sezon arka arkaya hayal kırıklıkları ile doludur. bugünkü kafayla o zaman hareket etsek, fenerbahçeye 4-0 yenilip, sonra istanbul'da hayrettine rağmen 4-2 yendiğin psg'ye 4-0 yenildigimizde terim kovulur, ondan sonra gelen muhteşem seri gelmezdi. sonraki yıl, şampiyonlar ligi'nde grupta sonuncu olup, 16. hafta lider fenerbahçe'nin 9 puan gerisinde 4. sıradayken yine terim kovulur ve o hikayenin de devamı gelmezdi. bakın bu entry dahil onlarca eleştiri entrysi yazdım terime dair. ama o dönem ben de dahil tüm galatasaray taraftarı inanmıştı kendisine. ve arkasında durarak o başarı geldi.

    büyük başarılar istikrarla gelir. manchester'ın alex ferguson yılları, arsenalin wenger yılları, barcelona ve citynin guardiola yılları. bakın guardiola 2016'da ilk geldiğinde 3. oldu. aynı sezon liverpool 4. oldu. ya da geçen sezon liverpool 5. oldu. klopp zamanında dortmund'un başındayken demişti, galatasaray'ın başında olsam ben de ne zaman kovulurum diye düşünürdüm diye. bakın geçen sene kovulurdu mesela.

  • 46 bin satır kodluk milli işletim sistemi

    bonus editi: siz de kendi capinizda dolandiricilik yapmak isterseniz veya bu arkadas gibi gündem olmak isterseniz makul ücret karsiliginda haber sitelerinde kendinize yer bulabilirsiniz. bakin nasil yapiliyor: https://www.youtube.com/watch?v=dzjslqa1lzs

    tam cin olmadan adam carpmaya calisan bir ergen haberi. türkiyede iyi yerlere gelir. cünkü bilmeyen insanlara kendini süper zeka gibi pazarlayabiliyor.

    linux cekirdegi ile yapmis bir de kapali kaynak kodlu. kesin calinacak seviyede muhtesem bir seyler yaptigini düsünüyordur. tesadüfe bakin ki linux cekirdegi ile yapilmis üzerinde yillardir calisilan , üzerinde calisan adamlarin ondan cok daha tecrübeli gönüllüler ve sirket calisanlari oldugu, burada yaptigini iddia ettigi seylerin aynisini ve hatta fazlasini yapabilen ve üstelik acik kaynak kodlu ve üstelik ücretsiz yüzlerce evet yüzlerce isletim sistemi var. üstelik bunlardan birisi de türkiyede tübitak tarafindan yilllaaaaar önce gelistirilmis, sonra gelistirilmesi durdurulmus ama kodlari alinip baska projelerde hala aktif olarak kullanilan "pardus" projesi.

    yani normal bir devlete götürse kendisine gösterilecek tepki "hahahahahahahasiktir" olurdu. sana niye para versinler genco? savunma sistemi sana niye güvensin genco? bedava alabilecegi, parasini verdikten sonra senden bin kat daha iyi destek alabilecegi, güvenlik gelistirmeleri ve testleri senden cok daha yetkin insanlar tarafindan sürekli yapilan ve gelistirilen, herhangi bir sorun yasandiginda internette binlerce kaynak bulunan isletim sistemleri varken sana neden para versinler?

    tahminimce sen de zaten o kadar ugrasmadan mevcut bir dagitimi alip kodlariyla oynadin, görüntüsünü degistirdin. sonucta kapali kaynak kod. enayiler anlayamaz degil mi? aslinda anlarlar. haberin olsun.

    troyanlarin yüzde 80i uygulama kurarken bulasiyormus. uygulamayi sadece kendi marketinden kurunca güvenli olacakmis. ha ameka hic hayatinda kurumsal isletme görmedin degil mi? kurumsal isletmelerde standart kullanici zaten program kuramaz. sistem yöneticileri kurar. onlar da bir programi kurmadan önce programin güvenilirligini kontrol eden cesitli prosedürlerden gecirirler. yani gezginler.nete girip resim düzenleme programi diye aratip kurmazlar. kaldi ki bu kadar önleme ragmen yine sistemleri hacklenir. cünkü kurumsal sistemlere sizmaya calisan hackerlar program kurdurmak gibi kolay önlem alinabilen yöntemlerden cok daha modern yöntemler kullanirlar. hele savunma sanayiinden bahsediyorsak.

  • enver paşa hain midir

    ekleme: unutmusum. halbuki en basta bunun icin baslamistim yazmaya. atatürk basarisiz olsa onun icin de hain yazacakmis tarih kitaplari. cok acimasizmis. birincisi tarihte halki icin savasmis ve basarisiz olmus bir sürü halk kahramani var. ikincisi bir halkin kaderini belirleyecek hamleleri, enine boyuna maddi kosullari hesaplayip girismek yerine 3-5 kisi oturup cahil cesareti ve kahraman olma sevdasi ile alirsaniz ve bu hamleleriniz sonucunda yüz binlerce insan hayatini kaybederse, koskoca ülke onlarca yil telafi edemeyecegi maddi kayiplar yasayip(ki basariyla sonuclanan bir kurtulus savasina ragmen) fakirlige mahkum olursa, tarih de sizi böyle yazar. kusura bakmayin. iyi niyetli miydi? muhtemelen. ama sizin gibi hamasi edebiyat sevenlerin cok sevecegi havali bir laf var: cehenneme giden yollar iyi niyet taslari ile döselidir. hitler de "ulan söyle hayvan gibi saraylarim olsun, helgalarla cilgin sauna partileri yapayim" seklinde bir hayal dünyasi yoktu. kendi kafasinda cok iyi niyetliydi. derdi insanligin evrimini rayina oturtup hizlandirmak ve insanligi daha az aci ile mükemmel insana ulastirmakti. vardigi nokta malum. enverle ayni nokta.
    ------------------------------------------------------------------------------------------------------

    burda enver pasa öven mallarin yüzde 90'ini hitler de sever. sebep? cünkü önceki cümlede de belirttigim gibi mallar. bir de bu milletin cikardigi en namuslu, en onurlu, en vatanperver insandir falan yazmislar amk. ya ayiptir. enveri mi övüyorsunuz bu halka mi hakaret ediyorsunuz. koskoca türk halki, tarihi boyunca onlarca lider, kahraman cikarmis, buna mi kaldi en onurluluk? bu kadar mi tarih bilmiyorsunuy. bakin size bir almanin hem de enveri hepinizden cok daha iyi taniyan bir almanin yazdiklarini yapistirayim da onurlu, vatanperver insan kimmis görün: "çoğu yarı çıplak, yarı açtılar. haftada bir öğün kemikli bir parça et verilebiliyordu. nebat yağında haşlanmış buğday kırığı yiyorlar, sıhhi vasıflardan mahrum su içiyorlar, taş üzerinde yatıyorlar, güneşe, fırtınalara, soğuğa, yağmura karşı korunmamış siperlerde, çamur ve toz içinde günler geçiriyorlar. fakat dünyanın bütün vasıta ve imkanlarına sahip düşmanlarını buldukları zaman aslanlar gibi dövüşüyorlardı. bu ne gösterişsiz, nümayişsiz bir yurt sevgisiydi. arkalarında fakir bir vatan toprağı duran bu insanlar savaş boyunca birer kahramandılar. ölüme gülerek giden bir başka millet yoktur. bu hasletleri sebebiyledir ki hürriyetlerini en ağır bedelle ödüyorlar, esaret bilmiyorlardı" (liman von sanders) (ayrica bana milliyetci ajitasyon metni yapistirttiniz ya sözlükte. gerizekalilik konusunda ciddi basari)

    isin kötüsü bu enver pasaci salaklar ve bir de bunun yandan yemisi nihal atsizcilarin sosyal medya gruplari var örgütlenip geliyorlar.

    idealleri ugruna can vermismis. e ne güzel! hitler de idealleri ugruna can verdi. goebbels de. saddam hüseyin, cavusesku, mussolini. say say bitmez.

    enver psa kim mi? bab-i ali baskinini yapip, milli savunma bakanini mecliste öldüren ekibin basidir. pasa denildigine bakmayin. baskini yaptigi 1913 yilinda henüz albay bile olmayan bir hanedan damadiyken, 1 sene icinde önce albay, sonra general(pasa) ünvani alip enver beylikten enver pasaliga terfi etmistir. bakin burasi cokomelli.

    sonra bu arkadas bizi alelade birinci dünya savasina sokmustur. halbuki ülke yillardan beri süren savaslar ve ic sikintilar nedeniyle boku yemis haldedir ve savasa hazir degildir. bunu gerek savas döneminde gerekse sonrasindaki yüzlerce fakirlik hikayesi ve tanikliktan anlayabilirsiniz.

    birinci dünya savasinda sarikamis felaketinden bizzat sorumludur. hem harekati bizzat yönettigi icin hem de askerleri gerekli donanimla sahaya sürmedigi icin. donanim mi vardi denilebilir. ancak basta liman von sanders olmak üzere tanikliklar gösteriyor ki savasta kullanmak üzere almanyanin gönderdigi bir cok malzeme askerlere dagitilmiyor.

    liman von sanders demisken enver pasanin hayal dünyasindan da bahsetmekte fayda var. kendisi icin alman hayrani falan denir ama aslinda enver pasa en cok kendine hayrandir. savas öncesi planlari rusyaya dalip agzini burnunu kirmak, cihat ilan edip; iran misir ve afganistandaki müslümanlari ayaklandirip ingiltere ve fransayi göt etmek ve düsmanlara bonba gibi bir seyler atmak vardir. kendisi o kadar sahaya hakimdir ve gercekcidir ki cihat icin bel bagladigi müslümanlarin bir kismi ingilizlerle birlik olup ayaklanmis, osmanlinin belini bükmüstür. data detayli bilgi isteyen buraya bakabilir (bkz: #7003713)

    neyse bu enver pasamiz ocak 1915'teki sarikamis basarisinin üstüne nisan 15'te korgenerallige yükselir. ama savas boyunca hicbir cephede komutanlik üstlenmez cok sükür. kendini siyasete adar. orada da en az askerlik kadar basarilidir. ermeni tehciri olayinin basrolündedir.

    gördügünüz gibi türk tarihinin 20. yüzyildaki en aci olaylarinin hepsi bu adamin ve kankitolarinin sorumlulugunda yasaniyor. bazilari hala basimiza bela. hemen hepsi onarilmaz yaralar acmis hatalar. zaten hem mondros ve sevr görüsmelerinde müttefiklerin tüm bahanesi bu tayfanin yaptigi isler. ayrica kurtulus savasi örgütlenirken de en büyük engel yine bu tayfanin yedigi haltlar. zamaninda devrimci duygularla jön türkler ve 2. mesrutiyet hareketi icinde yer almis bir sürü komutan halka ittihatci olmadiklarini anlatabilmek icin bin dereden su getiriyorlar. bu kumandanlar da hepimizin bildigi kurtulus savasinin öncüleri. bu sahis yine kurtulus savasi sirasinda kendini dahil etmeye calissa da hem karakteri hem de halkin gözünde kurtulus savasi hareketini ittihatcilarin isi olarak gösterecegi icin sallanmamistir.

    ayrica eklemek gerekir ki bu vatandas birinci dünya savasinda cesitli defalar mustafa kemali de eziklemeye calismis ama basaramamistir.

    son olarak da gidip sigindigi sovyetlerde islamcilik hayalleriyle orta asyada müslümanlari kurtulus savasi veren milli güclerin tek müttefigi olan sovyetlere karsi ayaklandirmis ve bu ayaklandirmada ölmüstür. gördügünüz gibi bu anlattigim 10 senelik sürecte hayalleri sürekli farkli yönlere savrulsa da temelinde islamcinin tekidir. ilginc bir sekilde de islamcilar tarafindan degil ya perincekci ya gökce firatci ya gök tanrici turanci tipler tarafindan savunuluyor. ne diyeyim kök tengri akil fikir versin.

    not: mesaj atmayin, enver psa fan boyu birisini ciddiye almam. engellerim. direk siz engelleyin.

  • aykut kocaman

    galibiyet için herşey mübahtır zihniyetinin ülkemizdeki en büyük temsilcisi ikiyüzlü futbol faşisti.

    ergenliğimde bu şahıs çıkıp trabzon maçında gol attıktan sonra insani laflar etmiş, sonrasında da ali şen tarafından kulüpten sürülmüş, bunun sonucu olarak bizim kuşakta her takımdan taraftarın saygısını ve sevgisini kazanmıştı.

    ya o zaman söylediklerinde de samimi değildi ya da o dönem travma yaşayıp kendini inkar etmeye başladı. görüntüde mütevazı, efendi bir karakter ama icraatte onu göremiyoruz.

    hayır bu adam yeni böyle olmadı. sadece sinsi sinsi röportajları ve yorumları değil onu kötü yapan. bakın başka teknik direktörler altında gayet efendi takılan oyuncular bu adamın yönetiminde canavara dönüşüyor. ulan volkan demirel bile bu gittikten sonra efendi efendi takılıyordu, senede bir iki ufak gerilimden ibaretti. bilica, lugano gibi en agresif örneklerin bu adam döneminde iyice azma örneklerini vermeyeceğim.

    raul meireles kariyerinde 3 kırmızı kart gördü. üçü de bu adamın teknik direktörlüğünde. bir de kırmızı kart görmediği tombala vakası var. ayrıca kırmızı görmesi gereken ve atlanan pozisyonlar da cabası. ve bu adam o kadar kariyerinde, o kadar farklı teknik direktör ile, üst seviye maçlarda bir tane bile kırmızı kart görmedi. çift sarıdan bile görmedi.

    dirk kuyt hayranı olduğum futbolculardan. ama fenerbahçede her karara itiraz eden, rakip futbolcularla dalaşan birine dönüştü. premier ligde 208 maçta gördüğü sarı kart sayısı türkiyede 95 maçta gördüğünden bir fazla.

    alex de souza kariyeri boyunca iki kırmızı kart gördü. biri daum biri bunun döneminde.

    ersun yanal'ın kuyusunu kazıp kocamanı geri getirmeye çalışan grubu hatırlayalım: volkan, bekir, gökhan, emre, selçuk, emenike.

    bu akşam da bir fair play hadisesi yaşandı. akhisarlı futbolcu sahayı sakatlanarak terk etti. akhisarlı futbolcular topu taca attıkları için geri verilmesini bekliyordu. gelmedi. ilk kez mi oldu? hayır.
    http://m.posta.com.tr/…gol-skandaldir-haberi-135974

    http://turkungucu.com/…gol-fair-play-ruhuna-aykiri/

    bakın teknik direktör kim? (eleştiren de aziz ve aykutun en samimi kankası rıdvan)

    jannsen'in kendini yere atma denemesinde beceriksizliği bu hareketi daha önce başka antrenörler yönetiminde denemediğinin ispatı gibiydi.

    yıllar önce bu adam görevdeyken aziz ve tayfası ile ortamı germesi sonucu fenerbahçe tüm kulüpler ile düşman pozisyonuna gelmişti. yine öyle olmasına az kaldı.

    aziz yıldırım yönetiminde şampiyon olan teknik direktörler bile kovulabilirken, şampiyon olmadığı halde takımın başında sonraki sezonu görebilen tek hoca olması, cristoph daum ile birlikte tekrar göreve gelen ikinci hoca olması da azizle uyumları konusunda bir işaret (ki daum bence en başarılı fenerbahçe teknik direktörü idi, aykutun böyle bir sicili de yok) temennim kankası azizi de alıp siktir olup gitmesi. ki bir galatasaraylı olarak bunun fenerbahçenin başarısını arttıracağına emin olmama rağmen söylüyorum.

  • en pis kokan yemek

    işkembe çorbası hazırlanırken o evde bulunmuş kişinin tartışmaya girmeyeceği soru

  • ilk buluşmada 200 lira hesap kitleyen kız

    resmen gerizekalı turnusolu olan başlık. sik sik para artistliği yapan sonradan görme ne kadar çaresiz abazan varsa atlamış belki ekmek çıkar diye:

    --- spoiler ---
    200 tl güzel bir akşam yemeği için nedir. mcdonald a gitsen yarısı kadar hesap ödersin zaten.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    bu arada daha aziyla ne yapiyorsunuz sampiyon kokorece mi gidiyorsunuz anlamadim.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    günümüzde 200tl öyle çok büyük para değil. bilemiyorum arkadaşlar nerede yaşıyor ama...
    --- spoiler ---

    bu artistlerin öyle çok fazla paraları olmadığı da belli. paraları olsa böyle sözlük köşelerinde "kızlar 200 liraya yemeğe gitmeye razıyım, yeter ki bir şans verin" kompozisyonu çizmezler, iphone + araba anahtarı+zippo ile kız avlamaya çalışan bir üst modellerinin yolundan giderlerdi.(maalesef o tipin alıcısı var hala) yanlış anlaşılmasın, bu devirde asgari ücret kazanan biri bile isterse 200 lira yemeğe verebilir. ama karşılığında fedakarlık yapması gerekir. 200 lira hesap da hiç kimse için az para değildir. mcdonalds'ta yarısını ödermiş. ne yiyorsun acaba mcdonals'ta merak ediyorum. menüdeki ürünlerin hepsinden teker teker söylesen 200 lira ya tutar ya tutmaz amk. 200 liraya abartmadan yerseniz 2 kişi nusret'e gidebilirsiniz. nusret burger'de hayvani boyuttaki burgerden ikişer tane yer, üstüne içeceğinizi içer, üstüne bahşiş verir, yine de para arttırırsınız. inariye gider, sushi keyfi yaparsınız amk 200 liraya. hem böylece b vitamini alır, kafanız çalışır, böyle entryler girmezsiniz.

    ayrıca sayın geri zekalılar, sizlerin de herkesten iyi bildiği gibi düşmüyor böyle. taktiğinizi geliştirin. bu taktikle kazanabileceğiniz en fazla size 200-300 hesap kilitleyerek lüks restoranlar hakkındaki merakını giderip sonra da size avucunuzu yalatacak uyanık genç kızlar olur.

    200 lira takan kızımıza gelince; bu kız bu çocuğu zorla mı oraya götürmüş, ya da çocuk orada ızgara köfte yeriz diye düşünmüş de kız ona ıstakoz söyleyip şampanya mı açtırmış, yoksa gidilen mekanda ortalama bir yemek/içmek o kadar mı? kızımız en başından beri reddedeceğini bilerek gidip, hesabı yıkmak amacıyla mı gitti, yoksa o yemek birbirini tanıma amaçlıydı da bunun sonunda mı reddetmeye karar vermiş gibi parametrelere göre tarafımı seçeceğim tartışmadır. her şeye rağmen eğer erkek tarafının(aslında davet edenin) davet ettiği yer, kadın tarafının(aslında davet edilenin) maddi olarak bütçesini zorlayacağı bir mekan değilse, hesabı bölüşmeyi en azından teklif etmesi gerekir kanaatindeyim. davet edenin ise eğer kötü niyet sezmediği sürece bu teklifi reddederek hesabı ödemesi gerekir diye düşünüyorum

  • karınız sizi bir kadınla aldatsa tepkiniz ne olur

    (bkz: şerri kadıya şikayet ederim)

    pardon lan o başka anketti