ekmeleddin : bir çin atasözü der ki; sabahtan akşama avm'lerde starbaks'larda, stik haus,' restoranlarda, serpme kahvaltı mekanlarda ziftlenip, züppelerin park ettiği yerlere gocunmadan en az bir audi park edebilip para eziyorsan, bir süre sonra tüm ülkenin aynı şartlarda yaşadığını sanmaya başlayan bir şapşala dönüşebilirsin.
veyahut atıyorum; nusret'de bir oturuşta ödenen 8 bin lira hesabın, senin dışında başkalarının bir ay geçimi için bahşedilen çok çok büyük bir lütuf olduğuna inandırabilirsin kendicaazını. veriyorsun da babanın hayrına mı veriyorsun lan it! emekçi güya hakkı olan sekiz bini hak edip alıyor, kalan çalışma süresinde emeğiyle seni zengin ediyor..
yanlarına çekmekten utandığın passat aracın beşyüz bin liradan başladığı yerde 8 bin lira maaşla ihya ettiğini düşündüğün kalifiye emekçi, sence o aracı bu şartlarda kaç yılda alabilir? adam gününün yarısını, kanını canını, kemiğini, iliğini, özgürlüğünü, gözünün nurunu, alnının terini sana veriyor. hadi diyelim passatı borçlandı aldı.. vergisini sigortasını, muayenesini nasıl ödeyecek, içine akaryakıtını nasıl koyacak? asgari ücretliyi zaten geçtim onlar elinde mızrak kıçında yaprak modunda avcı toplayıcı çağa doğru kaymış durumdalar..
fabrikana atölyene vss kalifiye işçi istiyorsan, senin veya inek kaynaklarının seçeneği birilerini 2850 ile fabrikanda staj yaptırır gibi işe başlatır, bir süre işi öğretir, altı ayda bir de maaşını beş altı yüz lira zam yaparsın. kısa sürede işi kapabilecek bir sürü cin gibi genç var bu ülkede. nedir yani sonuçta altı üstü bir ayakkabı değil mi bu? nasa' ya astronot mu yetiştireceksin lan pezevenk! yeter artık bu ağlak yalancı, sonradan görme arabesk patron tiplemelerinden gına geldi.
belli ki altlar kuru keyifler yerinde. bu düzenin sürmesinden yanalar.belli ki paralar daha şimdiden dolarda euroda kış uykusuna yatırılmış. bir de gelmiş burada çomar alamancılar gibi vatandaş kötülüyorlar bizlere. teallaam ya sabır!
arkadaşım almanya ile 1961'de imzaladığımız yabancı işçi anlaşması sonucunda yüzbinlerce insanımız köyünden çıkıp almanya yollarına düşmedi mi zamanında ?trafik lambası görmemiş türk köylüsü endüstrinin kalbi alman kentlerinin sosyal yaşamına bir anda karışmadı mı? hayatında araba görmeyen adam mercedes fabrikasında çalışmaya başlamadı mı? türk insanı tembel nankör, beyinsiz, iş bilmez ise almanya'yı nasıl kalkındırdı? almanlar bu ağlaklar gibi " kolofoyo oşço bolomoyoroz" mu dediler? yoksa türk işçilerinin insan gibi yaşayacak koşulları oluşturup onları eğitip karşılıgında üretim mi beklediler ?
çok pis kekleniyoruz beyler bayanlar. bunların ciğerini biliyorum ki 8 bin maaş da vermez bunlar adama.. aylık 2 bin liraya sigortasız suriyeli çalıstırmıyorlarsa ben de birşey bilmiyorum. suriyelinin kahrını sen ben çekiyoruz bunlar sefasını sürüyor.
anladığım kadarıyla türkiye"de çin usulü bir kalkınma modeli uygulanmaya çalışılıyor. tüketen türkiye'den üreten, tasarruf yapan türkiye'ye hızlı bir geçiş öngörülüyor.
gelişmiş sermayedar ülkeler türkiye'de işçilik ucuz olduğu için fabrikalarını buraya kaydıracak, ya da bu bizim kunduracılara parça başı atıyorum 3 dolara fason ürettirip kendi ülkesinde " made in italy diyip " kendi markalarını basacakları bir garabet yöntemden bahsediliyor sanki.
karın tokluğuna çalışabilecek bir proloterya sınıf aracılığıyla büyümeye çalışacak bir sistem bu. yalnız gelir seviyesi uçurumu olan bizim gibi ülkelerde bu sistem asla başarılı olmayacaktır. çünkü birileri çalıp çırpıp zevk sefa içinde yaşarken, ezici bir çoğunluğa" senin hakkın 2850 veya 8 bin hadi başla " diyemezsin.. önünde sonunda bu adaletsiz uyumsuz sistem bir yerlerden patlatacaktır. kobay edilmiş bu ülkenin asıl asil vatandaşına yazık oluyor. bir nesil kayboluyor. halk bu kadar rencide edilmemeli..
bir ülkenin satabileceği geriye kalan tek şeyinin karın tokluğuna çalışmaktan nasırlaşacak elleri olmamalı..
kirsof3516 profili
-
ayakkabı üreticilerinin işçi bulamaması
-
taliban'ın atlı karıncaya binmesi
(bkz: afganistan'ı ele geçirince yapılacak küçük şımarıklıklar)
-
türkiye neden federasyon olmasın
" güneydoğu'ya özerklik verilince bütün kürt kökenli yurttaşlar güney doğuya mı gönderilecek" sorusunun sorulmasıyla geçerliliğini yitiren önerme.
bu cümlemden sonra "sen de kimsin yarrağam istanbul'da, ankara'da izmir'de senin kadar bizim " diyen kürtçü arkadaşları duyar gibi oluyorum. birader evet haklısın tabi ki senin de ama bunun yanında diyarbakır'ı hakkarisi van'ı da senin olduğu kadar benim. buralara pasaportla girmek istemiyorum. benim olan senin, senin olan benim.
ben mi kimim? türkiye cumhuriyeti'nin sıradan bi vatandaşı. -
11 ağustos 1999 güneş tutulmasını görmüş nesil
komutanın tutulma sırasında güneşe çıplak gözle bakmamamız konusunda imzalı kağıt aldığı askerlik görevimi yaptığım günlerden biri.
yamulmuyorsam film kaplı gözlüğe benzer aparatlar bile dağıtılmıştı. vay be şanlı ordunun yirmi yıllık zaman tünelinde geçirdiği negatif değişime bakarmısınız hele. toplu yemekten zehirlenmeler, askerin soğuktan donması vss gibi olumsuzluklar çok olası son yıllarda. -
inşaat sektörü çöksün ohh iyi oldu diyen tip
15 yıl önce ameleyken, siyasi bağlantıları* yardımıyla bir anda piyasaya müteahhit olarak çıkıp, 150 k ya malettiği kulübeleri 700 -1000 k dan vatandaşa itekleyen, ortalarda audi, bmw, merso ile gezen tespihli köz getircilerin diline vurmuş başlıktır.
biz bu peynir gemisinin yürümeyeceğini en başta söyledik. bir ülke de gelişim sadece betonla olmaz dedik, bütün sektörler birbiriyle bağlı bir şekilde yükselmelidir dedik.bilimle arge ile ihraç malı üretmemiz gerek dedik.
ama arazi- beton rantı pastasından sadece siz mamalandınız. belediyeler emrinize amadeydi, pürüz mü var, söyle başkanına yapsın oraya bi imar değişikliği demi?sonuçta bütün görgüsüzlüğünüzle
sizler semirirken; işçi, memur, beyaz yakalı, çiftçi, esnaf hele emekli acaip bir şekilde fakirleşti.
o inşa ettiğiniz evleri gün gelecek, satamayacaksınız lan beyinsizler" dedikçe götünüzle gülüyordunuz bize. atıyorum suriye'de, ırak'ta şato yapsan neye yarar? jeton köşeliydi sanki, yeni yeni anlıyor amk mal değnekleri!
an itibariyle millet çok zor durumda, kendi canının derdine düşmüş, korkarım ülkemde açlık baş gösterecek sanki.şudurumda gelmiş gönül koyuyor aklınca. senin sikik dertlerinle uğraşacak halimiz yok. bizim derdimiz bize yetiyor.
ananın karnından da zengin mi doğdun lan pezevenk! -
türk solunun en büyük hatası
türk solunun eksikliği, şu ana kadar bir türk sol tanımının hala yapılmamış ve çeşitli etkenler yüzünden bayaa bi sulandırılmaya maruz bırakılmış olmasındandır.
sol diyince milletin aklına gelen, kan kırmızısı fon üstüne sarı yazılmış kısaltma dernek, sendika, platform, parti isimleri ve amblemler. halk anlamıyor kardeşim, o filamalari pkk bayrağı sanıyor. 80 sonrası milletin genetiğini bozdular. fransa'da sosyalist parti iktidara geliyor, bizde oyu yüzde bir bile değil. tamam yüzde on barajı var kabul de, cem uzan diye bir sahtekar bir adam, az kalsın kabine kurup meclise girmeyi başarıyordu. birde yüksek oktavlı sloganlar atan bakımsız gençlerin imajlarını biraz değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
sadece halayla olmaz bu işler arkadaşım. örgutlemek için halkın içine girmeli. bu arada, solun içine girmiş ilkel feodaliteye de sokayım afedersin.
sol ulu önder atatürk zamanında yaşanıp, sonrasında yok edip bitirilmiş bir ideolojidir. köy enstitüleri, halk evleri ile, büyük bir aydınlanma çağı yaşanmış, kendi çıkarını değil, toplumun menfaatlerini düşünen, bilgili yaratıcı, gözüpek, yurtsever kadrolar yetişmiş, dünya çağdaş kültürüyle anadolu'yu harmanlamaya başlamışlardı. geldiğimiz noktada, piyano çalan, nota okuyabilen insan kalitesinden, bir spastiğin bile hemen öğrenip oynayabileceği halaya dönüş yaptırılmışız. halaya düşman tabiki değilim ama nedense sabit belli rituellerin içine hapsedilmiş olduğunu düşünüyorum sol'un. algıları kırmak atomu parçalamaktan zordur. yeni yöntemler bulmalı..
birde bana göre, sol ; yıllarca kürtçülük yapan ayrılıkçıları saklayan bir şemsiye görevi yaptığını savunuyorum. sol adına ne var ise, bukalemundan hallice bir güruhun eline geçmiş durumda.e işte, meydan böyle boş bırakılırsa, oraya icabında pkk sempatizanlarını geçtim daeş'in bile sızabileceğine inanırım.
sosyalist enternasyonal'e üye olan chp, bunla ilgili çalıştaylar, paneller yapsa, solu tabana yaymanın çaresini arasa olmaz mı? büyük devrimci uğur mumcu yok edildi, her şey bitti. 80 darbesinden sonra, sol kavraminın, sosyalizmin vs öcü olmadığını ve solculukla ataturkçulüğün birbirini tamamlayan unsurlar olduğunu bir türlü millete anlatamadılar. anlatamayınca da, asıl amerikancı liberal sağ iktidarlar tümör gibi yayılınca, yok sen kemalistsin, yok sen koministsin yok sosyalist yok maocusun algılarıyla böl parçala yönet taktikleriyle parça parça ettiler.. -
rte'nin ilk turda seçileceği gerçeği
-
türk erkeklerinin seks yapmayı becerememesi
evrim teorisinin babalarından lamarck 'a göre : kullanılmayan organ körelir
babaların babası atasözümüz : işleyen demir ışıldar
büdü : açılın, kız doğru söylüyor beyler.. -
solcuların toplu taşımada öpüşme merakı
12 eylül rejimi, kimi beyinlerin üstünden nasıl geçmişse artık, sol kelimesinin sınıfsal bir mücadelenin eşitlik tarafında olduğundan bile bi haberler..
herşeyi cinsellik olarak görmeye başladı bu protatipler.
evet sol her zaman ezilenin yanındadır. sonuçta ezilen bir alt dudak olsa dahi.. -
kadın düşmanlığının altındaki gizli gerçek
kadınların onlara çizilen kadın imajına körü körüne bağlı kalarak, toplumda sadece kadınlıklariyla var olmaları nefret demiyelim ama bir kısım erkekleri yalnızlığa sürüklediğindendir ki artık ekşisözlük klasiği haline dönüşen bu tip eleştiriler geliyor.
bazı kadın arkadaşlar sanıyorlar ki bulunmaz hint kumaşıyız.. üzgünüm ama öğle değilsiniz sayın kadın arkadaşlar. bir takım playboylar, meriçler sayesinde egolarınız tavan yapmış olabilir ama sizde biliyorsunuz ki yürekten gelen bir ilgi alaka değil bu. ama imajı ve parasıyla, sağlam piç sevgili aramakla, kafeler kurslar aşındırdınız. sizler de çok yalnız ve yorgunsunuz biliyoruz.
seda sayanlar, zengin ağa dizileri, evlendirme programları, survivorlar izleyerek bugünlere geldiniz. aslında sizin de suçunuz değil, dönüştürüldüğünüz bu ruhlar. duygularınız kirlendi sizinde. artık o masumiyet abidesi bebekler gibi melekler sınıfından sayılmıyorsunuz. sevilmeniz için önce saygıyı hak etmelisiniz bence. sevilmek için önce kendicağızlarınızı geliştirmeli, bir erkegin gölgesinde değil, kendi ışığınızla büyütmelisiniz kendinizi..
örneğin; şimdiye kadar, okul bahçelerinde, düzenli olarak basketbol oynayan kaç kız gördünüz? sırf imaj olsun diye tango kursuna yazılan, avmlerde erkek muhabbeti ve alışveriş yaparak akşamı eden, dışarda pazar kahvaltılarının müdavimi, selfi çubuğunu sahanda yumurtanın içine düşüren, makyajdan yüzünde mimik kalmamış bu güruhun hepsi mi ayni olur arkadaşım? kiyafetleriniz bile aynı, sanki kızilay dağitmış sanırsın. mono kültürün dibidir bu. size özel, sizi anlatacak bir renk kalmamış burada eleştiren erkeklerin gözünde. ondan sonra da "ben niye özelin değilim"? neysen osun işte.
reçete : en kısa zamanda bu toplum, belirli imajlara yapışmış çomarlık ve kezbanlıklarıdan sıyrılmalı, erkeğin özü, kadının hası safsatalarından bir an önce kurtulmalı, insan onuruyla uyumlu cumhuriyet ayarlarına yarından tezi yok dönmelidir.. -
zeki insanların ortak özellikleri
özgüven patlamasıyla,sürekli başkasının lafını kesen, "ben olsam şöyle yapardım" gibi kalıplarla konuşup otorite algısı veren, diğer insanlarla dalga geçen, zeki imajını perçinlemek için, farklı görünmeye çalışan bu amaçla turlü maymunluklar yapan, sürekli trübünlere oynayan,bir yandanda bel altı vurup, rakiplerini klanından uzaklaştıran hesapçı kişiler evet belki başarılı oluyorlar ama asla zeki olmadıklarını düşünüyorum.
zeki olanların reklamını yapmayla, imajıyla uğraşacak ne zamanı vardır ne de bir derdi..kendini böyle ifade etmediği için, pek bilinmezler..zekasını konuşturacağı bir mecra bulamadığı için dikkat çekmezler..meydan aptal olduğu halde zekiyim, ben zekiyim diye ortalıkta dolaşan embesillere kalır.. -
imkanınız olsa kiminle rakı içmek isterdiniz
en çok, mustafa kemal atatürk'ün masasında olmayı düşlemişimdir. bunun dışında, bir kadını gerçekten çok sevip, balkonumuzda birlikte hazırladığımız mezelerle iki tek atmayı istemişliğim de vardır.
-
çırılçıplak denize girmek
deniz şortlarımızı, koyu derinliklere varınca çıkararak, batan güneşe doğru sallayıp,"freedooommm" diye öküz gibi bağırageldik biz bu günlere. yüzebimek için koca şortu kafaya bandana gibi takanlardık. ama çok zorlanıp yıpranırdık bu kutlu yüzüşte. bu uğurda, nice nice mal arkadaşımız, bi şortuna bile sahip çıkamayıp, derinliklere batırsa da, gülüp geçtik. gece onikiye kadar denizin içinde mahsur kalıp yalvaranlara, sonunda merhamet olduk.
kıyıya yaklaşınca, namus edep ve "aile var olm" tarzı ulvi duygularla, hızla geçirirdik şortları kaslı kıçlarımıza. sahile çıkınca
ters kelepçe teslim olup, özgürlüğümüz bedeli salıverilirdik.
kadın arkadaşlarla ise hep gece matinelerinde girerdik cıbıldak. kimsecikler bilmedi çıplak olduğumuzu, yalnız ay şahitti. karanlıklar, denizin tuzlu suyuyla birlikte kutsadı çıplak bronzdan bedenlerimizi. ay ışığında seviştik bazısıyla, birdik biz olduk.
ne diyorum lan, biri beni durdursun.. -
hugo'da küfreden çocuk
vukuatın bir canlı tanığı olarak, tolga abimizi gerçekleri itiraf etmeye çağıriyorum buradan. yemin içiyorum ki kulaklarımla duydum o veledin "hugonun a. koyayim" demesini. tolga abi aaa sen nasıl konuşuyorsun, çok ayıp çıkışına müteakip bebe" senin de a. koyayım" demişti. arkadaşımla birbirimize bakıp, o heyecanla televizyonun içine dalıyorduk resmen..
büdüt: bu konuda, savaş gazileri röpörtaji tarzı bir belgesel teklifine açık olduğumu belirtmek istiyorum. başıma bir şey gelmeyecekse eğer..* -
turgut uyar'ı bilmeyen kadın
dokuz eylül'de okuyan, yedi yıldır izmir'de yaşayan, ödemişli kız ha? hemde tutgut uyarı bilmiyor. oldu olacak adresini de yazsaydın?
(bkz: meğer ölmemiş bayılmış)
(bkz: vuruş serbest)
(bkz: ateşşş) -
rüyada motorlu taşıtları hareket ettirememe sorunu
benzinin altı liraya yaklaşmasıyla, bilinçaltına itilen kontak kapatma hedesidir.