Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 30 aralık 2016 cuma hutbesindeki yılbaşı vurgusu

    dedi; yılbaşında satılan içkilerden alınan vergilerle maaşları ödenen diyanet işleri başkanlığı.

  • 2. 30 aralık 2016 dizi sitelerinin kapatılması

    şu an büyük resmi izliyorum hiçbir sıkıntı yok.
    kesintisiz izleyebiliyorum.

  • 3. 30 aralık 2016 istanbul elektrik kesintisi

    bayrampaşa'da da berberde yakalandığım kesintidir.

    saçımın yarısı makineyle alındığı sırada elektrikler gitti. mal gibi kaldım ortada. eve de gidemiyorum saçımın yarısı yok. berberde mahsur kaldım.

    oturduk çay içiyoruz şu an.

  • 4. c.başkanlığı sistemi altın vuruş olacaktır

    tespit gibi tespittir.

    (bkz: bu milletin amına koyacağız)

  • 5. interstellar

    belgesel değil, sadece film.

  • 6. dursun özbek'in hd fotoğrafı

  • 7. ik'cıların yaptığı iş

    bayram, yılbaşı vs öncesi kutlama mail'i atmak
    çocuğu olanları nazar boncuğu resimli mail'le diğer çalışanlara haber vermek
    işe yeni girenleri mail'le tanıtmak
    cumartesi çalışma var mı konusuna açıklık getirmek ( bu konuda biraz yavaşlar ama. bakıyorum saat 14:04 daha ses yok)

    zorunlu edit: öncelikle bazı vizyon sahipleri için açıklamalıyım ki bu maddeler esprili ve hafif ironi içeren bir dilde yazıldı. ve yazıya konu olan ik'cılar piyasada çoğunluğu temsil eden kesim. elbette işini çok düzgün yapanlar da vardır. bunu yazıda belirtmediğim için iyi ik'cılar niteliklerinden bir şey kaybetmezler, sadece yazılanlara gülüp geçerler.
    aşağıdaki yazar da çoğunluğun bu şekilde olduğunu kabul ediyor fakat bunları genellememek gerektiğini söylüyor. o yüzden bundan sonra eleştirdiğimiz her kesimle ilgili yazının sonuna ''tabii iyilerini tenzih ederim'' gibi bir not düşeceğiz. neden? çünkü böylece onlar kendilerini izole ve diğer kesime gülebilecek rahatlıkta hissedebilecek.
    kendi yazdıklarının tam tersi şekilde beni hiç tanımadığı halde vizyonsuz olarak nitelendirmesinden bahsetmiyorum bile. 4 satır yazı için yazmak zorunda kaldığım 8 satır açıklama. işte vizyon budur.

    yarın çalışıyoruz bu arada.

  • 8. bu çağın fransız ihtilali türkiye'de gerçekleşecek

  • 9. sokak hayvanlarını beslemek

    az önce bir tane köpek şirketin bahçesine girmiş. otomatik kapının önüne gelince kapı açıldı ama içeri girmedi. öyle bekledi kapının önünde. ona, sen burada bekle, mutfaktan bir şeyler getireceğim sana, dedim. kalan yemeklerden bir tabak yapıp geldim. bıraktığım yerde bekliyordu. sanki benim dediklerimi eksiksiz anlamış gibiydi. yemeği bahçenin dışına götürdüm. o da peşimden geldi ve döktüğüm yemeği bir güzel yedi.
    ancak karnının doymadığı yüzüme bakışından belliydi. hemen daha da büyük bir tabakla yemek almaya gittim. onu da bir güzel yedi ve tekrardan yüzüme bakıp gitti. o son bakış sanki teşekkür gibiydi.
    çok güzel varlıklarsınız. ara sıra sizden korktuğum da oluyor ama gerçekten çok seviyorum sizi.
    şu anda içimi dolduran huzuru, mutluluğu tarif edemem. lütfen daha duyarlı olalım. onlar gerçekten bize muhtaçlar.

  • 10. 31 aralık 2016 akaryakıt zammı

    zam değil hizmet diyeceksin.

    cehape döneminde tüp kuyruğu vardı. şimdi gidiyonuz pompacıya pompalatıyonuz hiç kadir kıymet bilmiyonuz sizde amına koduklarım yaa..

  • 11. 30 aralık 2016 ahmet şık'ın tutuklanması

    usulsüzdür*. aslında doğru başlık için:

    (bkz: 30 aralık 2016 ahmet şık'ın tutuklanması rezaleti)

    niyeti her ne kadar bilsek de, hukuk devletinin vatandaşları olduğumuz için (!) biz sorularımızı hukuki açıdan soracağız, hukuki açıdan değerlendireceğiz. tarihe geçsin yaşananlar.

    ahmet şık, tebligat yapılmaksızın sabahın erken saatlerinde evinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. ev ve iş adresi bilinen, topluma mal olmuş, savcılık tarafından davet edilmesi durumunda, tereddütsüz bu çağrıya uyacak adamın bu şekilde gözaltına alınması hukuki midir? bir kişi 'örgüt üyeliğini gösteren güçlü delil veya delil karartma ya da kaçma şüphesi varsa' tutuklanır.

    ahmet şık daha bir ay önce verdiği bir röportajda, 'beni tutuklayacaklar' demişti. tutuklanacağını düşünen bir gazeteci kaçmıyorsa, 'delil' sayılan suçlama konusu olan haberleri de değiştiremeyeceğine göre gözaltına alınması hukuken yanlıştır.

    uzun gözaltı süresi ve 'işlemlerin devam ettiği' bahanesi ile avukat görüşünün engellenmesi gibi keyfiliklere maruz kalmıştır.

    tüm bu hukuksuzluk ve keyfiliklerin önüne geçebilmek için, evrak tanzimi gibi işlemler beklenmeksizin adliyeye getirilmesi emredilerek, duruşmada özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır.

    savcı, ifade alırken sabah gazetesi muhabirlerinden nazif karaman'ın yazdığı bir haberin internetten alınan çıktısını doğrudan okuyarak soru sormuştur!

    savcı, ahmet şık'a, "twitter hesabınızda ‘tanrısı değişir, kendisi değişmez, tek din faşizmdir' şeklinde paylaşım ile neyi ve kimleri kastediyorsunuz, bu konuyu açıklayınız" gibi tuhaf bir soru yöneltmiştir!

    ahmet şık'ın avukatı, tck'nin 301. maddesinden soruşturmanın izne tabi olduğunu ve bu iznin alınıp alınmadığını sorgulamaktadır. sorulan sorularda suçlamanın ne olduğu kesinlikle belli değildir. tck'nın hangi maddesinin hangi gerekçe ile ihlal edildiği anlaşılamamaktadır. bu durum anayasa ve avrupa insan hakları sözleşmesinin açık hükümlerine aykırıdır. 'ne düşünüyorsunuz, ne kastettiniz' gibi sorularla sadece niyet okunabilir, herhangi bir suç soruşturması yapılamaz.

    ahmet şık'ın tokat gibi ifadesi, fazla yoruma gerek bırakmadan durumu özetlemektedir:

    --- spoiler ---

    “gazeteciliği böyle soruşturamazsınız. beş yıl öncesinin aynısı tekrar ediyor.

    ...

    ben yukarıdaki soruların hepsine genel olarak cevap vermek istiyorum, 15 temmuz kalkışması başarılı olsaydı, su an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor ve böyle bir dönemde zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini, meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir.

    dolayısıyla bu sorulara yanıt vermek istemiyorum, yargı bağımsız tarafsız ve adil olabilseydi o zaman ifade vermek isterdim, zaten böyle bir soruşturma olmazdı. savcılık makamının yönelttiği sorulardan birisi, sabah gazetesinde nazif karaman’ın imzasıyla yayınlanan bir haberden yola çıkılarak yöneltilmiştir. haber metninde savcılık makamı kastedilerek şahsımın suçlandığına ilişkin bazı konular dile getirilmektedir. ancak soru bizzat haber metninde yazan konu ile ilgilidir. "haberi yazan kişinin iddiasına ne diyorsunuz?" şeklindedir.

    soruşturmayı adalet bakanlığı’na bağlı savcılık makamı mı yürütmektedir, yoksa bir medya çalışanı mı yürütmektedir. şu anda sahnelenen senaryoyu daha önce ben yaşadım, 2011 yılında akp ve gülen cemaatini taht kavgasına tutuşunca şu anda yaşanan savaş günlerine gelindi, günümüzün kullanışlı sözcüğü de daha önce adlandırılan bahsetmekten bile korkulan gülen cemaatini kasteden fetö olarak karşımıza çıktı. ergenekon sürecinde poliste yargıda örgütlenmiş bir suç örgüt olarak çalışan gülen cemaati kadroları ve bu çetenin siyasi onay makamı akp hükümeti hedef aldıkları her kim ise öncelikle kendilerine yakın medya organlarında asılsız suçlamalarla itibar suikastine uğratıldı, daha sonra bu suç örgütüne mensup polisler hedef alınan kişiyi gözaltına alır, gözaltının süresinin sonunda suç örgütünün başka bir uzantısı olan savcılık makamının karşısına çıkartılırdı.

    orada karşınıza çıkacak sonuç belliydi, tutuklama istemiyle sevk olma, hakimler zaten bu suç örgütü zincirinin diğer halkasıydı, yani suçlama sorgulama, hüküm ve her şey önceden belirlenmiş bir senaryonun parçasıydı, iki eski iktidar ortağının birbirleriyle savaşa tutuşmaları neticesinde gülen cemaati kadroları büyük oranda polis teşkilatı ve yargıdan tasfiye ediliyormuş gibi görünüyor ancak, o dönemde karşımıza çıkan hukukun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor, bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur.”

    --- spoiler ---

    ahmet şık'ın ait olduğu tek örgüt 'gazeteciler örgütü'dür, toplum nezdinde aksi bir görüş hakim değildir. ahmet şık herhangi bir topluluğa aidiyet hissetmeyen vicdanlı bir gazetecidir ve gazetecilik suç değildir. ahmet şık'ı tutuklayanın, çöküş süreci başlamış demektir, inanmayan beş sene öncesine bakabilir.

    biz şahidiz ki, ahmet şık beş sene önce ne ise şimdi de odur; zerre değişiklik yoktur. o halde beş sene önce gazetecilik faaliyetlerini ve tweet'lerini gerekçe gösterip tutuklayanlar kimse, şimdi de odur; zerre değişiklik yoktur.

    #ahmetşık gazetecidir ve #gazeteciliksuçdeğildir

    susmayın!

  • 12. kanada'nın interneti vatandaşlık hakkı ilan etmesi

    asıl başlık `kanada'nın hızlı internet bağlantısını vatandaşlık hakkı ilan etmesi` olacaktı ancak, başlık harf sınırına takıldığından bu şekilde girildi.

    ağlamıyorum arkadaşlar gözüme 4,5 g hızında internet kaçtı.

    haberin kaynağı buradadır buyrun

  • 13. yerli ve milli suriyeliler yetiştireceğiz

    şaka gibi beyan.

    kavun mu lan bunlar

    demişim okuyunca . yerli ve milli hıyar yetiştirelim , olmadı karpuz da olumlu.

    (bkz: yerli ve milli suriyeli) yetiştirmek nedir. mantığa aykırı.

    yerli ve milli olsa " suriyeli" olmaz.

  • 14. 30 aralık 2016 torrent kullanımının engellenmesi

    eğer gerçekse dizi sitelerinin kapanması başlığına "ben torrent kullandığım için sorun yok hihi" yazanların yüzünü merak ettiren faşizan uygulama.

  • 15. ismail kahraman

    hadi siktir git ins.

  • 16. risale-i nur'a başlayacaklara tavsiyeler

    başlamayın.

  • 17. 18 yaşında milletvekili olmak

    yhaa ama bşknm bnm knşmam btmdi dha. bnane bn inmem kürsüdn.s.s.s.s

  • 18. sinema tarihinin en yavşak karakteri

  • 19. uçak yolculuğu klişeleri

    daha kapılar açılmadan uçağa binmek için kapının önünde sap gibi dikilen insanlar.

    koltuğun belli, uçağa ilk binsen ne sonra binsen ne ?

  • 20. 104 lira zammı beğenmeyen türk işçisi

    suçu kendi ''okumuşluğunun'' karşılığını vermeyenlerde değil, emeğinin karşılığı sayılamayacak bir miktarı az görüp hakkının onda biri bile etmeyecek bir miktar isteyenlerde arayan bir bilincin açtığı başlık.

    bu bilinç, hayatta ancak belli imkanlara sahip olabileceğine ve ancak ona verilirse olabileceğine ikna olmuştur. bu bilinç, pasiftir. bu bilinç, sürekli maruz kalır. bu bilinç, maruz kalmışlığını yırtıp aşmaya çalışanlara öfkelenir. bu bilinç, ''ev zencisi''dir. bu bilinç, iktidardır, iktidarın payandasıdır.

  • 21. ışid videosunun montaj olduğunun tespit edilmesi

    iktidarın işine gelmeyen her sesin ve görüntünün montaj olduğu türkiye'de hiç de şaşırılmaması gereken tespit.

    ses kayıtlarının montaj olduğunu tespit eden eski bilim ve sanayi bakanı olan fikri ışık şuan radikal bir değişiklikle milli savunma bakanı yapılınca hissetme işi tüm kurula kalmış.

  • 22. başkanlığa hayır

    başkanlık nedir başgan?

    başkanlık olsa başka şeyler söylerdim de bu başkanlık değil, başganlık sistemi arkadaşım.

    başganlık gıda zehirlenmesidir, denetimsiz sağlıksız besinlerdir, bozuk beyaz peynirdir, açlıktır, sefalettir, kavgadır, dövüştür, şiddettir, rezalettir, nefrettir, öfkedir, zillettir.

    ben bir tayyip karşıtıyım. tayyip'in hemen hemen tüm siyasi görüşlerine ve ideolojisine topyekün karşıyım. buna isteyen dini açıdan baksın isteyen ideolojik saplantılı biri olduğumu düşünsün. ben kendimden eminim. akıl ve vicdandan başka pencerem bilim ve sanattan başka rehberim felsefeden başka patikam yok. bu yüzden tayyipçiler, liberaller, sağcılar, orta yolcular, reisçi ülkücüler, bana bişey olmazcılar; ister dinleyin ister dinlemeyin. bu işin kitleler arasında kazananı olmayacak. başganlık gelirse eğer bugün anayasa ve temel hak ve özgürlüklerin zorbaca çiğnenmesi ile bana şöyle dilediğim gibi içime çekeceğim bir tek nefes bırakılmayan bu topraklarda "benim nefes alamamam, benim ezilmem, benim tepelenmem" yasalaşmış olacak. çoğunuzla zaten şu anda dost değiliz, belki bundan sonra düşman bile olmayacağız. ben bir tek kişi de değilim. milyonlarım. başganlık gelse bile senin başgan adayına oy vermeyecek o %50'ye yakınsayan ama geçemeyen onca adamım. ben bu ülkede varım.

    başganlık gelirse ne mi olacak?

    öncelikle yeni anayasa değişikliği paketi ile hedeflenen cumhurbaşkanı ya da başgan yetkileri için bakınız: https://pbs.twimg.com/media/c0v2tfvxuaaptrc.jpg

    satışa hazırlanmış 20 ton bozuk peynir yakalandı haberi var gazetede. 2006 yılına ait. bugün de yakalanıyordur elbet bozuk peynirler. ama başganlık gelirse artık bozuk peynirler yakalanamayacak. neden biliyor musunuz? çünkü bozuk peynirlerin yakalanması kuvvetler ayrılığı denen ilke ile alakalı. eğer kuvvetler ayrılığı olmazsa bozuk peynirler yakalanmaz. bozuk peynirleri yeniden işleyip beyaz peynire çeviriyor gıda teröristleri. marketler de satıyorlar bunları. alıp sofranıza çocuğunuzun önüne koyuyorsunuz. kim denetleyecek? gıda ve tarım kontrol müdürlüğü. peki başganlık sistemi sayesinde gıda ve tarım kontrol müdürlüğü kalıcı olarak enişte kayınço kurumuna dönüşürse? bir tek savcı çıkıp da kötü niyetli bir gıda ve tarım genel müdürünü sırf başgana yakın bir adam diye sorgulayamazsa? o zaman ne olacak? bozuk peynir yememek için gıda tarım kontrol müdürlüğünde benim de çalışmama mahkumsun sen. benim de bu devlette söz hakkı olan biri olmama mahkumsun. beni eğer dışlarsan, eğer kuvvetler ayrılığı denen ilkeyi başganlık sistemi ile ayaklar altına alırsan bozuk peynir yemeye ve zehirlenmeye mahkumsun.

    başganlık gelirse ne olacak?

    başganlık gelirse bu ülkenin hukuk sistemi değişecek, rejimi değişecek, zamanla tarih anlatısı değişecek, çevresi değişecek, eğitimi değişecek, sen değişeceksin. ve bunlar herkesin uymak zorunda olduğu, uymayanların bu vatandan defolup gitmesinin beklendiği yazılı kanunlara dönüşecek.

    bu ülkede kemal gözler diye biri var. anayasa hukuku profesörü. kitapları türkiye'nin bir çok hukuk fakültesinde ders kitabı olarak okutuluyor. anayasa hukukuna giriş, hukuka giriş vs. ve bu adam 23 aralık 2016 tarihinde bir yazı yazdı, başlığı elveda anayasa: http://www.anayasa.gen.tr/elveda-anayasa-v2.htm

    tümünü okusanız keşke... yine de ilk ve son paragraflarından bir kuple koyuyorum buraya:

    --- spoiler ---
    amacım türk anayasa hukuku doktrininin bir üyesi olarak, tarih karşısında sorumluluğumu yerine getirmekten ibarettir. istedim ki, bu değişiklik teklifine zamanında karşı çıktığım kayda geçsin. istedim ki, gelecekte, bir gün birileri çıkıp da bu değişikliği eleştirirlerse, adımı, bu değişikliğin kabul edilmesi safhasında susan anayasa hukukçularının arasında anmasınlar.

    ....

    yıllarca üniversitede anayasa hukuku dersi vermiş, anayasa hukuku alanında pek çok kitap ve makale yazmış, hayatını anayasa hukukuna adamış bir akademisyen olarak, 10 aralık 2016 tarihli anayasa değişikliği teklifini okumuş olmaktan dolayı derin bir üzüntü içindeyim. artık “elveda kuvvetler ayrılığı”, “elveda anayasa” demekten başka söyleyecek bir söz bulamıyorum.
    23 aralık 2016, k.g.
    --- spoiler ---

    sizler hukuk öğrensin, hukukçu olsun diye çocuklarınızı hukuk fakültelerine gönderiyorsunuz, göndereceksiniz. çocuklarınız da hukuk fakültelerinde kemal gözler gibi başganlık sistemine karşı olan ve hala daha bu ülke insanlarının çocuklarına hukuk öğreten bir ton hayyen ve merhum anayasa hocasından ve onların kitaplarından hukuk öğreniyorlar. elbette bunları çoğunuz tarafgir, karşıt, muhalif vs. diye göreceksiniz. ancak madem öyle çocuklarınıza neden bu adamların kitaplarından hukuk öğretmeye kalkışıyorsunuz o halde? sizin adamlarınızın yazdığı kitaplar nerede? sizin adamlarınız kimler? saysan en fazla 40-50 anayasa profesörü var bu ülkede. burhan kuzu gibi akp'den faturalanabilir resmi geliri ve çıkarı olanlar hariç neredeyse tümü karşı başganlığa. anayasa profesörü olmaya da gerek yok, tarafsız bir çocuğa sorsan bozuk peynir yemek ister misin diye o da karşı olur.

    eğer bu anayasa değişikliği referandumu geçerse:

    yasama-meclis tayyipte
    yürütme-bakanlar kurulu-tayyipte
    yargı- meclis seçecek ve komple tayyipte olacak.

    yargıdaki tayyipçi yürütmedeki tayyipçiyi denetleyecek... ve senin alnının teri ile satınaldığın beyaz peynirin kahvaltı masana bozulmamış, ter temiz, bütün kontrollerinden geçmiş şekilde ulaşmasını sağlayacaklar... babana güveniyor musun tayyipçi idarecilere güvendiğin kadar? eğer tepesinde denetleyen biri olmazsa üç kuruş rüşvete yedi sülalesini satacak insanlar yaşamıyor mu bu memlekette? senin çocuğunun sağlığına neden acısınlar? sana neden acısınlar? gebersen umurlarında mı olur sanıyorsun? ama o rüşvetin döneceği odada başka bir tayyipçi yerine ben olsam gider savcıya şikayet ederim. savcı da eğer tayyipççi değilse ve tepesindeki daha büyük tayyipçi savcılardan doğruyu ve namuslu olanı savunma konusunda çekinmiyorsa o rüşveti alanın tepesine biner. ya da benden çekindikleri için o odada rüşvet dönmez. benim gibi bir denetçiden çekindikleri için başka bir yerde de rüşvet dönmez. kuvvetler ayrılığının, cumhuriyetin, demokrasinin ve adil devlet yapılanmasının ne olduğunu daha nasıl anlatabilirim sana bilmiyorum.

    sen de biliyorsun ben de...hepimiz biliyoruz ki türkiye cumhuriyeti şu anda akp parti teşkilatının esas devlete paralel olarak oluşturduğu bir paralel devlet yapılanması tarafından yönetiliyor. sen bununlu mağrursun, ben bundan tiksiniyorum. başganlık bu paralel devletin gerçekte var olan türkiye cumhuriyetinin yerini almasıdır, bunun yasallaşmasıdır. işte bu yüzden savcı da, hakim de, denetçi de, müfettiş de, şube müdürü de aynı yapılanmanın aynı hiyerarşi içindeki aynı davaya inanmış elemanları olacaklar ve birbirlerini kollayacaklar. senin payına düşen masanda çocuğuna yedirdiğin bozuk peynir sadece. bir de seçim sabahlarındaki o saçma sapan zafer sarhoşluğu.

    bu ülkede yüzbinler hatta milyonlar sokaklara çıktı gezi direnişinde medya penguen belgeseli izletti sana. senden saklamak istediler, senden saklamayı istiyorlar, seni bu işlerden habersiz, sadece ve sadece kendilerine inanan ve güvenen bir robota dönüştürmek istiyorlar. ışid'in yaktığı türk silahlı kuvvetleri askerlerini saklıyorlar senden. maden göçüyor göçük haberini saklıyorlar, şehit haberlerini saklıyorlar, cemaat yurtlarında yanan ufacık kızları saklıyorlar... bozuk peynir haberini mi saklamayacaklar? ben bunlara karşı durmazsam, kamuoyu oluşturmazsam, sesimi çıkarmazsam sen ne olup bittiğini nereden öğrenceksin? diğer tayyipçilerden mi?

    medium.com'da helmuth von moltke üşenmemiş bizim hep görmekten kaçtığımız ama kafamızın içine de kazınmış o kara tabloyu hazırlamış. tayyip'in halihazırda sahip olduğu gücün analiz tablosu: https://cdn-images-1.medium.com/…ai8wzhu7zsxgqg.png

    siz bu adama daha ne kadar güç vermek istiyorsunuz? zaten tüm bu güce tam şu anda sahipken bunun kalıcı bir resmi norma dönüşmesini nasıl ve neden isteyebiliyorsunuz?

    eğer hedef ilkel de olsa bir devlete sahip olmaksa o devlet kuvvetler ayrılığı olmadan da olur. 1876'ya kadar osmanlı'da anayasa mı vardı? anayasa en temelde iktidarın gücünü kısıtlamak, devletin karşısında vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için hazırlanan bir yazıt. oysa bu referandumla başganlık sistemi iktidarı tekrar padişaha çeviriyor, iktidarın sonsuz ve mutlak olarak bir tek kişide olmasını sağlıyor. ikimiz de biliyoruz bu ülkede seküler ahlak, muhafazakar sağcı görüşün karşısında hiçbir zaman yüzde elliyi geçemeyecek. başganlık seçimi de seçimi kazananı yasama yürütme ve yargının yegane sahibi bir diktatör yapıyor. yani sen bu ülkede benim tek bir söz sahibi bile olmamı istemiyorsun. oysa başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığıdır. tüm dünyada gelişmiş medeni ülkelerde uygulanan başkanlık sistemlerinde yasama, yürütme ve yargı asla ve asla tek bir grubun hakimiyetine giremez, girmemiştir. mesela akp-parti teşkilatının hakimiyetine... siz burada akp-parti teşkilatını devletin resmi yasama, yürütme ve yargı organı yapmaya kalkışıyorsunuz. zaten şu anda da öyle de bu bozuk düzeni yazıya döküp türkiye'nin resmi doktrini yapmaya çabalıyorsunuz. bizim temel kaygımız bozuk peynir yemek istemiyor oluşumuz. denetleme mekanizmaları sadece farklı gruplardan, farklı davaları sahiplenmiş insanlardan, farklı siyasi görüşlerden elemanları olan idari yapılanmalarda çalışır. eğer beni bu denetleme mekanizmasının dışına itersen; eğer beni yok sayarsan önündeki zeytine her çatal batırışında, çocuğuna verdiğin o beyaz görünen sütte, tabağındaki yemekten her kaşık aldığında bu yazı aklına gelsin. sen benim seni denetlememe mahkumsun. ister evet de ister hayır referandumda. sen bilirsin arkadaş. her ne yiyorsan da afiyet olsun.
    ekşisözlük başkanlığa hayır kampanyası vatana millete hayırlı olsun.

  • 23. 1.50 boy ile 1.90'lık sevgili arayan türk kızı

  • 24. 30 aralık 2016 istanbul'da patlama sesi

    (bkz: hayat kısa katil uzun)

    umarım tüp falan patlamıştır. çünkü artık sizin siyasi kavgalarınız yüzünden akacak kanımız da, gözyaşımız da kalmadı. gerçekten.

  • 25. en çok birlikte hatırlanan futbolcular

    b.a.m uclusu.

    baris, ayhan, mustafa sarp.

    hatirladim, yine bir gulme geldi. agsghghggashh.

  • 26. izmir'de genelev girişine turnike konulması

    ah ulan başka bir şey için hakkınızı bu kadar aramazsınız.

  • 27. partili cbnin partisi muhalefete düşerse olacaklar

    meclis feshedilip, ohal ilan edilir. ardından seçimler daha demokratik koşullarda yenilenir. bu iş huzur içinde çözülene kadar döngü devam ettirilir.

    dert ettiğin şeye bak.

  • 28. chp vekillerinin okudukları başkanlık bildirisi

    istanbul ve ankara'da eş zamanlı olarak sokakta okunandir.

    chp sokaga mi iniyor yoksa?

    "kapalı kapılar ardında kimse duymadan basın olmadan , ekmek aşk meselesi, özgürlük meselesi, partinin cumhurbaşkanı adı altında, tek adam rejimini, diktatörlüğü getiriyorlar. ırak'ta saddam gibi, libya'da kaddafi gibi, suriye'de esad gibi, başbakanımız olmayacak. bakanlarınız olmayacak. milletvekillerimizin yetkisi olmayacak. yargı bir adamın emrine girecek. hiç bir vatandaşın,vatandaş olarak hükmü kalmayacak. hakkı hukuku kalmayacak. türkü ile kürdü ile lazı, çerkezi ile sünni'si alevi'si ile biz halkız.bu ülke hepimizin. vatanımıza sahip çıkmayacak mıyız? kanla göz yaşımızla kazandığımız eğemenliğe, meclis'imize sahip çıkmayacak mıyız? çıkmayacak mısınız? bugün sahip çıkmazsak, yarın olmayacak. neden milli egemenliğimizi sorguluyorsunuz? neden tüm gücü yetkiyi bir kişiye bağlamaktan söz ediyorsunuz? neden ey cumhurbaşkanı ? bizden egemenliğimizi istiyorsun? sen başkan olmadın diye mi ? çocuklarımız suriye'de yakılıyor. sen başkan olmadın diye mi? ergenekon'da general yaptığın fetö'cüler darbeye kalkışıyor. sen başkan olmadın diye mi? dolar aldı başını gidiyor. sen başkan olmadın diye mi? 100 binlerce insan işsizliğe açlığa mahkum ediliyor. sen başkan olmadın diye mi? yeni hapishaneler inşa ediliyor. sen başkan olmadın diye mi? askerimiz polisimiz şehit ediliyor. canlı bombalar kentlerde insanlarımızı katlediyor. cevap ver. bu ülkenin vatandaşları sizlerde cevap verin. geleceğimiz, çocuklarımız için. vatanımız milletimiz için. sizler cevap verin. bu ülkemizin sorunu, bir adamın ülkeyi yönetememesi mi? yoksa diktatörlük hevesi mi? yoksa milli egemenliğimiz mi ? yaşasın türkiye. yaşasın cumhuriyetimiz. yaşasın laik türkiye cumhuriyeti."

  • 29. ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması

    34 yaşındayım. senin tabirinle teyzeyim. görsen delirirsin o kadar yani.

  • 30. 30 aralık 2016 hdp kardan adamına polis saldırısı

    olm ne saçma olay lan. olay saçma olduğu kadar bu olaya yorum yapmak da çok zor.

    müdahaleye faşizm desek hdp'ye ve dolayısıyla pkk'ya destek çıkıyor gibi görünürüz; "terörist" derler. polis müdahalesini desteklesek, meclise onlarca vekil sokmuş ve halen faal olan bir siyasi partiye uygulanan anlamsız sansürü övmüş oluruz; "faşist" derler... kardan adam figürüne müdahale etmenin absürdlüğünü bile yaftalanmadan konuşamıyoruz anuğa kodumun yerinde.

  • 31. 29 aralık 2016 sonar başkanlık anketi

    memlekette ne kadar davar olduğunu göstermiştir.

    hdp hayır derse evet derim ne demek amk? hayır yanlış olduğunu düşündüğün bi şeyi başkasının fikrine göre nasıl şekillendirirsin?

    gerçekten eğitim şart bu ülkede.

    edit: alın size başkanlık sistemi,

    (bkz: cbaşkanının temel hak ve hürriyetleri sınırlaması)

    (bkz: cumhurbaşkanının parlamentoyu fesih yetkisi)

    (bkz: akp'nin anayasa komisyonunda attığı son gol)

    (bkz: akp'nin anayasa teklifini hemen geçirmek istemesi)/teklif geçse bile en erken seçim 2019'da. bu neyin acelesi?

  • 32. diyanet bütçesi vs. cern bütçesi

    cern 2016 toplam bütçe: 1 milyar 127 milyon isviçre frangı = 3 milyar 888 milyon tl

    diyanet işleri başkanlığı 2016 bütçe: 6 milyar 500 milyon tl.

    1 frank: 3.45 tl

    cern bütçe

    (bkz: edit 1): (#65188989) şu entry şaka değilse, cenaze ve yıkama işlerini belediye yapar, diyanet sadece cenaze namazına imam yollar.

    (bkz: edit 2): (#65189452) bu entry'i giren arkadaşa birisi futbol federasyonun özerk olduğunu ve devlet bütçesinden pay almadığını ve kendi yarattığı gelirleri harcadığını belirtsin.tübitak'la kıyaslama ihtiyacı hissetmedim çünkü ona zaten mümkünse 100 kat fazla bütçe ayrılmasını ve başına hayvanat bahçesi müdürü atanmamasını dilerdim. vatikan konusu zaten evlere şenlik.herhangi bir avrupa vatandaşı vatikan'a bütçesinden vergi ödemez vatikan'ın kendisi bağımsız bir devlet'tir...

  • 33. türkiye'nin 2. başkanı kim olacak sorunsalı

    o gitmeden ayarlar onu merak etme sen.

    (bkz: bilal)

  • 34. karadeniz kadını libidosu

    temel' e sormuşlar.
    - ula temel, karın fadime yatakta nasıldur?
    - ne bileyim, bazılaru iyi der, bazılaru kötü

  • 35. inanılmaz güzellikteki yılbaşı kartpostalları

  • 36. 30 aralık 2016 vatandaşın benzin kuyruğu

    fotoğrafı siyah-beyaz yapıp, "biz yohken guyruk vardı menzin isdasyonlarında bilem bakın." diye açıklama yaparlar. suç cehape zihniyetine atılır. yeni güne başlanır. bunun gibi.

    2016 yılının sondan bir evvelki günü, elektrikleri durmaksızın kesilen istanbul'dan bir kare.

  • 37. yalnızlık ne kokar

    apış arası

  • 38. soğuk hava+terör+elektrik kesintisi+umutsuzluk+akp

  • 39. yaran olaylar

    dün gece uyuyamadım, haliyle sabah da uyanamadım. amacım sabah erken kalkıp işe arabayla gelmekti ama onun için geç kalmıştım. köprü trafiğinde delirmek mi yoksa vapura kadar yürümek mi alternatiflerinden yürümeyi seçtim.
    her yağmurdan korunan normal insan gibi robocop şeklinde giyindim. yolda "acaba gizli gizli insan klonlamaya başladılar mı, keşke klonum olsaydı da o şerefsiz ıslansaydı şimdi, yılbaşı geldi nerde bu kar nerde mutluluk" diye diye düşünerek yürüyordum. ben hep düşünürüm, engelleyemiyoruz, alıştım o yüzden sorun etmiyorum.

    burnuma kadar atkı sarılı olduğu için bastığım yerleri de tam göremiyorum. su birikintilerine bata çıka yürüyorum. tam o sırada düşüncelerim beni dün yaşadığım bir gerilime götürdü. uykusuzluğun da etkisiyle birden acayip sinirlendim. sizde de olur mu bilmiyorum, sanki biri düğmeye basmış gibi bana bir sinir gelir bazen. yaşadığım tartışmayı zihnimde tekrar tekrar yaşarım. genelde de kaybederim. işte o anda bir araba yanımdan hızla geçti ve beni bir güzel yıkadı. zaten sinirliyim aldım elimdeki işe yaramaz şemsiyeyi arkasından fırlattım. bir de küfrettim. buraya kadar her şey rutin, herkesin başına gelebilir. benim olay şimdi başlıyor.

    araba durdu. ben de durdum. araba geri geri gelmeye başladı. ben yine durdum. hayır yani o kadar afra tafra yapmışım, topuklamak yakışmaz diye düşündüm. ve araba yanımda durdu. içinden 2 mlik bir adam indi. 1.95 de olabilir. ama 5 cm değil şu an konumuz. daha önce bir kaç kere çok sinirli olduğumda karşımdaki insan çok korkutucu olduğumu, o an onu döveceğimi sandığını söylemişti. belki de şimdi aynı şeyi yapmanın zamanıydı ama adam o kadar yukardaydı ki sinirim ona ulaşmayabilir diye düşündüm. nitekim öyle de oldu.

    +çok çok çok özür dilerim, sizi ıslattım ama inanın istemeden oldu, görmedim sizi.
    -ha, yok şey değil, yani olur öyle şeyler, sorun değil (aaa trafikte kibar adam, öldüm mü acaba)
    +gerçekten istemeden oldu sizi gideceğiniz yere götüreyim isterseniz
    -yok çok sağolun ben karşıya gidiyorum (tabi tabi anlaşıldı şimdi senin kibarlık. beni kandır, arabaya bindir, sonra da kıtır kıtır kes)
    +ama böyle bırakamam sizi (bu arada kağıt havlu gibi bişeyle üstümü silmeye çalışıyor, ben habire elimle iteliyorum ama ikimiz de çok kibarız. peçeteyle neyi kurulayacaksın acaba, içinde fil mi var sanıyorsun gerçekten)

    o sırada arabada biri daha olduğunu fark ettim. ön koltukta bir kadın vardı ve buğulu camdan bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. belki de diğer kurbanıydı ve benden yardım istiyordu. camı çok hafif araladı ve şemsiye gibi bişey dedi. eyvah dedim, arkalarından attığım şemsiyeyi soruyor.
    adam bagajı açtı, siyah baston tipi bir şemsiye çıkardı. sanırım cinayet silahım bu olacaktı.

    +sizin şemsiyeyi de kırdık galiba, bari bunu alın (arkanızdan attım kardeş, küfür de ettim de duymadınız demedim, diyemedim)
    -yok ben zaten pek kullanamıyorum şemsiye, hiç gerek yok.
    +lütfen (bu arada açtı şemsiyeyi, altında alır mısın, almaz mısın diye kibarlık savaşı veriyoruz)
    -e tamam peki, hiç gerek yoktu ama madem rahat edeceksiniz alıyorum (ben zaten sırıl sıklam olmuştum, adam da benim yüzümden benden beter oldu. arabadan kazak gibi bişeyle çıkmıştı dev bir ıslak sıçana döndü, yazık)

    vapuru kaçırdım, donuma kadar ıslandım, şemsiyemden oldum ama sabah sabah uzaylı gibi bir adamla tanıştım. sözlük yazarıysa, okuyorsa falan kusuruma bakmasın, nezaketini hiç kaybetmesin, küfürümü de geri aldım merak etmesin.

  • 40. bu başlıkta evleniyoruz

  • 41. güzel zeki bakımlı eğlenceli pozitif hatun

    zeki olmak dışında beni anlatıyor :) hem bakımlı hem güzel olunca zekaya gerek kalmıyor.

  • 42. koray avcı

    aga bu herif erzincanlı, konuşurken ankara ağzıyla konuşuyor şarkı söylerken istanbul türkçesi ile söylüyor.
    siyasi görüşünün marksist ülkücü olmasından şüpheleniyorum.

  • 43. ormanlar kralı aslan değildir

    bir gün aslanın birinin canı çok sıkılmış şöyle bir ormanı gezeyim
    tebamla eğleneyim biraz demiş...ormanda gezerken bir devekuşu görmüşyakalamış devekuşunu boynundan öteki pençesiyle de "şak şak
    şak" diye üç tokat atmış hayvana"söyle lan!"demiş "kim bu ormanın
    kralı?" devekuşu ürkekce "sensin aslan abiyyy"demiş"tabi lan benim" demis aslan ve "şak şak şak" diye üç tokat daha atıp
    firlatmış hayvanı.

    derken aslanın karşısına bi kurt çıkmış tutmuş
    kurdu boynundan; "şak şak şak" diye atmış tokadı "söyle lan"
    demiş "kim bu ormanın kralı"kurt da ürkek "sensin aslan abi" demiş
    aslan da "tabi lan benim" demiş"şak şak şak" diye üç tokat daha
    atmış fırlatmış bi kenara.

    bu defa aslanın karşısına bi fil çıkmış tam tırsık tırsık kenardan sıyırtcağı sırada kurtla devekuşu
    gelip
    -sen bu ormanın kralı değil misin aslan abi? koş yakala su
    hayvanı demişler. bu gazı yiyen aslan koşmus tutmuş fili "şak şak
    şak" diye patlatmış tokadı ve hemen sormuş "söyle lan; kim bu ormanın kralı?"...filin kafası bir atmış tutmuş hortumuyla sağa sola çarpıp firlatmış
    atmış.aslan yerden zorlukla kalkıp elleriyle üstünü silkerken file
    dönmüş ve şöyle demiş
    -bilmiyorsan bilmiyorum de kardeşim....

  • 44. bilgisayara kurulduğuna pişman ettiren programlar

    yandex

  • 45. bedavaya kıyma elde etme yolu

    markete gidip 1 kg kıyma alıyoruz. üstünden 200-300 gramını tırtıklayıp " bu kötü kokuyo yha " deyip geri veriyoruz. tartacak değil ya geri alırken. bitti. evet.

  • 46. ahmet şık

    hepimizden daha cesur insan.
    başına gelmeyen kalmamasına rağmen gerçeklerin peşinden gitmeye korkmuyor.
    küçük bir kızı, bir de karısı var.
    her gözaltına alındığında nasıl allak bullak olduklarını varın hayal edin.
    köpeği bile fetö kumpasıyla ilk gözaltına alınıp götürüldüğünde hayata küsüp yemeden içmeden kesilmişti.
    ahmet şık gibi insanlar bu topluma fazla.
    ve siz iftiracılar, kumpasçılar, ileri demokrasiciler, yetmez ama evetçiler, ne vicdansızsınız be!

  • 47. 30 aralık 2016 ışid'in kobra ele geçirmesi

    helikopter olan cobra sandım aklım gitti aq. sağlık olsun, yiğitlerimize bir şey olmasın yeter.

  • 48. 30 aralık 2016 ülke genelinde elektrik kesintisi

    ülke genelinin istanbul, bursa ve ankara'daki bir iki mahalle olduğunu öğrendiğimiz durumdur.

  • 49. tarkan'ın bir gecede 10 yıllık maaşımı kazanması

  • 50. yılbaşında piyango bileti almayan insan

    babam koçan koçan almış. bu sene bana çıkacak diyor. o paraları bana verseydin ben yatırım yapar katlardım dedim. siktir lan dedi.