onyuzmilyonbalon10
profili

  • michy batshuayi

    vasat bile olmayan, geçen sene arkasına teneke bağlanıp gönderilen forvet.

    ali koç eğer yağız sabuncuoğlu'nun dediği gibi bu adamı getirmeye çalışıyorsa, kendisi de hiç dönmeyip londra'ya yerleşsin.

    rambo okan'nın futbol aklı ali koç'tan büyük olabilir. hayatımda bir insan hakkında en fazla bu kadar yanılmışımdır. sıfır beceri, sıfır vizyon.

  • irfan can kahveci

    bir fenerbahçeli olarak, sene başında acunla beraber mendil açıp sene ortasında transfer çalımı atacam diye şov yapanlara sövmemi sağlayacak transfer.

    seneye yine mendil açarsın, sms istersin ali başkan. 6 ay havanı at ama gs'ye bırakmadım diye. taraftar da akıllı olsun devlet bankaları kredilerini bize yüklüyorlar vergi ile. uyanın artık!

  • 24 temmuz 2018 rte'nin bedelli askerlik açıklaması

    mantıksız bir açıklama.

    madem bundan sonra bedelliye gerek kalmayacak ve herkes temel eğitim alacak, ben niye 15 bin veriyorum? o zaman ben de gitmem

  • uber

    az önce kullandığım ve efendi gibi hizmet aldığım uygulama.

    hafta sonu diye adam arkaya sakız falan alıp koymuş, hani alkol alıp da evine dönen insanlar rahat etsinler diye. yol boyu sohbet ettik. boykottan falan bahsettim. "bu yoldan değil de şuradan gidelim trafik olmasın" dediğinde, "aman kazıklanır mıyım acaba?" hissiyati bile yaşamadım. sonuçta sistemde çıkan parayı ödüyorsunuz aşağı yukarı. hatta küsüratı bile almak istemedi, ben ısrar edip verdim.

    medeniyete ayak uyduracaksınız lan barzolar. amazon da gelecek, ona da ayak uyduracaksınız. o kadar!

  • jet sosyete (dizi)

    (bkz: avrupa yakası)

    (bkz: yalan dünya)

    aynı formatta hazırlanan başka bir gülse birsel dizisi. gag zamanlarından beri takip ediyorum ama artık kendi kendini tüketiyor.

    zaten ilginçtir, gülse birsel, beyaz türk/beyaz yaka sit-com'larını ülkeye benimsetti. nişantaşı ve cihangir entellerini/zenginlerini, yurdum insanının tüketebileceği bir formatta karikatürize ederek bir anlamda recep ivedik ve cumali ceber tarzı bir sosyolojik yıkıma çanak tuttu.

    recep ivedik'in temsil ettiği sosyolojik olguları çok güzel analiz eden bir akademik yazı okumuştum. şu anda aradığımda bulamadım. özetlemem gerekirse, recep ivedik'in, girdiği ortamlardaki kaideleri bozan, kaos yaratan, ikircikli maskeleri düşüren o maganda yapısının; yurdum insanında biriken bu nefretin kanalize edilip, yeniden biçime sokulduğu bir araç olmasına dikkat çekiyordu. örnekle, starbucks'a gidip mırra isteyen karakter, aslında dışarıdan bakıldığında imrenilen bu yaşam tarzını bozan ve dolayısıyla da toplumu deşarje eden; parmağı ile işaret ettiği bu orta-üst sınıf yaşam tarzlarına karşı duyulan göreceli mahrumiyetin, yerini hor görme ve kahkahalara bırakmasını temin eden bir sinema ikonu.

    gülse birsel de, nişantaşı/cihangir tayfasının koftiden entelliğini, mutluluk getirmeyen zenginliğini, geleneksel ve organik olan her şeye dayanılmaz arzusunu, içlerinde dolduramadıkları boşlukları; sürekli arkaya döşenmiş bir kahkaha eşliğinde topluma yediriyor.

    kemal sunal, kendi filmlerini incelediği yüksek lisans tezinde, oynadığı karakterlerin aslında toplumda yer alan feodal ve geç-kapitalist sömürü sistemlerine bir başkaldırı olduğunu; onun budalalığının ve sakarlığının, bu sorgulanamayan çarkları ters yüz ederek her şeyi aslı gibi ifşa ettiğini anlatır. yeri gelir marabadır, yeri gelir çöpçüdür; ancak o her zaman toplumun en altında; yolsuzluk ve mahrumiyet içinde hayatta kalmaya çalışan "içimizden biri"dir. hatta, son dönemlerde can verdiği dedektif kamber karakterini de, düzen bekçiliği yapması açısından kabul edilemez görür, öz eleştirisini yapar.

    velhasıl, toplumda artık kemikleşen; okumuş insanı hor görme, onu ötekileştirme refleksinin hard core versiyonu recep ivedik ise, soft versiyonu gülse birsel'dir. kendi kendini tekrara düştüğünden söz ederken, bu noktayı hatırlatmakta fayda var diye düşündüm.

    edit: yazıyı sonunda bulabildim. la haine, recep ivedik ve ışid

  • nuray mert

    cumhuriyet tarafından kovulması ile dibi gören liberal.

    islamcıların liberalizm ile beslenmemesi gerektiğini anlayamayacak kadar aciz bir politik duruşa sıkışmış durumda. orta yolculuktan kalemi aşındı artık.

  • sevan nişanyan

    en iyisini yapmış olan düşünür.

    bu adam mühür kırma gibi tck içindeki en kıytırık suçlardan biri yüzünden onlarca yıl hapis cezası ve 9 ayrı dosya ile uğraşıyordu yıllardır. dava sebebi o kadar saçmaydı ki adam yastığını yanına alıp gidip kendi teslim oldu.

    hukuk guguk olunca bu adamı salmamak için tck'yı esnete esnete bir beden büyüttüler. içeride kitap dahi yazdı adam. adli kontrol şartıyla arada bir çıkıp tekrar girdi. böyle böyle yıllar geçti.

    en sonunda böyle aşkın ızdırabını deyip çekip gitmiş. darısı da başınıza demiş.

    sevan bey, karınıza yaptığınız hareketi affedemesem de, geri kalan bütün hatalarınızı hayli hayli ödediğinizi düşünüyorum. selametle.

  • mathieu valbuena

    2 senedir ne forma, ne eşantiyon ne de bilet alan şahsıma, boykotu devam ettirecek transfer.

    aziz gerçek hayatta fm oynayan, şeker hastası ve çirkef bir başkan. hapse girip çıktıktan sonra paranoya da başladı.

    son 10 yılda kaç tane sportif başarı yakalamış acaba? zico'yu gönderdiği günden beri dikiş tutan tek teknik direktör olan ersun yanal'ı kovduktan sonra ne hâle gelmiş takım? bu takımı ben şampiyon yaptım diyerek getirdiği avane teknik direktörler neye mal olmuş acaba? istesem transfer yapardım ama takım batar dedikten sonra savurduğu 50 milyon euro nasıl bir başarı getirmiş? uzun vadeli planlama diye tanıttığı terrenao'yu kaç günde kapı dışarı etti acaba?

    kulübü ekonomik darboğaza kasten sokup kendisini kurtarıcı olarak lanse eden, 3 temmuz sürecini sadece kendi çıkarı için kullanan, sahada kazanamadığı başarıyı medya ve federasyon üzerinde baskı kurarak kurtarmaya çalışan bir kara lekedir kendisi.

    daha ortada teknik direktör yokken transfere başlayan ve getirdiği teknik direktörün kadro planlamasına sezon boyunca müdahale eden aziz'i bir sene daha izlemek istemiyorum. "büyük başkan" diye tezahürat eden fanatik, cahil ve satılmış taraftar gruplarına bir sene daha tahammül edemiyeceğim.

    inşallah alex'in ahı tutar da, bu da diego gibi parayı cukkalayıp def olup gider. ama bu kez aziz'i de peşine takarak.

  • nusr-et

    çok basit bir denklem ile büyüyen bir restoran zinciri.

    sosyo-ekonomik statüsü yetmeyen -ya da oturmamış- kişiler tarafından pahalı ve gereksiz görülürken, sınıfsal ayrımını tüketim yolu ile yeniden üretmek isteyen kesim tarafından sırf bu sebeple tercih ediliyor. yani, çoğu insanın yapamadığını yapmak kendi başına bir gösterge. saussure'ün dediği gibi bir signifier. veblen'in aylak sınıf ve bourdieu'nün ayrım kuramlarını araştırarak da fikir sahibi olabilirsiniz.

    soruyu yanlış sormamak lazım; "bu et bu kadar para eder mi?" değil "bu etin getirdiği prestij bu kadar eder mi?" diye sorulmalı. elbette bu adam kötü et ile insanları dolandırmıyor, ülkemizdeki bir eksikliği doldurmuş ve güzelce pazarlamış bir girişimci olarak yaptığı iş tartışıldığı sürece, kapısında kuyruk olmaya devam edecek. insanlar kanıksadığı zaman ise cazibesini yitirecek. bu nedenle saltbae gibi kendisine ait bir imza hareket yarattı. yaptığı işi bir sanat/zanaat -yunanca techne- haline getiriyor. sosyal medya ve pop kültür ile gündemde kalıyor. sofrasında sadece leonardo dicaprio değil, emirliklerin veliaht prenslerini bile ağırlıyor.

  • 2016 öğrenim kredisi affı

    köprü geçişinin 117 lira olduğu, öğrenciye ve işçiye zorunlu gss prim borcunun çıkartıldığı ülkede çıkacağı düşünülen af.

    imralı'ya af çıkma olasılığı daha yüksek.