(bkz: add manager)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. gökhan töre'yi 100 milyon euro'ya satarım
-
2. yılmaz özdil'in hulusi akar'a verdiği tarihi ayar
--- spoiler ---
kıbrıs'ta vuruşmuş, gazi olmuş bir astsubayın, kahraman bir babanın evladıydı. gölcük'te lojmanda doğmuştu. liseyi bitirince deniz harp okulu'na yazıldı. sevgi'yle tanıştı. aşık oldu. evlendi. görevi gereği denizde yaşıyordu, sürekli seferdeydi. bazen aylarca gelemez, çiçeği burnunda gelin gözyaşları içinde beklerdi. sadece asker eşlerinin anlayabileceği, katlanabileceği, çaresiz bir yalnızlıktı bu… bebeğini de eşinin yokluğunda dünyaya getirdi. kızları oldu. haberi aldığında denizin ortasındaydı, içi içine sığmadı, kendini sürekli gülümserken yakalıyordu, demek baba olmak böyle bi duyguydu. karaya ayak basar basmaz minik kızını kucağına aldı, öptü, kokusunu içine çekti, “ismin tuğçe olsun” dedi. tuğçe gülümsedi. dünyalar babasının oldu. genç bir çift, güzel bir bebek, önlerinde pırıl pırıl bir yaşam umudu vardı.
tuğçe her denizci çocuğu gibi, babasına hasret büyüdü. gölcük'teki lojmanın penceresinde oturur, yolunu gözlerdi. seyir dönüşlerinde ise, bayram havası olurdu. babasının geleceği sabahı zor ederdi, bütün gece heyecandan uyuyamazdı. annesi tertemiz giydirirdi. en yeni ayakkabı hangisiyse, o ayakkabı seçilirdi. saat belli olurdu… o saatte poyraz limanı'na koşarlardı. gemi uzaktan görünürdü ama, ağır ağır yaklaşır, zaman geçmek bilmezdi. bembeyaz kıyafetiyle gemiden inerken gördüğünde… “işte benim kahramanım geliyor” derdi, öyle hissederdi. tören kurallarını, komutanları filan boşverip, kucağına atlardı.
tuğçe büyüdü, üniversitede yasin'e aşık oldu. allah'ın emri, peygamberin kavli, tam nişanlanacakları sırada… asrın iftirası atıldı. o uğursuz dönem başladı. babası tutuklandı. bir ay sonra serbest bırakıldı, nişan yüzükleri takıldı ama, babası tekrar tutuklandı. düğün iptal oldu. ucu açık, sonu belirsiz, kahredici bir süreç başladı. ne ceza verilecek, kaç sene yatılacak, hukuk söz konusu olmadığı için kimse kestiremiyordu. istemeden de olsa kızının en mutlu gününe engel olmak, bir babanın taşıyabileceği yükten ağırdı. açık görüşte aldı kızını ve müstakbel damadını karşısına… “burada rahat olmamı istiyorsanız, lütfen yuvanızı kurun” dedi. babanın isteği, bir evladın taşıyabileceği yükten ağırdı ama, babası için, o sorumluluğu taşıdı.
ağlaya ağlaya üsküdar evlendirme dairesine gittiler, işlemleri yaptılar. gelin adayının hıçkırıklara boğulduğunu, konuşamadığını gören memur, genç kızı zorla evlendiriyorlar sanmıştı. nikah salonuna girdi. gözüne ilk olarak, o kırmızı-beyaz çelenk ilişti. kırmızı karanfillerle süslenmişti. üzerinde beyaz bir çıpa vardı. “kızıma mutluluklar dilerim” yazıyordu. nikah masasına oturdu. gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. nikah memuru, babasının ismini sordu. gölcük'teki poyraz limanı'nda koşa koşa babasına sarılan o minik kızın yaşadıkları, adeta film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti… gurur duyduğu ismi fısıldadı, “cem aziz çakmak” dedi. istanbul, istanbul olalı böyle nikah görmemişti. davetliler ayakta alkışlıyor, herkes ağlıyordu.
çıktılar nikah salonundan, el ele, doooğru hasdal askeri cezaevi'nin yolunu tuttular. içeri girdiler. bahçeye. tuğçe'nin duvağı kapalıydı. kızını gelinlikle gören baba, bir süre öylece kalakaldı. birbirlerine bakıyor, konuşamıyorlardı. sessizliği tuğçe bozdu, “babacığım duvağımı açmayacak mısın?” dedi. baba kendine geldi, açtı duvağı, alnından öptü, “ne güzel olmuşsun kızım” dedi, “bir kuğu gibi…” babasının arkadaşları, tutuklu amiraller, generaller, albaylar alkışlıyordu. hepsinin aklında, kendi aileleri, kendi çocukları vardı. iftirayla çalınan ömürlerini düşünüyor, dişlerini sıkıyor, gülümseyerek belli etmemeye çalışıyorlardı. aralarında para toplamışlar, hediyeler almışlardı. takı töreni misali, tek tek geline verdiler. kurmay subaylar, cezaevindeki düğünü en ince ayrıntılarına kadar hesaplamış ve hazırlamışlardı. çünkü sadece bir saat izinleri vardı. tutuklu komutanlar karşı karşıya dizilip, koridor oluşturdu, gelinle damat koridordan yürüyerek içeri girdi. bahçede düğün atmosferi yaratılmıştı. hasdal cezaevindeki tüm masalar birleştirilmiş, masaların üzerine bahçeden toplanan çiçekler, yapraklar serpiştirilmişti. düğün pastası vardı. müziksiz olmazdı. koramirallerden biri gitar çaldı. baba-kız yanak yanağa dans etti. sayılı dakikalar akıp gitti, ayrılık vakti geldi. komutanlar yine koridor oluşturdu. gelinle damat gözyaşlarıyla uğurlanırken, hep bir ağızdan “oğlan bizim, kız bizim” tezahüratı yapıyorlardı. tam kapıdan çıkarlarken, tuğçe durdu, geri döndü, “gelin çiçeğini atmayı unuttum, bu çiçeği hepinizin özgürlüğü için atmak istiyorum” dedi. kimse bunu beklemiyordu. adeta ıslık çalınmış gibi sessizlik oldu. hasdal cezaevinin az önceki şen şakrak bahçesinde çıt çıkmıyordu. tuğçe arkasını döndü, çiçeğini omuzunun üstünden fırlattı. bir tuğamiral kaptı. ve, kaptığı gibi tekrar tuğçe'ye uzattı. “özgürlük çiçeği demir parmaklıklar arkasında kalmasın, lütfen bizim için kurut, sakla, biz özgür kalınca gelip, senin evinde görelim” dedi. tarih boyunca utançla hatırlanacak olan dönemin… asla unutulmayacak düğünü, böyle sona erdi.
hulusi bey, bu trajedi yaşanırken genelkurmay ikinci başkanıydı, gıkını çıkarmıyor, karargahında oturmanın keyfini çıkarıyordu. aradan az zaman geçti. tuğçe, kahrından kanser olan amiral babasını toprağa verirken… hulusi bey, kuvvet komutanı olmuştu, lütfedip cenazeye bile katılmadı. aradan az zaman geçti. çetin altan öldü, hulusi bey genelkurmay başkanı olmuştu, derhal taziye mesajı hazırlattı, asrın iftirasını manşet yapan, atatürkçü subayları “cami bombalayan, dinsiz katiller sürüsü” şeklinde sunan taraf gazetesinin yöneticisi ahmet altan'a gönderdi. “duyduğunuz acıyı yürekten paylaşıyor, size sabır ve başsağlığı diliyorum” dedi. aradan az zaman geçti. hasan karakaya öldü. genelkurmay başkanlarına “gizli yahudi” diyen, atatürk'e kin kusan yandaş gazetenin yayın yönetmeniydi. genelkurmay başkanı hulusi bey, derhal taziye mesajı hazırlattı, “türk gazeteciliği açısından yeri doldurulmayacak bir boşluk oluştuğu”nu belirterek, “genelkurmay adına başsağlığı” diledi. aradan az zaman geçti. türkiye cumhuriyeti devleti'nin genelkurmay başkanı, sekiz şehidimizi toprağa verdiğimiz gün, koştura koştura gitti, tayyip erdoğan'ın kızının nikah şahitliğini yaptı.
biz de buna şahidiz! seni unutmayacağız, asla unutturmayacağız hulusi bey.
--- spoiler ---
edit: istek üzerine yazı paragraflara bölündü. -
3. makata fırça koyup resim yapmak
gittiği boktan bi sergiye kızarak ben bunları götümle çizerim demiş olabilir.
-
4. saniyelik salaklıklar
kitap okumaya dalıp 1 saattir beklenen ucagi kacirmak !
bunun uzerine henuz daha evla bir salaklik duymadim.
not: tam bir entry-nick uyumu vakasi -
5. delikan76
6 yaşında göz kanserine yakalanan, 4 yasinda losemiye yakalanan el kadar bebeleri "kul hakki yemek" ile suçlayabilen şahsiyet. hayvanlarin da kansere yakalandigindan ayrıca bihaber.
elhamdilillah müslümanmis. çocuğunu da ensara ver bari oldu olacak.
edit: hesabini aktrollere satmis diyolar. oyle ise bilemicem, eskiden boyle degildi bu adam hatta tarzi bu degil. bunu yazan kişi hem müslümanım diyor hem de kul hakkı yiyenler allah katında değil bu dünyada cezalandırılır diye islama yeni bir şart getirmeye çalışıyor. entry absurd çünkü şahsen tanıdığım tüm kanser hastaları gariban kimseler idi. kul hakkı yiyenler 100 yıl yaşıyor. acı patlıcanı kırağı çalmazmış diye nenelerimiz boşuna dememiş. fakat her iki görüş de yanlış, carl saganin kaos teorisi doğru. evrende her şey rastgele oluyor sorry to break the news. -
6. suriyelilere harcadığımız para 20 milyar $'ı aştı
recep tayyip'in yaptığı açıklama. demiş ki hükümet olarak biz 10 milyar dolar harcadık. bir o kadar da belediyeler harcadı.
bunu diyen adamın ülkesinde kendi vatandaşları çöpten ekmek topluyor. benzinin ya da arabanın yüzde 50'den fazlası vergi. vergilerden dolayı kendi vatandaşı dünyanın en pahalı kırmızı etini yiyor. bir köprüden geçmek 130 lira.
sonra bu adam çıkıp utanmadan - silah göndererek sebep olduğu suriye savaşından kaçanlara - 20 milyar dolar yani 60 katrilyon lira harcadıklarını söylüyor. pes...
inşallah allah bize senin yargılandığın günleri de gösterecek.
---kaynak---
tayyip erdoğan: bombalardan kaçan kardeşlerimiz sınırımıza dayandığında biz onlara kapılarımızı açtık. dikenli tellerle çevirmedik. suriyeli kardeşlerimiz için harcadığımız mebla 10 milyar doları aştı. bir o kadar da stk'ların belediyelerin yaptığı yardımlar var.
http://www.haberdar.com/…da-konusuyor-1-h29768.html -
7. biz gelmeden baraj ya da gölet diye bir şey yoktu
akp gelmeden önce zaten su değil sidiğimizi içiyorduk.
-
8. tbmm boşanma komisyonunun yeni kararı
hepsini okudum, gözüme ilk ve son madde çok takıldı.
çocuk tecavüze uğradığı zaman rızası aranacakmış. çocuğun rızası, düşünsene, sekiz yaşındaki çocuk 60 yaşındaki sakallı piçin biriyle seks yapmayı isteyecek. sonra da o yavşakla evlenecek. medeni kanunda çok özel durumlarda bile evlenme yaşı 16 iken, ki ucunda ölüm falan olmalı, sen çocuğu tecavüzcüsüyle evlendiriyorsun. o çocuk için yapabileceğin daha kötü bir şey harbi yok. bunları açık açık yazdım ki nekadar iğrenç bir madde olduğu anlaşılsın, artık biz halk olarak civil war olayını filmlerden izlemek yerine gerçek hayatta hukuki alanda elimize alalım, çok ciddiyim konunun ehli birileri varsa bizi bilgilendirsin ve artık biz bu konulara ciddi anlamda müdahale edelim zira sonu yok gibi, bitmiyor yani bu mevzular.
son maddede ise psikolojik danışman gibi alanlara artık ilahiyat mezunları da atanacakmış. yani kadın kocasının hergün kendini dövdüğünden bahsedince danışman çıkıp diyecek ki şükret, kocan o senin, erkeğe karşı gelinmez, allaha dua et.
sövmek istemiyorum, bir şeyler yapmak istiyorum. hep suçu tanrıya atarız ya hani, peki biz değiştirmek için bir şey yapıyor muyuz? hayır dimi. yapalım o zaman.
o meşhur game of thrones dizisinde bir sahne var, yanılmıyorsam (isimlerini unuttum) bacısına fısıldayan sarışın adamın cüce kardeşimize dönüp "madem tanrı varsa neden çocuklar ölüyor" diye sorması üzerine cüce kardeşimiz "senin gibi piçlerin yüzünden" cevabını veriyor.
çocukların dedeleriyle evlenmemeleri için, bi' şey yapmalı.
edit: şunu da eklemek istiyorum, arkadaşlar bir nevi pedofili serbest artık. çocuğa tecavüz eden insan pedofilidir, e sen pedofiliyle çocuğu evlendirerek piçe yapabileceğin en iyi iyiliği yapıyorsun. lan şaka mı ne bu kanun. -
9. yazarlar 90 yaşında olsa açacakları başlıklar
(bkz: dünyadan siktir olup gitmek)
-
10. mario gomez
adam alenen diyor ki bu sene süperdi ama avrupada ne yapacağız belli değil.
adam gibi takım kurun, hedef oluşturun kalayım diyor. aleni şekilde bunu dedi valla.
tamam bu sene güzeldi, iyi takımız ama avrupa liginden gruplarda elendik, bir de bunun şampiyonlar ligi var diyor. mevcut kadro yapısıyla babayı başarılı oluruz şlde diyor.
adam gibi şampiyonlar ligine planlama yapın kalayım diyor.
ek: ulan adam takımı şampiyon yaptığı yetmiyormuş gibi kadro iyileştirmesine de el attı. yemin ediyorum tff başkanı olması gereken adam bu. -
11. o kadar kız varken neden ben
-sertaç o kadar kız varken neden ben
-çünkü tipim,ağzım,param, çevrem,yaşantım, mesleğim,ailem,hobilerim,giyim kuşamım,zekam anca sana yetti canım. -
12. engin altan düzyatan'ın tatil fotoğrafı
niyeyse başlığı açılmış foto. milletin işi gücü yok çünkü.
-
13. şenol güneş
maçtan sonra sıcağı sıcağına "yarın süleyman abi'nin mezarına gideceğim" dedi..
reina'daki kutlamalara katılmak yerine evine gidip erken yatmış, dün sabah da gerçekten sessiz sedasız gidip çiçek bırakmış, mutlu haberi vermiş..
***
aynı röportajda, "beşiktaş büyük kulüp tamam, biliyorum ama ben beşiktaş taraftarının da böyle olduğunu bilmiyordum" demişti..
şenol hoca, asıl ben senin böyle büyük adam olduğunu bilmiyordum..
alnının her terine helal olsun.. -
14. survivor 2016
sanırsın poseidon pezevenk.. ondan başka kimse suya girmekten anlamaz.. *
-
15. chp'nın artık sonunun geliyor olması
-
16. atatürk'ün partisinin hdp'ye kol kanat germesi
gizli oylamada kimin ne oy verdiğini tahmin etmek için tek bir açıklama var sanırım.
(bkz: müneccim yarrağı)
diyelim ki chp hayır dedi, ulan delikanlı gibi tüm dokunulmazlıkları kaldırın, o zaman kim neye oy veriyor, görelim delikanlılığınızı.
ayrıca ülkenin 14 senedir yönetiminde olan partinin döneminde yaşanan terör sorununu, hdp'yle yürütülen çözüm sürecini unutmak büyük ahmaklık olur herhalde. -
17. jon snow'un ramsay'nin mektubuna cevabı
"bu kadar zaman erlik davası eder, merd-i meydanum dirsün, şimdiye değin kaç keredir ki üzerine geliyorum ve mülküne dilediğim gibi tasarruf ediyorum, ne senden ne garundaşından nam u nişan yok! size saltanat ve erlik davası haramdır. askerinden belki de avredinden dahi utanmaz mısın? belki avrette gayret var, sende yoktur. er isen meydana gelesen, hak teala hazretinin takdiri neyse yerine gelse gerek. senünle saltanatı winterfell sehrasında üleşek, reaya fukarası dahi asude olsun, yoksa meydanı aslandan boş buldukça tilki gibi fırsatla şikar almayu erlik sayma! bu kerre dahi meydana gelmez isen avretler gibi iğ ve çikrik alup dahi padişahlık vurunmayasun ve erlik adın diline getirmeyesün."
şeklindeki mektup. -
18. devlet bahçeli
tayyip'in binali'nin yerine düşünmesi gereken kişi. bundan iyisini mi bulacak düşük profilli. tam o makam için biçilmiş kaftan. ne kaftanı kanalizasyon borularııııı.
-
19. sloganı gerçeğiyle alakası olmayan kurumlar
(bkz: ekşi sözlük)
(bkz: kutsal bilgi kaynağı)
anketler, saçmalıklar.... sloganıyla alakasız... -
20. yazarların ilişki durumlarını anlatan cümle
"kaciyorum kovalayan yok, kovaliyorum kacan yok, oyle mal gibi kosup duruyorum durduran yok."
-
21. izmir otobanı'nda gasp girişimi
üst edit: aynı ve benzer olayları yakın günlerde yaşayan arkadaşlar ve arkadaşım polisle görüşmeye başladı. bu olayı burada da yaşayan birileri varsa ihbarda bulunmasını istiyoruz. polis arkadaşım hemen şimdi ihbarda bulunulmasını rica ediyor.
edit2: artık duyulduğuna göre en azından günü yazayım. olay daha birkaç saat önce oldu, 17 mayıs salı yani. araçların detayını veremiyorum zira polise intikal ettiği için paylaşmam ne kadar doğru olur bilmiyorum. twitter'da bu entry'yi yayarak anlatabilirsiniz. ben kendi hesabımdan tweet atmaya pek cesaret edemedim açıkçası tedirginim çünkü hem kendim için hem arkadaşım için. facebook'ta paylaşıyoruz biz bir süredir.
olay benim değil, en yakın arkadaşlarımdan birinin başına geldi. izmir-aydın otobanında başına gelmiş. güvenlik gerekçesiyle olayın yaşandığı günü net yazamıyorum.
aşağıya arkadaşımın postunu kopyalayacağım. ama üzerinde bir değişiklik yaptım. arkadaşım ile hemfikir olarak, kendisinin ve olayı yaşayan diğer arkadaşların güvenliği gerekçesiyle araç markalarını sansürleyeceğim. emin olmadığım kimseye söyleyemem zira ciddi bir mesele. kimsenin başına bir şey gelsin istemem.
çocukluk arkadaşımın 2 farklı arkadaşı da istanbul ve izmir'de olmak üzere bu olayı geçtiğimiz günlerde yaşamış yine. o nedenle bu ara yol kenarında kimseye camınızı ya da kapınızı açmamanızı, tanımadığınız kimseyle muhatap olmamanızı rica edeceğim endişelenen bir insan olarak. anne tavsiyesi gibi algılanmasın, okuyunca anlayacaksınız.
karşı tarafın da, arkadaşımın da araç markalarını sansürlemiş şekilde direkt kopyalıyorum. araç markaları harici hiçbir şeye dokunmadım:
"selamlar...
bazılarınız bilir bugün özel bir işimiz dolayısıyla öğleden sonra izinliydim ve izmir'e gidip geldim...
dönüş yolunda her zamanki gibi belim ağrımaya ve sol bacağım uyuşmaya başladı, hem bu sebepten hem de valide hanımın "oğlum dönüşte bi yere uğra dinlen, bi çay iç" tavsiyesine uymak olsun diye çoğunuzun bildiği üst geçit gibi olan burger king restorantının, shell'in ve bir cafenin olduğu dinlenme alanına girdim...
amaç cafe kısmında bi nescafe, çay içip soluklanmak ve yola devam etmek...
aracı cafenin yan tarafına park eder etmez yanıma bir araç yanaştı, araç da ha denilince alınabilecek bir araç değil, orta sınıfın biraz üstlerinde. (***) içinde saçı başı yapılı iyi giyimli bi eleman "1sn bişey sorucam" gibi bi hareket yaptı, ben de yol sorulacak vs diye camı açtım, aracımdayım henüz...
"ben gaziemir havalimanı'nda çalışıyorum, yıllık izindeyim elimde eşantiyon parfümler var çok ucuza verip benzin paramı çıkarıyorum..." gibisinden bişeyler zırvaladı. istanbul'a yolu birkaç kez bile düşenler bu geyiği bilirler, amaç çoğunlukla 10 liralık sahte parfümü 30 liraya gazlamaktır "freeshoptan aldım" hesabı. bunun "kıbrıs'ta öğrenciyim" vs versiyonları da var yani çok bilindik olaydır...
ben de "ohoo mağaradan ne zaman çıktın bu 10 yıllık numara" demedim tabi ama içimden geçirdim, kibarca ilgilenmediğimi söyleyip teşekkür ettim.
asıl olaylar bundan sonra...
eleman birden camı kapatıp eline telefonu aldı ve yanına sakallı at hırsızı gibi bir tip geldi, bu arada ben hala araçtayım gözlüğümü kaba koyuyorum vs...
sonra bu at hırsızı tip beni takip etmeye başladı ama *** kullanan tip de yanımda durmaya devam ediyor bu arada, akabinde at hırsızı bi araca (***) binip aracımın arkasına yanaştı ama inmiyor yine...
tanıyanlar bilir paranoyak bi tip değilim ama gıcığı kaptım bi kere huzursuz oldum ve ileriye park etmek istedim, ben devam edince at hırsızı da *** ile peşimden geldi ve yine arkamda durdu...
ben durumu tartmak için durmaktan vazgeçip otobana çıktım tekrar ve *** yine peşimde. yavaşlıyorum geçmiyor vs...
sonra ayıldım, ben basarsam bu *** arkadan nal toplar diye ve aracım sağ olsun allah ne verdiyse basıp kayboldum...
şimdi birkaç yerden öğrendim ki bu parfüm satma olayları falan çok kılık değiştirmiş, artık özellikle yalnız seyahat edenlere yönelik deneme bahanesiyle parfüm koklatıp bayıltarak araç hırsızlığı, gasp ve adam kaçırma olaylarına dönmüş... zaten takip edilince falan anormallik sezdim ama bu kadarını tahmin etmemiştim...
neyse uzun lafın kısası, özellikle çoğunluk olarak yalnız seyahat eden arkadaşlar dikkat etsinler böyle ite, çakala pabuç bırakmasınlar çünkü son zamanlarda izmir ve istanbul'da bu şekilde araç hırsızlığı ve gasp olayları çok artmış...
siz siz olun kapınız otomatik kilitlenmese de manuel olarak kilitli gidin ve durduğunuz yerler kalabalık dahi olsa kimseyle muhatap olmayın...
not:
-araç plakaları aklımda yok olsa zaten emniyete bildiririm
-bunun ***'li falan olanlarını da yaşayanlar olmuş, özellikle kalbur üstü araçlar kullanıyorlarmış..."
durum böyle. arkadaşım plakaları hatırlamıyor. o sırada canının derdine düşünce basıp gitmek durumunda kalmış ve inceleyecek zamanı da olmamış. bu polis tarafından bir şekilde haber alınırsa en azından bölgede kontroller sıklaşır belki.
bu arada ekleme yapayım. bu olayı yaşayan arkadaşımın bir diğer arkadaşı da aynen şunları söyledi:
"yazdığın şeyi biz de yaşadık ben izindeyken. ben de adamdan işkillendim, 'camı açma' dedim, açtı. adam da önümüzdeydi altında *** vardı ***. yol kenarında durmuştuk biz de. ben panikleyince "hemen camı kapat, arabayı sür" dedim ve bizi takip ettiler. biz de çok korktuk."
bir başka arkadaşın daha yorumu:
"aynı yerde aynı olayı *** günü akşamüstü ben de yaşadım. biraz dil döktü, teşekkür ettim, iyi yolculuklar diledi. *** idi yine sanırım *** plaka."
rica ediyorum mümkün olduğunca bilinmesini sağlayın. durumu birazdan misafir gelecek olan polis bir arkadaşıma ileteceğim ben de. -
22. gümüşsuyu'nda motokuryeye çarpan beşiktaşlı kadın
yaptığı kazadan büyük üzüntü duyan kadın.
beşiktaşlı olduğu neden vurgulanmış ve dahası neden şaşırtmamış?
gün geçmiyor ki saçma bir başlık açılmasın.
(bkz: akıl izan feraset)
edit: kaza mağduruna acil şifalar dilerim. -
23. game of thrones
uzun zamandır kafamı kurcalayan bir soru var. bir zamanlar stannis ordu toplamak için braavosa gidip iron bank'ten kredi çekmişti. bugün ne ordu kaldı, ne para, ne de stannis. şimdi bu borcu kim ödeyecek? ulan adam öldü borcun tasası bana düştü arkadaş.
-
24. 2016-2017 sezonu yaz transfer dönemi
messi fener'e imzayı attı
"fenerbahçe şilili usta masa tenisi oyuncusu zondardo messi ile 2 yıllığına anlaştı." -
25. aylık 5 bin tl gelirle toplu taşıma kullanan insan
aylık 21000 net ile bir arkadaşım hep yapıyor bunu. hatta bu entry de belediye otobüsünden onunla birlikte girildi.
kafa adamdır. -
26. ahraru'ş-şam'ın 2 ypg'li kadını kahramanca infazı
suriye'de hiç bir tarafta ahlak yok. ne kürtlerde ne islamcılarda. ya onunki tamam biraz kötü ama şapşikler işte demeye de gerek yok. al birini vur ötekine.
verilen örnek de yanlış. ölüm normal ama teşhir normal değil. ypglilerin yaptıklarının ışıd'ın yaptıklarından farkı yok. çanakkale örneği üzerinden örnek verilecekse; türkler ölen anzakları kamyonlarla şehir meydanlarında teşhir mi ettiler yoksa tüklerin komutanları anzak cesetlerini kastederek onlar artık bizim evlatlarımızdır mı dedi... bunları düşünebilmek için einstein iq'suna sahip olmanıza gerek yok. suriye'de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor ve bu savaşta biri ötekinden daha iyi değil. bu kaosun içinde herkes nasıl kendini kurtarmaya çalışıyor, bunun için kendi çıkarını düşünüyorsa türkiye de bu savaşta kendi politikası gereği taraf olmak zorunda kalıyor. -
27. kanser
babam. 5 yaşında kaybettim. kendisi de 43 yaşındaydı. ağzından sigara ve alkol düşmezmiş. yıllarca annemle birlikte gurbette almanya'da işçi olarak çalışmışlar. biriktirdiklerini orospu çocuğu dayısına yollamış. burada bir apartman yaptırmak için. o orospu çocuğu dayısı da yolladığı paraların yarısını yemiş. bizim rahmetlinin yolladığı paralarla 2 apartman dikilecekken tek apartman dikilmiş. sonradan rahmetli öğrenince iş işten geçmiş tabii. sonra hasta olmuş, toprak çekmiş. dönmüşler memlekete. zaten bir sene sonra da toprağa kavuşmuş babacığım. kul hakkını bırak yemeyi, yedirmiş aq. kendi hakkı yenmiş.
dün 33 yaşında bir arkadaşımın kanserden vefat haberini aldım. inanın bırak kul hakkı yemeyi, çocuğun yardımına koşmadığı insan yoktu. yerinde durmazdı. komşusunun bir ihtiyacı varsa koşa koşa giderdi. dün kaybettik. toprağı bol olsun. yazlığında bizi misafir etmişti. yedirip içirmişti. çok güzel bir insandı.
kedim zeytin. o da kanser oldu. ameliyat ettirdik. tekrar kitle çıktı. metastaz olmaması için dua ediyoruz. çocuk 10 yaşından beri bizimle, yediği tek şey maması, kul hakkı yedi mi bilemem.
başkası yazsa çok pis küfrederdim de, delikan76 abimiz yazınca eskiden gelen bir saygım olduğu için kendisine susuyorum. duygusal bir zamanında yazdı heralde diyorum. itü mezunu adam sonuçta.
sonuç olarak kanserin kul hakkıyla falan alakası yok arkadaşlar. saçmalamayın. hepinizi öpüyorum. bol sağlıklı günler diliyorum. -
28. ramsay bolton
şu piç kurusu bu sezon acılar içinde geberirse 10 tane sokak çocuğuna döner ayran ısmarlıycam söz.
-
29. erdoğan'ın örtülü ödenek rekoru kırması
(bkz: bir ışid kolay yetişmiyor)
-
30. jelko obradoviç
tinercilerin başlığı altında takılmaya devam ettiği avrupa basketbolunun gelmiş geçmiş en iyi koçu ve efsanesi. elinden şampiyonluk hakemler tarafından çalınmıştır.
son saniyede çalınmayan 2 adet, tribünden bakan adamın göreceği hatalı yürüme ilkine 5 metre, ikincisine 30 cm yakınlıkta olan hakemler tarafından görülmemiştir(!).
ve bu kararın devamında maç uzatmaya gitmiştir. burada doğru kararı veren hakem olsaydı, son en fazla 7, en az 5 saniyede top fenerbahçe'nin elinde olacaktı ve maç bitecekti.
bu tinerciler hayatları boyunca buraları göremeyecekleri için anlamazlar. her maç 40'a yatırır bu tinercileri akıllanmazlar.
ayrıca, futbolda şampiyon olup, ulaşamayacakları yerlerdeki adamlara laf söylemeye kalkar.
kardeşim, hadi fikret size 10 yılda bir gördüğünüz şampiyonluk şerefine 65 lira daha sokmadı mı, gidin işte şampiyonluğunuzu kutlayın. ömrünüz boyunca göremeyeceğiniz yerler hakkında yorum yapmayın. kendi çöplüğünüze dönün. euroleague, obradovic ve fenerbahçe sizi aşar. görmediğiniz, bilmediğiniz için anlayamazsınız. çapınız yetmez.
gidin "şenol güneş oley" diye falan bağırın ne bileyim. zaten görüp göreceğiniz tek nimet 10 yılda bir gelen futbol şampiyonlukları. -
31. kızların yedekte birçok erkek tutması
daha önce yazdım. tekrar yazayım.
uzun zaman önce ortak arkadaşlardan dolayı kültürlü ve çekici bir hatun kişiyle tanıştım. bu kişiyle tanıştıktan sonra bir daha konuşmadık bile. geçenlerde mesaj attı;
+ özledin mi?
- anlamadım?
+ hiç merak ettim, bir şey soracağım da sana.
aha dedim kesin işi düştü. bir kez konuşup bir daha konuşmadığım kızın bu şekilde mesaj atması bir hayli ilginç geldi tabi bana. sor dedim, anlatmaya başladı.
biriyle sevgiliymiş ama hanımefendi(!), sevgilisinin en yakın arkadaşıyla da arada konuşuyormuş. neden konuşuyorsun dediğimde çok çekici, çok beğeniyorum dedi. bir şey demedim, devam etten başka. devam etti, arkadaşına ondan hoşlandığımı söylersem sevgilim benden ayrılır, sevgilimi de çok seviyorum, onunla çok mutluyum ama diğer çocuğu da istiyorum deyip fotoğraflarını attı.
konuşmak istemedim, belki mesaj atmaz diye cevap bile göndermedim, "?" yazıp gönderdi. bende başladım yazmaya; her mesaj gönderdiğimde onaylamasını söyledim.
"çocuklardan birisinin diğerine göre daha efendi olduğunu düşünüyorum. efendi olan senin sevgilin, diğeri daha ağzı laf yapan. (onayladı ama diğer elemana da tam manasıyla efendi denmez dedi.) uzun zamandır sevgili olduğunuzu düşünmüyorum efendiyle(onayladı), senin sevgilini sevdiğini de düşünmüyorum, aynı şekilde onunda sana aşık olduğunu düşünmüyorum. (onayladı çıkar ilişkisinden daha samimiyiz dedi.) piç olanla günlük bir şey istiyorsun. heves gibi, geçici. (onaylamadı)"
sonra yazdı, "ikisinin de yanımda yarı çıplak yatmasını istiyorum, bana sarılsınlar istiyorum, ikisiyle de sevişmek istiyorum.", içimden hani marjinal bizdik derken mesajda "double penetration" yani dedim, "gibi" dedi.
ulan ben şu anda ne yapıyorum, benim bu konuşmada ne işim var diye düşünürken son bir örnek daha verdim, başladım bilal'e anlatır gibi anlatmaya.
"oyuncak dükkanının önünden geçiyorsun, bir oyuncağı görür görmez çok beğendin, hemen almak istedin ve aldın, zaman geçti, oyuncak biraz eskidi, sonra sen yine oyuncak dükkanının önünden geçerken vitrindeki bir oyuncağı yine çok beğendin, almak istiyorsun ama alamıyorsun çünkü elinde fazladan bir oyuncak var. yenisini alsan ilkini kaybedeceksin ve o oyuncağı kaybetmekte istemiyorsun, ikisine birden sahip olmak istiyorsun, bu aç gözlülük bence. sence sen ne istiyorsun, ikinciyi alayım, diğeriyle de istediğim zaman oynarım diye mi düşünüyorsun?"
cevap atmadı haliyle.
kızları ikiye ayırabiliriz, bunlardan birisi yedek lastikçiler, diğerinin değerini de bilmiyoruz zaten. erkeklerde milletin yedek lastiği olmayı ne çok istiyor bunu anlamış değilim zaten. -
32. 17 mayıs 2016 dokunulmazlık görüşmeleri
1982 anayasası'na bir geçici madde eklenerek hakkında bugüne kadar yasama dokunulmazlığı kaldırılması istenen kişilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması amacıyla yapılan görüşmelerdir.
ilgili geçici madde şu şekildedir:
--- spoiler ---
“geçici madde 20 - bu maddenin türkiye büyük millet meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; adalet bakanlığına, başbakanlığa, türkiye büyük millet meclisi başkanlığına veya anayasa ve adalet komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında,bu dosyalar bakımından, anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; anayasa ve adalet komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon başkanlığında, türkiye büyük millet meclisi başkanlığında, başbakanlıkta ve adalet bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili merciine iade edilir.”
--- spoiler ---
oylama yapıldı ve şuan oylar sayılıyor. eğer 550 vekilin 330-366 arasındaki vekil değişikliğe evet oyu verirse referanduma gidilecek. 367 ve üzeri kabul oyu ise cumhurbaşkanı değişikliği doğrudan kabul edebilir.(referanduma da götürme yetkisi var ama 367 gibi zor bulunan bir rakam bulunmuşken pek uygulanan bir yöntem değil.) 329 ve altında kabul oyu ise önergenin reddedilmesi anlamına gelir. yani dokunulmazlıklar kalkmaz.
bir kaç dakika içinde sayım işleminin bitmesi bekleniyor.
348 evet çıktı. ikinci tur oylama cuma günü yapılacak. cuma günkü oylamada da bu sonuç çıkarsa(ki maksimum 356 çıkar akp ve mhp toplamı) referanduma gideriz.
-------------------
biraz oylama dedikodusu yapalım. kim evet vermiş, kim ne kadar fire vermiş yorumlamaya çalışalım.
sonuçlar:
evet: 348
hayır: 155
çekimser: 8
boş: 25
toplam: 536 oy
oylamaya katılım:
akp: 316
chp: 131
hdp: 50
mhp: 39
toplam: 536
akp ve mhp oylamaya katılan vekil sayısı: 355
çıkan evet oyu sayısı: 348
fire: 7
chp ve hdp oylamaya katılan vekil sayısı: 181
çıkan hayır bloğu(hayır+boş+çekimser): 188
fazladan gelen oy: 7
yani akp ve mhp'li vekillerden 7 tanesi ya hayır, ya boş ya da geçersiz oy kullandı.
---------------------------
çokça dönen bir laf var, kılıçdaroğlu evet diyeceğiz dedi ama chp bugün hayır/boş/geçersiz oy kullandı diye. kılıçdaroğlu bu evet oyu kullanacağız söylemini meclis oylaması için değil, komisyon oylaması için söyledi. peki aradaki fark ne? şu, komisyonda chp hayır dese bile komisyonda üye dağılımı akp'nin üstünlüğünde olduğu için tasarı komisyondan her halükarda geçecekti. cph işte burada evet diyerek, dokunulmazlık oylaması öncesinde chp'nin içindeki ulusalcı vekiller üzerine oynanmasını engellemek amacıyla olmuş olabilir.
oylama sonrasında hemen twitter'da #terördestekçisichp diye tag açıldı mesela. sözlükte çokça chp ile ilgili başlıklar da aktroller tarafından açılmakta. chp bu tip saçma sapan algı peşinde koşan güruha gereksiz propaganda imkanı vermemek adına komisyonda evet oyu kullandı, ak köpeklerin ağzını kapadı. tekrar ediyorum, chp komisyonda hayır deseydi değişen bir şey olmayacaktı tasarı akp oyları ile komisyonda yine geçecekti. chp evet vererek akpli köpeklerin kara propaganda yapmasının önüne geçti. yani komisyondaki vasıfsız oyunu vasıflı hale getirdi.
peki ne olacak?
cuma günü 330-366 arası evet çıkarsa referandum,
367 ve üzeri evet çıkarsa cumhurbaşkanı doğrudan onayabilir.
cuma günü de evet sayısının 367'yi bulmayacağını düşünüyorum. bu haliyle de dokunulmazlıklar ile ilgili tasarı referanduma gidecek. kaldı ki akp de bu işin referanduma gitmesini istiyor bana göre. zira bu referandum, akp'ye başkanlık referandumu için fikir verecek.
dokunulmazlık referandumu evet/hayır oy oranı tıpkı meclisteki gibi olursa muhtemelen sonuçlar şöyle olur:
evet: %63.94(akp+mhp 1 kasım 2015 seçim sonuçları toplamı)
hayır: %36.06(chp+hdp 1 kasım 2015 seçim sonuçları toplamı)
elbette ki chp içinde bu referanduma evet diyecek ulusalcı sayısı azımsanamayacak kadar çok. yani bu referandumdan %70 evet çıkması içten bile değil. akp de bu fazladan gelen %7'yi "bakın muhalefet parçalandı" diyerek başkanlık için kendi kitlesini başkanlık için "diri" tutabilir. zira kendi kitlesi yer bunu.
yani bu referandum başkanlık öncesi akp'nin nabız ölçeri olacak. sanmıyorum ama, hayır %40 çıkarsa akp başkanlık için tırsacaktır. %36.06'nın üzerindeki her hayır oyu başkanlık için muhalefetin elini güçlendirir. dokunulmazlıklar için bile %4 fire vermiş bir akp başkanlık için ne kadar fire verir orası başka hesap. ama akp'yi epey ihtihatlı olmaya itecektir.
kaldı ki milletvekilleri, vekillikleri sona erdikten sonra haklarında hazırlanan fezlekeler işleme alınıyor ve bu vekiller yargılanıyor. yani bugün hakkında fezlekesi olanlar vekillikleri sona erdikten sonra zaten yargılanacaklar. bu anayasa değişikliği sadece bunu öne çekiyor. 3 sene sonra değil, referandumdan evet çıkarsa resmi gazetede değişiklik yayınlandığı an yargılanacaklar. öyle ahım şahım bir durum değil yani.
dip not olarak da, chp teröre destek verdi vs diye öten bazı dangalaklar var. soruyorum kendilerine:
1- 2002'de seçimi kazanana kadar "tüm dokunulmazlıkları kaldıracağız" diyen akp sene 2016 olmasına rağmen bu konuda neden tek adım dahi atmadı?
2- 2 sene öncesine kadar "sayın öcalan" diyen kaç akp vekili hakkında fezleke hazırlanmıştır? madem akp teröre karşı, bizzat bugün cumhurbaşkanı olan recep tayyip erdoğan apo güzellemesi yaparken akpliler neden buna ses çıkarmadı?
3- chp'li 33 vekil hakkında toplamda 116 fezleke hazırlandı. chp vekilleri keriz mi de, "yasama da yürütme de yargı da bizde" diyen akp'nin önüne atsın kendini evet diyerek? mal mı lan chp? tek kurnaz siz misiniz?
4- hakkında kol gibi tapeler çıkan bakanlar da bu kapsamda mı?(bak montaj onlar deme sikerim dalağını) değilse chp niye göt altına gitsin? nerenin kurnazısınız siz?
traş yapmayı bırakın yani. chp, 116 fezlekesi varken niye kendini akp yargısına teslim etsin? bu ülkenin tek kerizi chp mi lan? üstelik chp "gelin toptan kaldıralım" dediğinde evet diyemiyorsunuz, kendiniz göt altına gitmeden anayasa değişikliği oyluyorsunuz, sonra chp teröre destek veriyor. hayır akıl yok, fikri var. çomar dediğimizde de kızıyorsunuz. samimi olun, gebeşlik yapmayın. -
33. annenin doğumgünü
doğum günlerini aklımda tutmakta en fazla bir japon balığı kadar becerikli olduğumdan utanarak da olsa sevinmiştim galatasaray 16 yıl önce senin doğum gününde uefa kupasını alınca. erkeklerin gereksiz maç hafızası gereği artık unutmayacaktım senin doğum gününü hiç.
o gün de pasta yemiştik ben maç bitince heyecandan elimdeki pasta tabağını fırlatmıştım, hiç kızmamıştın. sen zaten bana doğru dürüst hiç kızmadın. kızsan belki az daha aklım başımda olurdu ama kızmadın. sınıfta kaldım "olur oğlum sıkma canını" dedin, işsiz kaldım "olsun oğlum bulursun elbet" dedin, sevgilimden ayrıldım "hayırlısı olsun dünyada kız mı bitti be oğlum dedin", millete kızıp kızıp sarhoş oldum "dur kahve yapayım sana" dedin, gecenin bir yarısı eve geldim uykulu gözlerinle kalkıp "aç mısın?" dedin, gece yatmayı bilemeyip sabah kalkmayı bilemeyip uyanamadım emekli halinle sabahın 6.30'unda "oğlum hadi kalk geç kalıyorsun" dedin. her seferinde "anne sabah niye kalkıyorsun?" diye kızmama rağmen her sabah üşenmeden portakal suyu sıktın bana işe gitmeden.
bugün sen 55 yaşını bitirdin. insana annesi hiç yaşlanmazmış gibi geliyor. yaşlanmaması lazım çünkü. 55 yıllık hayatının neredeyse 30 yılını evi kyk yurduna çevirmeye çalışan 3 adama adayan kadına yaşlanmak yakışmıyor. belki biraz ketum biraz problem çocuk oldum sana hep. belki yıllardır hep aynı boyayla saklamaya çalıştığın beyaz saçlarının bir kısmının sorumlusu benim, belki hayalindeki çocuğun olamadım ama inan sen benim hayalimdeki anne oldun. bu sabah kalkar kalkmaz sana sarıldım, doğum gününü kutladım ama ben pek sevgimi gösteremem yine de. hediye de seçemem ben. zaten benimle yaşadığın bu 30 yılın karşılığı olabilecek bi hediye de yok dünyada. babama yaptığım gibi senin için de 55 fidan diktirdim bugün adına bir de bu yazıyı yazdım belki bir gün okursun diye.
iyi ki doğdun, iyi ki annem oldun.
imza: salak oğlun -
34. meral akşener cemaatin desteklediği bir aday
devlet bahçeli, tecavüzcülerin desteklediği bir başkan.
bu, devlet bahçeli'yi tecavüzcü yapar mı?!
meral akşener, cemaatin desteklediği bir aday.
bu, meral akşener'i cemaatçi yapar mı?! -
35. beşiktaş
sacma salak algilar yapiliyor. tamam uzundur az sampiyonluk yaşadik bu dogru da abartildigi gibi bi durum yok.
bakın son 9 sezonda beşiktaş ile fenerbahçenin şuan şampiyonluk sayisi eşitlendi. seneye de en guclu aday besiktas. suphesi olan var mi?? seneye de olsak besiktasin son 10 yilda sampiyonluk sayisi biranda feneri gecicek. fenerbahçe küçük takim olacak bi anda sanirim??
bu işler hizli değişir yani. tüpçü periyodunda çok hakkimiz yendi, çok zor gunler yaşadik ama bitti.
yani oyle abartildigi gibi dramatik bi durum yok. turkiyede son 20 senede gs cok basit sampiyonluklara konduruldu. bu durum haric besiktasin durumunda hicbir gariplik kalmadi artik feda sonrasi alinan bu son sampiyonlukla.
gücümüzün farkında olun beşiktaşli. her şey inanarak başlıyor. -
36. duolingo
göte göt diyen program.
-
37. türkçedeki en erotik kelime
(bkz: defalarca)
söyleniş şekline göre baya erotik bir kelime. -
38. 16 mayıs 2016 golden state okc thunder maçı
izlediğim onlarca nba maçının ardından şu çıkarımı yaptım;
nba'deki herhangi bir takımın ponpon kız takımıyla yaşayacağım günah dolu 1 haftanın ardından seçilen yöntemle öldürülmeyi kabul ediyorum. güzel bir reality şov olabilir yapımcıların tekliflerine açığım. sms'lerle ölüm yöntemimi falan oylayabilirler. -
39. hayat şarkısı
az önce hülya'nın kerim'e tokat gibi attığı ayrılık sahnesiyle gaza getirip evde altına yüzük koymalık peçete aratan dizi.
firdevs yöreoğlu'ndan gadınlık öğrendik, hülya reyiz ile yüksek yapıyoruz. -
40. kpss 2016
tabi ki hayatin sonu degil ama insan olsun istiyor. ben sirf yolumu cizeyim onumu gorebileyim diye atanmak istiyorum. derdim parasi, tatili, rahatligi falan degil. yaprak gibi ordan oraya savrulmaktan, ne oldugumu bilmemekten yoruldum. ev gecindiren insanlar var. tum kalbimle soyluyorum ki allah once onlara nasip etsin bu sinavda atanmayi. sonra bizim gibi yorgun, kirgin ama cok istekli gencler atansin. oyle atanabilecek bi puan yaptigimdan da degil de gonul ilk atamada kus olup yeni bir sehirde yeni bir hayata ucmak istiyor.
-
41. insanların restoranlarda bildiğin çiğ et yemesi
trajedi.
türk insanı için standart öğle ve akşam yemeği: çorba, sulu yemek, makarna veya pilavdır. ekonomik anlamda gelişmiş ülkeler, yemeğe salatayla başlar. bizim çorbayla başlamamızın arkasında yatan neden, aç kalma hatta doyamama korkumuz. çünkü çorba, ekmekle yenebildiği için doyurucu. aynı fonksiyon, 'sulu' yemeğin suyunda da var. c planı ise makarna veya pilav. üstüne içmeden duramadığımız çayı bu kadar sevmemizin en önemli nedenlerinden biri, şeker. hatta abartıp, çayı kıtlama içmemiz; kan şekerini sürekli zirvede dolaştırmamız.
çok değil, yüz sene önce karasabanla toprak sürdüğünü, aynı topraktan yapılan evde oturduğunu unutan bir halkın trajedisi bu. işkembe, kelle, paça gibi çorbalar, sizce füzyon mutfağı eseri mi, yoksa etin ancak bu kısımlarına para vermeden ulaşabilen insanların çaresizliği mi? lezzetiyle ilgili yorum yapmıyorum. kaynağını sorguluyorum sadece.
köy kahvaltısı diye utanmadan salam yiyenler, gerçekten köylü olan yaşlılara, "köyde kahvaltı var mı", "varsa nasıl" diye sorsunlar. tarhana'nın adı nereden geliyor, öğrensinler.
yediğiniz kebaplar et falan değil. kendinizi kandırmayın. zenginlerin yemediği et parçalarının kıyılmış ve yağla harmanlanmış hâli. bu kadar baharat, o et kokmasın diye bulunmuş zamanında. dünya et yerken, ucuzlasın diye içine sakatat karıştırılan kıymaya et diyen bir milletin mensuplarısınız. övündüğünüz ecdad, sarayda altın tepsiyle yerken; hayattaki tek amacı, çağırıldığında savaşa gidecek, onun dışında toprak sürecek bir tebâ, ne yiyebilirdi. avrupa birliği kokoreç'i yasaklayacak diye ortalığı ayağa kaldırırken, "bunu yemek kimin, nasıl aklına gelmiş" diye hiç düşündünüz mü?
bugün size çiğ gelen şey, aslında etin ta kendisi.
ilk defa gördüğünüz için, şaşkınlığınız ondan. -
42. sadece askerde karşılaşılan olaylar
haftasonu carsidan donerken alinan gazetenin icinden cikan barbie boyama kitabini 1 kisa donem * ve 2 uzun donem olmak uzere uc kisi boyamaya girismek, renk seciminde anlasamayan 2 uzun donemin baya tekmeli yumruklu kavga etmesi.
-
43. yaran inci sözlük entry'leri
'yaran' kelimesinden insanların ne çıkardığını merak ediyorum bazı entry'lere bakıp.
adam yemek tarifi vermiş, gelip buraya yardı diye koyuyor. iyi misiniz arkadaşlar? -
44. meral akşener
oyumu kendisine vereceğim topuklu deli kanlıdır.
devlet bahçeli de inat etmesin, gitsin nights watch'a kumandan olsun. hazır orda da bir boşluk var.
not: beşiktaş -
45. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
(bkz: eşek hoşaftan ne anlar)
(bkz: #60572867)
yeşili yaktık yine ama favlar şukular iyice coşunca dayanamadım.
öncelikle aramaya inanıyoruz,
(bkz: #32206056)
(bkz: #32737456)
(bkz: #34841997)
(bkz: #36870970)
(bkz: #41556949)
(bkz: #45147830)
dahası da var da yeter amk, kırk kere yazılmış aynı şey işte.
işin ilginç tarafı da aynı şeyi her yazan "abi hoşaf değil hoş lafmış o aslında" demiş. kimsenin de aklına iki saniyelik araştırma yapmak gelmemiş. aha da tdk linki.
yani ufkum genişledi diye elli kere yazılmış şeyi yazıyorsunuz, onu da yanlış yazıyorsunuz. atasözünün tdk'ya göre doğrusu eşek hoşaftan ne anlar suyunu içer tanesini bırakır şeklinde.
hoşaf yani, bildiğin hoşaf, hoşaf önemli, üst üste hoşaf deyince anlamsızlaştı tabi.
hoşaf. -
46. 17 mayıs 2016 kılıçdaroğlu chp grubu konuşması
kılıçdaroğlu:
"izmir büyükşehir belediyesi'nin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından aldığı kredi notu, amerika ve almanya ile aynı. türkiye'nin ise ülke notu, izmir'in kredi notundan tam 10 basamak aşağıda.
ve bu başarıyı sağlamış büyükşehir belediye başkanı 400 yıl hapisle yargılanıyor." -
47. okuldan kaçıp atari salonlarına giden efsane nesil
makineye karşı oynarken, yandaki kolu alıp sanki oynuyormuşcasına tuşlara basan bir çocuk olur. makineye karşı oynayan yenilince hıncını yandaki çocuktan basmasana lan adamı azdırıyon diyerek alır.
-
48. görücü gelmesi
dun kahve icmeye iki kadin geldi annemlere. komsuymusuz da tanismaya gelmisler. neyse tanistik hos bes, teyzenin bir oglu varmis, avukatmis, hic evlenmemis filan falan anlatti da anlatti teyzem, baktim annemin gozler guluyor, "aman kismet iste, olur ama gec olsun guc olmasin" diyor bana bakip.
neyse teyzeler kalkti, giderken mutlaka bize gelin diye soz aldi, hos bes ettik gittiler.
annem direk hayirli kismet moduna gecmisken, kadinlardan biri geri geldi. teyze yasliliktan artik bunamis, yanindaki hemsiresiymis, oglu da evli. bizim kismet gelemeden yalan oldu.
gorucunun bile sahtesi geliyor ya bana, hayattaki sansimi daha net anlatamazdim. -
49. fikret orman
bu adamı aziz'le aynı aynı kefeye koyanlar var,allah akıl fikir versin.
aziz galatasaray'ın uefa kupasına tesadüf derken,fikret orman bu kupayı 3 istanbul takımının da kazanacak potansiyelinin olduğunu daha dün açıkladı.
aziz en çok lig tv üyesi bizim taraftarımız bize çok para verin derken,fikret orman diğer takımları da finansal yönden büyütmemiz lazım,iyi rakipler rekabeti rekabet başarıyı getirir demiştir.
bu iki örnek bile futbola nasıl baktıklarının en açık örnekleridir.