bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu (btk) tarafından resmi gazetede yayımlanan karara göre, gerekli çalışmalar tamamlandıktan sonra abonelik iptalleri artık e-devlet üzerinden yapılabilecek.
televizyon, internet, telefon gibi abonelik sözleşmelerinin iptali için istenen faks, imzalı dilekçe ve kimlik ibrazı dönemi artık sona eriyor. adeta vatandaşların çilesi haline gelen sözleşme feshi, btk tarafından çalışmaların tamamlanmasıyla e-devlet üzerinden yapılması mümkün olacak.
artık aboneler e-devlet üzerinden abonelik fesih bildiriminde bulunacak. 24 saat içinde de operatör fesih bildirimini aldığını karşı tarafa bildirecek ve 48 saat içinde hizmet sonlandırılacak. hizmet sonlandırılmaz ve abone kullanmaya devam etse bile firma bu kullanımı faturaya yansıtamayacak.
abonelik iptali e-devletten yapılsın kampanyası amacına ulaşmış ve yetkililer sesimizi duymuş anlaşılan.
kaynak editi: arkadaşlar internette arama yaptığınız zaman bugün son 2 saatte bütün gazetelerin bu haberi kelimesi kelimesine aynı olarak verdiğini göreceksiniz. btk sitesinde aradım kaynak bulamadım. ülkenin bütün gazetelerine aynı haber metni verilmiş. gazetelerin tümünü trollemek kolay olmamalı.
önceki haberlerde düzenlemenin 15 eylül'de yürürlüğe gireceği yazılıydı. bugün e-devlete baktım. abonelik ve borç bilgilerine ulaşabiliyorsunuz fakat abonelik iptali butonunun eklenmemiş olduğunu görüyorsunuz. alacak iadesi taleplerini ise e-devlet ilgili şirketin web sayfasına yönlendiriyor. sanırım şirketler düzenlemenin yürürlüğe girmesini geciktirmeye çalışıyor ve başarmış görünüyor.
tebrik editi: sadece istanbul, kocaeli ve hatay belediyeleri su abonelik iptallerini e-devlet üzerinden yapabiliyorsunuz. bu belediyeleri bilumum telefon, tv ve internet şirketlerinden daha yüksek teknolojiye sahip olduklarından dolayı kutlarım.
ciddiye almamak gerek8 profili
-
abonelik iptalinin e-devletten yapılması
-
twitter'ın akparti troll hesaplarını kapatması
twitter, çin, rusya ve türkiye'de devlet bağlantılı hesapları kapattığını duyurmuştur.
akp'ye yakın olan ve iktidarı eleştirenleri hedef gösteren 7342 hesap twitter tarafından kapatılmıştır.
raporda, kapatılan hesaplarla ilgili öne çıkan tespitler şöyle:
• aynı gün açılan, benzer kullanıcı adı olan, gerçek olmayan kişiler adına açılan çok sayıda hesap var.
• tek görevi, akp adına retweet yapmak olan bir hesaplar ağı ortaya çıkarıldı. bu ağlar, aynı içeriği daha görünür kılmak için uğraşıyor ve aslında “gündem” olamayan etiketleri (hashtag’leri) daha popüler yapmaya çalışıyor.
twitter -
1 ekim 2019 tottenham bayern münih maçı
bu maç bayern'in uefa'nın patronlarına tokadıdır. geçen sene hakem oyunlarıyla bayern'i finale çıkarmadılar. sizin finalistinizi evinde böyle dağıtırım işte demiştir.
-
izmir'in istanbul'u kıskanması
doğrudur. izmir'de ekonomi yok, iş yok, ticaret yok. uluslararası şirket yok. 30 yıl önce emekli şehri derlerdi, 30 yıl geçti değişen bir şey yok. bir fuarı vardı, panayır gibi olmuş, o da kapandı kapanacak. izmir'in gençleri kapağı istanbul'a atmaya bakıyor.
gelmeyin dediğiniz istanbullular izmir'in ekonomisini döndürüyor. çeşme'nin, alaçatı'nın beach ve restaurantlarında para harcayanlar beğenmediğiniz istanbullular. son yıllarda alaçatı denen 5 sokaktan oluşan bir köy yüzünden izmir popüler oldu. yıllardır egenin incisi çeşme'yi bir ibiza haline getiremediniz. 30 sene önce çeşme neyse hala aynı. alaçatı köyünü bu hale getiren de yine istanbullular. istanbullular olmasa alaçatı'nın yüzüne kimse bakmaz. alaçatı'yı döndüren izmirliler mi sanıyorsunuz? 3-5 sene sonra alaçatı popülerliğini kaybeder, istanbullular yine güney sahillerine gider. bakalım o zaman kimden para kazanacaksınız. istanbul kadar kaliteye sahip olmayıp istanbul fiyatı çeken otel ve restaurantlar bir bir kapanınca eskisi gibi denize bakıp çiğdem çitlersiniz.
edit: bir kaç hemşerim kızmış. 30 sene önce izmir'den istanbul'a göçtüm. şimdi geri geldim. anlatayım:
geçen sene bir lokantadan yemek siparişi verirdim, 100 lira tutardı. benim için ucuzdu. bu sene aynı siparişe 300 lira istiyor. bir kasabım vardı, et sipariş ederdim, ilk başta fiyat ucuzken şimdi iki misli istiyor. en son köpek için de bir kemik koy dedim. kemiğin kilosuna 25 lira yazmış. yav biz kemiği bedava alırdık bu ne dedim et fiyatına veriyorsun, gülüyor abi artık böyle. bir daha sipariş vermedim. deniz kenarı veya değil bir lokantaya gitsen fiyat istanbul fiyatı. kardeşim boğazda yediğim yemeğin fiyatını istiyorsun. 1000 lira nedir. servis kaliten esnaf lokantasından hallice, fiyatın boğazdaki lüks restaurant fiyatı. ilk geldiğimde sırf deniz kenarı diye bir gecekonduyu 3 milyon liraya satmaya çalıştılar. tarla vasfındaki arazileri imarlı arsa fiyatına hem de ederinin 10 katına satmaya uğraşıyorlar. kiralar şişik, ev fiyatları şişik. ev alacaklar için söyleyeyim: ev fiyatları zirve yaptı bundan sonra daha artmaz, düşüşe geçer. emlakçıların her sene %20 prim yapar demesine bakmayın. çevremde satılık olan evler 3 yıldır satılık. eskisi gibi alan yok. o furya bitti. size çekilen fiyatın yarısını teklif edin. hatta bir ev var iki senedir kiraya bile veremiyor. fiyat öyle uçuk ki sanırsın evi palm beach sahilinde. fiyatını düşürdükçe düşürüyor. bir satılık ilanı koyuyor, bir kiralık ilanı. e istanbullu da uyandı artık. dağ başındaki evlere milyon ödemek istemiyor.
oturduğum yerden dolayı sipariş verdiğim her şey iki misli fiyata geliyor. her gelene açıklama yapmaktan usandım ben de izmir'den gittim geldim diye. ha o zaman farklı deyip başlıyorlar istanbulluları kötülemeye. her şey pahalandı, biz evlerde oturamıyoruz bıdı bıdı.
bakın bu konuda haklılar çünkü yerlisi o parayı kazanamadığı için onlara hayat pahalı oldu. merkezde oturanlar köylerden ya da kenar mahallelerden ancak ev tutabiliyor. izmir'de bir çalışan aynı işi istanbul'da 2-3 misli maaşa bulabilir.
bodrum özel hastane doluyken izmir'de büyük zincir özel hastanelerin hiç şubesi yok. neden diye düşündünüz mü?
şöyle muhabbeti de çok duydum: tömüklerin hasan altına mersedes çekmiş, kesin babadan kalan tarlayı keriz bir istanbullu'ya okutmuştur. sevmiyoruz diyorsunuz hem de 3-4 misli fiyata sattığınız şeylerden dolayı memnun oluyorsunuz. istanbullu gelmese bu fiyatları nerede göreceksiniz. kabul edin etmeyin istanbul'dan izmir'e büyük bir para akışı oldu. gayrimenkul ve hizmet sektörü dolayısıyla ekonomi canlandı. 30 sene sonra geri döndüm, fiyatlar hariç bıraktığım yerde. -
opet vs shell vs bp vs total
neyle neyi kıyaslıyorsunuz bilmiyorum ama havanda su dövülüyor gibi. akaryakıtlar aynı rafineriden çıkar. birbirinden farkı yoktur. ithal edilenler ise testten geçer yurtiçinde dağıtımı yapılan akaryakıta uygunluğu varsa onay verilir. marker dediğiniz şey akaryakıtın kimliğidir, kalitesini belirlemez.
kıyaslayacağınız şey katkılı ve katkısız akaryakıtlardır. epdk katkılı akaryakıtların katkısızlardan daha pahalı satılmasına onay vermiştir. bunun için bilimsel test raporlarının sunulması gerekir. raporla katkılı yakıtın faydası olduğu ispatlanırsa 5-10 kuruş fazla satılmasına izin verilir. meşhur bir katkılı yakıtın raporunu okudum. o kadar çok parametre ölçmüşler, netice % 1 oranında tasarruf sağladığı belirtilmiş. 3000 litre yakıtın içine sadece bir litre katkı konuluyor. bu da şu demek 20 liraya mal ettikleri katkıyı tüketiciye 200 liraya satıyorlar.
bir depo yakıt ile km hesabı yapanlar kendini kandırıyor. yakıt tüketimini değiştiren o kadar çok şey var ki: ağırlık, fazladan bir bavul, yol eğimi, lastik basıncı, enjeksiyon temizliği, motorun kurumu, şehrin rakımı, havanın nem oranı. adamlar laboratuvar ortamında test edip farkı anlayabiliyor. millet memlekete gidip gelirken ölçtüm diyor ve farklı olduğunu iddia ediyor. hepsi standart pistte elektronik verileri merkeze gönderen formula 1 aracı kullanıyor mübarekler. -
hukuk fakültesindeki en önemli ders
başlığı açan arkadaşa ben de katılıyorum. liseyi bitirip hukuk fakültesine başladığınız ilk yılı hatırlayın. liseden ne farkı vardı? kıyafet serbestisi, devam serbestisi vs. ne güzeldi değil mi? dersleri almaya başladık, yine ezbere başladık. farklı dersleri öğreniyorduk ama hukukçu vasfını kazanmamıştık. bir hukukçuyu diğerlerinden ayıran şey hukuk nosyonudur. yani hak, adalet, vicdan bir kişiyi hukukçu yapar. diğer üniversitelerde de temel hukuk dersleri verilir ama onlar hukukçu değildir. sizi hukukçu yapan şey hukuk kavramını öğrenmenizdir. bunun için hukuk felsefesi, sosyolojisi, tarihi, roma hukuku önemlidir.
bizim hukuk felsefesi dersine ordinaryus profesör girerdi. sınavlarda kitap açmak serbestti. evet yanlış okumadınız sınavlarda kitaba bakmayı serbest bırakmıştı. ben ilk sene kaldım. şimdi güleceksiniz hukuk felsefesinden kalınır mı diyeceksiniz. ben kaldım, niye? sınav sorularının cevabını kitaba bakıp yazıyordum. ikinci sene hiçbir sınavda kitap açmadım. 90 notuyla geçtim. ikinci sene anladım ki hocanın istediği kitapta yazılanları birebir yazmamız değil kendi fikrimizi söyleyebilmemizmiş.
mesleğinde yılları tüketmiş bazı meslektaşlarım roma hukukunun gereksiz olduğunu iddia eder. ikinci önemli ders roma hukukudur. bugün çin'den amerika'ya roma hukuku okutulur. modern hukukun temeli roma'dır. antik çağlardan günümüze kanunların değişimini öğrenmezseniz hukuk nosyonu oluşmaz.
hukuk felsefesi, roma hukuku gereksiz diyenlere şöyle bir örnek vereyim: bir çocuğa 100 lira verip, git ekmek, domates, biber, pirinç al deseniz gidip alır. aynı çocuğa bu parayla git mutfak ihtiyaçlarını al desen ne alacağını bilemez. işte hukuk felsefesi okuyan o parayla mutfak için ne alacağını bilen çocuk olur.
diğer derslere bakarsak birinin diğerinden önemli olduğunu neye göre belirleyeceğiz. meslek hayatınızda aldığınız davalara göre değişecektir. ceza avukatı olduysanız borçlar ya da ticaret kanunu sizi ilgilendirmeyecektir. ticari davalara bakıyorsanız ceza kanunu sizi ilgilendirmeyecektir. idari davalarla ilgilenmiyorsanız idare hukuku sizin için boştur. sendika avukatı değilseniz sendika hukuku ile ilgili ömrünüzce bir davaya girmezsiniz. örnekler çoğaltılır. sadece size bir tavsiye verebilirim: usul hukukunu bilen avukat davayı %50 kazanmış sayılır. -
7 mart 2017 wikileaks belgeleri
internet henüz türkiye'ye yeni gelmişti. e-posta denen şey henüz bilinmiyordu. amerikalı bir bilgi işlemci ile şöyle bir deneyimim oldu: adam üst kattaki bir pc'den benim kapalı pc'mi açtı, ekrana hello yazısı yerleştirdi, sonra pc'mi kapattı. aşağı geldi ve dedi ki "en güvenli pc fişi çekilmiş pc'dir." dikkat edin daha e-posta denen illet ülkemizde bilinmiyor. yani fi tarihinde, geçen yüzyılda gerçekleşmiş bir olay.
aradan yüzyıl geçti hala "yok açık kaynak kullanın, yok şifreleyin, o kadar bilgiyi nasıl kaydedecek la" diyenler var. -
türkler arapların kölesiydi
uzun mesafeli ve geniş boyuttaki insan ticareti, temelde islami dönemdeki bir gelişmeydi ve tarihin acı bir cilvesidir ki kaynağı islam hukukunun insancıl etkisiydi. islam hukukuna göre müslüman olanlar ve müslüman ülkelerde yaşayanlar özgürdü ve köle yapılamazdı. sadece köle ailelerin çocukları köle sayılırdı. özgür insanlar ancak bir cihadda yakalanan kafirler ise köle yapılabilirdi.
köle ailelerden doğan kölelerin sayısı ihtiyacı karşılamada yetersiz kalınca, uzaklardan getirilen yeni köleler çok önemli ticaret konusu olmuştur. köleler çoğunlukla avrupa, asya bozkırları ve afrikadan getiriliyordu. müslüman ispanya’nın önemli köle nüfusunu slavlar oluşturuyordu. ingilizce köle (slave) kelimesini kökeni de buradan gelmektedir. avrasya bozkırlarındaki türkler ise ikinci büyük köle grubuydu. islamiyetin ilkçağlarından itibaren karadeniz’in kuzeyinden çin ve moğolistan’a uzanan topraklardan yakalanan veya satın alınan kölelerin çoğunluğu türktü.
araplar fetih ve ganimet amaçlı yaptıkları seferlerle türk topraklarına girdikten sonra tükleri köle yapmışlardır. hatta türk topraklarına yerleşen araplar, türklerin evlerine yerleşmişler, ev halkını da kendilerine köle yapmışlardır. asilzadelerin ve beylerin karılarını ve çocuklarını yanlarına alarak köle yapmak amacıyla ülkelerine götürmüşlerdir. kölelerin güçlenmelerini önlemek için, baba çocuğundan, kadın kocasından ayrılıyor ve bir daha birbirlerini göremeyecek şekilde ayrı bölgelerde satılıyordu. burada arapların, kilometrelerce yollarda astığı türkler, türklerin kanından akıttıkları nehirden ekmek yapmalar gibi, türklere yaptığı zulümleri anlatmayacağım. isteyen bu katliamları bağımsız kaynaklardan okuyabilir.
araplar, asker olarak yetiştirmek üzere köle türk çocuklarını getiriyorlardı. bu köleleri ev işlerinde kullanılan kölelerden ayırmak amacıyla, arapça’da sahibi olan anlamına gelen “memluk” adını vermişlerdi. halife mutasım (833-842) türk kölelerden oluşan büyük bir askeri güç oluşturmuştu. ticaret ve üretimle ilgisi olmayan bu askerler zamanla askeri aristokrasiyi, askeri devlet düzeni kurmaları nedeniyle de islam devletlerinin egemenliğini ele geçirmişlerdir. bir asker türk kölesi 868 yılında müslüman mısır’da memluklar adıyla ilk bağımsız hanedanı kurmuştu. diğer bir örnek ise pers ülkesinde bir türk köle tarafından kurulan gazneliler hanedanıydı. ( 962-1186)
960 yılında ise oldukça farklı öneme sahip olan bir olay gerçekleşti. islam sınırları dışındaki türk karahanlılar hanedanı halkıyla birlikte müslüman oldu. bir arap tarihçisine göre sayıları iki yüz bin çadırı bulan bir halk müslüman olmuştu. böylece siri derya’nın dışında ilk müslüman türk devleti kurulmuş oluyordu. bizim tarihimizde "bir gecede on bin çadırlı oğuz boyları islamiyeti seçti" diye anlatılır bu olay ama neden, nasıl olduğu anlatılmaz. hep merak etmişimdir. bir ülke insanı topluca nasıl din değiştirir diye? bugün acaba topluca new world order dinine geçmemiz mümkün müdür? tarihçiler bu olayı dinsiz akrabalarına karşı cihad yapabilmek veya kölelikten kurtulmak amacıyla yapıldığını ileri sürmüşlerdir.
türklerin islamiyeti kabul etmesinden sonra, islam öncesi türk geçmişlerini unuttuğu görülür. türkler, iranlılar ve arapların asla yapmadığı bir şeyi yaparak milli kimliklerini islamiyete gömmüşlerdir. islamiyet öncesi türk tarihindeki devletler, uygarlıklar, dinler ve edebiyat, birkaç halk şiir ve soylarıyla ilgili destan dışında unutulup gitmişti. türk adı, batılılar için olduğu kadar türkler için de müslüman ile eşdeğer olmuştur. türkler’in islamiyet’e bağlılık derecesine , araplar dahil başka hiçbir halkta rastlanılmamıştır.