- mercimek çorbasına konulan kimyon
- fırında mis gibi musakkaya konulan kaşar
- yaprak sarmaya 1 kilo konulan maydanoz
- kavrulmaya üşenilen biber ve soğan
- her yemeğe sanki lazımmışcasına hunharca konulan kazık gibi yeşil biber
- böreklere konulan fazladan 1 kilo çiçek yağı
- her tatlıya çok gerekliymişcesine konulan tarçın
- sarmaya dolmaya konulan kuş üzümü ve tarçın
webya9 profili
-
güzelim yemeğin içine eden dokunuşlar
-
aşkın nur yengi'nin en iyi parçası
illa birini seçmek gerekiyorsa birinciliği
başka bir şey e veririm
hatta girişi türk hafif müzik tarihinin en muazzam sözlerini barındırır.
" sen orada, ben burada artık iki yabancıyız, dayanılmaz bir şey bu"
ayrılık yaşayan birinin şu cümle ile parçalanmaması mümkün mü?
ve tabi ki ikinciliği de
bir zaman hatası alır.
bakın bunun da girişi muazzam
" ah bir zaman hatası anladım, yanlış yerde yanlış bir kadın.."
sanki hepsini ben yazmışım hissi veriyor.
sana harbiye yakışır ben aşkın, nerdesin. -
ibb'nin trabzon'da sosyal yardım dağıtması
üst edit: bana mesaj atıp duruyorsunuz elde bir zarf var sadece kartların ibb' nin olduğu nereden belli diye. bilmiyorum başlık sahibine sorun.
eğer imamoğlu kendi kesesinden yardım etmişse, o zaman yardımı ibb' de görevli bir müdür neden dağıtıyor?
bunlar iyice sapıttı.
istanbulluyum ve bu para benden çıkıyor.
biz mahallemizdeki fakiri doyurmaya çalışıyoruz ama benim belediyem trabzona kart dağıtıyor.
edit: para senden mi çıkıyor diye mesaj atan yazarlar var; iett, ispark, vergiler, iski , igdaş.
daha onlarca gelir kapısı var ıbb nin. istanbul'da nefes alırken bile ıbbye para ödüyoruz. siz nerde yaşıyorsunuz.
yardım kartlarının ibb'nin bütçesinden çıktığına dair kanıt var mo diye sormuşsunuz buyrun haber
edit: özel mesaj yolu ile bu entry ' yi sil dedi bir yazar. inanma bunlar aktroll iftirası dedi. ben burada bir iftira mı var acaba diye yavuz saltık kim bir bakayım dedim. kendisi beylikdüzü belediyesi özel kalem müdürlüğünde çalışmış ve 2019 itibariyle de ibb ye geçmiş bir kişi. yani ajan olamaz sanırım.
bir iftira olduğu anlaşılırsa 2. editimi girerim ama yavuz saltık bey kendisi yazmış, trabzon'da yardım dağıtıyoruz diye. -
kadınların kaslı erkekleri beğenmemesi
1.70 boyu ile kollarını ve göğsünü kocaman yapmış etrafta kaz gibi dolananları beğenmiyorum evet , uğraşmayın. her şey tadında güzel
-
özgür demirtaş
hiç sekmez bu kişiyi övenler ya öğrenci ya da beyaz yakanın çoğunluk kısmında kalan her konuda bilgisi olmadan fikri olan tipler.
adam şovmen adam eleştiriye tahammülsüz adam ne bileyim tam ülkenin alık yeni nesline yakışacak bir hoca -
oy ve ötesi'nin desteğe ihtiyaç duyması
hadi bakalım genç klavyeler, tuhaf tuhaf başlıklar açacağınıza eller çalışsın.
bu akşam sistem kapanacakmış, o nedenle aciliyetle mevcut tutanakların girilmesi gerekiyor.
bir tutanak girmek 1 dk dan az zaman alıyor. sadece mail adresinizi yazıp giriş yapıyorsunuz.
hadi bakalım klavyelere kuvvet.
https://t3.oyveotesi.org/
edit: tutanaklar şimdilik tükenmiş, ara ara kontrol etmek lazım.
(bkz: hey maşallah)
bazı entariler sonrası edit:
arkadaşlar, öncelikle başlığı açan ben; oy ve ötesinden değilim, sabah whats app mesajı ile geldi hadise bana, ben de sözlüğe yazdım. o arada da 100 den fazla tutanak girdim. toplantıda bile giriyorum.
demek ki gerçekten yetişilemiyor şu an da, sistem bekleyin geliyoruz diyor.
bi işe yaramayacak yazanlara şunu demek istiyorum;
referandumdan önce mahalle bakkalı ile, taksici ile konuşup fikrini sordun mu, neden hayır demeli anlattın mı?
anane, babanne, teyze, hala gibi potansiyel tayyip müşterilerine "bak bunlar ne yapacak biliyor musun" dedin mi?
seçim günü sandıkta yer aldın mı, oy vermeye gidemeyenleri oy vermeye götürdün mü?
seçim günü tatile giden arkadaşına "gitme" dedin mi?
hz ibrahimi yakan ateşe su taşıya karınca gibi, hangi tarafta olduğumuz anlaşılsın.
ya da yürüyerek hacca gitmeye çalışan bir diğer karınca gibi, yolunda öleceğimiz anlaşılsın. -
kış lastiği
sevgili kış lastiği, adam 150 bin tl' ye mercedes alıyor, ama seni almıyor.
ne yapacaksın işte. türk halkı böyle -
bazı borçlar vardır ödeyemezsin
özgürlüğünün borcu, vatan borcu, yediğin ekmeğin borcu, annene doya doya
sarılabilmenin; boğazda bir bardak çay içebilmenin borcu..
memleketin doğusunda gece ürperten soğukta sıcacık çay içebilme 3 gün sonra deniz kenarında serinleyebilme borcu..
istediğinde milletini temsil edebilme, istediğinde seçilme hakkını kullanabilme borcu..
bunlar ödenmez, dünya da hiç bir lider yoktur ki, senin gibi kalbe kazınsın.
izin silinmez. -
iş yaşamında yapılan en büyük hatalar
bir değil bin tane var ama ben birine yoğunlaşacağım çünkü ben uzun zamandır bunu yaptığım için layığımı buldum;
arkadaşlar, yöneticiniz ile hakkınız olan şey için konuşun, kariyerinizin nasıl şekilleneceğini, mutlaka konuşun . öyle yılda 1 defa değil, yılda 3-4 defa konuşun.
size bir yol çizmesini, ne zaman terfi vereceğini belirlemesini mutlaka sağlayın, o sizden iş için bitirme saatleri tarihleri ister ya, siz de ondan kariyer yolunuz ile ilgili yapılacak çalışmalar için bitiş tarihi isteyin.
ben yapmadım; saygılı olayım, gidip ağlamayayım, habire şikayetlenen bir konuma düşmeyeyim dedim. onlar zaten anlar benim hakkım olanı verirler dedim. bu beni insan olarak yüceltti ama beni onların gözünde "daha iyi çalışan" yapmadı.
aksine isteksiz olduğum için operatif biri olarak göründüm belki.
diyeceğim o ki, vaktim yok konuşamamlara kanmayın, sen daha yenisin neyin terfisilere kanmayın, çünkü bendeniz çok köklü çok kurumsal bir şirkette çalışmama rağmen 2 senede 2 terfi alıp hiyerarşik olarak üstüme basan insanlar gördüm. ben ise 2 sene de bir konuşup bana ne zaman terfi vereceksin diye soran bir insandım. demek ki bu arkadaşlar senede 4 defa konuşmuş, gitmekle tehdit etmiş. ben hiç tehdit etmedim, saçma bulurdum ama bir çok iş arkadaşımın gitmekle tehdit ederek maaşlarını arttırdığını öğrendim.
bu pis dünyada başka türlü iyi maaş almak ve hatta ayakta kalmak zor.