benim de şöyle bir sicim teorisiyle olumlama eğitimim var. ilgilenen olursa;
15.30 - bankacılık şifrelerinin alımı ve kopya simcard aktivasyonu
16.00 - coffee break
16.30 - boş kağıda imza ile yüklerinden kurtulma
17.00 - dönüş.
ahbebegim13 profili
-
göbeklitepe künfeyekün sirius portal açma kampı
-
balon balığına vahşice işkence eden adam
ya hasta mısınız nesiniz? bu balon balıkları suda birbirlerini yiyorlar. tüm deniz yaşamını bitiriyorlar. tüm çeşitlerin yavrularını tüketiyorlar. ekonomik değerleri de yok.
ağzı olsa nasıl çığlık atarmış? atmaz amk. bir defada yüzlerce üreyebiliyor bunlar. hayat bu balıklar için o kadar değerli değil. sinir sistemleri de insanla bir değil.
bu hayvanın zehri öldüğünde bile toksisitesini kaybetmiyor. yakalayıp karada bıraktığın bu hayvanı yiyip zehirlenen canlılar (kedi, köpek, kuş, insan) daha büyük işkenceler çekiyorlar. günlerce acı içinde kıvranıp, bilinçleri açıkken felç oluyorlar, tüm organları teker teker iflas ederken modern tıbbın ağrı kesicileri hiçbir etki gösteremiyor. ayrıca şaşıracaksınız ama doğada bu hayvanlara, insanların davrandığından daha da kötü davranan canlılar da var. sevgi kelebeğiniz olan yunuslar kafayı çekmek için bu balon balıklarını ısırıp, ağızlarında geveleyip tükürürler. böylece balon balığı zehriyle kafa olurlar. akya, lagos, orfoz gibi balıklar ise bu balon balığını denizlerimizde tüketebilen yegane canlılar. bu canlılar da ölü balıkları yemezler, yaralı balıklara ise bayılırlar. karaya çıkartıp yüzlerce canlıyı tehlikeye atacağınıza bari bunlara yem olsun.
siz doğayı sadece çiçek böcek zanneden şehir kelebekleri, empati bu değil. bu sizin yaşadığınız şey kibir. ayrıca madem 'doğanın dengesi' ve istilacı türler bu denge nedeniyle serbest bırakılmalı (!), insanlar da bu doğanın parçası dostum. bırakın adam istediğini yapsın. emin olun bir köpek balığı sizi suda yerken 'ya hemen öldüreyim acı çekmesin' diye düşünmeyecek. bir katil balina sürüsü sizi öldürmeden önce sırf keyif için saatlerce işkence edecek. bir aslan siz daha canlıyken karaciğerinizi yiyecek.
bırakın bu ayakları. gidip durduk yere bir canlı öldürüp, işkence edin demiyorum. ancak realiteye de bu kadar uzak olmayın. doğada her şey iyilikle çözülmüyor. siz de gidip migrostan çipura alabiliyorsunuz (ki onun da ölmesi dakikalar almıştır), pilates kursunda dedikodu yapabiliyorsunuz diye vahşilikten kurtulmuş olmuyorsunuz. yemin ediyorum ufak bir göktaşına, zamansız püsküren bir volkana bakar karşı komşunuzun baldırını çiğ çiğ yemeniz.
şimdi kendinize sorun, migrostan balık almaya devam mı etmek istersiniz yoksa balon balığını yaratan kudrete (!) inanıp tüm denizlerinizi bu balon balığına mı bırakmak istersiniz? cevabınız migrossa, sizin için pis işleri yapanlara ahlak, vicdan, erdem, modernizm dersi vermeye kalkmayın artık. -
suv yerine ticari araç almak
ticarilerin negatif yönleri;
- bazı köprü ve yollara giremezsin
- her sene muayene
- 0 alkol limiti
- düşük konfor
- düşük güvenlik
- kötü estetik
- duruma göre daha yüksek mtv
- duruma göre daha yüksek sigorta ve kasko maliyeti
- otobanlarda ve bazı yollarda kamyonetlere uygulanan hız limiti -
whatsapp'ta çevrimiçi özelliğini kapatan insan
çok değil 30 yıl önce cep telefonu yoktu gençler. merak ettiğiniz, iletişim kurmak istediğiniz insana ulaşmak kolay değildi.
size sürekli istediğiniz her an istediğiniz her kişiye ulaşma hakkını kim verdi? nefret ediyorum bu algı ve düzenden.
red flagmış, oymuş, buymuş. özgüvensiz ilişkilerinizle sosyal normları zedelemekten keyif alıyorsunuz. benim telefonum açılmayıp, mesajıma dönülmediğimde buna takılmıyorum. insanın canı o konuyla veya sizinle ilgilenmek istememiş olabilir. kaldı ki siz daha çevrimiçi olup olmadığını görmeye takılıyorsunuz. iğrenç bir bencillik.
insanlar sizin kapı kulunuz mu? hazır kıta askeriniz mi? emir eriniz mi? -
japonların hiç de sanıldıkları gibi olmamaları
mahalle baskısının delirttiği bir toplumdur. başarısızlık korkusu yüzünden alkolizm had safhadadır. insanlar çocukluktan başlayarak iyi olma, başarılı olma, kibar olma baskısıyla büyütülürler. tutucu, yargılayıcı, erkek egemen bir yapıya sahiptir.
çoğu kişinin aksine ben japonları fonksiyonel psikopatlar olarak değerlendiriyorum. bunu da rijit kültürlerine bağlıyorum.
pire için yorgan yakan, kurallara obsesiflik derecesinde bağlı, kapalı, içe dönük bir toplum bana hiç de sağlıklı, övülmeye değer gelmiyor. daha ziyade benlikleri toplumsal fayda uğruna sürekli baskılanmış, bu nedenle içinde fırtınalar koparken dışarıya eğitilmiş kibar yüzlerini gösteren karanlık bir grup insan gibi... -
akpli kürşat ayvatoğlu'nun bmw klibi
standart bir yandaşın gelişim sürecini anlatan sürükleyici bir yapım.
çakal kasa, modifiyeli bmw ile hava atmaya çalışmaktan; audi içinde çizgi çekmeye uzanan bir kendini buluş hikayesi.
tür: suç/ dram/ otobiyografi
imdb: 8.1 -
mng kargo şubesinde saldırıya uğramak
kurye ve çalışanların elektronik, telefon, kıymetli evrak, eşya hatta okunmuş muska çaldıklarını biliyordum da organize araba hırzılığına teşebbüsü ilk defa duyuyorum. baya boyut atlamış mng.
kaskodan bir an önce anahtar sistemini değiştirip, polis tutanağını sigorta firmasına iletin. gerisini sigorta firmasına bırakın. o kadar para ödüyorsunuz kaskoya, biraz da keyfini sürün. onlar hırsızı bulup, yargılatıp, yedi ceddine ödetirler o borcu. -
4 ağustos 2020 beyrut patlaması
şehrin içinde yer alan uluslararası bir limanın göbeğinde hizbullahın füze ürettiğine inanmak...
kimse görmeden termobarik, nükleer, hidrojen bombalarının atıldığını öne sürmek...
kuşların drone olduğunu iddia etmek...
2014 raporuna göre patlayan liman, lübnan’ın deniz ticaret hacminin %90’ına yakını tek başına kaldırıyor. elleçlenen ürünlerin %26’sı mineral, %6’sı kimyasallardan oluşuyor ve ziyadesiyle dökme yük limanı olarak çalışıyor.
liman planlarına göre tehlikeli maddeler için ayrı bir alan yok. 15 dönüm genel kargo alanı var sadece.
dünya ticaret istatistiklerinde lübnan’ın abd ve rusya’dan yüklü miktarda gübre (amonyum nitrat) aldığını da görebilirsiniz.
buranın bir ortadoğu limanı olduğunu hesaba katarsak kaza risklerinin gözardı edildiğini rahatça söyleyebiliriz. havai fişekler ve gübreler yanyana koyulduysa gayet de gerçekleşebilecek bir patlamadır.
komplo teorilerine inananlar için önerim: (bkz: occam’ın usturası)
düzeltme: 5,000 metrekarelik bir tehlikeli madde deposu açılmış ve toplam 25,000 metrekarelik genel kargo sahası varmış. -
iş yerinde çaycı ve temizlikçiyle ahbap olmak
iş yerinde herkes aynı çatı altında çalışan “insanlar” olduğu için müdüründen çaycısına kadar hepsinden uzak dururum. kesinlikle sınıf ayırmam. işime bakar, mesai bitince çeker giderim. sikmişim çaycısını, temizlikçisi, cfo’sunu, müdürünü, dekanını vb.
şartların zoraki birleştirdiği insanların hiçbirinden dost olmaz. -
140journos'un bdsm videosu
hiçbir şey değil de şu videoyu youtube'a tekrar yükleyip başlığına "caillou ve spider-man yastıktan ev yapıyor" yazan zihniyetten korkarım.
şansına bir tane çocuk denk gelip izlese şurada koca koca insanların tüm gündür içinden çıkamadıkları konu hakkında neler düşünür, gelişimini nasıl etkiler? koyulacak başka başlık bulunamadı mı yani?
üstelik 140 journos official da altına gülücük koymuş. kötü imajlar bunlar.
edit: saçma başlıklı kopyası da kaldırıldı. -
ekşi itiraf
birkaç saat önce ölmüş olabilirdim.
insandan uzak, tarla ortasında kendi zevkimce döşediğim bir evde yaşıyorum. doğal olarak buralarda ısınma ya elektrik ya sobayla oluyor. bir kömür sobam var. onu bugün normalde hiç yakmadığım şekilde, kovası gereğinden biraz daha dolu olacak şekilde yaktım.
işim için sobayı kısıp evden ayrıldım. döndüğümde sobanın içinde yanmamış kömürler olduğunu ve ortadan aşağı doğru yanmanın ilerlediğini ancak kenardaki kömürlerin sağlam olduğunu gördüm. çok üstelemeden hava girişlerini tekrar açıp yakarsam sorun olmayacağını düşündüm. lakin öyle değilmiş.
önce her şey normaldi. saat 18:30 gibi baş ağrısı, hafif bir mide bulantısı başladı. sonra halsizleşmeye başladım. yorgunluk veya hastalıktan olduğunu düşünüp koltuğuma uzandım. üşümeme rağmen kolumu kaldırıp burnumun ucundaki polara uzanasım gelmiyordu. uyku basıyor ve sersemliyordum.
o sırada kilometrelerce ötedeki kız arkadaşım hayatta yapmadığı şeyi yaptı ve facetime ile aradı. telefon elimin altında olmasına rağmen öyle zor açtım ki anlatamam. halimi görünce şaşırdı herhalde.
benim sersem sepelek konuştuğumu fark edince sobanın yanık olup olmadığını sordu. cevabı alınca hemen kalkıp dışarı çıkmamı söyledi. ben o ana kadar zehirlendiğime ihtimal bile vermemiş aklımın ucundan geçirmemiştim.
sözünü dinleyip bir güç bularak önce sobanın baca hariç her yerini kapadım sonra kapıdan dışarı attım kendimi.
soğukta üzerimde dandik bir tisortle hamakta ne kadar yattım bilmiyorum. biraz kustuktan sonra açılmaya başladım. eve girip bütün camları açtım.
o kanepede uzanırken sevgilim beni aramamış olsa belki uyuyakalmış ve ölmüş olacaktım. ölmek sorun değil ama beni bulacak ailemi ve sevgilimi düşündükçe kahroluyorum. -
cinsel ilişki teklifini reddeden erkek
bu konuda ampirik olarak defalarca kanıtlamış olduğum bir yasayı sizlerle paylaşmak isterim.
azalan verimler yasası
kısa tanım: reddedilen her seks gelecek partner (verici) sayısını düşürken, kabul edilen her seks gelecekteki partner sayısını (verici) arttırır.
varsayımlar:
- sosyal ve maddi açıdan ortalama bir erkek olmak
- inşaat, maden, makine gibi mühendisliklerden mezun/ okuyor olmamak
- daha önce sevgili yapmış olmak
- heteroseksüel bir erkek olmak
- işlevsel penise sahip olmak (edit: basabbasbas'ın uyarısıyla eklenmiştir)
azalan verimler yasası diğer adıyla ahbebegim yasası şu şekilde işlemektedir:
uzun süreli bir ilişki sonrası uzaklaşılan ve ulaşılabilen dişi sayısının azaldığı dönemlerde tekrar etkin bir cinsel yaşama sahip olmak için önünüze gelen dişileri reddetmemelisiniz. "abi bunun göbeği var", "abi bunun muhabbeti çekilmiyor" vb. bahanelerle beraber olma imkanınız olan ancak reddettiğiniz her bir seks için tekrar sekse ulaşma süreniz en az 1 ay uzamakta ve 6 aydan sonra piyasaya dışarıdan bir müdahale olmadıkça ilişkiye girme ihtimaliniz kalmamaktadır.
benzer şekilde seksleşmek için gelen ilk kişiyi mutlu etmeniz önünüzdeki 1 ay içinde 2 yeni partner olarak size dönecektir. seks seçeneği (partner çeşitliliği) arttıkça, tamamını kabul edemeyeceğiniz bir noktaya ulaşılacak ve reddetmeler başlayacaktır. böylece görünmez el devreye girecek ve sizi bir denge noktasına geri getirecektir.
diğer tüm şartlar sabitken, (bkz: ceteris paribus) uzun vadede azalan verimler yasası 2 şekilde sonuçlanabilir.
1: evlilik
2: teomanlık
kıt kaynakların etkin dağıtımı böyle sağlanır.
teşekkürler. -
9 mayıs 2018 merkez bankası dolar müdahalesi
zombinin göğsüne nişan almıştır. iki üç adım geri götürüp sonrasında yoluna devam edecektir.