bir dram içerir.
zihnimi boşaltmak, sırt ağrılarımı dindirmek ve bir parça olsun huzur duyabilmek için afyon - sandıklı'daki kaplıca otellerinden birine gittim.
sıcak çamur, medikal masaj falan derken cidden hayatımın en keyifli anlarını yaşadığımı sanıyordum; ta ki o kara güne kadar...
dün, ''sıcak havuz'' diye tabir edilen ve ortak kullanıma açık yere gitmek gibi büyük bir hata yapana dek; ''hayat güzel, kuşlar uçuyor, insanlar ne iyi ne tatlı'' diye düşünüyordum.
soyunma odasının havuza bağlandığı yere ayak bastığımda, kanımın çekilmesine; betimin benzimin atmasına sebep olan o iğrenç görüntü ile karşılaştım...
tam olarak şöyleydi:
havuzun merdiven kısmına toplaşmış çırılçıplak 6-7 kadın (yaşları 60 ve üzeri), havuzun etkisiyle memeleri su yüzüne çıkmış sallanıyor; bu arada havuz kenarında koşuşturup suya atlayan bir grup çocuk (içlerinde 4-5 yaşlarında erkek çocukları da var); kadınlar anadan üryan, sudan çıkar çıkmaz korkunç bir görüntü çocukları bekliyor.. bu sırada anaları olduğu her hallerinden anlaşılan başka bir gurup dedikodu yapıp, kikirdeşiyor..
bizim de anneannemiz var koçlar, biz de kadınız. la kaç yaşındaysan yaşındasın; ben görmek zorunda mıyım senin memelerini, özel bölge kıllarını vs?
26 yaşında bir kadın olarak beni böylesine etkileyen şey; ufacık çocukların hafızasında ileride nasıl bir etki bırakır sizce?
sakın bana ''yaşlı sempatisi, şakşakçılığı'' yapmayın.
belli bir yaşın üzerindesin diye dal -*aşak gezemezsin kardeşim. neden genital bölge akıntılarının en ufak bir engelle bile karşılaşmadan suya yayıldığını bileyim? bi mayo alamayacak kadar fakirsen, günlüğü bilmem kaç tl'lik otelde ne bok yemeye konaklıyorsun?
rahatlık bu değil, bunun adı çok başka bir şey.
hadi bana saygın yok, benden büyüklere yok; çocuklara neden yok?
edit: havuza girmedim, odama koşup ağlamadım; otelin barına gidip donuk gözlerle etrafı seyrederken biraz içtim ve hayatı sorguladım.
asparadoxxxx6 profili
-
çırılçıplak kadınlar ve çocuklar havuz partisi
-
aşık olunan kişinin dengesiz olması
yorar, yıpratır ve kelimenin tam anlamıyla öldürmez süründür.
muhtemelen hayatta yaşanabilecek en zor süreçten geçersiniz. ne kalmaya ne de gitmeye cesaretiniz vardır. ilişkinin koptuğu, irtibatın kesildiği süreçlerde onu çok özlersiniz fakat bir yandan da size verdiği zararları anımsar ve mantıklı düşünmem gerek diye telkinde bulunursunuz kendi kendinize.
hayata aldığınız yarayla yeniden başlamak zorken, onu tüm yaptıklarına rağmen özlüyor oluşunuzu kabullenmek daha da zor gelir.
kaotik bir hal alır yaşamınız.
zaman durmuş gibi olur, arkadaşlarınız ''kurtuldun diye düşün'' derler.
kimse anlamaz ruh halinizi, siz de utanır söyleyemezsiniz. çünkü her şey gün gibi ortadadır, bitmelidir - gitmelisinizdir.
ne var ki o adımı atmak sanıldığının aksine çok ama çok zordur.
böylece ''sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok'' dönemi başlar.
sadece ona kırılıp, herkese küsersiniz..
zaman tatsız tuzsuz, ruhunuz kayıp halde akıp gider.
tam alışacakken yokluğuna günün birinde yara bere içinde telefonun ucundadır..
aslında o ana dek kendinizi hazırladığınızı, arasa da dönüşü olmadığını düşünmüşsünüzdür.
ama bir ''merhaba'' sonrası tepetaklak olur duygularınız..
sanki hiç bitmemiş gibi, sanki canınız hiç yanmamış gibi koşarak yanına gidip boynuna sarılmak istersiniz.
bu kangrene dönüşmüş bir yaradır artık..
ya kesip atmanız gerekir ya da içten içe öldürecektir sizi.
ahmet altan'da seven taraf sözüyle şöyle açıklamıştır bu durumu:
''ilişkiler içinde en çok hastalikli olanlari severim, ateşimin yükselmesini, sayiklamalarimi,
kabuslarimla hayallerimin birbirine karişmasini, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim
sizilari. hastaliğinin bütün kivrimlari, hastaliğimin bütün kivrimlariyla öpüşen bir
kadinla denizaltima binip çiktiğim yolculuklari. solgun bir sabah vakti insanlarin
arasindan ayrilişimi. hiçbir yere gitmeyen bir denizaltinin içinde, hiçkimsenin gitmediği
yerlere gitmeyi. birçoğumuz çiktik bu yolculuğa.evet, sevdiğimiz hasta biri. evet, bu ilişki
hastalikli. ama bunu ne önemi var. hastaliklarimiz birbirini tutuyorsa,öpüşen dudaklar
gibi değiyorsa hastaliklarimiz birbirine... ''
(bkz: kristal denizaltı) -
fazla düşünme sorunu olan insanların ortak yanları
dram içerir.
gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.
1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.
2)pratiktirler;
hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.
3)çok yönlüdürler;
fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.
4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.
5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler. -
tecavüz suçlularına verilebilecek en mantıklı ceza
bir yandan dışarıdaki potansiyel tecavüzcüleri korkutup caydırırken bir yandan da insanlık için faydalı sonuçlar getirecek olan cezadır.
bakın tecavüze verilecek en iyi ceza demiyorum, altını çizeyim.
asmak, kesmek, linç, anasını şey etme v.s. değil..
öyle bir ceza olsun ki içinde muhakkak insanoğlu için bir fayda barındırsın.
ben şöyle düşündüm..
özellikle tecavüz edip hunharca cinayet işleyenleri alıyoruz..
bilim adamlarına teslim ediyoruz.
onlar için özel bir hapishane kuruyoruz..
örneğin zamanında askerleri lsd'nin olası etkileri için denek olarak kullanmışlar. bir çoğu hayatına normal devam edemediği gibi çıldıranlar da var.
kanser için, şizofreni için keza yeni insanlık namına faydalı olabilecek buluşlar için bunları kullanıyoruz.
hem kobay fareleri, maymunlar rahat ediyor, hem de biz bu şahısların acı çeke çeke öldüğünü bilip rahat ediyoruz.
şöyle düşünün..
''hapishanede yatmak nedir - nasıl rahat yatilir '' zaten biliyor bu sapıklar.
bizim ülkenin adaleti malum, 2 gün sonra salarlar amaan, yatar çıkarım diye düşünüyor..
ama böyle ne olacağı tamamen belirsiz.
ensesinde kol mu çıkacak, ciğerimi delinecek kafasında kursun dursun.
2'de yalandan haber yapılır şöyle oldu, böyle oldu diye iyice tırsalar.
insan bilinmezlikten korkar çünkü.
şimdi aranızdan bu insanlık onurunu zedeleyici bir çözüm önerisi falan diyen olmasın sakın!
ben...
ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben; asparadoxxxx usta, hiç düşünmeden söverim.
anlıyor musunuz?
söverim ve gg mi diye dönüp arkama bakmam bile! -
discovery'deki inanılmaz gerçekçi seslendirme
aslında ''investigation discovery'deki inanılmaz gerçekçi seslendirme'' olacaktı fakat karakter sınırına takıldım.
über inandırıcı, müthiş inandırıcı, gerek tonlama gerekse diksiyonu ile yılın ilişikli ödüllerini toplaması işten bile olmayan seslendirmedir.
bizzat mahrum kalmayın diye ellerimle çekip yükledim.
izlediğinizde ''gerçek'' seslendirme nedir öğrenecek ve bana teşekkür edeceksiniz.
buyurun:
https://www.youtube.com/…niuwpuzyk&feature=youtu.be
sagdhafdgasfjdsadkja...
yaa biri şunun caps'ini alıp bana yollasın nolur...
adam şiir okur gibi hakaret etmiş lan.
edit:
üşendiğim için devamını yüklememiştim ama şu kadar insanın gülümsemesine vesile olmak beni çok mutlu ettiğinden buyurun efendim skandalın 2. perdesi...
ilkini aratmıyor.
https://www.youtube.com/…ex63kw5pw&feature=youtu.be -
kızların yedekte birçok erkek tutması
gerçek bir kadın yerine kafası lisede kalmış hatunları seçen adamların dramıdır.
samimiyetle söyleyebilirim ki öz saygısı olan, ilişki yaşadığı adama saygı duyan, teninin kıymetini bilen hiçbir kadın bunu yapmaz. yedeklemek bir kenara durdun başka bir adamla yaşayacağı en ufak duygusal ya da fiziksel yakınlaşmaya izin dahi vermez dahası gerçekten sevdiğin ve saygı duyduğun bir adamdan sonra ilişkin bittiğinde dahi kimseyi istemiyorsun - hayatında konumlandıramıyorsun.
kısaca kadın sevmen lazım, çocuk değil..