benbiravareyim8
profili

  • suriyeli sığınmacılar

    it oğlu itler.

    ister anlık sinir diyin, ister başka bir şey. eşinizi, nişanlınızı, annenizi, kardeşinizi gece sokakta yürürken taciz, edip üstlerine yürüyorlarsa affedersiniz ama sikerim böyle mülteciyi.

    kendi vatandaşı olduğum toprakta, bu aç, köpek pezevenklerin benim sevdiklerime yaptıklarını reva görüp, kolluk kuvvetlerinin bir bok yapmamasına ses çıkarmayan sistem içine de sıçarım.

    bu böyle olmaz. ilkinde ben yoktum, kadın başına ses çıkartmaya çalışıp etraftakiler koşup sahip çıkınca kendini koruyabilen, sevdiğim, ya etrafta hiç kimse olmasaydı ne yapacaktı ? tecavüz etselerdi, öldürselerdi, alıp serbest mi bırakacaktınız yoksa, içeri atıp bizim vergimizle mi besleyecektiniz ?

    onu bunu bilmem ama, böyle giderde, ben yanında olduğum bir ana denk gelirse, kolluk kuvvetleri de bunlar yüzünden görevini yapamaz hale gelirse, ister benim tanıdığım olsun, ister diğer türk vatandaşlardan birine olsun, yaptıkları tacizde, çıkartırım ruhsatlı silahı, kaybedecek bir şeyim yok diyerek önüme kattığım bütün suriyelilere sıkarım. boş laf yapmam. sıkarım. artık sınırı geçti bu itler.

    ister, cinnet geçirdi diye haber yaparsınız, ister bu olaydan sıyrılmak için fetöcü dersiniz, ister cehapeli dersiniz, ister pkk'lı dersiniz, ister dhkp-c'li diye iftira atarsınız. ama bu orospu çocuklarını öldürebildiğim kadar öldürür, sonra da kafama sıkarım.

    sokarım böyle mülteci serbestliğine. ipini, sapını koparmış it sürüsü, benim doğduğum topraklarda, vergisini verdiğim ülkede bana, benim sevdiklerime bu ülkeyi dar edecek, öyle mi ?

    edit: özel mesaj ile geçmiş olsun dileklerini ileten yazar arkadaşlara teşekkür ederim. faşist diyenlere de mültecilerin aynı muameleyi gün aşırı kendilerine yapmasını ve hiçbir şekilde ceza almayacak suriyeliler karşısında, eli kolu bağlanmasını dilerim.

    edit 2: değerli yazarlar, güzel insanlar, suriyelilerin hepsini katledelim ya da hepsine tecavüz edelim anlamını nasıl çıkardınız entry'den ? öyle mesajlar geliyor ki, ciddi anlamda yuh dedirtiyorsunuz. böyle yapmayın işte. bu mülteciler, ülkenin en büyük kanayan yarası.
    nasıl tecavüzcülere idam isteniyorsa, gruplar halinde, ülkemiz kadınlarını taciz eden ama ülkenin kanunundan kaçan itlere, gül mü dağıtalım ?sevdiğimi savunma hakkımı kullanışım bazılarınıza dert oluyorsa, siz sevdiklerinizi korumayın o zaman. kanunun, kolluk kuvvetlerinin ulaşamadığı yerler var. olay anında hemen polisi arayıp, suçlu ile kurban birlikte oturup tavla atarak polisi mi bekleyecek ?

  • 2018 ekonomik krizi

    sonunda adını 2001 krizi gibi adlandırabileceğimiz bir kriz.

    daha önceki entry'lerim ve kabaca özet mahiyetinde, fikirlerim.
    (bkz: #80123435)

    10 ağustos 2018 ile içi boşaltılan devalüasyon terimini yaşadık.

    ilk önce geçmiş dönemlerden 2001 krizini ele alalım. sabit kurdan dalgalı kur'a geçişin, iddia edildiği gibi anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla başlamayan ekonomik krizin matematiksel değerlerine bakalım. öyle kafa yormanız gereken bir hesap olmayacak. basit bir hesaplama.

    bu döneme bakmadan önce not geçeyim, ilk defa bir para biriminin savaşta olmadığı, çok ciddi doğal afet yaşamadığı halde %20 üzerinde değer kaybettiğini gördüm. döviz kurundaki yükselişi bekleyen ben ve benden çok daha iyi, ekonomi bilgisiyle donanan kişilerinde beklemediğini düşünüyorum. nasıl anayasa kitapçığı basit bir nedense, rahip mevzusu da basit bir neden.

    h. atilla, iran ambargosunun abd nezdinde delinmesi, askeri anlamda türkiye cumhuriyetinin ekseninin kayıyor oluşunun başlıca nedeni olduğunu düşünüyorum.
    trump'un manyakça hareket ediyor oluşu da bunu körüklüyor.

    bunu neden yazma ihtiyacı duydum, bazı genç dimağlar ya da bu işe akıl yürütemeyip, ya verelim rahibi kurtulalım diyenlerin az buçuk kavraması adına yazmak istedim.

    her neyse. lafı uzatmadan 2001-01-01 dolar kuru tavan fiyatı aylık 0,6719 ( 3 aşağı beş yukarı ). 2001-02-01 dolar kuru aylık tavan fiyatı 0,9557.

    1 aylık artış; ( krizin başlangıcı ) için %42.23 fakirleşme.

    2001-06-01 aylık dolar kuru fiyatı : 1.2673. 5 ay öncesi ile yaşanan, kıyaslanmış artış %88.61'lik fakirleşme.

    krizin basitçe sayılarla ifade edilişi.

    2018 için;

    2018-04-02 için dolar kuru aylık fiyat: 4,0515

    2018-05-01 için dolar kuru aylık fiyatı 4,5331. fakirleşme yüzdesi %11.88.

    bakıyoruz ki hani 2001 krizine benzemiyor. sonra

    bugüne bakıyoruz, henüz ağustos ayının 1/3'ünü geri bıraktık. bugünün tavan fiyatlanmasını baz alıyoruz. 6.7754. ( ben 6.82 gördüğümü hatırlıyorum ama düzeltme yaşanmış olacak ki 6.82'yi göremedim )

    fakirleşme oranımız, bu yılın 4. ayına göre bugünün tavan dolar kuru fiyatlanması ile kıyasladığımızda %67, 23.

    bakın daha bu ayı bitirmedik. önlem alınmazsa 7tl'de olur 8tl de. olursa fakirleşme oranı, 2001 krizindeki fakirleşme oranından yaklaşık %50 ile %80 oranında daha fazla olacak gibi duruyor. şirket iflasları kapıda.

    evet, şu anda kriz geldi. ivedikle önlem alınmazsa, 2001 krizini küçük bir aksaklık gibi gösterecek bir durum. rakamlarla bunu görebiliyorken toplumsal etkisinin neler olacağını ancak tahmin edebiliriz.

    bugün için size haber vermek istediğim pekte olumlu olmayan haberlerim var.

    eczaneye gittim ve ilaç almam gerekiyordu. alacağım ilaç raporlu olan bir ilaç. bu ilacın gerektiği hastalıkta bilinen bir rahatsızlık. eczanede bu ilacın piyasada kalmadığını, birkaç ay boyunca da olmayacağını, muadilinin yerini alabileceğini ya da çok zor bulunabileceğini öğrendim. ilk başta sebebinin ilaç üreten şirketle depoların anlaşamaması olduğu idi. farklı müşteriler vardı. biraz çekinerek söyledi. sonra eczane boşaldı ve iki kelam edebilme fırsatım oldu. o sıralarda dolar kurunun tavan yapma arefesinde olduğunu bilmiyordum. basitçe döviz kuru yüzünden ilaç stoklarında çok büyük sıkıntı yaşanıyor abi, böyle devam ederse ilaç bulmak zorlaşacak dedi. özellikle senin kullandığın ilaçlar çok sıkıntılı ama sadece seninkiler değil, genel ilaç stokları neredeyse bıçak gibi kesilmek üzere dedi. umarım olmaz diye de ekledi.

    çelik için vergiler %20'den %50'ye çıktı. trump tek tweet, tek imza ile dış ve iç ticareti inşaata dayanan türkiye ekonomisini tek kalemde sarstı. inşaatçılar şu anda kan ağlıyor. emlak piyasası bu ay itibariyle tamamen patladı. sadece emlak değil, yapılan, yapılması planlar diğer ıvır zıvır inşaatlar durdurulmazsa, kamu borcu, özel sektör borcu altından kalkılamayacak kadar büyük olacak.

    bugün ucunu gördüğümüz krizin büyüklüğü ve derinliği için sade bir vatandaş olarak 2001 krizi ile bugünü kıyaslayarak örnek vereyim.

    2001 yılında kriz olduğu zaman ile 5-6 yıl sonrasına kadar, yiyecek, içecek ve alım gücü çok çok yüksekti.

    örneğin, bir memur maaşı ile bugün pekte bilinmeyen ya da ooo onlar çok pahalı denen kangal sucuklardan haftalık 6-7 salkım alınıp tüketebiliyorduk. bugün 6-7 salkım kangal sucuk almaya kalksanız el yapımı, 80tl fiyatı ile, 550tl civarı yapıyor.
    bugünün bir asgari ücretli çalışının aylık maaşının 1/3'üne denk geliyor. bir memur maaşının 1/6'sına denk geliyor. 2001'de ayda 24-25 kangal sucuk yiyebilen bir memurun, şu anda maaşının 1/3'ünü sucuğa vermesi gerekiyor.

    bir pikniğe gittiğimizde, 4 aile, ortalama 10 kilo tavuk kanat, 4-5 kilo tavuk göğsü,3- 4 kilo köftelik kıyma, 2-3 kilo da kırmızı et, yanına 5-6 tane 2lt'lik kola, fanta, içkiler ailenin kendisine ait ( onları orta maliyete yazmıyorum ) , 4-5 kilo domates, salata, patlıcan, 50-60 kilometrelik yol ( benzin parası ) ile her hafta gerçekleştirilebiliyordu. hatta, hafta sonu cumartesi bir yere, pazar günü bir başka yere gidildiği oluyordu.

    bugün böyle bir eylemi her hafta sonu yapabilecek bir memur ailesi bilmiyorum. tanımıyorum. asgari ücretlileri geçtim. varsa düz memur ailesi, çalıp çırpmadan, rüşvet almadan gerçekleştiriyorsa beni yeşillendirsin. utandırsın.

    bunu neden mi yazdım. o günlerde olan kriz ile bugün başlangıcını gördüğümüz kriz arasında devasa bir fark var. alım gücü inanılmaz yerlerde.

    bunun üzerine gelmiş, ucunu göstermiş bir kriz...

    bu ay içerisinde önlem alınmazsa, korkuyorum ki 1 dolar, 1 euro, 1 sterlinin fiyatlanması olarak 12tl ile 15tl arasını göreceğiz.

    bunun için alınması gereken ilk önlem, 300-500 puanlık geçici faizden çok, %18 civarında gezen faizin %50 - %60'a çıkartılması.

    ikincisi ise, garanti ücret verilen, beton yapıların, yapılıyor olanlarının ikinci bir emre kadar süresiz durdurulması, yapılmış olanlar ile iş akdinin fes edilip yeniden fiyat konusunda anlaşılması. istediği kadar prestij vs kaybı olsun. milletin cebi düşünülerek kararlı adımlar atılması lazım. bu ülkenin insanının devletine güvenmesi gerek. dış güvence sonra tekrar sağlanır.

    şöyle anlaşmalar, türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının geleceğini ipotek altına almıştır.

    kaynak

    "15 yıllık bir satın alma anlaşması süresince, kdv hariç 12,35 abd senti/kwh ortalama fiyattan satın almayı garanti etmiştir. "

    bu günün günlük tavan kur üzerinden kwh ortalması 0.83 kuruştur.

    bugün şu anda evlerimizde kullandığımız elektriğin birim fiyatı 0.20 ile 0.30 kuruş arasında.

    yani, bu nükleer santral garanti ücreti ile çalışmaya başladığı anda, elektriği istemesekte 3.5 kat daha pahalıya kullanacağız.

    erol mütercimlerin, 7.5tl'de çıpalayacaklar, 10tl'yi anlık göreceğiz tahminlerinin bugünün yaşanmasıyla ve önlem alınmaması ile pek iyimser olduklarını düşünmeye başladım.

    çok kaba bir hesapla bugün evinizin elektrik faturası 100tl geliyorsa, akkuyu santrali faaliyete geçtiğinde en kötü 100tl daha dağıtım bedeline yansıtılacağını düşündüğüm ama kayıp kaçak elektrik bedeli gibi saklanacak olan, garanti müşteri bedeli eklenecektir. bakın 3.5 kat eklemedim. herkese pay edileceği için, doğudaki kayıp kaçak bedeli yetmiyormuş gibi özel şirketin rusların! garanti ödeme bedeli de bizim sırtımızdan çıkacak.

    en iyimser halle, kura müdahale olmadığı vakit, 2021-2022'de bir ailenin elektrik faturası 200tl ile 300tl arasında olacak.

    belki gülüyorsunuz ama eve mum stoklamaya başlayın. bu enseyi karartmak değildir. kesinlikle değil. gerçekçi olmaktır.

    şu entry'imi 4 gün önce girmiştim. (bkz: #79983220)

    bugün eczanelerde ilaç stoklarının zora girdiğini ( türkiye çapında olduğunu tahmin ediyorum, bölgesel ya da şehire ait bir sorun olmadığını daha büyük olduğunu düşünüyorum. ) ilk elden öğrendim. daha 4 gün önce yazdım yahu. bu kadar çabuk olabilme ihtimali tahmin etmemiştim.

    şu analizlerden, tahminlerden sıyrılıp ülkede değişecek olan ahlak, din yapısından bahsedeyim.

    2001 krizinden öncesini hatırlayan, 80'lere kadar varsa, ne demek istediğimi daha iyi bilecek, anlayacaklardır.

    toplumun genelinde, ahlak, din anlayışı günümüz muhafazakarlığından daha fazlaydı. inanmazsınız ama öyleydi. muhafazakar derken, din konusunun tamamı anlamında dinci olarak düşünmeyin. geleneklerine, milliyetçiliğine, öteden beri gelen yaşam tarzına insanlar daha bağlıydı . aynı zamanda bir diğerinin yaşam tarzına bugünkü gibi yırtık dondan çıkarcasına karışmıyordu. karışan da ya dayak yerdi ya da ortalık yerde zılgıt yerdi. inanmayabilirsiniz ama öyleydi.

    teknolojinin gelişmesine denk gelen ekonomik kriz ile bu ahlak yapısı, muhafazakarlık değişti. bugünkü bildiğimiz hale döndü. ekonomik alanda yaranma adına bir ahlak benimseyişi ortaya çıktı. sosyal yardım alanların sayısı ile orantılı olarak din sömürüsünü kullananlar arttı.

    şimdi biyolojiden bir örnek vermem gerekirse, bir bakteri çeşidi, uygun ortamda, çoğalmasına yetecek miktarda besin olduğu taktirde, her birim zaman başına kendisini 2 üzeri oranda çoğaltır. sınırsız bir yiyecek ( enerji ) kaynağı varsa, teorik olarak bir bakteri türünün bütün dünyayı kaplaması beklenir. lakin bu sistemde, bakteri belli bir çoğalma eşiğine geldiğinde, çoğalması durur ve ortamdaki bakteri popülasyonu, kendi kendini yok etmeye başlar. logaritmik bir gelişimdir. belli bir sisteme, değişkenler tanımlayarak uygulanabilir.

    ekonomide, çok ciddi bir biçimde sürekli tüketime odaklı olan yapıyı, bakterilerdeki üreme aşamasına benzetiyorum. ülke ekonomisi adına büyüme için gerekli besin kalmadı. bu besin, sıcak para, yatırımcılar. tamamen kesildi mi ? tamamen kesilmesi mümkün değil ( savaş durumu olmadığı sürece ) ancak bu ekonomi için yeterli bir besin seviyesinin çok çok azında. sahip olduğumuz ekonomi kendini yeme, tüketme aşamasına geçti. kendi içindeki en büyük parça ise inşaat sektörü. sonra devlet garanti ödemesi verilen yapılar. yandaşa peşkeş çekilen iş alanları vs. bunları artık vatandaştan vergi ile çıkartamazsın. çıkartmak istenildiğinde, ülkenin içindeki ahlak, din düzenini istemeden değiştirmiş olursun.

    nasıl 2001 krizinde, geçici ek vergiler 17 yıldır sürdürüldüyse, aynı şekilde, bu olanlar ülkenin vatandaşının davranışını, inanış biçimini, eğitimini değiştirdi. 2001 öncesinde kendini %95 müslüman olarak tanımlayan varsa, şu anda adım gibi eminim bu oran en iyimser tahminle %80'lerde. bu oran ise din hakkında yapılan sistematik devşirmelere rağmen iyimser bir oran.

    2001 krizi kendine nasıl zenginler yaratıp, aynı zamanda fakirler yarattıysa, içinde bulundığumuz 2018 krizinde, kendine zenginler ve fakirler yaratacak.

    yerel seçimlerin erkene alınabileceği ya da tamamen iptal olacağı düşüncesine sahip olmakla birlikte, bu kriz bu şekilde büyümeye devam eder ve müdahale olmazsa 2019 ortalarında zorunlu bir rejim değişikliğine dahi gideceğimizi ufak bir kıvılcım da artık düşünmeye başladım.

    çünkü bu kriz, 2001 krizinden daha ağır olacak. bunun önüne geçmek için 20 gün var. bu 20 gün içerisinde yapılacak şeyler, faizi %50- %60'a çekmek, inşaat sektörünü pompalamayı bırakmak. imf ile pazarlığa oturmak. mümkünse amerika ile diplomasi trafiğinde kazanan taraf ya da kazanırken, oldukça az kaybeden taraf olmak.

    bunun dışında, rusya, çin bloğuna yanaşıp yardım istemek masada olabilir. ancak bu değişimin, krizle beraber çok ciddi değişim sürecini başlatacaktır. bu değişim ülkenin askeri yapılanmasından tutunda, devletin işleyişine, doğrudan türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının davranışlarına kadar.

    bu yüzden krizler en büyük fırsatların oluştuğu zamanlardır. kriz olurken, kendi zenginlerini yaratır. kendi fakirlerini yaratır. kendi rejimini yaratır. önceki rejim ne olursa olsun, o rejimi törpüler, krizi yaşayan halk, krize göre o rejime şekil verir. örnekleri var, brezilya, arjantin, venezuela, çek cumhuriyeti, tayland, güney kore, filistin, pakistan vs. bazıları ekonomi ile alakalı değil gibi gözüksede, günümüz konjonktürünün her şeyi ekonomi ile şekillenir. ekonomi dini, eğitimi, bilimi, sanatı etkiler. eğitim, bilim, sanat, din ekonomiyi etkiler. birbirini besler ya da yok eder.

    örneğin böyle bir süreç devam ederse, belki de dalga geçilen, geçeceğiniz eskort kadınlar olgusu, öğrenciler için, çek vb ülkelerdeki gibi para karşılığı cinsel ilişki tavan yapacak. tayland'da ki cinsel açlığı dindirme ekonomisi gibi bir ekonomi türkiye'de yerini alabilir.

    2025 yılına kadar, porno sitelerinde, kamera karşısında sevişerek para kazanan, rus, hintli, çek vb halklara türkler de katılabilir.

    hintlilerin, çinlilerin, afgan, pakistanlıların her köşe başı türediği youtube eğitim videolarında, türklerin yerini aldığını görmemiz olası.

    yalancı bolluk ekonomisinin ortasından itibaren gençliğini geçiren bireylerin, ellerindekini kaybetmesinin sonuçlarını pek tahmin edemiyorum. pek zorluk görmediklerini düşünürsek, ikinci bir gezi olayı çapında büyük bir protesto yaşanır mı emin değilim ki gezi olayını sadece büyüklük açısından örnek gösteriyorum. yoksa gezi ruhu'nun temel amacı çok çok farklı kaygılara dayanıyordu. en temeli ise, özgürlüklerin şiddetli bir biçimde kısıtlanmasıydı. yoksa ağaç meselesi faso fiso. nasıl rahip meselesi öyle ise. nasıl anayasa kitapçığı fırlatılması öyle ise.

    zorluk görmemiş, genç neslin protesto etmesini büyük olasılık olarak değerlendiriyorum ama ne için, nasıl protesto edecekleri, böyle bir şeyin büyüyüp ülkeyi sarıp saramayacağını sanırım yaşayarak göreceğiz.

    tekrardan,

    - ev almayın, araba almayın. nakit paranız olsun. lüks yaşamı kesin. sakın ha döviz borcu altına girmeyin.

    - sağlık ile ilgili zorunlu ihtiyacınız varsa hemen giderin, ilaç eksikliği tedbirinizi alın.

    - döviz ile para kazanmanın yolunu arayın, bulun, kazanın.

    - yeni yabancı dil öğrenin.

    siyaseti siktir edin. çünkü bildiğimiz siyasetin çöküyor oluşunu çok yakında göreceksiniz. 2001'de nasıl bir devlet memuru - vatandaş ciddiyeti siyaseti bittiyse, yeni bir dil geldiyse, şimdi o yeni dil eskimiş, yerine yenisi gelmiş olacak.

    ekonomik kriz bir milletin yapısına şekil verir. nasıl olacağını da içindeki durumu göre kendisi şekillendirir.

    ekonomik krizin çok aşırı uca dayanacağına pek ihtimal vermiyorum. çünkü dışa bağımlılığın korkunç bir oranda olması, ilginç bir şekilde bizim lehimize dönüyor. yoksa batık bir türkiye cumhuriyeti, dünya üzerinde global bir ekonomik krizi tetikleyebilecek bir borcun içinde.

    artık bu duruma ironi mi dersiniz, şans mı yoksa strateji mi bilmiyorum. devletimiz iflas ettirilmez ama ekonomik yaptırımlar ile vatandaşları boyunduruk altına alınıp, diğer ülkeler sıcak para ile istediklerini yaptırarak kendi vatandaşlarına rahatlık sağlama adına her şeyi yapabilirler.

    enteresan bir şekilde unutulan bir başka ekonomik kriz tetikleyicisi var. şu anda satışı yapılan benzinin kur farkından etkilenmediğini görmemizin sebebi, devletin vergisinden vazgeçmesiyle oluyor. bu durum bir yerde patlayacak. hali hazırda büyük bir yük iken, bunu karşılamakta zorlanacak ve pompaya yansıtıldığında toplumda çok ciddi bir tepki bekliyorum. aynı zamanda ulaşım konusunda çok ciddi bir değişim geçirmenin de ilk adımı olacak.

    toplu taşıma, bisiklet yolları, motosiklet sürücüsü olma ve motosikletlerin bir taşıt olduğunun farkına varılması gibi enteresan gelişimler yaşanmanın önü açılabilir.

    krizin bir fırsat olduğuna değinmiş miydim ? evet, kriz topluma zorunlu olarak olumlu davranış biçimlerini de katabilir.

    son olarak, gezi olaylarında, türkiye cumhuriyetinin en geniş, en fazla yayılan sivil protestosunda, döviz kurlarının 20-30 kuruş artması ama şimdi ortada hiçbir sorun yok iken 3 aylık süre içerisinde 2 lira 50 kuruş artmış olmasını neye bağlayacaklar diye merak ediyorum.

  • ali koç istifa

    (bkz: başlık parsellemek)

  • sabire meltem banko

    bilinmeyen bir nedenle, keyfi olarak sürekli başlık sildirip duran kişi.

    sabahları
    aniden gelen
    bencillik hissi
    inatla
    rahatlatıyordu bedenimi
    en sonunda
    merdivende
    ellerim cebimde
    lay lay lom in çık yaparken
    temelli giden
    empatim
    mükemmeliğe kapıyı araladı
    bundan sonra
    artan şiddetli
    nal toplama isteğimi
    kapıda durup
    osurarak gidereceğim.

  • 12 şubat 2017 çanakkale depremi

    izmir değil çanakkale depremidir.

    kimsenin umrunda olmadığı 500'den fazla evin yıkıldığı deprem fırtınasından biridir.

  • türk telekom

    bugün il merkez şubesinde çalışanın kendisini darp ettirmeye çalıştığı bir şirket.

    12 aylık taahhüt zorunluluğu yok, btk bize 24 ay süre verdi, artık size paket öneremiyoruz, bundan sonra bu paketi kullanırsanız kullanın, kullanmazsanız bilmem nereye kadar yolunuz var. istediğiniz yere şikayet edin, konuşun diyaloglarını içeren bir iletişime girdim (!)

    o iletişim bugün, sakin bir şekilde bittiyse, bugün daha önce yaşadığım kötü bir olayın etkisinde olmamdan kaynaklı.

    biraz kendime geleyim, bimer,cimer, ulaştırma bakanlığı, btk + tüketici heyeti + mahkemesi ile uğraşayım da görün, ağır başlı müşterinin çiftesinin pek yaman olduğunu. *

    arsız, yüzsüz insanlar. zannetmeyin ki öter öter dururlar. az bekleyin siz. *

    tazminattan önce ve sonra görüşürüz.

  • sınırsız enerjinin kaynağını bulan 2003'lü fizikçi

    sınırsız enerji kaynağını bulmayan çocuktur.

    yaptığı şey, enerji içeren dalgaları yakalayıp onları kullanarak kullanılabilir enerjiye çevirmektir. burada sorun yakaladığı dalgaların enerji, cep telefonlarının kullandığı elektromanyetik dalgalar, wireless modemlerin sağladığı elektromanyetik dalgalar vs.

    işin özünde bu enerji dalgalarını yakalayarak kullanılabilir enerjiye çeviriyor, aslında zaten o enerji dalgaları bir şeyler için kullanılıyor. burada yapılmış olan o enerji dalgaları çalarak kendi işi için kullanmak. bu aletin büyük ölçeklisi radyo vericisinin tam tersi olur. elektromanyetik dalgalar ile çalışan ve iletişim için kullanılan cihazların, belirli hesaplarla bir mahallenin, bir köyün veya küçük ölçekli bir şehrin tamamen iletişimini bu yapılan basit tasarım ile kesebilirsiniz. birilerinin ya da evrenin sınırsız enerji sağladığı yok.

    sınırsız kaynak yerine milyar yıl tükenmeyecek bir kaynak aranıyorsa, kara deliklerin sağladığı kütlesel çekim dalgalarını enerjiye çevirecek bir tasarım yaparsınız, size milyar yıllık tükenmeyecek bir kaynak olur.

  • ışık hızının sürekli geçildiği gerçeği

    klasik fizik ile modern fizik alanlarını birbirine karıştıran yazar beyanıdır ve varılan sonuç yanlıştır.

    ışık hızı evrensel bir sabittir. evrensel sabit nedir ? evrenin her yerinde koşulsuz aynı durumlarda aynı değere sahip olmaktır. asla ve asla değişmeyecek olan evrenin her yerinde boşluk ve yapay olarak yaratılan boşlukta ışığın hızı 299.792.458 m/ s olması evrensel sabite bir örnektir. bu hız hiç bir şekilde kütlesi olan herhangi bir nesne tarafından aşılamaz.

    örneğin ışık hızına yakın yani 0.99c (999 devirli) ile giden bir tren içerisindesiniz. tren x ekseninde + yönüne doğru hareket ederken, siz de trenin hareket ettiği x ekseninde + yöne doğru 0.7 m/s hızla koşmaya başlıyorsunuz. bu durumda hızınız 296 794 553 m/s + 0,7 m/s olmaz. lorentz dönüşümüne göre hesaplarsınız klasik fizikte 3 m/s + 5 m/s hızların toplamı ile elde edilen toplam hız değerleri klasik fizik alanına girer ve newton uzayında, newton yasalarına göre hesaplanır.

    ancak iş ışık hızı ve ışık hızına yakın hızlara girdiğinde hesaplamaların formülleri değişir. hendrik lorentz ile fizik dünyasına kazandırılan lorentz dönüşümü ile soru çözülür ve görülecektir ki hiçbir şekilde kütlesi olan herhangi bir nesne ışık hızını geçemez.

    atom altı parçacıkların ışık hızından daha hızlı oluşu farklı denklemler ile anlatılmaktadır ve fizik dünyası için göreceli olarak yeni kavramlardır.

    yazarın entry editinden sonra gelen edit;

    yazar arkadaşım, ışık hem dalga hem de parçacıktır. parçacık olup momentuma sahip ama kütlesi olmayan ve evrende bilinen tek fiziksel kavram, ışık kavramıdır. dolayısıyla ışığın hızı evrensel sabittir. dalga veya parçacık olması ışığın boşluktaki hızını etkilemez. ışığın kara delikler tarafından doğrultusunun parabol şeklini alması nedeni ışığın momentuma sahip oluşudur. ilk önce kütle nedir ve kütlesi olmayan ile kütlesi olan bir nesne arasında ne farklar olur öğren.

    ışık momentuma sahip olduğundan, güçlü ışık demeti ile nesneye bir kuvvet uyguluyormuş gibi etki edebilir ama bu ışığın kütlesiz olduğunu değiştirmez.

    senin kütleni sıfır yapabilseydik en fazla gideceğin hız ışık hızı ile aynı olurdu ki o da sürtünmesiz, vakum ortamda. dünya üzerinde kütlesiz olsan ve ışık hızına ulaşmaya çalışsan muhtemelen 0.1 veya 0.15c hızlarında alev alıp küle dönersin sürtünmeden dolayı.

    insanlara atar yapacağına bilmediğin konuda soru sorup cevap isterken, bilen ve bu işin alanında çalışan insanlara az saygın olsun. lorentz dönüşümünü biliyorsan bu soruyu sormazdın, bu demek oluyorki fizik bilimi konusunda en fazla lise fizik bilgisine sahipsin ve yeni lise müfredatında lorentz dönüşümü işleniyor. yani bu müfredatın işlenmediği zamanlar 2008 yılına kadar falandı. bu yüzden yaşının en az 25 olduğunu sanıyorum. en az 25 yaşında olup google'a bu nedir diye yazamıyorsan sorun sana oturup cevap verenlerde değil, kendinde aramalısın. 25 yaşından küçüksen ve lisede isen fizik derslerinde gırgır yapmak yerine otur dinle.

    edit 2 ; imla, anlam bütünlüğü düzeltmesi