kimseye noel ve yılbaşı arasındaki farkı anlatmaya çabalamayın, rahat olun. 50 yıldan bu yana neredeyse her yıl ısıtılıp servis edilir bir şekilde.
herkes kendi kafasına algısına göre yeni yılı kutlar ya da kutlamaz. aq bütün dertlerimiz bitti sanki, herkes karşı kıyıdakine rol biçmeye çalışıyor.
artpainter8 profili
-
yılbaşı kutlamak bizim kültürümüzde yoktur
-
ayasoyfa'daki mozaiklerin lazer ile kapatılması
manevi konularda o kadar vakit kaybediyoruz ki. islam gelmeden inşa edilmiş olan, döneminin en gözde kilisesinde namaz kılınınca cennete gitme ihtimali artacağı için* lazer ile kapatılınca bütün ibadet şartları yerine getirilmiş olacak sanki. kilisede bile olsa kabeye döndükten, önüne bir sütre (taş) koyduktan sonra dünyanın her yerinde namazını kılarsın.
ne yazık ki, milliyetçilik ve din satanlara prim verdiğiniz sürece bunları yaşayacaksınız.
çocukları aç olduğu için kendini yakan o babayı, üşüdükleri için küçük çocuklarını saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalışıp, bunalım sonucu kendini asan o anneyi şimdi hatırlayan var mı?
ama asla olmaz, mümkünatı yok!
resimler kapatılmalı, bütün derdimiz bunu çözmeye odaklanmak olmalı.
neye ve kime ibadet ettiğini bildiğin sürece şeklin şüklün bir önemi yoktur, yaradan her şeyi görür. o gün size şekil adına bu yaptıklarınızı, allah ile aldatmanın nasıl yapıldığını kendisi hatırlatıp haber verecek. -
içki içmeme nedenleri
seyrek olsa da içtim, gençlikte bazı zamanlarda körkütük sarhoş da oldum. ama yarım asır devirmeme rağmen hiç severek içemedim şu mereti.
bir kaç gün sonra beyoğlu'nda arkadaşlarla toplanacağız yine. büyük çoğunluk fıçı gibi içiyor, ağzıyla içen bir iki kişi. ben epeyce uzak oturduğumdan ve içki içmediğimden arabayla geçiyorum. 4-5 kişiyi toplayıp arabaya atıyorum. bunlar anıra anıra şakalaşıyorlar. en çok eğlendiğim kısım burası.
alkol içmiş gibi gelen hesaba katkımı yapıyorum, bunları taksilere terk etmiyor, evlerine kadar taşıyıp yolda komik hallerine şaka yapıyorum. her gittiğimde içkiyi sevmememin bana ne kadar yararlı olduğuna, daha da emin oluyorum.
o zaman neden gidiyorum? evet, içkiyi sevmiyorum ama içki masasındaki muhabbeti seviyorum. ekstra bonusu da, maskelerini takan bazıları, sarhoşluk başladıktan sonra, haliyle dili de çözülüyor.
en komiği de mangalda kül bırakmamaları. "ben şöyle adamım, adamın şöyle dibiyim, delikanlılığın kitabını biz yazdık, girmediğimiz alem kalmadı kardeş" diye abartılı hikayeler anlattıktan sonra, dönüşte evine girerken sanırsın bir küçük bir kuzucuk. yengeleri, bacıları ben sakinleştiriyorum. -
düğünde aşırı gergin tavırlar sergileyen damat
bundan ne koca, ne de çocuklarına baba olur kızım. sanki göklerden, köprüden önce son çıkış uyarısı gelmiş.
edit: imla. (anne ben pilot oldum ve hopeless adlı yazarlara teşekkürler.) -
bitişiyle insanı hüzünlendiren şeyler
bütün kavramların içinin boşalması.
-
ekşi itiraf
çocukluğumdan bu yana görünmez bir el'in varlığını ve korumasını daima hissettim. şöyle ki;
- 6 yaşında çember çevirirken yola atlamam sonucunda bir arabanın beni altına alması. kafadan darbe almama rağmen ciddi bir hasar bırakmaması.
- küçükken belki 10 yaşındayım, dalgalı denizde alabora oldum, tam boğulacağımı düşünmeye başlamışken genç bir kız çekip kurtardı beni.
- 20 yaşındayken oyuncusu olduğum bir futbol maçı bitiminde kavga eden iki kişiyi ayırırken (içlerinden biri uyuşturucu bağımlısı tanımadığım biriydi) kol ve bacağımdan falçata yarası almak, kan kaybı çok olmasına rağmen hastaneye yetiştirilmem, 7 dikişle paçayı kurtarmak.
- 27 yaşındayım. çalıştığım şirkette, personellerden birinin cuma öğleden sonrası, gümrük müşavirinden imza almak için anadolu yakasına gitmekten erinmesi, bana ısrar ısrar etmesi ve benim kırmamak için imzayı atmam. olayın boyutunun tarihi eser kaçakçılığı olduğunu pazartesi mali şube polislerinden öğrenmem. eşim o ara karnı burnunda ilk çocuğuma hamile olduğundan, belki de vicdan yaparak attıran o personelin "ben attım" diyerek üstlenmesi. benim dışımda bütün şirketin işkence görüp hapse girmesi.
- yaş 31 oldu. yine çalıştığım çok büyük rantın döndüğü bir inşaat kooperatifinde, müdürün yolsuzluğunu belgeleriyle ortaya koymam. bunun sonucunda olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması, yolsuzluk yapan müdürün istifası, yönetimin değişmesi, eski yönetim kurulu üyelerinden birinin "vay bize lolo haa" diyerek yüzüme silah doğrultması.
- 35-38 yaş aralığındayım. hiç bir tedavi görmeden bir anda böbrek taşı düşürmek ve 20 yıl üzerine bir daha tekrar etmemesi. bunun yanında aylarca ağrısını çektiğim, dayanılmaz hale gelen safra kesesi taşı operasyonu için aldığım ameliyat gününden 15 gün önce, taşın koledot kanalına düşerek doğal yollarla çıkması.
- 40 yaşını buldum. eşim ve çocuklarımla tatil yolundayım. uzakta bir rampa var arkasını görmüyorum. yolda önümdeki kamyonu sollamaya çalışırken bir türlü hız alamamam ve rampanın bittiği an 10-15 metre karşımda bir tırın belirmesi, eşimin çığlığı eşliğinde, sağımdaki kamyoncunun sert fren yaparak 2 saniye içinde beni araya sokması.
- boşanmışım, 45 yaşına geldim. ithalat yoluyla getirdiğim kimyasal ürünün bozuk çıkması, firmanın malı teslim aldığım ve senetleri verdiğim için icra yoluna gitmesi. icra ve avukatlık masrafları ile birlikte bir ev parası icra ile karşı karşıya kalmam. tabii cep delik ve ödeme ihtimalim yok.
- artık 56'ya merdiven dayadım. yaklaşık 10 ay önce, 6,5 cm.lik kötü huylu akciğer kanserine yakalanmam. geçen yaz aylarında benimle birlikte yakalandığını sağdan soldan, eşten dosttan duyduğum 5 kişinin de ölmesi, dr.'un söylediğine göre literatüre girecek bir vaka olmam ve 9 ayda hastalığı yenmem.
bunların hepsinden de bir şekilde sıyrıldım. beni bazen çok çalışmak, bazen şans, bazen tesadüfler, bazen başka birinin dikkati, bazen de başka birinin merhameti kurtardı.
korunuyor muyum, seviliyor muyum, deneniyor muyum bilmiyorum. bildiğim şu ki; yüreğinizi güzel tutarsanız, o "görünmez el" sizi unutmuyor. tam umutsuzluğa düşerken, kritik anlarda yardım elini uzatıyor.
- -
faiz parasıyla geçinmek
20 yıllık periyoduna canlı şahit olduğum, eski eşimin amcasıdır. gerçekten tembel bir insandı. işi gücü tuttuğu takımı gazeteden, tv'den takip etmek, suya sabuna dokunmadan yaşamaktı.
bu zaman zarfında, 6 tane dairesini tek tek satarak faiziyle geçinmiştir. sonunda satacak sadece oturduğu ev kalmış,en sonunda onu da satmış kiraya çıkmıştır.
yaşlılığı 2 göz odada geçti ve varlıktan yokluğa düşerek öldü.
kısaca; faiz geliriyle geçinmek, kaybedeceğin zamanlara doğru olan bir yolculuktur. -
yaralı köpek için acil yardım çağrısı
marmara ereğlisi'nde hayvanların durumunun kötü olduğunu duymuştum. hatta barınağı ile ilgili sorunlar falan vardı.
bu yavruya çam sakızı çoban armağanı destek vereceğim. umarım bir fayda sağlanır.