Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. fatih sultan mehmet portresini ibb'nin alması

    bellini’nin yaptığı fatih sultan mehmet portresinin sonunda evine döndüğünü belirten güzel haber. istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu’nun yaptığı açıklamaya göre fatih sultan mehmet portresi londra’da yapılan bir açık artırma sonucu istanbul büyükşehir belediyesi tarafından satın alındı.

  • 2. 500 yıllık camiye restorasyon diye badana yapmak

    (bkz: anasını sikmişler anasını)

    bunun başka izahı yok. ulan aklımı kaçıracak gibi oluyorum böyle şeyleri gördükçe. her şeyimizi çalıp çırpıp, satıp savurup yok ettiler. tarihimizi de yok ediyorlar. kafayı yiyeceğim.

  • 3. op. dr. banu ciftçi'nin kızlık zarı paylaşımı

    aklıma yasemin yalçın'ın bir skecini getirmiştir.

    gerdek gecesinin hemen başında bir kadın ve erkek yatakta oturarak konuşmaktadır.

    kadın: şeyy hayatım, böyle önemli bir gece öncesinde seninle konuşmam gereken bir konu var.

    erkek: offf yaa..biliyordum..neden benim başıma geliyor böyle şeyler? söyle.. kaç kişi?

    kadın: üç kişiyle ben...

    erkek: aman tanrım üç kişi mi ???

    kadın: beş olmasından daha iyi değil mi ?

    erkek: 1 olmasıyla 5 olması aynı benim için. allah belanı versin...söyle kimdi onlar?

    kadın: tanımazsın. ikisini bıçakla öldürdüm, diğerini tabancayla.

    erkek: anlamadım ???

    kadın: onu diyorum ben de işte. üç kişiyi öldürdüm. ben bir katilim.

    erkek: oyyy hayatım benim..çen adam mı öldürdüüün?

    kadın: iviiiiit.

    erkek: ben de sandım ki.. başkalarıyla yattın.

    kadın: ne yatması yahu!!..kendine gel..sen beni ne sandın?

    öpüşmeler.

    tanım: kadın erkek kollektif bir ikiyüzlülüğe dikkat çeken bilimsel bir paylaşımdır. kendisini tanımam etmem. haklı olarak yorumları da kapatmış tabii, yoksa ne biçim linç yerdi. en çok da kadınlardan belki. kocasının eline bakan, onun izin verdiği ölçüde yaşayabilen, bakkala pazara bile gitmesini kocasının lütfuna bağlayan kadınlardan.

    şunu eklemeyi bile gereksiz buluyorum: bir insan ilk cinsel deneyimini eşiyle de yaşamak isteyebilir elbette.

  • 4. 750 milyonluk ankapark'ın hurdaya dönmesi

    şöyle bir israfı dünyanın en medeni ülkesinde herhangi bir siyasi figür yapsa, o ülkede ertesi gün idam yasası çıkartılır, o siyasi figür ihanet, hırsızlık ve kamu malını istaf etmekten idam edilir, ardından gömülür, sonra tekrar mezarından çıkarılır, ikinci kez idam edilirdi.

    canım ülkemde ise basın mensupları haberini yapar iken bile melih gökçek adını zor zikrediyor. dünya tarihinde bu akp ve tayfası kadar şerefsiz, vatan haini, ahlaksız, hırsız, yüzsüz, aklınıza gelebilecek her türlü pislik sıfatı taşıyan bir kitle görülmemiştir.

    en sinir bozanı ise bunlara oy veren milyonlar ile hergün aynı havayı solumak, aynı suyu içmek.

  • 5. metroya maskesiz binmek isteyen kadın

    güvenlik görevlisinin alnından öpüyorum. adamda çelik gibi sinir varmış. nasıl da öfkesini kontrol ediyor cazgır cahil karşısında. kim olsa ittirip siktiri çekmişti kadına.
    1 liralık maskeyi takmamakta ısrar etmek nasıl bir cahilliktir. kendisi bas bas bağırmasına rağmen adama ‘bana sesini yükseltme’ diyor üstüne.

  • 6. sevilen bilgisayar oyununu üç kelime ile anlatmak

    malibu bar katliamı

  • 7. iyi erkeklerin nerede olduğu sorunsalı

    siz lise ve üni yıllarınızda piç erkeklerle gezerken onlar geleceklerini sağlama almak için derslerine çalışıyordu. onların saf sevgisine karşılık vermeyi bırak belki dalga bile geçiyordunuz. şimdi o piç erkekler boş gezenin boş kalfası oldu, efendi erkekler mühendis oldu, üst düzey beyaz yakalı oldu. daha dönüp size bakar mı?

    edit: haha bazı kadın suserlar bana ezik falan demiş mesajla. noldu bebeğim gerçeğin yüzüne vurulmasindan rahatsız mı oldun? evde mi kaldın? kıyamam sana. bana ezik diyor merak etme ben tahmin ettiğinden fazla hızlı ve eğlenceli bir hayat yaşadım ayrıca avrupalisindan abd lisine, slavina rusuna kadar bir sürü sevgilim oldu. öyle olunca zaten uyandım :) bir daha türk kızı mı? açık görüşlü saçma tripleri olmayan bunaltmayan denk gelirse belki, yoksa türk bi kizla isim olmaz.

  • 8. covid testi yalanı

    insan başına gelene kadar kimsenin derdini anlamaz derler ya aynen de öyle oldu.
    2 gün önce ofisimizde çalışan personelimizin teyzesine covid 19 teşhisi koyulmasıyla beraber maceramızda başladı. çalışanımız teyzesinde covid çıkmasının ardından tüm ailesi hastaneye(devlet) giderek covid testi yaptırmak istedi fakat ilk görüşmelerinde hiçbir şekilde test yaptıramadılar.

    çalışanımız test yaptıramayınca geri döndü. fakat annesi, babası ve 2 kardeşi tekrar hastaneye (devlet) giderek hastayız dökülüyoruz ateşimiz var diyerek hastaneyi teyakkuza geçirmek zorunda kaldılar
    böyle olunca hastane(devlet) mecburi olarak test yapmak durumunda kaldı.

    bugün ise gelen sonuçla beraber çalışanımızın annesinde ve büyük kardeşinde covid pozitif çıktığını öğrendik. doğal olarak bizi de bir telaş sardı.

    koştur koştur burada bulunan çanakkale medical park hastanesine gittik. iç hastalıkları uzmanı savaş bey ile bizzat odasında görüştük. kendisi bize kibar ve güzel bir dille hiçbir şekilde özel hastanelerde covid testi para versek dahi yapılamadığını bunun için pandemi hastanesi ilan edilen çomü araştırma hastanesine gitmemiz gerektiğini söyledi.

    biz zaten oraya gittiğimizi fakat hiçbir şekilde bizimle ilgilenilmeyip test yapamayacaklarını ancak semptom gösterecek olursak test yapabileceklerini söylediklerini anlattık. bizde covid testi yapılamıyorsa tomografi ile en azından ciğerlerimizi kontrol ettirebilir miyiz diye sorduk fakat savaş bey bunun mümkün olmadığını sağlık bakanlığının bu konuyla ile ilgili kesin yasağı olduğunu belirtti.

    doktorumuz savaş bey ile sohbetimiz devam ederken medical park hastanesi başhekimi kenan bey içeri girdi. (bu arada doktorun odasında ben, babam ve eşi varız ve babamın kalp kapağı mekanik yani risk grubunda) savaş bey sorunumuzu başhekim kenan beye iletti fakat kendisinden bir doktor olarak çok garipsenecek hareketlerde bulunduğunu görünce 2. kez bir şoka girdik.

    medical park hastanesi başhekimi kenan beyin cevabı şu oldu " ee test yapıp ne yaptıracaksınız, öğrenince ne olacak sanki" gibi doktorluk mesleğine yakışmayan garip cümleler kurdu. buna istinaden babamda " kalp hastasıyım, kalp kapağım mekanik o yüzden endişeliyim" diyince bu sefer de başhekim " onu ben bilemem" diyerek tabiri yerindeyse bizi oradan kovdu.

    yani arkadaşlar covid falan olursanız kaderinizle baş başasınız bunu bilin.
    edit: personelimizin aynı evde yaşadığı anne ve kardeşinde covid pozitif olmasına rağmen bugün hastanede test yapılmayarak evine gönderilmesi de durumun korkunçluğunu gösteriyor sanırım. hükümet çok başarılı bu konuda diyenleri görelim
    yazım yanlışları oldu kusura bakmayın heyecan ve stresten ne yaptığımı bilemedim. daha rahat okumanız için düzeltme yaptım tekrar kusura bakmayın hatalarım için özür dilerim. bana mesaj atarak ulaşan arkadaşlara teşekkür ederim. mesaj kutumu kötü sözlerle dolduran vatandaşlara bir şey diyemiyorum.

  • 9. fethullah gülen

    15 temmuz hatta 17-25 araliktan bile once kendisine ana avrat muritlerinin yaninda sovebildigim sahis. simdilerde sovmek kolay muhim olan o zamanlarda dahi sovebilmekti.

  • 10. ibb'nin taksi teklifinin reddedilmesi

    vatandaşın sikilmesine evet deme kararı çıkmıştır.

    (bkz: taksiye binmiyoruz kampanyası)

  • 11. alkol felakettir

    dinci sloganıdır. "alkol felakettir!" sloganını kendimi bildim bileli dinci çevrelerince duyarım.

    peki niye böyle bir sloganda ısrar ederler? sebebi basit. islam dini alkollü içkileri haram kılmıştır. din; insanları din içerisinde tutmak ister. alkollü içki içen birisi dinden uzaklaşacağından bu tip insanları din içinde tutmak zorlaşır, bazen mümkün olmaz. din içinde tutulamayan bir kişi de din ile köleleştirilemez. işte tüm sıkıntıları bu... asıl felaketi size söyleyeyim. dini baz alarak "alkol felakettir" diyenler bu ülkeye en büyük felaket getirenler olduğundan hiç kuşkunuz olmasın. damgalı, pullu mullu, mühürlü belgelerle hem de...

    yapılan yüzlerce bilimsel araştırma var. günde bir iki kadeh içilen alkollü içki kalp-damar hastalıklarını önlemekte yararlıdır. iyi kolesterol olarak bilinen hdl kolesterolü, diyabet riskini gösteren hemoglobin a1c ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan fibrinojen üzerinde alkolün yararlı etkilerinden kaynaklandığı sonucuna varıldı.
    eczanelerde satılan sıvı ilaçların 700'ünden fazlasında alkol vardır. alkol bir çok sektörde kullanılmaktadır. bunlara detaylı girmeyeceğim.

    eşekler gibi içersen elbette alkol adamın hamına kor. adam gibi içersen faydalıdır. oturur kilolarca kırmızı et yersen adamı gut hastalığına götürür. her şeyin azı karar, çoğu zarar...

    hep söylerim; ingilizlerin amerikalıların viskisi, fransızların şarabı konyağı, rusların votkası, almanların birası vs. meşhurdur. bu adamların pek ayık dolaştıkları da söylenemez ama dünyayı da bu adamlar yönetiyor. hani alkol felaketti?!..

    din ile uyutulup ayran içenlerin hali ortada... detaylı anlatmaya ne hacet!..

  • 12. mutlu olmayı beceren insanların ortak özelliği

    ne geçmişe takılmaları ne de geleceğin kaygılarında boğulmaları; anı yaşamaları.

  • 13. z kuşağının turizm bakanına yaptığı eylem

    z kuşağı ile dalga geçtik hep adamlar sert kaya çıktı.

    yks'ye girecek gençler, sınavı turizm nedeni ile erteletmeyen turizm bakanının otellerinin yer aldığı internet listelerine organize bir şekilde girip bir puan verip kötü yorum bırakmaya başlamış.

    kaynak

  • 14. de da yazım hatası bulucu

    "ben dede var" cümlesindeki hatayı henüz bulamayan program. gelişimini merakla takip edeceğim.

  • 15. bugüne dek alınmış en yanlış karar

    o yumurtaya ilk ben girmeyecektim.

  • 16. 3 aydır işsizim geçinemiyorum akp'den iyisi yok

    (bkz: beter ol)

    bunların süründüklerini gördükçe oyumu akp'ye veresim geliyor.

  • 17. eren bülbül

    linç edilmek pahasına yazacağım.

    kalbimizdedir, yitip giden bir candır. ancak iyi ki "vardı." artık yok. "iyi ki varsın" demekte geç kaldık.

    çünkü 15 yaşında bir çocuğu teröristlerin yaşadığı evi göstermek için çatışma bölgesine götürdük. o çocuk vuruldu ve öldü. eren'in yaptığı şeyi kahramanlık olarak görmek doğru ancak bununla övünmek yeni erenler'in ölümüne sebep olacaktır. çünkü adım gibi eminim ki eren olayın ciddiyetinin farkında değildi, o anki olayı da heyecanlı ve arkadaşlarına anlatacağı bir şey olarak görüyordu. onun için oyunun bir tık üstü bir "eğlence"ydi.

    teröristler, insan öldürür. bunu değiştiremeyiz. ama teröristlerin olduğu bir ortama sen devlet olarak ufak bir çocuğu yer göstermesi için götüremezsin. götürmemelisin. kahramanlık hikayesi ardında bu muazzam skandal gözden kaçırılmamalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.

    bir de hemen berkin elvan diyecekler için berkin elvan'ın durumu bundan bağımsızdır. "protesto" anayasal bir haktır ve çoluk, çocuk gidebilirsiniz. polis de sadece sizin barışçıl bir şekilde protesto edebilmeniz için önlem alır. bundan sonra berkin elvan taş attıysa, küfür ettiyse eren ile aynı statüdedir. çocuktur. onun için de bu eğlencedir, anıdır. ne eren yaptıklarının bilincinde bir yetişkindir, ne de berkin. ikisi de çocuktur. ama aktif bir çatışma bölgesine bir çocuğu bile isteye götürmek içişleri bakanından oradaki sorumlu personele herkesin istifasını gerektiren bir skandaldır.

    teröristi kadın, erkek, çocuk öldürdüğü için yadırgayamazsınız, terörizmin naturası budur zaten. bu sebeple eren bülbül'e kurşunu terörist sıkmış, devletimiz öldürmüştür. savaşmamız gereken de teröristler ile birlikte çocukları öldüren bu skandal kararlardır.

  • 18. ak parti gelene kadar kadın kelimesinin adı yoktu

    kadınlara seçme ve seçilme hakkının 5 aralık 1934'te verildiğini hanımefendiye biri hatırlatsın lütfen.

    kurtuluş savaşında kadınlarımızın önemini ve yaptıklarını hatırlatsın, bilmiyorsa öğretsin. kadının sadece türkiye'de değil, dünyada adı vardır. üşenmesem buraya türkiye tarihinde yer etmiş değerli kadınların isimlerini tek tek yazardım ama gerek yok. akp'liyle uğraşamazsın çünkü. onlara göre her şey kendileriyle beraber geldi zaten ülkeye. elektrik su bile yoktu akp'den önce türkiye'de.

    buraya sadece tek bir kadın ismi bırakıyorum şimdilik (bkz: sabiha gökçen)

  • 19. survivor 2020 ünlüler-gönüllüler

    şu yarışmada sercan'ı tutacağım aklıma gelmezdi. karşı takım o kadar itici ki.

  • 20. 25 haziran 2020 ibb vapur kararları

    dur, hemen meclis çoğunluğu ile halkın yararına olan şu kararı iptal edelim.

  • 21. strese girdiğinde vücudun verdiği garip tepkiler

    benim kakam geliyor.

  • 22. steam

    adam 5bin lira oyun bütçesi ayırıyor biz 100 liraya hangi iyi oyunları denk getiririz diye seksen takla atıyoruz.

  • 23. 81 km hıza 1228 tl ceza verilmesi

    az bile vermişler ve adam yüzsüz diyenleri, bisikletle şehir içerisinde bir caddeden rampa aşağı inerken 30km'yi aştıklarında durdurup basacaksın 1002 tl cezayı.

    neden bisiklet diyorum, çünkü 81km hız için trafik cezası verilen bir insana bunu söyleyen kişi hayatında hiçbir vakit, araba ile trafiğe çıkmamış olması gerekir.

    şehirler arası bölünmüş yolda 110 ile giderken birden 90 - 70 - 50 km tabelası görüyorsun, neymiş yanında köy varmış. o hızla 50km'ye düşsen zincirleme kaza olur. şimdi bana orada %50 hız aşımından ceza gelecek ben de bunu ekşiye taşıyacağım.

    hayatında 3 tekerlekli bisiklet dışında bir şey kullanmayan çocuk gelip az bile diyecek.

    geçmiş olsun.

  • 24. en efendi futbolcu

    (bkz: ergün penbe)

  • 25. seansı 75 tl olan psikolog

    o paraya anca "boşver kanka, kendisi kaybeder" deyip gönderir. sen istiyor psikolojik destek, verecek 400 daha.

  • 26. 90'ların özel olmasının nedeni

    o zamanlar kindar veyahut dindar bir nesil yoktu. herkes insandı. siyasetçiler belki kötü idi ama insanlar iyiydi. şimdi herkes kötü. çocuklar bile...

  • 27. ak parti'nin trabzonspor'a savaş açması

    ak parti’nin trabzonspor’a verdiği desteği yazmaya başlasak, herhalde bir kaç sayfalık entry yazmak gerekir. bu baya insanın aklıyla dalga geçmek oluyor.

    tanım: akp’nin akp’ye savaş açması.

  • 28. türkçe dirty talk yapılamaması

    yapılamaz sanılmasının sebebi başınızın üzerindeki cam tavandır. farkında olmasanız da toplum herkese bir baskı uyguluyor. onu giyme, öyle davranma, böyle konuşma, şunu yeme, bunu içme, şöyle sevişme. sürekli olumsuz tamamlanan emir cümleleri.

    haliyle cinsellik de önemli bir tabu. insanlar cinsellik üzerine konuşamıyor dahi. kaçınıza ailesi net bir cinsellik eğitimi verdi? kaçınız anne-babasını birbirlerini severken gördü? öperken, güzel şeyler söylerken?

    haliyle çocukluğunuzdan beri süre gelen bu baskın toplumsal bakış, kendinizi ifade edememenize sebep oluyor.

    bir kadın ile birlikte olurken kalçalarını sımsıkı avuçlayıp kalçalarına bayılıyorum demek içinizden geldi mi hiç? geldiyse kaç kere diyebildiniz bunu? veya bir erkekle birlikte olurken daha sert, daha derine diye bağırabilen kaç kadın var burada? bakın daha bunlar giriş seviye şeyler.

    yahu 10 dk sonra ilişkiye girecek kadın ve erkek, ben soyunurken arkanı dön sen bakma diyor kadın. ya da refleks olarak kendisi arkasını dönüyor, çırılçıplakken yüzyüze bakmaktan çekiniyor. ışık kapalı olsun diyor bir başkası sevişirken.

    kafanızın üzerindeki cam tavanların farkına varıp onları kırdığınız an, daha mutlu olacaksınız hepiniz.

  • 29. sözlükte 6 bin tl maaşın çok sanılması

    bir kaç gündür tüm para içeren başlıklarda 6 bin tl örnekleri uçuyor. arkadaşlar, romalılar, galatiler, yapmayın etmeyin, 6 bin lira para değil özellikle istanbul için konuşuyorsak. azdır demiyorum ama yüksek maaş örneği değildir. 6 bin alıp lcw'den giyinmek mesela normaldir.

    yüksek maaş örneğinizi 25 bin ile güncellemenizi rica ederim.

    edit: okuduğunu anlama özürlü insanlar için açıklama: ben 6 bin lirayı küçümsemiyorum. çok maaşın karşılığı değildir diyorum. sözlükte zenginlik göstergesi olan maaş 6 bin olmamalıdır. bu kadar basit.

  • 30. yurt dışında yaşamak

    mükemmel bir şey.

    hele hele avrupa'nın nezih bir şehrinde yaşamak.

    dört yıldır avrupa'da akademisyen olarak çalışıyorum:
    - yolda yürürken her köşe başında "acaba beni gasp mı edecek" diye endişeleneceğim tipler yok.
    - 7 yıldır beraber olduğum kadınla beraber dışarı çıkarken "hayatım bu giydiğin biraz şey mi?" gibi cümleler kurmama gerek yok.
    - toplu taşıma araçlarına binerken itlik çakallık peşnde koşmama gerek yok, çünkü insanlar sıraya girmek nedir onu biliyor.
    - insanlara bir gece önce içki içtiğimi söylerken ikinci kez düşünmeme gerek yok, çünkü kimse kişisel yaşamımda ne yaptığımla ilgilenmiyor.
    - iş hayatımda andavallarla muhatap olmama gerek yok, çünkü andavallar ya üniversitede tutunamayıp ayrılıyor ya da bir sik bilmediklerini kabul ederek hayatlarına devam ediyorlar.
    - devlet dairelerindeki memurlar çok afedersiniz amcık ağızlı ve yahut yarrak kafalı gibi ağzını burnunu bükmüyorlar. giydiğim tişörte, saçıma, sakalıma, şortuma, sandaletime aldırmadan işlerini yapıyorlar. ön yargıları yok.
    - polisi aradığım zaman polis en geç 5 dakika içinde gereken müdahaleyi yapıyor.
    - ambulansı aradığım zaman ambulans en geç 5 dakika içinde verdiğim adreste oluyor.
    - ev sahipleri özel hayata karışmıyor, kanuna aykırı bir şey yapmadığım sürece beni taciz etmiyor.
    - sırf aynı apartmanda oturuyorum diye komşuluk adı verilen uydurma vasıfla kimse beni sorguya çekmiyor, mahremime girmeye yeltenmiyor.
    - bir kişi için özür dilemek, anasını pazarlamakla aynı kategoride değil, insanlar hatalı oldukarında gönül almayı biliyorlar.

    kısaca, siz yurt dışını kendi ortamındaki kabile hayatından bozma bir yaşam zanneden, köyünden komşu köye adım atmamış yurdum çomarlarına aldırmayın. eğer yerleştiğiniz yer size üstün bir hayat kalitesi sağlıyorsa -- ki türkiye'den daha kötü olması için arayıp bulmanız lazım -- düşünmeyin, gidin. hiç zor değil. insan refah içinde yaşayınca her şeyi yapmaya her türlü zaman buluyor.

    maneviyat adı altında size dini öğretiler kakalamaya çalışanları da siktir edin. maneviyatın anasını düğünümde oynatayım. bir gere geldik dünyaya.

    edit: bolca mesaj aldım. mesaj atanlara teker teker cevap vermeye çalışıyorum. ancak buraya şu entrymi de bırakayım; merak edeniniz olursa detaylı şekilde, türkiye'den kopup yurt dışına nasıl yerleşilir anlattım.
    (bkz: yurt dışında yaşam kurma rehberi/@a book on c)

  • 31. sonisphere festival 2010

    resmen 10. senesi geldi çattı. bu kadar efsaneyi 3 günde, tek bir festivalde görmek türkiye'de bir daha mümkün olmayacaktır herhalde.

  • 32. melikşah ve bartu'yla mücbir sebepler

    oh be kurtulduk. sizi de unutacağız aq

  • 33. mavinin en çok yakıştığı araba

    ford mustang gt500. ikoniktir.

  • 34. boş e-mail ile cv göndermek

    yaa uff baba yaaaa
    diyerek attığı içindir.

    edit: başlık başa kalmış

    önceki entaride;
    babasının referans olarak bulduğu kişiye cv yollayan kişinin
    bir merhaba bile yazmadan
    ekle:cv dosyası diyerekten mail atması olayı işleniyordu.
    başlık sahibi, ben bu kişiye nasıl referans olayım kurumsal bir şirket için diye dert yanmıştı.

  • 35. olmazsa olmaz araba donanımları

    sis olmayan havada sis farı açtırmayan bir mekanizma.

    kekoların gözü yaşlı.

  • 36. giriş 400 lahmacun 100 loca 3000 tl

    bu parayı verecek bir sürü gerizekalı varken normal olan fiyatlar. sikme odaklı arz varsa sikilme odaklı da talep var.

  • 37. yanan çukurbağ yarımadasının imara açılması

    yak, işlet, devret!

  • 38. erkeklerin %96.5'i aynı anda üç kızı idare ediyor

    1 kızı bile idare edemeyen, %3,5’luk dilimde olan kardeşlerim. gelin sarılalım.

    edit: beyler ne meraklıymışsınız sarılmaya aq. sarılma marılma yok korona var.

  • 39. en iyi sitcom yan karakteri

  • 40. fethiye'deki haremlik-selamlık plaj

    kıyı kanunu yok sayılarak faaliteye geçirilen kuleli plajı'dır. görsel

    video

    özel şirket tarafından kiralanıp bu hale getirilmiştir. bu kadar izole olmak isteyen kendine gemicik satın alsın ya da evinde küvetinde serinlesin. ben de bir plaj kiralayıp akpliler giremez tabelası asayım oldu olacak.

    ayrıca sahiller tüm halkın malıdır. tüm kiralamalar iptal edilip belediyeler tarafından iletmesi yapılmalıdır. cüzi fiyatlarla şezlong, yiyecek, içecek servisi hizmetler verilmeli ancak plajın en az %70'lik kısmı ücret ödemeden yararlanmak isteyen vatandaşlara ayrılmalıdır.

    kıyı kanunun uygulanmasına dair yönetmelik ne diyor bakalım: görsel

    "kıyılar ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz." kaynak

  • 41. gece alkol satanlara 320 bin ceza verilmesi

    "gece saat 22:00’den sonra alkol satan bakkal ve bayilere 320 bin liraya kadar para cezası kesileceği, 3 kez ceza yiyen esnafın alkol satma ruhsatının elinden alınacağını belirtildi."

    neredeyse 1 miyon lira ceza kestikten sonra ruhsatları ellerinden alınacakmış. devletin kasasına neredeyse 1 milyon lira koymuş hayırsever bir vatandaş ruhsatından olmayı hak etmiyor bence.

    ayrıca bu vakitten sonra bekçilere sahil gibi yerlerde alkol içenlere istediği gibi ceza yazma hakkı verilecek.

    özgürlüğe el konuluyor, gençler evlenmeye zorlanıyor, havadan vergiler yağıyor, ülke gündemi zaytunga dönüştü. tüm bunların üstüne şu saçma sapan ceza hiç şaşırtmadı.

  • 42. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    şuraya gerçekten dert ortağı arayan tek kişi yazmışsa, ben de bişey bilmiyorum.

  • 43. en rahat ayakkabı

    spor ayakkabı istemeyip sadece normal günlük ayakkabı formatı arayanlar için engin tecrübelerimi paylaşayım.

    almanya'da satılan rieker diye bir marka var, bulabilirseniz onu tavsiye ederim, hele adını bilmediğim bir modeli var ki 2-3 yıl aralıksız yaz kış giymişimdir, sonunda sıkıldım diye bıraktım, ayakkabı hâlâ iyi durumda. gabor diye ayrı bir marka var, bu tür konfor ayakkabı markası olarak tanınmış, ben rahat edemedim ama edenler var. camper iyi derler hep, maalesef benim ayağıma uymuyor. ecco'nun bazı ayakkabılarında çok rahat etmişimdir. bir de enteresan bir şekilde son büyük keşfim crocs; lastik olmasına bakmayıp sandalet ve babetlerini tabanlıksız birkaç kilometrelik yürüşlerde denedim, müthişti. topuk dikeni ve taban çökmesine bile bana mısın demiyor.

    edit: keşif dediysem benim amerika'yı yeniden keşfetmem oluyor yani, yoksa sağlık çalışanlarında zaten üniformanın bir parçası halini almış durumda uzun yıllardır. ama ben sabo tipi kullanmayı sevmediğimden hiç ilgilenmiyordum. ne zaman ki başka modellerinin de olduğunu keşfettim, dünyam değişti. yurtdışı amazonlarla iştigal ediyorsanız oralardaki modellerine bakmanızı tavsiye ederim. türkiye'de onların çok azını satıyor crocs, nedense.

  • 44. akp sayesinde farkına varılan gerçekler

    kayınpederini iyi seçersen; bir ülkenin önce enerji bakanı olursun daha sonra tüm hazinesini ve ekonomisini yönetebilirsin.

    t: akp döneminde olmuş fantastik bir durum.

  • 45. ev fiyatlarındaki artışa çözüm

    almayin

  • 46. mert hakan yandaş

    yabancı sınırının genişliği sayesinde geriye gömülüp 2-3 kişiyle kontraya çıkma anlayışına sahip az takım kaldı. anadolu takımları defansif-ofansif görevleri birbirinin içine çeşitli oranlarla yedirebilen, p/f oranı yüksek oyuncular getirmeye başladı ve artık büyüklere kafa tutar hale geldiler, ancak teknik direktörlerin birtakım alışkanlıklarından kopamamaları sebebiyle net bir üstünlük de sağlayamadılar (reşit akçay'ın osmanlıspor'u bunun biraz dışında kalabilir, abdullah avcı'nın başakşehir'i ile okan buruk'un akhisar ve rize'si ise kesinlikle bunun dışında kalırlar).

    bu sene bu üstünlük ele geçirildi; bana kalırsa bu iş, yabancı sınırının genişliği sayesinde artan kaliteyle birlikte çift önlibero kullanımının azalması oldu. anadolu takımları bu sezon, sanki şenol güneş'in beşiktaş'taki ikinci sezonunda yaratıp tekrar şampiyon olduğu, sonraki sezon ise şl grup maçlarında (cenk gidene kadarki süreçte) arşa çıkardığı atiba-oğuzhan-talisca modelinden etkilenmişçesine, tek önliberolu 4-2-3-1 varyasyonlarını trend hale getirdiler; göbekteki ikiliden birinin defansif - birinin daha teknik bir bağlantı elemanı, forvet arkasındaki oyuncunun ise forvetle merkez orta saha arasında mekik dokuduğu düzen. ligde (skor alsın almasın) doğru futbol oynayan tüm takımlar, forvet arkasındaki oyuncuların stilinden kaynaklanan birtakım farkılıklar haricinde benzer oynuyorlar:

    başakşehir:
    okan buruk korona sürecinin hemen öncesinden beri, göbekte bir savunmacı (mahmut) bir de ayağı düzgün geri bağlantı elemanı (irfan can kahveci) kullanıyor. üçüncü tercih ise danijel aleksic'i ön bağlantı elemanı yapıyor; hem ceza sahası girişleriyle gol kovalayan - hem de merkez orta sahada oyun kurulumuna yardım eden bir şekilde oynatıyor.

    trabzonspor:
    hüseyin çimşir obi mikel gittiğinden beri önliberoda abdulkadir parmak'ı kullanıyor. yanındaki bağlantı elemanı olarak zaten jose sosa vardı (sakatken ndiaye, guilherme veya abdülkadir ömür oldu), üçüncü eleman ise bu aralar daha çok caleb ekuban oluyor.

    alanyaspor:
    erol bulut sezon başında forvet arkasındaki anastosios bakasetas'ı rakip yarı saha jokeri olarak kullanıp, göbek ikilisinin ikisini de önliberodan (ceyhun - siopis) oluştururken (bkz: #94198035), ligin ikinci yarısıyla birlikte bu ikiliden biri salih uçan olup geri bağlantıyı sağlıyor.

    antalyaspor:
    tamer tuna geldiğinden beri göbekte hakan özmert'in yanında ayağına hakim fredy oynarken, öndeki forvet - arka bağlantısını lukas podolski sağlıyor.

    sivasspor:
    rıza çalımbay sezonun başlarından beri önliberoda fatih aksoy'u, önde ise iki merkezli 4-3-3 kullanırken, şimdi tek bağlantı elemanı teknik-fizik dengesi makul seviyedeki hakan arslan oldu. çünkü mert hakan yandaş sürekli isteyen, pes etmeyen hücumcu stiliyle ben ön tarafı hallederim demeye başlayıp hücum aksiyonlarında daha çok görünmeye başladı ve düzen 4-2-3-1'e yakın bir hal aldı.

    (ligin ikinci yarısının başıyla birlikte fatih terim önde merkez yuvarlakla sınırlı olmayan, ceza sahası girişleriyle tehlike yaratabilen emre akbaba'yı oynatıp bu furyayı yakalamaya çalıştı, ancak luyindama'nın olmayışı nedeniyle donk'un stopere ve lemina'nın önliberoya çekilmesi, gerideki bağlantı yükünü seri'nin üstüne bindirdiği için doğal olarak sekteye uğradı)

    göztepe:
    ilhan palut korona öncesine kadar oturttuğu önliberosuz düzenle, yani göbekte iki bağlantı elemanı (soner-castro) ve öne daha çok giden marcio mossoro/stefano napoleoni ile bu furyayı bir tık ileri taşıma potansiyeli sergiledi (ki bu da yine şenol güneş'in tolgay-oğuzhan-talisca'yı kullanışını anımsatıyor), ancak korona dönüşünden beri takımda ciddi düşüş var.

    bu takımların hiçbiri gömülmüyor, rakibi en kötü ikinci bölgede boğup topu kapmak istiyorlar. yani tek önliberoya dönüş savunma sertliğinde büyük bir problem doğurmadı, aksine savunma çizgilerini daha öne çekmeyi başardılar ve belli bölgelerdeki hücumcuların da geri gelip mücadele etmesiyle (crivelli, yatabare, efecan, jahovic vb) kompaktlaşıp, ikinci bölgede yoğunlaşmayı başararak yeni taktik furyanın başarılı olmasını sağladılar.

    yukarda saydığım ön bağlantı elemanlarının (aleksic, ekuban, bakasetas, podolski, vs) hepsi hemen hemen aynı görevlere sahip, ama değişik stile sahip oyuncular; yani bu görevi, kimi daha çok tekniğiyle*, kimi daha çok aklıyla*, kimi ikisiyle birden*, kimi daha çok fiziğiyle* ifa ederken, mert hakan rakip yarı sahada hücuma dönük oynayan bir oyuncunun yapabileceği her şeyi, benzerlerine göre daha az beceriyle yapıyor. ama hepsinden daha çok istiyor, yapamayınca kendine daha çok kızıyor, rakibini daha çok ısırıyor. ve totalde göze daha çok batan bir katkı vermiş oluyor. zaten mert'in skor konusundaki istikrarsız görüntüsünün bir sebebi de bu; mert'in diğer mevkiidaşlarına göre teknik becerisi daha düşük, hücum girişimlerindeki isabet oranı onların altında, ama pes etmeyen yapısıyla bunu dengeliyor. ne kadar çok denersen o kadar çok şansın olur, mert diğerlerinden çok deniyor.

    sivas'ta çalımbay'ın oturttuğu oyunda esas olarak bu azmi sayesinde müthiş bir ön bağlantı elemanı görevi gördü ve (bana göre piyango bir performansla) dikkatleri üzerine çekti. en azından kendi adıma diyebilirim ki; sivas'ın sezon başındaki hazırlık maçlarında mert'in bu seviyelere çıkabileceğini tahmin edememiş, sivas'ın oynamak istediği pres + kontratak oyunu için hakan arslan'a eşlik edecek bir boxtobox ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm (bkz: #93263014). ama mert bu ihtiyacı iyi karşıladı ve tipik bir boxtobox olmanın ötesine geçip tam bir rakip yarı saha canavarı oldu.

    kısacası mert hakan'ın bu sezonki taktik furyanın içinde parlamasının ana sebebi, ortalama sayılabilecek teknik becerisinden ziyade gerçekten futbol oynamak istemesi oldu. içindeki bu istek körelmediği sürece de hep değerli bir oyuncu olacak.

    şimdi de fenerbahçe'ye gideceği iddiası güçlendi. öncelikle galatasaraylı oluşu / yaptığı paylaşımlar bence kayda değer değil: link

    mert'in bu sezon yaptıklarından sonra hissettirdiği potansiyel itibariyle en başarılı olabileceği, gelir gelmez farkını belli edeceği takım fenerbahçe. özellikle fb'nin bu sezon hem kruse-emre birlikteliği yüzünden göbekte yaşadığı kırılganlığa, hem de ozan'ın (emre'den iyi olsa da) ortalamanın üstüne bir türlü çıkamayan temposu ve vasat hücum katkısına ilaç olur, luiz gustavo'nun (teoride) hücum simetrisi olur. yani gustavo'nun kendi yarı sahasında yarattığı baskınlığın benzerini mert de rakip yarı sahada yaratır. kruse'nin götünü kaldır(a)madığı için nadiren yaptığı katkıyı, mert belki kruse kadar isabetli yapamaz ama sürekli denediği, sürekli istediği için totalde daha fazlasını yapar (doğru düzgün kanat-forvetler ile göbeğe doğru bir arka bağlantı elemanının alınması şartıyla).

    geçen sezon ndiaye'nin fb'ye transfer iddiaları çıktığında da benzer şeyleri düşünmüştüm (bkz: #92360321), mert de (oyun stili olarak olmasa da) rakiplere diş geçirme ve havasını bulduğunda daha iyisini verme potansiyeli konusunda ndiaye'ye çok benziyor. fenerbahçe orta sahasında, gustavo'nun yanında patlayacak oyunculara ihtiyaç var. bunu ne ozan tufan'ın hantal yapısı sağlar, ne tolga ciğerci'nin sınırlı bitiriciliği, ne de tolgay arslan'ın bale yapar gibi oynayışı. mert hakan bu konudaki en iyi çözümlerden biri olur.

    ama işte; kendisi eğer para haricinde biraz da bunları düşünerek geliyorsa, karakteri konusunda ciddi bir sınav verecektir. ben nasıl olsa bu takımda oynarım abi şunlara bak bunlar mı oynayacak ben oynayacağım tabii, diye gelir ve yıldız kafasına girerse o zaman kötü. bu düşünceye kapılmamın elbette sebepleri var, birincisi; mert'i emre belözoğlu'nun ikna edip getirdiği haberlerinin çıkması. eğer bu haber emre'yi parlatma operasyonu değil de gerçekse, bu paragrafın komple gerçeğe dönüşme ihtimali hiç de az değil demektir.

    ikinci sebep ise; fenerbahçe'nin orta sahasındaki problemi mert'in tek başına çözebileceğinin düşünülüyor olma ihtimali. çünkü benzer havayla gelen iki isim de 2-3 sene içinde takımın yeniçerisine dönüştü:

    (bkz: selçuk inan)
    (bkz: alper potuk)

    selçuk süperlig'de 2010'ların başına doğru iyice bollaşan hamal önliberoların arasından oyun görüşü ve pas dağıtımıyla modern bir orta saha görüntüsü vererek, alper ise süperlig'de epey ihtiyaç haline gelen, rakibi sahasına hapsedecek boğucu tempoyu yapan, gerektiğinde geriden hızlıca top taşıyan stiliyle parlamış ve fb-gs transfer rekabetinin özneleri olmuşlardı. selçuk gs'ye gidip yeniçeriye dönüşene kadar 1-2 sezon iyi gitmişken (ki yeniçeriye dönüşmesi terim gittikten sonra başlamıştı), alper ise ilk sezon 11 oyuncusu değilken zaman zaman bulduğu şansları fena değerlendirmemiş bir elemandı ancak yanal'ın gidişiyle birlikte kendini istanbul gecelerine vermişti. selçuk ilk 2-3 senesinde yanında felipe melo gibi ekstranın da ekstrası bir orta saha sayesinde defolarını gizleyebilmişken melo sonrası perte çıkmıştı. alper ise emre, meireles gibi elemanlardan formayı kapamayıp ikinci senesiyle birlikte kanatta değerlendirilerek 11'in gediklisi olmaya başlamış, ancak temposunu tekniğiyle birleştirememişti. tüm bunlara rağmen, gs nasıl olsa selçuk var diye o bölgeye jem karacan, bilal kısa, jose rodriguez gibi birbirinden kopuk tarzda ama daha ucuz rotasyon elemanları almış (yedekte biri bulunsun işte), fb ise kanatta sow, nani, markovic, lens gibi, merkezde diego, giuliano, aatıf gibi elemanların olduğu 3-4 senelik süreçte bile alper'in yüksek temposu sebebiyle hep bir yer bulup oynattı. yani selçuk da, alper de oyun stili açısından sahip oldukları farklar sayesinde uzun bir süre kolayca gözden çıkarılamadılar, veya yerlerine daha iyisini almak pek düşünülmedi.

    ama mert böyle bir hikayenin kahramanı değil. evet tıpkı selçuk, alper gibi fb-gs arasında transfer savaşı başlattı, ama piyasada bu iki isim gibi parlamadı. selçuk ve alper kendi dönemlerindeki genel durumdan daha farklı özelliklere sahip oldukları için dikkat çektiler. mert ise süperlig'de (geniş yabancı sınırının da katkısıyla) oluşup yayılma fırsatı bulan bir taktik furyanın içinde parladı. 25 yaşında yeni yeni adını duyurmaya başlamasının bir sebebi de bu. o yüzden mert'in verimli olması için kadronun geri kalanının mert'ten daha becerikli ve daha kaliteli olması lazım, yani bu furyaya ortak olabilecek/üstüne koyabilecek bir yapılanma lazım, ki mert o yapılanmaya sınırlı tekniğinden ziyade üstün azmiyle katkı versin.

    öbür türlü, yani mert hakan'ın tek başına çoğu şeyi çözebilecek bir faktör olarak düşünüldüğü bir yapıda o korktuğum yıldız havasına girme ihtimali çok artar gibime geliyor (yabancı sınırının daraltılacak olması da cabası).

  • 47. özbekistan'da mahsur kalan türk vatandaşı

    üst edit : türk konsolosluğu tarafımızla irtibata geçti, konuya el attı, en acil şekilde konu ilerletiliyor ve ilgileniliyor. konsolosluğumuza, yetkililere, devlet makamlarına, devlet büyüklerine ve siz değerli ekşisözlük ahalisine sonsuz teşekkürler..

    edit 1 :sayısız destek mesajı alıyorum, imkanım olduğunca herkese cevap vermeye çalışıyorum. tercüman desteği sağlamak isteyenler, konsoloslukla irtibata geçenler, durumu soranlar.. hatta özbekistan'da milletvekili tanıdığını yardım amaçlı yönlendirmek için yazanlar bile var.. herkese çok çok teşekkür ederim..

    edit 2 : yeminli tercüman bulundu. özbekçe doktor raporları türkçeye çeviriliyor şimdi., konsolosluğa faxlanacak .. inşallah gereken yapılır.

    arkadaşlar hepinize merhaba. başımıza çok kötü bir olay geldi. yardımınızı rica ediyorum.

    yaklaşık 3 ay önce (mart ayında) özbekistan'ın andican kentine çalışmaya giden akrabam saim kaya, 23.06.2020 tarihinde 5 metrelik kazan dairesinin en üstünde çalıştığı esnada dengesini kaybedip, 5 metreden yere çakıldı. acilen hastaneye kaldırılmış, beli ortadan ikiye kırılmış, kuyruk sokumu kemiği kırılmış, kolu kırılmış, özbek devlet hastanesinde yapılan geçici ameliyat sonrası, özbek doktorlar tarafından, acilen türkiye'ye gitmesi gerektiği, türkiye'de ameliyat olması gerektiği belirtilmiş. şu anda bilinci açık her yeri sarılı bir şekilde kıpırdayamıyor. felç kalma ihtimali var. iletişimi kendisinin whatsap'ı üzerinden, ordaki yardımcı olan hemşireler sayesinde kuruyoruz. tek elini hareket ettirebiliyor.

    sorun şu ki ; corona virüs nedeniyle uçuşlar yok, buraya gelemiyor. orda tek başına. refakatçisi bile yok, dediğim gibi yattığı yerden kıpırdayamıyor bile, felç kalma ihimali var, acilen gelmesi gerekiyor.

    ambulans uçak ile türkiye'ye getirilmesi gerekiyor. rica ediyorum "her türk vatandaşına ambulans uçak mı verilecek" diye düşünüp yorum atmayın. mecbur kaldık, türkiye'ye hiç bir şekilde gelemiyor, uçuşlar iptal.

    dün itibariyle (24.06.2020) cimer'e , bakanlıklara, elçiliğe, süleyman soylu twitter hesabına, mevlüt çavuşoğlu twitter hesabına yazdık, elçiliği arayıp kayıt oluşturduk . en kısa süre içerisinde döneceklerini belirttiler.

    bu sabah konsolosluktan aradılar, doktor raporlarını ve filmlerini istediler.

    ancak doktor raporları özbekçe, özbekçe'den türkçe'ye çevrilip kendilerine göndermemizi istediler. harıl harıl özbekçe bilen birini arıyoruz. raporları aşağıdaki linklere ekliyorum, çeviri yapabilecek biri varsa lütfen mesaj atsın.

    her geçen saniye önem ve aciliyet teşkil ediyor, dediğim gibi her an felç kalma ihtimali var.

    elimiz kolumuz bağlı ne yapacağımızı şaşırdık, yardımınızı istiyorum. özbekçe bilen biri ulaşabilirse çok iyi olur.

    şimdiden teşekkür ederim herkese.

    özbekçe doktor raporları ;

    https://hizliresim.com/y8qogy
    https://hizliresim.com/2jmfrm
    https://hizliresim.com/xbc3rj
    https://hizliresim.com/g3sxl5
    https://hizliresim.com/vdaij7
    https://hizliresim.com/l8gfc6
    https://hizliresim.com/idyyqa
    https://hizliresim.com/3n1z1y
    https://hizliresim.com/0ikd5z
    https://hizliresim.com/qnwi52
    https://hizliresim.com/uedn1c

  • 48. hülya avşar'ın peçe takanlarla dalga geçmesi

    niye dalga geçmiş anlamadım. şuan hepimiz bir sebepten ötürü peçe takıyoruz zaten. biz virüsten korkup taktık. ortada ecinni gibi dolaşıyoruz. ne dediğimiz bile anlaşılmıyor. gerekli mi gereksiz mi hâlâ tartışılır.
    onlarda kendilerince allah'tan korkup taktıklarını söylüyor. aynı mantık gerekli mi gereksiz mi hâlâ tartışılıyor.

    insan garip yaratık, kendindekini görmez elalemle dalga geçer. herkesin bir şeyleri yaparken gerekli sebepleri vardır. işte o sebeple herkes önüne dönsün.

  • 49. lisedeki en arka dörtlünün bugünkü durumu

    biri psikolog, biri diş hekimi, biri diyetisyen, biri(ben) de hala mühendislik öğrencisi...

    biri evlendi, biri nişanlı diğerinin de sevgilisi var, biri(ben) hala sap.

    biri ailesinin diş hastanesinde çalışıyor, biri devlette, diğeri özel sektörde, biri de(ben) hala diplomasız...