bossokaklarsensizbensiz4
profili

  • uzun süreli ilişkinin sırrı

    yarışmaya iki buçuk yıl ile istanbul’dan katılıyorum. eklemek istediğim birkaç şey şöyle;
    -aynı anda sinirlenmemek. kavgalar tartışmalar kaçınılmaz. fakat aynı anda sinirlenirseniz kötü sonuçlanır. bir taraf sinirliyken diğeri sakin kalmalı, gerekiyorsa alttan almalı.
    -en sinirli olduğunuz anda bile karşınızda sevgiliniz olduğunu unutmamak. dil yarası kapanmaz. ağzınızdan çıkana hakim olmalısınız.
    -canlılık. bu sizin kendi kendinize yaşadığınız anlar için de geçerli. güzel vakit geçirmek için bir şeyler yapmazsanız kendinizden de sıkılırsınız. dolayısıyla ilişkiyi de dolu tutmak gerektiğine inanıyorum.
    -fedakarlık. aslında sadece bu ya. diğerlerinden vazgeçtim. sadece fedakarlık demek istiyorum. şu iki buçuk yılda yapmam dediğim o kadar çok şey yaptım ki. bir arkadaşım bunları kendi ilişkisinde anlatsa hiç acımaz “derhal ayrılıyorsun!” u basardım. ama kazın ayağı öyle olmuyormuş yaşayarak öğrendim. kendinizden vermeden uzun süreli ilişki olmuyor. her ilişkide de bu fedakarlığın alanı başka. ama hepsinde aynı şekilde var olması gereken şey: denge. sizin kadar o da yaparsa bunu, işte o zaman yolunda gider.

    zor azizim. tahmin ettiğimden çok daha zor.

  • kışa özgü kokular

    tarçın kokusu. salebin üstünden gelmesi tercihimdir. sütlaç da olur, hiç sorun değil.

  • y kuşağının sık sık iş değiştirmesi

    y kuşağını, 1980-1995 yılları arasında doğan, çoğu zaman şımarıklık, kendini olduğundan büyük/önemli görme, tüketim çılgınlığı gibi yönleriyle eleştirilen ama bir yandan da kendinden önceki nesillerden daha fazla sorguladığı, daha iyi iletişim kurduğu ve eylemlerinde daha çok anlam/değer göz ettiği bilinen nesil olarak tanımlayabiliriz(m).

    y kuşağını diğerlerinden ayıran bir diğer özellikleri de sık sık iş değiştirmeleri. bununla ilgili araştırmalar, yazılar, çiziler ve hepsinden daha güvenilir olarak gözlemlerim mevcut. yalnız, sık sık iş değiştirme davranışının kuşağın biraz daha dar bir kısmında hakim olduğunu söyleyebiliriz. 1980 değil de, 1987 ve sonrası*için yapalım bu genellemeyi.

    deloitte'un araştırmasına göre, türkiye'deki y kuşağı gençlerinin %54'ü iki yıl içinde mevcut işlerinden ayrılacağını düşünüyormuş. benim gözlemlerime gelecek olursak, tanıdığım y kuşağı gençlerinin %100'ü iki yıl dolmadan ilk işlerinden, tanıdığım ve ikinci işinde çalışmış olan y kuşağı gençlerinin de %75'i iki yıl dolmadan ikinci işlerinden ayrıldı. hadi kendimi de örnek vereyim; 8 ay içinde ilk işimden ayrıldım, ikinci işimde de iki yıl boyunca kalmayı planlamıyorum.

    bir üst kuşağa bakıyorum; önceki iş yerimde müdürüm 25 senedir aynı iş yerinde çalışıyordu. ilk ve tek işi orası. koşullarından ne kadar memnun olursam olayım, 25 sene aynı iş yerinde çalıştığımı hayal bile edemiyorum ben mesela. tabi sekiz ayda da işten ayrılmak istemezdim ama 25 yılı geçtim, 7-8 yıl aynı yerde çalışmak bile bana çok uzak geliyor. ki bunu söylerken tüm koşullardan memnun olduğumu varsayarak söylüyorum.

    tabi bu sık iş değiştirmelerin bir sürü nedeni var. yine ultra güvenilir gözlemlerime göre bu nedenlerden birkaçına göz atalım:

    - erken iş değiştirme vakalarının neredeyse %70'i yöneticilerden kaynaklanıyor. ve buna sebep olan yöneticilerin de %90'ı x kuşağından. y kuşağı 'yöneticidir, yapar.' gibi bir düşünceye sahip değil. yani, (muhtemelen) önceki nesillerin sineye çektiği, hiyerarşide olduğu basamağa reva veya yöneticisinin olduğu basamağa hak gördüğü yönetici davranışlarına y kuşağı tahammül etmek istemiyor.

    - erken iş değiştirme vakalarının hemen hemen %10'u farklı bir alana geçme isteğinden kaynaklanıyor. y kuşağı ilk seferde aradığını/istediğini bulamıyor. deniyor, yanılıyor. aslında, bu yalnızca y kuşağına mahsus bir durum değil. ilk işinizde tam aradığınız işi bulmanız gerçekten büyük şans. y kuşağının ayrıldığı nokta, aradığını bulamaması değil, bulamadığını anladığında aramaya devam etmesi oluyor. önceki nesiller daha maddi kazanç odaklı değerlendirseler de, y kuşağı işinde mutlu olmak istiyor. bunun için de istediği işi yapması gerekiyor. üstelik, önceki nesillerden ayrıldığı diğer bir nokta da istediği iş konusunda daha spesifik alanlara yönelmesi. hal böyle olunca bulması da zor oluyor. y kuşağına yine yol görünüyor.

    - erken iş değiştirme vakalarının kalan %20'lik kısmını da, görünen haliyle y kuşağı memnuniyetsizliğine, (bana göre) asıl haliyle ise yıkılan hayallere bağlıyorum. öğrenci y kuşağının iş dünyasına dair fazla iyimser beklentileri var. mutlu çalışanlar, eğlenceli bir iş ortamı, şahane sonuçlar veren işler... gel gelelim, mezun y kuşağı işe girdiğinde karşısında gördüğü manzara hiç de bu olmuyor. sürekli gergin çalışma ortamı, birbiriyle yarışan (yarıştırılan) çalışma arkadaşları, neyin tribinde olduğu bir türlü anlamlandırılamayan (kadın/erkek) menapozlu yöneticiler, yapılan işlerin bir türlü sonuçlanamaması, geliştirilen fikirlerin önüne binbir engel çıkarılıp rafa kaldırılması, geliştirilen fikirlerin engeller nedeniyle rafa kaldırıldığı düşünülürken kimi çakallar tarafından çalındığının ve hayata geçirildiğinin anlaşılması... vs vs. y kuşağının iş hayatıyla ilgili tüm hayalleri suya düşüyor. o büyük, global firmaların bile aslında ne kadar aptal insanlarla dolu olduğunu, en ufak bir işi sonuçlandırmanın bile ne kadar zaman aldığını ve zor olduğunu, herkesin birbiri üzerinde üstünlük kurmaya çalıştığını, yöneticilerin egolarını ve komplekslerini gördükçe motivasyon namına bir şey kalmıyor. peki y kuşağı ne yapıyor? yine iş değiştiriyor. ama bir sonraki işinde de aynılarını gördüğünden, bu sebebin aynı kişi üzerindeki etkisi giderek azalıyor. şanslı olanlar kendi işlerini kurarken, şanssız demeyelim ama çilesi henüz dolmayanlar da tahammül yeteneklerini geliştirerek yollarına devam ediyor.

    - son olarak bir de aynı yerde uzun süre çalışmak istememenin sebebine bakalım. y kuşağına göre bir iş yerinde 5 yıldan uzun süre çalışmak kendi gelişimini yavaşlatan bir davranış. bunun yerine yeni yerlerde olmak, farklı işlerde çalışmak hem daha dinamik ve eğlenceli hem de daha geliştirici bir seçenek olarak görülüyor. beş yıl sonunda artık işinin ona katacaklarının sonuna geleceğini, rutinleşeceğini ve keyif almayacağını düşünüyor.

    böyleyken böyle. özellikle anne-babalara şımarıklık gibi görünse de, işin aslı y kuşağı daha kaliteli ve mutlu bir yaşam için yapıyor bunu. bulabiliyor mu daha kaliteli ve mutlu yaşamı getirecek bir iş yeri? çoğu zaman hayır. ama öğrenene kadar o istifayı verecek. ellemeyin, çok uzun sürmüyor zaten. y kuşağının bir özelliği de çabuk öğrenmesi.

    *deloitte'un bahsi geçen araştırması: http://www2.deloitte.com/…/millennialsurvey-tr.html

  • burcu esmersoy

    kadın acun'la çalışıyor, başka türlüsünü mü bekliyordunuz? (dediğim kadın sunucu/tv yüzü)