asyamaris4
profili

  • tunç soyer'in tarihi şatoyu makam binası yapması

    kemal beyi de tunç beyi de tanımış bir chp üyesi olarak biraz iç yüzünü yorumlayacağım konu.

    tanım: şahsi konutu olarak değil resepsiyonlar, resmi ağırlamalar için kullanmak üzere bulunulduğunu düşündüğüm girişim. tunç soyer’in bence oraya ev olarak ihtiyacı yok zira kendisinin zaten gayet güzel bir evi var.

    chp’yi eleştirenin yine chp’li olması övgüsüne katılmıyorum. geçmişte chp izmir gençlik kollarında aktif çalışmış, yönetimlerinde yer almış biri olarak kemal karataş’ı da iyi bilirim. kendisi chp içerisindeki hep şikayet ettiğimiz biat kültürünün izmir temsilcilerinden biridir. chp izmir örgütündeki bu zihniyetten nefret ettiğim için yıllardır hiçbir etkinliği için kılımı dahi kıpırdatmıyorum.

    o yüzden bu iddiaya kanıp körü körüne eleştirmek yerine tunç soyer’den gelecek açıklamayı beklemek gerekiyor. kemal bey de öyle tarihi yapıyı düşündüğünden değil yani pek; daha ziyade, parti içindeki çeşitli sevdalardan bana kalırsa.

    ayrıca şato değil bahsedilen yer. şehrin tam olarak göbeğinde ne şatosu allasen? peterson köşkü bile ondan daha çok şatoya benziyor. izmir’in birçok yerinde görülebilen eski rum konaklarına benzeyen bir yapı. öyle devasa bir şey canlandırmayın kafanızda. muhtemelen varyant’tan geçseniz hangisi olduğunu anlamazsınız şayet bilmiyorsanız. şato diye çıldırmayın yani boşuna. ilaveten arkeolojik sit alanı diye bahsettiği bölgede bir sürü çirkin yapılar var.

    peki kemal bey, il başkanlığı döneminizde neden belediye başkanlarına öneride bulunup izmir’in birçok arkeolojik sit alanındaki çarpık kentleşmenin kentsel dönüşümle ortadan kaldırılmasına önayak olmadınız? neden daha önce bunlara ses çıkarmadınız? illa belediye başkanının burayı kullanmak istemesi mi gerekiyordu? e o zaman buradaki niyet tarihi korumak değil, mevcut başkana saldırmak? ayrıca kendi lüks yaşantınızdan da bahsetseymişsiniz keşke biraz, sanki bilmiyoruz...

    son olarak, kendisinin neden tunç soyer’e böyle saldırdığını özetleyeyim bir cümle ile: kemal bey 2019 yerel seçimlerinde chp izmir büyükşehir belediye başkan aday adaylarından biriydi ve aday gösterilmedi.

    nelere kadirsin sen öyle koltuk...

    edit: hatta hakkında bir bilgi daha ekleyeyim. 2009 yerel seçimlerinde adaydı ama sonradan düşürülmüştü. tam o zamanlar gençlik kolu yönetimine seçilmiştim. bildiğim kadarıyla -doğruluğundan tamamen emin değilim- en son yeniden il başkanı olmak için çabalıyordu. 2009’dan 2019’a... 10 yıldır aynı şey. başka soru?

  • bir erkeğin en masum olduğu an

    annesinin ölüm haberini duyduğu andır.

    kadınım. ancak babamın yanı sıra bir de abim var. annemiz şükürler olsun ki hayatta.

    bu yaz babaannemi kaybettik. yatağında annem gördü ilk ama 64 yaşındaki annem panikten dokunamayıp yan odadan beni çağırdı “babaannene bir şey olmuş” diye. hemen fırladım. nabzına baktım. gözlerine baktım. öldüğünü anladım.

    64 yaşında anne ve 65 yaşında babanız varsa o eve ambulans gelmeden söyleyemiyorsunuz bir şey. babaannemden önce de 2 cenazemiz olmuştu. bir de kanserli hastamız (babaannemin tam 40’ında öldü o da) vardı. böyle ağır bir dönem. üstelik babaannemin ölümünden daha 3-3,5 ay kadar önce babam bypass oldu. ailecek iğrenç bir yıl geçirdik.

    neyse, hemen ön tarafta sahilde arkadaşları ile oturan babamı çağırmaya gittim. bu arada annemi de “nabzı atıyor, ambulansı arıyorum, dokunma” diye kandırdım. babam da geldi. ikisini de yaklaştırmadım. o arada abim 1,5 saat uzaktaydı ve arayıp çağırdım “babaanne öldü, bizimkileri arama daha söylemedim” diye. öncesinde de ambulansı aramıştım. babaannem muhtemelen dönmeyecek ama babam kalp, şeker, kronik böbrek yetmezliği, yüksek tansiyon hastası ve yeni bypass oldu diye anlattım. şaka değil, babamın durumu bu. ambulanstaki ekip de onlar gelene dek söylemememi doğru buldu. kuzenimi çağırdım 3 yan evden. o arada tanıdıklar da toplandı.

    ambulans geldi. herkesi dışarı çıkarıp sadece ben kaldım. monitörde hiçbir kıpırtı olmadı. bahçede kalabalık bekliyor. babaannemin odasının kapısını kilitlediğim ve sağlık ekiplerinden başkasını sokmadığım için kimsenin haberi yok olandan.

    “başınız sağ olsun” dediler bana. ben hep dirayetliydim, oldum olası. kapıyı açtım ve bahçeye çıktım. herkes bana bakıyor. oturdum babamın yanına. yüzü kireç...

    “babacım başımız sağ olsun” dedim. o anı ölsem unutmam. gözündeki gözlüğü çıkarıp bahçe masasına elini vurdu ve ağlamaya başladı. annem de aynı şekilde hıçkıra hıçkıra. ben bir yandan abim gelene dek evde sağlıklı tek genç birey olduğumu düşünüp hem babaanneme üzülüp hem annemle babama mukayet olmaya çalışırken ağlamamak için sıktım dişimi.

    o an babama bir şey oldu. “baba iyi değilsin” deyip içeride ekipmanlarını toplayan sağlık ekiplerini çağırdım. tansiyon 24, kalp ritmi bozuk, şeker 360 ve babam hala baygın değil. güçlüdür bünyesi. hemen sedyeyle ambulansa ve 23km uzaktaki hastaneye.

    65 yaşında adam bu hale geldi o an. sonra gasilhaneye ertesi sabah ben gittim ve son suyunu döktüm. bütün cenaze için alışverişi şehir merkezinde ben yaptım. babam hep yanımdaydı (gece taburcu edilmişti).

    babam, o anlar boyunca hep gözlerimin içine baktı. bunca yıllık kızıyım, ilk defa benden acıyla medet umarak gözlerimin içine içine bakıyordu. cenazemizi eve getirdik. ritüeller yapıldı. mezarlığa gittik ve babam bu süreçte hep yanında beni istedi. sürekli ama sürekli ağladı. ben bir yandan sürekli gözlerimle kolaçan ettim iyi mi diye.

    en son mezarlıktan çıkarken bana bir sarıldı ki anlatamam... babam da ben de yapı gereği öyle mıçmıç baba-kızlardan olmadık hiç. bana olan sevgisi çok fazla, hep de söyler “kızım kızım” diye. ama öyle aman kucaklayayım, şımarayım ilişkimiz yoktu. ne o “kral baba” idi ne de ben “babasının piremsesi”.

    koklayarak öptü beni, “yavrum, akıllı güçlü kızım” dedi sessizce. koluna girdim. evimize döndük. taziye için 1-2 ay boyunca ev sürekli dolup taştı.

    gelen gidenin haddi hesabı yokken ve onlarca kişiyle konuşurken babamın bir tek cümlesini hiç unutmadım:

    annenin ölmesi bambaşka bir şey, o an her şey bitiyor.

  • laetitia casta

    bu kadına çirkin diyen taş olur.

    oldukça güzel bir fransız eski süper model. bunu heteroseksüel bir kadın olarak söylüyorum. bir kadının buna çirkin demesi kıskançlıktan başka hiçbir şey olamaz.

    güzelliği sorgulanan kadın şu an 40 yaşında ki şu yaşında bile hala güzel.

  • izmir otobanı'nda gasp girişimi

    üst edit: aynı ve benzer olayları yakın günlerde yaşayan arkadaşlar ve arkadaşım polisle görüşmeye başladı. bu olayı burada da yaşayan birileri varsa ihbarda bulunmasını istiyoruz. polis arkadaşım hemen şimdi ihbarda bulunulmasını rica ediyor.

    edit2: artık duyulduğuna göre en azından günü yazayım. olay daha birkaç saat önce oldu, 17 mayıs salı yani. araçların detayını veremiyorum zira polise intikal ettiği için paylaşmam ne kadar doğru olur bilmiyorum. twitter'da bu entry'yi yayarak anlatabilirsiniz. ben kendi hesabımdan tweet atmaya pek cesaret edemedim açıkçası tedirginim çünkü hem kendim için hem arkadaşım için. facebook'ta paylaşıyoruz biz bir süredir.

    olay benim değil, en yakın arkadaşlarımdan birinin başına geldi. izmir-aydın otobanında başına gelmiş. güvenlik gerekçesiyle olayın yaşandığı günü net yazamıyorum.

    aşağıya arkadaşımın postunu kopyalayacağım. ama üzerinde bir değişiklik yaptım. arkadaşım ile hemfikir olarak, kendisinin ve olayı yaşayan diğer arkadaşların güvenliği gerekçesiyle araç markalarını sansürleyeceğim. emin olmadığım kimseye söyleyemem zira ciddi bir mesele. kimsenin başına bir şey gelsin istemem.

    çocukluk arkadaşımın 2 farklı arkadaşı da istanbul ve izmir'de olmak üzere bu olayı geçtiğimiz günlerde yaşamış yine. o nedenle bu ara yol kenarında kimseye camınızı ya da kapınızı açmamanızı, tanımadığınız kimseyle muhatap olmamanızı rica edeceğim endişelenen bir insan olarak. anne tavsiyesi gibi algılanmasın, okuyunca anlayacaksınız.

    karşı tarafın da, arkadaşımın da araç markalarını sansürlemiş şekilde direkt kopyalıyorum. araç markaları harici hiçbir şeye dokunmadım:

    "selamlar...
    bazılarınız bilir bugün özel bir işimiz dolayısıyla öğleden sonra izinliydim ve izmir'e gidip geldim...

    dönüş yolunda her zamanki gibi belim ağrımaya ve sol bacağım uyuşmaya başladı, hem bu sebepten hem de valide hanımın "oğlum dönüşte bi yere uğra dinlen, bi çay iç" tavsiyesine uymak olsun diye çoğunuzun bildiği üst geçit gibi olan burger king restorantının, shell'in ve bir cafenin olduğu dinlenme alanına girdim...

    amaç cafe kısmında bi nescafe, çay içip soluklanmak ve yola devam etmek...
    aracı cafenin yan tarafına park eder etmez yanıma bir araç yanaştı, araç da ha denilince alınabilecek bir araç değil, orta sınıfın biraz üstlerinde. (***) içinde saçı başı yapılı iyi giyimli bi eleman "1sn bişey sorucam" gibi bi hareket yaptı, ben de yol sorulacak vs diye camı açtım, aracımdayım henüz...

    "ben gaziemir havalimanı'nda çalışıyorum, yıllık izindeyim elimde eşantiyon parfümler var çok ucuza verip benzin paramı çıkarıyorum..." gibisinden bişeyler zırvaladı. istanbul'a yolu birkaç kez bile düşenler bu geyiği bilirler, amaç çoğunlukla 10 liralık sahte parfümü 30 liraya gazlamaktır "freeshoptan aldım" hesabı. bunun "kıbrıs'ta öğrenciyim" vs versiyonları da var yani çok bilindik olaydır...

    ben de "ohoo mağaradan ne zaman çıktın bu 10 yıllık numara" demedim tabi ama içimden geçirdim, kibarca ilgilenmediğimi söyleyip teşekkür ettim.
    asıl olaylar bundan sonra...

    eleman birden camı kapatıp eline telefonu aldı ve yanına sakallı at hırsızı gibi bir tip geldi, bu arada ben hala araçtayım gözlüğümü kaba koyuyorum vs...
    sonra bu at hırsızı tip beni takip etmeye başladı ama *** kullanan tip de yanımda durmaya devam ediyor bu arada, akabinde at hırsızı bi araca (***) binip aracımın arkasına yanaştı ama inmiyor yine...

    tanıyanlar bilir paranoyak bi tip değilim ama gıcığı kaptım bi kere huzursuz oldum ve ileriye park etmek istedim, ben devam edince at hırsızı da *** ile peşimden geldi ve yine arkamda durdu...
    ben durumu tartmak için durmaktan vazgeçip otobana çıktım tekrar ve *** yine peşimde. yavaşlıyorum geçmiyor vs...
    sonra ayıldım, ben basarsam bu *** arkadan nal toplar diye ve aracım sağ olsun allah ne verdiyse basıp kayboldum...

    şimdi birkaç yerden öğrendim ki bu parfüm satma olayları falan çok kılık değiştirmiş, artık özellikle yalnız seyahat edenlere yönelik deneme bahanesiyle parfüm koklatıp bayıltarak araç hırsızlığı, gasp ve adam kaçırma olaylarına dönmüş... zaten takip edilince falan anormallik sezdim ama bu kadarını tahmin etmemiştim...

    neyse uzun lafın kısası, özellikle çoğunluk olarak yalnız seyahat eden arkadaşlar dikkat etsinler böyle ite, çakala pabuç bırakmasınlar çünkü son zamanlarda izmir ve istanbul'da bu şekilde araç hırsızlığı ve gasp olayları çok artmış...
    siz siz olun kapınız otomatik kilitlenmese de manuel olarak kilitli gidin ve durduğunuz yerler kalabalık dahi olsa kimseyle muhatap olmayın...
    not:
    -araç plakaları aklımda yok olsa zaten emniyete bildiririm
    -bunun ***'li falan olanlarını da yaşayanlar olmuş, özellikle kalbur üstü araçlar kullanıyorlarmış..."

    durum böyle. arkadaşım plakaları hatırlamıyor. o sırada canının derdine düşünce basıp gitmek durumunda kalmış ve inceleyecek zamanı da olmamış. bu polis tarafından bir şekilde haber alınırsa en azından bölgede kontroller sıklaşır belki.

    bu arada ekleme yapayım. bu olayı yaşayan arkadaşımın bir diğer arkadaşı da aynen şunları söyledi:

    "yazdığın şeyi biz de yaşadık ben izindeyken. ben de adamdan işkillendim, 'camı açma' dedim, açtı. adam da önümüzdeydi altında *** vardı ***. yol kenarında durmuştuk biz de. ben panikleyince "hemen camı kapat, arabayı sür" dedim ve bizi takip ettiler. biz de çok korktuk."

    bir başka arkadaşın daha yorumu:

    "aynı yerde aynı olayı *** günü akşamüstü ben de yaşadım. biraz dil döktü, teşekkür ettim, iyi yolculuklar diledi. *** idi yine sanırım *** plaka."

    rica ediyorum mümkün olduğunca bilinmesini sağlayın. durumu birazdan misafir gelecek olan polis bir arkadaşıma ileteceğim ben de.