molon lave13
profili

  • kardeşinin bakan olduğunu pazarda öğrenen kadın

    bir sonraki kabinede tarım bakanı olması muhtemel kadın, müstakbel bakan adayı.

  • kadının görevi erkekleri doğurup yetiştirmektir

    "dalyaraklar kusura bakmasın, benazir bhutto'nun, florence nightingale'in, indira gandhi'nin, marie curie'nin, anne frank'ın, jeanne d'arc'ın, eva peron'un, jane austen'in, rahibe teresa'nın, hypatia'nın, rosa parks'ın, clara schumann'ın, frida kahlo'nun erkek versiyonu var mı? yok. olamaz!" şeklinde kendimce cevap verdiğim önerme.

    erkeğim. cinsel uzvumu bilimsel gerçeğinize sokayım.

  • terrorism religion nation there is no homeland

    akp, beykoz, gençlik kolları, there is no brain.

  • titanik'te ölenler neden kıyıya yüzmedi

    cevap basit. hipotermi.

  • kral selman'ın uçaktan asansörle inmesi

    sebebi her ne olursa olsun, baş görgüsüzün aklına karpuz kabuğu düşürecek harekettir.

  • fuatavni

    geri dönmüş olan cemaatçi.

    şimdi başlar "haberi alınca mosmor kesildi, rengi karardı. yanına yaklaşanların sırtına binip odada jokey gibi koşturdu. kırbaçladı onları. köşeden sinsi sinsi güldüm ama içimden acıdım. etek traşı olmuş ama nafile" muhabbetleri.

  • solcuların bim'i projesi

    ilk üç ayda "b", "i" ve "m" olmak üzere üçe bölünecek projedir.

  • diyarbakır'daki öz yönetimin izmirliye etkisi

    önce öz yönetimin diyarbakırlı'ya olup da izmirli'ye neden olmadığına cevap verilmesi gereken durum. sana var da bana niye yok kardeşim? trabzonlu'ya niye yok? istanbullu'nun, tekirdağlı'nın suçu ne? ona niye yok?

    tam tersini düşünün. mesela sadece izmir'de uygulanacak bir öz yönetim. ya da sadece ege bölgesi'nde. mantıklı geliyor mu? öz yönetim konuşulacaksa antalyalı'nın öz yönetim hakkı da konuşulmalıdır, karslı'nın da, nevşehirli'nin de. ha amaç öz yönetim kisvesi altında başka işler çevirmekse onu bilemeyeceğim.

  • ingilizcesi kötü olanlara tavsiyeler

    herkes dalga geçiyor sanırım, ben ingilizceyi anadili gibi konuşan bir abiniz olarak ciddi bir tavsiye vereyim.

    kelime öğrenin. kelime dağarcığınızı geliştirin. bu tüm yabancı diller için geçerli. cümle yapılarının konseptini anlasanız da kelime bilmeden bunu oturtamazsınız. öğrenebildiğiniz kadar kelime öğrenin. bir yerden sonra anlaşılmaz konuşmalarda geçen kelimeleri bile yakalamaya, sadece kelime bildiğiniz için konuşmanın içeriğini çözmeye başlayacaksınız. sizi ileri taşıyacak nokta da tam olarak bu oluyor.

    sadece kelime bilerek derdinizi çat pat da olsa anlatabilirsiniz ama kelime bilmeden düzgün cümle kurmanız mümkün değil. o yüzden, günde birkaç tane kelime öğrenerek başlayın, iki üç ayda geldiğiniz noktaya kendiniz bile şaşıracaksınız. bu amaç için yaratılmış çok güzel bedava uygulamalar var. indirin, oyun gibi eğlenerek kelime öğrenin.

    dil öğrenmek bir yetenek işi değil, pratik işidir. hadi canlarım göreyim sizi.

    edit: yöntem arayışında olan kardeşlerimden çokça soru aldım. buradan da yanıtlamış olayım.

    öncelikle, ezberlemekle öğrenmek aynı şeyler değil. ezberlediğinizi unutursunuz ama öğrendiğinizi unutmazsınız. o yüzden bugün ezberlediğiniz kelimeye haftalarca dönüş yapmıyorsanız kullanmadığınız için tabii ki unutursunuz ki bu çok doğal. kullanmadığımız türkçe kelimeleri bile unutabiliyoruz.

    peki bunu nasıl aşarız? öncelikle ezberlediğinizi tekrar etmenizi sağlayacak bir sistem oluşturursunuz ve sistematik olarak öğrendiğiniz eski kelimeleri kendinize hatırlatırsınız. bunu yapmakla uğraşmamak için de bazı uygulamalardan yararlanabilirsiniz. mesela ben şu sıralar japonca öğrenmek için memrise kullanıyorum. kelimeleri oyun gibi öğretiyor. başlangıç, orta seviye ve ileri seviye için ayrı kategorileri var. başlangıçta günlük göreviniz tabii ki çok az sayıda kelimeyi ezberlemek. bunu size hem sesli hem yazılı şekilde ezberletiyor. bundan sonra ise görevinizi tamamlamak için mini testlere sokuyor fakat sıkıcı yazılı sınavlar gibi değil, daha ziyade oyun gibi testler. puan kazana kazana kelime ezberliyorsunuz. sonraki aşamada, mesela ertesi günkü ödeviniz için öğrendiğiniz kelimelerin testinde, bir önceki bölümde öğrendiğiniz kelimelerden de soruyor. bu sayede kelime hazneniz sürekli aktif kalıyor. kelimeyi gerçekten öğrenmeden, bir süre sonra sorulduğunda hatırlayacak şekilde bellemeden testleri geçemiyorsunuz ve geçene kadar da size çok farklı şekillerde hatırlatıyor. bir yandan ilerlemeye de devam ediyorsunuz. kelimeyi hatırlamadığınız için sizi yeni kelimeler öğretmekten mahrum bırakmıyor yani. puan kazana kazana dil öğreniyorsunuz, bence çok zevkli.

    illa ki memrise olmak zorunda değil tabii, bir sürü uygulama var bu şekilde. hangisi hoşunuza giderse onu kullanın. maksat bu işi keyifli bir hale getirmek. öğreneceğim diye kendinizi zorlarsanız olmuyor. yıllarca okullarda yabancı dil öğreteceğiz diye nasıl zorladılar bizi ve çoğumuz nasıl nefret ettik değil mi? sonuçta da hiçbir şey öğrenemediğimizle kaldık. ilk günden grameri dayadılar. kelime öğrenme telkininde bile bulunmadılar. kelime öğrenmeden dili nasıl konuşacağımızdan da hiç bahsetmediler tabii.

    velhasıl, kendinizi zorlamadan, keyif alarak ve ilerleme kaydettiğinizi somut olarak da görmek adına uygulamalardan yararlanmanızı tavsiye ederim. bedava teknoloji cebinizde, sömürün sömürebildiğiniz kadar.

    başka sorunuz varsa yardım etmekten mutluluk duyarım. hepinize çok kolay gelsin canlarım.

  • erdoğan'ın 370 vekil için baskın seçime gitmesi

    370 olmadı da diyelim ki ebesininki oldu, o da olumlu.

    edit: bu sefer 370 alır diyen arkadaşlar için tarihi bir hatırlatma yapayım. aşağıda a.k. partisi'nin girdiği seçimlerde çıkarmış olduğu milletvekili sayıları mevcut, bir göz atın, üstüne bir şey söylemeye gerek yok.

    2002 - 363 milletvekili
    2007 - 341 milletvekili
    2011 - 327 milletvekili
    2015 - 317 milletvekili

    aradaki haziran seçimini ve 258'i araya eklemeye gerek bile duymuyorum. *

  • küçük esnaf çakallıkları

    adamına göre fiyat vermek bir numaralı çakallığıdır bunların.

    geçen gün anneme çiçeklerinin saksılarını değiştirmek için toprak lazım olmuş. ben de bildiğim bir çiçekçiye yönlendirdim onu. fiyat öğren ama alma, ben alırım dedim kadıncağız koca paketi taşımasın diye. neyse gitmiş sormuş, 20 litre toprağa 15 lira demiş çiçekçi. tamam dedim ben yarın gider alırım.

    ertesi gün (yaklaşık 15 saat sonra) gittim, sordum 20 litre toprak var mı diye, var dedi. dedim ne kadar? 20 lira dedi. yahu dedim daha dün anneme 15 lira demişsin, hayırdır? başladı hemen bir sürü hikayeye, vay efendim bunlar yeni gelmiş de fiyatlanmış da bilmem neymiş de çok iyi toprakmış şöyleymiş böyleymiş ama öyle fiyat vermişse 15'ten verirmiş artık, sözü namusmuş!

    yahu daltarak, sen daha 15 saat içerisinde iki ayrı kişiye farklı fiyat veriyorsun. tuttuğuna geçirmeye çalışıyorsun. sonra namus mamus muhabbeti yapıyorsun. biz istiyoruz ki yerel satıcımızı destekleyelim, küçük esnaftan alış veriş yapalım, avm'ye ya da e-ticaret'e ezdirmeyelim, adam tuttuğuna geçirmeye çalışıyor. koy sen o beş lirayı üstüne gerekirse, herkese 20 lira fiyat çek, biz yine senden alalım ama alırken geçirmeye çalışacağını düşünmeyelim. helal olsun o beş lira diyelim geçelim ama bu ne ya? demek takım elbiseyle falan gitsek 30 lira diyeceksin şark kurnazı seni!

    hal böyleyken, küçük esnafa kafam girsin. ben bilmiyor muyum internetten daha ucuza siparişimi verip kargo ücreti bile ödemek zorunda kalmadan ta kapıma kadar ürün getirtmeyi? sözü namusmuş, namusuna sıçayım senin!

  • erdoğan'dan putin'e telefon gelmedi

    lavrov'u hiç tanımıyorum fakat bizimkini o kadar iyi tanıyorum ki, beyanatın doğru olduğundan eminim.

  • birinci dünya savaşı konulu oyun olmaması

    oyun firmalarını ne istediler de vermedik? diye bağırtacak önermedir. buyrun.