beyaz itli prens13
profili

  • an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı

    sabah yurtdışına çıkacağım.
    mallarım yetişmedi.
    atölyede sabahlarken bir çalışanımın yeni bebeği oldu, evine bırakayım seni dedim.

    kapalıçarşı'dan eyüp'e gittim, dönerken edirnekapı mezarlığında bir kadın gördüm.

    hava yağmurlu.
    mezarı siliyor.

    arabayı parkettim. yanına gittim. hiç konuşmadık.
    ağlamaktan bir hal oldum şehit annesi ile.
    yardım ettim kendisine.
    tek kelime etmedik.
    ne denilenibilir ki zaten kendisine?
    mezarı cif ile ovuyordu.

    katlanılması çok zor acılar yaşıyor insanlar.
    allah sabır versin.

    saat sabahın 3'ü. güneş 5 saate doğar. ama bazı insanlara güneş hiç doğmuyor.

    ciğer kalmadı bende

  • ilkokul öğretmenine söylemek istenen şeyler

    sene 94-95 eğitim ve öğretim yılı.

    2.sınıfım.

    okulum diyarbakır'da bulunan,

    5 nisan ilköğretim okulu.

    asker çocuğuyum ve babamın görevi nedeniyle oradayım.

    dönem karışık. terörün azgın zamanları.

    devir taso devri.

    tenefüsler de çılgın gibi taso oynuyoruz.
    deli oyuncuyum.
    namım hemen yayıldı.

    o dönem diğer asker çocukları askeri lojmanda güven içinde oynarken ben her daim lojman dışında takılıyorum.

    dağkapı, şehitlik, ofis, alay, iskanevler, seyrantepe bu yaşımda giremeyeceğim mahallelerde cirit atıp taso kovalıyorum bisikletim ile gidip.

    her akşam pederden dayak yiyorum. nerede kaldım diye.
    cep telefonu yok tabi.
    devir karışık.
    ben de kaçırılmaya musait bir tatlılık içindeyim.
    adam da haklı.
    her gün kavga ediyorum, kir ve pas içinde eve geliyorum.

    elimde mega tasolar var.
    mega taso o zaman 5'lik.

    dedim bundan sonra mega taso 10'luk.
    haber tez salındı okulda.

    kimse kabul etmiyor.
    kabul etmeyenleri dışlıyoruz.
    oynayacak kimse bulamayınca affedersiniz sike sike kabul ediyorlar.

    okulun taso baronuyum resmen.
    taso satmaya falan başladım para ile.
    parası olmayanlara faiz ile verdim.
    10 tane verirdim 13 tane isterdim geriye.
    veren verirdi.
    vermeyeni döverdim.

    bir okul çıkışı 5. sınıflardan 6-7 kişi yanıma geldi.
    dediler ki mega taso tekrar 5'lik olacak.
    dedim olmayacak.

    hayatımda böyle dayağı bir de 18 yıl sonra brezilya'da yiyecektim ama haberim yoktu..

    ertesi gün okula gittim.
    göz ikisi de mor.

    öğretmenim zülküf küçükbayrak dedi oğlum bu hal.
    dedim öğretmenim böyle böyle.
    dedi sebebi ne idi.
    dedim mega taso mevzusu.

    göster dedi bana çocukları.
    gittik 5b'nin kapısına dayandık.

    eşgalleri verdim.
    hepsini tahtaya kaldırdı öğretmenim ve sıra dayağı attı.
    bir daha kendinizden küçüklere el kaldırmayacaksınız dedi.

    en son da sınıftan çıkarken döndü dedi ki

    "ayrıca mega taso 10'luk olacak!!!"

    öğretmenim...

    ınan benim arkamda bu yaşıma kadar böyle duran olmadı.

    umarım halen hayattasınızdır ve bir gün sizinle beraber yad ederiz bu anıyı.

  • beşiktaş

    lükse bak monaco ile berabere kaldık diye tadım tuzum kalmadı.
    real madrid taraftarıyım sanki aq bu ne trip böyle

  • 17 eylül 2017 slovenya sırbistan basketbol maçı

    şu avrupa şampiyonluğunu biz kazansak kupa töreninde podyumda 175 kişi olurdu, slovenya'nın koçu bile arka plandaydı kupayı zorla aldı.

  • aziz yıldırım

    ulu çınar fenerbahçe'yi getirdiği son durum.

  • 24 ağustos 2017 fenerbahçe vardar maçı

    galatasaray'dan sonra fenerbahçe'nin de elenmesi iyi olmadı.

    iki takımımızda gelecek sezon gruplara kalsalar dahi bu torbalardan kuralara girecekler.

    ve nispeten daha zor olacak işleri.

  • 22 ağustos 2017 sevilla fc medipol başakşehir maçı

    basakşehir'e çok üzüldüm umarım uefa bizim parayı sabah 9'da yatırır...

  • aykut kocaman

    fenerbahçe galibiyetsiz şampiyonluk kovalıyor. aykut kocaman'ın yeni taktiği euro 2016 portekiz şekli 3 puan almadan ligi kazanmak.

  • felipe melo

    brezilya'da yasayan brezilya ligini tribünden bir fiil takip eden bir beşiktaş'lı olarak 42.000 kişilik corinthians arena'da corinthias&palmerias maçında üzerimde beşiktaş forması varken nereden gördüyse beni devre arasında soyunma odasına giderken eliyle 4(yıldız) işareti yaparak beni gösterdi bu amk çocuğu.

    iş için 4-5 günlügüne uruguay'da iken uruguay takımı penarol ile palmerias'ın copa libertadores maçı vardı. hazır denk gelmişken bir de uruguay tribünlerini goreyim diye gittigim üzerimde beşiktaş forması olan maçta da bu amk çocuğu 30.000 kişilik stadta nerden beni gördüyse yine eliye 4(yıldız) işareti yaptı.

    kabusum oldun felipe melo.
    seni bulacağım..

  • mustafa reşit akçay

    osmanlıspor- karabukspor maçı sonrası devletimiz bir vergi memuru yollasın 20.000 dolar vermeye hazırım dedi.

    sanırım toplum olarak kokuşmuşluğun dibine vurduk.

    vatanseverlik, yardimseverlik, hayırseverlik ele ayağa düşmüş..

    yapılan iyilikler, yardımlar gözümüzün içine sokula sokula yapılıyor.

    çol samimi isen hocam gidip yapsaydın ekran başından borozanlık yapmaya gerek yok.

    tabi mensubu olduğun camia gereği yalakalık yaparak ne elde edeceksin şaşıyorum.

    yoksa terim sonrası milli takıma mı göz kırpırıyorsun?

  • ülkeyi terk etmek isteyenlere destek platformu

    652 sarandí passage, bartolomé mitre/montevideo-uruguay

    bu yukarıdaki adresini yazdığım dükkanı anlatayım biraz size.

    ismi louvre antıquıtıes&joyerıa

    3 yıl önce uruguay'ın başkenti montevideo'ya düştü yolum. yeni bir ülke, yeni bir pazar arayışları çabasındayım.

    antika ve mücevheriyat işi yapan bu çok iyi konumdaki dükkan şehrin merkezinde beni karşıladı.

    içeri girdim. değerli tablolar, antika objeler, değeri onbinlerce dolar olan mücevherler vs..

    sonra ortodoksların ruhani lideri bartholomeos'un resmi takıldı gözüme duvarda asılı duran.

    görünce resmi istanbul'dan geldiğimi söyledim.
    çok şahane el yapımı işlemeleri olan sonradan ceviz ağacı olduğunu ögrendiğim masasında oturan ihtiyar bir adam gözleri dolu dolu bana baktı ve;

    "hoşgeldiniz" dedi. kibarca kalktı ve yanıma geldi.

    dedi hangi rüzgar attı sizi buraya.
    başladik muhabbete..

    6-7 eylül olaylarından kaçan bir istanbul ermenisi imiş.

    evimizi yaktılar. dükkanımızı yaktılar. babamı, annemi gözlerimin önünde dövdüler dedi. canlarını zor kurtarmışlar.

    bir kaç ülke gezdikten sonra da son rotaları uruguay olmuş.

    çok zengin olmuş orada. ama vatanım dediği türkiye'ye bir daha hiç dönmemiş. tatil amaçlı bile.

    "eğer bir daha geleceksen senden bir şey rica edebilir miyim? " dedi..

    "bana pişmaniye getirir misin?"

    "çocukken çok severdim, on yıllar oldu yemedim"

    gittim 2 ay sonra yine verim pişmaniyesini.
    bizim günlük hayatta hiç yüzüne bakmadığımız, ancak şehirlerarası yollarda mola yerinde denk geldiğimiz pişmaniyeyi yerken hüngür hüngür ağladı koca adam.

    her gittiğimde veririm. her verdiğinde ağlar.

    her seferinde de türkiye özlemini anlatır.

    kimseye kırgın değilim diyor ama kırgın belli ki.
    karşı komşumuz veli efendi evimizi yağmalıyordu, üst sokaktaki fırıncı mehmet babamı dövüyordu diyor..

    nasıl kırılmaz insan?

    "bizi bize kırdırdılar" dedi. biz vatansız kaldık. onlar vatansever oldu.

    yarın yine gidiyorum uruguay'a. çantamda pişmaniyesi hazır. o da gözyaşlarını hazırlamıştır yine.

    bu sefer ben de hazırım ağlamaya onunla. güzel ülkemin hali için.

    selamınızı iletirim. hala güzel insanlar var ülkemizde. onların selamını..

    not: uruguay ve paraguay'a gelmek isteyen yazarlara elimden gelen yardımı yaparım.

    edit: arkadaslar yüze yakın mesaj aldım. herkesi cevaplamaya çalıştım. hızlı hızlı yazdım. hitabetimde, uslubumda ve mesajlarımda bir hatam olduysa affınıza sığınırım. kabataslak herkesin sorusu yanıtlıyorum. tam cevap alamazsanız yine yazın daha detaylı yazarım.

    hepiniz çok iyi insanlarsınız. hemen hemen herkesin güzel bir kariyeri var. bunu elinin tersi ile itip huzurlu bir yaşam için dünyanın bir ucuna gelmeyi göze almak isteyenler inanın hiç az sayıda değil.

    ne yapalım.. bize bunu mecbur edenler utansın..

  • beşiktaş

    2007/2008 sezonu inönü'de vestel manisapor ile oynuyoruz.

    ben hemen beşiktaş yedek kulübesinin üstünde numaralı tribündeyim.

    serdar kurtuluş yedek.

    maçın başlama vuruşundan önce serdar yedek kulübesindeki yerini almak için yaklaşırken ;

    - "serdar serdar" dedim boynumdaki siyah&beyaz atkımı ona fırlattım.

    atkıyı aldı nisan ya da mayıs ayındaki o sıcak havadaki maçta boynuna doladı ve bir metin oktay selamı yaparak eline kalbine götürdü ve "eyvallah" dedi.

    90 dakika bitti. ben sırtım sahaya yüzüm tribüne dönük setin üstünde otururup goygoy yaparken sırtıma bir el vurdu.

    döndüm baktım serdar kurtuluş.

    "atkıyı sen mi vermiştin bana?" dedi.

    şaşkınlıkla "evet" diyebilidim.

    oyuna girmediği maçta üstündeki çubuklu formayı çıkarıp bana uzattı.

    "bu da benden sana olsun" dedi.

    yüzümde bir tebessüm dolmabahçe yoluna doğru yürümeye başladım.

    yanımda bir çocuk geldi. yaşi 7 bilemedin 8 idi.
    artık bakımsızlıktan mı yoksa vitaminsizlik ve yoksulluktan mı bilinmez pek ufak tefek duruyordu görüntüsü.

    "elindeki kola bittiyse tenekesini alabilir miyim?" dedi..

    maç sonu bira ve kola tenekelerini topluyordu.

    "hangi takımlısın sen?" dedim.

    "beşiktaş'lıyız tabiki abi,ayıp ediyorsun" dedi..

    elimde duran serdar kurtluş'un bana verdiği formayı ona uzattım.
    hemen üstüne giydi. ayaklarına kadar uzandı forma.
    beşiktaş formalı yürüyen bir kafa oldu ve uzaklaştı gözden.

    vodafone arena açılışında beşiktaş'ta yürürken kağıt toplayan bir cocuk gördüm. üstünde 2007/2008 sezonu çubuklu formamız ve arkasında serdar kurtluluş yazıyordu.

    dedim bu çocuk o çocuk mu acaba diye vardım yanına gittim. formanın beyaz yerleri kirden simsiyah olmuş ve baskılarıda yer yer kopmuştu.

    "forman güzelmiş nereden aldın" dedim.

    "abi bana sen vermiştin, seni hatırladım" dedi..

    hala cılız ve çelimsizdi..

    sonra ekledi..

    "ben o gün bana sorduğunda beşiktaş'lıyım demiştim ama elindeki kutuyu vermezsin diye sana yalan attım. o günden sonra beşiktaş'lı oldum harbiden" dedi..

    belki kaderi değişmemiş bu genç arkadaşımızın geçen 8 yılda hala imkansızlıklar içinde ama hepimiz gibi o da şampiyonluk bekliyor..

    yüzünde kocaman bir gülümseme ile
    "şampiyon muyuz abi bu sene?" dedi.

    "şampiyonuz tabiki" dedim, şampiyonuz....

    zordur beşiktaş'lı olmak;
    dünyada türk olmak gibidir türkiye'de beşiktaş'lı olmak.

    ama önce insan olmak.
    hakkı'nla yen,şeref'inle kazan!!

  • japon insanındaki türk ve türkiye hayranlığı

    japonlar herkese saygılıdır.
    bir afgan'a da bir mozambikli'ye de aynı hayranlık ve hürmet ile yaklaşırlar.

    zamanında bize de aynı insani duygular ile yaklaşmışlar ve bizim abartılı mehmet scholl milliyetçiliğimizin kurbanı olmuş söylemdir.