siyah giyen adam13
profili

  • 13 şubat 2024 istanbul üniversitesi açıklaması

    https://x.com/…974254?s=46&t=w7vuwwnnw-3_wgtiza5amw

    özetle bu rezalet karara karşı çıkan öğrencileri mahkemeye vermekle tehdit etmiş ve rezaleti savunmuşlardır. şu an kampüslerin içindeki fakültelere girişte herhangi bir güvenlik önemi yoktur, isteyen elini kolunu sallaya sallaya girip derslerdeki öğrencileri hayvanat bahçesine gelmiş ziyaretçi gibi seyredebiliyor ve üniversite mahkemeyle öğrencileri tehdit ediyor.

  • amazon prime video

    (bkz: #147970621)

    kahreden haber gelmiş ve ücreti 40 tl’ye çıkartmışlardır. sebebi tabii ki tahmin ettiğimiz gibi kendileri için orijinal türk dizi ve filmleri çekmeye başlamaları. murat boz’un ücreti bizden çıkacak tabii ki. yine zam bekleniyordu ama 8 tl’den 20-30 tl’ye çıkardı en fazla eğer murat boz ve benzeri isimlerin projeleri olmayacak olsa. teşekkürler türk dizi ve film sektörü, bir platform zevkimizin daha içine ettiniz!

    görsel

  • tanrının kendi var oluşunu sorgulaması

    tanrı düşüncesini bir anlığına kabul ettiğimizi farz edelim, acaba tanrı “ben nasıl var oldum, nasıl meydana geldim, neden var oldum, benden öte ve bilmediğim başka tanrıların olması mümkün mü ve varlarsa bile onları var eden ilk esas kaynak ne ve o ilk esas kaynak nasıl oluştu?” gibi sorular soruyor mudur kendi kendine hep merak etmişimdir. gece gece de içime dert oldu uykumdan oldum bu yüzden.

    düşünsenize, tanrısınız ama mutlu değilsiniz çünkü nasıl oluştuğunuzu bilmiyorsunuz, bilseniz bile emin olamıyorsunuz çünkü manipüle etmek nedir çok iyi biliyorsunuz. bu yüzden işi gücü bırakıp insanlarla uğraşıyorsunuz, hangi vakitlerde yemeğe gelineceğine kadar…

  • ailesiyle vedalaşıp savaşa giden ukraynalı baba

    https://twitter.com/…tatus/1496812559772663811?s=21

    ailesini güvenli bir bölgeye gönderip kendisi savaş adına kalan babadır.
    duygulandırmıştır ve üzmüştür. suriyelileri ve hatta eşini çocuğunu bile ülkede bırakıp türkiye’ye gelen afgan erkeklerini utandırması gerekir.

  • the irishman'in oscar'da sıfır çekmesi

    the ırishman’in kendine has yüksek kalitesinden hiçbir şey götürmeyecektir içi boş ödüllerden sıfır çekmiş olması. tıpkı şu filmlerin de zamanında oscar’da sıfır çekmiş olması gibi:

    (bkz: fight club)
    (bkz: the shawshank redemption)
    (bkz: se7en)
    (bkz: leon the professional)
    (bkz: the green mile)
    (bkz: kill bill vol 1)
    (bkz: truman show)
    (bkz: catch me if you can)
    (bkz: the big lebowski)
    (bkz: v for vendetta)
    (bkz: scarface)
    (bkz: requiem for a dream)
    (bkz: american history x)
    (bkz: the prestige)

    evet bu filmlerin hiçbiri teknik dallarda bile ödül kazanamayarak sıfır çekti; ama bu onların sinema tarihe geçmelerine mani oldu mu? hayır. oysa kimse zamanında en iyi film ödülünü almış (bkz: argo) filmini hatırlamaz bu filmlerin yanında.

  • istanbul'da 24 saat ulaşım olması

    25 senedir siyasal islamın sırf “gece hayatı olmasın” diyerek engel koyduğu zorbalık nihayet son buluyor ve istanbul gibi bir metropol şehri olması gerektiği gibi 24 saat toplu ulaşıma ulaşıyor. özellikle metro - m2 seferlerinin gece 12’den sonra bitmesi bu şehir adına kabul edilemez büyük bir utançtı. ve nihayet hak geldi, batıl zail oldu.

  • 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçı

    beşiktaş ölüm kalım maçına çıkıyorsa genelde ölen taraf olur. galatasaray ise şampiyonluk maçına çıkıyorsa neredeyse daima kazanan taraf. bir de galatasaray ev sahibi ve beşiktaş kadar güçlü kadrosu var. ayrıca maça lider olarak girme ihtimali yüksek. o yüzden galatasaray maçın mutlak favorisi. beşiktaş’ın kazanması büyük bir sürpriz olur ve geçen seneki filmin soğuk yenen bir intikamını almış olur herifler. ama galatasaray yener ve şampiyonluğa ulaşırsa sezon boyunca kendisine yapılmış her türlü haksızlığa, türlü cezalara ve hükümetspora karşın o da eşi benzeri görülmemiş destansı bir şampiyonluk kazanmış olur. hem de ilk yarıyı forvetsiz kapatan bir takımdan bahsediyoruz, yeri geldiğinde haftalarca ilk 11’ninden 7-8’inin sakat ve cezalı olduğu buna rağmen üç kulvarda mücadele etmiş bir takımdan...

  • ersun yanal

    bu kadroyla olmaz dediler...
    2013’deki kadro artık yok dediler...
    şapkadan tavşan çıkaramaz dediler...
    başaramaz dediler...
    başaramadı.

  • türbanlı kız sayısının her geçen gün artması

    uzay ve bilgi çağında olduğumuz şu dönemde en azından istanbul için gözlemlenen kimisi için hayırlı kimisi için acı ve vehim bir durumdur. milletin özgür iradesi olduğu sürece kimseye söz düşmez elbette fakat bu artışın nedenleri üzerine de düşünmek gerekir.

    bilimsel gelişmelere, internetin yaygın kullanılışı bilgiye erişimin çok rahat ve hızlı olmasına, dünyanın televizyon, sinema, internet ve sosyal medya sayesinde küreselleşip iyice küçülmesi ve küçük bir köy haline gelmesine yani uzak diyarlara eski çağlara göre çok uzak olamamak farklı yaşam tarzlarını görebilme olanağına ve diğer birçok şeye rağmen,

    dünya üzerinde muhafazakar dindarlığın giderek zayıflamasına, arabistan gibi bir ülkede bile dinin etkisinin yavaş yavaş yumuşatılmasına ve laik düşüncenin yayılmaya başlamasına rağmen,

    türkiye’de cuma namazına giden erkek sayısı da tesettüre geçen yani türban takmaya başlayan genç kız sayısı da her geçen yıl her geçen ay her geçen gün sürekli sürekli sürekli artıyor. 1998 yılıyla 2018 yılı arasındaki fark şöyle dursun, yakın geçmişteki 2012 yılında bile bu düzeyde bir artış yoktu ülkede. evet, belli bir kesim de muhafazakarlıktan uzaklaşıp dinden çıkıyor ancak ezici çoğunluk eskisinden bile çok daha muhafazakarlaşıyor her geçen gün. zamanında kadın erkek eşitliğini savunan özgürlükçü genç kızların bile bir bir kapandığını görülüyor.

    bu mesele ilk bakışta “onların özgürlüğüdür, kimseye söz düşmez” gibi doğru gözüken bir argümanla ört bas edilebilir. ama sorun şu ki, toplumun çoğunluğunun muhafazakarlığı arttıkça bu toplumun diğer kalanını ve dahası gelecek nesilleri ve dolayisiyla bir milletin kaderini etkileyecek ve onların özgürlük haklarını daraltacaktır, ki daralttı ve daraltıyor da canlı kanlı yaşayıp deneyimlediğimiz üzere.

    muhafazakarlık neden bu ülkenin en gizli fakat en tehlikeli dost gözüken düşmanıdır? çünkü bir toplumun ilerlemesini durdurup geriletmesinin anahtarıdır. atatürk bunu 90 sene önce görmüş olup taa 1920’lerde bile türkiye’yi 2018’den daha modern yapmaya başlamış ve ileri görüşlü bir nesil yetiştirme çabası içine girmişti. çünkü muhafazakarlık yapısı gereği bir virüsü andırır. bir virüs bir kişiye bulaştı mı sadece o kişiyi alakadar etmez, o kişi dışındaki başka kişileri de etkiler. muhafazakar birey ister ki toplum ve çevresi kendi inançları doğrultusunda şekillensin, kendi inançlarına aykırı sesler duyulmasın. böylece muhafazakar bireyler birleşerek muhafazakar toplumu oluşturlar ve kendilerini yönetmesi için içlerinden seçtiği bir liderle birlikte muhafazakarlığa uymayan her şeyin ve herkesin başını ezerler. bu sadece ahlaki ve özgür yaşam tarzlarını hapsetmez, oruç tutmayana öcü gibi bakılması ya da bir öpücüğün şeytanlaştırılması, açık giyene karşı tacizin meşrulaştırılması gibi örnekler en basit ve temel düzeydeki örneklerdir. muhafazakarlık aynı zamanda “sorgulama” yetisini hapsederek toplumun tutsaklaşmasına yol açar ve toplum bu sayede gerek vergilerle gerek yetersiz hizmetlerle gerek adaletsizliklerle her ne kadar kan ağlatılırsa ağlatılsın asla ama asla sorgulamaz, tepki göstermez, karşı çıkmaz. tepki göstermeye kalkan ufak azınlığın başını ise yine toplumun kendisi ezer, kendilerini de ilgilendiren hakları kazanmaya uğraşanları palalarla kovalar, sopalarla darp eder. böylece toplumu pasifize etmenin en kolay yolunun muhafazakarlaştırmak olduğunu fark eden yönetenler daima muhafazakarlığa yatırım yapar ve bunun meyvesini daima alır.

    tesettürlü kız sayısındaki artışın hatta patlamanın neden önemli olduğu da burada gizlidir. o artış somut bir şekilde nasıl toplumsal olarak muhafazakarlaş-tır-ıldığının gözlemlenebilir bir kanıtıdır. ve bu türk milletinin geleceğiyle doğrudan etkilidir zira gelecek nesiller için de ilk eğitim ve dünya görüşü annelerin etkisiyle şekillenecektir.

    peki özgürlüktür deyip kapatmak mı yoksa köleliğin özgürlük diye satılıp satılmadığını sormak mı daha doğrudur bu hür zihnilerin ve tutsak olmayan vicdanların karar vermesi gereken problemidir.

  • dolar 5.10'a inerken 7.9'dan oyun satma rezaleti

    ahlaksızca, namussuzca ve hırsızca misyona sahip olan playstation türkiye’nin devam ettiği keriz silkeleme politikası adı altındaki organize dolandırıcılık suçudur aslında.

    read dead redemption 2’den örnek verelim,

    oyunun türkiye fiyatı: 469 tl

    dolar bazında: 89$

    oyunun abd fiyatı: 308 tl (gizli sekmeden açılabilir)

    dolar bazında: 59$

    aradaki fark: 30 dolar! 30 fucking dolar!

    eğer ingiltere’yi merkez alıp euro’dan kıyaslasak bile aynı orantıda rakamlar.

    peki bize layık görülen 469 tl’yi onlara layık görülen 59 dolara bölersek türkiye için bir doları kaç tl’den hesaplamış oluyorlar? 7.9 tl

    hem de tüm bu orantısız, adaletsiz, namussuz fiyat politikası kutulu oyunlar için değil, dijital bulut oyunlar için söz konusu! yani ne taşımacılık komisyonu var ne dağıtımcı komisyonu ne kutu ücreti ne de başka bir şey. abd’deki adamla türkiye’deki adam aynı kaynaktan aynı altyazılara sahip oyunu indirmesine rağmen dünyanın en zengin ülkelerinden olan amerika’da ikamet eden bir vatandaş, ekonomisi sallantıda olan ülkelerden türkiye’de ikamet eden vatandaştan daha az ücret ödüyor.

    ancak aynı playstation, söz konusu endonezya gibi bir ülke olunca madem bunların ekonomik durumu çok iyi değil öyleyse onlara özel fiyatlandırmalar yapalım diyip oldukça ucuza oyun satıyorlar. endonezya’da rdr2 sadece 51 dolar yani 260 tl! link

    playstation türkiye oyun fiyatları ise bırakın endonezya ile rekabet etmeyi, abd, fransa hatta isveç norveç gibi zengin ülkelerdeki fiyatlardan dahi çok daha yüksek.

    steam, türkiye’ye özel fiyatlandırma yapıyor,
    spotify, netflix gibi markalar dahi türkiye’ye özel fiyatlandırma yapıyor.
    ama playstation bırakın insaf göstermeyi, endonezya’nın parasını bile zaten para içinde yüzen zengin türklerden çıkarıyor!

  • kumarhanelerin tekrar açılması

    yerli ve milli kumarhane atılımıdır. çay, kek ve tatar böreği ikram edilir, dombra eşliğinde zarlar atılır.

    (bkz: millet kumarhaneleri)

  • netflix

    lost: yok
    how i meet your mother: yok
    friends: yok
    the matrix: yok!
    the godfather 2: bu bile yok telifini satayım. nasıl bir telif saçmalığıdır ki bir üçlemenin 1 ve 3.filmleri olmasına rağmen 2.filmi olmaz hem de aylardır?
    edit: şimdi baktım the godfather ve the godfather part 3 bölümlerini de kaldırmışlar. kafayı yerun...

    bunlar en akla gelen birkaç örnek türkiye sürümü için ve gerçekten bu tür yapımların olmaması acı verici. acı verici çünkü insan bir zamanlar dizimag'tan 360-480p düzeylerinde izlemek zorunda kaldığı ve en sevmiş olduğu dizi olan lost'u televizyonunun karşısına geçip ayaklarını uzatarak takılma donma derdi olmadan 1080p izlemek istiyor... sırf bu yüzden bir iki sene daha gelmezse parayı biriktirip sağlam bir hard disk alarak bir şekilde bu dizileri ve yapımları doldurtup tv'den izlemeyi amaçlıyorum. netflix nelere muhtaç bırakıyor insanı. ne vardı işte bir sabah uyandığımızda kıydırık dandik beş para etmez netflix yapımı filmler yerine morpheus ve neo'nun koca güneş gözlüklü tiplerini görsek? defalarca rüyamda matrix'in netflix'e eklendiğini gördüm ve rüyamda bile sevinçten elim ayağım titriyordu. çünkü bazı yapımlar, yapımdan ötedir. kişiye özel yaşanmışlığı, hatıraları, fikirleri anımsatır. insan her hayatının filminin netflix'te olmasını isteyemez tabi ama koskoca matrix'den bahsediyoruz ulan... ingilizce öğrenirken sevdiğiniz bir filmi defalarca defalarca ingilizce altyazılı izleyin diye tavsiye edilir. işte o film matrix idi, 10 kez üst üste izleyebilirdim ing altyazılı burada. kahvaltıda friends izler hem gülerdik hem de ingilizcemiz iyi kötü gelişirdi. fakat yok. ingilizce altyazılı izlenebilecek doğru düzgün yapım bile yok burada. avatar son hava bükücü ile idare ediyoruz...

    netflix yapımı beş para etmez "izle-tüket-geç-" filmlerine ayrılan bütçe şu tür yapımların telif hakkına ayrılsın, türkiye sürümü için gerekirse ekstra paket bilmem ne seçeneği eklensin ama matrix, friends, lost gibi yapımlar eklensin be artık.. hadi bu tür dev yapımların telif sorunları vardır, digiturk - bluttv gibi yerel rakipler vb. yahu en azından şöyle bağımsız, sanatsal filmler eklensin hiç olmazsa? üç renk üçlemesi olsun, wristcutters a love story, magnolia, a torinoi lo gibi telif konusunda çok zorluk çıkarmayacak şöyle kaliteli yapımları kim tercih etmez ki sharknado serisi saçmaladığına? blutv'de bile daha fazla bağımsız yapım var.

    gece gece amma ağladım ben de ama ne vardı biraz tarantino filmleri olsa, bir tanecik de olsa lars von trier filmi olsa, godfather'ler geri gelse... tv'de izleme rahatlığına rağmen yeni dönemde gelecek zamma karşılık, içerikler eklenmek şöyle dursun böyle azalmaya devam ederse üyeliği iptal ettirmek kaçınılmaz gözüküyor. yakında breaking bad'i de kaldırır bunlar türkiye sürümünden.

  • onedio'daki alternatif türkiye paylaşımı

    içimizi burkan, belki başka dünyalarda gerçekten yaşanmıştır böyle şeyler dedirten paylaşımdır. belki bu paylaşımdaki son fotoğrafta yer alan içerik gerçek olsaydı, erkenden gitmeseydi, gerçekten de mümkündü böyle bir türkiye ulan.

    https://onedio.com/…iye-den-23-gundem-konusu-761783