kalenin içinde ofsayt itirazı yapan mal kim lan puhahahahha
sana lisans vereni sikeyim.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 25 ağustos 2017 galatasaray sivasspor maçı
-
2. aykut kocaman
isin en ironik yani konya ile gecen sezon kupayi almasaydi fener bu maclari hic oynamadan direk gruplardan baslayacakti. adam safi zarar. ahhahahahhhahhaa.
-
3. ünlü biriyle ilişki yaşamış sözlük yazarları
meltem banko entry'imi sildirmişti.
-
4. türkiye'de sıraya girme kültürünün olmaması
her sabah düzenli olarak beklediğim 36l otobüsü için durakta sıraya girerim. bazen otobüsü kaçırınca 10 dk tek başına beklerim. sonra insanlar yavaş yavaş durağa doluşmaya başlar. kimi benim arkamda durur kimiyse farklı yerlerde durup otobüsü bekler. yani sıraya girmezler. işte bunlar var ya, hem en son gelenler hem de otobüs gelince koşa koşa ilk binmeye çalışan tipler. bi iki kere isyan ettim ne destek veren oldu ne de uyarıyı dikkate alan. çomarlık bu işte. koşa koşa bindiği otobüs ağzına kadar dolu zaten ayakta gidecek hıyar. sanki dünyanın sonu geliyor da son kurtarma gemisi o otobüsmüş gibi davranıyorlar. çok pis küfürler edesim var.
-
5. fenerbahçe'nin kadıköy'de galatasaray'a yenilmesi
bir fenerli olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki o sene bu sene.
-
6. kadıköy kızı
(bkz: hayat ağacı dövmesi)
(bkz: yoga)
(bkz: büyük ev ablukada konseri)
(bkz: kabak tatili) - çünkü çok doğa. hepsi aynı anda aynı yeri seviyooo. aynı yeri keşfediyoo. *
(bkz: beyaz nike) kadıköy kızı item
(bkz: grafik tasarımcı sevgili)
(bkz: arkaoda)
(bkz: neoliberal öznellik) ---- ağbiii herkesin kendi dışıncesi sonuçta. faşisme gerenk yok yani.
arkadaşlar hepiniz birbirinize benziyorsunuz.
sıkılmadınız mı?
paketler iyi fakat beyin yok.
ideoloji diye bir şey yok.
ruhaniyet var. ruhani kurtulacak gerizekalılar. büyük ruhaniyet kuşağı. bravo. çok yaşayın.
----ben değişince. dünya da değişecek. her şey içimizde saklı!
e tabi öyle canım benim. kim bakacak "yabancıya"?
sen içine bak.
"öteki" dönüşmeyi getirir çünkü. ezber bozar.
bas kültürel ensesti.
okumak yok. bişey yok.
içki iç, esrar çek, festivale git.
souuund ç ok iyi yaaaa.
souund çok iyi ağbiii.
mütiş bir experyıns yane.
sorsan türkiye'nin en aydınlık kitlesi.
edit: genellemeymiş.
kardeşim kendini genelletmeyeceksin o zaman. şunları okuyunca aklına hakikaten tam da böyle birisini tanımıyorum diyebilecek kaç kişi var?
ne demişler? bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir. *
y.dışına çıkıp vizyon genişletiyormuş.
adam onun için 1000 sene vermiş. bizimki bir interrail yapıyor. rönesans. bir erasmus yapıyor. rönesans.
hoooop bütün bilgiyi hüüüp diye çekti bizim kız.
komedisiniz.
----
edit 2 :
gelen mesajlardan birisinin içinde geçen bir cümleyi kitlemizin ne mal olduğunu anlatması bakımından paylaşmak isterim.
"muhtemelen fakirsin, çirkinsin ve muhafazakar bir aileden geliyorsun."
----
biraz dünyaya bakın.
hayatın çelişkileri yoksulluktan, çirkinlikten, muhafazakarlıktan ibaret değil.
ah benim cahil kardeşim.
bi de şey demiş:
"nefret değil, sevgi saç."
ne kadar da sevgili bir insan değil mi?
yoksul, çirkin ve muhafazakar olduğumu düşündüğü için bana sevgi getirmiş.
işte yogayla bu kadar sevgi oluyor.
sevgi neydi?
içimizdeydi.
ama çok derinde.
vuruldum en zayıf noktamdan çirkinliğimden, yoksulluğumdan vuruldum, şimdi neylerim kadıköy kızı?
#70413254 * -
7. 24 ağustos 2017 fenerbahçe vardar maçı
galatasaray'dan sonra fenerbahçe'nin de elenmesi iyi olmadı.
iki takımımızda gelecek sezon gruplara kalsalar dahi bu torbalardan kuralara girecekler.
ve nispeten daha zor olacak işleri. -
8. 25 ağustos 2017 büyük istanbul boşalması
ege'ye cum shot olacaktır
-
9. 25 ağustos 2017 milli takım aday kadrosu
arkadaslar, ozan tufan'ın olduğu ancak oğuzhan özyakup'un olmadığı kadronun, afedersiniz, kurucusunun mentalitesini s.keyim.
milli takım neye göre, hangi kriterlere göre, kim tarafından seçiliyor anlayamadim, anlayamıyorum.
edit: selcuk da varmış. ben daha bi şey demiyorum -
10. fenerbahçe
vardar teknik direktörüne "biliyorduk ki fenerbahçe'nin sistemi 2-3 oyuncuya dayanmaktadır. topu yan pas yaparak sürekli çeviriyorlar, dikine oynayamıyorlar. biz de stratejimizi buna göre belirledik" lafını söyletebilmiş takım. söyleyen adam ancelotti değil, mourinho değil, klopp değil. vardar teknik direktörü.
-
11. miley cyrus'un açık alanda tuvaletini yapması
"istediği gibi yaşıyor" meriç ekşimeriç
-
12. 2017-2018 şampiyonlar ligi g grubu
troll ve gerzek yorumları bittiyse adam gibi bir analiz yapalım:
pot 1: monaco
avrupa'da geçtiğimiz yılın açık ara en flaş takımı. fenerbahçe ile play-off oynadıklarını ve neredeyse eleneceklerini düşününce bir tuhaf oluyor insan. o monaco'nun daha sonra çıktığı seviyeyi çok az insan önceden tahmin edebilirdi.
klasik olarak söylenen ilk şey çok fazla kilit oyuncu kaybettikleri. ama çok da iyi takviyeler yaptılar. glik-jemerson tandemine bir de kongolo eklendi. tielamans zaten avrupa'da dikkatleri üzerine çekmiş ve büyük bir takıma transferi beklenen bir oyuncuydu. rennes'den aldıkları diakhaby patlama yapması muhtemel bir oyuncu. mbappe'nin resmi olmayan kadrodışı durumundan beri ilk 11'de şans buluyor. falcao'dan bahsetmeye sanırım gerek yok.
mbappe'nin gitmesine engel olamayacaklar muhtemelen. ama mbappe gitse dahi yedekte tielemans, ghezzal, carillo hatta zulte'den gelen meite gibi önemli oyuncuları var. mbappe'nin gitmesi oyun düzenlerini çok etkilemez. lemar-fabinho ikilisinden özellikle fabinho'yu kaybetmeleri bütün planlarını değiştirmek zorunda olmaları demek. fabinho'nun oynadığı oyunu en yakın zamandan şöyle örnekleyebiliriz: sevilla-başakşehir maçlarında n'zonzi'nin oynadığı oyunun hem hücum hem savunma anlamında neredeyse iki katına eş değer bir performans. moutinho-fabinho ikilisi oyunun kaderini belirler.
takım savunmasında problemleri var. tempoyu olabildiğince düşürerek oynayan takımlara karşı zorlanabiliyorlar. tempoyu dikte etmelerine izin verirseniz yarım saatte 3 kez santra yapabilirsiniz.
pot 2: porto
eski kurt kocadı. aslı astarı bilinmeden övülen transfer politikaları yüzünden batmak üzereler. 3. şahısların işin içinde olması ilk başlarda problem değildi ama artık kar edemiyorlar. aboubakar'ı bile bu yüzden satamadılar. 40'a okuturlar dediğimiz martins indi'yi 8'e stoke'a gönderdiler. andre silva'yı mevcut piyasa için düşük sayılabilecek bir paraya milan'a gönderdiler.
benfica'nın portekiz'i domine etmesiyle birlikte 4 yıldır şampiyon olamıyorlar. bu sene de işleri kolay değil ama iyi başladılar. herkes aboubakar'ın formundan bahsediyor; yanlış. porto çok formda. aboubakar ekstra performans veriyor doğrudur. kariyerinde tek kupa yokken 6 ayda iki şampiyonluk kazandı. özgüveni yükseldi ve şu an porto'nun 1. santrforu. porto'nun çift santrfor oynadığını ve diğer 2 oyuncunun da skor katkısı verdiğini unutmayın. marega ve tiquinho da formda başladı. takım olarak çok iyiler; brahimi, maxi perreira, oliver torres vs. çok iyi durumda. kendi evlerinde çok baskılı oynuyorlar. 3-0 kazandıkları ve aboubakar'ın hat-trick yaptığı moreirense maçında rakibi resmen boğdular. yerleşip hücum ettikleri zaman ceza sahası içinde çok fazla opsiyon yaratabiliyorlar. orada çok oyuncuyla oynuyorlar.
conceiçao için geçen sezon rüya gibi geçti. ligin dibinden altığı nantes'la sezonu 7. sırada tamamladı. orada oynattığı çift santrforlu sistemin daha da hücumcu olanını porto'ya uyarladı ve şimdilik yarattığı takım çok tehlikeli görünüyor.
bu sezon keskin bir zayıflık göstermediler ama hücumcu beklerin arkasına yapılacak koşular muhtemeldir ki en büyük zaafları olacak. atağa topla tüfekle çıkmayı seviyorlar.
pot 4: leipzig
seni bu torbaya çekenin elleri... avrupa futbolunun en parlak projesi. paraya en az ihtiyacı olan takım. rangnick muazzam bir yapı kurdu ve işler onlar için harika gidiyor. tek bir kilit oyuncularını bile kaybetmediler. bruma ve augustin'i bu piyasa için çerez parasına aldılar. bir yandan salzburg'un içini boşaltmaya devam ediyorlar. laimer'i 7 milyon euro gibi komik bir paraya aldılar. 19 yaşında 70'ten fazla maça çıkmış bir oyuncunun böyle alıkonması kanıma dokunuyor.
ellerinde forsberg, sabitzer, werner, poulsen gibi gereksiz yetenekli oyuncular var. bundesliga'nın şampiyonu diyebiliriz lepzig için. bayern başka bir şey oynuyor. onun dışındaki 17 takımın en iyisi de leipzig oldu işte.
maç başlangıçları çok tempolu. geçtiğimiz sezon çok maçta ilk yarım saatte skor bulup oyunun kontrolünü ellerinde tutarak maçı kazandılar. skora yatmak için defans yapmadılar; aksine oyunu istedikleri gibi oynadılar sürekli. büyük takım futbolu oynadılar. 16-17 bundesliga sezonu'nda 7. haftadan sonra sıralamada 2.'likten aşağı hiç düşmediler. istikrarlı oynadılar.
bu sezonun ilk maçında schalke'ye yenilmelerini küçümseyenler olmuş. bu sezon iyi izlesin schalke'yi bunu söyleyenler. geçen sezon 11 maçta 20 puan toplayarak düşmesine kesin gözüyle bakılan aue'yi bundesliga 2'de tutan tedesco, schalke ile bence çok iyi işler yapacak.
leipzig'in oyununun anahtarı da gruptaki diğer iki rakibimizle aynı: tempo. artık temposuz büyük takımlar tutunamıyor. leipzig'in oyuncuları bu yüzden parladı. atletik kapasitesi yüksek oyuncu grupları tempoyu dikte ederek oynayabilirse başarısız olmaları imkansızdır. fiziksel yeterlilik ve yüksek fundemental sahibi oyuncular bugünün futbolunu yeniden şekillendiriyor. leipzig projesi de bunun üzerinde yükseliyor.
stoper tandemi sorunlu; hala orban'ın ideal partnerini bulamadılar. ilsanker-laimer ikilisi vücut vücuda oynanan oyunlarda sindirilebilir. medel-oğuzhan-tolgay orta sahası leipzig maçlarının olmazsa olmazı konumunda bence.
ben grubu sevmedim. artık cl'de bir türk takımının gruptan çıkması için mutlaka bir tane "baba" takımın olması lazım. o takım grubu süpürecek; bizim takım da diğerleriyle uğraşacak. bunun aksi bir kere oldu ve bence o başarı türk takımlarının şampiyonlar ligi'ndeki en iyi performansı sonucunda geldi.
bu ülkeden hiçbir takım zico'nun fenerbahçe'si kadar hükümran oynayamadı şampiyonlar ligi'nde. gruptan evindeki bütün maçları kazanarak çıktı o sene fenerbahçe. çeyrek finalde elendiği takım da finali o unutulmaz penaltı atışları sonunda kaybeden chelsea.
hele bugünün futbolunda cl'de böyle puan bareminin düşük olması muhtemelen gruplar işimize gelmez. geçen sene gördük; son maça kadar gruptan lider çıkma şansımız vardı ama elendik. ondan önce aynı şeyi el seviyesinde yaşamıştık lisbon'da.
bu gruba tercih edeceğim dört grup var: a-e-f hatta h grubunu tercih ederdim. en azından 3.'lük şansı çok yüksek olurdu. apoel'i yen 3.'sün işte. a grubunda 2.'lik şansımız %40'ı bulurdu. e grubundan çıkma şansımız %50'yi hatta %55'i görürdü. f grubunda yine%40'ın altına düşmezdi şansımız.
bu grupta gereksiz birbirine yakın takımlar var. açıkçası ben pek umutlu değilim. ama şunu da unutmayalım: biz göt zoruyla 3. torba takımıyız. yani doğal yerimiz 3.'lük zaten. ama 4. torbadan gelen takım da bundesliga 2.'si. yani geçen sezonu 2. torba'da olan dortmund'un önünde bitirmiş bir takım.
grubun en iyi kalecisine sahip değiliz (subasic); en iyi sağ bekine sahip değiliz (sidibe), en iyi stoperine sahip değiliz (glik), en iyi sol bekine sahip olabiliriz (adriano-caner gruptaki en iyi sol bek rotasyonu), en iyi ön liberosuna sahip değiliz (naby keita), en iyi orta sahasına sahip değiliz (fabinho- moutinho), en iyi kanat oyuncusuna sahip değiliz (lemar), en iyi on numarasına sahip değiliz (oliver torres), en iyi santrforuna sahip değiliz (falcao).
pozisyon pozisyon baktığımız zaman bazı oyuncularımız rakiplerimizde yedek olamaz. tamam bizim ligin seviyesinde iş görüyorlar eyvallah; ama o seviyelerle karşılaştıramayız. sonuçta bizim orta sahamız mehdi bourabia'ya yenildi süper kupa maçında. şimdi fabinho, moutinho, keita, ilsanker gibi oyunculara karşı oynayacaklar. kanatlardan brahimi, lemar, sabitzer, forsberg falan yardıracak. çok zor hocam; çok zor.
ben ne yazık ki çok ümitsizim ve 4.'lük bekliyorum. leipzig bütün planları bozdu. porto-monaco çok iyiyken birden leipzig gelince yıkıldım resmen. celtic, maribor, apoel, qarabağ varken gidip leipzig çektik. daha önce de 4. torbadan wolfsburg hatta 5. torbadan tottenham çekmiştik. berbatov küsküyü salmıştı. yalnız uefa'nın o dönemi de gerçekten rezaletti yahu. 5 takımlı grup nedir?
neyse; moralim çok bozuk sözlük. takım sıkıntılı. kura sıkıntılı. işim yok. param yok. sevgilim yok. bir kedim bile yok anlıyor musun? -
13. oğuzhan özyakup'un milli takıma alınmaması
oğuzhan'ın iyiliği, formu vs. değil mesele.
selçuk inan ve ozan tufan denen çöp bu kadroya giriyor da oğuzhan alınmıyorsa; arda denen gazeteci döven adam kovulduğu takıma geri çağırılıyor da oğuzhan alınmıyorsa burada art niyet vardır. yoksa oğuzhan harika diye değil ama kusura bakmayın bu sipariş bir kadrodur.
sonra neden beşiktaşlılar milli takıma çok rererö. sokayım böyle milli takıma. -
14. 30 kilo domates alıp kışlık malzeme hazırlamak
gıda sektöründe çalışan bir kimya mühendisi olarak diyebilirim ki; "kendi elinizle zehir hazırlamaktır."
şimdi teknik terimlere pek girmeyelim ama bizim cahil çiftçilerimizin çok sevdiği bir yöntem var;
(bkz: systemic pesticide)
ya da türkçesiyle (bkz: sistemik pestisit) *
pestisit biliyorsunuz zehirli, zararlı kimyasallar. çiftçiler genellikle böcekler vs. parazitler gelmesin diye tarlasında, bahçesinde kullanılır...
pestisiti uygulamanın da çeşitleri var, contact pesticide, translaminar pesticide, systemic pesticide vs. vs.
"contact pesticide" olsa güzelce yıkarsın bir nebze geçer, ama bizim bilinçsiz, cahil çiftçimiz 2 dolar daha kar etmek için "systemic pesticide" yöntemini, yani bitkinin damarlarına, hücrelerine, çekirdeğine, her tarafına nüfuz eden ilaçlama yöntemini çok seviyor. zehir domatesin içinde olduğu için yıkamak falan hiç bir işe yaramaz.
oysa gerçekten organik olduğuna güvendiğiniz bir markanın fabrikasyon ürününü kullanmak daha sağlıklıdır.
fabrikada organik meyveden (pestisitsiz meyveden) ürün imal ediliyor, eğer meyve/sebze pestisitli gelmişse o pesticide'i o meyvenin içinden çıkarana kadar anamız ağlıyor bizim... ki tam olarak çıkartamazsın da, bilimsel olarak imkansız bu... çünkü zehir artık meyvenin hücrelerinjde moleküllere bağlanmış, bir nevi "meyvenin kendisi" olmuş...
bu devirde pazardan meyve almak = zehirlenmektir
tamam fabrikasyon ürünlere karşı halk arasında bir önyargı var, kabulumdür, ki bir çok konuda da halkımız haklı aslında...
ama bu meyve sebze konusunda güvendiğim markaların fabrikasyon ürünleri tercihimdir. -
15. çehov okumayan doktora kendinizi tedavi ettirmeyin
-
16. atatürk'ün inşaat izlerken çekilmiş fotoğrafı
boşuna ata sporu demiyoruz
-
17. adıyaman'da 9 dil bilen ugandalı gelin
adıyamanlı cengiz'in tam bir ortam yılanı olduğunu gösterir.
alışveriş merkezinde hödük gibi bakarak tavladığı kızı facebook'ta evlenmeye razı etmiş. gerçek bir yetenek. -
18. ekşi itiraf
yaşım ilerledikçe cenazelerde durduğum yer hep musalla taşına daha yakın oluyor, yüzümdeki ifade daha da ciddileşiyor. ben bu işe çocukken en arkalarda gülerek başlamıştım.
-
19. evlenmek için temiz erkek bulamamak
evlenmeyi düşündüğüm kız beni mezhep yüzünden terk etti hem de istanbul'da iyi bir işim ve iyi durumda olmama rağmen ben onun peşinden hakkari'ye gitmeyi bile düşünürken. o şimdi şark görevine gitmemek için başkasıyla evleniyor. temizliği kalpte arayın bedende değil. kız ya da erkek fark etmez, insanları seçemedikleri şeyler yüzünden yargılamayın.
-
20. murat başoğlu
meseleyi sulandıranlar veya g.tünden anlayanlar oldukları için yeterince toplum baskısı oluşamayan rezilliğin içindeki kişi.
bakın ne aptal yorumlar var:
1. lannister, jaime, game of thrones ehehe (böyle ciddi bir konuda espri yapmazsa ölecekler grubu.senin de kardeşin kızına yürürse yine got esprisi yapıp gençler birbirini sevmiş diyerekten kurdelelerini kesecek misin?)
2. kuzenle evlilik ülkede çok yaygın. onlara neden sesiniz çıkmıyor? (ulan salak. kuzen değil o..yeğen yeğen.)
3. iki yetişkin insan onlar. (ama yaptıkları hasta ruhluluk ve ahlaksızlık. o zaman babalar da yetişkin kızlarıyla birlikte olabilsin)
4. ceza alınca ülkedeki ahlaksızlık bitecek mi? (hapse girip ekmek su versinler demiyoruz zaten. öyle bir kanun da yok. o zaman hiç bir şeyi eleştirmeyelim, nasıl olsa ülke değişmeyecek diye)
5. düne kadar taciz tecavüz olaylarında sesiniz çıkmıyordu. siz hayırdır? (hayır yine tepki gösteriyorduk. ancak bu ilk kez karşılaştığımız, bir ünlünün karıştığı, sansürün olmadığı bir durum. yani yine susalım mı?)
6. seni niye ilgilendiriyor? sana ne? (toplumu ilgilendiriyor ve ben de toplumda bir bireyim.)
7. aşkı memnu'yu izledin ama osbirci seni. (o diziyi hiç izlemedim. ayrıca aynı durum değil. yeğen bu.) -
21. şifresi çözülen 3700 yıllık babil tableti
trigonometrinin yunanlılar tarafından değil, onlardan yaklaşık 1500 yıl önce babilliler tarafından bulunduğunu gösteren tabletmiş. tabletin en önemli noktası ise, modern trigonometriden farklı ve daha gelişmiş bir sistem olması nedeniyle, bildiğimiz matematiği kökten etkileyebilirmiş. daha fazla detayı matematikle daha yakından ilgilenen arkadaşlara bırakıyorum.
iki dakikalık bir youtube videosu
konuyla ilgili haberler;
http://www.independent.co.uk/…ancient-a7910936.html
http://www.telegraph.co.uk/…es-history-maths-could/
http://www.dailymail.co.uk/…ometry-1-000-years.html
https://www.seeker.com/…s-oldest-trigonometry-table
http://www.sciencemag.org/…st-evidence-trigonometry
http://popular-archaeology.com/…-and-why-it-matters
not: şifresi fazla kaçtı. tercüme diyelim biz. -
22. 25 ağustos 2017 yeni khk ile gelen değişiklikler
demekki mit müsteşarının tanıklığına ihtiyaç duyulan ve cumhurbaşkanının mahkeme ortamında açıklanmasından rahatsızlık, endişe ve kaygı duyduğu şeyler var.
dolayısıyla bu konuda adalet, yargı bağımsız olamıyor. khksı var.
khk ne zaman çıkarılıyor? olağanüstü hal döneminde.
böyle bir khk'nın çıktığı olağanüstü hal durumu ne zaman biter? bitmesi kimin işine gelmez? -
23. dikine futbol diye bir şey çıkardılar
haklı serzeniş. futbolun asıl amacı topu enlemesine oynayıp taca atmak çünkü.
-
24. kılıçdaroğlu'nun atletli fotoğrafına halkın isyanı
zerre cehap sempatizanı değilim kılıçdaroğlu'nu da günahım kadar sevmem.
gelelim konuya, 29 senelik hayatımda ben böyle boş, cahil, çomar, vasıfsız bir seçmen kitlesi görmedim.
bu insanların türkiye cumhuriyeti nüfus kağıdı taşıdıkları için utanıyorum.
utanç verici bir durum.
bunlar türk değil, türk olamaz.
bunlar ırksız, soysuz, sopsuz, cibiliyetsiz koyun sürüsü. -
25. 25 ağustos 2017 ermal kuqo rezaleti
ermal kuqo'nun ince ince ayar manyağı yaptığı rezalettir.
adam futbolun güzelliklerine dair bi tivit atmış, bi arkadaş kalkıp alakasız biçimde kendisine mesleki anlamda aşağılama içeren bi cevap yazmış. buna rağmen ermal kuqo istifini bozmadan efendi cevaplar vermiş, sanırım rezalet bu.
bi de arkadaşların ayar yedikçe menşorlarla basketbol romantizmi kasma çalışmaları var tam evlere şenlik.
neyse, iki fav alıcam diye şöhret sahibi insanlara mention yetiştirme devri yavaş yavaş bitiyor sayılır. güzel haber. -
26. ozan tufan
-
27. james hetfield
adamın çaldığı gibi ritm gitar çalan, downpicking ile verdiği o gaz hissinin aynısını verebilen yeryüzünde başka bir eşi benzeri gitarist yok ama bizim sidikli ekişici kardeşimize göre vasat bir gitaristmiş.
allah aşkına entry yazarken yanına kaç yaşında olduğunuzu yazın da haybeye ciddiye alıp asabımızı bozmayalım. -
28. game of thrones
gelin lan gelin acayip guzel bir detay yakaladim. bebe gibi seviniyorum su an. teeeeee 2. sezon 7. bolumden.
--- s02e07 spoiler ---
hatirliyor musunuz qarth diyarinda quaithe diye bir hanim ablamiz vardi, yuzu maskeli. olm bu kadin var ya ciddiyim diziye girip cikanlar arasinda en araf karakter.
bu hanim ablamiz ayi soyundan gelen, lord friendzone jorah mormont ile ilk tanismasinda soyle bir laf ediyor.
jorah: who are you ?
quaithe: no one
bu tanisma bolumunde zaten verdigi bu cevapla hanim ablamiza asiri derecede bir merak uyaniyor. fakat devaminda is hakikaten cok garip bi yere gidiyor ki akil sir erdirmek mumkun degil. uzerine bi kamyon teori yazilir avs.
bolumun devaminda jamie, starklar tarafindan esir tutuldugu kafeste kendi bokunun icinde oturmakta. lannister soyundan gelen bir de uzak kuzeni getiriyorlar bu kafese. iste bunlar basliyor konusmaya. meger kuzen, zamaninda jamie' nin yaverligini yapmis bir turnuvada. onu anlatiyor. sonra bizim jamie de aska geliyor, basliyor barristan selmy abimizin yaverligini yaptigi savasi anlatmaya. diyor ki "barristan selmy o savasta adeta sadece kirmizi renk kullanan bir ressam gibiydi" sonra da kendi kacisi icin bu diyalogun sonunda kuzenini oldurup, kafese giren muhafizdan anahtarlari caliyor.
peki bir sonraki sahne? amina koyim ciglik attim.
bir sonraki sahnede quaithe' yi, bir oluyu kirmizi boyalarla boyarken goruyoruz.
i - s - l - a - n - d - i - m !!1
--- s02e07 spoiler ---
simdi besiktas basligina gidiyorum, kadro yapacagim. boyle boyle bitirecegiz kanki bu mesaiyi. -
29. bir kadın susuyorsa yapılması gerekenler
susmadan önce düşünülmesi gerekenlerdir.
yapılacaklar için ne demiş şair;
--- la edri ---
bir kadın seni seviyorsa sana aittir, mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının; onu kaldırtma.
bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur, senin adınla başlayan dualar ve biten senin adınla; onu susturtma.
bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez. yalnız genç adam kadınlar vazgeçtikleri? adamlara acımayı da beceremez, bu da kalsın aklında.
bir kadın seni seviyorsa koklayarak öper seni. seni seven bir kadın sevdiği kadar sarılabilirse kemiklerin kırılır.
ve bir kadın seni seviyorsa sen ne kadar güçlüysen o kadar güçlü hisseder kendini; onu yanıltma. ilk darbede yere çakılma oğlum, ilk imtihanda sınıfta kalma ve asla ama asla araya umutsuzluğu sokma. orasıdır kadının şah damarı; umudu...
kesildiği an, vazgeçer kadın; sevmekten, beklemekten,özlemekten, hatta dua etmekten, can havliyle kaçar yakalayamazsın...
artık o kadını üstüne alınamazsın. sahip çıkamadığın kadına da hesap soramazsın.
"kimsin sen" derler adama.
kadınları bomba gibi düşün genç adam, yanlış kabloyu kesersen onunla birlikte sen de patlarsın.
bak oğlum bu hayatta her şeyi alırsın, yalnız seni seven kadının yoktur fiyatı. seni herşeye rağmen sevebilen kadını satın alamazsın. cüzdanın kilo kaybettikçe sevgileri eksilen sevgililerin olur en fazla. bilirsin ya, sen sen ol o kadını satma.
bir kadın seni seviyorsa kavga eder. hem birazdan boğazına yapışacak sanırsın, hem de görürsün gözlerindeki korkuyu.
kadınlar susmaz genç adam, susmuş kadın gitmiş kadındır, susmus bir kadın için bitmiş bir adamsındır. bu kadınların değişmez, değiştirilmesi teklif bile edilemez olan maddelerinden biridir. kadın olmanın kuralıdır.
bir şey daha var ki, kuştur kadın ve bir gökyüzü vardır her kadının. öyle bir havan olmalı ki adamım; senden göçmediği için onu dondurmamalısın.
bunu bir zamanlar seni gökyüzü ilan etmiş kadının başka bir gökyüzünde kahkaha atışını duyunca anlarsın.
--- la edri ---
yani özetle diyor ki; bir şey yapasınız varsa geç olmadan yapmanız lazım.
cemal süreya da aynı fikri (bkz: kadınlar susarak gider) makalesinde şu cümlelerle destekler;
--- cemal süreya ---
çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, "konuşmamız lazım" der. erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.
kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. genellikle ne cevap alır? "abuk sabuk konuşma!" gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile "vıdı vıdı" ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
kadın susarak gider!
en önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. o gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
--- cemal süreya --- -
30. aziz yıldırım
ulu çınar fenerbahçe'yi getirdiği son durum.
-
31. kişide kaçma arzusu uyandıran muhabbetler
küfür içeriyor 18+
kilomla ilgili muhabbet. hasta mısınız ya? size ne amk. size ne?
- yüzün çok güzel, bi kilo versen. (senin yüzün eşeğin amına benziyor, sen ne yapacaksın?)
-neden kilo vermiyorsun? (sen dert edesin diye, siktir git.)
- kaç kilosun? (üç.)
- ideal kilona ulaşmak için kaç kilo vermen lazım? (ağzını yüzünü sikerek kaç kilo verebilirim ki bir haftada?) -
32. türkiye'nin satın alma gücü arttı
ben de bugün kendimde bir güç, bir zenginlik hissediyordum. demek bundanmış.
-
33. 25 ağustos 2017 dolar kuru
ekşi sözlük ekonomi profesörleri sadece yükselişini sayfalarca izah edebiliyor. inince istifa ediyorlar profesörlükten. indiğinde, ben demiştim düşeceğini diyen yok. çıkınca, ben demiştim diyen çok.
öyle veya böyle aşırı inmesi de aşırı yükselmesi de iyi değil. ancak son dört senedir ülke siyasetinin etkisi ile aşırı değerlenmişti. umarım uzun süre 3,5'un altında seyreder. -
34. ezberlenen en saçma şey
2090456900007
izmirde 2000 lerde acilan sonra kapanan endi marketinin ekmek kodu.
10 yaslarindayken hayalim kasiyer olmakti. bi kere endide kasiyerlerden birine "bi kez ben ditlatabilir miyim?" dedim. oturttu kasaya ekmekleri ben girdim. sonra odevlerimi goturdum birlikte odev yaptik. kiz bildigin idolumdu, kasanin arkasinda en baba bilgisayar programcisindan daha geek geliyordu bana.
bi gun bir baktim yerine bim diye bisey acilmis, nasil agladim ama. sonra da o kasiyer ablayi bi daha hic gormedim.
15 yil sonra facebookta buldum tabi o ayri. -
35. sahip olunan ilk forma
1995-1996 sezonu, üstünde emlak bankası yazan, sağdan ve soldan 3 lacivert çizgili, sarı renkteki 6 numaralı fenerbahçe forması. fenerbahçe'nin 1995-1996 sezonunda 6 numaralı formayı giyen oyuncusu için; (bkz: erol bulut)
-
36. özel okul vs devlet okulu
tüm eğitim hayatı boyunca devlet okullarında okumuş, sadece yüksek lisansını özel üniversitede yapmış, ikinci yüksek lisansını yine devlet okulunda yapmakta olan biri olarak yazıyorum.
ilköğretimi 8 yıl boyunca 50 kişiden az olmayan sınıflarda okudum. yan etki olarak evde hep bağırarak konuşuyordum. 50 kişinin arasında var olmaya ve ortaya çıkmaya çalışmak bana topluluk içinde hayatta kalmayı öğretti. kendimi ezdirmemeyi, haksızlıklara boyun eğmemeyi, topluluk içinde ve topluluğa karşı konuşmayı çok erken yaşlarda bu okulda öğrendim.
liseyi anadolu lisesinde okuduğum için hazırlık ve lise 1'i 30 kişilik sınıflarda, sonrasında dil seçtiğim içinse lise 2 ve 3'ü 15 kişilik sınıflarda okudum. inanılmaz sosyal aktivitelerimiz, özel yemekhanelerimiz bilmemnelerimiz yoktu ama ciddi geçen ağır derslerimiz, serbest kıyafetli aktivitelerde "normal" giyinen arkadaşlarımız, okuldan kaçıp gittiğimiz pastanelerimiz vardı.
üniversiteyi istanbul'un en fakir devlet üniversitesinde okudum. okulun içinde bırakın kafeyi, klüpleri; para çekebileceğimiz bir atm'miz bile yoktu. ama 50 kuruşa mükemmel yemekler yiyebileceğimiz bir yemekhanemiz ve 40 kuruşa su alabileceğimiz bir kantimiz vardı. paramız hiçbir şeye yetmese bile her şeye yetebiliyordu.
ilk kez yüksek lisans için özel üniversiteye başladığımda hayatımda ilk defa okul içinde starbucks görüp şoka girmiştim. okulun içinde atm'yi bırak, iki tane bankanın şubesi vardı! 40 kuruşa su alırken bir anda kendimi starbucks'ta white chocolate mocha içerken, 50 kuruşa 4 çeşit yemek yerken, 12 liraya fettucini alfredo yerken buldum. yaşamayan bilmez; biz para çekmek için 2 durak yürürdük, ne demek okulun içinde bankanın şube açmış olması! kantinde 1 liraya 3ü 1 arada içiyorduk biz, starbucks ne demek!
hangisi daha iyi hangisi daha kötü yorum yapmayacağım. ama hayatı devlet okullarında öğrendim ben. imkansızlıklar bilmem ne edebiyatı yapmayacağım, özellikle lise 2 ve 3'ü baya 15 kişi yata yata okudum. ama yine de özellikle özgüven anlamında çok şey aldığımı söylemeliyim. -
37. the red pill
bana türkiye'de kadın erkek ilişkileri üzerinde konuşurken, kösem sultan figüründen de bahsetmek gerekir gibi geliyor.
türkiye'de kadınlar, kocaları ile yaşayamadıkları saltanatı oğullarıyla yaşıyor. bu yüzden de tüm yatırımlarını oğullarına yapıyor.
her şey, oğluşun eli ekmek tutuncaya kadar. ondan sonra kocalar için iş, maskaraya dönmek oluyor.
şöyle bir şey:
kalk lan misafir gelecek
tüm yatırımını oğluna yapan anne, daha sonra bu yatırımın oğlundan envai çeşit duygu sömürüsü ile geri topluyor.
bence türkiye'deki erkeklerin üzerine kafa yorması gereken konu gadın anam
bence sizin için çok geç. ama en azından siz karınızla dost olun ki oğlunuzun hayatı kurtulsun.
aman neyse işte. benim kulvarım farklı. sülalem rahat. -
38. tip hariç kadınları aşık ettirebilecek şeyler
bir ara şunu okumuştum, gömleğin kollarını kıvırma hareketi, ellerini cebe sokma hareketi, boynunu kaşıma hareketi, saçlarını elleriyle tarama hareketi, gözleri kısarak bakma vs. bunlar kadınları aşık ettiriyor imiş.
beyler, elinize ayağınıza sahip olun. -
39. mircea lucescu
alzheimer dediklerinde inanmamıştık, sergen'i de çağırsaydın hoca, ayıp etmişsin.
-
40. feminizm
burada bir link paylaşılmıştı sanırım sonsuzluk ve bir gün adlı yazar tarafından.
erkekte de kadında da fotoğraf makinesi var kadın kendisini çekiyor erkek doğayı.
şimdi aranızda instagram kullanan bir sürü insan olduğuna eminim. ben de herkes gibi bir sürü fotoğrafcı takip ediyorum.
aralarında kadın fotoğrafcı yok mu? ya da sayısı daha mi az allaşkına?
aksama kadar arabasının fotoğrafını çeken hikayesine direksiyonunu atan bodybuildingci yari çıplak erkeklere solipsist demezsiniz tabii.
tekrar söylüyorum bu işin bir cinsiyeti yok. mizacı var. bedeniyle ön plana çıkmak ve övülmek isteyen sadece kadınlar değil. bunu erkekler de yapıyor.
kadınlarla erkekler eşittir. herkes istediği gibi bir insan olmakta özgürdür. ama kadınların daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor.
eğer bir kadınsanız kendinize feminist demeyin. ama icatlar yapabileceğinize üretebileceğinize inanın.
eğer bir erkekseniz kendinize yine feminist demeyin. ama eşinizin sevgilinizin arkadaşınızın isterse sizinle aynı işleri yapabileceğine inanın.
zaten bu ülkenin yarısı seküler atatürkçü (belki biraz daha az kısmi)
bu kısım kendine feminist demesin. tecavüzlere tacizlere karşı çıksın. kadınların erkekler gibi günün her saatinde gezip tozabilecegine sevisebilecegine inansin bunu savunsun.
başka bir şeye gerek yok. kadınlar zavallı değildir. zavallı bırakılmıştır.
not: erkeklere bayılıyorum. -
41. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
nabalım.
http://ribony.com/sarperfaruk -
42. bitcoin
bitcoin başlığının altına durmadan, "konu bitcoin değil asıl önemli olan blockchain" diye yazıp duran bazı arkadaşlar var. bunu daha kaç kere tekrarlayacaklar merak ediyorum, yani bu başlık vw passat başlığı olsa orada da periyodik olarak "tabii burada asıl olay dizel motor teknolojisi, passatı mümkün kılan bu motorlar aslında, dizel motor teknolojisi insanlığa getireceği yenilik ..." gibi şeyler mi söyleyecekler. bunu neden blockchain başlığında tanımlamıyorlar, çözemiyorum.
-
43. işçilerin çoğunun solcuları sevmemesi
bir sürü saçma tespit yapılmış ama sadece birkaç entryde doğru düzgün bilgi var.
sebebi çok bariz stalin'in yaptığı hatalar (baskıcı yönetim, din düşmanlığı vs.) ve ameriganın propagandasıdır. bu ülkede komünizm kelimesi ateizm kelimesiyle denk tutulmaktadır. sebebi de bu propagandadır işte. sağcı olmayan her şey komünizmdir ve ateizmle aynı şeydir.
her yerde söylerim, stalin enayisi bizden ardahan ve kars'ı isteyip bizi zorla amerigayla iş birliğine (nato) zorlamasa, doğu avrupadaki sosyalist kıvır zıvır devletlerle uğraşacağına bizle dost olsa yavaş yavaş gelirdi buraya da sosyalizm. ve türk insanını azıcık tanıyanların tahmin edeceği gibi türkiye'de kolay kolay yıkılmazdı sosyalizm. en ufak bir olayda dövletten aksiyon bekleyen, devleti için ölmeyi göze alan bir toplum amerikan arabalarından bir avrupalıya göre çok daha az etkilenirdi. belki türkiye'nin sosyalizmi benimsemesi sscb'nin dağılmasını bile engelleyebilirdi.
aslanlar bir düşünün bu stalin hıyarı (çok yaşa ilber hoca) azeri diye kazak diye ırklar üretti, dillerini bozdu ayırdı. azıcık kpss çalışan bilir bunları hepiniz mi özel sektör çalışanısınız emenike. -
44. hayattaki en büyük motivasyon kaynağı
benimkisi "kendini sevmek"
benim arkadaşım da kendim, eşim de kendim, evcil hayvanım da kendim galiba.
kendi kollarını koklayan, omzunu falan öpen insandan da başka ne beklersin ki.
bir de şu okulu bitirip para da kazandık mı iyice kendi kendimin her şeyi olacağım. ne yazık ki hâlâ benim bana yetmediğim tek mevzu para. -
45. 2 yıl içinde 2 çocuğunu aynı şekilde kaybeden aile
bu olayda dikkatimi bir şey çekti,videoda anne çok perişan halde.bir arabanın içinde elinde oyuncak bebek onu kendi bebeği sanıyor,başındaki başörtü geriye düşmüş ve ne dediğini bilmez halde.kendinden bile haberi yok belkide.ama kameramanla muhabir gelince yanındaki biri genç biri yaşlı iki kadın hiç tepki vermiyor hatta yaşlı olan ölen çocuğun annesine bak muhabir soruyor onu cevapla tarzı bir harekette bulunuyor çocuğun annesinin diğer yanında oturan genç kadın da heyecanlanıyor kameradan dolayı ve bir anlık gülümsüyor.yanlarındaki kadın delirmek üzere veya çoktan delirmiş,ayrıca o gün çocuğunu kaybetmiş ve yanındaki insanlar onun bu perişan halinin çekilmesine,yayınlanmasına izin veriyor;belkide hoşlarına gidiyor.bence 2 çocuğun düşmesi kadar bu durum da anormal .yani kadının yanındakilerin bu denli vurdumduymazlıkları ve acılı kadının acısını küçümsemeleri.kadın hem çocuğunu kaybetti,hem akıl hastası damgası yedi(belkide değil),hem de etrafındaki insanlar bu durumda bile o kadını umursamadı.sizin başınıza gelse ne yapardınız?
-
46. antivirüs programı kullanmayan insan
benim bu. 2012 den beri hiçbir antivirüs programı kullanmadım windows defender hariç. tavsiye ederim.
-
47. tolga ciğerci
adamın verdiği pası, ardından yaptığı koşuyu görmeyip önüne düşen topa kötü vurmasını eleştirmek türkiye'ye özgü bir vicdansızlık olsa gerek.
gördüğüm kadarıyla takımı adına faydalı işler yapan bir oyuncu. -
48. sevgilinin cep telefonunu karıştırmak
yapmayın, cehalet mutluluktur.
-
49. 26 ağustos 2017 beşiktaş bursaspor maçı
süper ligde geçen sene nasıl kaldığı belirsiz bir takım ile beşiktaşımın 3. hafta maçı
vodafone arenada zayıf anadolu ekiplerine uyguladığımız tarifelerden bekliyorum.
zaten maç bu sezonun taraftarın futbolcularla ilk buluşması, kertenkeleler üzerinde farklı şeyler deneyebiliriz her zamanki gibi -
50. ousmane dembele
(bkz: dembele 150 milyon len mq)