sarabi eskiya10
profili

  • türkiye'den kaçanlara altı okkalı laf

    hakkında bu kadar değerlendirmeyi hakedecek bir yazı değildir aslında. ama, ahmet hakan’ın yazısından bağımsız olarak konu ülke açısından o kadar vahim ki, insan yorum yapmaktan kendini alamıyor.

    asıl konuşulması, üzerinde düşünülmesi gereken konu şu: gidenler acaba güle oynaya mı gittiler, yoksa gitmek zorunda mı bırakıldılar?

    “en son umutlar ölür” der bir rus atasözü.

    içinde geleceğe dair en ufak bir umut kırıntısı kalmamışsa ve imkanın varsa gitmeyip de ne edeceksin?

    ilerde kaçak yollarla gitmek zorunda kalmaktansa, imkan varken pasaportla insan gibi gitmek daha mantıklı değil midir?

    senin ver(e)mediğin mücadeleyi, ne hakla başkalarından bekliyorsun?

    madem mücadeleye davet ediyorsun, neyle mücadele edilmesi gerektiğinin de adını koysaydın bari. ama onu yazamazsın işte. bu kadarına bile cesaretin yok ama gidenlerin arkasından sallamak daha az maliyetli geliyor bulunduğun konum itibariyle.

    bir ülkenin en büyük sermayesi yetişmiş insan gücüdür. bu gücü elinde tutamayan toplumlar 3. dünya ülkesi olmaya, sömürülmeye mahkümdür.

    yetişmiş insan gücünün bir ülke için neler yapabileceğinin en güzel örneği, 2. dünya savaşında hitler zulmünden kaçıp ülkemize sığınan bilim insanlarının verdiği hizmetlerdir. mali sistemimizden, itü gibi marka üniversitelerimize kadar bu insanların olağanüstü katkıları olmuştur.

  • piyano sesini şikayete gelen komşu

    namüsait bir zamanda çalıyorsanız, gayet olabilecek bir durumdur.

  • geri dönenlere 300 koyun ve maaş

    türk tarımına katkısı olacak her projeye sempatiyle bakıyorum. buna fazlasıyla ihtiyacımız var. bu ülkenin tarımdan başka kurtuluşu yok.

  • trabzonlu insan iticiliği

    böyle genellemelerden haz etmediğimi peşinen söyleyerek, yaşadığım sosyal ortamlarda benim de gözlemlediğim bir durum olduğunu söylemeliyim. büyük çoğunluğunda var olan mikro milliyetçi tavırlar, pragmatik tutumları buna sebep oluyor diye düşünüyorum.

    özellikle kamuda idareci pozisyonundaki her on kişiden abartısı söylüyorum beşi trabzonludur. gerisi ya rize ya da erzurum falandır. maalesef büyük bir çoğunluğu hiç haketmediği halde, mikro milliyetçi ilişkilerle buralardalar. böyle olunca nefret kaçınılmaz oluyor maalesef.

  • ekim devrimi

    100. yıl dönümlerini kutlayan sosyalist devrim. 7 kasım 1917’de gerçekleşmişti. julyen takvimine göre 25 ekimde gerçekleştiği için ekim devrimi deniyor

    vladimir iliç lenin önderliğindeki kadronun şekil vermesi ile tarihte bilinçli olarak hazırlanmış ve gerçekleştirilmiş ilk devrim olma özelliği taşıyor.

    başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermişlerdi.

  • melih gökçek

    ne zaman istifa edeceği ya da görevden alınacağı üzerine bahisler oynanan, ankara büyükşehir belediye başkanı.

    kendisine ait twitter hesabından:

    "anayasa ezici çoğunlukla kabul ediliyor! başkanlık geliyor! güle güle cumhuriyet! güle güle cehape" diye yazmıştı.

    oysa, güle güle dediği cumhuriyet sayesinde başkan olmuştu...

    ilahi adalet işte!

    kariyerini borçlu olduğu cumhuriyet'e sahip çıkamadığı için görevden ayrılmaya zorlanıyor.

    edit: sözcü gazetesinin haberine göre, böyle bir twit atmadığını, montaj olduğunu söylemiş melih gökçek. ilgili haber

  • rte'nin baykal için yurtdışından doktor getirmesi

    vefalı adamdır sayın cumhurbaşkanı.

    siyasi kariyerinde önemli katkıları vardır deniz baykal'ın. ne zaman başı sıkışsa her zaman imdadına yetişmiştir.

  • rte'nin bülen ecevit'e aciz demesi

    cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın, bülent ecevit'le, bill clinton'ı aynı karede gösteren o meşhur fotoğraf üzerinden yaptığı aşağılamadır.

    en hafif deyimle nezaketsizliktir!

    neymiş efendim! eceviti kastederek, onlar gibi zavallı değilmiş! o devirler geçmiş!

    olma zaten! hiç bir siyasetçimizin, başkanımızın aciz olmasını elbette istemeyiz.

    rahmetli ecevit, böyle bir laf edilecek en son insandır bu ülkede. bütün siyasi hayatı, ülkesinin çıkarlarını savunmakla geçmiştir.

    abd'nin, onca muhalefetine, ambargosuna rağmen kıbrıs çıkarması yapmıştır. abd'ye rağmen, haşhaş ekimi yasağını kaldırmıştır. üstelik bunları soğuk savaş şartlarında yapmıştır. rahmetli, siyasi hayatının bütün döneminde abd'ye mesafeli durmuştur. böyle onurlu duruş sergileyen insana bu laflar edilmez.

    sadece, ecevit'in ırak politikasını takip etseydi, barzani tarafından nasıl kandırıldığını itiraf etmek zorunda kalmazdı.

  • 19 eylül 2017 teog'un kaldırılması

    8 sınıfta öğrencisi olan bir ebeveyn olarak, sonuçlarından endişe duyduğum karardır.

    meb, kendi getirdiği teog sistemini başarı ölçümleri, bilimsel veriler ve istatistiklerin değerlendirilmesi sonucunda değil; cumhurbaşkanı tayyip erdoğan’ın talimatı ile tamamen siyasi saiklerle kaldırmıştır. kimse bana eğitimden falan bahsetmesin.

    bu kadar hayati bir konuda, bu kadar ciddiyetsiz nasıl davranılabilir aklım almıyor. o kadar ciddiyetsizler ki, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren bir konuda açıklamayı taksi durağında yapıyor sayın bakan.

    teog, elbette kaldırılabilir. iyi bir sistem olduğunu falan iddia etmiyorum. bu konuda uzman da değilim zaten. ama, veliler bu sisteme göre çocuklarını hazırlamış; kursudur, özel dersleridir, kitaplarıdır falan bir sürü masraf yapmış, üstelik sınava bir buçuk ay gibi kısa bir süre kalmışken, bir günde ben söyledim oldu diyorsun.

    bu kadar hayati bir konu, tartışmaya değer değil midir? paydaşların, uzmanların, milli eğitin bürokratlarının, eğitim şuralarının vesaire söyleyecek hiç bir sözü yok mu? bu kurumlar niye var o zaman? ne işe yararlar? biz bu kurumlara bu saatten sonra nasıl güveneceğiz?

    söyledi ya bir kere! maksat onun sözü havada kalmasın. gerisi hikaye.

    yarın çıksın desin ki: futbol takımları sırayla şampiyon olacak. bu ne! rekabet, tartışmalar falan dese kimse sesini çıkaramaz. tüpçü, "valla benim de aklıma gelmişti" der gereğini yapar. bu derece yani!

    her şeyi bir kişinin bildiği, her şeye bir kişinin karar verdiği bir ülkede, hangimiz kendini güvende hissedebilir? artık kendimden vazgeçtim, gelecek nesillere üzülüyorum.

  • en çok yalan söylenen sektör

    bu konuda siyasetçilerin eline kimse su dökemez.