camfrog sonmez5
profili

  • çöpçüler kralı

    bu filmi, bu şaheseri salt komedi olarak degerlendirmek cok büyük haksızlık olur filme. bütün zeki ökten filmleri gibi dramadır bu film. yoksul gibi. tek farkı mizah unsurları da vardır.

    eğer bu film 70 lerin amerikasını anlatsaydı aynı usta oyunculuklar olsaydi bugun gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olarak bahsedilirdi.

    film nelerden bahsediyor dersek, bir garibanın aşkı filmin bahsettiği en son şeylerden aslında.

    alt üst ilişkileri, kıçı kırık bir memurun, güç eline geçince herkesi tehdit etmesi, köyden gelmiş tiplerin yükselme hırsı, köylü kurnazlıkları, tüp, yag kuyrukları, yoksulluk, çarpık kentlesme.... tum bunları göze sokmadan, mesaj kaygisi taşımadan veriyor.

    günümüzde de insan iliskileri üç aşağı beş yukarı aynı. hacerler zabıtalara bakıyor. zabıtaların anaları ile problemler yasiyorlar... tek farkı hacerlerin artık instagramları var ve abdi saflığında garibanlar pek de kalmadı. zabıtalar sabit. hatta sayica çoğaldı.

  • halk arenası programında küfürlü yayın yapılması

    sözlüğün müseccel pekekelilerinden birinin açtığı başlık. '' yüzünüz gülmesin, akp altında ezilin'' usta benim tavuk döner nerede kaldı yaaa aşslkdaşldskaşlsdk

    ya bilader önce götündeki boku temizle, güzel taharet filan al, sana mı kaldı ulusalcılar, yok seçkinler...

    hayır bu amına kodumun seçkinleri kim bilader? kim ulan kim? soruyorum!!! kim bana açıklayın?

    emekli memur olur bir tane yazlığı vardır '' seçkin '' ondan çok daha fazla kazanan esnaf seçkin değil ama... kim seçiyor oğlum bunları? allah mı seçiyor? gizli bir örgüt mü el uzatıyor orospu çocukları? söyleyin oğlum, net cevap verin ama bana.

    müjdat gezen'in nesi seçkin ulan? devamlı fransızca şarkı dinleyip ''wine tasting'' mi yapıyor? ülkenin değerleri edebiyatınızı sikeyim... bu ülkenin değerleri ne zamandan beri, katili, tecavüzcüyü hırsızı, baş hırsızı korumaya yönelik olduysa bunlar da seçkin, elit oldu...

    bana bir allah'ın kulu orada oturan adamların engin ardıç'tan, mehmet barlas'tan daha elit, seçkin olduğunu anlatabilecek birisi yoktur...

    elitmiş, seçkinmiş...

    aynı kansız piç kuruları olarak sahil yolunda 100 liralık bisiklet kullanan adamlara elit, seçkin damgası yapıştırıyorsunuz... neden? bisiklet kullanıp sağlıklı yaşıyor adam. illa sizin gibi üstü yanık tavuk kanadını sahil çimlerinde kemirince mi elit olmuyor bu adamlar.

    tiyatroya gider, elit... iran filmi izler '' fular'' edebiyatı... anasını siktiğimin lümpenleri ya. ülkenin anasını el ele dinciler ve kürtler beraber sikti haala elit edebiyatı.

    neyi düzgün yaptınız ulan? neyi? siktiğimin çapsız lümpenleri.

    uğur dündar elitmiş, müjdat gezen elitmiş... parasal mı bilader bu elitizm, ali ağaoğlu neden elit değil o zaman?

    genç karıyla evlenmek metres tutmak mı? ali ağaoğlu, halis toprak neden elit değil o zaman? senin çok sevdiğin aşiret ağaları neden elit değil?

    artı değer sömürmekse kralını uğur dündar değil, laz mütteahitler sömürüyor, karı kızsa kralını onlar yaşıyor.

    eşini paylaşmak filan mı oğlum elitlik, hani ülke değerleri filan... o işlerin kralı adana'da yapılıyor haberi bile çıktı.

    değişik seks fantezileri mi? kuzen sikmek sizin atasporunuz aq. kim oğlum bu elitler, neyi ''elit'' yapıyorlar. müjdat gezen döner ekmek yemiyor mu mesela? kendi yetersizliğinizi, çapsızlığınızı millete bok atarak mı temizleyeceksiniz...
    80 yıl '' kemalizm bizi eğitmedi'' yalanı sıktınız 15 senedir halinizi görüyoruz. çok eğitildiniz. 15 senede ülkede bir tane sporcu mu yetiştirdiniz, müzisyen mi yetiştirdiniz...

    düzgün türkçe ile konuşup, tiyatro yapmak, program sunmak ne zamandan beri elitizm sayılıyor orospu çocukları? illa karadeniz şivesi ile millete atar mı yapsın. illa turabi gibi sağa sola köylüyüm edebiyatı çekip direk dansı mı yapsın ulan...

    elitizm: düzgün okuyan, işine gidip gelen, spor yapan arada yabancı dizi, film müzik dinleyip chp'ye oy veren insan değildir amına koduklarım. hatta sayın amına koduklarım. emekli memura elit diyen karaktersizler ya. maaşı 2 bin lira olup cumhuriyet gazetesi okuyanlar ''elitler'' bilader senin alın terini onlar sömürmüyor laz mütteahitlerle soma'da işçileri dövenler sömürüyor. siktir git orada ağla. onların yüzünü ortaya çıkar.

    yemin ediyorum tillahınızı sikicem bir gün. elitmiş... orospu çocukları.

  • cem uzan denince akla gelenler

    ananın amına beton dökerim, baban bile sikemez... yesim salkıma söylemiştir bunu. idolümdür kendisi. cok agresifti, cok kişiyle çarpıştı ama koçlar gibi ceket ilikleyerek araba kapısı açmadı. kapitalist gibi kapitalisttir kendisi. çarıkli limaklara ağaoğlu 'na benzemez.

    geri gel sarı saçlım mavi gözlüm.... gel de çomarları hakettiği gibi sik.

  • 5 temmuz 2015 yunanistan referandumu

    1 haftadır, ingilizce yazılar olsun, emin çapa olsun ekonomi yazıları olsun bayağı bir araştırma yaptım ve kanaat getirdiğim şeyleri yazma ihtiyacı hissettim. yunanistan krizi neden var? referandumun anlamı ne? avrupa birliğinin amacı ne?

    evvela yunanistan'ın borcu ne durumda? ne kadar büyük bir borcu var ki batık durumda?

    yunanistan'ın borcu 400 milyar dolara yakın, kişi başına düşen milli geliri 20 bin dolar. adamlar yemeyip içmeyip, çalışsa bu borç bir buçuk senede kapanıyor. bu borç ö d e n e m e z. türkiye, ecevit döneminde 9 aya çıkmıştı diye kriz çıkmıştı. yunanistan 18 ayda. şu an türkiye'nin bu borcu 6 ayda. yani dış borcumuzu kişi başına düşen milli gelire böldüğünde çıkan rakam önemli bir veri. ( hiç ekonomiden anlamayan kardeşlerimizin anlayacağı şekilde az terimli anlatmaya çalışıyorum)

    yunanistan halkı tembel mi? adamlar yata yata mı o borcu yaptılar? tam olarak öyle değil.

    oecd ülkelerine göre ortalama baz alındığında daha fazla çalışıyor yunanistan halkı. türkiye'den bile fazla.

    oecd nedir?

    oecd: organisation for economic co-operation and development 'ın kısaltılması. türkçesi iktisadi işbirliği ve gelişme teşkilatı. tüm avrupa ülkeleri, avustralya, meksika yeni zelanda, japonya, şili gibi ülkeler var.

    yunanistan halkı, almanya'dan bile fazla çalışıyor. ortalama bir işçisi, alman işçisinden fazla çalışıyor haftalık saat bazında. evet kulağa çok garip geliyor ama bu böyle. kişisel bir yorum değil.

    peki neden zengin bir ülke değiller? almanya'dan neden daha fakirler?

    her şey çalışmak olsaydı ohoooo... verimsizler. türkiye'nin 70 milyon insan gücü ile 15 milyonluk hollanda'yı ''ancak, kıl payı'' geçmesi gibi.

    verimlilik neden düşük?

    çok cevabı var bunun ama anladığım kadarı ile kayıt dışı ekonomisi fazla ve ekonominin temeli hizmet sektörüne, turizme bağlı. emeklilik yaş ortalaması da oecd ülkelerine göre çok düşük. yani ürettiklerinin çoğunu da emeklilere veriyorlar. bizim bir elde tesbih, bir elde kuran geliyor nurlu süleyman'ın yaptığı gibi bir durum yapmış eski hükümetler. yaşlı nüfusu da fazla olup, genç nüfus az olunca yunanistan hepten krize giriyor. şu anda emeklilerin aldığı para kamunun 100 de 20 sini oluşturuyor. 2030 lara doğru bu oran 100 de 50 lere yaklaşıcak demişti emin çapa. yani nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça.

    yunanistan ekonomisinin 100 de 80'ini hizmet, 15 ini sanayi 5 ini tarım oluşturuyor.

    avrupa para birliğine yani apb'ye girince yunanistan. ihracatını arttırmak için çabalamadı zira ekonomisi kötü de gitse para basmadı. para basabilseydi enflasyonu artıcaktı ve kendini frenleyebileceklerdi. yani avrupa merkez bankasına bağlı olunca, ekonomik kriterleri tam olarak okuyamadı ya da okumak istemedi hükümetleri, halkı...

    aslında bu durumu şöyle özetleyebilriiz. almanya tonla mersedes, adidas üretiyor. kendi ülkesine veriyor bu malları bir de başka ülkeler var. yani herkes krize girerse malını satamaz. bu elimizde bir veri olarak kalsın.
    bir de gümrük politikaları var avrupa birliğinin. sen kısıtlayamıyorsun lüks tüketimini. açığın var, ekonomin kötü enflasyonun artmıyor avrupa birliği parası kullandığın için. sıcak para geliyor ülkeye ve sen de mersedes almaya, kullanmaya devam ediyorsun. almanya da sana borç para vermeye devam ediyor. çünkü almanya avrupa merkez bankasına güveniyor. daha da sadeleştirirsek, almanya ''ketenpereye'' almış yunanistan'ı bak aslanım avrupa birliği, al harca şu parayı, haa yok kısıtlama kendini. ne kısıtlıcan ya vur patlasın çal oynasın yakışır benim yunanıma diyor. kriz çıkınca da ülkeye çörekleniyor.

    2008 yılında bize ''teğet'' geçip 100 de 7 küçüldüğümüz ( nasıl bir teğetse aq, ecevit dönemi 100 de 9 küçülmüştük) kriz yunanistan'ı da etkiledi. 2001'den 2008 e kadar olan korkunç büyüme bitti. zira o zaman amerika dünyaya dolar basıp duruyordu kendi borcu için. piyasada dolar bolluğu olunca yunanistan gibi bizim gibi ülkeler büyür. yatırımlar artar. 2 milyar dolarlık projeleri rahat rahat yapabilirsin...

    papandreu'dan önceki hükümet, avrupa birliğine girebilmek için bütçe açığını çok az söylemiş. 100 de 4 olarak açıklanan bu rakam. papandreu ile 13 e fırlamış herkes şaşkınken gerçek o zaman ortaya çıkmış. adamlar bildiğin rakamlarla oynamışlar. rakam açıklanınca yatırımcılar filan el ayak çekmişler kriz meydana çıkmış.

    sonra imf, avrupa merkez bankası yunanistan'a 240 milyar euro borç verdi. al bunla götiin yıkarsın dedi. borcu verirken de şöle kısıcan kendini böle kısıcan dedi, tüketimini düşürücen filan dedi.

    yunanistan kemeri sıktı ama o esnada amerika dolarlarını geri aldığı için piyasalarda durgunluk vardı. hizmet sektörünün 100 de 80 ini oluşturduğu ekonomisi dışa bağımlı olan yunanistan'ın kemer sıkması bir işe yaramadı. ekonomisini küçülttü. gsyih isi 100 milyar euro düştü, işsizliği arttı. ama borcu çok da azalmadı. oran olarak aynı kaldı. ilk başta söylediğimiz 18 aylık borç oranı.

    bu arada şunu da söyleyelim: eğer avro yerine drahmi kullansaydı küçülen ekonomisini canlandırmak için para basardı. drahmi değer kaybeder ve yunanistan ihraç mallarının döviz cinsinden fiyatı düşerdi. bu da ihracatı olumlu yönde etkileyerek ülkenin tasarrufu açığının azalmasına yol açardı. yani parayı basarak sorunu nispeten çözebilmiş oluyordun.

    peki sorunun temel kaynağı ne, kemer sıkıyoruz olmuyor, onu yapıyoruz olmuyor...

    bu 18 aylık borcu düşürmek için avrupa birliği yunanistan'a daha da kemer sık diyor. tasarruf demek, daha az harcama, daha fazla vergi demek. ithalatı kısıtlama hakkı olmadığı ve ihracatı da artıracak potansiyeli olmadığı için yunanistan’ın elinde sadece maliye politikası kalıyor. kemer sıktıkça ekonomi büyüyemiyor ve gelir yaratamıyor. iş daha da kötüleşiyor.

    sanayiyi neden arttıramıyor? 100 de 15 ağırlığı olan bir veri sanayi. arttırmak hem kolay değil hem de verimliliği düşük.

    dünyadaki resesyon, taşımacılık sektörünü ve turizm sektörünü baltalayınca yani yunanistan'ın temelini oluşturan bu iki sektör darbe yiyince yunanistan'ın kemer sıkması bir işe yaramadı. ekonomi 5 yıl içinde 100 de 25 küçüldü, işsizlik 100 de 25 leri gördü. bizde 11 lerde. yine de ağlıyoruz. durumu anlayın yani.

    syriza bu krizin neresinde?

    iktidara gelme sebebi, avrupa birliğine rest çekmek olan syriza bu krizin hiç bir yerinde, hiç bir günahı yok çipras'ın. avrupa ise kemeri sık diyor bizi ilgilendirmez. merkel o para buraya gelecek diyor. ama o borç gerçekten ödenmez. ödenme şansı yok.

    ulan hep mi avrupa suçlu bu yunanlıların hiç mi suçu yok diyorsunuz muhtemelen. anlattık işte. sahte numaralandırma yapmış adamlar. resmen dükkanına girdiğin adamın durumunu çok iyi göstermesi, şık saat takması, canti dolaşması gibi adamlar yıllarca fake yapmış. lakin işin şu boyutu da var. yunanistan bu yalanları söylerken abd yatırım bankaları bu yalanın içindeydiler. onların borç verdikleri bir ülkeyi tanımamaları diye bir şey yok. lakin para kazanabilmek adına onlar da bu yalana göz yumdu. tüm bunların üstüne bir de devletten vergi kaçırmak rutin haline gelirse devlet para toplayamıyor. yani bizim diş hekimleri muayenehanelerinin zarar etmesi gibi yunanistan'da da fiş kesmek, gelir göstermek yok gibi bir şey. 100 lira kazanan adam devlete 10 lira kazanıyorum diyor. rakamlar gerçekten de buna yakın.

    çipras'ın istediği ne?

    çipras daha fazla kısamam diyor. insanlık krizi var ülkede diyor. bu emekliler gençlere bakıyor, daha fazla kesinti yapamam bunlardan diyor. bu borcu zamana yayın bize para verin ve yatırım yapın ki ekonomimiz büyüsün, gençler iş bulsun ki hacim büyütelim, borcumuz 1.5 senelik borç olmaktan 1 senelik borç olmaya evrilsin diyor özetle.

    yani çipras bu borcu ödemeyelim demiyor. kabadayılık etmiyor. çipras da borcun ödenmesini istiyor ama kemer sıkarak olmaz diyor ki haklı olan çipras. peki almanya neden böyle yapıyor? onlar yunanistan iflas etmeden, euro'dan çıkmadan gerekirse sürünerek borcu ödensin istiyor. üstüne mersedeslerini satmaya devam etmek istiyorlar. emeklilerden kes, lüks tüketiminden kesme. eurodan da çıkma ki bana borcunu ver tatlı tatlı.

    avrupa merkez bankası dolara karşı değer kaybetmemek için euro basıp piyasaya sürse yunanistan'ın işine gelecek ama bunu da yapmıyor doğal olarak. yani yunanistan ölmesin ama sürünsün diyorlar. yunanistan ise çok süründük bir şey değişmiyor, kemeri gevşetin ekonomimiz büyüsün biz lüksü kısacağız diyor vergileri de almak için projeler ürettik diyor.

    referandum nereden çıktı?

    çipras müzakerelerde halka verdiği sözlerden çok ödün vermesine rağmen avrupa ile anlaşamadı. anlaşamayınca referanduma 180 e karşı 120 oyla evet dendi. çipras arkasında ''milli irade'' görmek istiyor. imf'ye olan 2 milyar dolarını vermedi yunanistan. son ay. bankalara 30 euro para çekişi limiti koydu...

    yunanistan maliye bakanı kendi blogunda durumları şöyle açıklamış

    1-) müzakereler tıkandı çünkü kreditörler a) ödenemez duruma gelmiş olan kamu borcunu azaltmayı reddettiler, b) bunun yerine borcun ulusumuzun en zayıf mensupları tarafından, onların çocukları ve torunları tarafından ödenmesini istediler. emekliler, öğrenciler, asgari ücretliler...

    2-) imf bizden yana. avrupa birliği ise kemer sıkın diyor.

    3-) borcu yeniden yapılandırın.

    4-) avrupa para birliğinden çıkmayacağız. biz onurlu yunanistan istiyoruz...

    e peki almanların ne suçu var? aslında pek bir suçu yok. dünyanın en verimli ülkesi. çalışkanlar ve hep başarılılar. her dalda. almanların vergileri ile bir ülkeye borç veriliyor ve ülkenin sorunları hiç bitmiyor. almanlar da bu bakımdan haklı lakin adamlara ödeyemeyeceği borcu vermek? işte burada bir sıkıntı var. papandreu'dan önceki hükümetin yalan beyanları ile vergi vermeyen yunanların günahları çok büyük lakin buna göz yuman yatırım bankalarının ve lüksten kısamazsın diyen avrupa birliğinin, gümrük kanununun da suçu yok değil.

    referandumda evet çıkarsa ne olur hayır çıkarsa ne olur?

    evet çıkarsa, hayırı isteyen bir hükümetin meşruiyeti sorgulanır. hatta avrupa birliğinden biri (adını unuttum şimdi) çipras'ın hükmü kalmaz gibi bir şeyler söylemişti. zaten çipras da kendiliğinden bırakabilir hükümeti. evet kemer sıkmak anlamına geliyor. hayır ise müzakerelerde yunanistan'ın elini güçlendirebilir ve borçların bir kısmı silinip yeniden yapılandırılabilir anlamına geliyor. lakin şu an için avrupa birliği her türlü biz geri adım atmayız havasında zira iki taraf da birbirine güven kaybetmiş durumda.

    iki türlüsü de yunanistan için kısa vadede umut yok gibi. lakin bu kemer sıkma ile bir yere varılacak çözüm yok. kurtuluş, kayıp kaçak oranını düşürmek, devlet'i küçültmek, emeklilerin yaşını yükseltip, maaşlarını düşürmek ve istihdam sağlamak. yani yabancı ülkelerin yunanistan'a yapabileceği tek yardım tatil için bu ülkeyi tercih etmek, taşımacılık sektörü için bu ülkenin sektörünü kullanmak.

    sözde çok kolay duran kayıp kaçak oranını düşürmek ise becerilebilen bir şey değil pek.

  • fuatavni

    size bir hikaye anlatacağım, bunu fuat avniyle mi bağdaştırırsınız, bazı maaşlı satılık orospu çocuklarıyla mı o sizin bileceğiniz iş.

    bir ülkenin sıradan bir semtinin sıradan bir sokağında, bir apartmanda sıradan bir aile yaşarmış. bu ailenin evine hırsız dadanmış. aile hırsızı polise şikayet etmiş, ama polis de hırsızlardan yana olmuş. mahalledeki bir takım orospu çocukları ise sen neden kendi evine sahip çıkamıyorsun kardeşim, demir kapın var hem, hırsızlık imkansız demiş. evet hikaye bitti arkadaşlar.

    şimdi madem sandıkta müşahit olmuşmuş da hırsızlık çok zorzormuşmuş da... adama sorarlar ankara'da, bu ülkenin başkentinde mansur yavaş gökçek'i yakaladığında ve geriye çankaya ile yeni mahalle oyları kaldığında ne oldu da 3 saat veri akışı kesildi?

    bak çok basit bir soru soruyorum ruhunu siktiğim. çok basit. cevabı çok basit. türkiye'nin göbeğinde ne oldu da 3 saat veri akışı kesildi. sonra açıldığında melih amcamız 100 de 2 öne geçmiş oldu. bir bana bunu anlat. hırsızlık imkansız masalını sonra anlatırsın.

    bu orospu çocuklarının bunlara cevap veremeyeceğini biliyorum da bilmeyenler için yazalım son seçimde 10 farklı sandıkta hırsızlık yapıldığı belgelendi. belgeli yani. bağcılarda, ankara'da... mahkeme ile sabit. işte hırsızlık bu kadar zor. tabi ki hırsızlığı yapan tek parti. hangi parti olduğunu da hepimiz biliyoruz. işin en güzel kısmı da o zaten.