adam cebrail in şovunu izliyoruz yazmış. sanırsın dakikada on tane vahiy geliyor pezevenke.
(bkz: melekleri karıştırmak)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 23 temmuz 2018 istanbul yağmuru
-
2. 24 temmuz 2018 dolar kuru
" cumhurbaşkanlığı seçimi beş yıla kalmaz. türkiye ne hale geldi, görmüyor musunuz? kasada damat var. esnaf lokantası gibi. "
muharrem ince -
3. para karşılığı seks yapan üniversiteli kız
sigaranızı satın aldığınız adama, nasıl "para karşılığı sigara satan adam" demiyor, direkt olarak bakkal diyorsanız, bu hanım ablalara da kısaca fahişe diyebilirsiniz.
yaptıklarını eleştirmek benim haddim değil, kendi vücutlarını istedikleri gibi kullanabilirler, zerre de umurumda olmaz. ancak para karşılığında seks yapmanın adı fahişeliktir. bunu sağından solundan büküp, sanki başka bir işle iştigal ediyorlarmış gibi yumuşatmaya lüzum yok.
ha bir de para karşılığında seks yapmanın adının görüşmek olması da apayrı bir başlık konusu. sanki bana bm genel kurulu toplantısında afrika'da insan haklarını tartışıyor. parasını alıp seks satmıyor musun arkadaşım sen? ne görüşmesi?
fahişelik fahişeliktir, seks de sekstir. kelime oyunlarına hiç gerek yok. -
4. 24 temmuz 2018 yunanistan yangını
insanları bırakın binlerce günahsız canlının, ağaçların yok olduğu bir afette bile birkaç fosil beyinli ırkçı çıkıp yunanistan yıkılsın, hepsi gebersin yazabiliyor.
sizin gibi herkesi düşman gören zihniyet yüzünden bugün türkiye'nin imajı yerlerde. (bkz: yurtta sulh cihanda sulh) diyen bir önderin adını ağzınıza almayı dahi haketmiyorsunuz siz.
inandığınız allah gerçekten varsa sizi ıslah etsin ne diyeyim. -
5. 24 temmuz 2018 ali koç camiaya sesleniş programı
o değil de bir gün akp iktidardan göçtüğünde türkiye'nin battığına dair sunumu kim yapacak?
-
6. çaylaklara bir entry bırak
şimdi o taraftan geldim.
-
7. 24 temmuz 2018 sütlüce'de toprak kayması
arda bey kenarıya çekilip inşaat işlerine girmiş... iş bilmez müteahhit göt altına gider. milli forma'ya ettiği büyük ayıptan beri sırtı bitten dötü mikten kurtulmadı, üzülene bir arda bey'e iki...
ödesin bakalım şimdi vatandaşların maddi zararlarını rayiç bedelden. -
8. 15 bin tl ödeyip 21 gün askerliğe kimse gitmez
gurbetçiler 2 bin euro'yu yatırıp tatile akarken , adaletsiz bulduğum uygulamadır.
edit : epey pm aldım , sanırım halen 1000 euro ancak tasarıda 2000 euro yazıyordu.resmi gazetede belli olacaktır.
edit 2 : haber linki yasa teklifi kabul edilmiştir , reis onarsa bu şekilde güncellenir. -
9. hatay'daki bedava künefe olayları
ortam kalabalık, önlerdeki herkes biliyor ki arkada daha almayan insanlar var. herif buna aldırmayıp tepeleme doldurduğu tabağının üstüne ağzına da sıkıştırmaya çalışıyor. lan tadımlık tatlı dağıtmışlar, al bir tadına bak, sonra çekil arkadaki de alsın. bolluk zamanı böyle yapan mahluk açlıkta ne yapar düşünemiyorum. umarım soyunuz tükenir diyeceğim de, en çok çocuk yapıp sokağa salan aileleri de bu tipler oluşturuyor işte. keşke boğazına takılaydı da boğulaydın rezil herif seni.
-
10. kazanırken alman kaybederken göçmenim
sonuna kadar saygı duyduğum söylem.
zamanında einstein şöyle demişti:
"izafiyet teorisinin doğruluğu kanıtlanırsa, benim bir alman olduğumu söyleyecekler, teorimin yanlış olduğu ispatlanırsa benim bir yahudi olduğumu iddia edecekler..."(1922)
aradan neredeyse 100 yıl geçmiş ama alman faşizmi hiç değişmemiş. -
11. 23 temmuz 2018 ahmet şık'ın meclis konuşması
konuşmanın tamamını buradan izleyebilirsiniz.
''kanlı bir kalkışmaya ve hemen sonrasında yaratılan hukuksuzluklara karşı, ilelebet sizin aklınızla düşünelim, sizin dilinizle konuşalım istiyorsunuz.
çünkü darbeci güruhla suç ortaklığınızı ortaya koyacak hakikatin, sonsuza kadar sır olarak kalmasını istiyorsunuz.
yağma ve talan üzerine inşa ettiğiniz suç düzeninize yönelik en küçük bir itiraza dahi katlanmak istemiyorsunuz.
aksine davrananları önce medyanızla hedef gösterip, trollerinize linç ettiriyor, yargınızla da rehin alıyorsunuz.
karşınızda diz çökmeyenlere salmak istediğiniz bu ibret ve korku dalgası yetersiz kaldığındaysa, sokakları milislerinizle dolduruyorsunuz.
türkiye artık sadece kâğıt üstünde bir cumhuriyet. yani, yurttaşı güdülmesi, yeri geldiğinde dövülmesi icap eden bir sürü gibi gören, hukukun rafa kaldırıldığı sözde bir cumhuriyet. '' -
12. alpay özalan
birilerinin idolü olduğunu bilse ilk kendi inanamayacak kişi.
nasıl bir yoksunluk, nasıl bir model eksikliğidir ki, adamın idolü alpay özalan olm. düşünsene böyle biri olduğunu. -
13. öss derecesi zekayı göstermez diyen tip
doğruyu söyleyen tiptir. öss gibi sınavlar zeka ölçmeyi göstermeyi bırak kendi amaçları olan alanda bilgi ölçme işlevini bile yerine getiremeyen şeylerdir. sen öss'den şu kadar puan aldım aman allahım ne kadar zekiyim diyorsan zekanla mutluluklar diliyorum.
-
14. türkiye'de istisnasız her erkeğin sakallı olması
-
15. bedelli askerlik
askeri üniformlar yapan şirketin adı: (bkz: ereğli tekstil)
sitesi: http://www.ereglitekstil.com/
adresi: sümer mah. sümer sok. no: 10 ereğli / konya / türkiye
kurumsal: (bkz: http://www.ereglitekstil.com/kurumsal.aspx)
bonus: (bkz: ereğli tekstil albayrak grubu şirketidir)
saygılar. -
16. kedi yavrusunun insan yavrusundan sevimli olması
insan yavrusunu bilmem ama birçok insandan sevimli olduğu kesin.
bugün trafikte küçük bir kedi yavrusunun yolun ortasında yemek yediğini son anda fark ettim. direksiyonu kırdım ve karşıdan gelen arabanın da yavaşlaması için kediciği gösterip uyardım. üzerime gelmeye devam eden şahıs ise camını açarak bağırmaya başladı. kendini savunduğu nokta onun durmasının gerekmediği, benim de kediyi ezmem gerektiği yönünde. kedi yerine ona mı çarpsaymışım. zaten hızlarımız en fazla 30 km. ara sokaktayız. hem yavru kediyi hem de beni görüyor ve yavaşlamak yerine yavru kediyi ezmemi bekliyor.
senden de senin o lüks arabandan da değerli o yavru kedi. çünkü masum. o kediye zarar vermektense, hiç istemesem de seninle tartışırım sorun değil. böyle insanları gördükçe insanlıktan soğuyorum. azalarak bitmeniz dileğiyle. -
17. 24 temmuz 2018 rte'nin bedelli askerlik açıklaması
mantıksız bir açıklama.
madem bundan sonra bedelliye gerek kalmayacak ve herkes temel eğitim alacak, ben niye 15 bin veriyorum? o zaman ben de gitmem -
18. doktorların hastalara saygısız davranması
aslında olay şöyle, hastane personelinin tamamı piç kurusu olduğu için , doktorun yanına gelene kadar zaten en az 2-3 tane piç kurusu embesille muhattap olduğun için doktorun her hareketi batıyor bu sefer. ben çok gözlem yaptım. hastane personelinin (temizlikçi ablalar hariç) tamamı piç. doktorlar da bundan nasibini alıyor.
edit : tahmin edeceğiniz üzere çok fazla mesaj aldım. bir daha söylüyorum, ss subaylarının da arasında iyi yürekli adamlar vardır elbet, ama bu nazilere küfür etmemi engellemez kimse kusura bakmasın. koca türkiye’den bahsediyoruz, 81 ilde toplam 500 tane hastaneyi baz alsak mesela, 7-8 tane(adet) düzgün hastane personeli vardır elbet, bakın 7-8 adet hastane demiyorum, personeli diyorum.onlar da bu sözlükte zaten, geri kalanı hala piç . -
19. 30+ yaşında olup kendini hala genç gören erkek
agalar biz cok kolay trolleniyoruz bu konuda, burada da arkadasalr oltaya gelmis.
erkegin kabul edemedigi en temel seylerden birisi bu. gerci kadin da oyle.
bu vesile ile, abu dhabi'deyim, plajda yoga yapiyorum. yasim 27 o zamanlar, (edit/ekleme, hikayenin en onemli kismi: etrafta genc/guzel kadinlar var, erkegin temel motivasyonu) dedenin biri geldi. dedi ben seninle kapisirim. dedim ha dede? adamin yasi 80 falan. bilek guresi icin elimi tuttu. ben dedi, kayakciydim dedi, 20 sene dedi, alp daglarinda kaydim dedi, seni cebimden cikaririm dedi.
dede hava 35 derece, neyin pesindesin, kalpten gidip basima mi kalacaksin falan demeye kalmadi, bildigin rekabet ediyor adam benimle, hing ming diye bilegimi sikiyor falan. yoga haraketleri yarisiyor. bacagi burusmaktan murdum erigi olmus, biyolojik kutle acisindan geri donusume gecmis adam, kendini esnetiyor, gel diyor bunu denizde yapalim dizlere kadar su olsun asil dengeyi o zaman orada gorursun falan.
var boyle bir sey biz erkeklerde. mutlaka meydan okuyabilir oldugumuzu surekli hissetmek istiyoruz. genc erkekler bize yaslanmissin derse direk icleniyoruz, cocuk gibi bir anda sinirleniyoruz falan "seni cebinden cikaririm aslanimlar" odur budur. bu da bizim bug'imiz sanirim. su an boyle isek andropozu dusunmek bile istemiyorum.
ha bakmayin entel entel konusuyoruz, is ciddiye binerse yeriz sizi 1995+ dogumlular, adam olun. -
20. ülkücüler ile naziler arasındaki fark
örneğin nazilerin ülkesine 4.5 milyon mülteci sokamazsınız. ama ülkücülerin ülkesine sokabilirsiniz.
-
21. ekşi itiraf
aylık itiraflarımı yapıp gideyim. here we go!
bazı insanlar yabancı şarkı dinledikleri için kendilerini kültürlü sanıyor, çok gülüyorum.
olaylar istediği şekilde ilerlemeyince sorunu kendisinde değil de karşı tarafta arayan, sen zaten şöyleydin böyleydin bla bla saçmalayan insanlar var. siyasetçilere kızmayın arkadaşlar ben nerede hata yaptım diye düşünmeme huyu bu toplumun iliklerine işlemiş.
insanlar en yakınlarına bile çok rahat yalanlar söylüyor ama inatla onları sevdiklerini iddia ediyorlar. gelin sadece otuz saniye dürüst olalım; kandırabildiğiniz kişiye saygı duyma ihtimaliniz yoktur. ve saygı duymadığınız birini gerçek anlamda seviyor olamazsınız. işin içinde maddi/manevi bir çıkar vardır ki yanından ayrılmıyorsunuz. keşke ne istediğinize dair biraz daha farkındalığınız olsa. olsa ki kendinizden başka kimseyi inandıramadığınız yalanları söylemeye bir son verseniz.
bazen kendimi çok yalnız hissediyorum, ama sonra pişman oluyorum, pişmanlığımın sebebi beni seven (sevdiğini iddia eden) insanlar değil. sanki kitaplarım çiçeklerim hatta buraya düştüğüm notlar gönül koyacakmış gibi içim burkuluyor.
bana hesap sorma ihtimali olan hiçbir şeyi tutamadım hayatımda. kök salmaya uygun olmayan karakterime göre bir çizgi belirlemişim hiç farkında olmadan. bu açıdan baktığımda beni üzdüğü için terk ettiğim, ya da beni terk ettiği için üzüldüğüm birkaç kişiden özür dilemem gerekiyor ama dilemeyeceğim. nasılsa sevmemişlerdir. kim bilir ne hesapları vardır üzerimde ama gerçekleştiremeden yollarımız ayrılmıştır. adem-i itimat meselesini epey abartmışım görüldüğü gibi. eski günlerime döneceğime dair de çok umutlu değilim. zira en yakınımızdakilerin bile sinsi sinsi ilerlettiği bir planı olabiliyor bize dair, hiç de masum olmayan planlar... dikkat etmek gerek.
bazen çok üşengeç olabiliyorum. hala anlamadım neden yapıyorum bunu. öyle ki doksan dokuzuncu merdivende yorulup geri indiğim ama o son adımı atmadığım olur. örnek; bir hikaye yazdım, en uygun ismi de buldum ama benden önce yazan olmuş aynı isimle bir şey. farklı bir kelime uymayacağı için vazgeçtim. düşünmek istemiyorum, hikaye ve içeriğine dair o kadar yorgunum ki yeni bir beyin fırtınasını kaldıramayacağım maalesef. o da diğerleri gibi haricinin derinliklerinde kalsın, edebiyatımız bir şey kaybetmez nasılsa.
karakterimdeki en büyük eksik, bir üstteki paragraftan da anlaşılacağı gibi, tutku. hayatımda hiçbir konuda tutkulu olamadım. hadi tutkuyu geçtim hırs bile yok. ulan insanın bir tane bile 'sensiz yaşayamam' dediği biri olmaz mı? ya da nasıl olmaz? ya da ne deneyimlemiştir ki yaşanabildiği bilgisiyle devam ediyordur hayatına? üniversitedeki ev arkadaşım duvarları yumruklamıştı sevgilisi gitti diye. sabaha kadar göğsüne vura vura ağlamıştı abartmıyorum, sonra da kaşlarını ve bıyıklarını almayı bırakmış, çocuk gelene kadar sürdürmüştü inadını. bizim o görüntüye katlanmakla ilgili suçumuz neydi bilmiyorum ama böyle zamanlarda yanında olmayacaksak neden arkadaşlık ediyoruz?
bir de leyla ile mecnun da şirin adlı bir karakter girmişti diziye son sezonlarda, mecnun'a demişti ki 'madem seninle olabilmenin tek yolu adımın leyla olması, ben de olurum o zaman' ve bir gün mecnun’un kapısında belirmişti, nüfus cüzdanındaki yeni ismiyle. gerçekten de leyla olmuştu kadın. çok özenmiştim. aşık olunuyor evet, ama neden her şeyden vazgeçecek kadar olamıyoruz? ya da bu çamuru kimseye bulaştırmayayım 'ben olamıyorum'
çocukluğumda; istediği herkesi etkileyebilen, başarılı, -göreceli olmakla birlikte- güzel, zarif, aklı başında, nerede ne yapması gerektiğini kestirebilen bir kadın olmayı hayal ederdim. kısmen oldum da. ama işler benim sandığım gibi yürümüyormuş. insanlar öyle kadınları uzaktan izlemek için çevrelerinde tutuyor ve gözlerini doyuruyorlarmış yalnızca. koca bir ömrü paylaşmak, hasta olduğunda çorbasını yapacak kişi olmak değilmiş hiçbirinin hayali. bir kadının karşısında titreyince değil, karşılarında titreyen bir kadın görünce mutlu oluyorlarmış. kimseye bizim için titreyin demedik ilginç olan. tamamen kendi kafalarında oturttular bir tahta ve hiç farkında olmadığımız o algının acısını yine bizden çıkardılar. sağlık olsun. o kişilere ah etmiyorum, tek isteğim 'yaptıkları her espriyi dakikalarca açıklamak zorunda kaldıkları bir hayat yaşasınlar' ya da 'ıslak tuvalet terliğine bassınlar' (bkz: leyla ile mecnun)
beş yıl önce bir arkadaşım evlilikten bahsederken 'sen kahır çekmezsin' demişti bana. o an anlamamıştım, şimdi anlıyorum ki bizden hep bir şeyleri görmezden gelmemiz bekleniyor. mutsuz edildiğin halde gitmemekmiş kahır çekmek; nefes alman ona bağlıymış gibi yaptığı her terbiyesizliğe katlanmakmış, aldatıldığını fark etsen bile anlamazdan gelmekmiş, peri padişahının oğlu/kızı muamelesi yapmakmış karşı tarafa. benim bunu idrak etmem gerçekten imkansız, neden sevdiğimiz kişileri elimizde tutmak için değil de kaçırmak için debeleniyoruz ? neden 'kahır' çekecek biri olup olmamalarını önemsiyoruz ? neden üzüyoruz ? zorluyoruz ? tepiniyoruz o sevginin üzerinde ? yok, yok, bu benim algılarımın çok dışında. asla ve kat'a girmez beynime. uğraşmayayım en iyisi.
önyargılı biri olmamak için, daha ilk bakışta ne tür bir pislik olduğu anlaşılan kişilere şans veriyorum. 'hadi' diyorum 'şaşırt beni, genellemelerin doğru olmadığını ispatla' istiyorum ki atılan taş ürkütülen kurbağaya değsin. maalesef ki her seferinde benim tahminlerimden daha beter bir karakter çıkıyor içlerinden. nazi kampıyla karşılaştırılamaz elbette fakat ‘eğer bir tanrı varsa ayaklarıma kapanmak zorunda kalacak' bu tiplerle yolumu kesiştirdiği için.
yaşanan bir durum acı veriyor gibi görünüyor bazen, sonra sahne değişiyor gözümde. olur ya filmlerde kamera sizin sevdiğiniz karakterin açısından karşıya bakıyordur ve yavaşça o karakteri izleyen gözün açısına geçer. o dönüş canlanıyor kafamda, diğer tarafta neler yaşandığını merak etmeye başlıyorum; nasıl göründüğümü, nasıl bir imaj verdiğimi, sözcüklerimin nereye dokunduğunu ya da dokunamadığını... bu bir lanet bence, çünkü olayları bu şekilde değerlendirdiğinizde kimseye uzun süre kızgın kalamıyorsunuz. içimdeki anaç canavar neden bu kadar doyumsuz bilmiyorum. herkesi her şeyi affediyor! affetmese keşke süründürse biraz ne olur sanki.
seçimlerimizi düşünüyorum son zamanlarda, kimi neden alıyoruz hayatımıza? gördüğüm kadarıyla birçok kişinin en derinlerdeki tek korkusu ‘yalnız kalmak’ özellikle erkekler kendilerini terk etme ihtimali olmayan kadınları tercih ediyor. hayatının öznesi değil de birilerinin kızı olarak kalmış kadınları. ali’nin kızıydı ahmet’in karısı olacak. kimliksiz, ancak bir başkasının kimliğiyle var olabilecek, ancak o zaman tamamlanmış hissedecek kadınlar. erkeklere hiç kızmıyorum inanın, buna izin veren hemcinslerimi anlayamıyorum hepsi bu.
tarım okuyorum aöf de, bugüne kadar ilgilendiğim akademik alanların hiçbiriyle yakın - uzak alakalı değil. keşke örgün okusaydım diyorum diğer yandan. dünyaya ait her şeyden tiksinmeme çok az kaldı, o gün geldiğinde ve kendimi dağlara vurduğumda başımın çaresine bakarım, aç kalmam en azından.
semizotu ektim, üç hafta içinde mahsul alınır demişlerdi ama inanmamıştım fakat akşam eve geldiğimde gördüm ki çoktan kafalarını çıkarmışlar topraktan. iki günde çimleniyorsa üç haftaya kalmaz bir güzel salatasını yapıp yerim ben onları.
okul hayatım boyunca hep en arka sırada oturdum, ilkokulda boyumdan ötürü attılar beni muhtemelen sonra da alışkanlığa dönüştü. o yüzden midir bilmem lakin herkesi görebildiğim açılarını severim hayatın. mesela ne güzel olurdu bir dağın tepesine çıkıp (nemrut olabilir) insanların sahte hayatlarını izlemek. bir süper gücüm olsa ağızdan çıkanları değil de akıldan geçenleri duyduğum. hissetmiyor değilim asıl duyguları ama ben sizin sesinizden sizin ifadelerinizle duymak isterdim. belki aklımın yetmediği kelimeleriniz vardır...
leyla erbil'i düşünüyorum bazen, demiş ki 'hiç sevilmedim'. yalnızca ahmet arif'in aşkı bile insana 'beni artık kimse sevmese de olur' dedirtebilecekken o kadın neden böyle bir cümle kurmuş? sevilmiş ama onun istediği gibi seven olmamış belki. bu da çok acı ulan. ah be leyla ah be leyla... sen göçtün bu dünyadan ama ben seni çok fazla kafaya takmasam mı acaba? sana o cümleyi söyleten hissi deneyimlemem umarım.
bir zamanlar bir nihilist tanımıştım, durun durun hemen heyecanlanmayın. elbette gerçek nihilist değildi. beni nereye koyduysa artık nihilizm vs dediğinde etkili olacağını düşündü sanırsam, hakkını yemeyeyim işe yaradı ama o nihilist şimdi aile babası. benimle vakit geçirebilmek için rol yapmış, akademi ödülüne layık ama oyunculuk yapmadığı için harcanan değerlerimiz var, çok üzülüyorum ülkem adına. bir kadının beğenisini kazanmak, aynı anda, nasıl hem bu kadar değerli hem de bu kadar değersiz oluyor anlamıyorum.
bir arkadaşımın eski sevgilisi; lisede albert camus okumaya başlayan, varoluşçu felsefeyi sonuna kadar benimsemiş ve insanların bir dine mensup olabilmelerine anlam veremeyen bir adammış. ama o adam omuzları açık gelinliğin üzerine bolero giyen bir kadınla ellerini göğe açıp dualar ederek evlenmiş. burada da çok görüyorum kadınları eleştiren cesur yürekler. ama hepinizin nasıl kadınlara hayatını ipotek ettiğini biliyoruz neyse ki. yazık burayı takip eden genç kadınlarımıza. erkeklerin gerçekten yazdıkları şeylerden şikayetçi olduğunu zannedecekler ve belki de ona göre şekillenecek fikirleri. inanmayın kızlar olabildiğiniz kadar itaatkar olun. yoksa sizi mutlu etmeyecekler, terk edecek ve o sürekli eleştirdiği kadınlardan biriyle evlenecekler.
carie bradshaw der ki; belki bazı kadınların dizginlenmeye ihtiyacı yoktur, belki de onların, kendileriyle yan yana koşacak birini bulana kadar özgürce koşmaları gerekir.
bugün de 30’luk ablalığımızı yaptık, hadi gidelim flortoz.
c u.
not: üzgün/dertli/mutsuz olduğumu düşünüp mesaj atanlar oluyor, öncelikle teşekkür ederim ama inanın mutsuz değilim. ara sıra tespitlerimi paylaşıyorum sadece, bir dilim çizkek yiyince bir hafta gülümseyerek dolaşan insanım ben, endişelenmeyin lütfen. -
22. annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması
babaannem de ilkokul mezunu, hayatımda gördüğüm en zeki kadın; babası okutmamış ne yazık ki. kendisinin 8 çocuğu da üniversite mezunu ve güzel yerlerde. hala öğrenmeye aç. kardeşi ilkokul diplomasını bulup getirince ağladı büyük bir hüzünle. bu okuyamamanın verdiği hüzün.
diploma ile cahillik arasında bağlantı bulunmamaktadır.
son söz:
okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır. -
23. 97'li erkekler
pokemon, mahalle kültürü var iken daha dünyada olmayan erkeklerdir.
ben 88'liyim, ben zor yetiştim pokemon'a, mahalle kültürüne. siz ne alaka amk? -
24. yaş 25 bedelli 15 ve 21 günlük askerlik
gidin görün gerçeklerin farkına varın, özellikle ekşi sözlük yazarları diyorsunuz ya; gören de sözlüğü bir şey sanar. buranın kitlesinin %70i öğrenci diyeceğim, ama yeterince açıklayıcı olmayacak. öğrenci denince aklınıza boğaziçi, odtü, ytü,itü, iü falan gelmesin. çankırı karatekin balıkesir, çorum öğrencisi falan çoğunluk. hayal dünyasında yaşayan kendini elit sanan bir kitle. ha muhtemelen bu "gidin"ciler de aynı kitlenin müridi çünkü ben askerliğini yapmış kimsenin" gidin" diyeceğine inanmak istemiyorum. neymiş adam olurmuşsunuz. herkes silah sevmek zorunda mı?
benim abim gitti buna. doğma büyüme bilmem kaç kuşak izmirli biri ve yüksek makine mühendisi olarak hem de. ığdır'ın aralık ilçesine gitti. muhtemelen haritayı elinize alıp cetvelle en uzak iki yeri çizmeye çalışsanız üç aşağı beş yukarı buna yakın bir şey olurdu.
deniz seviyesinde büyümüş adamın ayakları fil gibi şişti efenim orda. vucüt ne iklimine alışık, ne de yüksekliğine. her sabah komando gibi koştu, eğitim yaptı mesela. tuvalette poposunu taşla sileni de görmüş oldu, hayatında ilk kez otobüse binmiş olanı da. tuttuğu nöbetlerde sınırdan geçen kaçakçıları yabani hayvan olarak da raporladı, her gün ağrı dağını da izledi. bir ara ne zaman telefonla konuşsak hattı kestiler, meğer bunları toplayıp toplayıp gerçek terör saldırısı varmış gibi tatbikat yapıyorlarmış. ne müthiş. yükseklik ve basınçtan olsa gerek bir damarına pıhtı atmış, felç riski vardı, bir dolu kan sulandırıcı içti askerde "vatan borcunu" öderken.
eline bir silah verdiler adamın ığdır'dan erzurum'a, erzurum'dan ığdır'a, ığdır'dan ağrı'ya asker taşıdı durdu. ömrü boyunca diferansiyel denklem vs çözmüş adamdan alt tarafı iki atışlık eğitimle terör saldırı olursa onlarca askeri korumasını beklediler. haberlerde ktm'lerin tarandığı haberleri çıkarken.
sonunda ne mi oldu, döndüğünden beri panik atak hastası... vatan borcunu ödedi çünkü.
bugün sorsanız der ki imkanı olan gitmesin. bu ben yaptım siz de yapıncılar neyin kafasında insan gerçekten merak ediyor.
ha bir de hazır olu, uygun adım öğrenirsiniz diyenler var. yıllarca aptal aptal beden eğitimi derslerinde yaptırmadılar mı zaten onları kime ne faydası var? düşman saldırısı olsa ne yapacaksınızcılar var ki onlar en sevdiğim. teknoloji devrinde yine göğüs göğüse savaşıyorsak o bizim ayıbımız zaten. memleketin bütün pilotlarını bir terör örgütünden seçip şimdi de ihraç etmişiz, bu açığı nasıl kapatacağız önce bir ona kafa yorun bence. -
25. bütün evi ikea'dan döşemek
bir mimar olarak söylemeliyim ki;
gardrop benzeri hacimli ve mekanizmalı ürünler haricinde kesinlikle tavsiye edilen durumdur. (gardrobun taşınırken söküldükten sonra tekrar kurulabileceğinden endişe etmekteyim. sorun yaşamazsam onu da düzeltirim. gardrobu kutudan açıp kurarken bile mobilya ustası, "ben böyle bir şey görmedim abi" diyerek kurmuştur. tekrar sökülüp kurulduğunu düşünemiyorum bile.)
insan gibi kullanılırsa ne koltuk çöker, ne dolaplar (tv ünitesi, kitaplık vb. gibi nispeten küçük ürünler için.) bozulur.
boş gözlerden oluşan iskeleti aldıktan sonra gözleri istenildiği şekilde (kutu, sepet, kapak vs.) kullanabilirsiniz. sıkılırsanız değiştirebilirsiniz. gardrop içlerini dilediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz.
koltuk aldınız ve sıkıldınız mı? hemen her koltugun renk alternatifleri var. sadece kılıf satın alarak bambaşka bir görünüme bürünebilir mekanlar. ayrıca bu kılıf olayı kedili, köpekli evler için de çok idealdir.
farklı bir ürünün bir parçası hasar mı gördü? sadece parçayı alıp değiştirerek tamir sağlayabilirsiniz. yedek parçası bulunur.
ilk etapta küçük bir eve göre aldığınız mobilyaları, daha büyük bir eve taşınınca ilave modüller ile genişletebilirsiniz. eklektiktir.
bu adamlar aynı ürünü yıllarca üretebiliyor, değişik bir iddiaları var. ürünler birbirine benziyor ama aynı zamanda da benzemiyor. alıp kullanırken daha iyi anlayacaksınız.
tavsiye: kampanyaları yakalayın. sıfırdan düzülecek ev için hediye çeki, nakliye free, montaj free gibi kampanyalar oldukça işe yarıyor. sırf kampanya var diye alınamaz ama alınacağı dönem kampanya varsa kaçırılmamalıdır. zira ikea'daki en büyük sürprizle kasada karşılaşılmaktadır. reyonlarda ucuz görünen fiyatlar, kasada nakliye ve montaj fiyatının binmesiyle asılır. -
26. 24 temmuz 2018 ekmeğe %20 zam
batarken ardından güneş tepelerin, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
edit: kafiye olmamış uyarısı geldi.
batarken ardından güneş tepelerin, su veren hortumunu sikeyim itfaiyelerin.
hangisini beğenirseniz artık. -
27. sıçtık kelimesinin pc oyunlarındaki terminolojisi
- kunt defeat genc0 (621,345)
- kunt defeat calamity (631,375)
- kunt defeat anibus_ (635,484)
- kunt defeat klex (699,343)
- kunt defeat hitmebaby_1_moretime (611,375) -
28. türk'üm deyince yabancıların verdiği tepki
gayet haklı sebepler doğrultusunda verilen kötü tepkilerdir.
kendimizi ezmeye yer arar kafayla konuşmayacağım, aksine iyisiyle kötüsüyle nedne bunun böyle olduğunu anlatacağım.
dünyada bazı milletler bazı sebeplerden dolayı sevilmezler. örneğin uçuş görevlisi arkadaşlarım ruslar, araplar, hintliler ve iç hatlarda haliyle türk yolculardan çok çektiklerini söylerler hep. bunun sebebi bahsettiğim ülke vatandaşlarının yaşam kültürleri. örneğin ruslar çok kaba ve ısrarcı olabildikleri için ve kabin memurlarının yakasına 'tomaaatoo cuyys...'' diye yapıştıkları için * sevilmiyorlar. bunun gibi örnekler mevcut. gelelim bize:
evet, bizim insanımız kendi içinde ufak ufak aşağılık kompleksi çekiyor olsa da (yabancı dilim iyi değil, bizi sevmiyorlar, dışlanacağız gibi) sebep asla bu değil. buradaki esas sebep bizim kendi içimizdeki bastırılmışlığın doğurduğu tutarsızlık.
biz kendi ülkemizde tabulaştırdığımız, uzak kaldığımız, erişimini -kısmen- hoş karşılamadığımız bazı davranışları yabancı ülkelerde yapmayı kendimize hak görüyoruz. mesela bizim için başta ukrayna ve rusya olmak üzere eski sovyet ülkelerinin alayı kocaman bi genelev. hatırlarsanız fi tarihinde ukrayna'da kadınlar buna özel bir yürüyüş bile yapmışlardı. normal bir ülkede şu fotoğraftan sonra yerin dibine girmeniz gerekirken biz bunu resmen komik bulduk.
bu ülkede tur şirketleri bile bazı ülkelere alenen seks turizmi yapıyorlar. bi tane dallama tur rehberi kılıklı çıkıp zerre kadar yabancı dil bilmeyen hanzolara madde madde ne yapmaları gerektiğini anlatıyor. hayvana anlatır gibi. hayvan kötü örnek oldu, bitki diyeyim.
şu yazıyı okuyan erkeklerden kaç tanesi eşine ''hayatım ben kiev'e gidiyorum.'' diyebilir? bakın iki üniversite bitirmiş arkadaşım, dünyanın yarısını gezmiş olan sevgilisine ukrayna ve rusya yasağı koydu. ulan hadi ukrayna'da çok gezilecek yer yok diyelim; rusya gibi dünya tarihine damga vurmuş, her tarafı tarih kokan bi ülkeye bu muamele yapılır mı? bunu yapan kadın üstelik. şimdi buradaki konuyu türk erkeğine yıkma işine girmeden söylediğimi biraz daha düşünelim çocuklar.
bizi diğer ülke vatandaşlarının gözünde itici yapan bi başka detaysa kültürel farklılıklarımız. biz dünyanın neresine gidersek gidelim alışkanlıklarımızı da -esneklik olmaksızın- yanımızda götürüyoruz. bunu yemek yerken de, alkol içerken de, gece kulubunde dans ederken de yapıyoruz. yahu tek kelime gavurcası olmadan hesaba itiraz eden adam gördüm ben tiflis'te. herif bi de orada çok fazla türk var diye (çoğu da para babası, devlet tarafından sağılan kekolar) orayı türkiye bellemiş, adama memleketinde atar yapıyor. bu yüzden de 1 haftalık tatilde bile kültürlerine uyum sağlamamakta ısrarcı olduğumuz dünyalılar bizi sevmiyorlar.
çevremdeki hemcinslerimin hemen hepsi üniversite mezunu, genel kültür seviyesi yüksek ve temel anlamda aklı başında insanlarla dolu olmasına rağmen her yurt dışı tatil planı bi şekilde sekse bağlanıyor. adam burdan kuala lumpur'a gitmeyi kafasına koymuş; nerede ne yerim, nereleri gezmeliyim, başıma iş gelir mi diye araştırmadan önce eskort fiyatlarına bakıyor. eh be kardeşim bu kadar mı seks peşindesin? yemin ederim öyle bi şansı olsa uçakta menüden eskort seçecek.
ha bu söylediklerim uzaktaki bazı doğu ülkelerindeki iğrençlikleri kapsamıyor elbette. yani orada cinsel iğrençlik bi sektör haline geldiği için alan memnun satan memnun durumu var. zaten farkındaysanız oralarda çok sevilir bizim gibi milletlerden insanlar.
şu bastırılmışlığın doğurduğu çirkin ısrarcılık konusuna da değineyim.
kendi ülkesinde kadınlarla iletişim kurmak konusunda beceriksiz ne kadar erkek varsa yurt dışını ''orada kızlar çok rahat abi...'' diye anlatıyor. varsa çevrenizde böyle bi tip hemen uzaklaşın. zaten o tipler orada da bi bok yapabildiğinden değil, hani ben sallayayım da belki inanırlar ekolünden. düşün yani bu söylem ''yurt dışında kızlar teklif ediyormuş.'' gibi bi kalıba dönüştü en sonunda. etmiyorlar abicim, kendi dilinde anlaşamadığın kadınlar az buçuk bildiğin bi dilde teklif de etse anlamazsın zaten.
işte bu karmaşadan faydalanma peşindekiler de oradaki kadınlara adeta musallat oluyor; kendisiyle iki dans eden, sorduğu soruya cevap veren her kadını yatağa atacağına kesin gözüyle bakıyor. ondan sonra türkiye'deki kızları kezban olmakla, iletişim bile kurmamakla itham ediyor. e olum çünkü türk kızı dediğin sana bağışıklık kazanmış, tecrübe sahibi, temkinli. ne yapıp edip yurt dışındaki kadınları da türk kızı kıvamına getiriyoruz o da çok ayrı bi başarıdır.
kısacası türk insanın yurt dışında çok sevilmemesindeki temel mevzular bunlardır. entryde sanki komple erkeklere yüklenmişim gibi oldu ama öyle de değil. sonuçta kadın dünyanın her yerinde arz/talep dengesinin odağında olduğu için dışlanması, hor görülmesi erkeğe göre daha ender görülen bi durumdur. ha işte yukarıda bahsettiğim tarzda ukrayna'yı, rusya'yı tehlike gören türk kadının da; bahsi geçen ülkeleri kocaman bi genelev gören erkeklerden hiçbir farkı yoktur. haliyle bu kafadaki her insan hem kendisini hem de temsil ettiği milleti gittiği her yerde rezil edecektir.
sizden ricam kadın ya da erkek eğer bi hanzoysanız ya bunu düzeltin ya da yaban ellerde türk olduğunuzu sır gibi saklayın. -
29. kel erkeklerin asla yakışıklı olmaması
gece gece canımı sıkan başlık.ulan gecenin bu saati dolapta barbunya buldum onu ısıtıyordum çok da mutluydum he, barbunya lan bu tabi mutlu olacağım.bu arada ekşiye gireyim dedim,karşılaştığım başlıkla beraber yalnızlığım üzerinde yine felsefe yapıp birkaç saat daha uyuyamayacağım.hey allam ya
-
30. ölümüne en çok üzülünen sanatçı
baris manco
levent kirca
michael jackson
tarik akan
kayahan -
31. beykoz'da güneşin altında bekletilen 220 at
suç o atların işkence çektiğini bile bile bu meslekten vazgeçmeyen faytonculardan başka hiç kimsede değildir.
bu orospu çocuğu faytoncular taksicilerden beter.
arkadaşlar şu faytonculara bir çözüm bulamaz miyiz toplanıp dövsek falan?
bu faytoncular o kadar kötü ki taksiciler bile onlar yanında iyi kalıyor.
faytonculardan kurbanı atlardır. -
32. tarsus'taki esrarengiz kazı
hazreti google'a * "tarsus tarihi eser kaçakçılığı" yazıp aratın.
çıkan sonuçların yakın tarihlerdeki pek çok olaya dair olduğunu göreceksiniz. çünkü herkes evinin altını kazmaya ve daha da ilginci birşeyler bulmaya başladı.
mesela başlıkta adı geçen esrarengiz evden sadece bir kaç ev ilerdeki bir evin altını kazan evin sahibi, pek çok heykel ve madeni eşya buldu. yurt dışına kaçırmaya çalışırken enselendi. yakalananların geneli roma dönemi. demek ki buralara roma döneminde epeyce gömü yapılmış.
demek ki bulunan şeyler de roma dönemine ait.. tarsus'un roma dönemindeki hareketlerine bakarsak, isevi hareket ilk başladığında, burasının havarilerin sıklıkla geçtiği bir yer olduğu görülür. meşhur aziz paulus'un ninovalı damis'in ardılı olma ihtimali, damis'in antonius döneminde 200.000 ciltlik tarsus kütüphanesine apollonius'tan emanet aldıklarıyla katkıda bulunduğu, dünyada eşi bulunmayan bu kütüphanenin atina ve iskenderiye kütüphanelerinden daha da ünlü olduğu, isa olma ihtimali bulunan apollonius figürünün burada uzun süre kalması, yaşaması ve en ilginci burada ölmesi gömülmesi.. bunları üstüste koymak lazım.
bulunan şeyler din tandanslı olabilir. çünkü bu kazıdan sonra roma'ya üst düzey ziyaret yapıldı. durduk yere yapıldı. vatikan da durduk yere üst düzeyde kabul yaptı. ama ziyaret sonrasında vatikandan gık bile çıkmadı.
ben hala tyanalı apollonius ile alakalı olduğunu düşünüyorum. -
33. kaan hayat bekliyor
kaan 17 senedir epilespi hastalığıyla savaşıyor.
yeditepe üniversitesi hastanesi'nde tedavi gören kaan için toplamda 150 bin tl'ye ihtiyaç duyuluyor.
gelin,kaan'a hep birlikte umut olalım.
valilik onaylı bu hesaba yapacağımız ufak yardımlarla siz de kaan'a destek olabilirsiniz.
ziraat bankası:
ıban: tr94 0001 0005 7958 0886 1550 05
hesap no: 58088615-5005 579
çerkezköy - tekirdağ şubesi
hesap adı: islam karataş / tunay kızgın / süleyman ceyhan
fenerbahçe'nin resmi instagram hesabıyla duyurduğu yardım kampanyası:
link
edit: twitter üzerinden galatasaray ve beşiktaş'a da çağrı yaptığı yardım kampanyası link -
34. iggy azela'nın instagram paylaşımı
n192rs tescilli dassault falcon 50 tipi uçağın önünde kıçını sallayan bir adet şarkıcının* olduğu video. uçak 207 seri numaralı ve 2012'den bu yana florida merkezli r & s aviation şirketine ait durumda. başlık altında bilgi içeren tek entry bu olduğuna göre artık rahatça kenara çekilebilirim.
ekleme: uçak 9 ekim 2017'de çekilen bu fotoğrafta yeniden boyanma işlemi sırasında görülüyor. muhtemelen gövdede pencerelerin oraya atılan yeni şeridi bu sırada eklemişler çünkü eski fotolarında o kısımda şerit yok ve uçağın şeritlerinin renkleri farklı. -
35. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular
(bkz: #79494794) yaşam standardımı o kadar düşüremem, ben onu saraylarda yaşatırım *
(bkz: #79496011) merak ediyor, soru soruyorsa evet, bunun dışında lüzumsuz bir bilgi olduğundan hayır.
(bkz: #79496092) evlilik ve çocuk düşüncesinden uzaklaşmanın hayvanlarla ilgisi yok.
uzun süren evliliklerde insanlar hayat arkadaşlarından vazgeçemiyor. eş ya da baba/anne olmaktan başka bi şey o.
(bkz: #79496419) bazen sohbet kendiliğinden akar. bazen de biri yönlendirir. kısa cümlelerin insanı olduğumdan sohbeti yönlendirme becerim yok. bazen birileri bi yerden yakalayabiliyor, o zaman çenem düşüyor.
(bkz: #79497277) umrumda olmaz ve hatta işime gelir ve fakat evin masrafları konusunda ev arkadaşı gibi takılacaksa kırarımkıps. ne mal meraklısıymışsınız arkadaş.
(bkz: #79498446) hoşlandığım biri ile arkadaş kalabiliyorum, evet lakin benden hoşlanan birinden uzak durmayı tercih ediyorum.
(bkz: #79499859) çocukluk arkadaşım değil, herhangi bi arkadaşım da yazabilir; bu benim evlenmek üzere olduğum kişi ile ilgili düşüncemi, duygumu vs değiştirmez.
(bkz: #79500091) yolu bahtı açık olsun. hayatında bana yer ver(e)meyen bi ademoğluna ilan-ı aşk etmem, bir erkeğin bir kadına göre çok daha rahat hareket edebildiği bu toplumda gelip konuşmuyorsa, bu bir seçimdir.
(bkz: #79503391) istisnasız evet.
edit:yazım -
36. 24 temmuz 2018 istanbul şimşek gösterisi
izlerken zevkten dört köşe olduğum gösteri.
yağmur da yağıyor. yaz dediğin böyle olur lan ne o öyle sıcak mıcak!
edit: lan oğlum atmosfer elden gidiyeah! -
37. pala ile atatürk büstüne saldıran adam
o palayla gitsin işide saldırsın amk korkak soysuzları. zilyon şey yazardım ama amk suriyelisi için değmez bile
-
38. aşı yaptırmaya mecbur değilim hareketi
komplo teorileriyle kafayi kiran bir nesile sahit oldugumuzu gosteren kacinci olay.
hayir asi yaptirmayan ayri bir aydinlama mi geciriyor? super zeki mi oluyorlar? ne oluyor aga? asi yaptirmamis cocuklarin hastaliktan olmelerine dair haberleri de mi okumuyor musunuz?
yaptirmak istemiyorsan yaptirma. ama ben senin cocugunu, benim cocugumla ayni okulda gormek istemiyorum. cocuk parkina bile alinmamali. kendi evinde, ev okulu sistemiyle buyutuceksen buyut. -
39. eğitim fakültesi mezunlarının cahil olması
bir eğitim fakültesi mezunu olarak cevaplıyorum.
hoca derste şunu sorar 1/3 mü daha büyüktür 2/3 mü daha büyüktür.
sınıfın yarısı yanlış yapar.
derste kaplanın konusu geçer kızın birisi şunu söyler kaplan diye ayrı bir hayvan yoktur kaplan aslanın dişisidir.
bunlar sadece akla ilk gelen örnekler. eğitim fakültesi öğrencilerinin çoğu cahil birer insandır. kendilerini devletin maaşı sabit olduğu için geliştirmek istemezler. 1000 kitap okusan da 1 kitap okusan da devlette aynı maaşı alıyorsun düşüncesindedirler.
gelecek nesil öğretmenlerden umudunuzu kesebilirsiniz. -
40. mete gazoz'u dünya kupasında şampiyon yapan atış
gurur duydurmuştur.
haberim yoktu yarıştığından da, kazandığından da. çok mutlu oldum. paylaşan yazar arkadaşa da teşekkür ediyorum, kendisinin de dediği gibi ‘ülke gündemi bu kadar tırtken’ alınabilecek en güzel haberlerden biriydi.
umarım daha da başarılı olursun mete. eline sağlık. -
41. 2090'da uyanılsa google'da aranacak ilk şey
rte nasıl öldü?
-
42. mesut özil
"bu hayaletin kararına sevindim. yıllardır b*k gibi oynuyordu. şimdi de b*ktan performansından sonra bir fotoğrafın arkasına saklanıyor. mesut'un yıllardır milli takımda yeri yoktu." - uli hoeness
bayern munih in vergi kacakciligindan hapis yatmis baskanin bugunku rezil aciklamalarina mesut özilin temsilcisi cok guzel cevap vermis. suan tum haber sitelerinde yayinlaniyor ve bayern prestij kaybediyor.
mesut özil'in menajeri erkut söğüt:
bay hoeness, açıklamalarında futbolla herhangi bir ilgisi olmadığı için asıl noktayı kaçırmış. buradaki sorun, alman toplumunda yeniden ortaya çıkmaya başlayan ırkçılık ve ayrımcılık. kendisi dikkatleri bu sorunun üzerinden çekmeye çalışıyor. mesut, kendi açıklamasında da ifade ettiği gibi futboluyla ilgili eleştirileri kabul ediyor ve bunu işinin bir parçası olarak görüyor. ancak bay hoeness, tamamen abarttığı aptalca açıklamalarını destekleyecek tek bir somut kanıt bile sunamıyor. istatistikler ortada: 23 gol, rekor olan 40 asist ve üçü 2014 yılından sonra olmak üzere beş kez kazandığı yılın en iyi alman oyuncusu ödülü.
mesut'un yıllardır 'hayalet' olduğunu iddia ediyor ama hangi 'hayalet' bu ödülleri toplayabilir ve bunca başarı elde edebilir? mesut, 2018 dünya kupası boyunca maç başına en çok şut pası atan oyuncuydu. eğer mesut bu kadar kötü bir futbolcuysa, joachim löw, arsene wenger ve jose mourinho'nun görüşleri hakkında kendisi acaba ne söyler? bu üç üst düzey teknik direktör de mesut'u mevkisinin en iyilerinden birisi olarak görüyor.
bay hoeness, bundan sonra hakkında hiçbir şey bilmediğiniz konular hakkında size açıklama yapmak için enerji harcamayacağız. bu söylemleriniz sadece kendinizi küçük düşürmedi. bayern münih ve alman insanları da söylemlerinizden utanç duyuyor.
mesut, almanya'da kötü muamele gören tüm insanlar adına konuşma cesaretini gösterdi. göçmenler, müslümanlar ve diğerleri... hoeness da bu insanlara kötü muamele gösteren, önündeki gerçeklerle yüzleşemeyen insanlardan birisi. ne yaptığını çok iyi biliyor. mesut'un futboluyla ilgili çılgın bir açıklama yapıp, bunun yaratacağı etkiyle kendisinin gibi almanya'da birçok insanın da yüzleşmek istemediği gerçek sorunu örtbas etmek istedi. konuyu futbolla ilgili aptalca bir açıklama yaparak başka yere çekti, gerçek yüzünü gösterdi.
onun hedeflediği şeyi başarmasına izin vermeyeceğim. mesut, yıllar boyunca hem saha içinde, hem saha dışında almanya'ya her şeyini verdi. bu ülkeye bay hoeness'ın hayal edebileceğinden çok daha fazla katkıda bulundu. -
43. çorlu'daki tren faciasının araştırılmasının reddi
çorlu da bir yolcu treninin devrildiği, 24 kişinin hayatını kaybettiği kazaya dair verilen araştırma önergesi akp ve mhp'liler tarafından reddedilmiştir.
diyecek bir şey artık bulamıyorum..
up! -
44. yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
ayastefanos.
ilkokul'da sosyal bilgiler dersindeyiz. dersten kopmuş hafif uyukluyorum. bi ara gözümün açılır gibi olduğu sırada kitaptaki ayestefenos yazısına dikkat kesiliyorum. nedir ne değildir bilmiyorum ama mal gibi içimden tekrarlıyorum. "ayastefanos (yeşilköy) ayastefon (yeşilköy), ay amk " falan diye. yine uyuklamaya devam ediyorum derken hocanın sesiyle irkiliyorum.
- aksiiiii uyuyo musun sen
+ yoo hocam gözüm bi şeye takıldı da
- bırak şimdi onu sen söyle bakayım imzalandığı halde yürürlüğe girmeyen ilk antlaşma hangisi
+ yeşilköy
- (şaşkın bi ifadeyle) onun diğer adı ne diğer adı?
+ ayastefanos hocam
- bakın işte örnek öğrenci dediğin böyle olur
+ iyi o zaman ben kaldığım yerden uyusam mı asdsfasjks? -
45. güzel bir yüzün olmazsa olmazı
orantılı, simetrili, uyumlu vs. bunlar magazinel dayatmalar. güzelliği burada arayan ruhun obsesif ve zorda olduğunu düşünürüm. bir insan konuşmadan nasıl güzelleşir ki. anlatmadan, dinlemeden. doğru zamanda doğru şeyleri yapınca, en olgun davranışı gösterip en yerinde cümleleri kurunca güzelleşir. hiç mi konuştukça çirkinleşen "güzel" yüzler görmediniz.
-
46. telefonunuzu kullanabilir miyim diye soran insan
dün akşam 7 gibi otobüse binmiştim. her zaman ki indiğim durakta indim. birden eli yüzü düzgün, 20'li yaşlarda hoş bir kız geldi. telefonunun şarjının bittiğini, arkadaşını araması gerektiğini söyledi. başta korktum! ya gidip çalarsa falan babam beni mahveder. sonra vicdanıma yenik düştüm dedim tamam. numarayı söyledi ve telefonu verdim. bir kaç saniye sonra arkadaşının da telefonunun kapalı olduğunu söyledi ve teşekkür etti. bugün sabah telefonuma bir numaradan mesaj gelmiş. ilk başta anlamadım. kim olduğunu sordum ve akşam telefonumu isteyip kendini aradığını söyledi. sonra dedi ki senin ben tipini sikeyim. bir daha bu tiple dışarıda dolaşma çoluğumuz çocuğumuz var. bu tiple sokağa çıkmaya utanmıyor musun habeş maymunu tipli herif!
-
47. bedelli askerlik için bir dörtlük bırak
yirmi sekiz günde biter,
cepten on beş binin gider,
yaptık dersin ortamlarda,
yalancıyı kim siker. -
48. world of warcraft
şimdi yüce,kutsal , şerefli alliance'a bakıyorsun..
insan : beni, seni anlatmaya gerek yok zaten.
dwarf : el sanatlarında aşmış, üretken, sanatçı adamlar.
night elf : ataları olan iğrenç trollerin mükemmelleşmiş hali. büyü ve druid olaylarında aşmış kadim ırk.
gnome : makina mühendisleri odası üyeleri hepsi. zeka fışkırıyor bünyelerinden maşallah. bir de o küçük halleriyle çok sevimliler.
draenei : kutsal ışığın kadim temsilcileri.
worgen : bildiğin kurt adamlar. krallar hepsi.
bir de horde denilen uyduruk, sikko bir oluşum var. hadi gelin onlara bir bakalım..
orc : bu yeşil derili barbar ırk, bilinçli bir şekilde legion'a katılmış ve mülteci draenei'ları kadın, çocuk demeden katletmiştir. üstüne azeroth'a gelip sayısız katliam yapmıştır. kana susamış ve barbar bir ırk.
undead : zombiler. başlarında ölü bir elf bayan general var. adı yanlış hatırlamıyorsam sylvanas zortrunner'dı galiba. ölü sevici (necrophilia) fanları pek bir fenadır.
tauren : konuşan ineklerden oluşan bir toplum. kurban bayramlarında alliance/ horde ayrımı olmaksızın kıyıma uğrarlar.
troll : her ne kadar azeroth'un ilk akıllı yaşam formu olsa da, tarihi boyunca çirkinlikleri ve savaşları kaybetmesi alay konusu olmuştur. azeroth bile utancından bu ırkı değiştirerek elf yapmıştır. elfler, trollerin olmuş halidir.
blood elf : erkekleri gay'dir. ayrıca bu ırk haindir. alliance'a sırt çevirmiştir. bu hainlikleri ile tam da horde'a yakışır bir yer elde etmişlerdir.
goblin : işleri güçleri para olan, para için anasını babasını satan çirkin yaratıklardır. aralarında şerefe,saygıya önem veren tipler de vardır. renzik gibi mesela. onlar da alliance'a katıldılar zaten.
durum bu sayıııııııın dostlar. ben "tarafsız" bir şekilde olayı anlattım. bfa'un yaklaştığı dönemde taraf seçmekte zorlanmazsınız herhalde artık.
ps : panda diye bir ırk daha var. konuşan ayılar. bana göre gereksiz oluşum. konuşmaya değmez. -
49. en çirkin kadının bile kendini güzel sanması
“diye düsünüyor ve bana anlatiyor. puhahaha ah kadinlar” cumlesinden tipsiz kadinlarla takildigina gore yazarin da tipini az cok tahmin edebilirsiniz..
-
50. ahmet şık
adam doğru söylüyor ama hdp milletvekili o zaman haksız.
ya ben sizin algoritmanızı sikiyim.