kendi getirdigim havlumu otele ait sanip yikamak icin alan housekeeper sayesinde tersini yasadigim durum.
tranceaddict10 profili
-
hayatında otelden hiç havlu çalmamış insan
-
ankara'da yerlerdeki eskort kartları
okul zamanı bunları toplayıp koleksiyon yapan bir arkadaşım vardı. ne zaman yerde görse işi gücü bırakıp en ufak utanma sıkılma olmadan özenle seçip toplardı. ''bundan bende var evde'' dediğini duydu bu kulaklar ya, kataloğunu yapmış bir de manyak.
(bkz: unutulmayan garip arkadaşlar) -
istanbul'un en çirkin binası
-
türkiye'nin en hoşgörülü şehri
muhtemelen trakya'dadır
-
acemi birliğine geç teslim olmak
teslim olunmaz, katılınır.
-
çoruh üniversitesindeki kitap şeklindeki kütüphane
-
şişli belediyesi'nde çöpçülerin 4300 tl kazanması
''o işin hakkı odur zaten'' diyerek desteklediğim kazanç
-
ünlülerin sahne fiyatları listesi
güncel olmayabilir ama funky c adına çok üzücü bir durum sözkonusu
atiye: 35000
atiye + dj funky c: 20000
biri bunu açıklasın lan
edit: ciddi ciddi açıklama mesajı atanlar var, atmayın. sebebini bilecek kadar bu işlerin içindeyim. -
santralden 1m3 ilave beton sipariş etmek
inşaat işinin açık ara en berbat anıdır bu an.
16 saat aralıksız beton dökersin, her arabada hesap yaparsın kaç araba daha lazım diye? gider ölçer, biçersin. her şey güzel gidiyormuş gibi gelir ama mutlu sonu göremezsin. evet yetmemiştir. gözle bile farkedilir düşük kalan bölge. ''şefim oraları biz mastarla hallederiz'' sesleri yükselir işçilerden umutsuzca. nah düzeltilir amk. halbuki yarım desi beton daha olsa hallolacaktır iş. ilk yapılacak şey pompacıya kazanı bastırmaktır. bir umut ''kazanı bastın mı'' diye sorarsın cevabını bildiğin halde. ''bastım şef'' der. öyle bir çaresizliktir ki bu 47'lik pompanın boom'unu tam dik olacak şekilde açtırıp, boru içindekilerin kazana akıtıp kullanmayı bile düşünürsün. ama nafile. kaçınılmaz son gelmiştir. ilave beton istenecek. santral en az 1m3 verse bile, onu istemek büyük iştir. santraldaki, pompacıdaki naz niyaz kate upton'da olmaz o an. sipariş geçilmiştir ama mixer'in dolup gelmesi yarım saat sürer. o yarım saat bir ömür gibi gelir insana. mal gibi yürüyüp durursun sağda solda. yalandan kalıplara bakarsın açmış mı diye. duyduğun her seste ürkek bir ceylan gibi etrafı süzersin ama gelmez o allah'sız. betonsa'nın o mavi beyaz çizgili devasa aleti nasıl da muhteşemdir oysa ki. olsa da döksek. söz bu sefer şantiye içerisinde yıkamanıza izin vericem. ikide bir ararsın santrali ''noldu bizim beton'' diye. hep ''şimdi çıkarttım şef'' der yavuşak operatör. ''ulan bari yarım nem düşürmüş olsa da mastarı kolay olsa'' diye düşünürsün. o da olmaz.
ulan yine edit: öncelikle bu yazıda verilen siparişi bekleme sürecinden bahsettim. eksik, fazla, hesap, kitap olayı farklı bir mevzu. ayrıca işveren dizaynın parasını verir çoğunlukla, gerisine karışmaz dolayısıyla o sana girer.ama o dizayn hiç tutmaz gerçekle. birçok santral betonu geri almaz veya geri ödeme yapmaz. donmadan o betondan kurtulmak ister. çok detaya girmek istemiyorum, çünkü bunlar farklı mevzular.
biri yazmış onu unutmuştum ben iyi oldu.
(bkz: ilave betona ilave istemek)
edit-2: hayvan gibin mesaj geldi. sözlükte bu kadar betonsever olduğunu bilmiyordum.
edit-3: la tamam hepiniz gayet güzel biliyorsunuz bu işleri anladık, ok. ama aynı şekilde ben de aşağıdaki yazılanların tamamını eksiksiz biliyorum, raat olun. ben tüm bunlara rağmen ihtiyaç duyulduğunda olacakları yazdım :) ayrıca ne müsrif adamlarsınız canım betonu yola döküyorsunuz, paspayı yapsanıza olum. -
ik'cıların yaptığı iş
bayram, yılbaşı vs öncesi kutlama mail'i atmak
çocuğu olanları nazar boncuğu resimli mail'le diğer çalışanlara haber vermek
işe yeni girenleri mail'le tanıtmak
cumartesi çalışma var mı konusuna açıklık getirmek ( bu konuda biraz yavaşlar ama. bakıyorum saat 14:04 daha ses yok)
zorunlu edit: öncelikle bazı vizyon sahipleri için açıklamalıyım ki bu maddeler esprili ve hafif ironi içeren bir dilde yazıldı. ve yazıya konu olan ik'cılar piyasada çoğunluğu temsil eden kesim. elbette işini çok düzgün yapanlar da vardır. bunu yazıda belirtmediğim için iyi ik'cılar niteliklerinden bir şey kaybetmezler, sadece yazılanlara gülüp geçerler.
aşağıdaki yazar da çoğunluğun bu şekilde olduğunu kabul ediyor fakat bunları genellememek gerektiğini söylüyor. o yüzden bundan sonra eleştirdiğimiz her kesimle ilgili yazının sonuna ''tabii iyilerini tenzih ederim'' gibi bir not düşeceğiz. neden? çünkü böylece onlar kendilerini izole ve diğer kesime gülebilecek rahatlıkta hissedebilecek.
kendi yazdıklarının tam tersi şekilde beni hiç tanımadığı halde vizyonsuz olarak nitelendirmesinden bahsetmiyorum bile. 4 satır yazı için yazmak zorunda kaldığım 8 satır açıklama. işte vizyon budur.
yarın çalışıyoruz bu arada.